ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YARATICILIK VE SANAT EĞİTİMİ
YARATICILIK VE YARATICI DÜŞÜNME Yaratıcılık ve yaratıcı düşünme kavramları aynı anlama gelmemesine rağmen birbiri yerine kullanılmaktadır.
YARATICILIK VE YARATICI DÜŞÜNME Yaratıcılık hem zihinsel hem de performansa dayalı etkinlikleri, yaratıcı düşünme ise daha çok zihinsel etkinlikleri çağrıştırmaktadır. Yaratıcı düşünme genelde özgür ve demokratik ortamlarda ortaya çıkmaktadır.
YARATICILIK VE YARATICI DÜŞÜNME Yaratıcılık; gündelik yaşamdan bilimsel çalışmalara dek uzanan, sanat dünyasında başyapıtların ortaya çıkmasına neden olan süreçler bütünü ayrıca tutum, davranış ve düşünce biçimidir
YARATICILIK VE YARATICI DÜŞÜNME Yaratıcılık yeni düşüncelere götürür ve yeni yoktan var etmek anlamında düşünülmemelidir. Yeni bir düşünce çoğu zaman; bilinen düşüncelerin bir bütünüdür ya da eski bir düşüncenin yeni bir çerçeve ya da şekle sokulmuş halidir ve eski düşünceleri yeni bir şekle sokmadır.
YARATICILIK VE YARATICI DÜŞÜNME Yaratıcılık ve yaratıcı düşünme ile ilgili tanımlar incelendiğinde ortak olarak kullanılan kavramın “yeni” ya da “yenilik” özelliği dikkati çekmektedir.
YARATICILIK Torrance yaratıcılığı; Sorunlara, bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanımlama, çözüm arama, tahminlerde bulunma ya da eksikliklere ilişkin denenceler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden sınama, daha sonra da sonucu ortaya koyma sürecini içeren bilişsel bir yetenek” olarak tanımlamıştır
YAKINSAK DÜŞÜNME Yakınsak düşünme beklenen, belirli yanıtlara yöneliktir. Yakınsak düşünce sahibi olan kişi, alışılagelmiş yollar izler, bilgisine ve hazır bilgiye dayanarak cevaplar verir. Bu durumda yeni buluş ya da değişiklik söz konusu olmadığı için kişi daha önceden öğrenmiş olduğu kalıplardan yararlanır.
IRAKSAK DÜŞÜNME Iraksak düşünce, alışılagelmemiş düşünceleri kapsadığından yaratıcılık ile doğrudan ilgilidir. Yaratıcılık; akıcılık, esneklik ve özgünlük içeren bir süreçtir ve yaratıcılığın kaynağı ıraksak düşünmedir. Iraksak düşünce, mevcut bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretebilme yeteneğidir.
IRAKSAK DÜŞÜNME Okul çağına ulaşıncaya kadar çocukların ıraksak düşünmesi genellikle ödüllendirilmektedir. Ancak okula gitme ve toplumsallaşma süreçleri başladığında düş gücü ve icat etme çoğu zaman pratik, kestirilebilir ve doğru olma uğruna engellenmektedir
YARATICILIKLA İLGİLİ KURAMLAR Psikoanalitik kuram İnsancıl kuram Çağrışım kuramı Gestalt kuramı Bilişsel-gelişimsel kuram Faktöriyalist kuram Karmaşık Kuramlar
PSİKOANALİTİK KURAM Freud Kris Kubie Slochower Mac Kinnon Adler Jung
PSİKOANALİTİK KURAM Psikoanalitik kuramcılara göre, yaratıcı düşüncenin temelini; bilinç öncesi oluşturmaktadır. Yaratıcılık için bilinç öncesinin değeri; bilgilerin toplanması, birleştirilmesi, karşılaştırılması yeniden taşınmasındaki özgürlükte yatar. Bu görüşte, yaratıcılık üzerindeki nörotik davranışların kalıcı etkisi üzerinde durulmaktadır. Psikoanalitik görüşe göre; geçici olarak mantıksal-rasyonel düşünmenin kaldırılması gereklidir. Çünkü bunlar düşünmeyi sınırlandırır ve yeni çözümlerin formüle edilmesini engeller.
PSİKOANALİTİK KURAM Psikoanalitik görüş; yaratıcılığın kökenleri, anlatımları, güdülenmeleri, sapmaları ile en çok ilgilenen görüştür
İNSANCIL KURAM Rogers ve Maslow tarafından geliştirilen bu kuramın temelini, birey ve bireyin çevresinde gelişen olaylar oluşturmaktadır. Bu kuram karşıt uçlarda oluşan davranışçılık ve psikoanalitik yaklaşımlardan ayrı, varoluşçu güçlü bir akım olarak ortaya çıkmıştır.
İNSANCIL KURAM “İnsan kendini ne yaparsa odur.” düşüncesi bu kuramın temel ilkesidir. İnsancıl olmak; “Dürüstlük, merhamet ve yüreklilik” ister
İNSANCIL KURAM İnsancıl psikologlar, yaratıcılığın insanın olumlu yönleri ile ilgili olduğunu söylemektedirler. İnsanlar yaratıcı ifade için önemli güçlerle doğmakta ve uygun ortam oluşunca, bu güçler tam olarak gelişmektedir. Yaratıcılığın engelleyicileri; çatışmalar ve başarının olumsuz yönde değerlendirilmesidir.
