Vitaminler ve Koenzimler 2 Prof. Dr. Bilgehan Doğru
FAD ve FMN flavoenzimler ya da flavoproteinler olarak bilinen bir grup oksido-redüksiyon enzimlerine çok sıkı bağlıdırlar. Oksidasyon-redüksiyon olayları 1. ve 5. N atomları ve ilgili bağları üzerinde olmaktadır. Flavoenzimlerin çoğunda flavin nükleotid sıkı fakat nonkovalent biçimde enzime bağlıdır. Flavin koenzimleri 2 e- akseptörleri olabildiği gibi bazen de bir e- alabilirler
Flavinler, dehidrogenazlar, oksidazlar ve oksijenazlarda görev alan redoks koenzimleridir. Bu enzimler amino asitlerin, karbohidratların, piruvat ve yağ asitlerinin oksidatif degradasyonunda ve e- transportu işlemlerinde rol alırlar (hücre solunumu ve enerji üretimi oluşumu için) Flavinli dehidrogenazlarda FADH2 ve FMNH2 nin moleküler O2 tarafından yeniden okside olabilme eğilimi az ya da hiç yoktur.
Flavin bağlı dehidrogenazların taşıdığı e- lar, elektron transport zincirindeki koenzim Q ya (ubikinona) aktarılır. Respirasyon ve e- transport zincirindeki en önemli flavin bağlı dehidrogenazlar mitokondride yerleşmiştir.
Flavin – bağlı dh. lara bir örnek olarak süksinat dh Flavin – bağlı dh. lara bir örnek olarak süksinat dh. ın katalizlediği reaksiyon:
Flavinli diğer enzimlerde moleküler O2 hem oksijenazlar hem de oksidazlar için e- akseptörüdür: redükte flavin oksidaz ve oksijenazlar moleküler O2 tarafından yeniden oksitlenebilirler. L ve D amino asit oksidazlar ve monoamin oksidaz, oksidazlara örnek verilebilir. Riboflavin (B2) gereksinimi: kaloriye bağlı olarak değişir. Yaklaşık 0.3 mg/1000 kal RDA: 1.4-1.6 mg/gün
Kaynakları Riboflavin, bitkilerde ve mikroorganizmalarda sentez edilir; özellikle yapraklı sebzelerde, karaciğer, böbrek, mayada, sıcak kanlıların bütün organlarında, balıkta, yumurtada ve sütte bol miktarda bulunur . Memelide sentezlenmez.
Vitamin B2 (riboflavin, laktoflavin) eksikliği İnsanlarda diğer vitaminlerin eksikliği ile birlikte olan riboflavin eksikliği hallerinde seboreli dermatit, atrofik glossit, ağız köşesi çatlağı; şelozis , dil ve yanaklarda beyaz benekler, fotofobi, oküler bozukluklar, gözde yanma, korneada vaskülarizasyon, oküler bozukluklar görülür Beslenme yetersizliği, açlık ve alkolizm, kronik diyare gibi genelde B vitaminleri eksikliğine yol açan durumlar riboflavin eksikliğine de yol açmaktadır. Fenotiyazin, oral kontraseptifler ve trisiklik antidepresanlar eksiklik yapar
Vitamin B5 (pantotenik asit) İnsan ve hayvan organizması için önemi, koenzim A’nın (KoASH) ve ACP in yapısında bulunmasından ileri gelir
β-merkaptoetil amin kısmındaki -SH grubu fonksiyonel gruptur β-merkaptoetil amin kısmındaki -SH grubu fonksiyonel gruptur. 4’ fosfopantotein koenzimleri olarak da bilinirler
1. ACP de (açil carrier (taşıyıcı) protein) protein mol 1. ACP de (açil carrier (taşıyıcı) protein) protein mol. de serinin OH grubu gibi bir fonksiyonel gruba 4’ fosfopantotein kovalent olarak bağlanmıştır. 2. Koenzim A da: adenilil grubuna 4’ fosfopantotein kovalent olarak bağlanmıştır (açil taşınması koenzimi, asetil CoA, açil CoA v.s.) fosfopantotein yapısındadırlar. Biyolojik asetilasyon reaksiyonlarında, piruvatın oksidasyonunda, yağ asiti sentezinde, yağ asiti oksidasyon reaksiyonlarında açil gruplarının taşıyıcılığı görevini yapar. Bu yoldan KH, protein, yağ yapılım ve yıkılım metabolizmasının işlemesini sağlar.Yağ asidi oksidasyonuna (KoA-SH) ve biyosentezine(ACP-SH) Piruvatın oksidasyonuna (KoA-SH) bakınız.
