Sağlık Bilimleri Fakültesi

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Kurma Yükümlülüğü.
Advertisements

AVRUPA BİRLİĞİ SİSTEMİNDE ENGELLİLER ve ÖZEL EĞİTİM
DEZAVANTAJLı ÇOCUKLARDA EĞITIM HAKKı YENI ORHANLı ORTAOKULU – ÖZGÜR KAYA.
ADIYAMAN FEVZİ ÇAKMAK İLKÖĞRETİM OKULU SUNAY AKIN OYUNCAK KÜTÜPHANESİ.
Ulusal Yayınların Stratejik Önemi Prof. Dr. Çetin Erol Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD YÖK Genel Kurul Üyesi.
Antalya/Muratpaşa SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU EFQM KAZANANLAR KONFERANSI ASLI KANBİR OKUL MÜDÜRÜ 24 Şubat 2016 İstanbul Deniz Müzesi.
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
RADAR EĞİTİM DANIŞMANLIK 1 YAPILANDIRMACI ÖĞRENME YAKLAŞIMI.
AİLELERLE İŞBİRLİĞİ.
Yrd. Doç. Dr. Nuray Ç. Dedeoğlu İlköğretim Matematik Eğitimi
TEMEL İŞLEVLERİNE GÖRE REHBERLİK
SMMM ve YMM’LER İLE DENETİM HİZMETLERİNİN EKONOMİK GELİŞMELERE VE SERMAYE PİYASASINA ETKİSİ Nazım Hikmet YMM, Grant Thornton Türkiye İcra Kurulu Başkanı.
Öğretim İlke ve Yöntemleri: Öğrenme Stratejileri
“BEN ÇOCUĞUM HAKLARIMLA VARIM”
Leyla İÇERLİ Araş. Gör. Dr. Aksaray Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü.
Engelli Amerikalılar Yasası (Americans with Disabilities Act -ADA)-(1990)
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
Türkiye'deki Yasal Düzenlemeler
KOHLBERG ve AHLAK GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN
ÖĞR.GÖR.İDİL YILDIRIM ARI
Sosyal Hizmet Meslek Etiği
Erken çocukluk döneminde fen ve matematik kavramlarının gelişimi
Kişisel-Sosyal Rehberlik
HASAN ALİ YÜCEL EĞİTİM FAKÜLTESİ
ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK
TAM ÖĞRENME MODELİ.
NOT VERME VE MEZUNİYET.
YAYGIN EĞİTİM Yaygın Eğitim: Örgün eğitim sistemine hiç girmemiş
Bütünleştirme uygulamaları
Aile Atölyeleri Projesi
Düzgün iş.
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR. BÖLÜM 1 TEMEL KAVRAMLAR.
BÖLÜM 3 ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ. BÖLÜM 3 ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ.
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
Prof Dr. Hakan Kahyaoğlu
ABD’de engelli bireylere yönelik ilk yasa 1798 yılında çıkarılmış,
İŞLETME TÜRLERİ BÖLÜM 3.
BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI
KONU XI AİHS’nin Kapsamı ve Başlıca Özellikleri
Sağlık Bilimleri Fakültesi
ÇOCUK KORUMA HİZMETLERİNDE KOORDİNASYON STRATEJİ BELGESİ
ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
Türkiye'deki Yasal Düzenlemeler
Türkiye HBÖ Eylem Planı ( )
HAZİRAN DÖNEMİ SEMİNER ÇALIŞMALARI
ÜNİVERSİTEDE YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE İNTERNET KULLANIMINA İLİŞKİN ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ Mehmet AKSÜT Nihat ÇAKIN 
Geçerlik ve Kullanışlılık
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
REFAH SİSTEMLERİ DERS 2 DOÇ. DR. MEHMET M. ÖZAYDIN.
Uygulama Ortamına İlişkin Etik Sorumluluklar
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
Gelişim ve Temel Kavramlar
EĞİTİME GİRİŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
DİL GELİŞİMİ KURAMLARI - II
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
KİŞİSEL REHBERLİK.
Araştırma Önerisi ve Hazırlanması
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
Ergenlikte Psikososyal Sorunlar
Abbasilerde Eğitim ve Öğretim
İş ve Meslek Sosyolojisi
Sunum transkripti:

Sağlık Bilimleri Fakültesi ÇOCUK HAKLARI Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü

ÇALIŞAN ÇOCUKLAR

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 15–24 yaş grubundaki kimseleri genç işçi olarak belirtmiştir. Çalışma yaş sınırını ise Türkiye’nin de onayladığı 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi ile 15 yaş olarak kabul etmiştir. 15 yaşın altında hayatını kazanmak, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışma hayatına atılan çocuklara “çalışan çocuk” denilmektedir.

