HAZIRLAYANLAR: Mürvet AKOVA Kader AL Bünyamin POLAT.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Hâsılat kavramları Firmaların kârı maksimize ettikleri varsayılır. Kâr toplam hâsılat ile toplam maliyet arasındaki farktır. Kârı analiz etmek için hâsılat.
Advertisements

 6. Hafta: Faiz Oranları ve Sıcak Para  İktisatta iki farklı «Faiz» tanımı vardır. 1.Sermaye faktörünün üretimden aldığı pay ve 2.Paranın fiyatı.  Bu.
ENFLASYON.
ENFLASYON 1. tüketici fiyat endeksi (TÜFE) İşgücü istatistik bürosu tarafından her ay tipik kentli tüketicinin satın aldığı piyasa sepetini temsil eden.
TOPLU İŞ MÜZAKERELERİNİN ÖNCELİKLERİ Mato Lalić. Toplu müzakerelerinin öncelikleri ana sendika görevlerinden türemektedir -Maaş -İş koşulları -Kazanılmış.
Girişimcilik Öğr.Gör.Seda AKIN GÜRDAL. Ders Akışı İşletmenin Amaçları İşletme Çevre İlişkisi.
©McGraw-Hill Education, 2014
©McGraw-Hill Education, 2014
Fiyat ve Fiyatlandırma
Ulusların Rekabet Üstünlüğü. Küresel rekabetin öneminin artması ulusların önemini yitirmesine mi sebep oldu? – Ulusal değerler, kültür, ekonomik yapılar,
IS-LM SORU ÖRNEKLERİ KPSS
Öğr. Gör. Dr. İnanç GÜNEY Adana MYO
TALEP (İstem).
Makro İktisat.
FİNANSAL KARAR TÜRLERİ
YRD. DOÇ. DR. OKTAY KIZILKAYA
ECON 321 ULUSLARARASI İKTİSAT
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 12 MAL VE PARA PİYASALARINDA DENGE:IS-LM MODELİ
MODERN KONJONKTÜR TEORİLERİ
MİLLİ GELİR Bir ülkede belirli bir dönemde (genellikle bir yıl) üretilen nihai mal ve hizmetlerin parasal değerine eşittir. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla.
MAKRO İKTİSAT EKONOMİNİN ÖLÇÜLMESİ 2: Faiz Haddi ve Ödemeler Dengesi
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-1 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
KPSS.
YÖNT 102 – İŞLETMEYE GİRİŞ II
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
SAĞLIK HİZMETLERİ ARZI
©McGraw-Hill Education, 2014
Rasyonel Beklentiler: Para Politikası
ECON 321 ULUSLARARASI İKTİSAT
IS-LM-BP MODELİ KPSS SORULARI.
FİNANSÇI OLMAYANLAR İÇİN FİNANS
ÜRETİM YÖNETİMİ.
Bölüm 9 İş Yönetim Stratejileri : Rekabet Stratejileri
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KAR DAĞITIM KARARLARI.
Talep, Arz ve Piyasa Dengesi
YONT221 Küreselleşme ve Yerelleşme
Toplam Arz- Toplam Talep
EĞİLİM YÜZDELERİ (TREND) ANALİZİ
YATIRIM HARCAMALARI.
FİNANSAL PİYASALAR VE KURUMLAR
2008 KPSS İKTİSAT SORULARI Ve AÇIKLAMALI ÇÖZÜMLERİ.
BENZETİM Prof.Dr.Berna Dengiz 13. Ders Çıktı Analizi
Pazarlama tanımları 1970’li yıllardan önce, pazarlama, hemen hemen tüm pazarlama teorisyenleri tarafından, kar amaçlı işletmelerin, ürünleri ve hizmetleri.
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 12 MAL VE PARA PİYASALARINDA DENGE:IS-LM MODELİ
S.1. Aşağıdakilerden hangisi klasik makro okul için söylenemez
ENFLASYON Prof. Dr. Metin BERBER.
Monetarist Hatırlamalar;
İŞSİZLİK Faal Nüfus Bir ülke nüfusun 15 yaş ile 64 yaş arasında kalan kısmına faal nüfus denir. Aynı zamanda faal nüfusa, iktisaden faal nüfus yada aktif.
KPSS SORULARI KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ
Üçüncü Bölüm Talebin Arka Planı: Tüketici Teorisi.
KALKINMA EKONOMİSİ DERS KONULARI
Planlanan Harcama Düzeyi: basit Keynesyen Model
İçerik GELİRİN BÖLÜNMESİ DEVAM ( FAİZ, KAR).
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME 1.DERS
MAKRO İKTİSAT GİRİŞ Prof. Dr. Metin BERBER.
BÖLÜM 3: ARZ VE ÜRETİM TEORİSİ
BÖLÜM X FİYATLANDIRMA.
7. ÜRETİM VE MALİYETLER.
Ürün ve Hizmetler İçin Kapasite Planlaması
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
Kamu Borç Stokun Yapısı ve Sorunları
Sermaye Maliyeti Sermaye maliyeti; kullanılan veya kullanılması planlanan her çeşit kaynağın, maliyetlerinin ağırlıkları dikkate alınarak ortalamasının.
Yrd. Doç. Dr. Akın Usupbeyli
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Ders İçeriği Yatırım Projelerinin Kavramsal Temelleri
YRD. DOÇ. DR. OKTAY KIZILKAYA
Örgüt Kuramı, Örgüt Tasarımı ve Örgütsel Değişim
Sunum transkripti:

HAZIRLAYANLAR: Mürvet AKOVA Kader AL Bünyamin POLAT

TOPLAM ARZ-TOPLAM TALEP MODELİNİN PARA VE MALİYE POLİTİKALARINA ETKİNLİĞİ

Toplam Talep Tüketiciler tarafından talep edilen tüketim mallarının, firmalar tarafından talep edilen yatırım mallarının, devlet tarafından talep edilen mal ve hizmetlerin ve net dış ticaret fazlasının değerleri toplamına toplam talep adı verilir. (Bir başka İfade ile toplam talep, bir ekonomide bir yıllık bir dönemde yapılan tüketim harcamaları yatırım harcamaları, kamu harcamaları ve net dış ticaret fazlasının değerleri toplamıdır.)

Toplam Talep Denklemi Tüketim mallarına yapılan harcamalara tüketim harcamaları(C), yatırım mallarına yapılan harcamalara yatırım harcamalar ı(I), devletin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlere yapılan harcamalara kamu harcamaları(G), ihracat ile İthalat arasındaki farka net dış ticaret fazlası (E-M) denilir. Bu durumda toplam talep.(AD), AD = C+I + G + (E-M) şeklinde formüle edilir. Bir ekonomide toplam talebin büyüklüğünü, tüketicilerin, firmaların, devletin ve dış âlemin, kısaca makro ekonomi, oyuncularının. satın alma kararlan belirler. . TOPLAM TALEP DOĞRUSU Toplam talep doğrusu, toplam talebi belirleyen diğer bütün değişkenler sabit kalmak kaydıyla, fiyatlar genel seviyesi ile toplam talep arasındaki ters yönlü ilişkiyi gösterir. Toplam talep doğrusu, aşağıdaki şekilde verilmiştir

A Y Y2 P1 P3 Y3 Y1 P2 C B P Burada fiyatlar genel seviyesi ile GSMH Deflatörü; toplam talep ile de reel GSMH kastedilmektedir. Toplam talep doğrusunun eğimi negatiftir. Bunun sebebi fiyatlar genel seviyesi ile toplam talep arasındaki ters yönlü İlişkidir. Fiyatlar genel seviyesi P1'den P2 'ye yükseldiğinde toplam talep Y1'den Y2 'ye düşmektedir. Fiyatlar genel seviyesi P1 'den P3 'e düştüğünde toplam talep Y1 'den Y3 'e yükselmektedir.

