Termomineral Su Banyolarının Etki Mekanizması
Özel Etkiler 1) Mekanik etkiler a) Kaldırma kuvveti b) Hidrostatik basınç c) Viskozite 2) Termik etkiler 3) Kimyasal etkiler a) Penetrasyon b) Adsorbsiyon ve depolanma c)Elüsyon Genel Etkiler
Mekanik Etkiler Suyun kaldırma kuvveti, hidrostatik basıncı (vücut yüzeyine yaptığı basınç) ve viskozitesinin etkilerinden oluşur. Bunlara topluca immersiyonun (dalma) etkileri de denebilir. a) Kaldırma kuvveti İnsan vücudunun özgül ağırlığı ortalama 0.974g/cm3 Bu nedenle özgül ağırlığı 1,0g/cm3 olan su içinde yüzer. Göbek hizasına kadar immersiyonda bir insan ağırlığının %50’sini, ksifoid hizasına kadar %70-75’ini, C7 hizasına kadar ise %90’ını kaybeder.
Kaldırma Kuvvetinin Etkileri İnsan vücudunun özgül ağırlığı ortalama 0.974g/cm3’ tür ve su içinde yüzer. Göbek hizasına kadar %50, Ksifoid hizasına kadar %70-75, C7 hizasına kadar %90 ağırlık kaybı olur. Kaslarda relaksasyon meydana gelir. Ağrı inhibisyonu olur. Eklem ve yumuşak dokuların mobilitesinin kazanılması ve sürdürülmesi için su ideal bir ortamdır. Dolaşımın düzenlenmesinde rolü vardır. Hemodilüsyon, plazma vizkositesinde düşme olur.
Mekanik Etkiler b)Hidrostatik basınç: İmmersiyon sırasında suyun vücut yüzeyine yaptığı basınçtır. Hidrostatik Basıncın Etkileri Kardiovasküler Venöz dönüş kolaylaşır, atrial dolum hacmi artar, Kardiak output artar. Renal Glomeruler filtrasyon hızı artar, tübüler su ve sodyum transportu artar, diürez, natriürez ve kaliürez artışı olur, İntrarenal perfüzyon artar, renal sempatik aktivite azalır, periferik vasküler direnç ve ortalama kan basıncı düşer
Hidrostatik basıncın etkileri Endokrin Vazopressin salınımı azalır, plazma renin aktivitesi ve aldesteron azalır, eritropoetin artar, mineralokortikoid sentezi inhibe olur. Solunum sistemi Toraks çapı azalır, komplians, vital kapasite, ekspretuvar rezerv volüm azalır, diffüzyon kapasitesi azalır, solunum güçleşir. Gastrointestinal sistem Transdiafragmatik basınç artar, ösofageal reflü meydana gelebilir.
Hidrostatik basıncın etkileri Diğer Plazma volümü artar, hematokrit, kan dansitesi ve plazma dansitesi azalır, ödem mobilize olur,kaslarda perfüzyon artar, anksiyolitik etki olur
Mekanik Etkiler c) Viskozite: Viskozite, içinde yapılan harekete suyun relatif direncidir. Su içi egzersizlerinde suyun direnç olarak asistif ve rezistif amaçlı kullanılmasını sağlar. Türbülans özelliği ise, su hareketli hale getirildiğinde masaj aracı olarak kullanılmasına olanak sağlar.
Termik Etkiler Termomineral banyoların termik etkileri Genellikle termonötral ve/veya termal ve hipertermal sular kullanılır. Ortalama bir insanın vücut sıcaklığı 400C suda 15-25 dakikada, 420C suda yaklaşık 10 dakikada 390C’ye ulaşır. Nabız dakika sayısı ve kardiak output artar Periferik volüm ve kan akım hızı artar Vasküler direnç azalır Kas, eklem ve deri kan akımı artar Kaslarda relaksasyon meydana gelir Lökositlerde hafif artış,eozinofillerde azalma görülür Parsiyel O2 basıncı (PO2) artar, parsiyel CO2 basıncı (P CO2) azalır
Termomineral banyoların termik etkileri 37-39 0C derece suda parasempatik uyarı ile sedatif ve hipnotik etkiler ortaya çıkar 42 0C ve üzerindeki sular sempatik stimulasyonla katekolaminlerin artışına ve kan basıncının 20-40 mmHg yükselmesine, kan viskozitesinde artışa, koagülasyon sisteminin indüklenmesine yol açabilirler Hafif hipertermi (38-38,5 0C) immunstimulan, şiddetli hipertermi (40 0C üzeri) immunsupressiftir Isı şoku proteinleri indüklenir.
