ÖZEL DURUMLARDA( HASTALIK-KAZA) PSİKOLOJİK DESTEK PEDİATRİK HASTALARA, GERİATRİK DÖNEMDE, SOSYAL HİZMETE MUHTAÇ HASTA VE YARALILARA, KAYIPLARDA, KRONİK HASTALIĞI OLAN VE TERMİNAL DÖNEMDEKİ HASTAYA, PSİKOLOJİK DESTEK Birsen Gültekin Giderer. Tüm hakları saklıdır. Sanatçının izniyle.
Öğrenme Hedefleri: Bu bölümü çalıştıktan sonra; Pediatrik hastalara, sosyal desteği açıklayabilecek, Geriatrik dönemdeki bireylerin özelliklerini açıklayabilecek, Sosyal hizmete gereksinim duyan bireylere ve yaralılara psikolojik destek konularını açıklayabilecek, Kayıplarda ve kronik hastalığı olan hastaya psikolojik destek konularını açıklayabilecek, Terminal dönemdeki hasta ve yakınlarına psikolojik destek konularını açıklayabileceksiniz.
İçindekiler: Tartışma Soruları Pediatrik hastalara sosyal destek Geriatrik dönemin psikososyal özellikleri Sosyal hizmete muhtaç hasta ve yaralılara psikolojik destek Kayıplarda psikolojik destek Kronik hastalığı olan hastaya psikolojik destek Terminal dönemdeki hastaya ve yakınlarına psikolojik destek Özet Tartışma Soruları Pediatrik hastalara sosyal destek İhmal ve istismarlarda psikolojik destek
GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ Psikoloji bilimi sağlık hizmetlerinin her alanına önemli katkılarda bulunmaktadır.Hasta hem bedensel hem de psikolojik yönden desteklendiğinde sağlıklı olacaktır.
Buna bağlı olarak,çocukların sağlık gereksinimleri de giderek artmaktadır.Çocuk gelişiminde ailelere çocukların davranışsal ve duygusal yönlerine ilişkin öneriler verilmesi önemlidir.
Doğumdan ergenlik dönemine kadar (0-13 yaş), çocukların geçirdiği psiko-sosyal ve fiziksel evreler gelişim dönemleri halinde incelenmiştir. Değişik yaş grupları içinde belirtilen özellikler, katı bir zaman dilimi olarak değerlendirilmemelidir. Bireysel farklılıklar nedeniyle, çeşitli gelişim özellikleri ve davranışlar, bazı çocuklarda belirtilen yaştan farklı zamanlarda görülebilir.
Çocuklarda, boy gelişimi,doğumda (cm olarak) ortalama 48-54 cm’dir Çocuklarda, boy gelişimi,doğumda (cm olarak) ortalama 48-54 cm’dir. Bir yaşında,25-30cm uzar.
Çocuk; 2-3. aylarda başını tutar. 6-8. aylarda oturur. 12-15. aylarda yürür. Erken çocukluk döneminde, hızlı büyür ve çok hareketlidir. Çocuk büyüdükçe tepkileri farklılaşmaya başlar; sözlü tepkiler artar, motor tepkiler azalır.
1-3 yaş dönemi:Fiziksel temas(dokunma) önemlidir 1-3 yaş dönemi:Fiziksel temas(dokunma) önemlidir.Bağımsızlık duygusu yoktur.Temel güven duygusunun kazanımı önemlidir. 8-12 aylar arasında tanıdık yüzleri ve yabancıları ayırt etmeye başlar. Dış dünyadan çok kendi bedenini merak eder ve bedeniyle ilgilenir. Bir yaşına kadar aşama aşama nesne sürekliliğini kazanır ve artık bir nesneyi görmediği zaman da onun var olduğunu bilir.1-2 cümlelik ifadelerle kendini anlatır. İki-üç yaş arasında sorular sormaya başlar.Konuşması anlaşılır olmaya başlamıştır.
Bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde fiziksel gelişim yanında duygusal ve sosyal gelişim de hızlıdır. Yeni doğan bebekler çok sayıda uyarandan korkarlar, büyüdükçe hayali olaylardan korkmaya başlarlar. Çocuğun ilkokula başlaması ile,sosyal gelişim daha hızlanır.Çocuğa bu dönemde güven duygusu verilemezse,yalan söyleme,tırnak yeme, parmak emme,tikler gibi bazı davranış bozuklukları görülür.
5-12 yaş dönemi: Hayal gücü zengindir 5-12 yaş dönemi: Hayal gücü zengindir.Dikkat süresi kısa olmasına rağmen sözlü ifade yeteneği gelişmiştir. Diğerlerini anlamaya ve onların bakış açılarını görmeye başlar. Oyun grupları küçüktür ve kısa süreli oyunlar oynanır. Sık sık fakat kısa süreli tartışmalar çıkar. Yaşıtlar gittikçe önem kazanır.Öğretmenin beğenisi, başarısı, olumlu arkadaşlıklar kurabilmesi ve kendini tanıması açısından çok önemlidir.