ÇAĞRIŞIM KURAMI Hume ve Mill’e göre fikirler arasındaki çağrışımlar düşünmenin temelini oluşturur. Yaratıcılık, bu çağrışımların sayısına ve alışılmamış olmasına bağlıdır. Çağrışım yaklaşımında yaratıcı çözümlerin olumlu rastlantı, benzerlik, aracılık yollarıyla oluşabileceği görüşü savunulmaktadır.
ÇAĞRIŞIM KURAMI Yaratıcı süreç; belirli bir işe yarayan ya da belirli koşulları yerine getiren bazı çağrışım öğelerini birbirine yaklaştırarak, yeni bileşimler oluşturma şeklinde tanımlanmaktadır. Mednick’e göre yaratıcı bir çözüme ulaşmak için üç temel biçim vardır; olumlu rastlantı, benzerlik, aracılıktır.
GESTALT KURAMI Gestaltçılar, yaratıcılık yerine daha çok “Üretken düşünce” ve “Sorun çözme” kavramlarını kullanırlar. Parçaların bir bütün içinde anlam kazandığı ve bütünün parçalarının toplamından daha önemli olduğu görüşü hâkimdir.
GESTALT KURAMI Gestaltçılara göre, bir sorunun çözümü aranırken öğeler toplanmaz, düzenlenmez, adım adım da gidilmez. Sorun, bir bütün içinde görülerek çözüme ulaştırılır. Yaratıcı düşüncede sorunun yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Yeniden yapılandırılma bir çözüm ortaya çıkıncaya dek sürer. Çözüm, içten bir aydınlanma, bir ışıklanma ile elde edilir ve bu da basit öğelerin analiziyle kavranamaz.
GESTALT KURAMI Gestalt psikologları üç tür düşünce tanımlamaktadır: A Tipi Düşünce Biçimi Y Tipi Düşünce Biçimi B Tipi Düşünce Biçimi
GESTALT KURAMI Düşüncede zihinsel yetenekleri merkezileştirir ve tekrar örgütlendirip yeniden merkezileştirirler.Merkezileştirmede olaylara öznel olmayan bağımsız şekilde merkezden bakılır.Yeniden merkezileştirmede de bu gözlemlerin yeni algılar açısından tekrar merkezileştirilmesini içerir
BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL KURAM Kelly’nin kişilik teorisinin felsefi temelini “yapısal değişkenler” oluşturmaktadır. İnsanların kendi yarattıkları “geçirgen” kalıplardan bakarak dünyayı gördüklerini düşünen Kelly bu kalıplara “kişisel yapılar” adını vermiştir. Yapı, kişinin yaşadığı dünyayı yorumlamasını ve inşa etmesini sağlayan düşünceler grubudur. Bireyin sistemlerinin karmaşık olması psikolojik fonksiyonları ve zekâlarıyla ilişkilidir.
BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL KURAM Kişiler, olaylar ve deneyimler ile psikolojik büyümenin sonucu olarak zenginleşir ve detaylanır. Önemli olan kişilerin çevrelerindeki olayları nasıl algıladığı ve yorumladığıdır. Bilişsel kuramcılara göre öğrenen, kendi öğrenmesinden sorumludur. Verileni olduğu gibi almaz, verilenlerin taşıdığı anlamı keşfeder. Verilen bilgiler arasından uygun olanları seçer.
BİLİŞSEL-GELİŞİMSEL KURAM Bilişsel alan kuramcılarına göre; öğrenenlerin verileri akıllıca düzenlemesi, esnek düşünerek problemleri çözmesi ve bütün bu sürecin sonunda ortaya özgün bir ürün koyması yaratıcılık olarak nitelendirilir. Bu kuramın geliştiricisi olan Feldman yaratıcılığı, Piaget’in aşamalarının öngördüğü gelişmeyi de içeren, genel bilişsel gelişmenin özel bir durumu olarak tanımlar.
FAKTÖRİYALİST KURAM Bu kuramın temsilcisi Guildford yaptığı çalışmalar sonucunda, zekâyı oluşturan yüzlerce özelliği saptamış ve bunları temel faktörlere indirgeyerek ‘insan zekâsının yapısı’ modelini ortaya koymuştur. Zekânın üç boyutunu işlemler, ürünler ve içerik olarak belirlemiştir.
FAKTÖRİYALİST KURAM İşlemler boyutunda bireyin zihinsel etkinliklerini ne gibi işlemlerle yürüttüğü söz konusu olup, bu işlemler bellek, bilişsellik, ıraksak düşünme, yakınsak düşünme ve değerlendirme süreçleridir.
FAKTÖRİYALİST KURAM Zihinsel işlemlerin ne tür materyaller kullanılarak yürütüldüğü üzerinde durulmuştur. Bu materyaller şekiller, semboller, anlamlar ve davranışlardır. Ürünler boyutunda ise bireyin bilgileri nasıl kavradığı ve ne tür cevaplar verdiği söz konusudur. Bu boyutlardan sadece birinin olmaması halinde zihinsel etkinliğin varlığı düşünülemez
KARMAŞIK KURAMLAR Yaratıcı fikirler bir anda ortaya çıkmaz ancak belirli bir sürecin tamamlanmasıyla ortaya çıkar. Bazen çok kısa sürdüğü, bazen de bilinçaltında gerçekleştiği için fark edilmez.
