İslamda İnfak Ve İhsan (Vakfın Mana ve Önemi) İNFAK NEDİR VE MÜSLÜMANLAR İÇİN NE ANLAM İFADE EDER.?
İnfak: Bir şeyi ona muhtaç olan biriyle karşılıksız paylaşmak” manasına gelir Namaz, oruç gibi bedenî ibadetler, Allah’ın ihsan ettiği vücut sıhhat ve selametinin şükrüdür . Her çeşit infakı içeren malî ödemeler de mal nimetinin şükrüdür. Üç şey “Allah yolunda” (fî sebilillah) kaydı düşülerek emredilir: Cihad, hicret, infak. Bu kayıt infakı bir yönüyle mali bir cihad kılarken, bir başka yönüyle metâ’dan na’îm’e hicret kılar. Namaz ve oruç, bireysel ve kişisel gelişme ve yükselişi ;infak ise, ferdî cimrilik, bencillik gibi kötü huylardan arındırmayı ifade eder.. خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّٖيهِمْ بِهَا “Onların mallarından sadaka al. Onunla kendilerini temizlemiş ve tezkiye etmiş olursun.” (9/Tevbe, 103) Ayeti bunu ifade eder.
İnfak nereye yapılmalıdır.? Cevabını ayetten öğreniyoruz. يَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلْ مَا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْر * فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِوَابْنِ ْ ٍالسَّبٖيلِ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ :215 - Ey Muhammed! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka, ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah onu bilir.
İnfak kim için yapılmalıdır? Bütün ibadetlerde olduğu gibi infaktada Allah rızası ön planda olmalıdır. وَمَثَلُ الَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِ وَتَثْبٖيتًا مِنْ اَنْفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ اَصَابَهَا وَابِلٌ فَاٰتَتْ اُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَاِنْ لَمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ 2.265 - Allah'ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
İNFAK NASIL YAPILMALIDIR? İnfak gizli ve aşikare yapılır. اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ 2.274 - Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
MAKBUL İNFAK NASIL OLUR? Sevdiğimiz şeylerden infak. لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَیْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. En güzeliden infak:Aye(2:267) Kendinizin göz yummadan alıcısı olamıyacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin:
Makbul infak’ın karşılığı. مَثَلُ الَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فٖى كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ وَاللّٰهُ .2.261 - Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. 49. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her sabah iki melek iner. Biri: -Ya Rabb! İyilik edene malının karşılığını (halef) ver, der. Diğeri de: -Ya Rabb!. Cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder.” Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57 Hadisimizdeki halef kelimesi, dünyada mal olarak karşılık, âhirette sevab olarak bedel anlamına gelmektedir.
“Ey âdemoğlu! (Allah için) infak et ki, sana da infak olunsun!” Başka bir hadiste: - وعنه أَن رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قـال : « قال اللَّه تعالى : أنفِق يا ابْنَ آدمَ يُنْفَقْ عَلَيْكَ » متفقٌ عليه . 550. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğne göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ şöyle buyurdu” demiştir: “Ey âdemoğlu! (Allah için) infak et ki, sana da infak olunsun!” Buhâri, Tefsîru sûre (11) 2; Nefekât 1; Tevhid 35; Müslim, Zekât 36, 37. Ayrıca bk. İbni Mâce, Keffârât 15
İHSAN KIVAMINDA İNFAK اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا اَذًى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab'leri katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.
İNFAKTA RİYADAN UZAK DURMAK. يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْاَذٰى كَالَّذٖى يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ 2.264 - Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.
İNFAK NE İLE YAPILIR? Yukardaki ayette geçen ;hayır olarak ne yaparsanız Allah onu bilir.Ayetin bu son cümlesinde İnfak’ın farklı yerlere farklı şekilde yapılabileceği anlaşılmaktadırBunlar nelerdir: 1 -Maldan yapılan infâk a) Sadaka: Miktarı bizce tayin olunan sınırlı bir yardımdır b) Zekat: Belli bir mâli gücü olan Müslüman’ın malından vereceği yüzde iki bucuk tutarında zorunlu bir mâli ibâdettir. 2) İlimden yapılan infâk. Bilgin kişiler bilgilerini mutlaka başkalarına belli sürelerde ve belli miktarda infâk etmelidirler. 3) Mutluluktan yapılan infâk: Her mutlu insan, çevresindeki mutsuzlara kendi mutluluğunu aktarmalıdır. .4) Sağlıktan yapılan infâk: Sağlıklı bir kimsenin hastalara yaptığı hizmet, sağlıktan yapılan bir infâktır.
