KAMU TAŞINMAZ MALLARI Ömer Ekici Sayıştay Uzman Denetçisi Mayıs 2012
A -GİRİŞ. Kamu Malları Kavramı; Kamu Kuruluşlarının koruma ve denetim yetkisine sahip olduğu, Kamu tüzel kişiliğinin mülkiyetinde bulunan ve kamu yararına tahsis edilmiş, Kamunun doğrudan kullanımında bulunan ve ya üzerinde özel mülkiyet bulunmayan tüm taşınır ve taşınmazlar olarak tanımlanabilinir. Kamu malları herkesin yararlanmasına açık olan ve Kamu hizmetlerinin sürdürülmesi için zorunlu olan mallar olduğundan ve sahibi herkes olduğundan korunması için özel müeyyideler getirilmiştir.
1-Kamunun Taşınmaz Malları 2- Kamunun Taşınır Malları Diğer taraftan kamu hizmeti görülürken kamu kaynaklarının özenli kullanılması ve azami faydayı sağlayacak şekilde harcanmasının temin etmek için Tasarruf tedbirleri zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle sunumumuzda Kamu Mallarının nitelik ve özellikleri genel olarak belirtikten sonra mevzuatımızda ki kamu mallarının korunmasına ilişkin yasal dayanaklar irdelenecek ve Başbakanlık Tasarruf tedbirleri hükümlerinin açıklanmasına çalışılacaktır. Kamu Mallarını farklı bir yasal düzenlemelere tabi oldukları için öncelikle. 1-Kamunun Taşınmaz Malları 2- Kamunun Taşınır Malları Olarak ikili bir ayrıma tabi tutuktan sonra nitelik ve özellikleri belirtilmeye çalışılacaktır.
B- KAMU TAŞINMAZ MALLARI(GAYRİMENKULLER) Taşınmaz mallar; Değerini ve niteliğini yitirmeksizin bir yerden başka bir yere Taşınması Mümkün Olmayan mallar olarak tanımlanabilir Medeni Kanunun 704. Maddesinde; Arazileri, Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli hakları, Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümleri, Taşınmaz mülkiyetinin konusu saymıştır. Tapu Sicil Tüzüğünün 7. Maddesinde; Arazi, Bağımsız Bölümler, Bağımsız ve sürekli Haklar Taşınmaz mallar olarak gösterilmiştir
I- KAMU TAŞINMAZ MALLARININ SINIFLANDIRILMASI Kamu taşınmazları: tahsis amaçları, maddi içerikleri ve oluşum biçimleri bakımından farklı şekilde sınıflandırılabilinir. Konumuz bakımından sınıflandırmayı 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki tanımlama kapsamında yapılmasında yarar görülmektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunun Kamu Malları Başlıklı 16. Maddesi 1. fıkrası Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerler ifadesiyle Kamu Malları Olarak; Devletin Hüküm ve Tasarrufundaki sahipsiz yerler, Orta Malları ve Hizmet Malları olarak gösterilmiştir. Kamunun Özel Taşınmazları ve Tabiat ve Kültür varlıklarının da sınıflama kapsamına alındığında Kamu Taşınmazları; 1-Sahipsiz Mallar,2-Orta Malları,3-Hizmet Malları,4-Kamunun Özel Malları,5 –Tabiat ve Kültür Varlıkları şeklinde sınıflandırabiliriz.
1-DEVLETİN HÜKÜM ve TASARRUFUNDAKİ YERLER(SAHİPSİZ MALLAR) Sahipsiz yerler kavramından bu taşınmazların sahibi olmadığı anlaşılmamalıdır çünkü buraların sahibi devlettir. Sahipsizlik kavramından anlaşılması gereken taşınmazların nitelikleri gereği üzerinde özel mülkiyet kurulamayacak olmasıdır. Anayasamızın 43. Maddesi, kıyıların, 168. Maddesi Tabii servet ve kaynakları,169. Maddesi Ormanları, Devletin Hüküm ve tasarrufunda olan yerler kapsamında göstermiştir.
Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 715 Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 715. Maddesi sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait olan malların Devletin Hüküm ve Tasarrufunda olduğunu belirtmiştir. Kadastro Kanunun 16/C maddesinde “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır,” hükmü ile 16/D maddesi “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir” hükmü sahipsiz mallar tanılamıştır. Ayrıca 6331 sayılı petrol kanunu petrol yataklarını,3213 sayılı Maden Kanunu madenleri.167 sayılı yer altı suları kanunu,5686 sayılı jeotermal kaynaklar hakkındaki kanun jeotermal suları. Devletin Hüküm ve Tasarrufunda saymıştır. Bu nedenle Devletin Hüküm ve Tasarrufundaki Sahipsiz Kamu Taşınmazlarını; —Ormanlar, —Kıyılar, —Genel Sular, —Tarıma Elverişli olmayan Araziler ---Doğal Kaynaklar Beş kategoride değerlendirebiliriz.
a)-ORMANLAR: Anayasamızın 169. Maddesi;” Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” Hükmüyle Ormanlar Anayasal bir korumaya alınmıştır. Ayrıca 6831 sayılı orman kanunu ile 3042 sayılı Kadastro Kanunun 16 ve 17. Maddeleri orman alanlarıyla ilgili düzenleme yapmıştır. Devletin Hüküm ve Tasarrufunda olan bu yerlerle ilgili imar ihya yoluyla kazanım yapılamayacağı esasını getirmiştir.
b)KIYILAR: Anayasamızın 43. Maddesi: ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir.” Hükmüyle yapılan Anayasal düzenlemeyle ilgili 3621 sayılı Kıyı Kanunu bu kanunla ilgili çıkarılan Yönetmelik çıkarılmıştır. Her iki mevzuatta kıyı ile ilgili esaslar düzenlenmiş ve Kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları belirtilmiştir.
c) -TABİİ SERVET VE KAYNAKLAR: Anayasamızın 168. Maddesi;” Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” Hükmüne istinaden 3213 sayılı Maden kanunu, 5686sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Hakkında kanun ve 2804 sayılı Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü( MTA) Kuruluş Kanunu buna ilişkin yönetmenlikler çıkartılmış bu düzenlemelerle tabii servetlerin ve kaynakların aranması ve işletilmesi esasları belirtilmiştir.
d)-TARIMA ELVERİŞLİ OLMAYAN YERLER 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 715. Maddesi:” Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.” Hükmü ile doğal niteliği gereği herkesin yararlanmasına açık özel mülkiyete konu olmayacak taşınmazların Kamunun Hüküm ve Tasarrufunda olduğu belirtilmiştir Bunlar; Genel sular, orta malları, Kayalık gibi alanlardır.
e) -GENEL SULAR Su birikintilerinin doğal olarak yeryüzünü kapladığı alanlar olarak genel sular tanımı yapılabilir. Bunlar göl nehir deniz ve akarsulardır. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 1970/1621 sayılı Kararında sazlık bataklık ve çamurlukları genel suların bir parçası saymıştır. Medeni Kanunun 756. maddesi ile 167 sayılı Yer altı Kaynak Suları Hakkındaki Kanun uyarınca yer altı suları devletin hüküm ve tasarrufunda olup herkesin faydalanmasına açık kaynaklardır.
2- ORTA MALLARI: 3402 Sayılı Kadastro Kanunun 16/B bendi:” . Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.” Hükmü eskiden beri müşterek yararlanmaya açık devletçe herkesin veya bir kısım vatandaşların yararlanmasına tahsis edilen yerler Kamunun orta malları olduğu belirtilmiştir. Kamunun orta mallarını aşağıdaki şekilde sayabiliriz. a- Harman ve panayır yerleri b- Meralar
Meralar Kamu taşınmazları içinde önemli bir yer tutarlar Meralar Kamu taşınmazları içinde önemli bir yer tutarlar. Meraların bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılmasını ve sürdürülmesini, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini, korunmasını ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamak amacıyla çıkarılan 4342 sayılı Mera Kanununda Meralar; yaylak ve kışlak alanları ile umuma ait çayır ve otlak alanları olarak tanımlanmaktadır. Ancak bir yerin mera olması için hayvanların otladığı alanların mera olarak tahsis edilmesi gereklidir. Meraların Yaylak ve kışlaklardan farkı sadece hayvan otlatmaya müsaade edilmesi ve Hayvan barınakları yapılmasına izin verilmemesidir.
