GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOL İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLU MUTLAK.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Advertisements

ZAMİRLER.
KELİME TÜRLERİ ZARFLAR.
Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcük soyut addır?
FİİLİMSİLER 8.SINIF EBRU GÜNAY   Türkçe Öğretmenliği 2. SINIF(İ.Ö)
ZARFLAR (BELİRTEÇLER)
ANLATIM BOZUKLUKLARI.
HÜSEYİN OKAN EROĞLU TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ
Hazırlayan: İsmail KEPEK Numara:
SIFATLAR.
ABDULLAH KÜÇÜK TÜRKÇE ÖĞRETMENİ.
ZAMİRLER.
DERSİMİZ TÜRKÇE İbrahim AKÇA Çamkent Ortaokulu.
Türkçe Öğretmenliği 2. Sınıf (Gündüz)
Zarflar Endercan İNÇ Endercan İNÇ Zarflar.
Hazırlayan: Zeynep Adsoy Türkçe Öğretmenliği/2 No:
ÇAYIROVA İNSANA HİZMET DERNEĞİ
Vize-final arası toplu notları I. yarıyıl MURAT EĞİTİM KURUMLARI.
Noktalama işaretleri ( NOKTA , virgül , noktalı virgül )
ZAMİRLER.
ALLAH İLE İLETİŞİM YOLLARI
Fiilimsi Nedir? Eylem kök veya gövdelerinden belli eklerle türeyerek girişik bileşik cümlelerde yan cümleciğin yüklemi görevini üstlenen sözcüklerdir.
İSİM GRUBU.
Sözcük Türleri Setenay KAYA Hazırlık-D/153
ZAMİRLER.
EKLER VE KELİME YAPISI.
ZAMİR NEDİR? İsmin yerini tutabilen,isim gibi kullanılabilen,isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir. Ahmet’ten öğrendim. > Ondan öğrendim. Kitabı.
ADI:SEVİM SOYADI:ÇAT SINIFI:9/C NUMARA:58 OKULU:BÜNYAN ANADOLU LİSESİ
6. EYLEM KİPİNDE ANLAM KAYMASI.
TÜRKÇE DERSİ FİİLLERDE ÇATI.
ZARF (BELİRTEÇ).
Anlam Bakımından Anlatım Bozuklukları
9. Sınıf Dil ve Anlatım 3-7 MART
ZARFLAR (BELİRTEÇ).
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER (SIFAT-ÖN AD)
TÜRKÇE / FİİLLER ( EYLEMLER )
1. Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyorum ve Besmele
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
ZARFLAR (BELİRTEÇ) Burak SÖKÜCÜ
قَلَمُ التِّلْمِيذِ Öğrencinin kalemi
ZARFLAR Fiillerin, sıfatların ya da kendi türünden olan sözcüklerin (zarfların) anlamını “zaman, durum, yer yön, miktar ve soru” bakımından etkileyen sözcüklere.
Benim adım Balerin Bebek.
CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM ÖZNE
YÜKLEMİN YERİNE GÖRE CÜMLELER (ÖGELERİN DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER)
TC.ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ
ZAMİRLER.
SABAHATTİN ZAİM İMAM HATİP ORTAOKULU
Kelime Türleri İsim soylu sözcükler de yediye ayrılır:
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA GRAMER NOTLARI
CÜMLENİN ÖĞELERİ 1. YÜKLEM Türkçe bir cümlede, yüklem mutlaka olmalıdır. Yüklemi olmayan bir cümle olmaz. Yüklem, tümcede iş, oluş, hareket, davranış,
ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLÜ LİECLİHİ (LEH)
Hazırlayan: Göksel KURT Türkçe Öğretmeni. Göksel KURT Türkçe Öğretmeni2 SIFAT  İsimlerin önüne gelerek onların şeklini, durumunu, rengini, işaret yoluyla.
KIZILDERE ÖĞRETİM OKULU ANLATIM BOZUKLUKLARI HAZIRLAYAN: MURAT COŞGUN.
SÖZ DİZİMİ İLE İLGİLİ İŞARETLER
PALANDÖKEN KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DERSİ İSİM CÜMLESİ
Zamirler OĞUZ DİLBER. İsim olmadıkları hâlde isimlerin yerine kullanılan sözcüklerdir. Zamirler bir varlığın adı değildir, geçici olarak o varlığın adının.
Türkçe Öğretmenliği 2. Sınıf (Gündüz)
İSİM GRUBU.
Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.
ADILLAR (ZAMİRLER).
HAZIRLAYAN:ZEHRA ŞAHİN TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ KONU:NOKTALAMA İŞARETLERİ(tırnak işareti,ünlem,kısa çizgi)
قَلَمُ التِّلْمِيذِ Öğrencinin kalemi
TÜRKÇE Doğacan Özdemir.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
ALICAN OZTURK Konu: İsim(Ad).
Cümlenin Ögeleri İsim:EyüpCan Soy İsim :Aydemir Sınıf : 8-D No : 352.
Sıfatlar (ön ad).
Sunum transkripti:

GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOL İMAM HATİP LİSESİ ARAPÇA DİL BİLGİSİ SUNUMU MEF’ÛLU MUTLAK

1- MEFULU MUTLAK اَلْمَفْعُولُ الْمُطْلَقُ Mef’ûl-i Mutlak, fiilden sonra gelir. Fiilin manasını Te’kîd etmek (kuvvetlendirmek), Nev’ini (çeşidini) bildirmek ve Adedini (sayısını) bildirmek için fiil ile aynı kökten gelen masdardır. harf-i cer almaz.

MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: A) TE’KID (KUVVETLENDIRMEK) IÇIN - لِلتَّأْكِيدِ Fiilin masdarı tekrar edilir. fiilin mânasını kuvetlendirir. (türkçe’ye muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki gibi tercüme edilir.) ÖRNEK: كَسَرَ اْلوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا Çocuk bir camı kırdı ki! نَامَ الرَّجُلُ اْلمُتْعَبُ نَوْمًا Yorgun adam öyle uyudu ki! أَكَلَ اْلجَائِعُ أَكْلاً Aç öyle yedi ki! نَامَ الْوَلَدُ نَوْمًا Çocuk gerçekten (çok) uyudu. وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْلِيماًۚ Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.

MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: A) TE’KID (KUVVETLENDIRMEK) IÇIN - لِلتَّأْكِيدِ Fiilin masdarı tekrar edilir. fiilin mânasını kuvetlendirir. (türkçe’ye muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki gibi tercüme edilir.) ÖRNEK: كَسَرَ اْلوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا Çocuk bir camı kırdı ki! نَامَ الرَّجُلُ اْلمُتْعَبُ نَوْمًا Yorgun adam öyle uyudu ki! أَكَلَ اْلجَائِعُ أَكْلاً Aç öyle yedi ki! نَامَ الْوَلَدُ نَوْمًا Çocuk gerçekten (çok) uyudu. وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْلِيماًۚ Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.

MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: Görüldüğü gibi, كَسْرًا ، نَوْمًا ، أَكْلاً masdarları, bütün masdarlar gibi isimdirler. olduğunu bildiren işi tekid (kuvvetlendirme) etmekte, fiilin olduğunu, kuvvetli bir şekilde ifade etmektedirler. Bu cümlelerdeki كَسْرًا ، نَوْمًا ، أَكْلاً masdarlarının herbiri, tekid için kullanılmış mef’ûlu mutlak (اَلْمَفْعُولُ الْمُطْلَقُ) dur. NOT: Te’kîd için gelen Mef’ûlu Mutlak; A)- Masdar olur. B)- Dâima müreddir.

