ÜNİTE:Değişen dünya KONULAR:Kıta hareketleri(Melis Akman-231706) Yanardağ(Havva Özsoy-231684) Deprem(Yağmur Demircan-231708) Seller(Hülya.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
VOLKANLAR FELAKET Mİ, NİMET Mİ?
Advertisements

TÜRKİYE’DE DEPREMLER.
KARA EKOSİSTEMLERİ Göl Ekosistemleri -Nehir Ekosistemleri
TÜRKİYE’DE İKLİM.
DOĞAL AFETLER SERAP HAMULU.
VOLKANLAR (YANARDAĞLAR)
SBEP ÜLKEMİZİN KAYNAKLARI SULARIMIZ
Treibhauseffekt Handan Anapa Januar 2013
İÇ KUVVETLER VE OLUŞTURDUĞU YERŞEKİLLERİ
YARINDAN SONRA.
KALBiMiZDESiN.
VOLKANLAR Hazırlayan : Sinan Bal.
DEPREMLER Yeryüzünde titreşimler biçiminde algılanan,kökeni doğal nedenlere dayanan ani ve kısa süreli sarsıntılardır.
ENERJİYİ VERİMLİ KULLANMAYA NEDEN İHTİYACIMIZ VAR?
SU, HAVA, TOPRAK,MADEN VE ELEKTRİK!!!
FEN ve TEKNOLOJİ / ASİT ve BAZLAR
GİZEM YALÇINKAYA LİSE 4 SOSYAL No: 350. Do ğ al afetler,can ve mal kaybına sebep olan do ğ al olaylardır.(Sel,deprem,yangın,heyelan,çı ğ,fırtına..vs)
DOĞAL AFETLER.
Dogal Afetler.
Konu : türkiye’de iklim bölgeleri
CANER ÇİMEN ÇANAKKALE LİSESİ COĞRAFYA ÖĞRETMENİ SU KAYNAKLARI.
Doğal afet ne demektir ? Örnek vererek açıklayabilir misiniz ?
Kıtaların kayması 2. BÖLÜM : LEVHALARIN YOLCULUĞU VOLKANLAR DEPREMLER
HAZIRLAYAN Nurdan ÇOBAN 2\ B SINIFI ÖĞRENCİSİ
Tektonik Hareketler.
DOĞAL AFETLERDEN KORUNMA YOLLARI DOĞAL AFETLER.
DEPREM NEDİR ? NASIL MEYDANA GELİR. DEPREM NEDİR ? NASIL MEYDANA GELİR.
Yer kabuğunun gizemi dünya ve evren
LEVHA HAREKETLERİ Yayınlayan;
KÜRESEL ISINMA.
Türkiye’nin Volkanik Dağları
Değişen Dünya Teknolojisinin Tarihi Gelişimi
YERYÜZÜNDE YAŞAM.
ASİT YAĞMURLARI VE ETKİLERİ
ASİT YAĞMURLARI.
Yanardağlar Adı- soyadı:Semanur Zehiroğlu sınıf:6\B KONU:YANARDAĞLAR DERS:BİLİŞİM TEKNOLJİ ÖĞRETMEN ADI – SOYADI:YUSUF ZİYA KINACI.
DÜNYA'NIN KATMANLARI M. Kayhan SARI 9/A 456.
DOĞAL AFETLER 1-TÜRKİYE’DE DEPREM: Fay hatlarına bağlı olarak meydana gelen salınım ve titreşim hareketleridir. Ülkemiz genç oluşumlu bir arazi yapısına.
DOĞAL AFETLER Kendiliğinden olan ,can ve mal kaybına neden olan olaylara “DOĞAL AFETLER DENİR”. DOĞAL AFETLER.
DEPREM Deprem anında yer sallanır çünkü ani bir enerji boşalması gerçekleşmektedir. Yeraltındaki kayalarda bazen o kadar büyük bir gerilme birikir ki,
DÜNYAMIZIN KATMANLARI
Hoş Geldiniz FEYAZ BİLGİ COĞRAFYA ÖĞRETMENİ SULTANBEYLİ KIZ ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ
İKTİSAT FAKÜLTESİ UZAKTAN EĞİTİM LİSANS PROGRAMI
ASİT YAĞMURU NEDİR ? Yağan yağmurun asidik özellik taşımasına asit yağmuru denir. Hava kirletici emisyonların en yaygın olanı kükürt- dioksit ( SO.
Yerkabu ğ u içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titre ş imlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsması.
Konvansiyonel kaynaklar, Mineral yakıtlar olarak da bilinir. Hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren kömür, petrol ve doğal gaz gibi doğal enerji.
SU  İnsanoğlu, bir yandan sulardan faydalanmış, bir yandan da endüstrileşmenin ve kentleşmenin sonucu olarak ortaya çıkan atıklarını sulara dökmüştür.
Fiziki Faktörler İklim iklim elemanlarından sıcaklık, bitki türlerinin çeşitliliği ve bunların yayılış alanları üzerinde etkilidir. Çünkü her bitkinin.
8 ÜNİTE Dünyamız, ay ve yaşam kaynağı güneş. DÜNYA, GÜNEŞ VE AY'IN ŞEKİLLERİ VE BÜYÜKLÜKLERİ Dünya’nın şekli hakkındaki görüşler Eski Mısırlılar, dünyayı.
Doğal Afetler ve Etkİlerİ
DEPREMLER.
Türkiye’nin Volkanik Dağları
 DEPREM İ N OLU Ş UMUNU KES İ NL İ KLE ENGELLEYEMEY İ Z.  Ancak; Do ğ al olaylardan korunmak için önlemler alırız.
Sel nedir ? Selin en sık rastlanan sebebi kuvvetli ve uzun süreli yağıştır. Günümüzde rastlanılan en yaygın sebep ise; kuvvetli yağmur fırtınalarında drenaj.
DOĞAL AFETLER.
KÜRESEL ISINMA (DÜNYAMIZ YOK OLUYOR ! ).
KÜRESEL ISINMA. İÇİNDEKİLER: Küresel ısınma nedir? Sera etkisi nedir? Sera etkisinin zararları Küresel ısınmanın nedenleri Küresel ısınmanın beklenen.
TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN DOĞAL AFETLER
ASİT YAĞMURLARI. Asit Yağmuru Nedir O Asit yağmuru, asidik kimyasalların yağmur, kar, sis, çiy veya kuru parçacıklar halinde yeryüzüne düşmesine verilen.
TÜRKİYENİN SU VARLIĞI.
HAZIRLAYAN:TUĞÇE AYBEK
Tektonik Hareketler.
ve Küresel İklim Değişimi
KÜRESEL ıSıNMA Sunan: M. Eren İÇİN. KÜRESEL ISINMA NEDİR? Küresel ısınma, atmosferde ve okyanuslarda yaşanan ısı artışı ve bunun yol açtığı iklim değişikliklerinin.
KÜRESEL ıSıNMA Sunan: M. Eren İÇİN KÜRESEL ISINMA NEDİR? Küresel ısınma, atmosferde ve okyanuslarda yaşanan ısı artışı ve bunun yol açtığı iklim değişikliklerinin.
KÜRESEL ıSıNMA Sunan: M. Eren İÇİN KÜRESEL ISINMA NEDİR? Küresel ısınma, atmosferde ve okyanuslarda yaşanan ısı artışı ve bunun yol açtığı iklim değişikliklerinin.
-Sel Toprağın üzerini kaplayan ve ani, düzensiz, büyük su taşkınlarına sel denir. Akarsular taşıyabileceğinden fazla su ile yüklendiklerinde sel meydana.
 Sel  Toprağın üzerini kaplayan ve ani, düzensiz, büyük su taşkınlarına sel denir. Akarsular taşıyabileceğinden fazla su ile yüklendiklerinde sel meydana.
ASİT YAĞMURLARININ OLUŞUMU VE ZARARLARI. ASİT YAĞMURU NEDİR? Asit yağmurları, fosil yakıtların yakılmasıyla, sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından.
DOĞAL AFETLERLE İLGİLİ SUNUM.  Doğal Afet Nedir  Doğal afet kendiliğinden oluşan ve yeryüzünde aniden meydana gelen olayların tamamına denir. Doğal.
Sunum transkripti:

