DOĞUDA BİLİMİN DOĞUŞU Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Uygarlıkların tarih sahnesine çıkmaya başladığı bölgeler, tarıma elverişli büyük nehirlerin kenarlarıydı. Bu uygarlıklar içinde ilk akla gelenler arasında: Çin, Hint, Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları sayılabilir. Buna Orta Asya’yı da ekleyebiliriz. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
ÇİN’DE BİLİM 1960’lara kadar Çin Bilimi hakkında Batı’da çok az şey bilinmekteydi. Astronomi tarihçilerinin bu konuda bazı fikirlerinin bulunmasına, Çin botaniği, tıbbı, fiziği ve mühendisliği hakkında elde birtakım bilgiler mevcut olmasına rağmen, genel olarak Çin Bilimi yeteri kadar takdir görmemekteydi. Meselenin esas sebebi dil engeliydi.Çok yakın zamana kadar Çince bilen Batılıların büyük kısmı doğa bilimleri konusunda öğrenim görmemişti. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Alfabeye dayalı yazının fazla gelişmemiş olması, Çin bilimine baktığımızda aklımızda tutmamız gereken bir şeye işaret eder; bu da, doğal aleme getirilen açıklamanın Batı kültüründen oldukça farklı bir kültürde yapılmış olduğudur. Bu kültür, uzun zaman, Batı’dan bir dereceye kadar uzak kalmış ve hemen hemen kendi başına gelişmiş bir kültürdür. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Muhakkak ki, Marco Polo’nun 13 Muhakkak ki, Marco Polo’nun 13.yy’deki ziyaretinden çok önce ve çok sonra temaslar olmuştu; ancak bu temaslar sık değildir ve Çinliler bazı dönemlerde yabancılara hiç de cesaret vermemiştir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Çin Dünya Görüşü: Çin medeniyetinin aleme ve bilime bakış açısı birçok yönden Batı’dan farklıdır. Çinlilerin en eski zamanlardan itibaren evrenin bütününü, büyük bir canlı varlık olarak görmüş olduklarını kabul etmemiz, onların başarılarını anlamada bize yardımcı olacaktır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Önemli rol oynayan bir başka faktör de, Çinlilerin tüm evreni yöneten yüce güç olarak, her şeye kadir bir ilahi varlığı reddetmiş veya onun varlığına inanamamış olmalarıdır. Olağanüstü pratik zekaya sahip olan Çinliler, hangi bilgi olursa olsun, onu pratik amaçlı kullanmada her zaman büyük beceri göstermişlerdir. Uygulamalı bilimler söz konusu olduğunda, bütün eski toplumlar içerisinde en üstün olanı Çin toplumuydu. Çok sayıda teknik başarı elde etmişlerdir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Çin Uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M. Ö Çin Uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M.Ö. 2500'lere kadar götürülebilir. Çin, ilk insan kalıntılarının (Sinantropus Pekinensis) bulunduğu yerlerden biridir. Çin uygarlığı, genellikle, kapalı bir uygarlık olarak nitelendirilmiştir. Ancak Türklerle ve Hintlilerle yakın ilişki içinde oldukları bilinmektedir. Bu etkileşim sonucunda Türklerin kullandıkları On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ni benimsemişlerdir.. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Hint uygarlığından ise, özellikle matematik konusunda etkilendikleri bilinmektedir. On ikinci yüzyıldan itibaren yapılan seyahatler sonucunda, matbaa ve barut gibi teknik buluşlar, Avrupa'ya Çin'den götürülmüştür. Çin'de kullanılan sayı sistemi on tabanlıdır. Ayrıca, işlem yapmalarını kolaylaştıran,abaküs ve çarpım cetveli gibi bazı basit aletler de kullanmışlardır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Çin tıbbı, evren, doğa ve insan arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğu anlayışına dayanır. Çinli düşünürler, evrenin sürekli bir oluşum içinde olduğuna inanırlar; onlara göre, bu sürekli devinim daima bir başlangıca dönüşü içerir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Evrensel sistemin bir parçası olan insan, ikilem gösteren yin ve yang ilkesinin (iyilik ve kötülük, hastalık ve sağlık gibi) etkisi altındadır. Geleneksel Çin tıbbının tedavi şekillerinden olan masaj ve akupunktur yöntemleri günümüzde de kullanılmaktadır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
