TANZİMAT FERMANI (3 KASIM 1839)
Mülk Suresi Birinci ayet تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير ٌ Mutlak hükümdarlık elinde olan Allah yüceler yücesidir ve O’nun her şeye gücü yeter.
DURUM TESPİTİ Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren Kuran hükümleri ve şeriat kanunlarına saygı gösterildiğinden kuvvetli ve müreffeh bir hale gelmiştir.
DURUM TESPİTİ Yüz elli yıldan beri türlü sebeplerle ne din kurallarına ne de kanunlara uyulmadığından eski kuvvet ve refahın yerini güçsüzlük ve fakirlik almıştır.
Allah’ın yardımı ile devletin iyi bir şekilde yönetimini sağlamak için bazı yeni kanunların konulması gerekmektedir.
Yeni kanunların dayanacağı ilkeler Müslim-gayrimüslim bütün tebaanın ırz, namus, can ve mal güvenliğinin sağlanması.
Gerekçe: Can, mal ve namusundan emin olan kimse, sadakat ve doğruluktan ayrılmaz, devletine ve milletine iyi hizmet eder.
Bunların eksikliğinde ise, herkes ne devlete ne de millete ısınmaz, mülkün imarına bakmadığı gibi endişeden kurtulmaz.
Can, mal ve mülkü emniyet içinde olanlar, devlet ve millet için gayret içerisinde olur, vatan sevgisi artar.
Verginin düzenli bir usule göre ayarlanması ve toplanması.
Bir devlet, ülkesini korumak için asker, memur ve hazineye ihtiyaç duyar. Bunun icabına bakmak gerekir.
Tekel usulünden elhamdülillah kurtulduysak da yararı bir yana zararı olan iltizam usulü halen yürürlüktedir.
İltizam ile bir memleketin mali işlerini bir adamın eline hatta pençesine teslim edilir. O kişi iyi bir adam değilse kendi çıkarına bakar, zulmeder.
Vergi Bundan sonra her fert, mülküne ve gücüne uygun şekilde vergi verecek. Kimseden fazladan vergi alınmayacak.
Askerlik Şimdiye kadar asker alımlarında belirli bir düzen takip edilmemiş, bazı memleketlerden az bazılarından çok asker istenmiştir.
Belirsiz asker alımı düzensizliğe neden olduğu gibi tarım ve ticaretin bozulmasına neden olmuştur.
Askere alınanlar çoğu zaman ömürlerinin sonuna kadar kalıyor, bu durum usanma, bezginlik ve nesillerin kesilmesine neden oluyordu.
Asker alımı belirli kurallara uygun olacak, dört veya beş sene ile sınırlandırılacaktır.
Kanun ve nizamlar uygulanmadıkça asayiş ve huzur sağlanamayacaktır. Bundan sonra suçluların davaları kanunlar gereğince incelenip hüküm verilecektir.
Herkes mal ve mülkünü tam bir serbestlikle tasarruf hakkına sahiptir, ona kimse müdahale edemez.
Firarda olan birinin açık olmayan suçu ve kabahati varsa mirasçıları bundan sorumlu değildir. Malı müsadere edilemez, mirasçıları mirastan mahrum edilemez.
Tüm bu müsaadeler Müslüman olsun olmasın tüm ahaliye verilmiş olup can, mal, ırz ve namusları emniyet içerisinde olacaktır.
Kanunlar din, devlet, mülk ve milleti ihya için konulacağından tarafımızdan, hilafına hareket edilmeyeceğine söz verilmiş, devlet adamları ve ulemanın huzurunda yemin edilmiştir.
Kanunlara riayet etmeyen kim olursa olsun rütbeye, hatır ve gönüle bakılmadan icrası için ceza kanunnamesi tanzim edilecektir.
Maaşı yetersiz olan memurların maaşlarında düzenleme yapılacak, toplumun bozulmasına sebep olan rüşvetin önüne geçilmeye çalışılacaktır.
Bu irade ile eski usul değiştirilip yeni bir düzen getirileceğinden İstanbul ve bütün memleket ahalisine, dost devletlerin sefirlerine duyurulsun.
Dua ve Beddua Hak Taala Hazretleri cümlemizi muvaffak eylesin. Bu kanunların aksine hareket edenler Allah’ın lanetine mazhar olsun ve ilelebet kurtuluşa eremesinler. AMİN
Tanzimat Fermanı bir anayasa mıdır?
Bir anayasa değildir. Anayasa, bir devletin kuruluşunu ve devlet organlarının birbirleriyle olan ilişkilerini, çalışmalarını gösteren bir ana hukuk belgesidir. Fermanda böyle bir içerik mevcut değildir. Ancak modern anayasalardaki en temel ilkelerden bazılarının (can, mal, ırz güvenliği) fermanda yer alması ona anayasal bir konum vermektedir. Bu nedenle ferman bir anayasa değil anayasal nitelikte bir belgedir.
Tanzimat Fermanı, devletin dayandığı Tanrısal haklar sistemine son vermemiş, Batılı devletlerce kabul edilmiş bazı hak ve prensipler getirmiştir.
Valilerin nüfuz ve yetkilerini azaltmak için halkın katılımı ile idare meclisleri oluşturulmuştur.
* İltizam usulünün yerine, kamu gelirlerinin toplanması için merkez atanan muhassıl denilen memurlar atanmıştır.
Askerlik usulü değiştirilmiş, kur’a usulü benimsenmiştir.
Fermanda eğitime ilişkin tek kelimelik hedef yer almamıştır Fermanda eğitime ilişkin tek kelimelik hedef yer almamıştır. Ancak kısa bir süre sonra Meclis-i Maarif-i Umumiye kurularak eğitim ve yayıncılığa ilişkin düzenlemeler getirmiştir.
Tepkiler Tanzimat Fermanı, menfaatleri zedelenen zümrelerin tepkisine neden olmuş, dinin hükümlerinin çiğnendiği söylenerek Mustafa Reşid Paşa suçlanmıştır.
Müslüman ve gayrimüslim tebaa arasında oluşacak eşitlikten rahatsız olanlar bu dönemi “Frenk Düzeni” olarak isimlendirmiştir.
Eski vergi sisteminden yararlanarak zengin olan mültezimler tepki göstermiştir.
Hıristiyanlar genel olarak memnun kalmıştır Hıristiyanlar genel olarak memnun kalmıştır. Ancak eşitlik mükellefiyetleri de kapsadığından bir süre sonra zorunlu askerlik mükellefiyetine karşı çıktılar. Bedel uygulaması getirildi ve eşitlikle ilgili en önemli madde Müslümanlar aleyhine çiğnenmiş oldu.
Gayrimüslimler arasında Rumlar en ayrıcalıklı olanlardı Gayrimüslimler arasında Rumlar en ayrıcalıklı olanlardı. Yeni dönem Rumların ayrıcalığını kaldırıp eşitlik getirince Rumlar bu durumdan hoşnut olmadı.
Müslümanlar, eşitliğe karşı çıktı Müslümanlar, eşitliğe karşı çıktı. Fermanla verilen eşitlik Türk ve Müslüman ahalinin gururunu incitti.
Batılı devletler, Tanzimat Fermanı’nın gayrimüslim tebaaya uygulanmasını bahane ederek, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmek için bir fırsat olarak gördüler.
Tanzimat Fermanı, aşağıdan yukarıya doğru bir baskı ile değil Padişah’ın kendi rızasıyla hazırlanmıştır. Bir hatt-ı hümayundur. Gerektiğinde yine padişahın rızası ile ortadan kaldırılabilecektir.