ÜNİTE:Değişen dünya KONULAR:Kıta hareketleri(Melis Akman-231706) Yanardağ(Havva Özsoy-231684) Deprem(Yağmur Demircan-231708) Seller(Hülya Dalgıç-231707) Asit yağmurları(Sevim uzuntepe-231710) Küresel ısınma(Melek Gökhan-231711) Sosyal bilgiler öğretmenliği 2/B gündüz

YERYÜZÜNÜ ŞEKİLLENDİREN ETKİLER KITA HAREKETLERİ

LEVHA HAREKETLERİ Levha tektoniği, yerküredeki bölgesel yapıların oluşumuna neden olan ve tektonik deformasyona (şekil değişimine) yol açan dinamik olayların sistematik olarak açıklanmasını sağlayan bir hipotezdir. Levha tektoniği, ayrıca bölgesel kayaç topluluklarına birincil ve ikincil özelliklerini kazandıran ortamların oluşumu ve kayaç topluluğunda ölçülebilen stres (gerilme) alanıyla yakından ilişkilidir. Levha Tektoniği, yerkürenin iç yapısının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

KITALARIN KAYMASI Birçok bilim adamı baş- langıçta dünyamızdaki bütün kara parçalarının birarada olduklarını do- ğada meydana gelen yanardağlar,depremler gibi etkilerle birbirinden zamanla ayrıldıklarını ve bu ayrılma neticesin- de kıtaların meydana geldiklerine inanmakta- dırlar.

