TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ REKABET HUKUKU’NA UYUMU: MEVCUT DURUM VE GELECEKTE YAŞANACAKLAR Prof.Dr.Huriye Kubilay
TÜRK HUKUKU Türk Hukukunda rekabetle ilgili temel mevzuat, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri (TTK m.56-65) ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’dur. İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun’la ithalat yoluyla yapılan haksız rekabete karşı alınabilecek önlemler düzenlenmektedir.
2 ARALIK 2005 TARİHLİ AYRINTILI TARAMA TOPLANTISI 2 Aralık 2005 tarihinde ‘Rekabet Politikası’ başlığı altında Rekabet Kurumu tarafından yapılan sunumların ana içeriği şöyledir: Antitröst kuralları ve Roma Antlaşması’nın 86’ncı maddesi. Antitröst kuralları bağlamında yapılan sunuş şu başlıkları içermektedir: Genel olarak Türk Antitröst kuralları, Usul kuralları, Maddi Kurallar, Sektöre özgü kurallar, Birleşmelerin kontrolü. Roma Antlaşması’nın 86’ncı maddesi : Münhasır ve özel haklar, Kamu Teşebbüsleri.
Genel olarak Türk Antitröst kuralları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Ortaklık (Ankara) Anlaşması 1/95 sayılı Gümrük Birliği Kararı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 5inci maddesine göre, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak Devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın çalışma ve sözleşme hürriyeti ile ilgili 48’inci maddesine göre, ‘Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.’
Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi hakkındaki 167’nci madde uyarınca, ‘Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler…’
Ortaklık Anlaşması (Ankara Anlaşması) 12 Eylül 1963 tarihli Ortaklık Anlaşması’nın 16ncı maddesi, Roma Antlaşmasının rekabet, vergi ve mevzuatın uyumlaştırılması ile ilgili hükümlerinde anılan ilkelerin ortaklık ilişkisinde uygulanmasını öngörmüştür. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un hazırlanmasında Roma Antlaşması’nın 85 ve 86ncı maddeleri[1] kaynak alınmıştır. [1] Roma Antlaşması’nın 85 ve 86ncı maddelerinin yeni madde numaraları, Amsterdam Antlaşması’nın 1 Mayıs 1999’da yürürlüğe giren 12nci maddesi uyarınca, 81 ve 82 olarak belirlenmiştir.
1/95 sayılı Gümrük Birliği Kararı 1/95 sayılı Gümrük Birliği Kararı uyarınca, Türkiye, Avrupa Birliği rekabet kurallarına uyumlu bir rekabet yasasını yürürlüğe koymakla ve mali ve yönetsel özerkliğe sahip iyi işleyen bir Rekabet Otoritesi tesis etmekle yükümlüdür.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 7 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen ve 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir[1]. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı hazırlanırken Amerika Birleşik Devletleri, İngiliz ve Avrupa Topluluğu rekabet kuralları göz önünde bulundurulmuştur. [1] Resmi Gazete, Tarih: 13.12.1994, Sayı: 22140.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, uygulamada karşılaşılan bazı aksaklıkların giderilmesi amacıyla bugüne kadar üç kez değiştirilmiş ve ayrıca geçici 5inci madde eklenmiştir[1]. [1] Değişiklikler; 01.08.2003 tarih ve 4971 sayılı Kanun, 21.09.2004 tarih ve 5234 sayılı Kanun ve 02.07.2005 tarih ve 5388 sayılı Kanun ile yapılmıştır. Geçici 5inci madde, 12.07.2006 tarih ve 26226 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren; 01.07.2006 tarih ve 5538 sayılı Kanun’un 63üncü maddesiyle eklenmiştir.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un amacı, ‘Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.’ (RKHK, m.1).
RKHK’daki maddi hukuk kuralları Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un üç temel yasağı içeren maddi hukuk kuralları şöyledir; Madde 4: Rekabeti kısıtlayan anlaşmalar, kararlar ve uyumlu eylemler, Madde 6: Hakim durumun kötüye kullanılması[1], Madde 7: Hakim durum yaratan veya hakim durumu kuvvetlendiren birleşmelerin kontrolü. [1] Pazara başka bir teşebbüsün girişinin engellenmesi, pazardaki teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, eşit durumdaki alıcılara farklı koşullar uygulanarak ayrımcılık yapılması, bir mal veya hizmet alımının diğer bir mal veya hizmetin alımına bağlanması, yeniden satış koşullarına sınırlama getirilmesi, bir pazardaki hakim duruma dayanarak başka bir pazardaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemlerde bulunulması ve tüketicinin zararına olacak şekilde pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması, hakim durumun kötüye kullanılmasına örnek gösterilebilir.