Dil gelişimi mantık yürütme,kendini kontrol etme yeteneği gelişmiştir Dil gelişimi mantık yürütme,kendini kontrol etme yeteneği gelişmiştir. 7 yaşında dikkat süresi önemli ölçüde genişler, dikkatini başka yöne çevirebilir. Kızlar ve erkeklerin ilgi duydukları konular farklıdır. Bu farklılıklar, sık sık tartışmalara yol açar. Endişeler daha çok kişinin kendisine saygısını ve güvenini tehdit eden olaylarla ilgilidir.Örneğin, anne-babadan birini kaybetme, ailenin ekonomik durumunda bozulmalar gibi…
Başarı kavramı önemlidir Başarı kavramı önemlidir.Bu dönemde korku,öfke,kaygı gibi duygular sık sık yaşanabilir.Oyunlar,6-7 kişilik gruplar halinde oynanır.Oyun kurallarına fazla uyulmaz.Kız, erkek karışık oynarlar. Ancak, yakın arkadaşlarını kendi cinslerinden seçerler.
12-19 yaş dönemi: Fiziksel ve devinsel gelişimin hızlı olduğu dönemdir 12-19 yaş dönemi: Fiziksel ve devinsel gelişimin hızlı olduğu dönemdir. Bağımsızlık duygusu artmıştır. Arkadaş grupları önemlidir. Yaşıtlar, çocuğun davranış standartları ve model kaynaklarıdırlar. Erkeklerin ve kızların ilgileri daha değişik ve çeşitlidir.Genelde neşelidirler, grup oyunları popülerdir.
Kızlar, sosyal etkinliklerde erkeklere nazaran daha etkindirler Kızlar, sosyal etkinliklerde erkeklere nazaran daha etkindirler. Karşı cinse ilgi artmıştır. Genelde kızların erkeklere ilgisi, erkeklerin kızlara olan ilgisinden daha fazladır. Alkol, sigara ve ilaç kullanımı gibi olumsuz alışkanlıklar başlayabilir. Cinsellik olgusu gelişir. Arkadaşlar arasında bilgi alışverişi başlar. Fiziksel değişiklikler duygusal açıdan büyük bir stres oluşturur.
Okuldaki otorite ve disiplin sorgulanmaya başlar ve genellikle karşı çıkılır.Okul birçok sosyal deneyim için önemli bir ortamdır. Kendine güvenmeme eğilimi vardır, kendini inceler,içe dönük ve utangaç olabilir. Diğer insanların, özellikle yaşıtlarının kendisi hakkındaki düşüncelerinden endişelenirler. Sosyal içerikli konuları tartışmaya başlarlar. .
Ergenlik dönemi hem ergen hem de ailesi için zor dönemdir Ergenlik dönemi hem ergen hem de ailesi için zor dönemdir. Ebeveyn bu dönem, çatışmaların olmaması için çocuğunu iyi tanımalıdır.Ergen bedensel, cinsel, sosyal ve duygusal anlamda değişim yaşadığından kendisini tanımlamakta güçlük çeker. Bu geçiş zorluklarında aile genci anlamaya çalışarak,sorunlarında yanında yer almalıdır.. Bazı durumlarda uzman desteği ile sorunlar daha kolay atlatılabilir.Erken çocukluk döneminde sevgiye dayalı tutum kazanılmışsa bu dönem başarı ile geçer.
PEDİATRİ HASTALARINA PSİKOLOJİK DESTEK Çocuk ve ergenlerin gelişim özellikleri bilindiği takdirde,sorunlarda psikolojik destek kolaylıkla sağlanır.Çocukların yaşama ve hastalıklara ait yaşantıları sınırlı olduğu için, sağlık personelinin yaklaşım ilkelerini iyi bilmesi gerekir. Soğukkanlı hoşgörülü, deneyimli iletişim uygundur.
0-1 yaş grubunda çocuklar mutlaka anne ya da çocuğun bakımıyla birebir ilgilenen kişinin kucağında muayene edilmelidir. Çünkü bu dönemde çocuk kendisinin anneden ya da bakan kişiden ayrı birey olduğunu düşünemez. Aksi uygulamalar ayrılık kaygısı ve panik atakların oluşmasına neden olur.
Stetoskop ve benzeri tıbbi aletlerin ısıtılması, anne bebeğini emziriyor ise, beklenmesi bu yaş grubunda önemli yaklaşım ilkelerindendir. 1-3 yaş grubunun da psikolojik olarak anneden ayrı muayenesi uygun değildir. Göz iletişimi kurmak, eline oyuncak almasını sağlamak güven veren psikolojik yaklaşımlardandır.
3-5 yaş grubu hastalarda ağrı ve çirkinlik korkusu görülür 3-5 yaş grubu hastalarda ağrı ve çirkinlik korkusu görülür. Bunun için ağrı bölgesi en son palpe edilir. Göz seviyesi hizasında iletişim sağlanır. Pansuman, alçı ve buna benzer bölgelere resimler yapabileceği söylenebilir,sevebileceği küçük ödüllerle güven sağlanabilir.
5-12 yaş grubundaki çocuklar ağrıdan, şekil bozukluğundan, organ kaybından ve ölümden korkabilirler. Sağlık personeli çocukların yanına oturup, ismini söyleyip kendini tanıtmalıdır. Hasta rahatsızlığını kendisi anlatmalı, ağrıyan yeri varsa kendisi göstermelidir. Yapılan işlem ve gerekçeleri dürüstçe ve yalın ifadeyle anlatılmalıdır.Kendine güvenli yaklaşım çocuğun rahatlamasını sağlar.
Doğumdan kısa süre sonra anneden ayrılan bebeklerde görülen bedensel ve zihinsel gelişim geriliği sık hastalanma hatta ölüm gibi sorunlar araştırıldığında anne sevgisi eksikliğinin olduğu görülmüştür. Davranış problemleri,duygusal bozukluklar araştırıldığında ailede olumsuz duyguların yaşandığı çocuğa önem verilmediği gözlenmektedir.