KARMAŞIK KURAMLAR Wallas ve Hadamard, bu düşünceden hareketle yaratıcılık sürecini dört aşamaya ayırmıştır.; Bunlar hazırlık, kuluçka, aydınlanma, doğrulama aşamalarıdır.
YARATICI DÜŞÜNCE ÜRETME SÜRECİ Hazırlık aşaması Kuluçka aşaması Düşüncenin doğması/aydınlanma aşaması Düşüncenin geliştirilmesi/gerçekleme/ doğrulama aşaması
HAZIRLIK AŞAMASI Bu aşamada, kişi sorun, gereksinim ya da gerçekleştirilmek istenen şey saptanır, tanımlanır ve problem çözmeye yönelik araştırmalar yapar. Çeşitli kaynakları inceler ve problemi çözmeye çalışılır. Çözüm ya da gereklilikler için bilgi ve malzeme toplanır.
HAZIRLIK AŞAMASI Kişinin konu üzerinde odaklaşması ile beyinde yaratıcı eylem başlar. Konu ile ilgili olarak bellekteki kayıtların değerlendirilir, bilgi toplanır, bunlar amaca uygun bir şekilde düzenlenir ve değerlendirmeler yapılır. Bu aşama kişiyi psikolojik olarak da hazırlar, başarma dürtüsünü güçlendirir, konuya odaklanmayı sağlar
KULUÇKA AŞAMASI Eğer hazırlık aşamasında probleme çözüm yolu bulunamazsa, problemle bilinçli olarak uğraşılmaktan vazgeçilir. Kişi bu aşamada farklı işlerle uğraşabilir. Bu aşamada ne olduğu çok iyi bilinmemekle birlikte bilinçaltı süreçlerini çalıştığı ve problem çözümünü engelleyen etmenlerin elendiği sanılmaktadır. Bu aşama bir bekleme aşaması olarak da düşünülebilir. Bu aşama kısa ya da uzun olabilir. Ancak, araya başka düşünceler girse de, konu unutulsa da, hatta kişi uyusa bile beyin çalışmasını devam ettirir.
DÜŞÜNCENİN DOĞMASI/AYDINLANMA AŞAMASI Kuluçka aşaması herhangi bir yerde ve zamanda biter. Kişi aniden görüş geliştirerek “Tamam, buldum.” der. Beyinde bilinçli ya da bilinçaltında konuyu düşünürken bir uyarı aranan ilişkinin doğmasını sağlar. Bazen yeni düşüncenin doğuşunu sağlayan uyaranın ne olduğu fark edilmez, birden akla geldiği sanılır.
DÜŞÜNCENİN GELİŞTİRİLMESİ/ GERÇEKLEME/ DOĞRULAMA AŞAMASI Birden bire ortaya çıkan yeni düşünce problem durumuna uygulanır. Bazen uymayabilir ve süreç tekrar başlar. Bazı durumlarda da bulunan yeni düşünce küçük değişiklere uğratılarak çözüme ulaşılır
YARATICILIĞIN BOYUTLARI Akıcılık Esneklik Özgünlük/Orijinallik Düzenleme/Detaylara Girme
AKICILIK Akıcılık fazla, bol ve zengin düşünce ortaya koyma, çalışmalar düzenleme ve üretim yapma anlamına gelir. Akıcılık belli bir zaman diliminde sayısal olarak başka kişilere oranla çok düşünce üretmek, çözüm getirmek ve alternatifler vermektir. Örnek olarak; bir metin için beş dakikada on beş başlığı üreten bir kişi on başlık üretene göre daha akıcıdır
ESNEKLİK Esnek düşünme, bakış açılarında çeşitlilik geliştirme yeteneğidir. Tek açıdan olaylara bakmak yaratıcığa ters düşer. Esneklik olaylara değişik ve farklı açılardan bakmak ve değişik düşünceler ortaya koymak olarak düşünülebilir. Başkalarının izlediği yolun dışına çıkmak, alışılmışın dışına çıkıp alışılmayanları bulmak esnekliktir.
ÖZGÜNLÜK / ORİJİNALLİK Özgünlük yeni ya da teklik özelliği taşıyan düşünceler üretmek, keşifler yapmak, bir ürün ortaya çıkarmak, değeri biçilemeyen yapıtlar ortaya koymak anlamına gelir. Özgünlük her şeyde bireysellik, teklik, istisnalık, ayrıcalık, bambaşkalık, benzersizlik, farklılık ve yeganelik demektir. Önceden kimsenin ulaşamadığı, keşfedemediği, üretemediği, düşünemediği ve yapamadığı bir şeydir
DÜZENLEME / DETAYLARA GİRME Düzenleyici düşünme; fikirleri genişletme, geliştirme ve süsleme yeteneğidir. Düzenleyici düşünürler ayrıntılara önem verirler. Yaptıkları şeydeki doku ya da zenginliğe başka insanlardan daha fazla dikkatlerini verirler. Düzenleyici düşünürler çoğu zaman karmaşık ve karışık şeylere yönelirler.
