SİT: Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup yaşadıkları devirlerin sosyal , ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alandır. Kısaca korunması gerekli değerler bütününü içeren alanlar diyebiliriz. Sitler 4’e ayrılır: 1. Kentsel Sit 2. Arkeolojik Sit . Birinci Derece Arkeolojik Sit . İkinci Derece Arkeolojik Sit . Üçüncü Derece Arkeolojik Sit. . Kentsel Arkeolojik Sit 3. Doğal Sit . Birinci Derece Doğal Sit . İkinci Derece Doğal Sit . Üçüncü Derece Doğal Sit 4. Tarihi Sit
TARİHİ KENTLERİN YIPRANMA NEDENLERİ DOĞAL YIPRANMA Daha çok iklim koşullarının doğal afetlerin ve yapı malzemesinin yaşlanmışlığının neden olduğu bir yıpranma türüdür. YAPAY YIPRANMA Genel olarak kentsel dinamiklerden ve diğer nedenlerden kaynaklanarak insana özgü yanlış davraniş ve kullanımların neden olduğu yıpranma türleridir. Örneğin savaşlar, işlevsel eskime olarak sıralayabiliriz. 1950'lerden itibaren görülen hızlı yapısal gelişmeler ve bu gelişmelerin yönlendirilemeyen olumsuzlukları, etkilerini en çok tarihi kent mekanlarında yıpranma,köhneleşme ve kimlik yozlaşması biçimlerinde kendini göstermiştir.
KENTSEL SİT İLANINDA İZLENEN YOL Kentsel ve yöresel nitelikleri, mimari ve sanat tarihi açısından gösterdikleri fiziksel özellikleri ve bu özellikleriyle oluşan çevrenin dönemin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel yapılanmasını yaşam biçimini yansıtarak birarada bulunduran ve bu açılardan doku bütünlüğü gösteren alanlardır. ETKİLEME GEÇİŞ ALANI: Kentsel sit alanının bulunduğu çevre içinde korunmasında geliştirilmesinde etkinlik taşıyan ve kentle bütünleşmesine olanak sağlayacak kararlara konu olan alanlardır. Bu bir ara tampon bölgesidir. Bu ara bölge bir yeşil alanlar zinciri, ya da tepe ırmak gibi doğal elemanlar olabilir. Sınırdan hemen sonra oluşacak yeni yapılaşmaların gabarisi (yüksekliği) kentsel sit gabarisinden daha yüksek olmamalı ve geleneksel doku ile uyum sağlamalıdır. KENTSEL SİT İLANINDA İZLENEN YOL 1. Öncelikle var olanın tespiti gereklidir.Dolayısıyla yapılan saptama (tespit) ve bunu takiben belgeleme (tescil) işlemi gerçekleştirilir. 2. Sit alanı sınırları Bölge Koruma Kurulu tarafından belirlenir. Ankara'daki Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından onaylanır. 3. Kentsel sit ilanından sonra yapılaşma durdurulur. Tapuya başvurulup sit içindeki parsellere kayıt konulur. 2 yıl içinde Koruma Amaçlı İmar Planının yapılması istenilir.Yapılmaz sa 1 yıl ek süre verilir. 4. Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar sit alanı ilanından itibaren 3 ay içinde “geçiş dönemi yapılaşma koşulları” Bölge Koruma Kurulunca ilan edilir. 5. Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar gerek tescilli parseller, gerekse boş parsellerdeki yapılaşmalar için tüm başvurular Bölge Koruma Kurulu tarafından karara bağlanır. 6. Koruma Amaçlı İmar Planı ilanından sonra itirazlar için 15 günlük bir askı süresi vardır. 7. Koruma Amaçlı İmar Planı yapıldıktan sonra yeni yapılaşmalara belediye karar verir. Tescilli parsel ve bitişiğindeki parselleri Bölge Koruma Kurulu denetler.