5) Gençlikten yapılan infâk: Güçlü bir insanın güçsüz, yaşlı kimselere yapacağı her türlü yardım; gençliğimizde yapacağımız en güzel infâk şeklidir. 7) Güzel sesten yapılan infâk: Güzel sesin de infâk borcu vardır. Bu infâk Kur’an ve ezan okumakla yapılır. “Güzel Kur’anı, güzel sesinizle güzelleştiriniz.” 8) Güler yüzle yapılan infâk: Yine Efendimizin ilk emirlerinden olan “Hiç olmazsa güler yüzünüzle infâk edin” emri.
İHSAN NEDİR? İhsân kelimesi, ‘hasene’ kelimesinden türemiştir.İhsân, yaptığı işi en iyi biçimde ve noksansız yapmaya denir. İhsan, temel olarak iki anlama gelir. 1- Bir şeyi güzel yapmak, 2- İyilikte bulunmak. Birinci anlamda ihsân, yaptığını güzel yapmak, bir nesneyi gereği gibi bilmek demektir. Kelimenin bu anlamı, meşhur hadiste geçtiği üzere "Allah'a sanki görüyormuş gibi ibadet etmendir.
Hadis şöyledir.Sadece ihsan bölümü نْ تَعْبُدَ اللَّه كَأَنَّكَ تَراهُ . فإِنْ لَمْ تَكُنْ تَراهُ فإِنَّهُ يَراكَ 61. Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne koydu ve:
- Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam: - Doğru söyledin dedi. Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: - Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu.
Adam tekrar: - Doğru söyledin, diye tasdik etti ve: - Peki ihsan nedir, “İhsan, Allah’a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdu. : Bunla ilgili kıssa. Sahabenin ileri gelenlerinden Muaz bin Cebel Hazretleri, Hazret-i Ömer devrinde zekat memurluğu vazifesiyle çalışıyor, kabileleri dolaşıp onların verdikleri zekatları toplayarak Halifeye getiriyordu. Muaz, yine bir gün, Medine civarındaki kabileleri dolaşıp onların zekatlarını almış, Halifeye teslim etmiş ve sonra da evine dönerek istirahata çekilmişti.
Muaz'ın hali fakirceydi Muaz'ın hali fakirceydi. Bu fukaralık, bazan hanımının canına tak ettiği oluyordu. Kocasının eve eli boş geldiğini görünce, ona şu şekilde sitem etmeye başlamıştı: - Günlerdir çöllerde dolaşıp duruyor, halkın zenginlerinden zekatlarını topluyorsun. İnsan, bu arada kendine de birşeyler ayırır, eve getirir. Kim bilecek, kim duyacak? Muaz, hanımının sitemine şu karşılığı verdi: - Bunu nasıl yapanın hanım? Peşimde her an gözcü var. Biri beni gözetliyor. - Ne söylüyorsun bey, demek sana ALLAH'ın Resulü itimad etti, Ebû Bekir itimad etti de, Ömer itimad etmeyip peşine gözcü koydu, seni gözetletiyor ha?.. Şimdi ben ona gösteririm...
Kadın hışımla gitti, Halifenin huzuruna çıkarak kocasının peşine niçin gözcü koyduğunu sordu. Fakat Halifeden, kesinlikle böyle bir durumun olmadığını öğrenince, mahcup olarak geri döndü. Bu sefer de kocasına çıkıştı: - Beni Halifenin huzurunda mahcup düşürmeye ne hakkın var? Neden yalan söylüyor, Halife peşime gözcü koydu, diyorsun? Muaz, karısına şu manalı cevabı verdi: - Hayır hanım, yalan söylemiyorum. Ben, peşimde gözcü var, biri beni gözetliyor, dedim. Fakat o gözcüyü Halife peşime takti demedim. Peşimdeki gözcü, Halifenin değil, ALLAH'ın gözcüsü idi. ALLAH'ın Kirâ-men Kâtibin melekleri, iyi kötü herşeyi yazıp kaydet¬miyorlar mı? ALLAH her yaptığımız işten haberdar değil mi? O'nun ilminden kaçmak, bilgisinden uzak kalmak mümkün mü? Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de yarın ahirette hesabı sorulmayacak mı?