Kimyasal Etkiler Banyo sırasında suyun sıcaklığına, kimyasal kompozisyonuna, derinin kanlanmasına, banyo süresine, stratum corneum’un sağlamlığına ve diğer faktörlere bağlı olarak deriden ortalama 20-40ml/h/m2 su emilir. Su ile beraber suyun içerisinde bulunan bazı mineral ve gazlar da emilir. Deriden ciddi miktarda emildiği bilinen maddelerin başında karbondioksit, radon ve kükürt gelmektedir. Kimyasal etkilerin 3 yolla olduğu düşünülmektedir:
Kimyasal Etkiler Penetrasyon: Bazı maddelerin deriden rezorbe olarak sistemik ve lenfatik dolaşıma katılmalarıdır. Adsorbsiyon ve depolama:Bazı maddeler deriye adsorbe olurlar ve deride depolanırlar. Örneğin;tuzlu sularda sodyum klorür deri yüzeyindeki yağ ve proteinlerle birleşerek değişik tuzlar yapar ve deri yüzeyinde ince bir film tabaka oluşturur. Elüsyon:Banyo sırasında deriden banyo ortamına bazı maddelerin geçmesidir. Tuzlu su banyoları ile ürat ve ürokanik asitin elüsyonu bunun örnekleridir.
Kimyasal Etkiler Kimyasal maddelerin bu üç yolla, deride asetilkolin, histamin, bradikinin, serotonin gibi maddelerin açığa çıkmasına neden olarak (primer etkiler), deri metabolizması ve immunolojisinde değişiklikler yaparak (sekonder etkiler) etki gösterdikleri düşünülmektedir. Örneğin; Karbondioksitli ve kükürtlü sular yoğun bir vazodilatasyon ve hiperemi yaparlar. Kükürtlü ve tuzlu suların kronik inflamasyonda antiinflamatuar etkileri olduğu gösterilmiştir.
Genel Etkiler Bir kaplıca kürü sonunda, hastalık semptomlarında değişim dışında “Genel bir iyilik hali” ortaya çıkar. Burada hem çevresel klimatik değişikliklerin ve diğer tedavilerin hem de termomineral su ve çamurların fiziksel,kimyasal,termik etkilerinin rolü vardır. Kaplıca tedavisinin 7-10’uncu günleri arasında ortaya çıkan, varolan şikayetlerde artma, halsizlik, bitkinlik gibi semptomlarla karakterize tabloya “kür krizi” veya “termal kriz” adı verilmektedir. Adaptasyonda zorlanma ile açıklanmaktadır. Kendiliğinden düzelebilir, nadiren şiddetli olduğunda tedaviye ara verilmesi ya da tedavinin kesilmesi gerekebilir.
Termal kriz Balneoterapi bir uyarı-adaptasyon tedavisidir. Balneolojik etmenlerin uyarısına karşın vücutta hipofiz-adrenal aksın çalışması ile bir cevap oluşur. Uyaranın şiddet ve süresi, vücudun uyum kapasitesini aşarsa organizmayı olumsuz yönde etkiler .
Termal Kriz Balneoterapi sırasında organizma termal, kimyasal ve hidrostatik uyaranların etkisi ile bir uyarılma halindedir. En temel uyaran ise sıcaklık artışıdır. Bu uyarı ön hipotalamik nöronların stimülasyonuna, ve limbik sistemin aktivasyonuna neden olur. Hipotalamustan CRH, hipofizden ACTH salınımı artar ve sürrenal bez fonksiyonları etkilenir.
Termal Kriz Kaplıca kürleri sırasında ortaya çıkan termal kriz tekrarlayan hipofiz-sürrenal aks stimülasyonunun oluşturduğu rölatif bir sürrenal yetersizlik olarak değerlendirilebilir. Genellikle tedavinin ilk haftasında, bazen 2. haftasında ortaya çıkabilir. Krizin şiddeti ve süresi banyonun ısısı, süresi ve mineral yüküne bağlı olarak değişir. İklimsel faktörler ( hava ısısı, nem oranı) de katkıda bulunur.
Ekstremite güçsüzlüğü, parestezi, eklem ağrıları, iştahsızlık, ateş, dalgınlık, uyku bozukluğu, irritabilite, yorgunluk, sıcak-soğuk intoleransı, bradikardi veya taşikardi, tremor ve dermografizm görülebilir.
Termal Kriz Hafif seyreden semptomlarda kür dozunun azaltılması 1. önlemdir. Özellikle kardiyopulmoner dekompanzasyona yol açan durumlarda kür hemen sonlandırılmalı, hasta hızla monitörize edilebileceği bir merkeze yönlendirilmelidir.