İHMAL VE İSTİSMARLARDA PSİKOLOJİK DESTEK Çocuk ihmali ve istismarı ulusal ve uluslararası düzeyde ele alınmalıdır. Çocuk ihmali ve istismarı, yetişkinler toplum ya da ülke tarafından çocuğa bilerek ya da bilmeyerek fiziksel, psikolojik ve sosyal olumsuzluklarda bulunulması olarak tanımlanır. Çocuk istismarına ekonomik, cinsel, fiziksel, duygusal ve ihmal gibi faktörler neden olur.
ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARINDA GÖRÜLEN DUYGUSAL BELİRTİLER Depresyon Uyku bozuklukları Saldırganlık Korku Ağlama nöbetleri Yaş grubuna uygun olmayan davranışlar İntihar düşüncesi Panik ataklar
FİZİKSEL BELİRTİLER Çocuğun vücudunun muhtelif yerlerinde morluklar, farklı düzeylerde ve farklı zamanlarda iyileşme gösteren tipik darp izleri olabilir. Yine darp izleri tatil, hafta sonu gibi rutin aralıklarla tekrarlanan belirtiler verebilir. Nedeni açıklanamayan yanıklar, özellikle el ayasında, ayak tabanında, kaba etlerde sigara yanıkları tedavinin geciktiğini düşündüren yara ve yara enfeksiyonları olabilir.
İHMAL VE İSTİSMARLARDA PSİKOLOJİK DESTEK Çocuk ihmal ve istismarlarında psikolojik destek sağlamak için iyi öykü almak ve güven oluşturmak iyileşmeyi hızlandırmak açısından önemlidir. Öykü alma Sağlık personeli ihmal ve istismara uğrayan çocuğa kendini, görevini ismiyle birlikte yumuşak ses tonuyla tanıtarak öykü almaya başlamalıdır. İsmiyle hitap edip çocukla yan yana oturmak doğru öykü almaya yardımcı olur.
Olayın oluş şekliyle ilgili olarak (nasıl, ne) sorularıyla başlayan cümleler kurulmalıdır. Niçin, neden, vb. ifadeler kullanılmamalıdır. Çocuğun anlattığı olayda abartı hissedilirse aynı soru bir süre sonra içeriği değiştirilmeden tekrar sorulabilir.
Dikkatle dinlemek, dinlerken yargılamamak ve doğal olmak iyi öykü almayı sağlayacaktır. Çocuğun kişilik özellikleri, hobileri, fobileri, yakınları ile ilişkileri, ailenin sosyo– ekonomik durumu, arkadaş ilişkileri, beslenme ve temizlik alışkanlıkları ile ilgili bilgiler istismar için önemli ipuçları verir. Ebeveynle ya da çocuğun bakımı ile ilgilenen kişilerle ayrı ayrı görüştükten sonra gerekirse beraber görüşmek yerinde ve doğru olur.
GÜVEN İLİŞKİSİ OLUŞTURMA Uygun ortam sağlanır. Yan yana oturulur (karşısına oturmak iletişimi olumsuz etkileyebilir). Çocuğun ismi öğrenilip kendinizi tanıtarak iletişime başlanır. Bedeninin ona ait ve özel olduğu anlatılmalıdır. Çocukların da büyükler gibi duyguları olduğunu, izinsiz dokunulmasına “hayır” deme hakkının bulunduğu özellikle vurgulanmalıdır.
Paylaşımcı olmamak, gereksiz detaylara girmek güven ilişkisini zedeleyebilir. İstismar ve ihmal durumlarında ne olursa olsun kendisinin suçlu olamayacağı belirtilmelidir. Her olumsuzlukta mutlaka yardım için söz verilmeli ve her şeyi rahatça anlatması için güven sağlanmalıdır. İstismar ve ihmalle ilgili veya bunları hatırlatacak film, program izlemesi engellenmeli, bu konuda aile ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
Çocuk ihmali ve istismarında; hukuk- emniyet, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği, yardımlaşma sorunun çözümü için gereklidir. Hukuk–Emniyet; çocuk hakları, sorgulama ve muayene ile ilgili yasal düzenlemeler takip edilmeli ve yardım alınmalıdır. Sağlık; ebeveyn psikolojisi, çocuk gelişimi,bilgileri ihmal ve istismarın tanımlanmasında yardımcı olmaktadır.
Sosyal hizmetler; risk taşıyan grupların belirlenmesi, desteklenmesi, ev ziyaretleri ile özel durumların düzeltilmesi ve gerekirse çocukları koruma altına alınmalıdır. Sivil toplum kuruluşları; bu alanda son yıllarda sivil toplum kuruluşları ciddi ve duyarlı çalışmalarla kamu kuruluşlarına yardımcı olmaktadır.
GERİATRİK HASTAYA PSİKOLOJİK DESTEK 65 yaş ve üstü nüfusun artmasına bağlı olarak yaşlıların sağlık ve hastalık durumlarının değerlendirilmesi yaşlılığa bağlı komplikasyonların azaltılması amacıyla tıpta geriatri bilimine ihtiyaç duyulmuştur. Yaşlılık, hastalık değildir. Organ ve sistemlerdeki yaşlanmayı hastalıklardan ayırt etmek gerekir. Buna bağlı olarak yaşlı hastaların psikolojisinde de bu döneme bağlı değişimlerin olması normal kabul edilir. Yaşlının hayatını daha kaliteli devam ettirmesi için psikolojik yönden de desteklenmelidir.