Vitamin B5 (pantotenik asit) kaynakları ve gereksinimi Pantotenik asit, yeşil bitkiler ve birçok mikroorganizma tarafından sentez edilir; Karaciğer, böbrek, yumurta, bira mayası, bezelye, kuru fasulye, soya fasülyesi, buğday jermi, süzme bal, karnıbahar ve lahanada bol miktarda bulunur Doğada yaygın olarak bulunduğundan ve bağırsak florası tarafından sentez edildiğinden insanlarda eksiklik nadirdir ‘’yanan ayak sendromu’’ oluşur Günlük ihtiyaç, günde 5- 10 mg dır.
Kardiovasküler ve dolaşım bozukluklarında ve peptik ülserlilerde, akut alkoliklerde, akut romatizma ve kronik malnütrisyonlu dolaşımda pantotenik asit azalır. Pantotenat postoperatif olarak gastrointestinal kanalı stimüle etmek ve ayrıca streptomisinin neden olduğu nöropatiyi tedavi için kullanılır. Eksiklik belirtilerini genel malnütrisyondan ayırmak zordur. Oral dokular ve diş gelişimi üzerine etkisi açık değildir.
α-Lipoik Asit Lipoik asit, piruvat ve diğer alfa keto asitlerin oksidatif dekarboksilasyonunda görev alan birkaç koenzimden biridir ör. piruvat dh. ve α–ketoglutarat dh. multienzim sistemleri (bkz TCA siklusu) .
Biotin (H vitamini) Tetrahidrotiyazol ve tetrahidrotiyofen halkaları taşır,halkaya valerik asit bağlıdır Biotin, birçok mikroorganizma ve bitkiler tarafından sentez edilir Organizmada karboksilasyon yapan karboksilaz enzim sistemlerinin prostetik grubu olarak bulunur.
propionil KoA karboksilaz, piruvat karboksilaz, asetil KoA karboksilaz görev yaptığı sırada karboksi biyotin şeklinde CO2 in ara taşıyıcılığını yapar Glikoneogenezis, lipogenezis ve yağ asidi sentezinde rol oynar
Biotin Kaynakları Besinlerde yaygındır (maya, yumurta, pirinç, soya) Biotin Kaynakları Besinlerde yaygındır (maya, yumurta, pirinç, soya). Günlük ihtiyaç : 150-300 µg Biotin yetersizliği fazla antibiyotik alımı ve çiğ yumurta yenince görülür. Yumurta beyazında, ısıya dayanıksız avidin bulunur. Avidinle sindirilemeyen kompleks oluşturup atılması ile avitaminoz oluşur. İştahsızlık, depresyon, halüsinasyon, nörolojik semptomlar, kas ağrıları, kuru cilt ve dermatit Alopesi Herhangi bir dental ve oral değişiklik görülmemektedir Eksiklik nadirdir,150-300 µg > gün 3-5 gün biotin verilerek giderilir.
Folik asit, (B9) glutamik asit polimerine bağlı bulunur
Folat koenzimleri ( Folik asit, Folasin, Pteroyl glutamik asit, B9 vitamini koenzimleri) Tetrahidrofolik asit, metil (CH3), hidroksimetil (CH2OH) gibi tek karbon atomlu grupların bir molekülden diğerine aktarılmasını sağlayan enzimlerin koenzimidir. Tetrahidrofolik asit (FH4) N5, N10 metilen tetrahidrofolik asit, N5, N10 metenil tetrahidrofolat, N10 formil tetrahidrofolat N5 metil tetrahidrofolat
FH4 ve diğer türevleri
N10 formil tetrahidrofolat ve N5, N10 metenil tetrahidrofolat, transformilazlar için formil grubu donör (S) larıdır ;1 C vericileridir. Nükleik asitlerde pürin halkası sentezinde 2. ve 8. C ların sağlanmasında rol oynarlar. N5, N10 metilen FH4, bazı enzimler için OH metil grubu donör (S) ıdır ve timidilat sentaz için – CH3 grubu donör (S) ıdır.