MUAFİYETLER Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un muafiyet sisteminin esaslarını düzenleyen 5’inci maddesine göre belirli koşulları taşıyan anlaşmalar ve kararlar için bir muafiyet sistemi öngörülmektedir. Sistem, ‘bireysel muafiyetler’ ve ‘grup muafiyetleri’ ni içermektedir.
MENFİ TESPİT Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 8inci maddesine göre, ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin başvurusu üzerine Rekabet Kurulu, bir anlaşmanın, kararın, eylemin veya birleşme ve devralmanın 4,6 ve 7’nci maddelere aykırı olmadığını gösteren bir menfi tespit belgesi verebilmektedir. Rekabet Kurulu, Kanun’un 13’üncü maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda, menfi tespit kararından dönebilmektedir. Menfi tespit başvurularının nasıl yapılacağı, ‘Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Kararlarının İsteğe Bağlı Bildirimine İlişkin Kılavuz’da düzenlenmektedir.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanmasında kamu teşebbüsleri ve özel teşebbüsler arasında herhangi bir fark gözetilmemiştir. Sektörler arasında da bir ayrım yapılmamaktadır.
2 Aralık 2005 tarihinde yapılan sunumda, önümüzdeki dönemde hem rekabet kurallarının daha etkin hale getirilmesi hem de mevzuat uyumu konusunda ilerleme kaydedilmesi amacıyla, bir yasa değişikliğine olanak vermek üzere Rekabet Kurumu içinde bir çalışma yapıldığından söz edilmiştir.
Rekabet Kurulu 5 Mart 1997 tarihinde Rekabet Kurulu oluşturulmuş, 5 Kasım 1997 tarihinde Rekabet Kurumu faaliyetine başlamıştır.
Rekabet Kurumu, 1 Ocak-31 Aralık 2006 tarihleri arasında, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar (RKHK, m.4) ve hakim durumun kötüye kullanılması kapsamında (RKHK m.6) 108 dosyayı ilk inceleme/ön araştırma/soruşturma sonucunda nihai karara bağlamıştır. Bunlardan; 65’i rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar (RKHK, m.4), 30’u hakim durumun kötüye kullanılması (RKHK, m.6), 13’ü hem RKHK m.4 hem de RKHK m.6 çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Rekabet Kurulu ayrıca, RKHK m Rekabet Kurulu ayrıca, RKHK m.5 çerçevesinde muafiyet ve 8’inci maddesi çerçevesinde menfi tespit amacıyla başvurulan 33 adet dosyayı nihai karara bağlamıştır. Bunlardan; 6 adedi menfi tespit kararı, 27 adedi muafiyet kararıdır.
Muafiyet kararlarının; 10’u grup muafiyeti tebliği kapsamında, 2’si bazı koşulların yerine getirilmesi kaydıyla bir grup muafiyeti tebliği kapsamında, 6’sı bireysel muafiyet kapsamında değerlendirilmiş, 7 dosyada muafiyet talebi reddedilmiştir.
Rekabet Kurumu RKHK m.7 çerçevesinde 186 birleşme/devralma işlemine ilişkin karar vermiştir.
2005/4 sayılı ‘Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’
1/1/2006 tarihinde yürürlüğe girmiş ve otomotiv sektörlerinde var olan anlaşmaların yeni Tebliğ ile uyumlaştırılması için bir yıllık geçiş süreci tanınmıştır. Tebliğ, Avrupa Birliği’nde şu anda yürürlükte olan 1400/2002 sayılı motorlu taşıtlara yönelik grup muafiyeti tebliği göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. 2005/4 sayılı Tebliğ, üreticilerin ve ithalatçıların farklı dağıtım sistemlerini uygulayabilmelerine olanak tanıyan, sağlayıcılara karşı güçlendirilmiş bayilerin rekabetçi davranışlarını destekleyen, kısaca satış sonrası hizmetler olarak adlandırılan yedek parça ve servisler bakımından alternatif kanalların rekabete dahil olmalarına olanak sağlayan ve sonuç olarak tüketicilerin artan rekabetten yararlanabilecekleri bir otomotiv sektörünü hedeflemektedir. 2005/4 sayılı Tebliğ’in Açıklanmasına Dair Kılavuz 2006 yılında kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
2005/4 sayılı Tebliğ’in amaçları: Sağlayıcılara dağıtım ve servis ağını oluşturmakta esneklik sağlamak, Yetkili satıcı ve servislerin sağlayıcı karşısındaki konumunu güçlendirmek, Yedek parça üreticilerinin rekabete dahil olmalarını sağlamak, Bağımsız tamircilerin bakım-onarım hizmetlerine ilişkin teknik bilgi, techizat ve teşhis cihazlarına erişiminin kolaylaştırılması yoluyla tüketicilere alternatif oluşturmalarının önünü açmak.