KORUMA AMAÇLI PLAN İÇİN YAPILMASI GEREKEN SAPTAMA BELGELEME ÇALIŞMALARI Alanın özelliğine göre arkeolog, sanat tarihçisi , mimar , kent plancısı, sosyolog, ekonomist, çevre bilimci, peysaj mimarı gibi uzmanların katkılarıyla ön araştırmalar sonuçlandırılır. Öncelikle saptama ve belgeleme çalışması yapılmalıdır: 1/1000 ölçekli haritalara; “korunacak yapılar”, “uyumlu yapılar” ve “çevreye uyumsuz yapılar” çeşitli anlatım teknikleriyle işaretlenir. Yapıların “mülkiyet durumu”, “korunmuşluk durumları” ( harabe, çok onarım gerektiren, kısmi onarım gerektiren ve iyi korunmuş) işlenir. Kat adetleri Kullanım biçimleri (işlev analizleri) Malzeme türleri ( betonarme, kerpiç, ahşap karkas vs. ) Alt yapı tesislerinin durumu (su, kanalizasyon, elektrik, telefon) Yapılardaki sağlık koşulları (nem, güneşlenme, havalandırma) Demografik ve sosyolojik veriler Yaya-taşıt trafiği Sokak görünümleri Döşeme kaplamaları Manzara noktaları belirlenir. Rölöveler yapılır.( 1/200 ölçekli sokak rölöveleri yapılır. Belirli yapıların 1/50 ölçekli rölöveleri yapılır) Sağlıklılaştırma ve yeniden kullanım projeleri yapılır.( Tarihi çevrede yeni yapı ve mevcudun sağlıklaştırılması)
2. A R K E O L O J İ K S İ T L E R İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yeraltında, yerüstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlardır.
Birinci Derece Arkeolojik Sit Korumaya Yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır. Hiçbir yapılaşmaya izin yoktur. Bilimsel kazılar dışında hiçbir kazı yapılamaz. Ancak alt yapı çalışmaları yapılabilir. Bunun dışında açık otopark, WC, bilet gişesi, bekçi kulübesi, gezi yolu gibi düzenlemeler ilgili koruma kurulundan izin almak kaydıyla yapılabilir. Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı üzerinde eğer mevcut yapılaşma varsa bunlardan sadece tescilli olanların onarımına izin verilir. Tescilsiz olanların onarımına dahi izin verilmez. Başka yerde arsa verilir ve yapıların taşınması öngörülür. Taş ocağı yasaktır. Yeni tarım alanı açılamaz. Mevsimlik tarıma (yüzeysel tarım) izin verilir. İkinci Derece Arkeolojik Sit Korunması gereken, ancak koruma ve kullanma koşulları koruma kurulları tarafından belirlenecek alanlardır. Koruma ve kullanım şekilleri Birinci Derece Arkeolojik Sitler gibidir.Bu alanlarda yeni yapılaşma izni yoktur. Birinci Derece Arkeolojik Sitlerden farklı olarak tescilsiz yapıların onarımına izin vardır. Genellikle Birinci Derece Arkeolojik Sit çevresindeki alanlardır. Üçüncü Derece Arkeolojik Sit Koruma ve kullanma kararları doğrultusunda yeni düzenlemelere izin verilebilecek arkeolojik alanlardır.Yapılaşmaya izin vardır. Ancak Kentsel Sitlerde olduğu gibi bu alanlarda Koruma Amaçlı İmar Planları koruma kurulları tarafından denetlenerek uygulamaya konulur ve yapılaşmaya açılır. Yapı kat adeti ve kütleler sınırlı tutulur. Bodrum kata izin verilmez ve yapılacak yapıların temel kazıları kurul ve müze denetiminde yapılır.
Kentsel Arkeolojik Sitler Arkeolojik Sitlerle korunması gerekli kentel dokuların birlikte bulunduğu alanlardır. Bu alanlarda arkeolojik değerlerin sağlıklı ve kapsamlı envanter çalışmasının yapılmasına, bu çalışma sonucunda hazırlanacak planlar onanmadan parsel ölçeğinde uygulamaya geçilmemesine, planlama çalışmaları sırasında; alt yapı hizmetlerinin kültür katmanına zarar vermeyecek ve toprak kullanımını en alt düzeyde tutacak biçimde ele alınması, öneri yapı gabarileri ile yapı tekniği ve malzemesinin geleneksel doku ile uyumuna özen gösterilmesine, rekonstrüksiyonların ve taşınmaz kültür varlıklarının restorasyonları ile tescilsiz taşınmazların basit onarımlarının yapılabileceğine karar verilmiştir. Kentsel Arkeolojik Sit 1993'de K.T.V.K.K. ilke kararında tanımlanıyor. 1996'da kaldırılıyor. 1998'de tekrar kabul ediliyor.
