BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ Balık yetiştiriciliği binlerce yıldan beri bilinen, yapılan ve diğer sektörlerle işbirliği içinde çalışan bir tarım koludur. Sanayi sektörü balıkçılık için, makineler, yemlikler, ekipmanlar üretir. Yem sanayi yemini yapar. İnşaat Sektörü havuzlarını, kuluçkahanelerini, işleme yerlerini inşa eder. İlaç sektörü ilacını aşısını üretir. Onun için balıkçılık, ekonominin önemli bir koludur. Dünyada en çok sazan ve alabalık yetiştiriciliği yapılmaktadır. Sazan yetiştiriciliği, dünyada 2-3 bin yıl, alabalık yetiştiriciliği ise yaklaşık 100 yıldır yapılmaktadır. Ülkemizde ise her iki balık ancak yaklaşık 20 yıldır yetiştirilmektedir.
Nüfusumuz hızla artmaktadır, ama toprağı işleyerek ve hayvan yetiştirerek elde ettiğimiz gıda maddelerimiz ise aynı hızla artış göstermektedir. Gıda maddelerimiz artmayınca da, beslenmemiz zorlaşmaktadır. İhtiyacımız olan besin maddelerini yeteri kadar almazsak, fiziksel olarak belki doyarız ama beslenmemiş oluruz. Beslenmemizde ihtiyacımız olan maddelerin en önemlisi hayvansal 'proteindir. Ergin bir insan, günde 35-40 g hayvansal protein almalıdır.
BALIKLAR YEMİ ETE ÇEVİRME MAKİNESİDİR Yetiştirdiğimiz sığır, koyun, tavuk gibi çiftlik hayvanları vücut sıcaklığını sabit tutmak için ilave yem tüketirler. Halbuki balıkların soğuk kanlı olmalarından dolayı, vücut sıcaklığını sabit tutmak gibi bir mecburiyetleri yoktur. Bu sebeple, daha az yem tüketirler ve yemden daha iyi yararlanırlar. Mesela; Sazan balığı sığırdan 2-2.5, tavşandan 1.5, domuzdan 1.3 kat, daha fazla yemden yararlanır. Sazan balığı üretimi için 2 kg. ve daha az yem gerekirken 1 kg. tavuk üretimi için 2.5-3 kg. yem gerekir.
Balıkçılık en dar anlamıyla tatlı ve tuzlu sulardaki balıkların çeşitli yöntemlerle avlanmasıdır. Etinden, yağından ya da başka ürünlerinden yararlanıldığı için ticari değeri olan balıkların büyük çapta ve pazarlama amacıyla avlanmasına ticari balıkçılık, spor ya da eğlence amacıyla yapılan balık avına ise amatör balıkçılık denir. Ama sözcüğün geniş anlamıyla ıstakoz, pavurya, karides, istiridye, midye, ahtapot gibi bütün su ürünlerinin, hatta balina gibi deniz memelilerinin avlanması ve gölet, havuz ya da denizlerde balık ve öbür su ürünlerinin üretilmesi de balıkçılığın kapsamına girer.
Ticari balıkçılıkta Japonya, Rusya, Çin, ABD, Şili, Norveç ve Hindistan ilk sıraları paylaşırken, Türkiye ilk 30 ülke arasında son sıralarda yer alır. Çin ve Hindistan'da yakalanan balıkların üçte biri tatlı su balığıdır. Uganda ve Zaire gibi denize kıyısı olmayan ülkelerde de büyük ölçüde tatlı su balıkçılığı yapılır. Dünya yetiştiricilik üretiminin % 90’ı Asya ülkelerince yapılmaktadır. Çin gerek avcılık gerekse yetiştiricilik açısından en önemli ülke konumundadır. Dünyada yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarının 2025 yılında 62 milyon ton/yıl hedefine ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Su ürünleri yetiştiriciliği, FAO tarafından dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir. Yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarı 1980’de 7,4 milyon tondan 1990’da 16,8 milyon tona ve 2002 yılında ise 40 milyon tona ulaşmıştır. Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya balıkçılık üretiminin yaklaşık %30’unu karşılamakta ve yılda % 10’dan fazla artarak büyümektedir. Türkiye’de içsu ve denizlerde su ürünleri yetiştiriciliği hızla gelişen bir sektördür. İlk alabalık çiftliği 1970’lerde, deniz levreği ve çipura işletmesi ise 1985 yılında kurulmuştur. 2004 yılı değerlerine göre içsularda 1301, denizlerde ise 358 adet olmak üzere toplam 1659 işletme bulunmaktadır. 2003 yılı verilerine göre yetiştiricilikle su ürünleri üretimi içsularda 40217 ton, denizlerde ise 39726 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu değerin milli ekonomiye katkısı yaklaşık 350 milyon dolardır.