1 Reel balans etkisi (para-mal İkame eskisi), 2 Zaman ikame etkisi, Makro ekonomik açıdan, bir ülkede o yıl üretilen malların İkam konusu olamaz. Çünkü fiyatlar genel seviyesi artışları bütün hizmetlerin fiyatlarını kapsar. Buna karşılık, fiyatlar genel seviyesindeki artış karşısında üç ikame (bir birinin yerine koyma) türü bulunmaktadır: 1 Reel balans etkisi (para-mal İkame eskisi), 2 Zaman ikame etkisi, 3 Uluslararası İkame etkisi 1. Reel Balans Etkisi (Para-Mal İkame Etkisi); Paranın satın alma gücündeki değişmelerin toplam talebi etkilemesine reel balans etkisi denir 2. Zaman İkame Etkisi: Malları şu anda satın alma ile gelecekte satın alma seçenekleri arasında toplumun yaptığı tercihin toplam talep üzerindeki etkisidir. 3. Uluslararası İkame Etkisi: Yerli mallarla yabancı malların birbirinin yerine kullanılmasının doğurduğu etkidir Özetlersek, reel balans etkisi, zaman İkame etkisi ve uluslararası ikame etkisi nedeniyle, fiyatlar genel seviyesi ile toplam talep arasında ters yönlü bir ilişki vardır ve bu nedenle toplam talep doğrusunun eğimi negatiftir.

Durumu şekil yardımı ile göstermek mümkündür. AD konumundaki toplam talep doğrusu, paralel olarak sağa doğru kaydığı zaman AD' konumuna, paralel olarak sola doğru kaydığı zaman AD" konumuna gelmektedir. Kaymalar paralel olduğu için toplam talep doğrusunun eğimi değinmemektedir. Toplam talep doğrusunun paralel olarak sağa doğru kayması, aynı fiyatlar genel seviyesinde daha fazla toplam talep yapılacağım, buna karşılık paralel olarak sola doğru kayması, aynı fiyatlar genel seviyesinde daha az toplam talep yapılacağını gösterir.

Nitekim şekilde P1 fiyatlar genel seviyesinde Y1 kadar toplam talep varken, toplam talep doğrusu paralel olarak sağa doğru kayıp AD' konumuna geldiğinde, aynı fiyatlar genel seviyesinde, yani P1 'de, daha fazla toplam talep, yani Y2 ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık toplam talep doğrusu paralel olarak sola doğru kayıp AD konumundan AD" konumuna geldiğinde, aynı fiyatlar genel seviyesinde, yani P1 'de, daha az toplam talep, yani Y3 söz konusu olmaktadır.

• Toplam Talep Doğrusunda Paralel Olmayan Kaymalar (Eğim Değişmesi) Toplam talebi belirleyen değişkenlerden vergi oranı değiştiğinde, toplam talep doğrusunun eğimi değişir ve toplam talep doğrusunda paralel olmayan kaymalar ortaya çıkar. Toplam talep doğrusunun eğiminin değişmesinde kural şudur: 1)Vergi oranı yükseldiğinde, toplam talep doğrusunun eğimi artar ve toplam talep doğrusu paralel olmaksızın sola doğru konum değiştirir ve dikleşir, 2)Vergi oranı düştüğünde, toplam talep doğrusunun eğimi azalır ve toplam talep doğrusu paralel olmaksızın sağa doğru konum değiştirir ve yatıklaşır

Toplam Arz Toplam Talep – Toplam Arz Modelinde toplam arz, toplam reel üretim ve ya reel GSMH ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Buna göre, bir ekonomide bir yıllık bir dönemde, üretilen nihai malların sabit fiyatlarla değerlendirilmesi sonucunda elde edilen büyüklüğe toplam arz denir. Toplam arz ile işgücü, sermaye ve teknoloji seviyesi ile doğru yönlü bir ilişki bulunmaktadır. 1) Toplam Arz Doğruları Toplam Talep – Toplam Arz Modelinde başlıca iki türlü arz doğrusu bulunmaktadır. Bunlar uzun dönem ve kısa dönem arz doğrusudur. a) Uzun Dönem Toplam Arz Doğrusu Ekonomide bütün firmalar tam kapasite çalıştıklarında ve işgücünün tam istihdamı sağlandığında elde edilebilecek reel üretim değerine uzun dönem toplam arz denir. Bu tanımda başlıca iki noktaya dikkat etmek gerekir; Birinci olarak, ekonomideki tüm firmaların tam kapasite çalışması gerekir. Firmalar tam kapasite çalıştıklarında birim başına sabit maliyetler minimuma düşmektedir. Eksik kapasite kullanımı, birim başına sabit maliyetleri yükseltmektedir. İkinci olarak, işgücünün tam istihdamının sağlanmasıdır. Doğal işsizlik dışında, işgücünün tamamının iş bulduğu duruma tam istihdam denir. Uzun dönem toplam arz; işgücü, sermaye ve teknoloji seviyesi tarafından belirlendiği için fiyatlar genel seviyesinden etkilenmez.

b) Kısa Dönem Toplam Arz Doğrusu Kısa dönem toplam arz, bir ekonomide herhangi bir andaki üretim seviyesini gösterir. Kısa dönem toplam arz seviyesi, uzun dönem toplam arz seviyesinden az veya fazla olabileceği gibi eşit de olabilir.

TOPLAM ARZ DOĞRUSUNDA PARALEL KAYMALAR a. Kısa ve Uzun Dönem Toplam Arz Doğrularının Birlikte Paralel Kayması Fiyatlar genel seviyesi sabitken, aşağıdaki değişkenlerde meydana gelen değişmeler, kısa ve uzun dönem toplam arz doğrularını birlikte paralel olarak sağa veya sola doğru kaydırır. 1. İşgücü 2. Sermaye Stoku 3. Beşeri Sermaye 4. Hammaddeler: 5. İklim Şartları 6. Teknoloji ve Seviyesi 7. GSMH nın Sektörel Bileşimindeki Değişmeler 8. Teşvik Tedbirleri: Üretimin maliyetini düşürücü nitelikte olmak üzere İşgücünün sayısı ve verimliliği artarsa, Sermaye stoku artarsa, Beşeri sermaye artarsa, Yeni ve ucuz hammadde kaynakları artarsa, hammadde kolay ve ucuz temin edilirse, İklim şartları iyi giderse, Teknoloji seviyesi yükselirse, GSMH nın sektörel bileşimi yavaş değişirse, Üretim maliyetini düşürücü teşvik tedbirleri alınırsa,

Kısa ve uzun dönem toplam arz artar, kısa ve uzun dönem toplam arz doğruları birlikte paralel olarak sağa doğru kayar. Eğer bunların tam tersi bir durum olursa kısa ve uzun dönem toplam arz azalır, kısa ve uzun dönem toplam arz sola doğru kayar Kısa ve uzun dönem toplam arz doğrularının birlikte paralel olarak sağa veya sola kaymaları için bu değişkenlerin tamamının aynı anda değişmesi gerekmez. Kısa ve uzun dönem toplam arz doğrularının birlikte sağa veya sola doğru paralel kayması için bu değişkenlerden sadece birinin değişmesi bile yeterlidir. b. Kısa Dönem Toplam Arz Doğrusunun Paralel Kayması Fiyatlar genel seviyesi sabitken, ücretler ve hammadde fiyatlarında meydana gelen değişmeler kısa dönem toplam arz doğrusunu paralel olarak yukarı ve ya aşağı doğru kaydırır.