Yaşlılık, bireylerin genlere has bir zaman süreci içinde, iç ve dış çevredeki değişikliklere uyum yeteneğinin azalması sonucu, problemlerle başa çıkmanın zorlaştığı ve pek çok hastalığın karşımıza çıktığı bir yaşam dönemidir. Bu dönemde amaç yaşlanmanın ortadan kaldırılması değil, yaşlılık yıllarına sağlıklı ulaşmak ve mevcut sağlığın olabildiğince korunmasını temin etmektir. Dünya Sağlık Teşkilatı 65 yaş ve üstü olarak belirlediği geriatrik popülasyonda sağlıklı yaşlanmanın mümkün olabilmesi için 1995 yılında 'Yaşlanma ve Sağlık' programını uygulamaya koymuştur.
Geriatrik dönemin önemini ve özelliklerini anlatan en önemli bilim adamlarından birisi E.Erickson’dur. (Benlik bütünlüğüne karşı Umutsuzluk): Erickson’a göre insan hayatı psikososyal olarak doğumundan ölümüne kadar sekiz evreye ayrılır. Yedinci evre ileri yetişkinlik (yaşlılık) döneminin psikososyal özelliklerini anlatır.
GERİATRİK DÖNEMİN PSİKOSOSYAL ÖZELLİKLERİ : İnsan, biyolojik üretkenliğin dışında diğer meslek ve uğraşılarla gelecek nesillere rehberlik ederek üretken olabilir. Ancak üretkenliğin bittiği geriatrik dönemde kendisini işe yaramaz hissedebilir. Umursamaz davranışlar içine girebilir. Üretemediğini düşünerek,yaşamının sonuna geldiğini düşünerek, mutsuz olur.
Bu dönemde kişi geride bıraktığı dönemlerin gelişim görevlerini yerine getirmişse, birikimlerinden yararlanılan, sevilen, aranan ve güvenilen bir kişi olarak mutlu şekilde hayatını devam ettirir. Ego bütünlüğü sağlanır. Geride bırakılan dönemlerde çok çatışma ve olumsuzluklar yaşamış ise ölüm korkusu ve hastalıklar kaygısı ile yaşanır.
Geriatrik Hastaların Özellikleri: Geriatri dönemine bağlı değişimler organik ve psikolojik özelliklerdir. Organik özellikler: Gözlerdeki görme fonksiyonunun azalması Kulaktaki işitme fonksiyonunun azalması Dişlerde kayıplar Kemiklerde kalsiyum çekilmesi Kalp damar hastalıklarına bağlı fonksiyon bozuklukları
Endokrin sistem değişikliklerine bağlı fonksiyon bozuklukları ve diyabet Sinir sistemi dejenerasyonuna bağlı olarak; üriner inkontinansı (idrar tutamama) ellerde tremor (titreme) Cilt kırışması sorunları.
Psikolojik özellikleri: Yaşamdan hoşnutsuzluk, suçluluk duygusu, intihar düşüncesi, öz bakımda isteksizlik, kendini değersiz hissetme gibi belirtiler görülebilir. Bellek, düşünme, problem çözme gibi zihinsel etkinliklerde önemli ölçüde düşme görülür. Yaşlılığın ilk dönemlerinde demans az görülür, ileri dönemlerde belirginleşir. İlk dönemlerde unutkanlık normal kabul edilebilir.
İlerleyen dönemlerde,etrafındaki kişilerin isimlerini karıştırır, günlük eşyaları nereye koyduğunu bulamaz. Unutkanlığın yanında genel konfüzyon belirtileri görülür. Bunlar ani öfke patlamaları, ağlama nöbetleri, kıskançlık, şüphecilik gibi değişiklikler görülebilir. Daha ileri yaşlarda unutkanlık hayatının tamamen içindedir. Aylar ve günler birbirine karışmıştır. Yemeği ocakta unutma,sokağa çıktığında evini bulamama gibi tehlikeli unutkanlıklar başlamıştır.
GERİATRİK HASTAYA PSİKOLOJİK DESTEK Geriatrik hastalar psikolojik ve organik değişimler gereği psikolojik desteğe gereksinim duyarlar. Problemlerin en aza indirilmesi için sağlık ekibinin, yaşlılık döneminin bilgilerine sahip olmalarının yanı sıra, hasta yakınları ile sürekli işbirliği içerisinde olması önemlidir.
Psikolojik yaklaşımlar: Hasta hakları yönetmeliği hakkında bilgi edinip değişen ve gelişen bilgileri takip etmek. Hasta veya yaralıya kendini tanıtıp, samimi dille hitap ederek kendisinin önemli biri olduğunu hissettirmek. Sadece gereksinimlerinde değil, farklı zamanlarda sorunları ile ilgilenmek. Bakımıyla ilgili yakınlarının da endişelerini azaltmak ve bilinçli refakatlerini sağlamak için eğitmek gerekir.
