ÖRGÜTLERDE GRUPLAR VE GRUPSAL FARKLILIKLAR BÖLÜM 5
ÖRGÜTLERDE GRUPLAR A. Grubun Tanımı - Gruplar da bireyler gibi varlığını koruma mücadelesi verirler. - Bölünme ve dağılmalara karşı kendini korur, önlemler alır ve ayrıca , - çevresel fırsatları değiştirmek suretiyle büyüme ve gelişme için uğraşırlar Baş edemeyecekleri tehlike/sorun/rahatsızlık olursa da dağılabilir
Bu üç unsurla grup olunur. Etkileşim için – ORTAK SORUN Birbiriyle etkileşimde bulunan, Psikolojik olarak birbirlerinin varlığından haberdar olan ve kendisini bir grup olarak algılayan Küçük/büyük insan topluluklarıdır. Bu üç unsurla grup olunur. Etkileşim için – ORTAK SORUN - ORTAK KONU veya - ORTAK AMAÇ gereklidir.
GRUPLAR NEDEN DAĞILIRLAR ?
GRUBUN DAĞILMAMASI İÇİN / ÜLKELERİN BÖLÜNMEMESİ İÇİN NASIL YÖNETİLMEYE VE LİDERLERE İHTİYAÇ VARDIR?
Grubun bir arada olması/örgütlenmesi/çalışması için Grup önderliği, Otorite, Rol, Haberleşme ve Sosyometrik yapı Özellikleri gerekir. Grup özelliği, bireysel özelliklerden farklıdır. (Örn. Kimyasal bileşimler gibi H2O= Su). Her grubun kendine has ayrı bir kişiliği olur.
B. GRUBA ÜYE OLMA NEDENLERİ (Kişiler sosyal toplantılarla/başvuru ile/davet edilerek gruplara katılabilirler) - Gruba üye olmak/kabul edilmek kişiyi yalnızlık duygularından kurtarır, Grup içinde daha güçlü ve morali yerinde çabalar/çalışır, Kişisel güvenlik kazanır, Bireysel sorun ve amaçların çözümünde diğerlerinin desteğini alır, Hem grup üyeliği onuru ve gururu hem de davranış normları ve grup sadakati sağlamak suretiyle yaşamlarında güç ve anlam kazanırlar.
Özet olarak grup üyeliği, insana Prestij statü ve Tanınma olanakları gibi SOSYAL değerler kazandırır. Ayrıca, bireyin duygularını açıklama, haberleşme, eğitme ve öğrenme ihtiyaçlarını da tatmin eder. Grup üyeliğinin yararları oldukça fazladır, çoğu zaman birine ‘Siz Kimsiniz?’ dendiğinde grup üyelikleri ile kendini tanıtmaya başlayabilir. Örnek: fakülte öğrencisi, X ailenin bireyi, kulüp üyesi, politik parti üyesi vb.
Kısacası insanın kişiliğinin oluştuğu yerler, onun kültürel, eğitsel ve duygusal yaşamı üzerinde büyük etkiler yapan inanç Ve tutumlarını biçimlendiren üyesi olduğu gruplar olmaktadır. Kişinin bir gruba üye olmak istemesi, o grupta kendisini ilgilendiren konularda, kendi amaçları, değer yargıları ve ortak yanlar olmasındandır. Grup bireyin yaşama gücünü artırır, kişisel amaçlarına katkı sağlar ve sosyal olarak toplumda prestij kazanmasını sağlar.
c. Grup Normları ve Oluşması NORM: Grup üylerinin gerek grup içi bireysel faaliyetlerinde ve gerekse birbirleri ile karşılıklı ilişkilerinde uymak istedikleri davranış kurallarına NORMlar adını veriyoruz. (Yazılı/sız olabilirler) Normlar amaçlara ulaşırken yardım edici düzenleyici birer araçtırlar. Toplumsal olarak örf ve adetlere benzetilebilirler.
