TÜRKİYE’DE NÜFUS DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOĞAL FAKTÖRLER BEŞERİ FAKTÖRLER İKLİM BİTKİ ÖRTÜSÜ YERŞEKİLLERİ SU KAYNAKLARI TOPRAK YAPISI ULAŞIM SANAYİ TARIM TURİZM YER ALTI KAYNAKLARI TARİHİ YAPI
DİKKAT !!! BİR YERDEKİ DOĞUMLAR ÖLÜMLERDEN ÇOKSA BUNA DOĞAL NÜFUS ARTIŞI DENİR DOĞUM,ÖLÜM VE GÖÇLERLE BİRLİKTE GERÇEKLEŞEN NÜFUS ARTIŞINA İSE GERÇEK NÜFUS ARTIŞI DENİR.
TÜRKİYE NÜFUS ARTIŞ HIZI GRAFİĞİ
Türkiye’de Nüfus Artışı ve Nedenleri Ayrıca cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yurdumuzun uzun yıllar süren savaşlarda erkek nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş olması, toplam doğurganlık oranını oldukça düşürmüştür. Bu nedenle 1965'e kadar nüfus artışını teşvik edici politikalar izlenmiştir. 1965'ten itibaren doğurganlığı teşvik edici politikaların yerine nüfus planlamasına önem verilmesi ise nüfus artışının yavaşlamasında etkili olmuştur.
NÜFUSUN TARİHİ SÜRECİ: İlk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır.(13milyon) Son nüfus sayımı 2008 de yapılmıştır(72 mil.) Türkiye’de en az nüfus artışı 1940-1945 yılları arasında II.Dünya Savaşı nedeniyle yapılan seferberlik döneminde gerçekleşmiştir. 1950-1960 arasında savaşın sona ermesi sonucu doğurganlık oranının artması,sağlık hizmetlerinin gelişmesi,nüfus artırıcı devlet politikalarının uygulanması nedeniyle en fazla nüfus artışı yaşanmıştır. 1960 tan sonra Avrupa’ya,Almanya’ya yapılan ekonomik amaçlı göçler,nüfus artış hızını düşürmüştür
1980 sonrası kentleşme,eğitim düzeyinin artması,doğurganlığı azaltmış,nüfus artış hızı düşmüştür. Günümüzde nüfus artış hızı her geçen gün azalmaktadır.Buna rağmen ülkemizdeki nüfus artış hızı Dünya ortalamasının üzerindedir.
1927-1935 yıllarında nüfus artışının % 28,9'luk kısmını başka ülkelerde yaşayan Türklerin siyasal baskılar nedeniyle yurdumuza göç etmesi oluşturur. 30 Haziran 1939'da Hatay'ın ana vatana katılması 1935-1940 yıllarında %12,5'lik bir artışa neden olmuştur. 1945-1950 yıllarında seferberlik hâlinin kalkması, ekonomik şartların düzelmeye başlaması,evlenmelerin artması, doğum oranlarının yükselmesi, bu ve bundan sonraki dönemdeki artışları da etkilemiştir. 1960-1965 yıllarında 200 bin kadar işçinin yurt dışına çalışmak için gitmesi nüfus artışında bir yavaşlamaya neden olmuştur. 1975 yılından itibaren nüfus artış hızımızın düşmesinde, kentleşme ve sanayileşmeyle birlikte doğum oranlarında meydana gelen azalmanın da etkisi olmuştur. Ayrıca cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yurdumuzun uzun yıllar süren savaşlarda erkek nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş olması, toplam doğurganlık oranını oldukça düşürmüştür. Bu nedenle 1965'e kadar nüfus artışını teşvik edici politikalar izlenmiştir. 1965'ten itibaren doğurganlığı teşvik edici politikaların yerine nüfus planlamasına önem verilmesi ise nüfus artışının yavaşlamasında etkili olmuştur.
Ülkemizde Göçler İç göçlerin sebepleri Köylere yapılan barajlarla tarım topraklarının sular altında kalması Şehir hayatının cazibesi Eğitim imkanlarından faydalanmak Daha iyi şartlarda yaşama isteği Sağlık imkanlarının daha iyi olduğu erlerde yaşama isteği Toprağın erozyon sonucunda verimsizleşmesi İşsizlik Nüfusun artması Makineleşme
Ülkemizde Göçler Ülkemizde göçler, yurt dışına ve yurt içine olmak üzere iki yöndedir. Dış göçler, ülke sınırlarının aşılması ile yapılır. İç göç, ülke sınırları içinde olur ve büyük kısmı kırsal bölgelerden kentlere doğru yapılır. Yurt dışından yapılan göçler Yurt dışına yapılan göçler Rusya ve Türk cumhuriyetlerinden yapılan göçler İşçi göçü Beyin Göçü Mübadele
Ülkemizde Göçler Ülkemizde, kırsal alanlarda geçim zorluğu, buna karşılık şehirlerde başta sanayi olmak üzere diğer sektörlerde iş bulma imkânları kırdan kente göçü teşvik etmektedir. Kırsal alanlarda tarım topraklarının azlığı, verimin düşmesi göçleri teşvik etmektedir. Kırsal alanlardan şehirlere doğru göç, kademeli olarak gerçekleşmiştir. Önce köyden büyük kasaba veya küçük şehirlere, oradan da büyük şehirlere göç şeklinde olmuştur.