N5 metil FH4 ise metiyonin sentaz için – CH3 grubu (S) ıdır. Homosistein metiyonin Methotreksat kuvvetli bir dihidrofolat redüktaz inhibitörüdür. Bu nedenle nükleik asit sentezini önlenmek sureti ile kanser tedavisinde kullanılır.
Folik asit eksikliği ve gereksinimi Folik asit, doğada en çok yeşil yapraklarda (ıspanak), maya ve karaciğerde bulunur. Alkoliklerde, oral kontraseptifler, antikonvülzanlarla folat eksikliği olur. B12 eksikliği ile beraberdir. Folik asit eksikliğinde pürin biyosentezi ve dolayısıyla nükleik asit biyosentezi bozulur megaloblastik anemi, nörolojik bozukluklar, hamilelerde nöral tüp defekti görülür
Ağızdaki belirtieri ise oral mukoza ve dilde yanma, dilde şişme, angüler şelozis ve dilde papiler atrofidir. Gereksinimi; RDA = 400 µg, MDR = 50 µg dır. Toksisitesi yoktur. Hamilelik ve süt verenlerde hücre bölünmesi arttığı için gereksinim artar
B12 (Kobalamin) Koenzimleri 5 deoksi adenozil kobalamin ve metil kobalamindir
B12 koenzimleri organizmada yeniden düzenlenme reaksiyonlarında, tek karbon ünitelerinin sentezi ya da transferi reaksiyonlarında görev alırlar DNA sentezi, kırmızı kan hücreleri sentezinde rol alır Sinirlerde miyelin kılıfını korur. Protein, yağ ve karbohidrat metabolizmalarının düzenli çalışması için gereklidir.
bağırsak bakterileri de vitamin B12 sentezleyebilir. B12 vitamini, en çok karaciğer ve böbrekte olmak üzere et, süt, yumurta, maya ve balıkta bulunur, bağırsak bakterileri de vitamin B12 sentezleyebilir. Bitkisel kaynaklarda bulunmaz. Minimal ihtiyaç 0.1 µg /gün RDA = 2-3 µg /gün Toksisitesi yoktur B12 nin absorblanması için mide mukozası tarafından salgılanan bir glikoprotein olan intrinsik faktör gerekir
Yetersizliği Yaşlılıkta çıkar. Kronik alkoliklerde absorbsiyonu önlenir. Mideden yeterli intrinsik faktör salgılanmadığı durumlarda vitamin B12 eksikliğine bağlı pernisiyöz anemi diye tanımlanan megaloblastik anemi tablosu ortaya çıkar Demir eksikliği, B12 ve B9 (folat) eksikliğiyle beraberdir. Nörolojik bozukluklar da görülür. Glossit, stomatit ve aftlar görülür. Dil kırmızı, papillaları silinmiş ve bazen ağrılıdır
Aneminin nedeni: B12 ve folat (B9) içi içedir Her ikisi de 1 C metabolizmasında (biosentetik reaksiyonda 1C ünitesi transferinde) önemli rol oynamaktadır. B12 yetersizliği sonucu pürin primidin sentezi için gerekli FH4 oluşmamaktadır. DNA oluşamadığı için eritrositler olgunlaşamamaktadır
Metil malonil KoA Süksinil KoA 5 – deoksiadenozil kobalamin (B12) metil malonil Ko A mutaz Metil malonil KoA Süksinil KoA 5 – deoksiadenozil kobalamin (B12) Bu reaksiyon tek karbonlu yağ asitlerinin oksidasyonunda, dallı amino asit metabolizmasında bir anahtar kademesidir. Eksikliğinde sinirlerin yapısındaki yağ asitlerinde bozukluk olduğu için nöropati oluşur.
C Vitamini (Askorbik Asit)
Askorbik asit pek çok yeşil sebze ve meyvede Sağlıklı kemikler, dişler, diş etleri, deri, kan damarları ve ligamentler, hastalıklara bağışıklık, yara iyileşmesi, demirin barsaklardan emilimi için gerekli bir maddedir.
C vitamini, kuvvetli redükleyici; antioksidandır C vitamini organizmada belli sayıda enzim için gereklidir ki bu enzimler de hidroksilasyon reaksiyonlarında görevlidir. Burada askorbik asitin rolü: a) O2 redüksiyonu için e- kaynağı, b) Fe2+ ve Cu+ ı redükte halde tutmak için koruyucu bir ajan olmaktır.