Önceki 1998/3 sayılı Tebliğ’den farklı olarak yetkili satıcıların, başka marka araçları aynı gösteri salonunda, ayrı bölümlerde olmak kaydıyla satabilme hakkının getirilmesi ile çok markalılığın sağlanması amaçlanmıştır.
Yetkili satıcı ve servislerin sağlayıcı karşısındaki konumlarının güçlendirilmesi de Tebliğ’in amaçlarından biridir. Bu amaca ulaşmak üzere, yedek parça üreticilerinin yetkili satıcılara erişimini sağlayacak hükümler getirilmiş, yetkili satıcı ve servislere eşdeğer kalitede yedek parça kullanabilme hakkı, yedek parça üreticilerine otomobil üreticilerine sattıkları ürünlerinin üzerine marka ve logolarını görülebilir bir biçimde yerleştirme hakkı tanınmıştır. Bu düzenleme ile tüketicilerin, yetkili satıcıların ve bağımsız tamircilerin de bir parçayı kimin ürettiğini bilebilmeleri mümkün hale getirilmiştir.
Üreticilerin, bağımsız tamircilere motorlu taşıtların bakım onarımıyla ilgili teknik bilgiyi sağlama zorunluluğu getirilerek yetkili servislerle rekabet etme olanağı tanınmıştır.
SEKTÖREL KURALLAR
SİGORTACILIK SEKTÖRÜ Avrupa Birliği’ndeki 358/2003 sayılı Tüzüğe[1] paralel bir ikincil mevzuatın bulunmadığı belirtilmiştir. 27 Şubat 2003 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen 358/2003 sayılı sigorta için yeni grup muafiyet Tüzüğü sigortacılar arasındaki dört tür anlaşmayı Avrupa Birliği rekabet kurallarından muaf tutmaktadır. Bu anlaşmalar ; Safi primlerin ortak hesaplanması ve ortak çalışmalar, Standart poliçe koşullarının oluşturulması, Sigorta havuzlarının kurulması ve yönetimi, Güvenlik techizatının test edilmesi kabulü ile ilgili olan anlaşmalardır. Yedi yıl süre ile yürürlükte kalacak olan bu Tüzük, 31 Mart 2003 tarihinde yürürlükten kalkan 3932/92 sayılı Tüzüğün yerini almıştır. [1] Commission Regulation (EC) No 358/2003 of 27 February 2003 on the application of Article 81(3) of the Treaty to certain categories of agreements, decisions and concerted practices in the insurance sector (Official Journal L 53, 28.02.2003).
Hava taşımacılığı sektörü Geçerlilik süresi 2005’te dolmuş olan 1617/93 sayılı Tüzük ile muafiyet tanınan iki anlaşma kategorisi ile Rekabet Kurulu’nun 13.02.2001 tarih ve 01/08/73-21 sayılı Muafiyet Kararı’ndan söz edilmiştir. Türk Rekabet Kurumu’nun Komisyon’daki hava taşımacılığı sektörüne yönelik gelişmeleri takip ettiği ve Komisyon tarafından yeni bir Tüzük yayınlanması durumunda gerekli düzenlemelerin yapılacağı ifade edilmiştir.
Denizyolu taşımacılığı Türkiye’de, Avrupa Birliği’nde 4056/86 sayılı Tüzük ile muafiyet tanınan düzenli hat konferanslarına dair ikincil bir mevzuatın henüz bulunmadığı, Rekabet Kurulu’nun 2003 ve 2005 yıllarında, şikayet üzerine başlatılan iki ayrı önaraştırma sonucunda, söz konusu uygulamaların Avrupa Birliği’nde 4056/86 sayılı Tüzük ile muafiyet kapsamında olması dolayısıyla şikayete konu konferanslar hakkında soruşturma açılmamasına karar verdiği, ayrıca düzenli hat konferanslarına ilişkin bir grup muafiyeti hazırlanması çalışmalarını başlatmak üzere bir çalışma grubunun oluşturulduğu, ancak oluşturulan çalışma grubunun, Avrupa Birliği’nde söz konusu grup muafiyeti gözden geçirilmekte olduğundan çalışmalarına ara verdiği ve gelişmelerin izlendiği belirtilmiştir. Konsorsiyumlara ilişkin olarak, ülkemizde rekabet hukuku açısından konsorsiyumlarla ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, bugüne kadar Kuruma bu konuda herhangi bir başvuru olmadığı ve rekabet Kurulunca incelenen bir olay olmadığı belirtilmiştir.