KLASİK MODEL A. Milli Gelirin Denge Seviyesinin Belirlenmesi Klasik modelde milli gelirin denge seviyesi uzun dönem toplam arz doğrusu LRAS ile toplam talep doğrusun AD kesiştiği A noktasında belirlenir. Buna göre milli gelir A noktasına karşılık gelen P1 fiyat ve YFE tam istihdam seviyesinde dengededir. Klasik modelde ekonomi daima ve kendiliğinden tam istihdam seviyesinde denge bulur. Ekonomide tam rekabet piyasası geçerlidir. Fiyatlar ve ücretler esnektir. Say yasasına göre(her arz kendi talebini oluşturur.) piyasa daima tam istihdam seviyesinde kendi dengesini sağlar. Klasik modele göre sadece tek bir arz doğrusu vardır. Bu doğru uzun dönem toplam arz doğrusu adını alır ve fiyat P eksenine paraleldir.Paralel olmasının sebebi ise Klasik Dikotomi ilkesidir. Bu ilkeye göre nominal bir değişken olan fiyatlar genel seviyesi (P) reel bir değişken olan üretim seviyesini yani uzun dönem toplam arzı (LRSA) etkilemez.Klasik modelde üretimi(toplam arzı) belirleyen faktörler işgücü, sermaye miktarı ve teknoloji seviyesidir. Fiyatlar genel seviyesini ise toplam talep belirler.

B. İktisat Politikalarının Etkinliği Burada iktisat politikası terimi ile, dar anlamda, para ve maliye politikalarını kastediyorum. İktisat politikalarının etkinliği ile de para ve maliye politikalarının istihdam ve üretimi etkileme derecesini sorguluyoruz. Eğer para ve maliye politikaları İstihdam ve üretimi etkiliyorsa iktisat politikaları etkindir diyeceğiz, (vice versa) Klasik modelde iktisat politikaları etkin, değildir Ekonomi daima ve kendiliğinden tam İstihdam seviyesinde, bir başka ifade' ile İdeal;' dengesinde bulunduğu İçin, para ve maliye politikalarının ekonomiye herhangi bir olumlu katkısı düşünülemez. Para ve maliye politikalarının neden etkin olmadığı aşağıda gösterilmektedir .

a. Para Politikasının Etkinliği LRAS uzun donem arzı, ADı(MSı) İse para arzı MSı seviyesinde İken: ekonominin toplam talep seviyesini göstermektedir. Milli gelir A noktasında P1 fiyat ve Yfe tam istihdam seviyesinde dengededir. Ekonomide işgücü tam' istihdam seviyesinde, sermaye tam kapasitede kullanılmış, elde edilebilecek maksimum reel üretim ve gelir seviyesine ulaşılmıştır, 1.Merkez bankasının genişletici para politikası uygulayarak para arzını MS1’den. MS2’ye çıkardığım varsayalım. Bu durumda toplara talep doğrusu AD1(MS1)den AD2(MS2)ye kayacak, toplam arz İle toplam talebin kesişme noktası okla gösterildiği gibi A noktasından B noktasına gelecektir. 2.Görüldüğü gibi milli gelirin denge seviyesi (Yfe) değişmemiş, fakat fiyatlar genel seviyesi Piden ?2ye yükselmiştir. Klasik modelde genişletici para politikası sadece fiyatlar genel seviyesini yükseltmekte, istihdam ve üretim seviyesini etkilememektedir. Bu nedenle para politikası etkin değildir. Para yansızdı. 3.Para arzı artışıma, üretim seviyesini etkileyememesi buna karşılık sadece fiyatlar genel, seviyesini yükseltmesinin sebebi, paranın miktar teorisidir. Paranın miktar teorisi klasik dikotorni ilkesine dayanan, para arzındaki bir artışın1 üretim miktarım değil fiyatlar genel seviyesini yükselttiğini ortaya koyan bir teoridir, Bu teoriye göre para arzını %5 arttırırsanız, fiyatlar genel seviyesi de %5 artar, istihdam ve üretim etkilenmez. Klasik teoriye göre para yansızdır, yani üretim ve istihdam gibi reel değerleri etkileme gücüne sahip değildir.

b. Maliye Politikasının Etkinliği LRAS uzun dönem arzı, ADı(Gı) ise kamu harcamaları Gı seviyesinde iken ekonominin toplam talep seviyesini göstermektedir. Milli gelir A noktasında Pı fiyat ve Yfe tam istihdam seviyesinde dengededir. Ekonomide işgücü tam İstihdam seviyesinde, sermaye tam kapasitede kullanılmış, elde edilebilecek maksimum reel üretim ve gelir seviyesine ulaşılmıştır. 1. Hükümetin genişletici maliye politikası uygulayarak kamu harcamalarını G1 den G2ye çıkardığını varsayalım. Bu durumda toplam talep doğrusu AD1(G1)den AD2(G2)ye kayacak, toplam arz ile toplam talebin kesişme noktası okla gösterildiği gibi A noktasından B noktasına gelecektir. 2. Görüldüğü gibi millî gelirin denge seviyesi (Yfe) değişmemiş, fakat fiyatlar genel seviyesi P1’den P2ye yükselmiştir. Klasik modelde genişletici maliye politikası sadece fiyatlar genel seviyesini yükseltmekte, istihdam ve üretim seviyesini etkilememektedir. Bu nedenle maliye politikası etkin değildir. 3. Kamu harcamaları artışının, üretim seviyesini etkileyememesi buna sadece fiyatlar genel seviyesini yükseltmesinin sebebi, kamu harcamalarının; özel sektörü tam dışlama etkisidir. Hükümet kamu harcamalarını arttırmak'; istiyorsa bunu para basarak, vergileri arttırarak veya borçlanarak finanse; edebilir. Klasik model, para basma alternatifini tamamen dışladığı İçin, kamu.'; harcamaları ya vergileri arttırarak veya borçlanarak gerçekleştirilebilir.; Borçlanma yoluna gidildiğinde, özel sektör tarafından kullanılması gereken:. fonlar kamuya gideceği için Özel sektörü tam dışlama etkisi ortaya çıkacaktır. Vergilerin arttırılması ise, yatırım ortamını kötüleştirerek özel sektör'; yatırımlarım düşürecektir. Ekonomide, kamu harcamalarındaki artışa eşit1: büyüklükte bir özel sektör yatırım azalışı ortaya çıkacaktır. Sonuç olarak^ genişletici maliye politikası, üretim miktarını değil fiyatlar genel seviyesini:; yükseltecektir.