YARATICILIĞIN GELİŞİMİ Her çocuk ailesinden aldığı kalıtımsal özelliklerle ve yaratıcı olma yeteneği ile dünyaya gelir. Her bireyde yaratıcılık yeteneği bulunsa da bunun ortaya çıkışı ve sürekliliği kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
YARATICILIĞIN GELİŞİMİ Çocuğun yaratıcılığını ortaya çıkaran malzemelerin kullanımı üç evreden geçmektedir; deney evresi, sembolik evre, gerçekçi evre.
DENEY EVRESİ Çocukların hayal güçlerinin birinci yılda gelişmeye başladığı ileri sürülür. Bebeklik döneminde çevresiyle duyuları ve hareketleriyle iletişime giren çocuklar aynı zamanda yaratıcılıklarını da kullanmaya başlarlar.
DENEY EVRESİ İlk ellerine verilen çıngırak, diş kaşıma aletleri, onun malzemeyi nasıl kullanacağı ile ilgili ilk bilgilerini edindiği oyuncaklardır. Bu dönemde bebekler; ilk aldıkları nesneleri tatma, sesleri dinleme, yumuşaklıklarını sezme gibi bir süreç izler.
DENEY EVRESİ Çocuklar yürümeye başladıklarında çevreleri de etkilemeye başlarlar. Farklılıkları deneme-yanılma yoluyla anlamaya çalışırlar. Örneğin, büyüklük-küçüklük gibi belirgin farkları görmeye başlayan çocuk pek çok kez blokları üst üste dizme denemesi ve becerisinden sonra, büyük blokları alta, küçük olanları da üste koyduğu zaman sağlam bir kule yapabileceğini anlar.
DENEY EVRESİ Çocuğun dili öğrenmeye başlaması, hayal dünyasına başka anlamlar kazandırır. Nesnelerin isimlerini sorar, yeni sesler, ritimler üretmeye çalışır; bir şey yarattıktan, tamamladıktan sonra onu isimlendirir. Hayali oyunlar ve kahramanlar çocuğun dünyasını zenginleştirir.
SEMBOLİK EVRE Dört yaşından dokuz yaşına kadar süren bir süreçtir. Hem deneysel çalışmalar hem de sembolik çalışmalar devam eder. Bu dönem çocuğu, yaratıcı sanatlarda, yeni deneyimlerde ve sözcük oyunlarında kendine güven geliştirebilmektedir. Özellikle bu dönemde çocuğun kelime hazinesi de süratle gelişir. Dünyayı sözel ve hayali oyunlar yolu ile yeniden keşfeder.
SEMBOLİK EVRE Dört-altı yaş dönemi aynı zamanda hayallerle birlikte yaratıcılığın başladığı dönemdir. Çocuk ilk kez planlama becerilerini öğrenmeye başlar. Önceden bildiği oyun ve işleri planlamaktan hoşlanır. Son derece meraklıdır ve merakı araştırma yapmasında ona önderlik eder. Çocuklar nesneleri görünüm, ses, tat, koku ve dokunma yoluyla tanımaya; hareketleri ve sesleri taklit etmeye; resim, fotoğraf ve modelleri gerçek yer ve nesnelerle ilişkilendirmeye çalışırlar.
GERÇEKÇİ EVRE Dünyadaki gerçekleri öğrenmek bu dönem çocukları için hoş zamanlardır. Gelişen çocuğun sosyalleşmesi onun yaratıcılığını ve bu konudaki etkinliğini görünür bir şekilde artırmaktadır. Ancak bu artışı somut işlemler döneminde düşünsel ve duygusal yaşamındaki kargaşalıktan dolayı okul öncesi dönemdeki gibi açıkça görmek mümkün değildir
GERÇEKÇİ EVRE Bu dönemden sonra yaratıcılık ya belli bir düzeyde devam eder ya da düşüş gösterebilir. Bu açıdan bu dönem kritik bir dönemdir. Bu yaşlarda çocukların yeni ilgi alanları doğmakta, hobileri gelişmekte, hayal güçleri genişlemektedir. Artık daha uzun sürelerle okuyabilir veya düşünebilirler.
GERÇEKÇİ EVRE Bu dönemde müzik yeteneği ve diğer sanatsal yetenekler hızla gelişir. Zihinsel olgunlaşmayla birlikte çocuğun çözümsel davranışları ve imgelem gücü de artmaktadır. Çocuk bu dönemde her şeyi denemeye çaba gösterecektir. Yetişkinlerin bu dönemde çocuğa keşfetme, yapılandırma ve okuma fırsatı tanımaları gerekmektedir.
YARATICILIĞI ETKİLEYEN ETMENLER Bireysel/duygusal, Toplumsal/kültürel Örgütsel etmenler
BİREYSEL/DUYGUSAL ETMENLER Bireylerin yaratıcı kapasitelerini gerçekleştirmelerinin önünde en başta kendi özelliklerinden kaynaklanan etmenler gelmektedir.