MEF’ÛLU MUTLAKI İNCELEYECEK OLURSAK: UYARı: Manayı daha da kuvvetlendirmek (tekid) için, masdar bir daha tekrar edilir. ÖRNEK: إِذَا دُكَّتِ الأَرْضُ دَكًّا دَكًّا Dünya, param parça olduğu zaman.

YUKARDA Kİ CÜMLELERİN İRABLARINI ŞU ŞEKİL YAPABİLİRİZ: كَسَرَ الوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا Çocuk camı gerçekten kırdı. كَسَرَ: فِعْلُ مَاضٍ مَبْنِيٌّ عَلَى الفَتْحِ الوَلَدُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ الزُّجَاجَ: مَفْعُولٌ بِهِ مَنْصُوبٌ بِالفَتْحَةِ كَسْرًا: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ لِلتَّأْكِيدِ

YUKARDA Kİ CÜMLELERİN İRABLARINI ŞU ŞEKİL YAPABİLİRİZ: نَامَ الرَّجُلُ المُتْعَبُ نَوْمًا Yorgun adam öyle uyudu ki! نَامَ: فِعْلٌ مَاضٌ مَبْنِيٌّ عَلَى الفَتْحِ الرَّجُلُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ المُتْعَبُ: نَعْتٌ لِلرَّجُلِ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ نَوْمًا: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ لِلتَّأْكِيدِ

YUKARDA Kİ CÜMLELERİN İRABLARINI ŞU ŞEKİL YAPABİLİRİZ: أَكَلَ الجَائِعُ أَكْلاً Aç öyle yedi ki! أَكَلَ: فِعْلٌ مَاضٍ مَبْنِيٌّ عَلَى الفَتْحِ الجَائِعُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ أَكْلاً: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ لِلتَّأْكِيدِ

B) Nev’ini (Çeşidini) belirtmek için - لِبَيَانِ النَّوْعِ Fiilinin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. türkçe’ye gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam... diye tercüme edilir. ÖRNEKLER: ضَرَبَهُ ضَرْبَ الظَّالِمِ Onu, zalimin döğdüğü gibi döğdü. ضَرَبَهُ صَرْبَ المُؤَدِّبِ Onu, terbiye edenin döğüşü ile döğdü. Sadece ضَرَبَهُ denirse, "onu döğdü" demektir, "döğmek" fiilinin işlendiği anlaşılır, "nasıl" döğdüğü anlaşılmaz. ilk cümlede, zalim nasıl döğerse, öyle döğdü, manası vardır, ikinci cümlede ise, terbiye etmek için nasıl döğülürse, döğme fiilinin de öyle yapıldığı anlaşılır. ضَرْبَ kelimesi her iki cümlede de mutlak mefuldur, mansuptur, muzaftır, kendinden sonra gelen الظَّالِمِ ve المُؤَدِّبِ isimleri ise muzafun ileyhdir.

B) Nev’ini (Çeşidini) belirtmek için - لِبَيَانِ النَّوْعِ يَنَامُ المَرِيضُ نَوْمًا هَادِئًا Hasta sakin bir uyku uyuyor. Bu cümlede de, hastanın uyuma fiilini nasıl işlediğini anlatan نَوْمًا ، هَادِئًا (sakin bir uyku), Mef’ulu Mutlaktır, çeşit anlatmaktadır. NOT: Nev’ini bildiren Mef’ûlu Mutlak genellikle sıfat veya izâfet terkîbi halinde gelir.

KLASİK USULDE, CÜMLENİN İRABI YAPILIRKEN, ŞÖYLE DENİR: يَنَامُ المَرِيضُ نَوْمًا هَادِئًا Hasta sakin bir uyku uyuyor. يَنَامُ: فِعْلٌ مُضَارِعٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ المَرِيضُ: فَاعِلٌ مَرْفُوعٌ بِالضَّمَّةِ نَوْمًا: مَفْعُولٌ مُطْلَقٌ هَادِئًا: صِفَةٌ لِ نَوْمًا

KLASİK USULDE, CÜMLENİN İRABI YAPILIRKEN, ŞÖYLE DENİR: فَتَحَ الرَّجُلُ البَابَ فِتْحَةَ اللِّصِّ Adam, kapıyı hırsız açışıyla açtı. نَظَرَ إِلَيْهِ نِظْرَةَ الغَضُوبِ Ona, kızgın kimsenin bakışıyla baktı. خَافَ خَوْفَ الجَبَانِ Korkağın korkuşuyla korktu. إِذَا زُلْزِلَتِ الأَرْضُ زِلْزَالَهَا Yer şiddetli bir depremle sarsıldığı zaman.