Birleşmelerin kontrolü Birleşme ve devralmalar Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 7nci maddesinde şöyle düzenlenmektedir: ‘Bir veya birden fazla teşebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır.’
Birleşme ve devralmalardan hangilerinin Rekabet Kurulu’na bildirilmesi gerektiği 1997/1 sayılı Tebliğ ile belirlenmektedir. Buna göre, bir birleşme veya devralmanın rekabet hukuku kapsamında değerlendirilebilmesi için öncelikle, söz konusu işlemin bağımsız teşebbüsler arasında gerçekleşmesi veya mal varlığı, ortaklık payı, yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçların devri ya da kontrol edilmesi veya Tebliğ’de belirtilen şekilde bir ortak girişim kurulması gerekmektedir. Bu çerçevedeki birleşme, devralma veya ortak girişim işlemine izin alınması için ayrıca, taraf teşebbüslerin ilgili ürün pazarındaki toplam pazar paylarının %25’i veya toplam cirolarının 25 milyon YTL’yi (1998/2 sayılı Tebliğ ile değişik) aşaması gerekmektedir.
Münhasır ve özel hakka sahip teşebbüsler ve kamu tekelleri (Roma Antlaşması, m.86) Bu konuda Rekabet Kurumu, Rekabet kurallarının özel ve kamu teşebbüsü ayrımı yapılmaksızın tüm teşebbüslere uyguladığından, Devletin özel/münhasır hak tahsislerinde herhangi yasal bir zorunluluk olmamakla birlikte Rekabet Kurulu’nun rekabet danışmanlığı niyetiyle ilgili kurumlara görüşünün gönderildiğinden, Başbakanlığın, piyasalardaki rekabet şartlarını etkileme potansiyeline sahip yasal düzenlemeler için Bakanlıklara göndermiş olduğu ve Rekabet Kurumu’nun olumlu görüşünün alınması gerektiğini belirttiği genelgelerden, Rekabet Kurumu ve Danıştay’ın, rekabet mevzuatı çerçevesinde kuralların kamu veya özel teşebbüslere uygulanması bakımından Avrupa Birliği uygulamasını ve Avrupa Birliği mahkemelerinin içtihatlarını takip ettiğinden söz etmiştir.
Usul kuralları 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında düzenlenen usul kuralları Avrupa Birliği rekabet mevzuatı usul kurallarına paralel olarak tasarlanmıştır. Pişmanlık uygulaması ve cezaların verilmesindeki kriterleri belirleyen Komisyon rehberi konusunda, pişmanlık uygulamasının öneminin farkında olunduğu belirtilmiş ancak mevcut yasanın buna izin vermediği ve yasal değişiklik gerektiği ifade edilmiştir. Cezalar konusunda rehberin öneminin farkında olunduğu ve bu konuda bir rehbere Rekabet Kurumunun da ihtiyaç duyduğu belirtilmiştir.
Değerlendirme Rekabet Politikası faslına ilişkin tarama raporu 2006 yılında Türkiye’ye gönderilmiş ve Rekabet Kurumu’nun sorumluluk alanına giren anti-tröst kuralları ve birleşme/devralmalar alanında Türkiye’nin kurumsal kapasite, mevzuat ve uygulama bakımından tatmin edici bir uyum seviyesinde olduğu ve ilgili faslın müzakereye açılması önünde bu alan bakımından bir engel bulunmadığı ifade edilirken Rekabet Politikası faslının müzakereye açılması devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesi ile Türk demir-çelik sektörünün yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir dizi koşula bağlanmıştır.
