MENDERES BALTA
Basım mürekkep uygulama yoluyla bir levha veya kalıbı kağıda yada kumaşa bastırarak, günümüzde ise birçok başka yöntemle metin ve resim çoğaltma işlemidir. İlk basım işlemini M.S. II. yüzyılın sonlarına doğru Çinlilerin geliştirdiği bilinmektedir. Klasik Budacı metinler önce mermer levhalara oyuluyor sonra bunların üzerine ıslak kağıtlar basılıyor, kağıt üzerine aktarılan kabartma yazıda mürekkepleniyordu. Basımın ön koşullarından biri olan kağıdın Avrupa’da yapılması XII. yüzyılda başladı. Kağıt yapım teknikleri önceleri yalnızca Çinliler tarafından bilinen bir sır olarak saklanıyordu. VIII. yüzyılda Semerkant’a giden Araplar tüccarlar bu sırrı öğrendiler ve kendi ülkelerinde de kağıt yapımına başladılar. Avrupalılar ise bu tekniği Endülüslü Araplardan öğrendiler.
Basım yöntemini Çinlilerden öğrenen Uygurlar, komşu diğer Türk kavimlerine ve Moğollara öğrettiler. Bu kavimler ise Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’ya yönelik akınları ve göçleri sırasında basım tekniğini Avrupa’ya taşıdılar. Basımın dayandığı temel ilkenin Uzakdoğu’da bilinmesine karşın, bu gelişimin XV. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkmasının birçok nedeni vardır. Bu nedenlerden bir tanesi de Avrupa’da kullanılan yazının sınırlı sayıda soyut sembolden oluşuyor olması ve bu seri halde üretilen ayrık harflerin geliştirilmesini kolaylaştırıyordu. Müteharrik (oynar) basımın ilk olarak Almanya’da, Mainz şehrinde Johannes Gutenberg tarafından 1440’ta gerçekleştirildiği kabul edilir. Bu matbaanın ilk ürününün 1448’de basılan astronomi takvimi olduğu, bununla birlikte ilk basılan kitabın ise kırk iki satırlı “Kitabı Mukaddes’tir”. Bu matbaa da basılan eserler arasında, 1453’te İstanbul’un fethinden sonra olası bir Türk istilasına karşı uyarı niteliğinde olan ve Aralık 1454’te basılan “Türkenkalender” (Türk Takvimi)’de bulunmaktadır.
Basın, düzenli aralıklarla ve belirli zamanlarda çıkan gazete, dergi gibi yazılı ürünlerin bütünüdür. Tarihte gazetenin bilinen ilk örneği M.Ö. 59’da Roma’da günlük olarak yayımlanan “Acta Diurna” (Günlük Haber)’dır. Çeşitli yerlere asılan bu el yazması metinlerde önemli toplumsal ve siyasal gelişmelerden bahsetmekteydi. Belirli bir yerde yüksek sesle okunan bültenleri dinlemek için ücret olarak bir “gazeta” verilirdi. Bu sözcük sonradan basılıp dağıtılan bütün haber bültenlerini tanımlamak için kullanılır olmuştu. Düzenli bir sürekliliği olan ilk gazete 1605’te Abraham Verhoeven’in yönetiminde ayda iki defa Fransızca ve Flamanca olarak basılan “Wettliycke Tiddinghe”ydi.