Türkiye üretim miktarı açısından AB ülkeleri arasında 7 Türkiye üretim miktarı açısından AB ülkeleri arasında 7. sırada iken kişi başına su ürünleri tüketimi açısından son sıralarda yer almaktadır. Dünya su ürünleri tüketiminin ortalama kişi başına 15 kg, AB ülkelerinde ise 22 kg olduğu dikkate alındığında Türkiye’de kişi başına su ürünleri tüketiminin en az 2-3 kat artırılması gerekmektedir. Türkiye’de içsularda ağırlıklı olarak alabalık yetiştiriciliği, denizlerde ise çipura ve levrek yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Türkiye su potansiyeli (TAGEM 1998)
Balıkçılığı geliştirme çabaları özellikle son yıllarda önem kazanmış ve uluslararası kurullar oluşturularak belirli avlanma bölgelerinde uygulanmak üzere yönetmelikler hazırlanmıştır. Birçok ülke de yeni ve geniş çaplı önlemlerle kıyılarındaki balık stoklarını ve balıkçılık sanayilerini koruma çabasındadır.
Üç yanı denizlerle çevrili bir ülke olmasına karşılık Türkiye'de balıkçılık yeterince gelişebilmiş değildir. Bunun nedenleri, gelişmiş tekniklerle açık deniz balıkçılığına geçilmemesi, aşırı ve bilinçsiz avlanma ile su kirliliğine bağlanabilir.
Avlanan balık miktarı yılda 500 bin tonu biraz aşar; bunun yaklaşık 350 bin tonu hamsi, 100 bin tona yakını da istavrittir. Balıkçılığın temelde iki tür balığa dayanması öteki balıkların soylarının çok azalmasından kaynaklanır. Örneğin yumurtlamak üzere her yıl Marmara Denizi'ne gelen uskumru 1960'lardaki aşırı avlanma nedeniyle Ege'den Marmara'ya geçmemeye başladığı için eskisine oranla çok az avlanabilmektedir. Öte yandan dip trolüyle ve dinamit gibi patlayıcı maddelerle avlanma sonucunda dip balıkları da önemli ölçüde azalmıştır. Ayrıca deniz, akarsu ve göllerdeki kirlenme de, İzmit Körfezi'nde olduğu gibi balıkçılığı tehdit eden en büyük sorunlardan biridir.
Türkiye’nin su ürünleri potansiyeli yüksek olmasına karşın, su ürünleri avcılığı ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip değildir. Deniz Balıkçılığı : Türkiye’de daha çok kıyı balıkçılığı gelişmiştir. Açık denizlerde avlanacak gemi ve filolarımız olmadığından açık deniz balıkçılığı yapılmaz. Karadeniz ve Marmara Denizi Türkiye’de balıkçılığın önem kazandığı alanlarıdır. Özellikle balıkların göç döneminde boğazlar önemli balık avlama alanlarıdır. İç Sular Balıkçılığı : Göllerde ve akarsularda yapılmaktadır. İç sularımız balık bakımından zengin olmasına karşın bu potansiyel değerlendirilememektedir. Balıklar dışında iç sularımızdan elde edilen midye, istakoz ve karides gibi su ürünleri de bulunmaktadır. Kültür Balıkçılığı : Kültür balıkçılığı hem kıyılarımızda, hem de iç bölgelerimizin akarsu boylarında ya da temiz kaynak suları sağlanabilen yerlerde yapılmaktadır. Bu nedenle balık yetiştirme çiftlikleri kurulur ya da yapay baraj göllerinden yararlanılır.
Bugün, daha çoğu alabalık olmak üzere 2000 civarında balık yetiştiriciliği yapan çiftlik var. Bu üretim tüm su ürünleri üretiminin yaklaşık yüzde 1,5’u kadar. Dünyada yılda yaklaşık 150 milyon ton olan toplam ürünleri üretiminin yaklaşık yüzde 13’ü yetiştiricilikten elde ediliyor.