Muaz'ın hanımı, bu cevab üzerine derin derin düşünceye daldı Muaz'ın hanımı, bu cevab üzerine derin derin düşünceye daldı. Fakirliğin verdiği sıkıntı ile nasıl yanlış düşüncelere saplandığını anladı. Kocasına hak vererek, ona bir daha bu konuda sitem etmemeye karar verdi. Burada Üftade hz ile,diğer talebeler ve Aziz Mahmut HÜDAİ hz arasında geçen tavuğun kimsenin görmeyeceği şekildeki kesilmesi hadiseside anlatılabilir.
İHSANIN ÖNEMİ? Mü’min, yalnızca ibadette değil, bütün davranışlarında ihsan üzerinde bulunur. Hatta bir hayvan boğazlarken bile ‘ihsan’ ile, şefkatle boğazlaması emredilir. (Müslim, Sayd 57,)
İHSAN KİMLERE YAPILIR? Ebeveyne İhsân:Ana babaya ihsân, güzel sözle, davranışla ve ihtiyaçları anında onlara gereğince infak etmek suretiyle olur وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَالْجَارِ ذِى الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبٖيلِ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. Akrabaya İhsân: 1-Yetimlere ihsan: 2- Komşuya İhsân: 3- Yakın Arkadaşa İhsân: 4-Yolcuya İhsân: 5- Köle, Câriye ve İşçilere İhsân:
İhsân Tanımına Giren Davranışlar İhsân, sadece namaz gibi ibadetlerle ilgili meselelerde mü'minin yükümlü olduğu bir sorumluluk değil; bütün söz ve işlerindeki değişmez tavrıdır. İhsan, söz ve davranış güzelliğidir.İnfakta olduğu gibi,İhsandada Rabbimizin murakabesi altında olduğumuzu unutmamalıyız.
VAKIF NEDİR? Durmak demektir Vakıf; bir malın veya bir gelirin, kişinin şahsi mülkiyetinden çıkarılarak, belli şart ve gaye ile bir hayır hizmetine ebediyen tahsisi demektir. . Vakıf, yaratandan ötürü yaratılanlara merhamet, şefkat ve sevginin, müesseseleşmiş şeklidir.Kur’an-ı Kerîm’de “vakıf” kelimesi geçmemekle birlikte, bu mânâya gelebilecek eş anlamlı pek çok kelime vardır: infak, sadaka, ihsan, el-bâkiyâtü’s-sâlihât bu türdendir.
VAKFIN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ? 1-Dini nedenler. Özellikle ayet ve hadislerdeki ifadeler. زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنٖينَ وَالْقَنَاطٖيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah'ın katındadır. Kişi öldüğü vakit üç sayfası hariç amel defteri kapanır. Açık kalan amel sayfalarından biri sadaka-i cariyedir, diğeri insanların faydalanacağı bir ilimdir, üçüncüsü de kendisine dua eden hayırlı bir evladdır." [16] Müslim, Vasıyye, 14.
YAKUP BOLAT AKYAZI ZAFER CAMİİ Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe birre nail olamazsınız.Peygamberimiz bu ayeti tilavet edince ashab-ı kiram ellerindeki infak edebilmenin kaygısına düştüler.Sahabeden Ebu Talhanın Mescid-i Saâdet’e yakın, içinde 600 hurma ağacı bulunan kıymetli bir bahçesi vardı ve burayı pek severdi. Rasûlullah'ı (s.a.) sık sık buraya davet edip ikrâmlarda bulunurdu. Ebû Talha bu âyet-i kerîmenin tesiriyle, Rasûlullah (s.a.)’e gelerek şöyle dedi: “Şüphesiz servetim içinde en kıymetli ve bana en sevimli olanı Beyruhâ diye bilinen bahçemdir. Şu andan itibaren onu Allah ve Rasûlü’ne bırakıyorum. Umarım ki bu sayede Rabbim beni birre ulaştırır ve onu bana âhiret azığı eyler. Yâ Rasûlallâh, bahçenin tasarrufu sizindir.”[23 “ İNFAK,İHSAN VE VAKFIN İRTİBATLI OLDUĞU ORTAKNOKTA SAMİMİYETTİR . YANİ İHSAN KIVAMINDA UBUDİYETTİR. . Rabbimiz cümlemize ihsan kıvamında amel etmeyi nasib eylesin. YAKUP BOLAT AKYAZI ZAFER CAMİİ