HİNT’TE BİLİM Hint biliminin, diğer bir ifadeyle İslamiyet’in Hindistan’a Moğol sülalesi ile 16.yy’de girişinden önce Hindistan’da gelişen bilimin, tarihi henüz yeterince araştırılmamıştır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Hindistan'da kullanılan sayı sistemi, on tabanlı (yani desimal) olup, erken tarihlerden itibaren konumsal rakamlandırma yönteminin benimsendiği görülmektedir. Sıfırı ilk defa Hintli matematikçiler kullanmıştır. Sayı sistemindeki bu erken tarihli gelişme,aritmetiğin gelişim hızını büyük ölçüde etkilemiştir. Daha sonra Pythagorasçılara mal edilecek olan Pythagoras Teoremi'nin çözümü ile ilgili erken çözüm örneklerine Hintlilerin geometrik metinlerinde rastlamak mümkündür. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Daha sonra Hintlilerin aritmetik, cebir ve trigonometri konusundaki bilgileri Sanskrit dilinden Arapça'ya yapılan çeviriler yoluyla İslâm Dünyası'na aktarılacak ve buradaki bilimsel uyanışta önemli bir rol oynayacaktır; on ikinci yüzyıldan itibaren Arapça'dan Latince'ye yapılan çeviriler sonucunda ise, Hıristiyan Dünyası bu bilgilerle tanışacaktır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Hintlilerin evreni Yer merkezlidir ve astronomiden söz eden metinlerde Ay ve Güneş'in hareketleri ve tutulmaları, Yer, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün hareketleri, Yer ve Güneş'in birbirlerine uzaklıkları hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Hint tıbbı, başlangıcından itibaren Hint felsefesi ve kozmolojisiyle iç içe gelişmiştir. Onlara göre, canlı varlıklar evrenin küçük bir modelidir ve doğadaki diğer varlıklar gibi, toprak, su, hava, ateş ve eterden meydana gelmiştir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
ORTA ASYA’DA BİLİM Orta Asya Türk tarihi M.Ö. 8000'lere ve hattâ çok daha eskilere kadar götürülmektedir. Arkeologlar tarafından bugün de sürdürülmekte olan kazılarda, taş devrinden kalma çanak ve çömleklere, çakmak taşından ve taştan yapılmış topuz veya kargı biçimindeki silahlara, buğday ve arpa yetiştirildiğine ilişkin izlere rastlanmıştır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Daha sonra, demir kullanılıncaya kadar geçen süre içinde hayvanlar evcilleştirilmiş,bakır ve kurşundan çeşitli eşyalar yapılmıştır. İlk defa alaşım olarak bronzu kullanan Türklerdir. Demir devrinden sonra, iklim koşullarının bozulması nedeniyle, Türklerin güneye doğru göç ettikleri görülmektedir. Orta Asya'da atı evcilleştirmişler ve M.Ö. 2800 yılı sıralarında arabayı icat etmişlerdir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
MISIR’DA BİLİM Nil nehri civarında gelişen Mısır uygarlığı M.Ö. 2700 yıllarından itibaren matematik, astronomi ve tıp konularındaki etkinliklerle parlamıştır. Mısırlılar matematiklerinde,kullandıkları on tabanlı hiyeroglif rakamlarıyla, sayıları sembollerle ifade etme safhasına ulaşmışlardır. Bu rakamlarla çeşitli matematik işlemlerini yapabilmişler ve cebir işlemlerine çok benzeyen ve diğer uygarlıklarda da görülen "aha hesabı" adlı bir hesaplama yöntemi geliştirmişlerdir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Geometrilerinde ise alan ve hacim hesapları yapıyorlardı Geometrilerinde ise alan ve hacim hesapları yapıyorlardı. Mimari alanında Mısırlılardan kalan eserler arasında en önemli yeri piramitler tutar; onlar birer mimari harikasıdır. Mısırlılar gökyüzü olaylarını dinî açıdan yorumlamışlardı. Gök cisimlerini tanrı olarak kabul etmişler ve gök yüzündeki olayların da tanrıların faaliyetleri olduğuna inanmışlardı; yani astronomileri dinî öğelerle iç içe idi. Takvimleri Güneş takvimi idi ve yıl uzunluğu 365 gün olarak kabul ediliyordu. Günümüzde kullanılan takvimin temelinde Mısır takvimi yer alır. Günün 24 saate bölünme geleneğini de Mısırlılara borçluyuz. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