Normlar birdenbire oluşmazlar. Oluşmaları uzun zaman alır Normlar birdenbire oluşmazlar. Oluşmaları uzun zaman alır. Kolay kolay da değiştirilemezler. Önce grup lideri tarafından bilinçsel bir çaba ile belirlenir sonra uygunluğuna göre düzenlenerek kullanılır. Normlar bir kere benimsendikten ve çoğunluk tarafından kabul edildikten sonra dinamik baskı araçları şekline dönüşürler. Bireysel çıkarlara ters olsa da normlara uyulur. Bu sebeple sosyal baskı araçları niteliğini taşırlar. Uyulmadığı durumlarda ise kişi uyarı alır, bazen ceza, yalnız bırakılma vb. durumlarla karşılaşabilir. Örn. Konuşmama, azarlama, alay etme, iş araç ve gereçlerini saklama, sabotaj ile verimliliği düşürücü cezalar uygulanır. Bu duruma maruz kalan kişiler başarısızlık olasılığı ile de yönetimin gözünden düşerler.
Grup normlarına uyumlu kişiler ise saygınlık, yükselme, statü gibi şeylerle ödüllendirilirler, Norm ne kadar benimsenmiş/belirgin ise o ölçüde önemli ve baskı gücü yüksektir. Dolayısı ile normlar kendi içinde derecelemeye tabidir.
Normların Belli Başlı Özellikleri Grup içinde üyelerin davranışlarını etki ve baskı altına alarak düzenleyen KOLLEKTİF DEĞER YARGILARIDIR. Üyelerin tamamı için ÖNEMLİ OLDUĞU KABUL EDİLEN DAVRANIŞLAR için GELİŞTİRİLİRLER, Grup Normları bireysel arzu istek ve inançların temsilcisi değildirler (duygu/düşünceler sosyal baskıda, tutum/inançları değişmez ama etkilenebilir) Oluşması belli bir süreyi gerektirir, çeşitli müzakereler ve karşılıklı ödünler vererek biçimlenirler, Bazıları tüm üyeler için yaygın kabul görme, kısmi normlar/klik/alt grup normları adı verilebilir.
D. GRUP BASKISI VE BİREYİN GRUBA UYMA DAVRANIŞI Bireyin davranışlarını grup üyelerinin tamamının / bir kısmının İSTEK ve BEKLEYİŞLERİ doğrultusunda değiştirmesine UYMA davranışı denir. UYMA DAVRANIŞI: Bir kişinin davranış ve hatta bazı durumlarda düşünce ve duygularını gerçek (somut) yada sosyal etki aracılığı ile değiştirmesi ve baskı yönüne doğru uyum göstermesi demektir. Kişinin inanç ve değerleri değiştirmeden davranışları değişebilir. Bazen doğru bulmadıklarını dahi yapabilir (grup baskısı) . Onların istek ve beklentisini fark etmiş olması gerekir. Grup baskısı altında birey yanlış olduğunu bile bile bazı davranışları yapmakta ve grup ile ÖZDEŞLEŞME tutumuna girmekte ve adeta grup havasına İTAAT etmektedir.
Milgram deneyi, insanların erk (otorite) sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden bir deneyler dizisinin genel adıdır. Deneyi gerçekleştiren Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram, bu araştırmasını ilk olarak 1963'te Anormal ve Sosyal Psikoloji Dergisi (İng.: Journal of Abnormal and Social Psychology[1]dergisindeki makalesiyle tanıtmış ve bulgularını 1974'te yayımladığı Otoriteye İtaat: Deneysel bir Bakış (İng.: Obedience to Authority; An Experimental View)[2] isimli kitabında daha derinlemesine incelemiştir. Deneyler Nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann'ın Kudüs'te yargılanmaya başlamasından üç ay sonra 1961'de başladı. Milgram, deneyleri şu soruya cevap aramak üzere geliştirmişti: "Eichmann ve Yahudi Soykırımında yer alan yüzbinlerce yardakçısı sadece onlara verilen görevi yerine getiriyor olabilir miydi? Onların hepsi yardakçılık suçuyla suçlanabilir miydi?"[3] Milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi "İtaatin Tehlikeleri"nde (İng.: The Perils of Obedience) özetledi:
İtaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. Yale Üniv. sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. Katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. Yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur. Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yoketme işleminin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.[4]
Grup baskısı dışlanma ve cezalandırılma korkusu ile birey itaat edip gruba benzeyebilmek için özdeşleşme davranışı gösterir. Grup baskı yaptığı gibi cazibe ve değere de sahiptir. Cazibe ve değer sürekli olursa da birey bütünüyle inanç ve düşüncelerini Uydurabilir/uygulayabilir. Uyum davranışı, grubun düşünce ve değerlerini doğru olduğuna inançla oluşmuşsa buna da benimseme davranışı denir. Bunlar kendi inancı ile bütünleşme sağlarlar, grup baskısı ile değil. Örneğin; Ahmet trafik yasaklarının gerçekten nesnel değerlendirmeler sonucu elde edilmiş doğru kararlara dayandığını düşünüyor ve bu nedenle kurallara uyuyorsa bir denetim olmasa bile yalnızca kuralları benimsediği için uyma davranışı gösterecektir.