ARKEOLOJİK ALANLARDA KORUMA ÇALIŞMALARI Arkeolojik alanların korunmasıyla ilgili ilkeler çeşitli uluslararası toplantılara konu olmuş kalıntıların bakım ve onarımı, buluntuların saklanması yükümlülüğü kazıyı yapan arkeologlara verilmiştir. Ancak koruma bir ekip çalışmasıyla gerçekleştirilebilir; strüktür ve zemin mühendisliği, malzeme, kimya gibi bilim dallarıyla yakın ilişki kurulması gerekir. Arkeolojik sitlerde koruma daha çok doğanın ve insanların zararlı etkilerine karşı yapılmaktadır. Arkeolojik Sitlerde yerinde “in-situ” koruma ve sergileme öncelikli yaklaşımdır. Kazı sonrasında ortaya çıkan duvar, döşeme, tonoz ve diğer mimari öğelerin sağlamlaştırılarak korunmaları söz konusudur. Açıkta kalması sakıncalı olan malzeme ve ayrıntılar (kerpiç, mozaik döşeme, çini kaplı duvar, fresk vb.) bir çatı altına alınarak korunabilir. 8
Bir yapıyı yazı, çizim ve maketle açıklamaktan elde edilecek başarıdan daha çoğu “anastilosis”le gerçekleştirilebilir. Bir anıta ait dağınık mimari parçaları bir araya getirerek onu yeniden bütünlüğüne kavuşturmak işlemi olan "anastilosis" Yunanca kökenli bir terimdir. Çağdaş Yunanca'da restorasyon işlemini açıklamak için kullanılan bu sözcük, koruma terminolojisinde Venedik Tüzüğü'nün 15. maddesindeki anlamında, "yıkılmış, parçaları dağılmış olan antik yapıların özgün parçaları derlenip bir araya getirilerek ayağa kaldırılmaları" işlemini anlatmak için kullanılmaktadır. Anastilosis için ideal koşullar anıta ait çok sayıda parçanın korunmuş olması ve parçaların yapı içindeki yerlerinin saptanabilmesiyle sağlanmaktadır. 9
Venedik Tüzüğü'nde anastilosisle ilgili bağlayıcı hükümlere de yer verilmiştir. Bunlar bütünlemede kullanılan eklerin az ve ayırt edilebilir olması biçiminde özetlenebilir. Özgün yapıdan çok az malzeme kaldığı durumlarda anastilosis yapılmamalıdır. Bunu dikkate almamak, bilinçli olarak rekonstrüksiyona gitmek demektir. Tarihi bir yapının 1/1 ölçekli maketinin öğreticiliği tartışılmaz. Ancak böyle bir maketin, gerçek tarihi verilerin sergilendiği bir arkeolojik sitte bulunmaya hakkı yoktur 10
3. D O Ğ A L S İ T L E R Doğal özelliklerinden dolayı ilginç özellik ve güzelliklere sahip olan ve ender bulunan korunması gerekli alanlardır. Doğal sitler koruma ve kullanım koşullarına göre üçe ayrılır. Birinci Derece Doğal Sit Jeolojik ve fiziksel oluşumlar ve tükenme tehdidi altındaki, hayvan ve bitki türlerinin yetiştiği sınırları belirlenmiş alanlardır. Bu alanların değerlendirilmesinde bitki örtüsü, topoğrafya ve silüet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir eylemde bulunulmaz. Bu alanlarda belli bir plan bütünlüğü içinde halka açık rekreasyon alanları lokanta, kafeterya, gezi yolu vs. ile iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi, otopark vs. tesisleri yapılır. İkinci Derece Doğal Sit Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yanında kamu yararı gözönüne alınarak kullanıma açılacak alanlardır. Konut yapılamaz. Ancak turizm ve hizmete yönelik yapılar yapılabilir. Kullanıma açılacak bu alanlardaki yapılaşma ve kullanım koşulları koruma kurullarınca belirlenir. Üçüncü Derece Doğal Sit Bu alanlar doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yanında, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de gözönüne tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır. Hazırlanacak Koruma Amaçlı İmar Planı uyarınca yapılaşmaya izin verilir. Bu alanların değerlendirilmesinde plan kararlarıyla getirilen yoğunluğun aşılmaması esastır.