Kıtaların 200 milyon yıl öncesinde bir arada bulundukları 1900’lu yılların başlangıcında Alfred Wegener tarafından ileri sürülmüştür. Kıtaların bugünkü konumları dikkate alındığında, bu durum kıtaların kayması tezinin doğuşuna yol açmıştır. Günümüzde kıtaların hareket ettiklerine dair birçok uydu gözlemleri ve ölçümleri vardır. Ayrıca, depremin ve volkanların yeryüzündeki dağılımları dünya ölçeğinde kırık hatları boyunca kıtaların hareketliliğini kesin olarak göstermektedir.

ALFRED WEGENERIN TEORİSİNE GÖRE

KITALARIN KAYMASININ VE LEVHA TEKTONİĞİNİN KANITLARI

a) Kıta kenarlarının birbirlerine uyumluluğu (Örneğin, Güney Amerika ve Afrika) b) Benzer yaşlı kaya gruplarının, bugün farklı konumlarda olan kıtalarda bir bütünün parçaları şeklinde yer alması d) Siluriyen yaşlı buzul kayaları (tillitler) günümüzde farklı konumlarda bulunan kıtalarda görülmektedir. Kıtaların bugünkü konumlarında bulunmaları halinde, bu buzul kayalarının oluşumu mümkün olamazdı! e) Benzer çökel (sedimenter-tortul) kaya istifleri günümüzde farklı konumlarda bulunan kıtalarda yer almaktadır. Bu litolojik benzerlikler, kıtaların PermiyenTriyas döneminde birlikte olduğunu göstermektedir. f) Benzer sürüngen türlerinin fosillerinin farklı kıtalarda bulunması

Yeryüzündeki Levhalar Yerküredeki başlıca levhalar, Amerika (kuzey Amerika ve Güney Amerika), Avrasya, Afrika, Antartika, Hint-Avusturalya ve Pasifik levhalarıdır. Bunlar arasından Pasifik levhası okyanusal kökenli kayalardan oluşmuştur, yani okyanusal litosfer karakterindedir. Büyük levhaların yanısıra Nazka, Karayip, Arap ve Anadolu levhası gibi daha küçük boyutlu levhalarda vardır.

Yine birçok bilim adamı kıtalar arasındaki bu hareketliliğin günümüzde de devam ettiği yönünde bizlere bilgiler sunmaktadır.Bizler tarafından hissedilmese de yerküredeki levha hareketleri yılda 1-20 cm arasında değişmekte olup, levhaların birbirleriyle harmoni içinde hareketine neden olmaktadır. Levha hareketleriyle levhalar birbirlerine yaklaşmakta, uzaklaşmakta yada yanal olarak hareket etmektedirler. (http://www.vidivodo.com/408963/250-milyon-yil-sonra-dunya)

YANARDAĞLAR

Yanardağ ya da volkan magmanın (dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkta erimiş kayalar), yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıktığı coğrafi ye şekilleridir

Yanardağlar dünyada genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür Yanardağlar dünyada genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür.Sıcak nokta yanardağlarında önemli istisnalar vardır.Yanardağların araştırıldığı bilim dalına volkanoloji (yanardağ bilimi) denir. Eğer magma düşük oranlarda (%52’den az) silika içerirse, lava ‘mafik’ adı verilir.Bu püskürürken çok akışkan hale gelir ve uzun mesafelerce akabilir.Buna örnek İzlanda’daki Thjorsarhjraun akıntısıdır.

YANARDAĞLAR NASIL OLUŞUR? Bir püskürmenin, yanardağın altında bulunan katı bir tabakaya (dünyanın kabuğuna) doğru magmanın hareket ederek bir ‘magma odacığını’ işgal etmesinin ardından geldiği bilinir.Sonunda, odacıktaki magma yukarı doğru itilir ve gezegenin yüzeyine lav olarak yayılır ya da yükselen magma civardaki yer şekillerinde bulunan suyu ısıtır ve patlamalı buhar çıkışlarına neden olur.

Yanardağlar ender olarak duman ve ateş püskürtürler Yanardağlar ender olarak duman ve ateş püskürtürler.Duman olarak düşünülen, su buharı ve çoklukla kükürt buharlarıyla karışmış çok büyük miktarlarda ince tozdur.Ateş gibi görünen ise püsküren maddelerin parlamasıdır.Parlamanın nedeni yüksek sıcaklıktır.

Şekillerine göre yanardağlar: Kalkan yanardağlar:Şekli kalkana benzeyen dağlar oluşturacak şekilde zamanla biriken yüksek yanardağlar.Havai ve İzlanda‘da görülürler.Lav akışları genellikle çok kızgın ve çok akışkan olup uzun akıntılara neden olurlar.Dünyadaki en yüksek lav kalkanı Mauna Loa’dır.Bunların daha küçük olanlarına ‘lav konisi, lav kubbesi, lav kümbeti’ denir.

Volkanik koniler:Yanardağın ağzında biriken ufak kaya parçacıkları fırlatan püskürmelerden dolayı oluşur.Kısa ömürlü olurlar.Japonya’daki Fuji Dağı.Volkanik bacadan fırlayan küçük katı parçacıklara lapilli denir. Süper yanardağlar:geniş çanakları olan, kıtasal yıkım ve küresel iklim değişiklikleri yaratma potansiyelleri bulunan yanardağ sınıfına verilen addır.Bunlara Yellowstone Milli Parkı ve Toba Gölü gösterilebilir.