Grup baskısı ile olanlar ASCH tarafından yapılan çizgi deneyleri ile kanıtlanmıştır. Benimseme ile ilgili olanlar ise Sherif tarafından karanlık odada ışık deneyleri ile ispatlanmaya çalışılmıştır.
http://hasan. trakya. edu. tr/index http://hasan.trakya.edu.tr/index.php/ansiklopedi/35-insan-oglu/56-endoktrinasyon-asch-deneyi.html
Asch deneyi 1953'de yayımlanan insanın karar verme sürecinde, çevresinin etkisinin ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışan deneydir. Deneyi polonyalı sosyal psikolog Solomon Asch yürütmüştür. Deneye katılacak olan katılımcılara bir görüş testine girecekleri söylenmiştir. Deneyde tüm katılımcılara bir çift kart gösterilmektedir. Bu kartların birinde biri kısa biri orta ve biri uzun olmak üzere 3 çizgi vardır. Diğer kartta ise tek bir çizgi bulunmaktadır. Deneklere bu karttaki çizginin diğer karttaki çizgilerden hangisine benzediği sorulmuştur. Deneyde katılımcılardan biri hariç diğer hepsi Asch'ın asistanlarıydı ve önceden belirlenen davranışları yapmaktaydılar. Deneyin amacı gerçek deneğin davranışlarının diğer deneklerden ne derece etkilendiğini bulmaktı. Katılımcıların hepsi aynı odada durmakta ve kendilerine kart çiftleri gösterildikten sonra sırayla cevap vermeleri istenmekteydi. Gerçek deneğe ise sıra en son gelmekteydi. Sıra ona gelene kadar denek diğer katılımcıların cevaplarını duymaktaydı. İlk birkaç denemede tüm denekler doğru cevap vermekteydi. Fakat daha sonra gerçek denek dışındaki katılımcılar hep birlikte yanlış cevaplar vermeye başladılar. Cevap sırası kendisine gelen gerçek deneklerden %32'si grubun yanlış da olsa söylediği cevaba katılmıştır. Bu deney Stanley Milgram'ı etkilemişti. Kendisi bu deneyden çok daha sonra insanların itaat davranışı ile ilgili olan Milgram deneyi'ni yürütmüştür.
Grup üyeliğinin olumsuz sonuçları da tamamen uygun olma mümkün değil, baskı, özveri, ödün dayanamama gibi durumlardan oluşabilir. F. Grup Türleri aa. Biçimsel Gruplar Açıkça saptanmış bir takım amaçları gerçekleştirmek için belirli görevleri yürütmek üzere meydana getirilmiş gruplardır. Geçici olanları vardır, bunlar görev tamamlanması ile başka bağları olmadığından dağılabilirler(Kıbrıs Barış Harekatı), sürekli olanları ise belirli hizmetleri devamlı sağlamak için bir arada bulunurlar. (Sivil Savunma)
b. Biçimsel Olmayan Gruplar Biçimsel grup üyeleri kendi bireysel ihtiyaçlarını, duygularını tatmin etmek için aralarında biçimsel olmayan grup meydana getirirler. (İnsanların doğasında iş dışı ilişkiler geliştirmek ihtiyacı vardır.) Eğer örgüt biçimsel olmayan grubun oluşmasını önlemek istiyorsa, üyeler arasında hiçbir ilişki ve haberleşmeye olanak tanınmayacak biçimde görev dağılımını ve fiziksel yerleşim yerlerini belirlerler. Örn. Kızıl Çinliler Kore Savaşında bu yöntemlerle biçimsel olmayan gruplaşmaların önüne geçmişler. En sık rastlanan biçimsel olmayan gruplaşma (1)Yatay Klik’lerdir. Genelde aynı hiyerarşik düzeyde, aynı ünvan /isim altında çalışan ücret seviyesi aynı olanların sık haberleşme ve ilişkide bulunmalarıdır.