8.2. Keynezyen Model A. Milli Gelirin Denge Seviyesinin Belirlenmesi Keynezyen modelde milli gelirin denge seviyesinin nasıl belirlendiği, aşağıdaki şekilde gösterilmektedir. Keynezyen modelde başlıca İki arz doğrusu vardır: Kısa dönem toplam arz (SK.AS) doğrusu ve uzun dönem toplam arz (LRAS) doğrusu. SRAS, dirsekli bir doğru olup, soldan sağa doğru=İlerlerken pozitif eğimli, dirsekten sonra sonsuz eğimlidir, yani P eksenine paraleldir, LRAS doğrusu İse tamamen P eksenine paralel olup, üzerindeki noktalarda milli gelir tam istihdam denge seviyesindedir ve .klasik dîkotomİ İlkesi geçerlidir. LRAS doğrusu, milli gelirin denge seviyesinin belirlenmesinde kullanılmaz, oluşan millî gelir dengesinin eksik, tam veya aşın İstihdam seviyesindeki konumunu belirlemede kullandır. Buna göre LRAS ın solundaki noktalarda milli gelir eksik istihdam seviyesinde, LRAS ın üstündeki noktalarda tam İstihdam seviyesinde, LRAS ın sağındaki noktalarda ise aşırı İstihdam seviyesindedir.

Keynezyen modelde, milli gelirin denge seviyesi, kısa dönem toplam arz doğrusu (SRAS) ile toplam talep doğrusunun (ADı) kesiştiği A noktasmda belirlenir. Buna göre milli gelir, kural olarak, A noktasına karşılık gelen P1 fiyat ve Y1 eksik İstihdam seviyesinde dengededir. Y milli gelir denge seviyesi, LRAS doğrusunun solunda yer aldığı için eksik istihdam dengesi söz konusudur. Ekonomide.Y1 Yfe aralığı kadar işsizlik, reel üretim ve gelir kaybı söz konusudur. Keynezyen modelde milli gelirin eksik istihdam seviyesinde dengede olması kural, tam İstihdam ■ seviyesinde dengede bulunması ise istisnadır. Keynezyen modelde ekonomiyi otomatik olarak tam İstihdam seviyesine ulaştıracak tam rekabet piyasası mekanizması yoktur. Ekonomide eksik rekabet piyasaları geçerlidir. Fiyat ve ücret katılığı nedeniyle, ekonomi kendi kendini dengeleyemez ve kural olarak eksik istihdam seviyesinde dengede bulunur.

B. İktisat Politikalarının Etkinliği 1929 Dünya Buhran‘ın yol açtığı işsizlik ve üretim kaybı sorununu tedavi etmek amacıyla geliştirilen Keynezyen modele göre, işsizlik ve üretim kaybının sebebi toplam talep yetersizliğidir. Gerçek hayatta Say Yasası'nın öngördüğü gibi her arzın kendi talebini yaratması söz konusu değildir. Bu nedenle her zaman toplam talep yetersizliği, istek dışı stok birikimi, eksik kapasite kullanımı ve İşsizlik mümkündür. İşsizlik ve üretim kaybını önlemenin yolu, hükümetin genişletici iktisat politikaları ile toplam talebi arttırmasıdır.aşağıdaki şekil yardımıyla inceleyelim.

1.Milli gelirin A noktasında, P1 fiyat ve Y1 eksik istihdam seviyesinde dengede; olduğunu varsayalım. Toplam talep yetersizliği sebebiyle Y1Yfe aralığı kadar işsizlik, reel üretim ve gelir kaybı söz konusudur. 2.Hükümet ve merkez bankasının genişletici İktisat politikalarıyla işsizliği ve':-üretim kaybım Önlemesi mümkündür. Hükümetin genişletici maliye politikası, merkez bankasının genişletici para politikası veya her İkisinin genişletici para-fiskal politikalar uygulamaları sonucunda, toplam talep doğrusu paralel olarak sağa kayarak AD1 konumundan AD2 konumuna gelir Mİİİİ gelirin yeni dengesi, okla gösterildiği gibi A noktasından hareket ederek SRAS arz doğrusu ile AD2 toplam talep doğrusunun kesiştiği B noktasında P2 fiyat ve Yfe tam istihdam seviyesinde oluşur. Keynezyen modele görev üretimin ve istihdamın arttırılmasında ve tam istihdamın milli gelir; seviyesinin sağlanmasında genişletici iktisat politikaları son derece etkindir.-Keynezyen teoriye göre para yanlıdır, yani üretim ve istihdam gibi reel değerleri: etkileme gücüne sahiptir. 3.Eğer genişletici İktisat politikalarında ölçü kaçar ve toplam talep artışı AD3: seviyesine çıkarsa, milli gelir, ok yönünü izleyerek, C noktasında P3 fiyat ve Y2 aşırı istihdam seviyesinde dengeye gelir. Ancak bu denge sürdürülebilir bir: denge değildir. Milli gelir bu noktada uzun süre kalamaz. Aşrı istihdam: seviyesinde ücretler ve hammadde fiyatları artmaya başlayacağı için, kısa dönem toplam arz doğrusu SRAS1 konumundan SRAS2 konumuna kayar ve' ekonominin dengesi ok yönünde D noktasına doğru yönelir. 4.SRAS2 kısa dönem toplam arz doğrusu ile AD3 toplam talep doğrusunun kesiştiği D noktasında ekonomi tekrar tam İstihdam seviyesine döner. Ancak bunun bedeli, fiyatlar genel seviyesinin P4e' çıkmasıdır. 5. Sonuç olarak, Keynezyen modelde genişletici maliye ve para politikaları, istihdam ve üretim seviyesini arttırdığı için etkindir.

8.3. Paracı Model A. Milli Gelirin Denge Seviyesinin Belirlenmesi Paracı model, öz itibariyle klasik geleneğe bağlı bir modeldir. Bu model üç varsayım üzerine oturmaktadır: • Ekonomide tam rekabet şartlan geçerlidir. Fiyatlar ve ücretler yeterli derecede esnek olduğu için, piyasalar sürekli olarak dengededir. » . işçiler para yanılması olgusu ile karşı karşıyadır. İşçiler ücretlerindeki artışın reel mi yoksa nominal mi olduğunu ayırmada güçlük çekerler. Mesela, işçilerin nominal ücretleri % 10 arttığında, fiyatlar genel seviyesi de % 10 artmışsa İşçinin- gelirinde reel bir iyileşme olmaz. Para yanılması durumunda olan işçiler, nominal ücretlerindeki artışın reel gelirlerini arttırmadığını fark edemezler ve durumlarının iyileştiğini sanırlar. Kısaca para yanılması durumunda işçiler, enflasyondaki artışın gelirlerine yaptığı olumsuz etkiyi geç fark ederler (para yanılması). » Karar birimleri, uyumcu beklentiler hipotezine göre karar verir. Buna göre bireyler pasif unsurlardır, bir değişkenin değerinin gelecekte ne olacağını tahmin ederken o değişkenin geçmişteki değerlerine bakarak karar verirler. Uyumcu beklentiler hipotezi, geçmişe bakarak geleceği öngörmeye çalışan bir tahmin yöntemidir. Bu temel varsayımlardan sonra, paracı modelde milli gelirin denge seviyesinin nasıl belirlendiğini aşağıdaki şekil üzerinde görebiliriz.