Kollajen sentezinde; lizin ve prolinin hidroksilasyonunda, Tirozinden epinefrin (kateşolamin) sentezinde dopamin β- hidroksilaz basamağında, Lizinden karnitin sentezinde, Steroid hormonların, aromatik ilaçların, karsinojenlerin hidroksilasyonunda görev yapar.
Bu hidroksilasyonlara vitaminin karışması konnektif doku, steroid ve ilaç metabolizmasındaki öneminin temelini oluşturmaktadır.
Ayrıca triptofandan serotonin sentezinde beyinde hidroksilasyonda görevi ovardır. Askorbik asidin SO4 grubu taşıyıcısı olduğu düşünülüyor. Bu nedenle glikozaminoglikanların yapısında rol alır. Fe2+ nin barsakta absorbsiyonunu artırır. Ca2+ ile şelasyon yapabileceğinden kemik mineralizasyonunda önemlidir. Kireçlenmeyi meydana getiren fosfatların oluşumunu da sağlar.
C avitaminozu: skorbüt Kollagen dokuda bozukluk, kapiller frajilitede artış, peteşial kanama, doku içi kanaması (hematom), diş etlerinde iltihap, epifizde kemik kalsifikasyonunun durması, yarada geciken kapanma. İnsanlarsa C vitamini alımı ile çürük arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Çocuklarda C vitamini eksikliğinde dişlerde dentin oluşamadığı için dentin sünger gibi delikli bir hal alır, dişlerde gevşeme olur Hatta dişler dökülür.
Askorbik asidin yan etkisi oldukça azdır Askorbik asidin yan etkisi oldukça azdır. Günde 1 g ın üzerinde alınması diyare, karın ağrısı yapabilir. Fazla yüksek dozlarda alınırsa idrarda oksalat ve sistin taşları meydana gelir. Yaraların iyileşmesinde, oral kontraseptif kullananlarda, stresde ve sigara içenlerde C vitamini gereksinimi artar C vitamini soğuk algınlığında immün cevapta önemlidir.
RDA değeri yetişkinler için 60 mg, Kanserlerde günde 10 g lık doz kanserlilerin hayatını 2 – 7 kat artırmaktadır. Ayrıca kalp hastalıklarında da kullanılmaktadır.
Tetrahidrobiopterin Fenilalanin hidroksilaz enziminin koenzimi olarak fenilalaninden tirozin sentezinde rol alır. Nitrik oksit sentaz da tetrahidrobiopterin içerir. Biopterin vücutta sentezlenir. Vitamin değildir.
Dihidrobiopterin redüktazın katalizlediği reaksiyonda NADPH kullanılarak, dihidrobiopterinin redüksiyonu ile oluşur.
A Vitamini Et, et yağı, balık, karaciğer, süt, tereyağı, yumurta, özellikle sarı kırmızı renkli sebze ve meyvelerde bulunur.
A vitamini besinler içinde çeşitli vitamerler ve prekürsörler halinde bulunur. Vitamerlerin en önemlisi Retinoldür (A1 vitamini, ‘all trans retinol’). Deniz balıkları etinde (özellikle karaciğerde) ve kasaplık etlerde bulunur. Diğer vitamer 3-dehidroretinoldür (A2 vitamini). Bitkilerde karotenoidler (A vit provitaminleri) şeklinde bulunur. Bitkilerde en etkin şekli - karotendir. Bu molekül insanda absorbsiyon sırasında kopar ve iki molekül retinal oluşur. Retinal hücrede retinol ile denge halindedir.
Başlıca fizyolojik yolu görmededir Mukus sekresyonunda, epitel hücre farklılaşmasında, hücreler arası madde, kollajen, zarların bütünlüğünün korunması, immün sistemde, büyümede ve üremede rolü vardır. Retinoidler ve karotenoidlerin antikanserojen aktivitesi vardır. -karotenin antioksidan özelliği vardır. Retinoik asit akne tedavisinde kullanılır. Ayrıca glikozilasyonda önemlidir.