TOPLUMSAL/KÜLTÜREL ETMENLER Torrance, kültürler arası çalışmalarında yaratıcılığın kültürden kültüre değiştiğini görmüştür. Her kültürün meraka ve yaratıcılığa olan gereksinime karşı olan tutumu farklılık göstermektedir. Yaratıcılığı güçlendirmek isteyen toplumlar bir insanda araştırma, kendini ifade, çalışma ve kendisi olma özgürlüğü gibi özelliklerin olmasını destekler.
TOPLUMSAL/KÜLTÜREL ETMENLER Ailede çocuğun kendisini daha rahat özgür bir ortamda hissetmesi yaratıcılığının gelişmesinde önemli bir etmendir. Ailenin çocuğa karşı eleştirel, baskıcı tutumları yaratıcılığı engelleyici bir durumdur. Ailede çocuğun duygularının ifade edilmesine olanak verilmesi, ona sorumluluklar verilmesi, kabul edilmesi yaratıcılık açısından büyük önem taşımaktadır
TOPLUMSAL/KÜLTÜREL ETMENLER Ailede, bazı çocuklar daha çok sevilmekte, bazılarına baskı yapılmakta, bazıları istenmeyen çocuk olarak görülmekte, bazılarına ise daha fazla hoşgörü gösterilebilmektedir. Bütün bu tutumlar, çocuğun hem kişiliğinin gelişiminde hem de yaratıcılığının gelişiminde etkili olmaktadır.
ÖRGÜTSEL ETMENLER Örgüt olarak bireylerin iş ortamları, toplumun içindeki örgütsel yaşantı, politikalar, uygulama, kararlar ve ilişkiler ifade edilmektedir. Ancak, eğitim kurumları çocukların ilk karşılaştıkları örgütsel kurum olmaları nedeniyle önemlidir.
ÖRGÜTSEL ETMENLER Her eğitim sistemi, yaratıcılığı olumlu ya da olumsuz büyük ölçüde etkilemektedir. Okul eğitimi, çocukların düşünce biçimleri algılarını şekillendirmektedir. En iyi sonuçlar okul ve ailenin birbirini tamamlaması ile gerçekleşmektedir
Yaratıcı Kişilik Özellikleri Düzensizliğe ve karışıklığa karşı toleranslı olma, Karışıklığa ve düzensizliğe ilgi, Serüvenci olma, Özgeci (altruistik) olma, Başkalarının farkında olma, Bir şeylerle sürekli meşgul olma
Yaratıcı Kişilik Özellikleri Gizemli olan şeylere ilgi, Başarılması güç olan işlere ilgi, Yapıcı eleştirilerde bulunma, Cesaretli, Kararlı, Farklı değer hiyerarşisine sahip,
Yaratıcı Kişilik Özellikleri Aşırı düzenlemeden rahatsız olan, Dominant, Coşkulu, Enerjik, Farklı olarak tanınmaktan korkmayan, Meraklı, sezgili
Yaratıcı Kişilik Özellikleri Yalnızlığı seven, Değer yargılarında ve düşüncelerinde bağımsız, İçe yönelimli, Alışılmamış uğraşlarla zamanını geçiren, Karmaşık düşünceleri kabul eden, Radikal,
Yaratıcı Kişilik Özellikleri Dış uyaranlara açık, Başkalarının düşüncelerine açık, Duygularını bastırmayan, Denemeler geliştiren, Kendine güvenli ve kendi kendine yeterli, Mizah duygusuna sahip,
Yaratıcı Kişilik Özellikleri Güç, statü ve makamlardan uzak duran, Düşüncelerle oynayan, Uzak amaçlara sahip, Değişken mizaçlı, Görsel algısı güçlü, Riske girmeye istekli.
Yaratıcı Çocuklarda Görülen Bazı Ortak Özellikler Karşılarına çıkan fırsatlardan yararlanırlar. Karşılaştıkları güçlükleri yenmek için yeni çözüm yolları bulurlar. Her şeyi merak ederler, soru sorarlar ve tahminlerde bulunurlar. Araştırmaya ve deney yapmaya eğilimleri fazladır.
Yaratıcı Çocuklarda Görülen Bazı Ortak Özellikler Hayal güçleri diğer çocuklara oranla daha fazladır. Yeni ve değişik buluşlar ortaya koyarlar. Bir konu üzerinde ilgi ve dikkatlerini uzun süre tutarlar. Ayrıntılara dikkat ederler, yanlış ve eksikleri hissederler. Oyuna düşkündürler, yeni oyunlar bulurlar.
Yaratıcılıkta etkili olan değişkenler Cinsiyet Doğum sırası Denetim odağı Patoloji ………………. Kalıtım Toplum Sosyo ekonomik düzey Zeka
Yaratıcılığın Gelişiminde Aile Kişi doğduğu andan itibaren içinde bulunduğu ailesinden, anne-babasının tutumundan, ailede var olan ilişkilerden kısacası aile ortamındaki her şeyden etkilenir. Doğumdan önce başlayan bu etki yaşam boyu devam eder. Okula başlama ile birlikte her ne kadar arkadaşlar ve öğretmenlerin etkisi artmaya başlasa da ailenin kişi üzerindeki etkileri devam eder.