Meralar ancak Tüzel Kişiliği olan Mahalli İdarelere (Köyler ve Belediyelere) tahsis edilebilir. Mera vasfı kazanan taşınmazlar aşağıdaki özelliklere sahiptir Mera’lar tescile tabi değildir, zamanaşımı ile iktisap edilemez, dava zamanaşımı ileri sürülemez, satılamaz, imar ihya yoluyla kazanılamaz, haczedilemez, Kamulaştırılamazlar, bina ve tesis yapılamaz, mera alanları daraltılıp genişletilemezler, Tahsis yapılan köy ve beldelerin ihtiyacı içinde olunanlar kiraya verilemezler. 4342 sayılı Mera Kanununun 62’nci maddesi gereğince mera, yaylak ve kışlakların belediye veya köylere tahsisine Tarım ve Köy işleri Bakanlığı yetkilidir. c- Yaylak ve kışlaklar d-Kamuya ait ortak Çayırlar e-Sıvat ve Eyrek yerleri (sıvat yeri; köy hayvanlarının devamlı olarak sulandıkları, eyrek yeri ise köy hayvanlarının sulandıktan sonra yatıp dinlendikleri yerlerdir.)
3- HİZMET MALLARI: 3402 Sayılı Kadastro Kanunun 16/A bendi “Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgâh, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.” Hükmüyle hizmet mallarının tanımı yapılmıştır. Buna göre kamu hizmetinin görülmesinde asıl rol oynayan kamu hizmetine tahsis edilen mallar kamunun hizmet mallarıdır.
4-KAMUNUN ÖZEL TAŞINMAZLARI: Kamu Faaliyetleri neticesinde Kamu Kuruluşlarının Mülkiyetine geçen ve Her hangi bir kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmazlar Kamunun ÖZEL Taşınmazları niteliğindedir. Bunlar sağladıkları gelir itibariyle kamu menfaati sağlarlar. Örnek olarak KİT lerin üretme çiftliklerinin gelir getiren ve kiraya verilen taşınmazları bu bağlamda gösterilebilinir. Bunlar haczedilebilir, Tapuya tescil edilir ve özel hukuk hükümlerine tabidir. Ancak Hazine Özel Mülkiyetindeki Taşınmazlar ile Belediye ve Özel İdarelerinin ( akar getiren taşınmazları hariç) taşınmazları Devlet Malı Kapsamında olduklarından haczedilemezler.
5- KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARI 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunun 5. Maddesi;” Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.” Hükmüyle Kültür ve Tabiat varlıkları Devlet Malı statüsüne alınmıştır. Tarihi ve bedii değeri olan Hazinenin özel mülkiyetinde ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz malların kiraya verilmesi işlemleri Tarihi Ve Bedii Değeri Olan Taşınmaz Malların Kiraya Verilmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında yürütülür.
II- KAMU TAŞINMAZ MALLARININ ÖZELLİKLERİ Devletin özel malları dışında kalan Kamu hizmetine tahsis edilmiş Kamu taşınmazları, hukuk sistemimizde özel bir rejime tabi tutulmuşlardır. Kamu Hizmetlerinin sürekliliğini sağlamaya yönelik bu farklar Kamu Mallarının özelliklerini oluştururlar. 1-Kamu Malları Tescile tabi değildir. Medeni Kanunun 999 maddesi uyarınca” Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.