Görmedeki Rolü Işık retinaya gelince burdaki pigmentler tarafından emilir. Rodopsin pigmenti bulunur; opsin ve retinalden oluşmaktadır. Rodopsin şiddetli ışık gelince trans retinal (all trans retinal) ve opsine parçalanır. Bu arada da alınan ışığı ve rengi görme duyusuna vardıracak reaksiyon dizileri oluşur. Karanlıkda rodopsin tekrar yenilenir. A vitamini eksikliğinde rodopsin azalır.
A vitamini Gereksinimi: 800- 1000 µg Retinol eşdeğeri (4000-5000 IU) (IU: International unit) 1 U = 0,3 µg Retinol 1Retinol Eşdeğeri = 6 µg karoten = 1 µg retinol Retinol ve retinalin fazlası toksiktir Toksisite : Erişkinde 2.000.000 IU vitamin bir kaç saatde toksik etki yapar (20-30 x RDA) Gebelerde 6000 IU/gün den fazla alınmamalıdır.
Hamilelikde karaciğer tüketimi önlenmelidir Hamilelikde karaciğer tüketimi önlenmelidir. Vitaminin yüksek konsantrasyonları teratojenik etkilidir. Retinoik asit depolanmadığından toksisite daha azdır. Bazen çok alındığında kemikde ciddi etkilere yol açabilir. A Vitamini Eksikliği: Epitelleri, gece görmeyi, büyümeyi etkiler ve keratinizasyona yol açar A vitamini eksikliğinde gözde retinal ve rodopsin azalır, rejenerasyon azalır. İlk belirti karanlıkda görme bozukluğudur; gece körlüğü =niktalopia Kornea epiteli kurur sonra yumuşar keratit gelişir. Neticede körlük olur. Büyümede gecikme, enfeksiyonlara hassasiyet, epidermal lezyonlar ve kısırlık oluşur.
A vitamini diş ve diş etleri için önemlidir A vitamini diş ve diş etleri için önemlidir. Eksikliğinde dişlerde fetal anomaliler oluşur. Dişlerin sürme sırasında değişiklikler, ağız mukozasında keratinizasyon, diş eti hiperplazisi, ameloblast ve odontoblastlarda patolojik değişiklikler, alveol ve çene kemiklerinde hipokalsifikasyonlar ve dudak damak yarığı gibi konjenital bozukluklar oluşabilir. A vitamini eksikliğinin oral belirtileri kserostomia, enfeksiyonlara direncin azalması ve diş büyümesinde bozuklukdur.
D vitamini Sağlıklı dişler ve kemikler için gereklidir Vücutda metabolik değişime uğrayarak, Ca ve fosfat metabolizmasında merkezi rol oynayan kalsitriol hormonunun oluşmasına neden olur. Diyetten alınmaya gereksinimi yoktur. Kendi dokularımızda yapılır. Bitki ve mikroorganizmada üretilmez.
D vitamininin yapısı D3 vitamini (kolekalsiferol) tabii vitamindir. Balık yağlarında veya deride 7–dehidrokolesterolden ultra viyole ışık enerjisi ile katalizlenerek oluşur. D2 vitamini bitkilede bulunan ergosterolün uv radyasyonu ile oluşur.
Kaynakları Çoğu sütden ve işlenmiş katkılı gıdalardan gelir. Balık yağları, yumurta sarısı, karaciğer, bitkiler; yosun, mantar zengin kaynaklardır.
Karaciğere gelen D vitamininin bir kısmı burda 25 – hidroksilasyona uğrar ve dolaşım için plazmaya salınır. Kan Ca2+ konsantrasyonlarındaki değişimlere bağlı olarak böbrek tarafından aktive edilen şekli 25-OH D vitaminidir
25-OH D vitamini dolaşımdaki esas şeklidir. Geri kalanı ilerde kullanılmak üzere yağ dokusunda depolanır. Aktivasyondan sonra metabolize olur ve vücutdan safra ile atılır. İdrarla % 3 ü atılabilir. Ciltde oluşan D3 vitamini ciltden sirkülasyona difüzlenir.
25–OH D3 vitamini böbreklerde 1,25 diOH kolekalsiferole (kalsitriol) döner: Bu en etkin D vitamini metabolitidir. Hedef dokulara giderek Ca2+ ve fosfat regülasyonunda rol oynar.