Ülkemizde Göçler 1950’lerde göç hareketi köyden kente iken 1980’lerden sonra küçük şehirlerden büyük şehirlere doğru gerçekleşmiştir. Türkiye'de dış göç hareketi 1960’tan sonra iş gücüne ihtiyaç duyan Batı Avrupa’nın sanayileşmiş ülkelerine gidişle başlamıştır. 1974’teki petrol bunalımı ve bunu izleyen ekonomik durgunluk, bu ülkelerin iş gücü ihtiyacını azaltınca; iş gücü akımı başta Suudi Arabistan ve Libya olmak üzere Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelmiştir. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile yeni kurulan Türk Cumhuriyetlerine de 1991’den itibaren Türkiye'den göçler olmuştur.
Ülkemizden yurt dışına beyin göçü 1990 ile 2005 yılları arasında en fazla göç alan ilk on il: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Antalya, Malatya, Manisa ve Kocaeli. 1990 ile 2005 yılları arasında en fazla göç veren ilk on il: Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elâzığ, Hakkâri, Mardin, Muş. Ülkemizden yurt dışına beyin göçü olmaktadır. Beyin göçü; iyi eğitim görmüş, nitelikli ve alanında yetişmiş bireylerin başka ülkeye göç edip yerleşmesidir. Beyin göçünün başlıca nedenleri; alanında iş bulamama, verimli çalışma koşullarından yoksunluk ve düşük ücrettir.
2011 KPSS Aşağıda belirtilen dönem ve olaylaırn hangisi, Türki- ye’de nüfus artış hızının azalmasında daha az etkili olmuştur? A)1918-1923 döneminde savaşların yaşanması B)1940-1945 döneminde II. Dünya Savaşı nedeniyle seferberlik ilan edilmesi C)1960-1965 döneminde özellikle yetişkin erkek nüfusun işçi olarak yurt dışına gitmesi D)1970-1980 döneminde kırsal kesimden kentlere olan işçi göçünün yoğunluk kazanması E)1985-2010 döneminde eğitim seviyesinin yükselmesi ve kadınların iş hayatına daha fazla katılması
2011 KPSS Aşağıda belirtilen dönem ve olayların hangisi,Türkiye’de nüfus artış hızının azalmasında daha az etkili olmuştur? A)1918-1923 döneminde savaşların yaşanması B)1940-1945 döneminde II. Dünya Savaşı nedeniyle seferberlik ilan edilmesi C)1960-1965 döneminde özellikle yetişkin erkek nüfusun işçi olarak yurt dışına gitmesi D)1970-1980 döneminde kırsal kesimden kentlere olan işçi göçünün yoğunluk kazanması E)1985-2010 döneminde eğitim seviyesinin yükselmesi ve kadınların iş hayatına daha fazla katılması
HIZLI NÜFUS ARTIŞININ GETİRDİĞİ SORUNLAR: 1. Tüketici durumda olan çocuk yaştaki nüfusu ve tüketimi artırır. 2. Kişi başına düşen ulusal gelir payı azalır. 3. Ulusal gelirin büyük bölümünün artan nüfus tarafından tüketilmesine bağlı olarak ekonomik kalkınma hızı yavaşlar. 4. Artan nüfusu beslemek için toprağın aşırı kullanılması toprak erozyonunu hızlandırır. Çeşitli çevre sorunları ortaya çıkar. 5. Ekonomik bağımlılık oranı yükselir. 6. Yetersiz beslenme sorunu ortaya çıkar. 7. Kırsal kesimden kentlere doğru olan göçler yoğunluk kazanır. 8. Kırsal alanlarda ve kentlerde işsizlik ve geçim sıkıntısı başlar. 9. Çarpık kentleşme görülür.
NÜFUSUN CİNSİYET DURUMU 1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945'ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir. Türkiye'de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır
HIZLI NÜFUS ARTIŞININ OLUMSUZ SONUÇLARI: Tüketim artar,ihracat azalır,ithalat artar,tasarruflar azalır Kalkınma hızı yavaşlar İşsizlik artar,kişi başına düşen gelir azalır, Çevre sorunları artar Demografik yatırımlar artar(yol,su,elektrik,konut,hastane..)