2-Kamu Malları Haczedilemez İcra iflas Kanunun 82. Maddesi 1. Fıkrasında Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen malların haciz edilemeyeceği belirtilmiştir. 3- Zaman aşımıyla kazanılamaz; Medeni Kanunun 715. Maddesinde sahipsiz mallar ile yararı kamuya ait malların hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olmayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle Medeni Kanunun 713 maddesinde düzenlenen Zaman aşımı ile kazanım Kamu Malları için söz konusu değildir.
4- Kamu Malları Devredilemez Devletin Hüküm ve Tasarrufundaki Mallar Anayasal bir düzenlemeye tabi olduğundan devrine imkân bulunmamaktadır.(Örneğin Kıyılar, ormanlar) 5-Kamu Malları Kamulaştırılamaz. 6-Kamu Malları Özel Korumaya Tabidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda Mala karşı işlenen suçlarda kamu Mallarıyla ilgili olması durumunda daha ağır cezai yaptırım öngörülmektedir. 7-Kamu Mallarından Yararlanma ücretsizdir. Yararlanması Kamuya ait olan sahipsiz mallar ve orta mallarından yararlanmak ücretsizdir. Ancak Kamu hizmetiyle doğrudan ilgisi olmayan Kamu Hizmetine Tahsis edilmemiş Kamunun Özel Taşınmazları; Tapu Siciline tecil edilir, satılabilir sadece bedelsiz devredilemezler.
D-KAMU MALLARININ KORUNMASI: Kamu Mallarının herkesçe korunması zorunludur. Mevzuatımız Kamu mallarına verilen zararlarla ilgili hem kamu görevlilerine hem de vatandaşların fiilleriyle ilgili çeşitli müeyyideler getirmiş. Ceza Kanununda Kamu mallarına karşı işlenen suçlar daha ağır cezalandırılmıştır. Birçok yasada Kamu Mallarının Korunması ile ilgili düzenleme mevcut olup genellik arz edenleri aşağıda irdelemek yararlı olacaktır.
1-657 sayılı Devlet Memurları Kanunu. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 12. Maddesi:” Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır. Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memurca ödenir.” Hükmü Devlet Memurlarına Kamu Mallarını dikkat ve itina ile koruma yükümlülüğü getirdiği gibi zararın raiç bedel üzerinden karşılanması esasını getirmiştir.Ayrıca Kasıt Kusur ve ihmal sonucu Kamu Malına zarar veren göerevliler 657 sayılı Kanunun125. Maddesi uyarınca disiplin cezasıyla karşı karşıya bırakmaktadır.
2- Sözleşmenin sona ermesi ve tahliye işlemleri 2886 sayılı Kanunun 75 2- Sözleşmenin sona ermesi ve tahliye işlemleri 2886 sayılı Kanunun 75. Maddesi, “ Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz * malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, idareden taşınmaz ve değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere tespit ve takdir edilecek ** ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz. (Ek cümle: 23/07/2010-6009 S.K/24.md.) Ecrimisile itiraz edilmemesi halinde yüzde yirmi, peşin ödenmesi halinde ise ayrıca yüzde onbeş indirim uygulanır. Ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.
Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir. (Ek fıkra: 23/07/2010-6009 S.K/24.md.) Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların işgalcilerinden tahsil edilen ecrimisil gelirlerinin yüzde beşi, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu gelirlerin elde edildiği köy tüzel kişiliği hesabına aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir.”
Hükmü Kamuya ait taşınmazların işgali ve tahliyesinde imtiyazlı hükümler getirmiştir. Oysa ki Devlete ait olmayan taşınmazlar; 6570 sayılı Gayri Menkul Kiraları Hakkındaki Kanuna tabi olup söz konusu kanun daha çok kiracıyı korur mahiyettedir. Men’i müdahale ve kal ile ilgili yargı kararlarının icra dairelerince, vali veya kaymakam tarafından verilen tecavüzün önlenmesi ile ilgili kararların infaz memurlarınca uygulanması sırasında gerekli olan araç, gereç ve personel kamu idarelerinden sağlanır. Bunun mümkün olmaması durumunda yıkım işlemi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihale edilir.