Psikolojik destek verirken hasta zaman zaman yakınları ile olumlu olumsuz tartışmalar yaşayabilir. Böyle durumlarda konuya müdahale etmeden sabırla dinlemek gerekir. Psikolojik sorunların zamanında tespit edilmesi rahatsızlığın tehlikeli boyutlara ulaşmasını önleyecektir. Yaşlılarda birçok sağlık sorunlarının bir arada olması her bir sorunun ayrı ayrı ele alınmasıyla* hastanın psikolojisine daha köklü destek sağlayacaktır. *Görme fonksiyonunun azalmasına bağlı sorunların çözülmesi, işitme fonksiyonlarının azalmasına bağlı işitme aparatı takılması, dişlerdeki azalmalar veya protezlerin bakımı, kullanımı vb.
Geriatrik hasta için ev, hastane veya sosyal hizmet mekânında sağlıklı, sevdiği, ihtiyaç duyduğu, eşyalarla donatılmış bir yer düzenlenmelidir. Kendisine refakat eden kişi, bilgili ve yardımsever olmalı ayrıca yaşlının benimsediği, sevdiği biri olmalıdır. Hastanın yaşını, hastalıkla ilgili özelliklerini, eğitim durumunu, beslenme alışkanlıklarını, dini inançlarını, sosyal ilişkilerini bilmek psikolojik destek için kolaylık sağlar.
İyi bir dinleyici olmak, dinlerken hastayı yargılamamak (sen zaten böylesin, sen cimrisin gibi) gerekir. Geriatrik hastaya demans ve konfüzyon durumları için, uzun süre yalnız kalmaması, bulmaca çözmesi veya kültür durumuna göre benzeri uğraşlar önerilir. Analitik düşünce gücünü geliştirilmesi gerekir. Örnek: Okuduğu bir kitabı yorumlaması gibi. Hem fizyolojik hem de psikolojik yönden olumlu desteklenebilmesi için, durumuna uygun spor veya hafif egzersizler tavsiye edilir.
Özellikle depresyon durumlarında dramatik yayın, film ve haberlerden uzak durmaları sağlanmalıdır. Kullandığı ilaçlar ilaç verme ilkelerine uygun verilmeli, birebir takip edilmeli, yaşlı hastalar ilaç komplikasyonlarına fazla duyarlı oldukları için yan etkileri en az olan ilaçları seçmeye özen gösterilmelidir. Yaş grubuna ve uğraşılarına uygun dernek veya kulüplere üye olması konusunda önerilerde bulunulabilir.
SOSYAL HİZMETE MUHTAÇ HASTA VE YARALILARA PSİKOLOJİK DESTEK Sosyal hizmete muhtaç insanlara yardım insanlık tarihi kadar eskidir. Hastalara psikolojik, sosyal ve ekonomik destek sağlama hastaneye ve hastalığa uyum sürecini kolaylaştırmak ve sosyal hayatını en verimli, en iyi şekilde sürdürmek için gerekli tıbbi, psikolojik destek verilmelidir. Değişen ve gelişen dünyada sosyal hizmetin önemi gitgide artmaktadır.Sosyal hizmete muhtaç olan insanlara verilecek destek, onların mutlu olmalarına azami katkı sağlamalıdır.
SOSYAL ENDİKASYON Hastanın sosyal durumuna göre tıbbi bir müdahaleye, karar verilerek,onu yaşama kazandırmadır. Sosyal işlev görmede bireylerin,grupların kapasitesini artırmak için yardım eden,profesyonel faaliyetler bütünüdür. Örneğin, sokakta soğuk ve alkol etkisiyle donma sınırına gelmiş olan ve tedavi olanakları bulunmayan bir kişiye hastanede uygun koşulların yaratılarak, kendisini iyi hissetmesinin sağlanması, bu aşamadan sonra da desteğe devam edilerek,mutluluğuna katkı sağlanması.
Sosyal Hizmete Muhtaç Hastaların Özellikleri Sosyal hizmet hastaları ve yaralıların özelikleri tek yönlü olabildiği gibi iki yönlü, en dramatik olanı çok yönlü de olabilir. Çocuklar, annesini veya babasını, her ikisini de kaybetmiş olabilir. Çocuk, anne, baba veya her ikisi tarafından terk edilebilir. Ebeveynler tarafından ihmal ve istismar edilebilir.
Doğuştan engelli doğabilir Doğuştan engelli doğabilir.Sonradan bir sağlık sorunu trafik kazası veya doğal afetle sosyal hizmete muhtaç olabilir. Sağlıklı bir insanın elde olmayan nedenlerle geçici veya kalıcı engeli olması, ekonomik kayıpları, doğal afet, kaza, yakınlarının terk etmesi gibi durumlardan dolayı sosyal hizmete muhtaç olabilir. Yaşlılar, yaşlılığa bağlı psikolojik ve fizyolojik engeller, evlatları tarafından terk edilme, ekonomik kayıplar, doğal afet ve kazalar neticesinde sosyal hizmete muhtaç olabilirler.
Sosyal Hizmete Muhtaç Hastalara Yaklaşım Sosyal hizmete muhtaç olan hastanın veya yaralının acil gereksinimlerine öncelik verilmelidir. Sosyal hizmet hastasının sosyal eksiklikleri özellikle fizyolojik yönden giderilirse psikolojik yönden de düzelmesi kolay olur. Örneğin, yürüme engelli sosyal hizmet hastasına tekerlekli sandalye temin edilmesi psikolojik desteği kısmen sağlamış olur.
Sosyal hizmete muhtaç hasta ve yaralıya psikolojik yaklaşımlar : -Sosyal hizmete muhtaç hasta veya yaralılara ait olan mevzuatı takip edilip duruma göre hasta ve yakınlarını bilgilendirmesi.