Paracı model, tam istihdam seviyesi olarak Yfe sembolünü değil doğal işsizlik tam İstihdam seviyesini temsil eden Yn sembolünü kullanır. İşgücünün doğal işsizlik hariç iş bulduğu duruma doğal işsizlik tam istihdam seviyesi adı verilir. Bu kısımda yaptığımız analizlerde Yn ye kısaca milli gelirin doğal denge seviyesi adını vereceğiz. Ancak öz itibariyle Yfe ile Yn in aynı şey olduğunu aklımızda tutmalıyız. Paracı modeldeki kısa dönem' toplam arz doğrusu (SRAS) pozitif eğimli bir doğru olup Keynezyen modeldeki gibi dirsekli değildir. Yukarıdaki şekilde yer alan SRAS1(Pe=P1) doğrusuna İşçi Yanılma (Para Aldanması) Kısa Dönem Toplam' Arz Doğrusu denir. Bu doğrunun en önemli özelliği, uyumcu eklentiler hipotezine göre enflasyon beklentisini dikkate almasıdır. Nitekim (Pe=P1), ifadesi, beklenen enflasyonun (Pe), P1 fiyat seviyesi olarak öngörüldüğünü göstermektedir.Paracı modelde milli gelirin denge seviyesi, LRAS uzun dönem toplam arz doğrusu, SRAS1(Pe=P1) para aldanması (işçi yanılması) kısa donem toplam arz doğrusu ve AD1 toplam talep doğrusunun kesiştiği A noktasında belirlenir.Buna göre milli gelir, A noktasına karşılık gelen P1 fiyat ve Yn doğal denge seviyesinde dengededir. Paracı modelde milli gelir tam istihdam seviyesinde veya-tam istihdama yakın bir seviyede dengededir. Ekonomide tam rekabet piyasaları geçerlidir, fiyatlar ve ücretler yeterli derecede esnek olduğu İçin piyasalar kendi' kendini dengeler.

B. İktisat Politikalarının Etkinliği Paracı model, ekonomide dalgalanmaya yol açan faktörlerin parasal karakterli '"olduğunu iîeri sürmektedir. Ekonominin dengesini bozan şokların arkasında, merkez bankasını yönetenlerin para arzı ile oynamaları olgusu yatmaktadır. Bu nedenle paracı model, para politikası değişmelerinin İstihdam ve üretim seviyesi üzerindeki etkilerini incelemeye öncelik vermektedirler Genişletici bir para politikasının etkinliğini aşağıdaki şekil yardımıyla inceleyelim. 1.Milli gelirin A noktasında P1 fiyat ve YN doğal denge seviyesinde dengede olduğunu varsayalım. Piyasa kendi kendini dengelemekte ve milli gelir tam istihdam seviyesinde İdeal dengesinde bulunmaktadır. SRAS1(Pe=P1) doğrusuna göre, işçilerin enflasyon beklentisi P1 seviyesindedir. Ekonomideki fiyat seviyesi P1, beklenen fiyat seviyesi de P1 olduğuna göre, işçiler enflasyon değişmeyeceği beklentisi İçindedirler,

2.Merkez- bankasının genişletici bir para politikası uygulayarak para arzmı arttırdığını varsayalım. Bu durumda toplam talep doğrusu sağa doğru paralel kayarak AD1 konumundan ND2 konumuna gelir. Işçiler enflasyon beklentisi içinde bulunmadıkları için, SRAS1(Pe=P1) para aldanması (işçi yanılması} kısa dönem toplam arz doğrusu konumunu değiştirmez. Millİi gelirin dengesi, ok yönünde, A noktasından B noktasına hareket eder. B noktasında millî gelir,P2 fiyat ve Y1 aşırı istihdam denge seviyesine ulaşır. Fiyatlar genel seviyesi P1 den P2 ye, istihdam ve üretim seviyesi de YN den Y1 e yükselir. Paracı modele göre, genişletici para politikası kısa dönemde istihdam ve üretim seviyesini arttırdığı için etkilidir ve kısa donemde para yanlıdır. 3. Dikkat ettiğiniz gibi B noktasında millî gelir YN den Y1 e yükselirken, fiyatlar genel seviyesi de P den P2ye çıkmıştır. Fiyatların yükselmesi, işçilerin nominal ücretlerinin artmasına yol açmıştır. Mallarım daha yüksek fiyattan atan firmalar işçilerinin nominal ücretlerini bir miktar arttırmıştır. İşçiler para yanılması içinde bulundukları için, yükselen fiyatlar ve artan nominal ücretler nedeniyle reel gelirlerinin arttığını düşünmektedirler. Halbuki bu yanıltıcı bir durumdur. Çünkü, İşçilerin nominal ücretleri yükselmekte fakat fiyatlar genel seviyesi de yükseldiği için reel gelirleri artmamaktadır. Zaman İçinde bu durumu fark eden işçiler, enflasyon beklentilerini (Pe=P1))den (Pe=P3)e yükseltecek ve nominal ücretlerinin arttırılması için firmalara baskı yapmaya başlayacaklardır.

4 .İşçilerin enflasyon beklentilerinin yükselmesi, para aldanması (işçi yanılması) kısa dönem toplam arz doğrusunu, SRASı(Pe=Pı) konumundan SRAS2(Pe=p3) konumuna kaydıracaktır. Unutmayalım, işçilerin nominal ücretlerinin artması ve enflasyon beklentilerinin yükselmesi, kısa dönem toplam arz doğrusunu paralel olarak yukarıya doğru kaydırmaktadır. Bu nedenle millî gelirin dengesi ok yönünde B noktasından C noktasına doğru hareket ederek, C noktasında P3 fiyat ve Yn doğal denge seviyesinde gerçekleşir. Paracı modele göre, genişletici para politikası uzun dönemdeki istihdam ve üretim seviyesini değiştiremez, sadece fiyatlar genel seviyesini yükseltir. Bu nedenle uzun dönemde para yansızdır. Nitekim mîllî gelirindi denge seviyesi, genişletici para politikası uygulandığı döneme geri dönmüşü fakat fiyatlar genel seviyesi, yani enflasyon yükselmiştir. 5.Özetle paracı modele göre, genişletici para -politikası kısa dönemde etkili, uzun dönemde etkisizdir. Bir başka ifade ile para kısa dönemde yanlı, uzun dönemde yansızdır. Paranın kısa donemde yanlı olmasına karşın enflasyon yaratması, uzun dönemde İse yansız olması nedeniyle paracı model, para politikası yerine sabit parasal genişleme oranı kuralı adı verilen bir politika önerisinde bulunur. Bu kurala göre merkez bankası, ekonominin büyüme Hızına eşit oranda bir parasal genişleme yapmalıdır. Mesela ekonomi %3 oranında^ büyüyorsa, para arzını %3 genişletmek yeterli olur.