3-. Taşınmaz zilliyetliğine el atmanın idari makamlarca önlenmesi 3091 sayılı “ Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun” ve bu kanunun uygulama esaslarını belirleyen “ Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun Uygulama Şekli Ve Esaslarına Dair Yönetmelik Taşınmaz mallara tecavüz veya müdahale edilmesi halinde; taşınmaz mal merkez ilçe sınırları içinde ise, il valisi veya görevlendireceği vali yardımcısı, diğer ilçelerde ise kaymakamlar tarafından bu tecavüz veya müdahalenin önlenmesine karar verilir ve taşınmaz mal yerinde zilyedine teslim edilir Ancak Bu düzenlemede Kamu lehine hükümler getirilmiştir. Sahıslar için başvuru şartı ve süreler söz konusuyken Kamu Malları için başvuru ve süre söz konusu değildir.
Vali veya kaymakam görev alanları içinde bulunan kamu idarelerine, kamu kurumlarına ve kuruluşlarına ait veya bunlar tarafından idare olunan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara tecavüz veya müdahalede bulunulduğunu öğrendiklerinde, soruşturmayı doğrudan doğruya yaptırırlar ve sonucu karara bağlarlar Yetkililerin; tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten altmış gün içinde, idari makama başvuruda bulunmaları gerekir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunulamaz. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde süre aranmaz.
4-Kamu Mallarına Karşı işlenen suçların daha ağır cezai müeyyideye tabi olmaları 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 142. Maddesinde Hırsızlık Kamu Malına Karşı işlenmesi halinde nitelikli hırsızlık suçuna gireceği belirtilmiş ve daha ağır cezalandırılmıştır. Kanunun 152. Maddesinde Mala Zarar verme suçu Kamu Malına Karşı olduğu halde nitelikli suç kavramına sokularak daha ağır bir şekilde cezalandırılmıştır Yine Kanunun 153. Maddesi “ - (1) İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapılara yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Birinci fıkrada belirtilen yerleri ve yapıları kirleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin, ilgili dinî inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.” Hükmü ile 154. Maddesi – “(1) Bir hakka dayanmaksızın kamuya veya özel kişilere ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.
(2) Köy tüzel kişiliğine ait olduğunu veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunduğunu bilerek mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malları kısmen veya tamamen zapt eden, bunlar üzerinde tasarrufta bulunan veya sürüp eken kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır. (3) Kamuya veya özel kişilere ait suların mecrasını değiştiren kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır” hükmü Kamu mallarına karşı işlenen suçları ağır bir şekilde cezalandırmıştır. Kanunun 158. Maddesi kamu zararına sebebiyet veren dolandırıcılık suçunu nitelikli dolandırıcılık kapsamında müteala ederek daha ağır cezai müeyyide getirmiştir.
5-. 3194 Sayılı İmar Kanunu uygulanmasında ayrıcalık. 3194 sayılı İmar Kanununun 26. Maddesi –“ Kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti bu kamu kurum ve kuruluşlarınca üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla avan projeye göre ruhsat verilir. Devletin güvenlik ve emniyeti ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekat ve savunması bakımından gizlilik arz eden yapılara; belediyeden alınan imar durumuna, kat nizamı, cephe hattı, inşaat derinliği ve toplam inşaat metrekaresine uyularak projelerinin kurumlarınca tasdik edildiği, statik ve tesisat sorumluluğunun kurumlarına ait olduğunun ilgili belediyesine veya valiliklere yazı ile bildirdiği takdirde, 22 . Maddede sayılan belgeler aranmadan yapı ruhsatı verilir” hükmü Kamuya Ait Yapı Ve Tesisler İle Sanayi Tesislerinde Ruhsat kolaylığı getirmiştir.
6- Ormanlara karşı işlenen suçlarda ağırlatıcı müeyyideler, 6831 sayılı Orman Kanununun beşinci bölümü ceza hükümlerine ayrılmıştır. Bu bölümde yer alan hükümlere göre (91-114 md.), ormanlık alandaki ağaçlara zarar verenler, hayvan otlatanlar, tarla açanlar, izinsiz tesis kuranlar ve orman yangınına neden olanlar ile Kanunda yazılı diğer fiilleri işleyenler cezalandırılmaktadır. Ayrıca Orman suçları af kasamı dışına çıkartılmış ve orman emvaline karşı işlenen suçlarda araçlara el koyma yaptırımı getirilmiştir.