Şekil 15- Ortak Özellik ve benzerlikler artar Şekil 15- Ortak Özellik ve benzerlikler artar. Diğeri ise belirli bir örgütsel bölümün farklı hiyerarşik düzeylerde bulunan kimseler arasında kurulan (2) Dikey Klik’lerdir. Aynı bölümde çalışanların ortak noktaları olur (dil, kültür, sorun, bilgi, ortam) ve bunlar işbirliğine yönelirler. Şekil 16… (3) Çapraz Klik’ler, Değişik/farklı hiyerarşik mevki ve örgütün çeşitli bölümlerinde / farklı yerlerden gelen kimselerden oluşur. Ortak bazı özellikler sebebi ile bir araya gelirler. (hemşehri, okul, kültür, dernek, tutkular,.vb.) Dayanışma ve bazı çıkarların / ihtiyaçların korunması söz konusudur. Hiyerarşik kademelerden dolayı huzursuzluk / çatışmalar oluşabiliyor. (adam kayırma, haksızlık, iletişim, vb.) Şekil 17..
b. Birincil ve İkincil Gruplar Birincil Gruplar Üyelerin birbirlerini tanıyıp sık sık yüz yüze ilişkide bulundukları ve bu ilişkinin sürekli olduğu insan topluluklarıdır. Üyeler arasında sıkı ilişkiler ve haberleşme, Üyeler birbirlerinin rollerini ve kişisel özelliklerini bilirler (aile, aynı bölüm çalışanları vb.) Burada genelde grup olmanın gerektirdiği 3 koşul da karşılanır. Küçük gruplardır, karşılıklı dayanışma, destek ve kişisel çatışma ile klikleşmeler de olabiliyor. Herkes genelde birincil grupta yer alır yoksa temel ihtiyaçlarından eksik kalır.
2- İkincil Gruplar Üyelerin ortaklaşa duydukları yüce ülkü ve idealler üzerine kurulmuş, grup üyeleri arasında karşılıklı ilişkilerin birbirlerini göremedikleri çok sayıda insanın bir arada bulunması nedeni ile üyelerin birbirlerini yakından tanıma fırsatı bulamadıkları gruplardır.. (seyrek görüşme daha az iletişim) Örn. Büyükşehir hemşehrileri sendikacılar, işçi grupları vb. c. Üyelik Grupları ve Referans Grupları Üyelik Grupları: Üye olup, faaliyette bulunur. (aile ferdi, okul mezunu, vb.) Referans Grupları: Gerçek olarak üyesi değil ama olmak istiyor ve çaba gösteriyor. İdeali hayali hedefi ve arzusu bu grubun parçası olmak. (Örn. Şef iken Müd. Hayali ile öyle davranmaya başlamak)
G. Grupların Başlıca İşlevleri sevgi, hemcinslerine yakın olma ihtiyaçları (dostluklar) Kişiler grup içinde kendilerini göstererek benlik duygularını, kendine saygı, arzularını geliştirme olanağına kavuşurlar, (değer, statü, prestij, yükselme vb. kazanması) Bilinmeyen gerçeklerin ortaya çıkarılmasına katkı (eğitim, öğrenme, araçlarıdır) İşte karşılıklı yardımlaşma ve kişisel hedeflere ulaşma da destek ve araç olur. Buna dayanışmadan doğan sinerjistik güç adı da verilir. Bireysel güç ve arzuları artıran ve üyelerinin güvenlik ve psiko-sosyal ihtiyaçlarını karşılayarak onları güdüleyici bir işlev de görür. Örgütsel amaçlarla bireysel amaçları bağdaştırabilir..
H. Grup Yapısı ROL: Sosyal sistem olarak belirli amaç ve görevleri ifa etmek üzere bir araya gelmiş bulunan grup üyelerinin birbirlerinden bekledikleri davranışlara denir. (roller görevlerle ilgilidir, her mevkideki beklentiler farklıdır) Sosyal mevkisi onun rolünü gösteren unsurdur. Rol ayrıca bireyin kişiliğine de bağlıdır. - Grubu oluşturan tüm üyelerden eklenen davranışların birbirinden farklı olmasıdır, buna rol farklılaşması denir. Rol davranışı kesin ayırdedilememişse bu takdirde rol belirsizliği olur. Bu grup başarısını etkiler ve rol çatışması antlaşmazlığına sebep olur. Rol farklılaşmasına biçimsel gruplarda işbölümü denir.