MEZOPOTAMYA’DA BİLİM Dicle ve Fırat deltası, Asya, Afrika ve Avrupa arasında köprü vazifesi gören bir kavşak bölge olarak büyük bir uygarlığın gelişmesine çok elverişli bir yerdi. Burada gelişen Mezopotamya uygarlığının başlangıcı M.Ö. 3000 yıllarından öncesine gider. Bu uygarlığı Sümerliler,Akadlılar ve Babilliler ortaya koymuştur. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Bilimsel faaliyetler olarak daha çok zaman ölçme, alan hesaplama, sulama kanallarını organize etme, değiş-tokuş gibi günlük yasamın gereklerine uygulanan astronomi ve matematik bilgileri ile karşılaşılır. Modern astronominin temelinde Mezopotamya astronomisi bulunur. Onlar mitolojiye ve dinî inançlara dayanan astronomiden laik ve matematiksel astronomiye geçmeyi basarabilmişlerdir. Evrenin, Yer, gök ve ikisi arasında bulunan okyanustan oluştuğuna inanıyorlardı. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini ve on iki takım yıldızını tanıyorlardı. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Ay yılına dayanan takvimleri daha sonraki dinî takvimlere ve İslâm Dünyası'ndaki hicrî takvime temel oluşturmuştur. Günü 12 saate, saati 60 dakikaya, dakikayı da 60 saniyeye bölmüşlerdi. Güneş, Ay ve beş gezegene bağlı olarak bir hafta 7 gün olarak kabul edilmiş, ve bu 7 günlük hafta Romalılar vasıtasıyla Avrupa'ya geçmiş ve oradan da bütün dünyaya yayılmıştır. Ay ve Güneş tutulması tahminlerini yapabilecek düzeyde astronomi bilgisine sahiptiler. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Mezopotamyalılar cebirin kurucusudurlar Mezopotamyalılar cebirin kurucusudurlar. Gelişmiş bir rakam sistemine sahip olmaları cebir konusunu da ilerletmelerine yol açmıştır. Birinci ve ikinci derece denklemlerini belirli gruplar halinde sınıflamışlar ve her grup için ayrı çözüm formülleri vermişlerdir. Geometrileri analitik idi. Yani, geometri problemlerinin çözümü genellikle cebir yoluyla ele alınmaktaydı. Thales Teoremi'ni dik üçgenler için bulmuş, ve kullanmışlardır. Pythagoras Teoremi'ni de biliyor ve kullanıyorlardı. Daireyi 360 dereceye bölen de Mezopotamyalılardır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
ANADOLU’DA BİLİM Coğrafi konumu çeşitli bölgelerle bir köprü niteliğinde olan Anadolu yarımadasından ilk uygarlıkların tarihi M.Ö. 8000'lere kadar götürülmekte olup, bu uygarlığın bugünkü Aksaray ili civarında olduğu belirlenmektedir. Daha geç tarihli olanlar arasında ise Hitit, Urartu, Firig ve Lidya uygarlıkları sayılabilir. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
Hititlerin Mezopotamya kökenli “şekel" ve "mina" adlı ağırlık birimlerini kullandıkları, en çok bakır ve tunçtan eşyalar yaptıkları, çivi yazısı ve hiyeroglif yazı olmak üzere iki çeşit yazıları oldukları bilinmektedir. Van gölü civarında gelişen Urartu uygarlığında ise çivi yazısı ve resim yazısı kullanılmış, yapmış oldukları kapların üzerine, onların hacimlerini yazmışlardır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
En önemli merkezleri Gordion ve Midas olan Firigya uygarlığının Fenike alfabesinin Batı'ya yayılmasında önemli rolü olmuştur. Ayrıca, Kybele adı verilen ana tanrıça kültü de bu uygarlıktan Yunanlılara geçmiştir. Bakır-kalay alaşımı olan tunçtan eşyalar yapmışlar, bazı müzik aletlerini icat etmişler (simbal, flüt gibi), kilim dokumuşlardır Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019
. Kilim için kullandıkları"tapetes" adı bugün Fransızcada "tapis" biçimini almıştır.Batı Anadolu'daki Lidya uygarlığının en büyük başarısı ise parayı icat etmiş olmasıdır.Böylece o dönemin ekonomik hayatında büyük gelişme saglanmış, modern ekonominin temelleri atılmıştır. Dr. Mehmet ÖZASLAN 02.01.2019