STRES ÜRİNER İNKONTİNANS TEDAVİSİNDE TRANSOBTURATOR TAPE CERRAHİSİNİN UZUN DÖNEM SONUÇLARI
İnkontinans? Üriner inkontinans kadının sosyal, fiziksel ve psikolojik sağlığı üzerine olumsuz etki yaratarak utanç, düşük benlik saygısına neden olur Uluslararası Kontinans Derneği (ICS) ve Uluslararası Ürojinekoloji Derneği (IUGA) stress inkontinansı fiziksel aktivite altında istemsiz idrar kaçırma olarak tariflemişlerdir. Bir başka çalışmada ise mesane kasılmaları olmadan batın içi basıncı arttıracak fiziksel aktiviteler (öksürme, hapşırma, gülme) sonucu istemsiz idrar kaçırma olarak tanımlanmıştır
TEDAVİ Birinci basamak: Cerrahi: SUI’de birinci basamak tedavi yaşam tarzı ve davranış değişikliği, pelvik taban kaslarını güçlendirme egzersizleri ve mesane eğitimidir. Cerrahi: Stres üriner inkontinansın cerrahi tedavisi retropübik üretropeksi cerrahilerini ve sentetik mesh kullanarak miduretral sling uygulamalarını içerir.
CERRAHİ Cerrrahi olarak midüretral slingler (retropubik, transobturator) güvenli ve etkili bir yöntemdir. Birçok ürojinekolog, Burch kolposüspansiyonu hala altın standart kabul ederken, stres üriner inkontinans cerrahisi 'Integral Theory' nin ışığında çok gelişmeler kat etmiştir. SUI tedavisi için, üretranın altına hamak şeklinde destek sağlayarak üretrovezikal bileşkeyi yükseltmeyi ve stabilize etmeyi amaçlayan birçok cerrahi tedavi yöntemi tarif edilmiştir (TVT, TOT ).
AMAÇ Bu çalışmanın amacı, TOT prosedürünün uzun dönem etkinliğini araştırmak ve hastaların objektif ve sübjektif kür sonuçlarının yaş, vücut kitle indeksi (VKİ), parite, vajinal doğum sayıları, menopozal durum operasyon sonrası süresi, mevcut pelvik organ prolapsusu (POP) gibi değişkenlere göre değişimini değerlendirmektir.
METHOD Çalışmamıza, 01 Ocak 2008- 01 Aralık 2010 tarihleri arasında SUI veya SUI/MUI tanısı ile TOT operasyonu geçiren hastalar dahil edildi. Hastalara FM TVUSG STRES TEST UDI-6, IIQ-7, VAS anketleri doldurtuldu. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 21.0 İstatistik paket programı kullanıldı.
POSTOPERATİF KOMPLİKASYONLAR
Yaş, VKİ, Hormonal Durum ile stress test sonucu arasında anlamlı fark bulunmamıştır. POP olması ile stres test sonucu arasında anlamlı fark bulunmuştur (X2=7,229; p=0,027<0.05). TOT başarısını etkileyeceğini düşündüğümüz değişkenler ile stres test arasındaki ilişki
Stres test negatif olanların 16'sının (%55,2) POP’unun olmadığı, 12'sinin (%41,4) evre 1, ve birinin (%3,4) evre 2 POP’u olduğu görüldü. Stres test pozitif saptananların 12'sinin (%60,0) POP’u yok iken, 3'ünün (%15,0) evre 1, 5'inin (%25,0) evre 2 POP’u olduğu görülmektedir. Alt grup analizinde evre 1 POP olan hastaların 5’i (%33) sistosel, 9’u (%60) rektosel ve 1’i (%7), sistorektoseldi. Evre 1 sistoseli olan hastaların hiçbirinde inkontinans izlenmedi. Evre 2 POP’u olan hastaların 1’i (17) sistosel, 1’i (%17) sistorektosel, 4’ü (%66) rektoseldi ve sadece rektosel olan bir hastanın inkontinansı yoktu. TOT başarısını etkileyeceğini düşündüğümüz değişkenler ile stres test arasındaki ilişki
Objektif başarı oranı stres test negatif olmasına göre oransal olarak hesaplandı. Hastaların 29'unda (%59,18) stres test negatif, 20'sinde (%40,82) pozitif olarak bulunmuştur. Objektif başarı oranı %59.18 olarak bulundu.
Sübjektif Başarı Grafiği Sübjektif başarı oranı için hastalara şu anki durumları ameliyat öncesi durumları ile kıyaslaması istenerek çok iyi, iyi, değişiklik yok, kötü cevaplarından birini vermesi istendi. Çok iyi (%36.74) ve iyi (%26.52) olarak cevaplayanlar başarılı olarak kabul edildi. Sübjektif başarı oranımız %63,26 olarak bulundu.
2015 yılında 87 hastanın 10 yıllık sonuçlarını değerlendiren bir çalışmada subjektif ve objektif kür oranları sırasıyla %59.6, %70,2 olarak bulunmuştur Bizim çalışmamızda da objektif ve subjektif kür oranları literatür ile uyumlu olarak %59,18 ve %63,26 bulunmuştur.
Sonuç olarak; bu çalışma uzun dönem takip ile TOT cerrahisinin başarısının yaş, VKI, hormonal durum ile etkilenmediğini göstermiştir. Uzun dönem kür sonuçları azalsa da TOT operasyonu hasta yönetiminde etkin bir tedavi yöntemidir. MUI nedeniyle opere edilen veya sonrasında de novo urge inkontinans gelişen hastaların medikal olarak tedavi edilmesinin başarı oranlarını ve hastaların hayat kalitesini arttıracağını düşünmekteyiz. Uzun dönem sonuçlar ve bunlara etki eden değişkenler ile ilgili prospektif randomize kontrollü geniş katılımlı çalışmalara ihtiyaç vardır.