KEYNESYEN MODEL Keynes’in Klasik Modele Getirdiği Eleştiriler Keynesyen ekonomi 1930’larda yaşanan Büyük Buhran’ın arkasından, krizden kurtulmak için ortaya çıkmıştır. Çünkü bu buhranla birlikte klasikler temellerinden sarsılmışlardır. Keynes’in Klasik Modele Getirdiği Eleştiriler a.Miktar teorisi geçerli değildir.Çünkü para arzında meydana gelen artışların tümü harcanmaz.Para arzının bir kısma elde atıl durur.Buna spekülasyon motifi ile para talebi denir.Öte yandan işlem nedeniyle tutulan paranın bir kısmı da belli bir süre harcanmaz. b.Emek piyasasında tam rekabet değil monopol koşulları geçerlidir.Ücretler azalma yönünde yapışkandır. c.Her arzın kendi talebini yaratacağını öne süren mahreçler kanunu geçerli değildir. d.Tasarruf ve tüketim faiz oranı tarafından değil, gelir seviyesi tarafından belirlenir.
Keynesyen Teoride Toplam Arzın Belirlenmesi Keynes her şeyden önce işçilerin ücret ve fiyat değişmelerine anında tepki gösteremediğini fark etmiştir.İşçiler emek piyasası hakkında tam enformasyona sahip değillerdir. Öte yandan ücret sözleşmeleri parasal ücrete göre yapıldığı için, işçiler reel ücreti düşünüp ona göre çalışma kararı alsalar bile sözleşme süresince artan fiyatlar önceden belirlenen reel ücreti azaltır ve işçiler yeni sözleşmeye kadar bu ücretle çalışmaya mecbur kalırlar.Yani teknik deyimle işçiler para aldatmacası içindedirler. Ayrıca Keynes’e göre parasal ücretler azalma yönünde esnek değildir.İşçiler fiyatların yükselmesi nedeniyle reel ücretlerinin azalmasına tepki veremezken , parasal ücretlerinin azaltılmasına şiddetle karşı çıkarlar.
Bir ekonomide fiyatlar yükselirse parasal ücret sabit olduğu için reel ücret düşecek ve emek talebi artacaktır.Ancak bu sırada emek arzı azalır. FGS meydana gelecek bir yükselme arz ve talep eğrilerini değiştirir ve toplam arzın artmasına neden olur.Bu süreç arz ve talep eğrilerinin mevcut parasal ücret seviyesinde birbirlerine eşit olmasına kadar devam eder. Bu durumda ekonomi tam istihdama ulaşmış olacağı için istihdamın ve toplam arzın artması mümkün değildir.Bu nedenle toplam arz eğrisi yatay eksene dik bir şekil alır.
Keynesyen Teoride Toplam Talebin Belirlenmesi Keynesyen teoride toplam talep özel tüketim, özel yatırım ve devlet harcamalarından oluşur.Bu şekilde belirlenen toplam talep FGS ile ters ilişkilidir. FGS düştüğünde fertlerin gelir ve servetleri artacağı için tüketim ve yatırım harcamaları da artar.Bu da toplam talebi artırır.FGS artığı takdirde ise tam tersi olur ve toplam talep azalır. Ayrıca FGS sabitken toplam arz ve talebi değiştirmek mümkündür. Yatırım, tüketim ve devlet harcamaları arttırılır veya vergiler azaltılırsa toplam talep eğrisi sağa kayar ve toplam talep artar.Aynı şekilde vergilerin artırılması ve harcamaların azaltılması da toplam talep eğrisini sola kaydırır ve toplam talep azalmış olur.
Keynesyen Teoride TT, TA ve FGS ilişkisi Klasik teori piyasaların daima tam istihdam milli gelir denge seviyesinde olduğunu söyler.Bu durumda toplam talepte meydana gelecek her artış sadece FGS yükseltir, istihdam ve üretimi etkilemez. Keynes toplam arzı yalnız tam istihdam da değil eksik istihdam, işsizlik, hatta atıl kapasite durumlarının da incelemiştir.