Çocukların çalışma yaşamı içinde yer alması yaş sınırına ve yaşa bağlı olarak oluşturulan çalışma biçimlerinin farklılıklar göstermesine neden olmaktadır. Bu kapsamda, çalışan çocuklar için gerek yaş gerekse çalışma biçimi ve koşulları, literatürde yer alan ve çalışmanın çocuk için zararlı olup olmadığı yönünde farklı yönelimler ortaya koyan çocuk çalışması” ve “ çocuk işçiliği” sınıflandırması boyutunda da önemli olmaktadır. Çünkü, çalışan çocukların çalışma yaşamı içinde yer almasının kabul gördüğü veya reddedildiği durumlar bu sınıflandırma ile ayrılmıştır.

Çocuk çalışmasında çocuklar küçük yaşlardan itibaren aile işlerinde çalışır, büyüdükçe de yavaş yavaş hafif işler aracılığıyla meslek öğrenmeye yönelirler. Çocuklar, bu yolla toplum içerisinde beceri kazanarak olumlu bir tutum içinde olurlar. Bu ayrım çerçevesinde çocuk çalışması, çocukların sağlık, kişisel gelişim ve eğitimlerini engellemeyen, genel anlamda olumlu olarak değerlendirilen bir noktada yer almaktadır.

“Çocuk işçiliği, çocuğun yaptığı, eğitimine, sağlığına ve gelişimine zarar verebilecek nitelikte ve yoğunluktaki işlerdir. Burada kaygı yaratan hususlar, çocukluk dönemini yaşayamamak, çok küçük yaşlarda uzun süre çalışmak çok düşük ücretler karşılığı çalıştırılmak, çalışma koşullarının gerek sağlık, gerekse fiziksel ve zihinsel gelişim açısından sakıncalı olması, aileden ayrı yaşamak; Fiziksel ve zihinsel gelişim açısından sakıncalı olması, aileden ayrı yaşamak ve eğitim hakkından büsbütün yoksun kalmaktır.

Çocuk işçiliği şu noktalarda ele alınmaktadır: Çocukları bilişsel, fiziksel, sosyal ve ahlaki yönden tehlikeye düşüren ve çocuklara zarar veren, Çocukların eğitim yaşamlarına müdahale eden eğitim fırsatına kavuşmaktan, yoksun bırakan, vaktinden önce okuldan ayrılmaya mecbur bırakan, çok uzun ve ağır çalışma ile okul yaşamını birleştirmesi istenen işlerdir.

Çalışma hayatı içinde risk ve tehlikelerden uzak kalarak gözetim altında çalışması çocuğun, aile, okul vb. sosyalleşme ortamlarına ek bir sosyalleşme ortamını gündeme getirmektedir. Ancak, çocuğun çalışma yaşamında yer alması noktasında bu olumlu değerlendirmelerin yanında çocukların kötü muamelelerle, olumsuz çalışma ortam ve koşullarıyla karşı karşıya kaldıkları, sömürüldükleri ve çocukluklarını yaşayamadıkları bir çalışan çocuklar gerçeği yer almaktadır.

Çocukların Çalışma Yaşamına Katılma Süreci ve Tarihsel Değişim Analizi Çocuk emeğinin kullanımına tarihin her döneminde rastlamak mümkündür. Çocuk, ailenin üretimine yardımcı olurken aynı zamanda ailenin tüketici bir bireyi olmuş, çocuk çalışması ailenin ekonomisinin gelişmesi ve çocuğun iyiye gitmesi için gerekli olarak görülmüştür. Çocukların zaman sürecinde çalışma yaşamı içinde ne şekilde yer aldıklarına bakıldığında, ilk dönemlerde çocuklar aile işinde ve sömürüden uzak olarak çalışmışlardır. Ortaçağda üretim küçük çaptaki atölyelerde yer almıştır.

Çocukların çalışma yaşamına katılımlarını hızlandıran değişimlerle birlikte çocuk işçiliği kavramı sanayi devrimiyle ortaya çıkmıştır. Çünkü,çocukların toplu olarak çalışma yaşamı içinde yer alması bu dönemde gerçekleşmiştir. Çocuk işçiliği ilk olarak İngiltere’de Endüstri Devrimi sırasında değirmenlerde, fabrikalarda ya da kömür madenlerinde görülmüştür.