STATÜ: Grup üyelerinin sosyal bir ortam içinde birbirlerine atfettikleri değerden ve bireysel rollerin grup içinde hiyerarşik düzenlenmesinden kaynaklanır. (Mevkii, grup içi başarı, bilgisi, yeteneği, tecrübeleri, kişiliği rol alır) Grupta statü farklılaşması mevcut ise bu gruba ‘hiyerarşik yapılı gruplar’ denir, yoksa arkadaşlık grupları denir. Hiyerarşik yapılı gruplarda – ast-üst iletişimi düşük olduğundan yaratıcılık ve yenilik azalmakta, demokratikleşme eğilimleri de azalmakta olur. İş verimliliği ve disiplini yüksek olur. Arkadaşlık gruplarında ise tam tersi olur. .
Grup üyeleri arasındaki haberleşme biçimi grubun iş GRUP İÇİ HABERLEŞME BİÇİMLERİ Grup üyeleri arasındaki haberleşme biçimi grubun iş verimliliği liderliğin oluşumu ve iş tatmini ve güdülenme bakımından çok önemlidir. Yıldız Haberleşme: Haberleşme kanallarının yoğunluğu az, ancak haberleşme hızı yüksek. Belirgin bir lider var ve haberleşme merkezidir. İş tatmini az sosyal temaslar azdır. İşler süratli ve hatasız yapılır. Önderin yetenekli olmasını gerektirir.
Zincir Haberleşme: Haberleşme kanalları daha fazla (orta) ancak haberleşme hızı düşüktür, ulaşması zaman alıyor. Tam ortada yer alan birey haberleşme merkezi ve lideri olur. İş tatmini çok az, işler orta süratte, hatalar aracıların olmasından dolayı artar ve verimlilik azalır. Daire Haberleşme: Haberleşme yoğunluğu var ve eşit düzeydedir. Kesin bir lider yoktur. Haberleşme aracı kullanıldığından hatalarda artma ve lider olmaması ile grubun disiplinini düşerek iş miktarı düşmektedir. Verimlilik düşer, iş yapma sürati düşer ve sosyal ilişkiler ile iş tatmini yükselir.
Şebeke Haberleşme: - tüm üyeler arası arkadaşlıklar, - Haberleşme yoğun ve süratli, - Sosyal ilişkiler güçlü, - Aracılar yok, - Her üye eşit güç ve düzeyde - Lider yok, - Otorite yoksunluğu - İş miktarı ve verimlilik düşük, - Demokratik, yenilik, yaratıcılık potansiyeline sahip…
II. GRUPSAL FARKLILIKLAR BİLGİ ve DÜŞÜNCE YÖNÜNDEN FARKLILIKLAR (işçi işçilerle, müdür yönetsel düzeydeki kimselerle sıkı ilişkiler olur. Her grubun kendine has kültür, düşünce ve davranış dünyaları ve dolayısıyle yaşam görüşleri vardır. Yüksek mevki sahibi kimseler işlerinden daha memnun işlerine önem verip başarmak için çok uğraşırlar. Örgüte büyük katkı sağlarlar, gruba aidiyet, ego saygı görme ve yaratma gibi sosyal ve psikolojik ihtiyaçları henüz tam manasıyla karşılanmamıştır.
II. GRUPSAL FARKLILIKLAR Hiyerarşik farklılıklar İle İlgili Araştırmalar Örn. ‘Şirketin terfi politikasını anlamak’ Amirler ve işçiler birbirinden çok farklı cevaplar verirler. Amirler: İşçilerin liyakat derecesine bağlı İşçiler: Terfinin insanları tanımaya ve tesadüfe bağlı olduğu düşüncesindeler. Ast ve üstler arasındaki düşünsel anlaşmazlık içine giriliyor. Örgüt hakkındaki idealler ve standartlar bakımından farklılıklar. (işçilerin arzu ettiği, yöneticilerin arzu ettiği örgüt şekli farklıdır)
Örgütte bağlılık ve örgütü destekleme bakımından ortaya çıkan farklılıklar. Tablo 3 Tablo 4 Lidersiz ortam ile ilgili gruplar arası çalışma….