Bir yanardağın en şüpheli bölümü, genellikle kabaca dairesel olan ve içindeki menfez(ler)den gaz, lav ve püskürtü şeklinde magma çıkan krateridir. Büyük tarzdaki kraterlere genellikle kaldera denir. Ana bir kraterle sonlanan yanardağlara genelde konik denir.

Yanardağ konileri genellikle daha küçük boyutlarda, arada püskürmelerle havaya fırlatılan kaya kütlelerinin de bulunduğu seyrek külden oluşmuş yapıtlardır.Yanardağın kraterinde içinden sürekli buhar çıkışı ile kül ve kaya püskürmesi olan birden fazla koni bulunabilir.Bazı yanardağlarda bu koniler dağın derinliklerindeki yarıklarda yer alabilir. Yanardağ etkinlikleri genellikle depremler, sıcak su kaynakları, çamur kazanları ve gayzerler gibi yer etkinlikleri ile beraber görünür.

YANARDAĞLARIN DAVRANIŞLARI Yanardağların püskürmeleri ve volkanik etkinlikler farklılık gösterir: 1-)Nuees aedentes- Kızgın bulutlar; Kor halindeki kızgın çığ.Kül, toz ve gaz karışımından oluşan bulutlardır. 2-)Volkan külleri; En fazla yayılan malzemedir.Tarım alanlarını kaplayabilir, örtebilir vb. şeylere neden olabilir.

3-)Lav akıntıları; Volkanizmanın en tipik örneğidir.Lav akıntıları kaynağa yakın kesimlerde en yüksek hıza sahiptir ve kaynaktan olan uzaklık arttıkça, zeminle ve atmosferle olan temasları nedeniyle hızları azalır. 4-)Laharlar(Döküntü akıntıları) Volkanik çamurlar.Bunlar doğrudan patlamadan kaynaklanmışsa birincil, eğer başka nedenlerden dolayı ise ikincil lahar denir.

Yanardağlar 3’e ayrılır: 1-)Aktif yanardağlar 2-) Uyuyan yanardağlar(Yellowstone Çanağı) 3-)Sönmüş yanardağlar Bilim adamları genellikle, püsküren ya da yeni gaz çıkışları veya beklenmedik deprem etkinliği gibi hareketlilikler gösteren yanardağları etkin olarak kabul ederler.Buna göre uyuyan yanardağlar etkin olmayan, ama her an hareketlenmesi ya da patlaması muhtemel yanardağlardır.

Sönmüş yanardağlar ise, bilim adamlarının bir daha püskürmelerini olası görmedikleri yanardağlardır.Bir dağın sönmüş olup olmadığını tahmin etmek oldukça zordur.Yellowstone Ulusal Parkında bulunan Yellowstone çanağı en az 2 milyon yaşındadır ve 70 bin yıldan beri püskürmemiştir, fakat bilim adamları tarafından sönmüş olarak tanımlanmaz.Çanak sık sık depremler yarattığı, yüzeyi hızlı değiştiği için tam tersi aktif olarak kabul edilir.

Volkanbilimciler püskürmeleri tahmin etmek için sismisite ve yeryüzü şeklinin şişmesinden yararlanır. Yanardağlar uyanırlarken ve püskürmeye hazırlanırlarken her zaman sismik hareket (küçük depremler ve sarsıntılar) gösterirler.Bazı yanardağlar sürekli düşük düzeyde sismik faaliyet gösterir ama bu faaliyetteki bir artış, patlamaya işaret edebilir.Ortaya çıkan depremlerin türleri, nerede başlayıp bittikleri de önemli sinyallerdir.Volkanik sismisite üç ana biçimde görülür:kısa dönemli depremler, uzun dönemli depremler ve dalgalı sarsıntı

Kısa dönemli depremler fay depremleri gibidirler Kısa dönemli depremler fay depremleri gibidirler.Bunlar, magma yukarı çıkarken gevrek kayanın kırılmasından ortaya çıkarlar.Bu depremler magmanın yüzeye yakın bir yerde büyüdüğünü işaret eder. Uzun dönemli depremlerin, bir yanardağın ‘tesisat sistemindeki’ gaz basıncının artışına işaret eder.Bu salınımlar, yanardağ kubbesinin altındaki magma odacıkları düşünülürse, bir bölmedeki akustik titreşimlere eşdeğerdir.

Dalgalı sarsıntı, yüzey altında sürekli bir magma hareketi olduğu zaman ortaya çıkar. Sismik örüntüler, karmaşık ve yorumlanması zor olgulardır.Ancak artan faaliyet, özellikle de uzun dönemler baskın olmaya başlayınca ve dalgalı sarsıntılar ortaya çıkınca korku yaratırlar.