-Sağlık personelinin,hasta veya yaralıya sakin bir ses tonu ile kendisini tanıtıp amacını açıklaması. -Yaşadığı yer, ihtiyaçlarını giderecek ve hastayı tehlikelerden koruyacak şekilde düzenlenerek adresinin belirlenip bu durumla ilgili sosyal hizmet uzmanı ile işbirliği yapılması. -Hasta veya yaralının durumu, kimlik bilgileri durumundaki değişikliklerin zaman geçirmeden kayıt altına alınması önemlidir.
Sosyal hizmet hastası veya yaralının temizliği, beslenmesi ve diğer fizyolojik ihtiyaçları kendisinden de yardım alınarak mahremiyetine saygı ve gizlilik prensibi içinde yapılmalıdır. Hijyen ve diğer ihtiyaçların giderilmesinde hastadan yardım istenerek özgüveninin korunmasına yardımcı olunması stres yönetimi bakımından önemlidir.
Psikolojik yaklaşımda bulunacak kişilerin, Yoğun insan sevgisi ve hoşgörüsü olmalı, strese dayanıklı olmalı,etkili iletişim ve sosyal diyalog becerisi olmalı, gayretli olmalı ve empatik iletişim becerisi olmalıdır.
Sosyal hizmete muhtaç olan kişi, oyun veya okul çağındaysa sosyal hizmet yetkilileri ile işbirliği içerisinde, sevgi, saygı, sabırla, toplumun örf, adetlerine uygun örnek davranışlarla eğitimini tamamlamasına katkıda bulunulmalıdır. Ekonomik kayıpları olan sosyal hizmete muhtaç hasta veya yaralıya ilgili kuruluşlarla işbirliği yapılarak ekonomik yönden yardımcı olunmalıdır.
KAYIPLARDA PSİKOLOJİK DESTEK Ölüm bilinen bir olgudur KAYIPLARDA PSİKOLOJİK DESTEK Ölüm bilinen bir olgudur. Ancak birinin kaybı, kolay kabul edilemez. Ölüm sonrası yaşanılanlar da bir o kadar güç, karmaşık, kabullenilmesi zor, etkileri ve tepkileri kişiye özel bir durumdur.
Her kayıp, karşısında birey kendini çaresiz hisseder Her kayıp, karşısında birey kendini çaresiz hisseder. Bu gerçekle yüzleşmek, baş etmek onunla yaşamayı öğrenmek kolay olmayabilir. Ölüm karşısında bireyin Değerleri, beklentileri karışır.
Ani Ölüm Kronik bir etken olmaksızın, beklenmedik bir sebeple (trafik kazası elektrik çarpması, boğulma, iş kazası vb.) kişinin hayatını kaybetmesidir. Ani ölüm karşısında insanların tepkileri, ölen kişinin ölüm nedenine, yaşına göre farklı olur.
Ani ölüm karşısında tepkiler : İnkar, şok ve sonrasında kabullenme: İlk zamanlarda ölümü kabullenmek oldukça zordur. Yakınları “hayır o ölmedi” diyebilirler. Böyle söylerken de sizi neredeyse inandırabilirler. İlerleyen dönemlerde daha gerçekçi düşünüp olayı kabullenirler. Genellikle ölen kişiye kendisini bırakıp gittiğini düşünüp öfkelenirler. Ölen kişinin sağlığında yaptığı ya da yapmadığı şeyler öfke heyecanına neden olabilir.
Suçluluk: Kişi kaybı, önleyemediği için suçluluk duyar Suçluluk: Kişi kaybı, önleyemediği için suçluluk duyar. Geçmişin analizini yapıp ölen kişiyle yaşanan ve yaşanamayan olaylar üzerinden pişmanlık duyarlar. Adalet arama: Birey, yaşanılan kaybın olay ya da davranışlarının bedeli olup olmadığını anlamaya çalışır. Depresyon ve umut: Kayıp sonrası derin üzüntü, kendisini boşlukta hissetme ve içe kapanma gibi belirtiler görülür. Zaman ilerledikçe depresyon yerini umuda bırakır. Ne olursa olsun hayatın devam ettiğini kabullenirler.
Ani Ölümlerde ; Ani kayıplarda acı verici ve zor sürece girilir. Hastanın durumunun ciddiyetini hasta yakınlarıyla gereksiz ayrıntıya girmeden, müdahalenin tıbbi bilgiler çerçevesinde yapıldığı, gerçekçi bir üslupla paylaşılmalıdır.
Terminal dönemde hasta ve yakınlarının normal olmayan tepkilerine karşı hoşgörülü olunmalıdır. Olabilecek ani kayba bağlı hasta yakınlarının içinde bulundukları duruma yardımcı olunmalıdır. Ölüm durumu gerçekleştikten sonra ani ölüm karşısında yas tutmasının normal bir süreç olduğunu, bunun geçeceğini hatırlatıp ağlamak istiyorsa ağlayabileceği konusunda yardımcı olunmalıdır.
Cenazeyle birlikte olması, mezara gitmesi veya dua etmek istemesine destek olunmalıdır. Ölen kişiyle ilgili olumlu olumsuz duygularını açıkça ifade etmesi sağlanmalıdır. Ölen kişiye yapılmış hatalarla ilgili kendisini affetmesine ve fizyolojik ihtiyaçların ihmal edilmemesi gerektiği hatırlatılıp gereksinimlerin düzenli giderilmesine (uyku, beslenme, hijyen) yardımcı olunmalıdır.