Yaratıcılığın Gelişiminde Aile Çocuğun geçirmiş olduğu yaşantılar, aile içinde çocuğa karışı olan davranışlar ve tutumlar yaratıcılık üzerinde etkili olur.
YARATICILIK VE EĞİTİM Okul ve eğitimciler çocukların yaratıcılıkları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Yaratıcı Eğitim İlkeleri Yaratıcı düşüncenin önemi Sınıfta yaratıcı iklim oluşturma Basmakalıp çalışmalardan kaçınma Düşüncelere özendirmek Yaratıcı süreç konusunda bilgi verme
Yaratıcı Eğitim İlkeleri Düşünceleri geçerlilik sınamasından geçirme Yeni görüşleri hoşgörü ile karşılama Şaheserlere karşı oluşan aşırı saygı ve korkuyu giderme
Yaratıcı Eğitim İlkeleri Çocukların kendi isteğiyle başlattığı çalışmaları destekleme Tedirgin edecek durum yaratma Yaratıcı düşünce gereksinimi oluşturma
Yaratıcı Eğitim İlkeleri Yaratıcılıkta etkin ve sakin dönem sağlama Yaratıcı düşünceleri eyleme koyma ortamı oluşturma Yapıcı eleştiriler geliştirme Çocukların ilgi alanlarını genişletme
YARATICILIĞI GELİŞTİRMEK Okul öncesi eğitimden başlayarak bütün eğitim kademelerinde yaratıcılığı destekleyen bir eğitime anlayışına yer verilmelidir. Kişilerdeki yaratıcılık becerisini geliştirmek için duyuları eğitmek gerekir.
YARATICILIĞI GELİŞTİRMEK Yaratıcılığı geliştirmede çevre önemli bir faktördür. Kişinin kendini güvende hissetmesi için güven verici bir çevre içinde olması gerekir. Hem sosyal hem de fiziksel çevre yaratıcılık üzerinde etkilidir. Çocuklar psikolojik olarak güvenli bir ortamda kendilerini ifade edebilirler, yeni düşünceleri deneyebilirler, risk alabilirler, soru sorabilirler
YARATICILIĞI GELİŞTİRMEK Yenilik ve farklılığa izin verilmeyen bir ortamda kişi ne kadar yetenekli olursa olsun yaratıcılığını geliştiremeyebilir. Oysa teşvik ve takdir motive olabilmeyi artırır. İşbirliği ve güven ortamı, düşüncelerin eyleme geçirilebildiği koşullar, herkesin düşüncesine değer verilmesi, yeniliğe ve öğrenmeye destek, farlılığa tahammül etme, yanılgıya hoşgörü ile bakma, takdir ve fark edilme yaratıcılığı destekleyen sosyal koşullardır.
YARATICILIĞI GELİŞTİRMEK Yaratıcılığın geliştirilmesinde en önemli araçlardan birisi oyundur. Çocuklar oyun oynarken hayal güçlerini kullanmakta, oyun sırsında yaratıcılıklarını geliştirmektedirler. Çocuklar oyun oynarken gözlemlendiklerinde ne kadar yaratıcı oldukları dikkati çeker. Evcilik oyunun oynayan bir çocuk bu oyunu defalarca oynamasına karşılık her oynadığında farklı şekillerde oynar, farklı rolleri üstlenir.
SANATIN TANIMI Sanat en genel anlamıyla, yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak kabul edilmektedir. Sanat, çocukların/insanların duygu ve düşüncelerini dışa aktarabildiği bir araç olarak görülmektedir.
GELENEKSEL SINIFLANDIRMA SANATIN SINIFLANDIRILMASI GELENEKSEL SINIFLANDIRMA Görsel Sanatlar (Plastik Sanatlar) Ses ve Söz Sanatları (Fonetik Sanatları Karma Sanatlar
Görsel Sanatlar (Plastik Sanatlar) Malzemeye yeni bir biçim verilmesi ile yapılan bir sanat dalıdır. Plastik görme duyusuna hitap ettiği için görsel sanatlar da denilmektedir. Resim, heykel, mimari gibi. Çocukların yaptıkları resimler görsel sanatlara girmektedir.
Ses ve Söz Sanatları (Fonetik Sanatları) Müzik ve edebiyat bu sanat alanında yer almaktadır. Duyma ile ilgili olduğu için İşitsel Sanatlar da denilmektedir.
Karma Sanatlar Hem görsel hem işitsel olan sanatlardır. İnsanın, eyleme dönüşmüş ifadelerle kendini veya bir olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır: Tiyatro, opera, müzikal oyun, kukla gibi sahne sanatları, sinema, gölge oyunu gibi türleri buna örnek olarak gösterilebilir.
ÇAĞDAŞ SINIFLANDIRMA Yüzey Sanatları Hacim Sanatları Mekân Sanatları Dil Sanatları Ses Sanatları Devinim Sanatları Dramatik Sanatlar
Yüzey Sanatları: Tüm iki boyutlu sanat çalışmaları, yani bir eni ve bir boyu olan kâğıt veya tuval üzerine, bir duvar ya da kumaş üzerine uygulanan sanatlardır: Resim ve türleri ( yağlı boya, sulu boya, baskı sanatları, afiş, grafik çizimler ), duvar resmi, minyatür, karikatür, fotoğraf, batik, süsleme vb.