Yeryüzü Şeklinin Bozulması: Yanardağın şişmesi, yüzeye yakın bir yerde magma biriktiğini gösterir.Etkin bir yanardağı gözlemleyen bilimadamları genellikle dağın eteklerindeki eğimi ölçer ve şişmedeki değişim oranını gözlerler.Artan bir şişme olanı, özellikle de kükürtdioksit çıkışlarında ve dalgalı sarsıntılarda bir artış varsa, kısa bir süre içinde gerçekleşebilecek bir püskürme ya da patlamayı işaret eder.

Dünyadaki en büyük aktif volkan Hawaii’deki Maunaloa volkanıdır Dünyadaki en büyük aktif volkan Hawaii’deki Maunaloa volkanıdır.Bu volkanın deniz seviyesi altındaki kısmı Everest Dağı’ndan daha fazladır. Son yy’ın en korkunç yanardağ püskürmesi 1902’de Martinique’ de olmuştur.Çıkan lavlar bir dakikadan fazla bir zamanda St. Pierre şehrini kaplamıştır ve 30000 kişilik nüfustan sadece 1 kişi kurtulmuştur.

Yanardağların en tanınmış topluluğu Akdeniz grubudur Yanardağların en tanınmış topluluğu Akdeniz grubudur.Vezüv, Etna, Stromboli ve Vulcanoyu içine alır.Fakat asıl şiddetli hasar yapan yanardağlar Pasifik çemberindedir. Endonezya’da 78, Japonya’da 49(ki çoğu büyük şehirlerde) ve Birleşik Devletler’de 37 halen faaliyette olan yanardağ vardır.

Günümüzde adını sıkça duyduğumuz yanardağ Etna Yanardağıdır Günümüzde adını sıkça duyduğumuz yanardağ Etna Yanardağıdır.Bu yanaradğ 1669’da Sicilya adasında Catania’nın kuzeybatı tarafında eni 2 metre, uzunluğu 15 km olan bir yarık açmıştır.Kentin büyük bir bölümü lavlar altında kaldı ve en az 20.000 kişinin öldüğü kayıtlarda yer almaktadır.Etna yanardağı en son 2001 Temmuz’unda faaliyete geçmiştir.

Yanardağlardan püsküren lav, kül ve duman yeryüzünün şekilsel yapısını değiştirmede etkili olmaktadır.Yanardağların, dünya değişimine etkileri sadece fiziki değildir.Yanardağlar aktif oldukları süreçte atmosfere su buharı, karbondioksit(CO2) , kükürtdioksit (SO2) gazlar yayarlar.Bu tür gazların yanında kükürt ve benzeri bir çok gazında çıkışına neden olurlar.

Özellikle magma yüzeye ulaşınca içindeki gazlar büyük bir gürültüyle patlarlar.Bütün bunlar atmosferdeki doğal dengeyi bozarak, iklimlerde değişikliklere yol açarlar.

EVRENDEKİ YANARDAĞLAR Mars’taki Yanardağlar: Olympus Mons Pavonis Mons Ascraeus Mons Jüpiter’in bir ayı olan Io üzerinde birçokyanardağ keşfedilmiştir. Neptün’ün bir ayı olan Triton’da da birçok yanardağa rastlanmıştır.

Dünya’da Etna(İtalya), Surtsey(Surtsey Adası İzlanda), Santorini(Santorini Adası, Yunanistan), Hekla (İzlanda), Maunaloa(Havai, ABD), Fuji(Honshu, Japonya), Vezüv(İtalya), Erebus(Antartika) ve daha birçok yanardağ bulunmaktadır.

KISA KISA KISA Jeolojik zaman boyunca ve uzun süre sonrasında, volkanik patlamalar ile bunlarla ilişkili süreçlerden insanoğlu tarafından dolaylı ya da doğrudan yararlanabilmektedir.Volkanizma ürünleri, tamamen parçalanarak ve bozularak yeryüzünde bazı verimli toprakları oluştururlar.Genç volkanlardaki ısıdan yararlanılarak jeotermal enerjinin yanı sıra, çoğu volkanların kök kısmıyla ilişkili bakır, altın, gümüş, kurşun ve çinko gibi metalik madenler insanların kullandığı volkanizma ürünleridir.

Dünya’daki en büyük volkanlar okyanus tabanlardaki yayılma sırtları boyunca yer alarak kendilerini gizlerler. Deniz altındakiler hariç, yeryüzünde 500 aktif volkan bilinmektedir.Bunlar yeryüzünde gelişigüzel dağılım göstermezler.Çoğu kıtaların kenarlarında, ada yayları veya deniz altındaki dağ sıraları boyunca dizilirler.

Başlıca 16 tane plaka bulunmaktadır Başlıca 16 tane plaka bulunmaktadır. Bunlar hareket ettikçe, birbirlerinden uzaklaşırlar, birbirleriyle çarpışırlar veya birbirlerine teğet geçerler. Volkanlar genelde plaka sınırlarında oluşurlar. Dünyada deniz seviyesi üzerindeki volkanların yarısından fazlası Pasifik Okyanusundaki ‘Ateş Çemberi’ni oluşturur.

 DİNLEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER ;-)))))

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına “deprem” denir.