Örnek: Köprülü Kanyon, Gelibolu, Beydağları gibi. MİLLİ PARK Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları ve sulak alanların tespiti, bunlardan Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tescil edilenlerin korunması, geliştirilmesi, tanıtılması, yönetilmesi, işletilmesi ve işlettirilmesi ile ilgili işleri yürütülmesi ve denetlenmesi yapılacaktır. . Örnek: Köprülü Kanyon, Gelibolu, Beydağları gibi. ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca tespit edilen alanlar Bakanlar Kurulu kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak belirlenir. Bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esaslarıyla plan ve projeleri hazırlamaya ve uygulamanın gerçekleştirilmesine temin maksadı ile geçici teşkilat kurmaya başbakanlık yetkili iken 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlanmıştır. Örnek: Fethiye, Göcek, Ihlara, Göreme, Pamukkale 12
KÜLTÜREL PEYZAJ Kültürel Peyzaj (Cultural Landscape), koruma alanında oldukça yeni bir tanım olarak karşımıza çıkmaktadır. Kültürel peyzaj Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) International Union for Conservation of Nature tarafından "kültürel ve doğal kaynakları ve bu bağlamda yaban hayatı ve evcil hayvanları içeren, tarihi bir olay ve bir etkinlikle birlikte olan ya da çeşitli kültürel ve estetik değerler sergileyen coğrafi alanlar" olarak tanımlanmaktadır. Bu alanlarda doğa ve insan eliyle oluşturulmuş öğelerin uyum içinde olması; tarihi, estetik, etnolojik ve antropolojik olarak değer taşımaları; o bölgedeki hâkim doğa unsurlarını, arazi kullanım biçimlerini ve geleneksel yaşamın sürdürüldüğü dokuları bölge adına temsil edebilmeleri aranan diğer nitelikler arasındadır. Aslında tüm peyzaj alanlarının kültürel öğeleri vardır. Çünkü tüm bu alanlar insan eliyle oluşmuş eserler içerirler. Ancak, bir alanın "kültürel peyzaj" alanı niteliği kazanması için doğa/insan birlikteliğinin zaman içerisinde önemli ürünler vermesi ve bu ürünlerin uyum içerisinde olması gerekmektedir. Dünya Kültürel Mirası Sözleşmesi’nin 1. maddesinde tanımlandığı üzere kültürel peyzajlar, “doğa ve insanlığın ortak ürünleri”ni temsil ederler. Bu alanlar, toplum ve insan yerleşimlerinin, doğal çevrelerinin getirdiği fiziksel sınırlamalar ve/veya olanakların, tarih içinde birbirini izleyen sosyal, ekonomik ve kültürel güçlerin etkisiyle, zaman içinde geçirdiği evrimin göstergeleridir.
Tarihi Sitlerin Kullanma ve Koruma Koşulları Milli tarihimiz ve askeri harp tarihi açısından önemli tarihi olayların cereyan ettiği ve doğal yapısıyla birlikte korunması gerekli alanlardır. Tarihi Sitlerin Kullanma ve Koruma Koşulları Tarihi Sitler,bitki örtüsü, topoğrafik yapı, silüet etkisini bozabilecek tahribata yönelik hiçbir eylemde bulunulmayan alanlardır. Bu alanların çevre düzeni, planını yapabilmek için koruma kurullarının uygun görüşlerinin alınması gereklidir. Bu bölgelerde Orman Bakanlığınca gerekli çalışmalar yapılır, tarımsal faaliyetler devam ettirilir. Bu alan içinde yer alan anıt ve şehitliklerin düzenli ve gerekli onarımları için koruma kurulu izniyle gerekli projeler hazırlanabilir. 14