Hacim Sanatları Üç boyutlu sanat çalışmalarıdır. Sözgelimi heykel, seramik, anıtlar gibi.
Mekân Sanatları İç ya da dış mekânı içine alan ya da düzenleyen sanat dallarıdır. En başta mimarî olmak üzere (bahçe mimarîsi, peyzaj mimarîsi), çevre düzenlemesi gibi mekâna ilişkin tüm tasarım çalışmaları.
Dil Sanatları Edebiyat ve yazı türlerini kapsayan sanatlardır: Roman, hikâye, şiir, deneme, tiyatro metni, film senaryosu vb. gibi.
Ses Sanatları: Müzik ve bütün türlerini kapsayan sanatlardır: Halk müzikleri, klâsik müzikler gibi.
Devinim Sanatları İnsanın, bedeniyle anlatım gücü kazandırdığı sanatlardır: Bale, dans türleri, halk dansları, pandomim vb.
Dramatik Sanatlar İnsanın, eyleme dönüşmüş ifadelerle kendini veya bir olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır: Tiyatro, opera, müzikal oyun, kukla gibi sahne sanatları, sinema, gölge oyunu gibi türleri buna örnek olarak gösterebiliriz.
SANAT EĞİTİMİ Son yıllarda sanat eğitimine bakış açısında farklılıklar olmuştur. Eskiden sanat, çocuğa verilen bir ders iken, günümüzde çocuğun düşünce ve duygularını dışa aktarabildiği bir araç olmuştur. Çocuk sanat eğitiminde özgür bırakılmaktadır. Bireysel farklılıklar gibi her çocuğun öz inancı, öz bir anlatım biçimi vardır.
SANAT EĞİTİMİ Sanat eğitimi bir duyarlılık eğitimidir. Sanat eğitimi almış bireyler olaylara ve çevrelerine karşı daha duyarlı ve hoşgörülü olurlar. Yaratıcı davranışlar geliştirebileceği gibi problemler karşısında da çok yönlü çözümler üretebilirler.
SANAT EĞİTİMİN AMAÇLARI Bireyi, kapasitesi doğrultusunda entelektüel, duygusal ve sosyal gelişim açısından destekleyerek, bireyin kişisel ilgi ve isteklerine yanıt verebilme çabasını hedefler. Duygusal, duyuşsal, bilişsel, entelektüel etkinliklere bağlı artistik beceriler kazandırmak, estetik duyarlılığı ve yaratıcılığı geliştirmek, sözsüz düşünme yeteneğini, imgelemeyi, imgeleri gerçekleştirmeyi desteklemek sanat eğitiminin hedefleri arasında yer alır.
SANAT EĞİTİMİNİN İLKELERİ Uygun ve farklı deneyimlerin sunulması Süreç ve ürün Uygunluk veya orijinallik Sanat çocuğa aittir Kabul edilme ortamı Rol modelleri sunma
UYGUN VE FARKLI DENEYİMLERİN SUNULMASI Eğitimcinin farklı materyaller sunarak çocukların farklı deneyimler yaşamasına için ortam oluşturması önemlidir. Çocukların farklı sanat alanları ile iç içe olmaları sağlanmalıdır.
SÜREÇ VE ÜRÜN Çocuklar üründen çok süreç ile ilgilenirler Bu nedenler çocukların ürünlerine değil süreçlerine önem verilmelidir.
UYGUNLUK VEYA ORİJİNALLİK Sanat eğitiminde orijinal düşünceleri desteklemek, bunlara değer vermek ve bunları çocuk istiyorsa sergilemek önemlidir. Materyalleri sunmak ve çocukların materyalleri özgün bir şekilde birleştirmelerine fırsat vermek gerekir.
SANAT ÇOCUĞA AİTTİR Sanat çocuğa özgün düşüncelerini sunma fırsatı verir. Bu nedenlerle çocuklara malzemeler, ortam sunulmalı, özgür bırakılmalıdır.
KABUL EDİLME ORTAMI Sanat eğitimi sürecinde çocuğun kendini güvenli bir atmosferde hissetmesi önemlidir. Çocuklar kendilerine saygı duyulan bir ortamda düşüncelerine saygı duyulacağından emin olur.
ROL MODELLERİ SUNMA Yetişkinlerin sanat ile ilgilenmeleri, sanat için zaman ayırmaları, sanat ile ilgilenirken heyecan duymaları çocukları olumlu yönde etkiler. Çocuklar sanat ile ilgilenen yetişkinleri izleyerek sanatsal yaratma sürecini gözlemleme fırsatı bulmuş olurlar.
SANATSAL TASARIM ÖĞELERİ Nokta Çizgi Biçim Renk Leke Doku Mekan
NOKTA Noktanın birden fazla kullanımında göz kendiliğinden bağlantı kurar ve noktaları çizgilere dönüştürerek algılar. Noktaların sık ya da seyrek dağılımı ile farklı leke değerleri oluşur. Sık olanlar koyu leke etkisi seyrek olanlar açık leke etkisi yaratır.