Depremler ani olarak meydana gelir ve çok kısa sürer Depremler ani olarak meydana gelir ve çok kısa sürer.Depremlerin önemli bir bölümü yeryüzünden yaklaşık 12 km derinlikte oluşur. Dünya yüzeyinde gerçekleşen depremler kendilerini bazen sallantı bazen de yer değiştirme şeklinde göstermektedir. Yeryüzüne yakın bir noktada güçlü bir deprem gerçekleştiğinde tsunamıye sebep olabilir. Bu sarsıntılar ayrıca toprak kayması ve volkanik aktiviteleri de tetikleyebilir

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarlağı içinde ne şekilde yayıldıklarını, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ“depremi kaydeden alete de ”SİSMOĞRAF” veya “SİSMOMETRE” denir.

A-Tektonik Depremler:Yerkabuğunu oluşturan levhaların hareketlerine bağlı olarak meydana gelen depremlerdir.Etki alanı çok geniş, şiddet dereceleri çok yüksektir.Yeryüzüne yansıyan depremlerin % 90 ı bu gruba girer.Ülkemizdeki depremlerin büyük çoğunluğu bu gruba dahildir

B-Volkanik Depremler:Yerin derinliklerindeki magmanın yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucu oluşan gazın yapmış olduğu patlama ile meydana gelir.Japonya ve İtalya’daki depremler bu gruba girer.

C-Çöküntü Depremler:Yer altındaki karstik boşlukların,kömür ocaklarının ve galerilerinin tavan kısımlarının çökmesi sonucu oluşur.Etkileri zayıf, etki alanları çok küçüktür.

Odağı deniz dibinde olan derin deniz depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dev dalgalara “tsunamı” denir.

A-Richter Ölçeği:Odak noktasında oluşan enerji miktarına dayanır A-Richter Ölçeği:Odak noktasında oluşan enerji miktarına dayanır.Depremin büyüklüğü 1,2,3… gibi sayılarla ifade edilir.Her bir sayı değerinin yükselmesi enerjinin on kat artmasına karşılık gelmektedir.

B- Mercallı Ölçeği:1,2,3… gibi sayılarla ifade edilir B- Mercallı Ölçeği:1,2,3… gibi sayılarla ifade edilir.Ancak bu sayılar hesaplamanın sonucu değil,depremin verdiği zarara bakılarak saptanır.

Dünyada her yıl yaklaşık 500 Dünyada her yıl yaklaşık 500.000 deprem meydana gelmekte ve bunların 100.000 kadarı hissedilmektedir. Guatemala. Şili, Peru, Endonezya, İran, Pakistan, Portekiz, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan, İtalya, Japonya ve ABD gibi ülkelerde sıklıkla ve küçük şiddetlerde depremler meydana gelmektedir.

Yurdumuz, dünyanın önemli deprem kuşaklarından birisi olan Akdeniz Deprem Kuşağında yer alır.Kuaterner de meydana gelen faylar,zaman zaman hareket eden aktif faylardır.Türkiye’de depremin yoğun olduğu yerleri şöyle gruplandırmak mümkündür.

Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı:Batıda Saroz körfezinden başlayarak Marmara denizini takiben Batı ve Orta Karadeniz bölümlerini geçtikten sonra,Kelkit vadisinden Erzincan, Erzurum üzerinden Van Gölü’nün kuzeyine ulaşır. Ege Bölgesindeki kırıklı yapılar: Antakya-Amik-Kahramanmaraş oluğu:

Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98'i ve barajlarımızın %93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.

Geçtiğimiz aylarda Japonya’da, 8,9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.Depremin yerin 24 km. altında meydana geldiği ve merkez üssünün Tokyo olduğu açıklandı. . Yaklaşık 2 bin 100 km. uzunluğundaki sahil şeridi üzerindeki onlarca şehir depremden etkilendi.Dev dalgalar yüzlerce kişinin yaralanmasına ve ölmesine neden oldu.

Gölcük’te 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03:02'de 7,5 büyüklüğünde gerçekleşen deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuştur.

17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde ve Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17.480 kişi öldü, 23.781 kişi yaralandı ve 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir.

Düzce’de 12 Kasım 1999 saat 18. 57'de aletsel büyüklüğü 7 Düzce’de 12 Kasım 1999 saat 18.57'de aletsel büyüklüğü 7.2 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Bu deprem Düzce ve çevresinde yıkıma yol açtı. 30 saniye süreyle etkili olan deprem, pek çok ilin yanı sıra Ukrayna'dan da hissedildi. Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi'nin açıklamasına göre, ölü sayısı 845, yaralı sayısı 4948 dır. Depremde hasar gören ve derhal yıkılması gereken bina sayısı 3395, yıkık ya da ağır hasarlı ev sayısı 12939, iş yeri sayısı ise 2450’dir.

SELLER

Sel aşırı yağışlar ve aşırı sıcaklar sonucu karların aniden erimesi sonucu ortaya çıkan doğal bir felakettir. Bu süreçte sular önlerine çıkan her şeyi taş, toprak ,ağaç, araç ,ev vb her şeyi beraberinde sürükleyerek geçtikleri yerlere büyük tahribat verirler.