1992-2002 yıllarında içsu ve denizlerde avcılık ve yetiştiricilikle elde edilen toplam su ürünleri üretimi (ton) ve oransal değişimi (%) (DİE 2002)
Yetiştirme Alanları Balık yetiştirme alanları, kendi arazilerimiz değil de, kamu arazileri veya su alanları ise bu arazilerin, kurulacak işletmeye tahsisi veya işletme haklarının kiralanması sağlanmalı. Yumurta ve Yavru Temini İşletmenin ihtiyacı olan yumurta ve yavrular, kendi üretim tesisinde yetiştirilemiyorsa yavru ve yumurta alımını garanti altına almalı, bunların temin edilebileceği yerler belirlenmeli. Yem Temini Balık yetiştirme tesisinin en önemli girdisi yemdir. Masrafların yaklaşık yüzde 70’i yemden kaynaklanır. Yemin ucuz ve kaliteli olarak nereden temin edileceği daha önceden planlanmalıdır. Tecrübeli İnsan Gücü Balık yetiştiriciliği, hem yeni bir iş alanı olması, hem de çok değişik faktörlerden etkilenmesi, dolayısıyla, bilgili ve tecrübeli insan gücüne ihtiyaç gösterir. Hastalık Hastalık, üretim havuzlarına girince balıkları kırıp geçirir. Hastalığın işletmeye girmemesi için tedbir alınırsa balıkların hastalıklara yakalanması da asgariye iner. Üretim havuzlarında hastalık görüldüğünde, balıklar hemen ilaçlanmalı, aşılanmalı ve gerekli karantina tedbirleri alınmalıdır. Pazarlama Bugün Türkiye’nin büyük bir kesimi balık yeme alışkanlığı edindi. Bu yüzden balık artık kolayca pazarlanabiliyor. Elde edilen balık, insanların en çok ihtiyacı olduğu mevsimde pazara arz edilerek azami kar sağlanıyor. Günümüzde üreticiler, balık yetiştiriciliğine daha çok önem veriyor. Yapılan yatırım, 1-2 yıl içinde ürüne ve paraya dönüşüyor.
Türkiye'de 127 tatlısu balığı ve 384 deniz balığı türü bulunmaktadır. Tatlısu balıkları Türkiye'nin tatlı sularında en yaygın olan balık türleri hiç şüphesiz alabalıklar ve sazangiller familyasına ait olan ak balık ve üç ayrı türü ile Bıyıklı balık türleridir, ve neredeyse Türkiye'nin her bölgesinde her derede ve çayda bulunurlar. Bunların yanında sazangiller familyasına ait sazan balığı, çapak balığı, tahta balığı, kadife balığı, kızılkanat, kızılgöz gibi türler bulunur. Türkiye'de birçok alabalık türü mevcutdur. Bunlardan Abant alası, Anadolu alası gibi bazıları sadece Türkiye'de bulunurlar. Tatlı suların en yaygın yırtıcı balıkları yayın balığı, turna balığı, sudak balığı, yılan balığı ve tatlısu levreğidir. Türkiye'nin güneydoğusunda yayın balığının bir de Mezopotamya yayını diye ikinci bir türü bulunur. Ayrıca Türkiye'nin diğer bir yerlisi olan kangal balığı, cilt hastalıklarına karşi şifalı olması ile dünyaca ün kazanmıştır. Kefal adını taşıyan ama aslında sazangiller familyasına mensup olan inci kefali sadece Van Gölünde bulunan bir yerli balık türüdür. Ticari açıdan en önemlileri sazan, gökkuşağı alabalığı, ak balık ve yayın balığıdır. 1970li yıllarda gökkuşağı alabalığının Kuzey Amerika'dan Türkiye'ye getirilmesi ve devlet tarafından üretimi desteklenmesinden sonra Türkiye'de büyük kapsamlı yetiştirilmeye başlanmıştır. Türkiye'nin her yerinde alabalık yetiştiriliciğine rastlamak mümkündür. Ayrıca yayın balığı da havuzlarda üretilmeye başlanmıştır.
Deniz balıkları Türkiye'nin denizlerinde bulunan en büyük balıklar boyu 7-8 metreye ve ağırlıkları 1,5 tona varabilen Mersin morinası, 500 kiloya varan mavi kanatlı orkinos ve sadece Akdeniz'de Mersin ve İskenderun körfezlerinde nadir rastlanan ve eti yenilmeyen ay balığı (3 ton). Bunların yanında bazı köpek balıkları da çok büyük olabilirler: özellikle beyaz köpek balığı (7 metre, 1,5 ton). Ticari açıdan en önemli balıklar hamsi, kefal, istavrit, barbunya, sardalya, uskumru, mezgit, sargan, kalkan ve çipura türleridir. Ayrıca çipura Türkiye'nin Ege kıyılarında çok başarılı bir şekilde suni olarak da yetiştirilmektedir.