8.4. Yeni Klasik Model A. Milli Gelirin Denge Seviyesinin Belirlenmesi Yeni klasik model, tıpkı paracı model gibi öz itibariyle klasik geleneğe bağlıdır. Yenİ klasik model üç varsayım üzerin oturmaktadır: » Ekonomide tam rekabet şartları geçerlidir. Fiyatlar ve ücretler esnek olduğu İçin, piyasalar sürekli olarak dengededir. * Firmalar, fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen genel bir artış ile sadece kendi ürettikleri malların fiyatlarında meydana gelen nispi bir artış arasında ayırım yapamazlar. Sözgelişi ayakkabı üreten bir üretici, ürettiği ayakkabının fiyatında meydana gelen artışın; ekonominin bütününü etkileyen genel bir fiyat artışından mı yoksa sadece kendi ürettiği malin özellikleri (kalite, moda) nedeniyle ortaya çıkan -kendi malına özgü- nispi bir fiyat artışından mı kaynaklandığını bilemez. Buna sinyal algılama sorunu denir. Merkez bankası genişletici bir para politikası uygulayarak para arzını arttırdığında, toplam talep artar ve ekonominin bütününe yaydan genel bir fiyat -artışı doğar, Firmalar fiyat artışının genel bir artış olduğunu bilirlerse, bu artıştan dolayı üretimlerini arttırmazlar. Ancak firma, genel bir fiyat artışını sadece kendi . ürettiği mala özgü nispi bir fiyat artışı olarak değerlendirirse, yanlış bir değerlendirme yapmış olur ve üretimini arttırır.

Ekonomide sinyal algılama sorunu varsa, üreticiler ancak fiyat artısının kaynağı konusunda yanıldıkları zaman üretimlerini arttırırlar. « Karar birimleri, rasyonel beklentiler hipotezine göre karar verirler. Buna göre bireyler aktif unsurlardır, bir değişkenin değerinin gelecekte ne olacağını tahmin ederken o değişkenin geçmişteki değerine değil, o değişkenin değerini belirleyen faktörlerin değerlerine göre karar verirler. Rasyonel beklentiler hipotezi, değeri tahmin edilecek değişken hakkında elde mevcut bulunan bilgiyi (enformasyonu) değerlendirerek geleceği öngörmeye çalışan bir tahmin yöntemidir. Misal olarak enflasyonun gelecekte alacağı değeri tahmin ederken, geçmişte aldığı değerin ne olduğuna değil, merkez bankasının genişletici bîr para politikası uygulayıp uygulamadığına bakar. Eğer genişletici para politikası uygulanmışsa, enflasyon oranının artacağı apaçıktır. Yenİ klasik modelin bu üç temel varsayımım gördükten sonra, milli gelirin denge seviyesinin nasıl belirlendiğini inceleyebiliriz. Yeni klasik modelde milli gelirin denge seviyesinin belirlenmesi, paracı modelde milli gelirin denge seviyesinin belirlenmesine izlenen yolun aynısıdır. Tekrardan kaçınmak için burada ek açıklama yapılmayacaktır.

B. İktisat Politikalarının Etkinliği Yeni klasik model, tıpkı paracı modelde olduğu gibi, ekonomide dalgalanmaca! yol açan şokların arkasında, merkez bankasını yönetenlerin şeffaflık İlkesini çiğneyerek, kamu oyuna ilan edilmemiş para politikası uygulamalarının yattığını varsaymaktadır. Bu nedenle yeni klasik model para politikasının etkinliğini sorgulamaktadır. Rasyonel beklentiler hipotezine göre davranan karar birimleri, merkez bankasının kamu oyuna duyurduğu bir genişletici para politikasının genel bir. fiyat artışına yol açacağını bildikleri için, üretimlerini arttırmazlar. Bu durumda milli gelirin denge seviyesinde hiçbir değişiklik olmaz. Para yansız olur, yanı-para arzı artışı hiçbir reel değişkeni etkileyemez. Kamu oyundan gizlenen bir genişletici para politikası İse, üreticileri şaşırtarak üretim artışına yol açabilir. Sinyal algılama sorunu parayı yanlı-hale getirebilir Bu nedenle paracı model, para politikası değişmelerinin İstihdam ve üretim seviyesi üzerindeki etkilerini incelemeye Öncelik vermektedirler. Genişletici bir para politikasının etkinliğim aşağıdaki şekil yardımı ile inceleyebiliriz.

1. Milli gelirin, LRAS uzun dönem toplam arz doğrusu, SRAS1(Pe=P1) Firma Yanılma (Sinyal Algılama Sorunlu) Kısa Dönem Toplam Arz Doğrusu veAD1(MS1) toplam talep doğrusunun kesiştiği A noktasında, P1 fiyat ve YN doğal denge seviyesinde dengede olduğunu varsayalım. Milli gelir, tam istihdam dengesinde bulunmaktadır. 2.Yeni klasik modele göre, merkez bankasının uyguladığı genişletici bir para politikası milli gelirin denge seviyesini belirlemede etkin olabilir mi? Bu soruyu cevaplandırabilmek için, merkez LRAS LRAS LRAS bankasının uyguladığı. para politikasını halka İlan edip etmediği hususunda bir ayırım yapmak durumundayız. Merkez bankasının uygulayacağı genişletici para politikasının etkinliği; söz konusu politikayı halka duyurması durumunda başka, duyurmaması durumunda başka olacaktır. 3.Merkez bankasının genişletici para politikası uygulayacağını ve para arzını MS1den MS2ye çıkaracağını Önceden halka duyurduğunu varsayalım. Bu durumda AD1(MS1) toplam talep doğrusu paralel olarak sağa doğru kayarak AD2(MS2) konumuna gelir. Rasyonel beklentiler hipotezine göre davranan karar birimleri, merkez bankasının İlan ettiği genişletici para politikasının fiyatlar genel seviyesini yükselteceğini ve enflasyon oranım arttıracağını tahmin ettikleri için, enflasyon beklentisini (Pe=P1)den (Pe=P3)e yükseltirler. Halkın enflasyon beklentisini yükseltmesi kısa dönem toplam arz doğrusunu SRAS1(Pe=P1) konumundan SRAS2(Pe=p3) konumuna kaydırır.