Daha öncesinde aile gözetiminde, aile işlerini paylaşma şeklinde ve çocuğun sosyalleşmesi için yararlı olarak görülen çalışma biçiminin, sanayi devrimiyle birlikte çocuğu tehlikeli çalışma ortam ve koşullarına çeken, sömürü ve her çocuğu tehlikeli çalışma ortam ve koşullarına çeken, sömürü ve her türlü kötü muameleyle karşı kaşıya bırakan bir özelliğe büründüğü ve yeni bir kavram olarak çocuk işçiliği kavramı ortaya çıkmaktadır.

Sanayi devrimi öncesindeki süreçte aile bütçesine kapasitesi dâhilinde katkı sağlayan çocuk, bu büyük değişimden sonra ailenin geçiminde yetişkin gibi rol üstlenen bir konuma gelmiştir. Çocuklar gerek yoksul aile ekonomisine katkı, gerekse çocuğun çalışmasının geçmişten itibaren kabul görmesi ve onaylanması nedeniyle küçük yaşlarda kendilerini ucuz işgücünün içinde bulmuşlardır.

1800’lerin başında çocukların sömürülmesinin önüne geçmek ve çalışma yaşamı içinde çocuğu korumak amacıyla birtakım yasal düzenlemelere gidilmiştir. İlk olarak 1802 tarihinde iş yasası kabul edilmiş ve çalışan çocukların çalışma süreleri 12 saat ile sınırlandırılmıştır. 1833 yılında Büyük Britanya’da 9 yaşından küçük çocukların çalışmasının yasaklanmış, daha büyük çocuklar için en uzun çalışma süreleri belirlenmiş, 1836 yılında Massachusetts Eyaletinin ilk Amerikan çocuk işgücü reformunu onaylamıştır..

1938 yılında Prasja’da çocuk işgücü ile ilgili düzenleme meclisten geçmiş, 1841 yılında Fransa’da çocuk çalıştırılması ile ilgili ilk mevzuatın onaylanmış, 1842 yılında Britanya Parlamentosunun 13 yaşın altındaki çocukların madenlerde çalıştırılması yasaklanmış, 1870 yılında Büyük Britanya’da zorunlu tam gün eğitimin getirilmiştir.

Çalışan çocuklara yönelik gelişmeler, 19 Çalışan çocuklara yönelik gelişmeler, 19. yüzyılın sonlarına doğru ilk uluslararası bağlayıcı düzenleme olan Versay Antlaşması (1919) ile gündeme gelmiştir. Antlaşmanın 427. maddesi ile ilk kez çalışma yaşamına ilişkin temel ilkeler belirlenmiş ve çocuk işçiliği uluslararası antlaşmanın konusu olmuştur . Bununla birlikte, 1919 yılında Versay Barış Antlaşması gereği ILO’nun kurulması, 1959 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları bildirgesinin yayınlanması, 1989 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin onaylanması da önemli gelişmeler içinde yer almıştır.

Çocukların çalışmasını azaltan nedenler şu şekildedir: Teknoloji: Teknoloji geliştikçe çocuk çalışmasına gereksinim azalmış, teknik yenilikler sonucunda çocuklar iş piyasasından çekilmeye başlamışlardır. Çocuk İşçiliğine İlişkin Kanunların Oluşturulması: Çocuk işçiliğine yönelik kanunlar çocuk işçiliğinin azaltılmasında geleneksel bir araç olarak görülmüştür.

Zorunlu Eğitim: Zorunlu eğitim kanunları en azından bu problemin teoride üstesinden gelmek için etkili görülmüştür. Avrupa ülkeleri tarafından çocuğun istismarını önleyici yasalar hazırlanmasına rağmen bu ülkelerde çocuk işçiliği tamamen ortadan kalkmamış, bazı yerlerde yaygın olarak sürdürülmüştür.

Çocuk işçiliğinin önlenmesi ve çocuğun değerinin artması noktasında, çalışma yaşamında yer alan çocuklar için 20. yy’daki gelişmeler meydana gelmiştir. BM tarafından Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilmiş ve çocuğun değeri, çocuğu koruyan ve gereksinimlerini göz önüne alan bir dizi haklarla taçlanmıştır.