Ülkemizde sadece 1995 yılında görülen sel olayında 160 kişinin ölümüne neden olmuşken ;bunun yanı sıra can kaybına neden olmayan sel olayları ise milyarlarca liralık ekonomik kayıpların olmasına neden olmuştur.

SOR U Acaba seller niçin meydana gelmektedir?bu insanların doğaya vermiş oldukları tahribattan mı kaynaklanmaktadır,yoksa doğal bir süreç midir?Seller insanoğlunun çabaları ile engellenebilir mi?

SELLERİN NEDENLERİ Ani ve kuvvetli yağışlar ve kar erimelerinin olması Nehir yataklarının amacı dışında kullanılması Günümüzde çarpık kentleşme sonucu dere yataklarının gecekondulaşma bölgesi haline gelmesi Ağaçlandırılması ,doldurulması veya nehir yatağının değiştirilmesi Kuvvetli yağmur fırtınalarında drenaj sisteminin yetersiz olması ve sonucunda da nehir kanallarının tamamen dolması

SELLERE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER 1. Afetler için bir erken uyarı birimi oluşturulmalıdır 2.Günümüzde yağış alanları ve yağış yoğunluklarının belirlenmesinde oldukça etkili bir biçimde kullanılan Doppler Radar sistemleri ve uydu dataları ile çalışan erken uyarı birimleri

3. Bu uyarı birimi ile koordineli olarak çalışacak il ve ilçelerde kurtarma birimleri oluşturulmalıdır 4. Bölgesel radyolar herhangi bir tehlike anında halkı bilgilendirerek uygulayacakları yöntemler konusunda uyarıda bulunmalıdırlar. 5. Sel öngörüsü için özenli istatistiki çalışmalar yapılmalıdır. 6. . Yerel belediyelerce dere ve nehir yataklarına yerleşim konusunda titizlik gösterilmeli buralarda yerleşimin önlenmesinin yanı sıra oluşacak engeller düzenli olarak temizlenmelidir. 7.Dere ve nehirlerin denizle birleştiği kanallar düzenli olarak temizlenerek açık olmaları sağlanmalıdır

DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

BİLİM TEKNOLOJİ TOPLUM ve SOSYAL DEĞİŞİM KONU: Asit yağmurları HAZIRLAYAN: SEVİM UZUNTEPE 231710 2-B

Gazlar rüzgar ile atmosfere taşınır. Gazlar yağmur ile birlikte Çözünerek asit yağmuruna dönüşür. (sülfürik asit, nitrik asit, karbonik asit) Kükürt dioksit Azot oksit Karbon gazları Asit yağmurları bitkileri öldürür Nehirleri kirletir.

Fabrikalardan havaya salınan zararlı gazlar nelerdir? Kükürt dioksit Azot oksit Karbon gazları

Atmosfere karışan bu gazlar nasıl asit yağmuruna dönüşür? Gazlar yağmur ile birlikte Çözünerek asit yağmuruna dönüşür. (sülfürik asit, nitrik asit, karbonik asit)

Doğada ne gibi değişmeler olmuştur?

TARİHÇESİ Asit yağmurları ilk olarak Endüstri Devriminin önemli şehirlerinden olan İngiltere Manchester’da farkedilmiştir. 1852’de Robert Angus Smith hava kirliliği ile asit yağmurları arasındaki ilişkiyi farketti.1960’lara kadar bu olay bilim dünyasının ilgisini çekmedi.

Asit yağmurlarının ne gibi zararları vardır ? Asit yağmurları göller ve nehirlere yağdığında suların asitliği artar. Bu durum o sularda yaşayan canlarla zarar verir. Kent içi veya kent dışındaki tarihi ve doğal yapıtlarımız zarar görür. Toprağın mineral oranının düşmesine neden olur, bu durum bitkilerin topraktan beslenmesine engel olur. İnsanlarda çeşitli solunum yoları, akciğer kanseri, nefes darlığı gibi hastalıklara neden olur.

Doğal kaynakları En önemli kaynağı yanardağlardır. Karada,bataklıklarda ve okyanusta yaşayan bazı canlılar da bu biyolojik süreç sonucu bu gazları yayarlar. Termik santrallerde,ısıtmada endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül,karbondioksit ve azot oksit yaymaktadır.Petrol tüketiminin artması da asit yağmurlarının oluşumunu tetiklemektedir.

Bazı örnekler… Kanada’da asit yağmuru sebebiyle ölü göl sayısı 14.000’i aştı.Önlem alınmadığı taktirde, daha 40.000 kadar gölün olumsuz etkileneceğinden endişe ediliyor. Asit taşıyan yağmurlar özellikle göl ekosistemine büyük zararlar verebiliyor

Kanada‘nın asit yağmurunun başlıca sorumlusu güneydeki komşusu ABD’dir Kanada‘nın asit yağmurunun başlıca sorumlusu güneydeki komşusu ABD’dir.Özellikle Ohio eyaletinde bulunan, kömür yakan termik santrallerden çıkan baca gazları bu olumsuz durumu meydana getirmektedir.