TA eğrisinin yatay eksene paralel kısmına ‘keynesyen kısım’ denir TA eğrisinin yatay eksene paralel kısmına ‘keynesyen kısım’ denir.Burada yüksek oranlı işsizlik vardır ve üretim faktörlerinin büyük kısmı atıl durmaktadır.Bu durumda meydana gelecek toplam talep artışları doğrudan üretimi arttırır.Buda fiyatların sabit kalmasına yol açar. “Karma kısım” da ise toplam talep artışı üretimle birlikte fiyatları da yükseltir.Ekonomi tüm kaynaklarını üretime aktaramamış olsa da üretim ve istihdam bir engelle karşılaşmadan artmaya devam eder.Ancak talep artışı ve arz artışı arasında ortaya çıkan gecikme FGS yükseltir. “Klasik kısım” ise klasiklerde olduğu gibi tam istihdam durumunu inceler.Ekonomi tam istihdama ulaştığında talep artışı üretimi arttırmaz ve yalnızca enflasyonist baskı yapar.Buda fiyatların yükselmesi demektir. TA GFS Klasik kısım TT6 Karma kısım TT5 Keynesyen kısım TT4 TT3 TT2 TT1 TT , TA
Keynesyen Teoride Para Politikası Para keynesyen teoriye göre çalışan bir ekonomide hem parasal hem de reel unsurları etkileyebilmekte, belli amaçlara (üretim artışı, istihdam artışı vb.) ulaşmak için etkin bir araç olarak kullanılabilmektedir. Keynesyen teoride paranın meydana getirdiği zincirleme etki şöyledir: para arzındaki artış faizi düşürür.faiz oranı düşünce yatırımlar artar.yatırım artışı TT artırır ve fiyatlar yükselir.fiyatlardaki yükselme bir taraftan reel ücretleri düşürüp istihdam ve üretimi arttırırken (gelir arttırıcı etki) öte yandan işlem motifi ile para talebini ve faizi yükseltip yatırımların ve toplam talebin azalmasına (talep azaltıcı etki) neden olur. PA ↑ , PA>PT , FO ↓ , Ya ↑ , TT ↑ , TT>TA , Fi ↑ a) Üc/Fi ↓ , EMt ↑ , İs ↑ , MG/Fi ↑ Fi↑; b)PTiş ↑, PT ↑, PT>PA , FO ↑ , Ya ↓ , TT ↓
Para Politikasının Etkin Olmadığı Durumlar A)Likitide Tuzağı: Bir ekonomide faiz oranının çok düşük bir seviyeye inebileceği ve eski tecrübelere göre bundan daha düşük olmayacağının düşünülebileceği durumlar söz konusu olabilir.Bu gibi durumlarda para arzını arttırarak faiz oranını daha da düşürmek söz konusu olamaz.Para arzındaki her artış ‘atıl birikime’ e dönüşür.Bu duruma “likidite tuzağı” denir. B)Toplam Talebin Faize Karşı Esnek Olmaması Keynesyen teoride faizi para arz ve talebi belirler ve para ve mal piyasalarını birbirine bağlar.Toplam talebin faize karşı duyarsızlığı mal piyasası eğrisinin (YaTa) yatay eksene dik olmasıdır.YaTa eğrisi yatay eksene dik olduğu için veya aynı anlama gelmek üzere faiz esnekliği sıfır olduğu için para arzındaki artışlar faiz oranını düşürmekte fakat MG seviyesini değiştirmemektedir. C)Tasarruf ve Yatırım Arasında Dengesizlik Olması Yatırım olanakları son derece sınırlı bir ekonomide toplumun çok tutumlu olması, tam istihdam MG seviyesinde ulaşılan Ta ile yapılan Ya’nın ancak negatif bir faiz oranında birbirine eşit olması sonucunu doğurur.Faizinde bir seviyeden sonra düşmeyeceği hatırlanırsa oluşabilecek MG denge seviyesi negatif alanda olur.
Keynesyen Teoride Maliye Politikası Klasiklere göre maliye politikasının etkinliğini sınırlayan en önemli etken yatırımların faize karşı esnek olması ve para arzı sabitken uygulamaya konan maliye politikasının ‘özel sektörü dışlama etkisi’ yaratmasıdır.Keynes’ e göre ise bu oluşabilecek sonuçlardan sadece biridir. Keynes’ e göre eğer ekonomi likitide tuzağında ise FO maliye politikasında etkilenmeyecektir.Bazen de maliye politikası FO’ nun yükselmesine ve dolayısıyla özel sektör yatırımlarının azalmasına neden olsa bile yaratacağı olumlu etki özel sektörü dışlama etkisinden daha büyüktür. Kısaca keynes’ e göre maliye politikası tam etkinlik ve sıfır etkinlik arasında değişir durumlar gösterebilir.
(Klasik Durum) Sıfır Etkinlik Değişir Etkinlik Tam Etkinlik ı. nolu alan likidite tuzağını gösterir.Bu durumda mali politika tam etkindir.Çünkü para arzını sabit varsaydığımıza göre ∆DH nin vergilerle değil halktan borç olarak karşılandığını kabul ettiğimize göre; ekonominin likidite tuzağı içinde bulunması faiz haddinin yükselmesini ve yatırımların etkilenmesini önleyecektir. II. nolu alan da ise ∆DH yine MG seviyesini artırmaktaysa da, bu artış I nolu alandakinden azdır.Bunun sebebi DH yi arttırabilmek için gerekli borçlanmanın ancak faiz oranlarını yükselterek sağlanabilmesidir.Halkın elindeki PTsp in azaltılabilmesi için, faiz oranının yükselmesi gerekir.Faiz oranındaki yükselmeler ise yatırımları azaltır. III. nolu alan da spekülatif para talebi sıfırdır ve dolayısıyla faiz oranı ne kadar değişirse değişsin para talebi değişmeden kalır.Böyle bir durum klasikler içinde uygundur.Çünkü klasiklere göre paranın tümü işlem motifi ile talep edilir.Konuya ister PTsp nin faiz esnekliği sıfır olarak isterse spekülasyon motifi ile para talebi olmadığı şeklinde bakılsın, böyle bir durumda ∆DH nin etkinliği sıfırdır.Çünkü DH yi arttırmak için gerekli ödünç ancak yatırıma gidecek fonların devlete borç verilmesiyle sağlanabilir.Dolayısıyla ∆DH, aynı miktarda bir yatırım azalmasına yol açar. FO (Klasik Durum) Sıfır Etkinlik YaTa 6 Değişir Etkinlik Tam Etkinlik (Likitide Tuzağı) YaTa 5 YaTa 4 YaTa 3 YaTa 1 YaTa 2 MG1 MG2 MG3 MG4 MG
Karma Politika Maliye politikasının etkinliğini azaltan unsur “özel sektörü dışlama” etkisidir.Bu da PA sabitken para politikasının uygulanmasından ve bunun sonucu FO’ nun yükselmesinden kaynaklanmaktadir.Eğer maliye ve para politikaları beraber uygulanırsa hem FO’ daki yükselme azaltılabilir hem de özel sektörü dışlama etkisi hafifletilebilir.