C) Adedini (Sayısını) belirtmek için لِبَيَانِ العَدَدِ Fâilin yaptığı işin sayısnı betirtir. Türkçe’ye kere, defa diye tercüme edilir. ÖRNEKLER: أَكَلَ المَرِيضُ أَكْلَةً Hasta bir defa yemek yedi. Cümlesinde أَكْلَةً kelimesi mutlak mefuldur, hastanın yaptığı yeme işinin sayısını belirtmektedir. أَكَلَ المَرِيضُ ثَلاَثَ أَكْلاَتٍ Hasta üç defa yedi. Cümesinde, hastanın kaç defa yediğini anlatan ثَلاَثَ kelimesi mutlak mefuldur, muzafdır, أَكْلاَتٍ muzafun ileyhtir.

C) Adedini (Sayısını) belirtmek için لِبَيَانِ العَدَدِ دَقَّ الخَادِمُ الجَرَسَ دَقَّتَيْنِ Hizmetçi zili iki defa çaldı. Cümlesinde دَقَّتَيْنِ kelimesi mutlak mefuldur. سَجَدَ المُسْلِمُ سَجْدَتَيْنِ Müslüman iki secde yaptı. Cümlesinde سَجْدَتَيْنِ kelimesi mef’ulu mutlaktır. سَجَدَ المُسْلِمُ أَرْبَعَ سَجَدَاتٍ Müslüman dört secde yaptı. Cümlesinde سَجَدَاتٍ kelimesi mef’ulu mutlaktır.

C) Adedini (Sayısını) belirtmek için لِبَيَانِ العَدَدِ يَفْرَحُ الصَّائِمُ فَرْحَتَيْنِ : فَرْحَةً عِنْدَ فِطْرِهِ وَ فَرْحَةً عِنْدَ دُخُولِهِ الجَنَّةَ Oruçlu iki defa sevinir: bir sevinç iftar ederken, bir sevinç cennete girerken. Cümlesinde فَرْحَتَيْنِ ، فَرْحَةً ، فَرْحَةً kelimeleri mef’ulu mutlaktır. زُرْتُ المَرِيضَ ثَلاَثَ زِيَارَاتٍ Hastayı üç defa ziyaret ettim. Cümlesinde ثَلاَثَ kelimesi mef’ulu mutlaktır.

2- Mef’ûlu Mutlak olarak kullanılan masdar bazan hazfedilir, sıfatı onun yerine geçer: ÖRNEKLER: فَلِيَضْحَكُوا قَلِيلاً وَ لِيَبْكُوا كَثِيرًا Az gülsünler, çok ağlasınlar. كَثِيرًا ve قَلِيلاً sıfatları, hazfolunmuş MEF’ÛLU MUTLAK ضَحِكًا ve بُكَاءً 'in naibidirler. جَرَى الكَلْبُ سَرِيعًا Köpek hızlı koştu. Cümlesindeki سَرِيعًا sıfatı, hazfolunmuş olan MEF’ÛLU MUTLAK جَرْيًا ' in yerine geçmiştir. yani جَرَى الْكَلْبُ جَرْيًا سَرِيعًا demektir. فَكَّرْتُ فِى هَذِهِ الْمَسْأَلَةِ كَثِيراً Bu meseleyi çok düşündüm. Cümlesindeki كَثِيراً sıfatı, hazfolunmuş olan MEF’ÛLU MUTLAK تَفْكِيراً ' in yerine geçmiştir. yani فَكَّرْتُ فِى هَذِهِ الْمَسْأَلَةِ تَفْكِيراً كَثِيراً demektir.