7-Hazine Arazileri üzerindeki kaçak yapılarla ilgili müeyyideler 775 sayılı Gecekondu Kanunun 37. Maddesi”- (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./318.mad) Bu Kanun hükümlerinden faydalanmak amacıyla yalan beyanda bulunan veya hakikate aykırı beyanname verenler ile bu Kanunun yayımından sonra belediye sınırları içinde veya dışında belediyelere, Hazineye, özel idarelere veya katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalar üzerinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde izinsiz yapı yapanlar, yaptıranlar, bu gibi yapıları satanlar, bağışlayanlar, rehin edenler veya diğer şekillerde devredenler ve bilerek devir ve satın alanlar, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır.” Hükmü ile
18. Maddesi” - Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, Hazineye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapılar, inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılır. Yıkım sırasında lüzum hasıl olduğunda, belediyeler ilgili mülkiye amirlerine başvurarak yardım istiyebilirler. Mülkiye amirleri, Devlet zabıtası ve imkanlarından faydalanmak suretiyle, izinsiz yapıların yıkım konusunda yükümlüdürler” hükmü
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra belediye sınırları içinde veya dışındaki belediyelere, Hazineye, özel idareye ve katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapılar, inşaat sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılacağını belirtmiştir.
8-. Kıyı Kanununa aykırı işlemlere uygulanan müeyyideler (Madde5)- Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. (Madde 4)- Sahil şeridi Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alanı, (Madde 4)Kıyı Kenar çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırını (Madde-4)Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgiyi,
( Madde 6) - Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez (Madde 14) - Bu Kanun kapsamında kalan alanlarda ruhsatsız yapılar ile ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili hükümleri uygulanır Bu durumda kıyılardaki yapılaşmaya İmar Kanunundaki müeyyideler uygulanacaktır. Ayrıca Kanunun 15. Maddesi uyarınca Kıyı alanlarında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapı yapan kişilere Türk Ceza Kanunu veya İmar Kanunu hükümlerine göre verilecek ceza bir kat artırılarak uygulanacaktır.
9- İhbar ve Ödüllendirme.1905 sayılı Kanun uygulaması 26/12/1931 tarih ve 1905 sayılı Menkul Ve Gayrimenkul Emval İle Bunların İntifa Haklarının Ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiye Hakkında Kanunun 1i Maddesi;” Umumi veya hususi kanunlar ve muahedeler ahkamına göre Devlete ait veya Hazine emrine mevdu olması lazım geldiği halde Hükümetin kayda müstenit ıttılaı haricinde kalmış olan bilumum menkul ve gayrimenkul emval veya bu nevi emvalin intifa hakları ile senede merbut veya ipotekli ve ipoteksiz alacakları ve her nevi mevduat ve emanet ile esham ve tahvilatı ve sigorta matluplarını ihbar edenlere ihbar edilen emvalin veya intifa hakkının Hazineye aidiyeti tahakkuk ettikten sonra bu emvalin kıymetleri veya iki senelik intifa baliğleri üzerinden aşağıdaki nispetlere göre ikramiye verilir” hükmü Kamununun Habersiz olduğu malları bildirim Kamu Kayıtlarına geçmesini sağlayanlara,
Menkullerde Gayrimenkullerde 5 000 liraya kadar yüzde 30 yüzde 20 25 000 liraya kadar, 5000 liradan yukarı olan kısım için “ 25 “ 15 50 000 liraya kadar, 25000 liradan yukarı olan kısım için ” 15 “ 12 100 000 liraya kadar, 50000 liradan yukarı olan kısım için “ 10 “ 10 100 000 liradan yukarı olan kısım için “ 7,5 “ 7,5 Oranında ikramiye verileceği belirtilmiştir.