Böylece milli gelirin denge seviyesi, ok yönünde A noktasından C noktasına kayar. C noktasında milli gelirin doğal dengesi değişmez, sadece fiyatlar genel seviyesi P1 den P3 e yükselir, enflasyon artar. Yeni klasik modele göre, merkez bankasının önceden ilan ettiği genişletici bir para politikasının istihdam ve üretim üzerinde hiçbir etkinliği yoktur, sadece enflasyona yol açar. Para yansızdır, yani reel değişkenleri etkileyemez. 4)Merkez bankasının genişletici para politikası uygulayacağını halka İlan etmediğini veya İlan ettiğinden farklı davrandığını ve para arzını MS1den MS2ye çıkardığını varsayalım. Bu durumda AD1(MS1) toplam talep doğrusu paralel olarak sağa doğru kayarak AD2(MS2) konumuna gelir. Rasyonel beklentiler hipotezine göre davranan karar birimleri, merkez bankasının uygulamasından haberdar olmadıkları İçin, genişletici para politikasının fiyatlar genel seviyesinde yol açtığı genel artışı, kendi mallarına yönelen talepten kaynaklanan nİspİ bir artış olarak yanlış algılarlar. Sinyal algılamadaki bu hata nedeniyle karar birimleri enflasyon beklentilerini değiştirmezler ve (Pe=Pı) seviyesinde tutarlar. Çünkü enflasyonun artmasını gerektirecek her hangi bir bilgiye sahip değildirler. Enflasyon beklentisi değişmediği için, SRASı(Pe=Pi) kısa dönem toplam arz doğrusunun konumunda herhangi bir değişiklik olmaz. Ancak toplam talep doğrusunun AD1(MSı) konumundan AD2(MS2) konumuna gelmesi nedeniyle, milli gelirin denge seviyesi ok yönünde A noktasından B noktasına kayar. B noktasında milli gelir, P1 fiyat ve Y1 aşırı üretim seviyesinde dengeye gelir. İstihdam ve üretim artar, fiyatlar genel seviyesi yükselir. Yeni klasik modele göre, merkez bankasının halka duyurmadığı genişletici bir para politikası, karar birimlerinde sinyal algılama sorunu yaratarak istihdam ve üretim seviyesini yükseltir. Bu durumda para yanlı olur ve reel değişkenleri etkiler. Unutmamak gerekir ki milli gelirin B noktasındaki dengesi sürdürülemez. Çünkü rasyonel beklentiler hipotezine göre davranan karar birimleri, bir süre sonra sinyal algılama sorunundan kurtulurlar ve fiyatlardaki artışın ürettikleri mallara yönelen nispi bir fiyat artışı değil, ekonominin bütünün etkileyen genel bir fiyat artışı olduğunu ve merkez bankasının şeffaf davranmadığını fark ederler.

Bu durumda derhal enflasyon beklentilerini (Pe=P1)den (Pe=P3) yükseltirler Halkın enflasyon beklentisini yükseltmesi, kısa dönem toplam arz doğrusunu SRAS1(Pe=P1) konumundan SRAS2(Pe=P3) konumuna kaydırır. B öylece A noktasından B noktasına kayan milli gelir dengesi, ok yönünde C noktasına yönelir. C noktasında milli gelir, P1 fiyat ve Yn doğal denge seviyesine geri döner. Yeni klasik modele göre, merkez bankasının önceden halka duyurmadığı genişletici bir para politikasının, yarattığı sinyal algılama sorunu nedeniyle, İstihdam ve üretim üzerinde geçici etkinliği ortaya çıkar. Para geçici olarak yanlı hale gelir, istihdam ve üretimi arttırır. 5. özetle, merkez bankasının halka duyurduğu genişletici bir para politikasının istihdam ve üretim üzerinde etkinliği bulunmazken, halka duyurmadığı genişletici bir para politikasının üretim, ve istihdam üzerinde geçici etkinliği vardır. Birinci durumda para yansız iken ikinci durumda para yanlı olur. Ancak ikinci durumdaki etkinliğin geçici olduğunu unutmayalım.

8.5. Yeni Keynezyen Model A. Millî Gelirin Denge Seviyesinin Belirlenmesi Adından da anlaşılacağı gibi yeni Keynezyen model, Keynezyen geleneğe bağlı bir modeldir. Yeni Keynezyen modele göre, ekonomiye eksik rekabet piyasaları hakim olduğu için fiyatlar ve ücretler katıdır. Bu nedenle piyasa mekanizması ekonominin dengesini kendiliğinden sağlayamaz. Talep yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan eksik istihdam milli gelir dengesini, tam İstihdam seviyesine yükseltebilmek için hükümet ve merkez bankasının genişletici İktisat politikaları ile ekonomiye müdahale etmesi gerekir. Yeni Keynezyen model başlıca üç temel varsayıma dayanır: 1.Nominal ücretler, işçiler ile işverenler arasında yapılan toplu iş görüşmeleri ile belirlenir ve bu yolla belirlenen nominal ücretler katıdır ve toplu' iş sözleşmesinin kapsadığı süre için değiştirilemez. Nominal ücretlerin değiştirilmesi ancak toplu İş sözleşmesi sona erdiğinde, yeni toplu iş sözleşmeleri ile mümkün olabilir. 2.Ekonomide eksik rekabet piyasaları bulunduğu İçin, fiyatlar katıdır. Fiyat katılıkları menü maliyetlerden kaynaklanır. Menü maliyetler, fiyat etiketleri ve fiyat kataloglarının yenilenmesinin firmalara ek maliyet doğurmasından kaynaklanır.

Firmalar bakımından fiyatları değiştirmek için etiketleri ve katalogları yeniden bastırmak gerekir. Fiyat değiştirmenin firmaya ek maliyet doğurması, fiyat katılığına yol açar. Fiyat ve ücret katılıkları nedeniyle iç piyasalar kendi kendini sürekli olarak dengeleyemez.Dengeleme mümkün olsa bile uzun zaman alır. 3.Karar birimleri rasyonel beklentiler hipotezine göre davranırlar. Yeni Keyriezyen modelin dayandığı üç temel varsayımı gördükten sonra, milli gelirin denge seviyesinin nasıl belirlendiğini incelemeye geçebiliriz. Paracı model, yeni klasik model ve yeni Keynezyen modellerde milli gelirin dengeye gelme mekanizması birbirin aynısıdır. Keynezyen SRAS1(Pe=P1,Wı) kısa dönem toplam arz doğrusunun, paracı ve yeni klasik kısa dönem toplam arz doğrularından tek farkı İçinde, ücret katılığına yol açan nominal ücretin (W1) yer almasıdır. B. İktisat Politikalarının Etkinliği Yeni Keynezyen modelde iktisat politikalarının etkinliği tartışılırken, yeni klasik geleneğe öykünerek para politikasının etkinliği üzerinde ağırlıklı olarak durulmaktadır. Bu nedenle burada yeni Keynezyen modelde, işsizlikle mücadelede para politikasının etkinliği tartışılacaktır. Önce aşağıdaki şekli inceleyelim,

1. LRAS uzun dönem toplam arz doğrusu, SRASı{Pe=Pı,Wı) Katı Ücretli Kısâ^0ğ. Donem Toplam Arz Doğrusu ve ADı(MSı) toplam talep doğrusunun kesiştiği A noktasında, milli gelirin Pı fiyat ve Yn doğal denge seviyesinde dengede;.;^§ olduğunu varsayalım. 2.Ekonomide ortaya çıkan negatif bir toplam talep şoku, örneğin tüketicilerin ekonomiye güveninde ortaya çıkan bir düşüş sonucunda paranın dolanım hızının azalması ve bu yolla para arzının düşmesiyle, AD1(MS1) toplam talep doğrusu paralel olarak sola doğru kayacak ve AD2(MS2) konumuna gelecektir. Ekonomide halkın enflasyon beklentisi (Pe=P1) ve toplu iş sözleşmesi ile belirlenen nominal ücret (Wı) değişmediğine göre, kısa dönem toplam arz doğrusunda herhangi bir değişme ortaya çıkmayacaktır. Bu durumda milli gelirin dengesi ok yönünde A noktasından B noktasına gelir, Yn doğal denge seviyesinden Y1 eksik istihdam seviyesine geriler. Toplam talep daralması Y1Yn büyüklüğünde bir İşsizliğe ve üretim kaybına yol açmıştır. Milli gelir B noktasında P2 fiyat ve Y1 eksik istihdam dengesindedir. Ekonomide fiyatlar genel seviyesinin P1 den P2ye düşmesi, nominal ücretlerde düşüş beklentisi doğursa bile nominal ücretlerin düşürülmesi İmkansızdır. Çünkü ücretler L toplu iş sözleşmesi ile birlikte belirli bir dönem için, mesela üç yıl için, sabİtlenmiştİr.