Böyle durumlarda gerekli tedbirler alınmalıdır. Ani ölüm yaşayan kişilerin bayram, doğum günü ve diğer özel günlerde yakınları ve sevdiklerinin yanında olması konusunda tavsiyede bulunulmalıdır. Sosyal hayatına ve diğer uğraşlarına vakit kaybetmeden dönmesi sağlanmalıdır.
AMPUTASYON Amputasyon, çeşitli nedenlerle beslenmesi engellenen, hastalık taşıyan ve fonksiyon kaybına neden olan ekstremitelerin kemiği ile birlikte kesilerek atılmasıdır. Nedenleri: Travmatik nedenler: İş kazaları, yaralanmalarda, vb. Enfeksiyon hastalıkları: Gazlı gangren, ağır doku harabiyetinde, Tümörler: Kötü huylu tümörlerin tedavisinde, Damar hastalıkları: Daha çok yaşlılarda, Trafik bozukluklar: Omurilik hastalıklarında, felçli ve his duyusu bulunmayan ekstremitelerde iyileşmeyen yaralarda, Doğuştan olan ekstremite özürleri: Protez ve yürüme cihazlarının kullanımını güçleştiren ekstremite özürlerinde, amputasyon uygulanır.
Amputasyon olan hastada fizyolojik problemlerin çözülmesi psikolojik desteğin kolaylaşmasını büyük ölçüde sağlayacaktır. Amputasyon olan hastalara, işlemin neden yapıldığı, bu işlemin daha kötü durumları önlediği, sade samimi bir üslupla yakınları ve kendisine anlatılmalıdır. Gerekirse eğitim verilmelidir. Amputasyon bölgesinde şiddetli ağrı, tromboza bağlı siyanoz ve enfeksiyona eğilim sık görülür. Bu tür durumlarda doktor istemine uygun olarak hastanın tedavisin yapılmalıdır. Amputasyon bölgesine yönelik egzersizler için fizyoterapist ile iletişim kurulmalıdır.
Hasta protez, tekerlekli sandalye, koltuk değneği gibi yardımcı aparatlar kullanacaksa konu için sosyal hizmet uzmanları ile işbirliği yapılmalıdır. Hastaya psikolojik ve fizyolojik yönden, sevdiği bir yakınının destek vermesi sağlanmalıdır. Hastanın kilosu fazla ise uygun diyet programı için diyet uzmanı ile görüşmesine yardımcı olunmalıdır.
Amputasyon olan hastanın sosyal hayata oryantasyonunun hızlandırılması, üretime katılması onun özgüvenini sağladığı gibi depresyonu da önleyecektir. Benzeri durumda olan kişilerin bulunduğu dernek veya kuruluşlara katılımı sağlanmalı,istedikleri zaman neler başarabilecekleri konusunda destek olmalıdır.
KRONİK HASTALIKLARDA PSİKOLOJİK DESTEK Kronik hastalığı olan hastaya psikolojik yaklaşımın temel prensibi hastanın var olan rahatsızlığı ile ilgili tedavi ve bakımını en iyi şekilde gerçekleştirip sağlık durumunu yüksek düzeyde tutmaktır.
Hastanın kronik hastalığı konusunda bilgi sahibi olması, ailenin de hastalık konusunda yeterli bilgiye sahip olması sağlanmalıdır. Hastanın tedavi ve muayenesinde hasta yakınları yanında olmalıdır.
Sevgi, şefkat, ilgi gösterilmeli ve empatik iletişim kurulmalıdır. Hastanın mahremiyetine saygı duyulup öz bakımına hoşgörü ile yardımcı olunmalıdır.
Hasta yanında hasta yakınlarının da psikolojik olarak desteklenmesi hastanın iyileşme sürecini hızlandırır. Hasta yakınlarının da hastalık hakkında bilgilenmesi ve soğukkanlılık, sabır ve şefkat konusunda motive edilmeleri endişeleri azaltır.
TERMİNAL DÖNEMDE HASTAYA DESTEK Terminal dönemde hasta ve yakınları çok farklı davranışsal, fiziksel ve duygusal tepkiler verir. Farklı yaşam evrelerinde kayba ve kayıp öncesi döneme verilen tepkiler de farklıdır.
Hastanın yaşama olasılığı tıbben çok düşük olsa da hasta ve yakınları bu olasılığın tersine hastanın yaşayacağı ümidini şiddetle savunurlar. Tıbben en son, en modern uygulamalar da hasta ve özellikle yakınları tarafından yeterli bulunmayabilir. Bu nedenle hastayı daha donanımlı bir kuruluşa sevk etmek isteyebilirler.
Bu olumsuz hava içerisinde sağlık personeline karşı suçlayıcı davranışlar içinde olabilirler. Bu aşamada sağlık personeli, durumu hızlı şekilde değerlendirip psikiyatrist veya güvenlik güçlerinden yardım alabilir. Hastanın öz bakımı ile ilgili yakınlarının endişe ve isteksizliği olabilir, bu durum hastaya olumsuz yansıyabilir.