Aynı şekilde, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerden çıkan asit yağmurları İskandinav ülkelerindeki göl ve tarım alanlarına büyük zarar vermektedir.

ASİT YAĞMURLARININ BAZI ZARARLARI…

ASİT YAĞMURLARININ BAZI ZARARLARI…

Asit Yağmurlarının Oluşmasını Engellemek İçin neler yapabiliriz? Sanayide fosil yakıtlar yerine kükürt ve azot içermeyen doğalgaz, güneş enerjisi, jeotermal enerji tercih edilmeli Yeşil alanlar artırılmalı ve orman yangınları engellenmelidir Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı Kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı engellenmeli Sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı Her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli

TEŞEKKÜRLER…

KÜRESEL ISINMA

KÜRESEL ISINMA NEDİR?

ISINMAYA YOL AÇAN FAKTÖRLER

19. yüzyılın başından beri endüstri devrimi, İnsan nüfusunda ekonomik etkinliklerdeki artış, Ormanların yok edilmeye başlanması, Kentleşme, Yoğun tarım yöntemleri, Atmosfere çok büyük oranda CO yayan fosil yakıtlar şeklindeki enerji tüketiminin artışı.

KÜRESEL ISINMANIN ETKİLERİ İklim özelliklerinin değişmesi, Bazı bölgelerin kuraklaşması, Buzulların erimesiyle deniz sularının yükselmesi, Birçok delta ovası, deniz kıyısı kumsallarının, liman kentlerinin sular altında kalması, Hastalıklara neden olan parazitlerin atması.

5 YILDA SULARIN YÜKSELİŞİ KURAKLAŞMA

KUZEY KUTBU

ÇİN GRÖNLAND

CANLILAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: Aşırı sıcaklık nedeniyle kalp rahatsızlıklarına dayalı ölümlerin artması, Parazitlerin artmasıyla yeni hastalıkların ortaya çıkabileceği gibi bazı hastalıklarda ortadan kalkabilir, İnsan sağlığına zararlı bazı böceklerin çoğalması

DOĞAL ÇEVREYE ETKİLERİ: Yükselen okyanus suları tatlı sulara karışarak tatlı suların tuzlanmasına neden olacak ve içilebilir su sıkıntısı ortaya çıkabilecektir, Aşırı sıcaklık yüzünden orman yangınları artacak, Sıcaklığın artmasıyla buharlaşma da artacak, bunun sonucu olarak yağış miktarında büyük artış olacaktır. Bu da sel felaketlerine yol açacaktır, Artan sel felaketleriyle tarım alanları sular altında kalacak yetiştirilen ürünler zarar görecek ve gıda sıkıntısı yaşanacaktır, Değişen iklimden etkilenen bazı hayvanların nesli tükenme tehlikesine girecektir.

ALINABİLECEK ÖNLEMLER Fosil yakıtlarının kullanımının azaltmak, Doğal gaz, kog kömürü gibi yakıtlarının kullanımı teşvik etmek, Bitkilerin, ormanların tahrip edilmemesine özen göstermek, Çöp yakma gibi olayları engellemek, Motorlu taşıtlardan çıkan zehirli gazların en aza indirgenmesi için çözümler üretmek, Çevreyi korumak, halkı bilinçlendirmek için daha fazla sivil toplum kuruluşları açmak.

ÖNLEM ALINMAZSA Cenevre’ de bir araya gelen 2500 bilim adamı ve hükümet temsilcisinin yaptıkları risk değerlendirme çalışması niteliğindeki ‘’Küresel Isınma Raporu’’ na göre önlem alınmadığı taktirde; Dünya önümüzdeki yüzyıl içinde 1.4 derece ile 5.8 düzeyinde ısınacağı ve deniz seviyesinde yükselmenin 90 santimetreyi bulacağı öngörülüyor. İklim değişikli ekolojik sistemi olduğu kadar, turizm, sağlık gibi her türlü sosyal ve ekonomik sistemi olumsuz etkileyecek. Kısacası Dünya' daki yaşam alanları kaybolacak canlı, cansız her şey yok olacaktır.

Buzulların erimesinin ve deniz sularının yükselmesinin zararı en çok Hollanda’ ya ve Bangladeş’ e dokunacaktır. Hind okyanusundaki Maldiv adaları suların basmasıyla ortadan kalkacak, Mısır’ ın kuzeyi (Nil deltası), ABD’ nin doğusu, Avustralya ve Yeni Zelanda da sular altında kalcaktır. Grönland gibi buzul bölgeleri de tamamen yok olacaktır. Bazı bölgeler sular altında kalırken, Afrika, Orta Asya ülkeleri gibi bölgelerde de aşırı kuraklık görülecektir. Şu anda Çin’ de Van Cünci, Guangsi, Yunnan, Guicou, Sıcüen ve Gongcing gibi bölgelerde aşırı kuraklık nedeniyle tarım ve sanayi üretimi durma noktasına gelmiştir.