3- Aynı kökten değişik masdardan yapılır: ÖRNEKLER: اِصْطَبَرْتُ صَبْراً * اِصْطَبَرْتُ اِصْطِبَاراً. Çok sabrettim. سَفَرْتُ سَفَراً * سَافَرْتُ مُسَافَرَةً. İyi bir yolculuk yaptık.

4- Semâi Mef’ûlu Mutlaklar da vardır: لَبَّيْكَ ؛ سُبْحَانَ اللهِ ؛ رُوَيْداً ؛ جِدّاً ؛ شُكْراً ؛ أَيْضاً ؛ مَثَلاً ؛ حَمْداً ؛ عَفْواً ؛ حَقّاً ؛ هَنِيئاً ؛ جَيِّداً

6 - كُلٌّ ve بَعْضٌ kelimeleri masdara muzaaf olarak: ÖRNEKLER: فَلاَ تَمِيلُوا كُلَّ المَيْلِ Tamamen meyletmeyin. كُلَّ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe. عَزَمَ الشَّبُّ كُلَّ العَزْمِ Genç bütün bütüne azmetti. كُلَّ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe. نَفَعَهُ النُّصْحُ بَعْضَ النَّفْعِ Nasihat ona biraz yaradı. بَعْضَ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe. سَخِطَ بَعْضَ السَّخَطِ Biraz kızdı. بَعْضَ kelimesi Mefulu Mutlakın yerine geçe.

Mutlak meful olarak, rubai fiilin mastarı yerine sulasi fiilin masdarı kullanıldığı olur: ÖRNEKLER: أَعْطَى الغَنِيُّ الفَقِيرَ عَطَاءً جَزِيلاً Zengin, fakire birçok ihsanda bulundu. عَطَاءً kelimesi masdar olarak gelmiştir. سَافَرَ صَاحِبُنَا سَفَرًا مُتْعِبًا Arkadaşımız yorucu bir yolculuk yaptı. سَفَرًا kelimesi masdar olarak gelmiştir.

Bazı mastarlar, kendilerinden önce fiil bulunmadığı halde Mef’ûlu Mutlak olarak kullanılırlar. Bu çeşit mastarların kuralı yoktur. İşitilerek bilinirler, semaidirler: ÖRNEKLER: مَعَاذَ اللَّهِ - أَعُوذُ بِاللَّهِ مَعَاذًا Allah korusun! Allah’a sığınırım! مَعَاذًا - مَعَاذً kelimelerin masdar oldukları işitilerek bilinir. سُبْحَانَ اللَّهِ Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir. – Allah’ı, her türlü eksiklikten tenzih ederim. سُبْحَانَ kelimesi masdar olduğu işitilerek bilinir. شُكْرًا Teşekkür ederim.

Bazı mastarlar, kendilerinden önce fiil bulunmadığı halde Mef’ûlu Mutlak olarak kullanılırlar. Bu çeşit mastarların kuralı yoktur. İşitilerek bilinirler, semaidirler: سَمْعًا وَ طَاعَةً Başüstüne حَمْدًا Hamdolsun عَفْوًا Affedersiniz هَنِيئًا Afiyet olsun حَقًّا Gerçekten حُبًّا وَ كَرَامَةً لَكَ Senin şerefine, Senin hatırın için memnuniyetle مَرْحَبًا Hoş geldiniz لَبَّيْكَ Emrine, Davetine tekrar tekrar uydum (yani: أُلَبِّيكَ تَلْبِيَةً بَعْدَ تَلْبِيَةٍ demektir.)

HAZIRLAYAN MUSTAFA GÜLEÇ GÜLÇİÇEK HATUN KIZ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ MESLEK DERSLERİ ÖĞRETMENİ