ÇİZGİ Çizginin gerçek varlığını sınırı belirleme, varlıkları tanıtma, çeşitli duygu ve düşünceleri kendi başına ifade edebilme özelliği dolayısıyla sanat alanında görürüz. Genel anlamda iki çeşit çizgi vardır; Düz Çizgi ve Eğri Çizgi (Çizgi çeşitleri: kırık, devamlı, kesik, kıvrık, dikey, yatay, ince, kalın, uzun, kısa … bunların hepsi bu iki çeşit çizgi tipi içinde yer alır).
BİÇİM/FORM Bir varlığın dış çizgileri bakımından niteliği biçimi oluşturmaktadır. Genişliği ve yüksekliği olan alanlara biçim denir.
BİÇİM/FORM Biçimler iki ya da üç boyutlu olabilir. Resimdeki biçimler genişlik ve yükseklikten ibaretse iki boyutlu olarak kabul edilir. Genişlik ve yükseklikle birlikte derinlik de varsa, derinlik etkisi yaratılmışsa üçüncü boyut etkisi devreye girer. Artık biçim değil form olur. Üçüncü boyutta ışık-gölge, perspektiften yararlanılır. Kare, daire, üçgen birer biçimken üçboyutlu görünümleri küp, küre, koni birer formdur.
RENK Yaşamımın her alanında renk vardır; giyim, dekorasyon, mimari vd. Algılanabilmesi için ışığın varlığına ihtiyaç vardır. İnsanda oluşturduğu etkiden dolayı görsel sanatlarda önemli bir öğedir.
LEKE Bir yüzey üzerinde algılanan farklı ton değerlerine leke denir. Her renk bir leke değerine sahiptir. Sarı, mavi, yeşilin leke değerleri vardır. Ya da açık, koyu yeşilin de leke değerleri var. Siyah beyaz fotoğraflarda leke değerleri net bir şekilde görülebilir.
DOKU Gözle bakıldığında algılanan görsel doku olur, koyunun kıvrımlı çizgiler yaparak resmedildiği bir resme bakılınca görsel doku devreye girer. Portakal kabuğuna dokununca dokusu anlaşılır, kabuk üzerindeki noktalarında vurgulandığı resim ile kabuğa dokunmadan algılanan görsel doku algısıdır.
MEKAN Sanatta mekan iki ya da üç boyutlu olabilir. Mekan fon ile objeler arasında her türlü ilişki olarak değerlendirilir. Nesnelerin altında, üstünde, arasındaki alandır, objelerin yerleştiği zemindir, arka fondur.
GÖRSEL TASARIM İLKELERİ Denge Birlik (Bütünlük) Değişiklik Ahenk (Uyum) Hareket ve ritm Dereceleme Oran-orantı
Çocuklarda Resmin Gelişim Aşamaları Karalama aşaması (1-2 yaş) Temel formlar aşaması (3-4 yaş) Şema öncesi aşama (4-7 yaş) Şematik aşama (7-9 yaş) Gerçekçilik aşaması (9-12 yaş) Mantık aşaması (13 yaş ve üzeri)
Karalama aşaması (1-2 yaş) Bu aşamada çocuklar karalama yapmaktan çok hoşlanır. Çizgiler gelişigüzeldir.Geniş kol hareketleri ile çizim yaparlar.
Temel formlar aşaması (3-4 yaş) Birtakım şekilleri tekrarlamaya ve sıklıkla bütün bir sayfayı benzer formlar ile doldurmaya başlarlar. Bu dönemde çocuklar araçların kontrolünü sağlamaya başladıkça, temel formlar ve çizgiler üretmeye başlarlar.
Şema öncesi aşama (4-7 yaş) Çocuklar kendi dünyalarındaki nesneleri ve canlıları temsil edecek semboller kullanmaya başlarlar. Genellikle, bu aşamada kullanılan ilk sembol yuvarlak bir kafadan ve çizgi şeklindeki bacaklardan oluşan bir insandır.
Şematik aşama (7-9 yaş) Bu aşamada, çocuklar semboller geliştirmeye devam ederler, ancak kullandıkları semboller daha gelişmiş düzeydedir. Bazı çocuklar bileşenlerin gerçekçi görünmesine çalışmakta ve belli semboller geliştirmekte, bu sembolleri tutarlı bir şekilde ve özgün bir tarzda çizerek kendilerine özgü çizimler oluşturabilmektedir.
Gerçekçilik aşaması (9-12 yaş) Bu aşamada çocuklar, resimlerinde gerçekçiliğe daha çok önem vermeye başlamakta, resimlerinin gerçekmiş gibi veya bir fotoğraf gibi görünmesini istemekte, boyut, oran, konumlandırma, şekil, renk ve perspektif ile ilgilenmektedir.
Mantık aşaması (13 yaş ve üzeri) Ergenliğin başlangıcına rastlayan bu dönemde çocukların çevrelerindeki olayların farkında oldukları dikkati çekmektedir. Çocuk ya da ergen bu dönemde yakın çevresinde gördüğü objelerin orantılarını, boyutlarını, derinliklerini çizgilerine yansıtmaya çalışmaktadır. Ergen, insan figürünü büyük bir ayrıntıyla çizmekte, cinsel özelliklere dikkat etmekte ve bunları yapmış olduğu resimlerine yansıtmaktadır.