Düzenleyici etki analizi Bakanlar Kurulu tarafından 19.12.2005 tarihinde kabul edilen 2005/9986 sayılı karar uyarınca 17 Şubat 2006 tarihinde 26083 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, yürürlüğe konulması halinde etkisinin on milyon YTL’yi geçeceği tahmin edilen kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları için düzenleyici etki analizi yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Düzenleyici etki analizi, yapılacak olan bir mevzuatın ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerinin fayda/maliyet temelinde analiz edilmesini öngören bir yöntemdir. Bu analiz, diğer etkilerin yanı sıra düzenlemelerin rekabet üzerine olan etkisinin de göz önüne alınmasını gerektirmektedir. Rekabet Kurumu, rekabet üzerine etki analizi nedeniyle rekabet savunuculuğu rolünün kurumsallaşmasında bu düzenlemeyi yaşamsal önemi haiz bir olanak olarak görmektedir.
2007 yılında yürürlüğe giren mevzuat - 4054 sayılı Rekabetin Korunması hakkında Kanunun 16 ve 17nci Maddelerinde Düzenlenmiş Olan İdari Para Cezalarının 31/12/2007 Tarihine Kadar Geçerli Olmak Üzere Artırıldığının Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2007/1) - Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No:2007/2)
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Birleşme, bölünme, tür değiştirme Hakimiyet sözleşmeleri Haksız rekabete ilişkin hükümler
Taslaklar Sigorta Sektörüne İlişkin Grup Muafiyet Tebliği Taslağı İlgili Pazarın Tanımlanmasına İlişkin Kılavuz Taslağı Teknoloji Transferi Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği Taslağı 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un Fason Üretim Anlaşmalarına Uygulanmasına İlişkin Kılavuz Taslağı
2007-2008 YASAMA DÖNEMİ TÜRK MEVZUATI Yasal düzenlemeler : Devlet Yardımlarının Çerçevesi, İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Devlet Yardımlarının Çerçevesi, İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı ile teşvikler ve her türlü sübvansiyonların belirli usul ve esaslara bağlanması ve denetimin de özerk bir kurul tarafından yapılması öngörülmektedir. Böyle bir Kanun’la Devlet yardımları otoritesinin oluşturulması, uygulamaların izlenmesi ve denetlenmesi amaçlanmaktadır. Devlet yardımlarının kimin tarafından denetleneceği konusunda kurumlar arasında yaşanan sorunların Taslağın Meclis gündemine getirilmesini engellediği ifade edilmektedir.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değiştirilmesinde göz önünde bulundurulması planlanan Avrupa Birliği müktesebatı AT Antlaşmasının 81 (1). Maddesi çerçevesinde rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan, daha az önemli anlaşmalar konusundaki Komisyon Duyurusu (de minimis), Kartel vakalarında para cezaları ve para cezalarından bağışıklık ile para cezalarında indirim konusundaki Komisyon Duyurusu, Verilen para cezalarını belirleme yöntemi konusundaki Kılavuz İlkeler, AT Antlaşmasının 81 ve 82. maddelerinin uygulanması hakkında 1/2003 sayılı Konsey Tüzüğü, AT Antlaşmasının 81 ve 82. maddelerine göre işlemlerin Komisyon tarafından yürütülmesine ve modernizasyon paketine ilişkin 773/2004 sayılı Komisyon Tüzüğü, Teşebbüsler arasındaki yoğunlaşmaların kontrolü konusunda 139/2004 sayılı Komisyon Tüzüğü’dür.
4749 sayılı ve 28.03.2002 tarihinde kabul edilen Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun 26.12.2006 tarihinde kabul edilen 5568 sayılı Kanun’la değiştirilmiştir[1]. Bu değişikliğe göre, yıllık yatırım programında yer alan projelere dış finansman temini izni verilmesi için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının uygun görüşü aranmaktadır. 4749 sayılı Kanun’da yapılacak değişiklikle, hazine garantilerine yönelik düzenlemelerin Avrupa Topluluğunu Kuran Antlaşmanın garantiler şeklindeki devlet yardımlarına ilişkin düzenlemeleri ile uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta, böylece AT Antlaşmasının 87 ve 88. maddelerinin garanti şeklindeki devlet yardımlarına uygulanmasına ilişkin ve 2000/C 71/07 sayılı Komisyon Duyurusu’na uyum sağlanması hedeflenmektedir. [1] Resmi Gazete, Tarih: 30.12.2006, Sayı: 26392.