Kan Ca2+ u düştüğü zaman paratiroid hormon (PTH) salınımı artar. PTH, böbreklerde 25 OH D vit ninin ikinci bir hidroksilasyon (C-1 den hidroksilasyonu) ile aktivasyonuna neden olarak 1,25 diOH D vitamini oluşur. PTH, böbreklerde 1 α-hidroksilaz enzim sentezini ve aktivitesini artırır. Böylece 1,25 – dihidroksi D3 sentezi hızlanır
1,25 diOH D vitamininin(kalsitriol) etkisi - Vitamin mukoza hücrelerinin Ca ve PO4 absorbsiyonunu artıran sinyaller oluşturur. - Kemikden plazmaya hemen Ca 2+ iyonu akışına neden olur. - Böbrek distal tübüli hücrelerinden Ca reabsorbsiyonunu artırır. Böylece plazmada Ca iyonları konsantrasyonları hemen artar. D vitamininin fazlası safra ile atılır.
Kemik hem yapılır hem yıkılır. Fizyolojik konsantrasyonda D vitamini kemik dokusu yıkımını artırır ve Ca2+ mobilizasyonu yapar. Eskimiş kemik dokusundan mobilize edilen kalsiyum ve fosfat iyonunun yeni oluşan bölgeye aktarımını sağlar. Bu durum gelişmekte olan kimselerde epifizde yeni kemik oluşumunu ve mineralizasyonunu hızlandırır.
Yetişkinlerde ise mineralizasyonu hızlandırarak dokunun yenilenme hızını artırır. D vit azlığında hormon Ca2+ mobilizasyonunu yapamaz. Öte yandan yıkımı artırarak vücut sıvılarında Ca2+ artar. Dışarıdan yüksek dozda D vit verildiğinde kemikden Ca2+ mobilizasyonu dengelenemeyecek kadar hızlanır, vitamin verilmeye devam edilirse kemiklerde Ca2+ kaybedilir ve atrofi gelişir. Osteoporoz meydana gelir.
Rickets (raşitizm) ve osteoporoz; diyetde Ca2+ yetersiz olduğunda ve/veya Ca2+ un barsaklardan yetersiz absorbsiyonunda oluşur Diyette Ca2+ ve PO4 yeterli olsa da 1,25 DiOH kolekalsiferol eksikliğinde absorbsiyon yeterli miktarda olamamaktadır. D vitamininin böbrekteki aktivasyonu, D vitamininin etkisinde merkezi rol oynadığı için böbrek fonksiyon kaybı ya da böbrek yokluğunda hipokalsemi ve ciddi kemik bozuklukları oluşacaktır.
D vitamini Eksikliği Bebeklerde ve büyüme çağındaki çocuklarda rickets, raşitizm oluşur. Kemiklerin büyümesi veya yenilenmesi durmuştur. Demineralizasyon olur. Erişkinlerde osteomalazi (Ca2+ ve D vitamini eksikliğinden kemik yumuşaması) olur. Raşitizmde mine ve dentinin anormal gelişimi sonucu dişlerde defektler, diş sürmesi gecikmesi, dişlerin çenede uyumsuz dizilimi gözlenir. Mine tabakasında düzensizlik oluşur.
D vitamini yetersizliğinin diş çürükleri, periyodontal hastalıklar ve bifosfanata bağlı çenelerde görülen osteonekrozun oluşması ile bağlantılı olduğu çalışmalarla kanıtlanmıştır ve bunların önlenmesinde, azaltılmasında veya tedavisinde önemli rolü olduğu bulunmuştur. Genel olarak kemik hormonu olarak bilinmesine rağmen, antienflamatuvar, immunomodülatör özellikleri ve sitokin seviyeleri üzerine olası etkileri nedeni ile kanser, otoimmun ve allerjik, kardiyovasküler hastalıklar, enfeksiyon, yaşlanma ve yaşam süreci üzerine de etkili olduğu bilinmektedir.
Günlük İhtiyaç 200-400 İU veya 5-10 µg 1 µg =40 IU Toksisite 4000 IU den fazla alanlarda olur. RDA nın 10 katı ve fazlası toksikdir. Günde 1000 IU dan az alınmalıdır.
E Vitamini Bitkilerde 8 tane izomeri bulunur. Tokoferoller; tokol ve tokotrienol türevleridir. Metil gruplarının yeri ve sayısına göre adlandırılırlar. En etkin olanı -tokoferoldür. Ancak O2 ve uv ile kolay parçalanır.