Terminal Dönemdeki Hastaya ve Yakınlarına Psikolojik Destek Hastanın veya yaralının durumu, psikolojisi ve sağlığı hasta yakınlarına açık üslupla anlatılmalı, bu dönemdeki uygulamalarla ilgili hasta yakınlarının görüşleri dinlenmeli ve olumlu olanların uygulanmasına destek verilmelidir. Terminal dönemdeki hastanın bakımı konusunda yakınlarıyla işbirliği yapmak ve yardımcı olmak gerekir.
Hasta yakınlarına da belli aralıklarla zaman ayırmak, onların bakım konusunda motivasyonunu sağlayıp gerekirse refakatçi değişimi tavsiye edilmelidir.
Bütün bu yaklaşımların yanında, hasta gerçekçi davranıp hayatının sonuna geldiğini belirterek, belli istekleri olduğunu ifade edebilir. Miras paylaşımı, itiraf, vasiyet veya sevdiği kişileri görmek gibi istekleri olabilir. Sağlık personeli bu durumların acilen yerine getirilmesine yardımcı olmalıdır.
Özet: Bireylerin yaşamın her döneminde, sorunlarını çözmelerinde psikoloji bilimine gereksinimleri vardır.Farklı yaş evrelerinde sağlık personelinin çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini bilerek,hoşgörülü bir tutum sergilemeleri olumludur. Çocuk hastaların hayata ait deneyimleri sınırlı olduğu için, müdahalede bulunacak sağlık personelinin pediatrik hastaya soğukkanlı yaklaşım ilkelerini iyi bilmesi gerekir. Çocuk ihmal ve istismarlarında psikolojik destek sağlamak için iyi öykü almak ve güven oluşturmak iyileşmeyi hızlandırmak açısından önemlidir. Çocuk ile güven ilişkisi oluşturma sorunun çözümüne yardım eder. Yaşlılık da yaşa bağlı değişimlerin olması normaldir. Yaşlının hayatını daha kaliteli devam ettirmesi için psikolojik yönden desteklenmesi önemlidir.
Erikson,yaşlılık döneminin kazancının önceki dönemlerin başarı ile geçirilmesi ile ego bütünlüğünün sağlanması tersinde hastalık kaygıları ve ölüm korkusunun yaşanması şeklinde ifade eder. Geriatri dönemine bağlı değişimler organik ve psikolojik özellikler halinde açıklanırİyi bir dinleyici olmak, dinlerken hastayı yargılamamak gerekir..Sosyal hizmete muhtaç olan insanlara verilecek destek, onların daima aktif ve mutlu olmalarına katkı sağlamalıdır. Sosyal hizmete muhtaç olan hastanın veya yaralının acil gereksinimlerine öncelik verilerek, psikolojik yönden destek alması önemlidir. Ani ölüm karşısında insanların tepkileri, ölen kişinin ölüm nedenine, yaşına göre farklı olur. Ani ölüm karşısında yas tutmanın normal bir süreç olduğu, bu durumun geçeceği hatırlatılıp ağlama davranışı ve normal yaşama dönüş konusunda yardımcı olunmalıdır.
Amputasyon olan hastalara, işlemin neden yapıldığı, bu işlemin daha kötü durumları önlediği, sade samimi bir üslupla yakınları ve kendisine anlatılmalıdır. Kronik hastalığı olan hastaya psikolojik yaklaşımın temel prensibi hastanın var olan rahatsızlığı ile ilgili tedavi ve bakımını en iyi şekilde gerçekleştirip sağlık durumunu yüksek düzeyde tutmaktır. Terminal dönemdeki hasta ve yakınlarının çok farklı davranışsal, fiziksel ve duygusal tepkileri olbileceği unutulmaksızın hasta ve yakınlarını anlamaya çalışmak kendilerine gereken psikolojik desteği vermek önemlidir. Psikolojik yaklaşımda bulunacak kişiler, yoğun insan sevgisi,hoşgörüsüne ve etkili iletişim becerisine sahip olmalıdır.
Tartışma Soruları: 1- Erken çocukluk dönemindeki çocuklara psikolojik destek konusunu örneklerle tartışınız. 2- Geriatrik dönemde,yaşlı bireyin psikolojik özelliklerini destekleyen yaklaşımları örneklerle tartışınız. 3- Sosyal Hizmete Muhtaç Hastalara Yaklaşım konusunda yapılması uygun davranışları tartışınız. 4- Ani ölüm karşısında hasta bireyin yakınları ile kuracağınız iletişim becerinizi değerlendiriniz.
Çocukların erişkinden farklı fiziksel, fizyolojik, davranış ve psikolojik özellikleri olduğu, sürekli büyüme ve gelişme gösterdiği bilincinin yerleşmesi, çocukların bakımının bir toplum sorunu olduğu ve bilimsel yaklaşımlarla herkesin bu sorumluluğu yüklenmesi gerektiği düşüncesi 20 Kasım 1959′da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “Çocuk Hakları Bildirgesi” ile kabul edilmiştir.
BİRİNCİ İLKE Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır. İKİNCİ İLKE Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir.
ÜÇÜNCÜ İLKE Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır. DÖRDÜNCÜ İLKE Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklıbir biçimde büyümesi için kendisine ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır. Çocuklara yeterli beslenme, barınma, dinlenme, oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır.
BEŞİNCİ İLKE Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlanmalıdır. ALTINCI İLKE Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.
YEDİNCİ İLKE Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır. SEKİZİNCİ İLKE Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.
DOKUZUNCU İLKE Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir. ONUNCU İLKE Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.
http://pedagojidernegi.com/2012/05/08/cocuk-haklari-bildirgesi/#more-366