5569 sayılı ‘Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Mali Sektöre Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun’ 27.12.2006 tarihinde kabul edilerek 30.12.2006 tarihli ve 26392 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
2007 yılında çıkarılması planlanan ikincil düzenlemeler Demir-Çelik Sektörü Ulusal Yeniden Yapılandırma Programı, Teknoloji transferi anlaşmalarına dair tebliğ, Teknoloji transferi anlaşmalarına dair rehber, Taşeronluk anlaşmalarına dair rehber, Sigorta sektöründeki anlaşma, uyumlu eylem ve kararlara dair tebliğ, İlgili Pazar tanımına ilişkin Kılavuz/Rehber, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliğinde değişiklik, Telekomünikasyon sektöründe erişim anlaşmalarına rekabet kurallarının uygulanması hakkında duyuru, Telekomünikasyon sektöründe rekabet kurallarının uygulanması hakkında rehber,
Devlet Yardımlarının Denetlenmesi ile ilgili İkincil Mevzuat (Devlet yardımları izleme ve denetleme mekanizmasının işlevsel hale getirilmesi için, Devlet Yardımlarının Çerçevesi, İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağının yasalaşmasını müteakip Bölgesel, KOBİ, Çevre, Ar-Ge, İstihdam, Eğitim vs. gibi yardım alanlarına yönelik olarak yaklaşık 25-30 adet ikincil mevzuatın çıkarılması öngörülmektedir. Ayrıca, ilgili AB mevzuatı değiştikçe ikincil mevzuat çıkarma uygulamasının müteakip yıllarda da devam edeceği belirtilmektedir.), De Minimis Tebliği, Kartellere karşı para cezalarından bağışıklık tanınmasına ve para cezalarının azaltılmasına dair rehber,
Para cezalarının belirlenmesine dair rehber, Rekabet Kurulu’ndan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında 1997/1sayılı Tebliğ’de değişiklik, Rekabet kurallarının posta sektörüne uygulanması hakkında Tebliğ/Rehber, Yatay işbirliği anlaşmalarına 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına dair rehber, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 5. maddesinin uygulanmasına dair rehber, Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında 1997/1 sayılı Tebliğde değişiklik, Hazine Garantileri Verilmesi, İzlenmesi, Bütçeleştirilmesi ve Raporlanmasına İlişkin Esas ve Usullere Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik.
RKHK’DA YAPILMASI PLANLANAN DEĞİŞİKLİKLER RKHK’un 4üncü maddesine rekabetin ‘önemli ölçüde’ kısıtlanması kriterinin getirilmesiyle Rekabet Kurumu’nun gereksiz yere meşgul edilmesi engellenmiş olacaktır. Para cezaları ile ilgili hükümlerin Kurum’la işbirliği içine giren teşebbüslere uygulanmayabileceği veya ceza indirimi yapılabileceği yönündeki değişiklik (pişmanlık uygulamaları) kartellerle mücadelede etkin bir yol olabilecektir. Caydırıcı bir cezalandırma mekanizması önerilmekle birlikte, RKHK m.58’de, üç katı oranında tazminata hükmedilebilmesine ilişkin hükmün değişiklik taslağında üç katına kadar tazminata hükmedilebilmesi önerilmektedir. Menfi tespit sisteminin kaldırılması önerilmektedir. Belli konularda rehberlerin çıkarılması uygulamaya ışık tutacak, şeffaflığı sağlayacaktır.
Birleşme ve devralmaların bildirimine ilişkin olarak 1997/1 sayılı Tebliğ’le düzenlenen kriter, Avrupa Birliği’nin yeni Birleşme Tüzüğüne uygun hale getirilerek RKHK’la düzenlenmelidir. Bu yeni kritere göre …etkin rekabetin önemli ölçüde kısıtlanması…’ birleşme ve devralmaların değerlendirilmesinde esas alınmaktadır. Birleşme ve devralmalarda bildirim formunun sadeleştirilmesi ve usulün hızlandırılması rekabetin etkin bir şekilde korunmasına katkıda bulunacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi özel hukuk uygulamaları geliştirilmelidir. Değişiklik Taslağı’nda RKHK’un 56ncı maddesinde, mahkemelerin karar vermeden önce Rekabet Kurulu kararını beklemeleri yönünde bir hüküm eklenmesi öngörülmektedir.
Rekabet Kurumu’nun kamu kurum ve kuruluşlarına rekabet politikası çerçevesinde yasa taslakları, düzenlemeler ve uygulamalar açısından görüş göndermesinin düzenlenmesi önerilmektedir. Devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesi hakkında bir kanunun çıkarılması ve bağımsız bir Devlet Yardımları Kurumunun oluşturulması anti-sübvansiyon vergilerin uygulanması riskini ortadan kaldıracaktır. Rekabet Kurulu’nun özelleştirme alanındaki yetki ve görevleri RKHK’la düzenlenmelidir.
TEŞEKKÜR EDERİM. Prof.Dr.Huriye Kubilay