Kaynakları Bitkisel alemde yaygındır. Koyu yeşil sebzelerde, bitkisel yağlarda, buğday jerminde, taneli hububatlarda, karaciğer, tereyağı, süt ve yumurtada bulunur.
E vitamini membranlarda bulunan en önemli antioksidandır. Membranları serbest radikallerden korur. Serbest radikaller membranda lipid peroksidasyonuna neden olur. Bu da membranda hasar oluşturur. E vitamini lipid peroksidasyonu zincir reaksiyonunu kırar.
Antioksidan özelliği ile ateroskleroz, miyokardial infaktüs riskini, koroner arter hastalığına, kansere bağlı ölümleri azaltır. LDL oksidasyonunu önler. Cildi ultra viole ışınlarına karşı korur, İmmün sistem fonksiyonlarında iyileştirici özelliği vardır. E vitamini yaşlılıkla meydana gelen seroid pigment oluşumunu azaltır.
Eksikliği Doğuştan malabsorbsiyonlu ve prematüre bebeklerde, kronik yağ malabsorbsiyonunda ve a-betalipoproteinemide vitamin eksikliği olur. İleri derecede E vitamini eksikliği eritrosit ömrünün azalmasına neden olarak hemolitik anemiye neden olur. Toksisitesi hemen hemen yoktur. süt dişlerinin düşme ve sürme zamanları gecikmekde, dişlerde hacim ve şekil bozuklukları oluşmaktadır. Diyet içinde fazla çoklu doymamış yağ asitleri alınırsa E vitamini gereksinimi artar (RDA:15mg/gün
K vitamini Kan koagülasyonu için gereken yağda çözünen bir faktördür. Bitkisel, hayvansal, bakteriyel kaynaklıdır. Ayrıca karaciğer, peynir, yumurtada da bulunur. Depolanması hakkında fazla bilgi yoktur. Ancak hızla dönüşüme uğradığı bilinir ve depolanma sınırlıdır. .
2-metil-3 fitil-1,4- naftokinon K vitaminleri 2 metil, 1,4 naftokinonların poliizoprenoid gruplarla substitue şekilleridir Kı vitamini (fillokinon) 2-metil-3 fitil-1,4- naftokinon Bitkisel yağlarda, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur
K vitamini gama karboksilasyon reaksiyonlarında koenzimdir Bu karboksilasyon kan pıhtılaşmasında görevli faktörler (protrombin; faktör 2 , faktör VII, IX ve X ) için gereklidir. Karboksilli protein Ca2 + u bağlar ve aktif hale geçer. K vitamini bazı proteinlerde ( kemikde osteokalsin) glutamil artıklarının gama – karboksi glutamil haline geçmesinde ve e- transferinde koenzim rolü oynar
Oral antikoagülanlar K vitamininin rejenerasyonunu sağlayan enzimi epoksid redüktazı inhibe eder ve pıhtılaşma faktörünün sentezini bozar Bu nedenle K vitamini eksikliğinde pıhtılaşma bozukluğu olur. Protrombin zamanı uzar, hemoraji (kanama) görülür
K vitamini eksikliği Özel bazı durumlar hariç K vitamini eksikliği pek olmaz. Ancak; – Yeni doğanda – Yağ malabsorbsiyonu - Oral antikoagülan tedavisi, - Uzun süreli antibiyotik tedavisi, -Kemoterapi eksiklik yapar
Oral dokularda etkisi eksikliğinde ortaya çıkar Oral dokularda etkisi eksikliğinde ortaya çıkar. En yaygın oral belirtisi diş eti kanamalarıdır. Protorombin seviyesi % 35 in altına indiği zaman diş fırçalamayla, % 20 nin altına indiği zaman da spontan olarak kanama meydana gelir.
Günlük ihtiyaç Bir kısım K vitamini barsak florasındaki bakterilerde sentezlenir ancak insanda bu değer günlük ihtiyacı karşılamaz Günlük K vitamini gereksiniminin belirlenmesi oldukca zordur. Barsakda yapıldığı mikdar belli olmadığından RDA verilemez. Yetişkinde kesin olmamakla birlikde 70 – 140 µg dır. K vitamini ve metabolitleri idrar ve feçesle atılır.