HIZLI NÜFUS ARTIŞININ OLUMLU SONUÇLARI Mal ve hizmetlere talep artar Ekonomide çeşitlilik artar Ülke savunması güçlenir İşçi ücretleri düşer Ülkenin vergi gelirleri artar
Türkiye’de seyrek nüfuslu bölgeler; _Doğu Karadeniz’in iç kesimleri(yerşekillerinin engebeli olması ) _Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki yüksek platolar(sıcaklık ortalamalarının düşük olması) Hakkâri Bölümü(yer şekillerinin engebeli olması ve sıcaklık ortalamalarının düşük olması) _Menteşe Yöresi (yer şekillerinin engebeli olması)yağış miktarının yeterli olmasına rağmen seyrek nüfuslanmıştır. _Teke ve Taş eli Platoları (yer şekillerinin engebeli olması ve karstik arazinin varlığı) _Yıldız Dağları Bölümü (yer şekillerinin engebeli olması ve önemli ulaşım yollarına sapa olması) _Tuz Gölü çevresi (yağış miktarının az olması ,kuraklık ,toprakların verimsiz olması
SIK NÜFUSLU ALANLAR
BÖLGELERİN NÜFUS DURUMU NÜFUS YOĞUNLUK(km²) MARMARA: 17 MİLYON 241 EGE : 9 MİLYON 100 AKDENİZ : 8.5MİLYON 98 G.D.AND : 6.5MİLYON 88 KARADENİZ: 8.4 MİLYON 73 İÇ ANADOLU: 11MİLYON 63 DOĞU.AND.: 6 MİLYON 42
NÜFUS PİRAMİDİ Nüfus Piramitleri herhangi bir yerin nüfus özelliklerini (nüfusun yaş ve cinsiyet yapısını) göstermede temel araçlardan biridir.
AKTİF NÜFUS Aktif nüfus, çalışma çağında yani 15-64 yaş grubunda olup kurumsallaşmamış nüfustan oluşmaktadır. Kurumsallaşmamış nüfus, Devlet istatistik Enstitüsü’ne göre; “Okul, yurt, otel, çocuk yuvası,huzurevi, özel nitelikli hastane, hapishane, kışla ve orduevi gibi yerlerde ikamet edenlerle yabancı uyruklular dışındaki nüfustur”.
BAĞIMLI NÜFUS Çalışan nüfusun bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısını ortaya koymaktadır.
KALİFİYE ELEMAN Kendi alanında uzmanlaşmış ve iyi yetişmiş elemanlara kalifiye eleman denir.
TÜRKİYE’NİN NÜFUS YAPISI
Nüfusun Yaş Yapısı 60-üstü:Bu nüfusun bir ülkede çok olması,iyi bir durumdur,gelişmiş ülkelerde yaşam standartı yüksek olur.
2012 ygs
DİKKAT !!!
TÜRKİYE’DEKİ KÖY-KENT NÜFUS DEĞİŞİMİ
MESKEN TİPLERİ: AHŞAP: Doğu, Orta ve Batı Karadeniz görülür. TOPRAK (Kerpiç): Güney Doğu ve İç Anadolu. TAŞ EVLER (Kireçtaşı): Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu
KERPİÇ
AHŞAP (ODUN)
T A Ş E V
TOPLU YERLEŞİM (KURAK YERLERDE) İÇ ANADOLU ve G.DOĞU ANADOLU
KARADENİZ DAĞINIK YERLERŞİM TRABZON-ÇAYKARA ŞAHİNKAYA
KÖY ALTI YERLEŞMELERİ Köyden küçük,idari ve ekonomik olarak köye bağlı olan bu yerleşmeler çeşitli nedenlerle köyden ayrılarak küçük birimler halinde oluşturdukları yerleşmelerdir.Köy altı yerleşmelerinin ortaya çıkma nedenleri: Tarım arazilerinin yetersiz ve birbirinden uzak olması Hayvanlar için barınak ve otlak temini Devlete ait arazilerin topraksız aileler tarafından kullanılması
KÖY ALTI YERLEŞMELERİNİN ÖZELLİKLERİ En küçük kırsal yerleşme biçimidir Ekonomik etkinlikler tarım ve hayvancılığa dayanır Dağınık ve toplu yerleşmeler şeklindedir Su kaynaklarına yakınlık önemlidir.
KÖY ALTI YERLEŞMELERİ -Geçici Yerleşmeler : Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik açıdan tamamlayıcısı olarak gelişmiş, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu yerleşmelerdir. Yayla, mezra, oba, kom, ağıl gibi adlar verilen geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür. Ayrıca mevsimlik olarak konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ ve bağ evleri de geçici yerleşmelerdir. Yayla : Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir. Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir. Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir. Örneğin Elazığ, Harput'un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline gelmiştir. Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir. Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde bir kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.
KÖY ALTI YERLEŞMELERİ Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir. Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafından kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır. Divan:Birbirinden uzakta kurulu olan ve birlikte köyü oluşturan mahallelere denir
2008 ygs
2008 ygs