3. Herhangi bir devlet müdahalesi yapmadan ekonominin tekrar tam istihdam seviyesine dönmesi için, toplu iş sözleşme döneminin, Örnekte üç yılın, geçmesi beklenecektir. Üç yıl geçtikten sonra' yeni toplu İş görüşmeleri yapılırken nominal ücretler Wıden Waye düşürüldüğünde, fiyatların gerilemesi nedeniyle halkın enflasyon beklentisi de (Pa=Pı)den (Pc=P3)e düştüğünde, SRAS1(Pe=Pı,W1) kısa dönem toplam arz doğrusu SRAS2(Pe=P3,W2) konumuna kayacaktır. Böylece A noktasından B.noktasına hareket eden milli gelirin dengesi, üç yılın sonunda ok yönünde C noktasına ulaşacaktır. C noktasında milli gelir, P3 fiyat ve Yn doğal denge seviyesine gelecektir. Yeni Keynezyenlere göre, ekonomiye genişletici iktisat politikaları ile müdahale edilmemesi durumunda, milli gelirin kendi kendini dengelemesi en az üç yıl alacaktır. Yeni Keynezyen Modele göre, toplu' iş sözleşmesinin kapsadığı üç yıl içinde merkez bankasının uygulayacağı genişletici para politikası, üç yıl beklemeye gerek kalmadan milli gelirin tam İstihdam doğal denge seviyesine dönmesini ve toplam talep yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan işsizliğin ve üretim kaybının ortadan kaldırılmasını mümkün kdar. Durumu aşağıdaki şekil üzerinde gösterebiliriz:

1.Milli gelirin yukarıdaki şekilde anlatılan süreç sonucunda, B noktasında P2 fiyat ve Yi eksik İstihdam dengesine gerilediğini hatırlayalım. 2.Toplu iş sözleşme döneminin sona ermesini beklemeden, merkez bankasının genişletici bir para politikası uyguladığını ve para arzını MS2den MS1’e yükseltildiğini varsayalım. Bu durumda AD2(MS2) toplam talep doğrusu paralel olarak sağa doğru kayarak AD1(MS1) konumuna gelecektir. Parasal ücretler, toplu iş sözleşmesi ile W1 seviyesinde sabit tutulurken, fiyatlar genel seviyesinin P2 ye düşmesi reel ücreti yükseltmiş ve işverenlerin işçi çıkarmasına yol açmıştır. Merkez Bankası para arzını arttırarak toplam talebi arttırması fiyatlar genel seviyesinin P2 seviyesinden P1 seviyesine yükselmesine ve reel ücretlerin düşmesine yol açacağı için işverenler işten çıkardıkları işçileri geri çağıracaklardır. Bu durumda milli gelirirn dengesi ok yönünde B noktasından A noktasına geri dönecek P1 fiyat ve Yn doğal dengesine kavuşacaktır. 3. Yeni Keynezyen modele göre Merkez Bankası genişletici para politikası yardımıyla bozulan tam istihdam dengesini kısa sürede gerçekleştirme imkanına sahiptir. Yeni Keynezyen modelde para politikası istihdam ve üretim seviyesini belirlemede etkindir ve para yanlıdır. Para arzı artışı istihdam ve üretim gibi reel değişkenleri etkileyebilir. 4. Yeni Keynezyen modelde eksik istihdam seviyesinde genişletici maliye politikası tıpkı genişletici para politikası gibi istihdam ve üretimi arttırmada etkindir.

(KPSS-2003) Yüksek fiyatlar, aşağıdakilerden hangisi yoluyla toplam talep eğrisinin aşağı doğru eğimini belirler? İşgücüne katılım oranını etkileyip potansiyel GSMH düzeyini küçülterek İşsizliği arttırıp tüketimi azaltarak Faiz oranlarının artmasına yol açıp yatırımları azaltarak İşgücüne katılım oranını etkileyip tüketim harcamalarını azaltarak Ücretlerde bir artış yaratıp tüketimi reel olarak azaltarak

Cevap:Toplam talebin negatif eğimli olmasının temel nedenleri arasında faiz etkisi (Keynesyen etki) gösterilir. Fiyatlar genel düzeyindeki yükselme, nominal para balansları arzı verili iken, reel para balansları arzını düşürür. Bu durumda faiz haddi yükselir. Böylece planlanan yatırım harcamaları, planlanan toplam harcamalar ve denge reel çıktı düzeyi düşer. Yine fiyatlar genel düzeyindeki düşme, nominal para balansları arzı verili iken, reel para balansları arzını yükseltir. Bu durumda faiz haddi düşer. Böylece planlanan yatırım harcamaları, planlanan toplam harcamalar ve denge reel çıktı düzeyi yükselir. Yani C şıkkı doğrudur

(KPSS-2003) Yüksek fiyatlar, aşağıdakilerden hangisi yoluyla toplam talep eğrisinin aşağı doğru eğimini belirler? İşgücüne katılım oranını etkileyip potansiyel GSMH düzeyini küçülterek İşsizliği arttırıp tüketimi azaltarak Faiz oranlarının artmasına yol açıp yatırımları azaltarak İşgücüne katılım oranını etkileyip tüketim harcamalarını azaltarak Ücretlerde bir artış yaratıp tüketimi reel olarak azaltarak

Cevap:Toplam talebin negatif eğimli olmasının temel nedenleri arasında faiz etkisi (Keynesyen etki) gösterilir. Fiyatlar genel düzeyindeki yükselme, nominal para balansları arzı verili iken, reel para balansları arzını düşürür. Bu durumda faiz haddi yükselir. Böylece planlanan yatırım harcamaları, planlanan toplam harcamalar ve denge reel çıktı düzeyi düşer. Yine fiyatlar genel düzeyindeki düşme, nominal para balansları arzı verili iken, reel para balansları arzını yükseltir. Bu durumda faiz haddi düşer. Böylece planlanan yatırım harcamaları, planlanan toplam harcamalar ve denge reel çıktı düzeyi yükselir. Yani C şıkkı doğrudur.

(KPSS-2004) Aşağıdakilerden hangisinin artması toplam talebi arttırmaz? Özel tüketimin Devlet harcamalarının İhracatın Vergi gelirlerinin Para arzının

Cevap: Vergi gelirlerinin arttırılması daraltıcı mali politikalara örnek teşkil eder. Daraltıcı mali politikalar sonucu toplam talep eğrisi sola doğru kayar. Bu da, her fiyat düzeyinde, toplam talep miktarının azalması; yani toplam talebin azalması anlamına gelir. Yani D şıkkı doğrudur