ZARFZARF (BELİRTEÇ) ZARF yer zamanölçüniteliksoru belirteçBir fiilin, bir fiil şeklinin (fiil ismi, sıfat-fiil, zarf-fiil), sıfatın veya kendi türünden bir başka kelimenin anlamını yer (yön), zaman, ölçü, nitelik, soru bakımından belirten veya sınırlayan kelimelere zarf (belirteç) denir
Tekin, çok çalışıyor. fiil Çok konuşma insanı gözden düşürür. fiilimsi Bu çok pahalı bir elbise olmalı. sıfat Bugünlerde çok fazla uyuyorsun. zarf
Zarflar anlamını belirttikleri, değiştirdikleri unsurlara, özellikle fiillere doğrudan doğruya, çekimsiz olarak bağlanan isim soylu kelimelerdir. şimdiaşağı çok Zarflar, tamlayan unsurlar olarak bağlandıkları kelimelerden önce gelirler: şimdi gelecekler, aşağı indi, en güzel hediye, çok çalışarak kazandı, vb. gibi.
İsmin zarf görevinde kullanılabilmesi için fiile çekim eki almadan bağlanması gerekir. Çekim eki alan isim zarf olmaz; fiilin anlamına doğrudan doğruya etki etmeyen, sadece onu tamamlayan bir isim unsuru olarak kalır:
İleri 1.İleri gitti. İleri-y-e 2.İleri-y-e gitti. cümlelerinde : ileri Birincisinde ileri kelimesi çekim eki zarf; almadan fiilin yerini gösteren zarf; yaklaşma İkincisinde ise isim çekimi eki ( yaklaşma hâli eki hâli eki ) alarak fiili yer bakımından tamamlayan isim görevinde kullanılmıştır. Dolayısıyla, zarf değildir.
Yazın, kışın, güzün; arabayla, kalemle gibi örnekleri olan vasıta hâli eki (-n; -la, -le); sonra, üzere, ileri, yukarı, dışarı, içeri gibi kelimelerde rastladığımız yön ekleri (-ra, -re; -arı, -eri) ve açıkça, önce, güzelce, kurnazca, yavaşça bu ekleri alan isimler zarf olarak da kullanılabilir: açıkça, önce, güzelce, kurnazca, yavaşça gibi örneklerde bulunan eşitlik hâli eki (-ca, -ce; -ça, -çe), günümüzde yavaş yavaş çekim eki işlevinden sıyrılıp yapım eki işlevi kazanmaya başladığı için bu ekleri alan isimler zarf olarak da kullanılabilir: Okullar güzün açılır. Ben sizi sonra ararım. dürüstçe Görevinizi dürüstçe yapınız.vb.
1 -Zaman Zarfları : “ Fiilin anlamını zaman kavramıyla “sınırlandıran, belirten ” (akşam, akşamleyin,artık, daha, bazen, demin, demincek, dün,er, erken, henüz, hiçbir zaman, gece,geceleyin, geç, gündüz, güzün, öğleyin,önce, sabah, sabahleyin, şimdi, şimdilik,sonra, yarım saat önce, yarın, yazın, yine) gibi zaman isimleridir. ZARFLARIN ÇEŞİTLERİ
Zaman zarflarının eylemin yapılış zamanını daha kesin bir ifadeyle sınırladığına, belirttiğine dikkat edilmelidir: “Borcumu ödedim.” cümlesinde ödeme işinin geçmişte yapıldığı bellidir. Ama bu iş, beş dakika önce mi yapılmıştır yoksa yıllarla ifade edilebilecek bir zaman diliminde mi gerçekleş tirilmiştir, bu belli değildir. Cümleye eklenecek bir zaman zarfı, eylemin zamanını daha açık ve kesin olarak belirtecektir: “Borcumu biraz önce ödedim.” gibi.
Yükleme sorulan ne zaman sorusuna cevap olan kelime veya kelime grupları, (zaman bildiren kelimelerde bazı çekim eklerini alsalar bile) cümlede zaman bildiren zarf tümleci olurlar: “Toplantıya, saat 15.30’da başlanacak.” “Ülkesine, bütün Avrupa’yı gezdikten sonra döndü.” “Babasının gittiğini duyunca üzüldü.”
2-Yer (Yön) Zarflar : Bu zarflar, boşlukta bir yer ifade eden ve sayıları çok Olmayan (aşağı, beri, dışarı, geri, içeri, ileri, karşı, öte,yukarı) gibi yer isimleridir. Bunların hemen hepsinde bir yön ifadesi olduğu için Bunların hemen hepsinde bir yön ifadesi olduğu için zarf olarak fiilin yönünü gösterirler: “ Beri gel, barışalım.” “ Beri gel, barışalım.” “Biraz geri çekil.” “Biraz geri çekil.” “Lütfen, içeri buyurun.” vb.gibi. “Lütfen, içeri buyurun.” vb.gibi. Yukarıda da belirtildiği gibi bu yer isimlerine hâl eki getirilirse isim olurlar : “Yukarıdan gürültüler geliyor.” “Yukarıdan gürültüler geliyor.” isim isim “ İleride” park ettim.” “ İleride” park ettim.” İsim İsim
3-Hal (durum ) Zarfları : Bir fiilin, sıfatın veya bir başka zarfın anlamını “nasıllık bakımından” etkileyen, belirten zarflardır. Hâl ve tavır ifade eden her isim, hâl zarfı olarak kullanılabileceği gibi hemen hemen bütün niteleme Sıfatları da hâl zarfı olarak kullanılabilir: uslu (durun), iyice (öğrendik), böyle (olmaz), sora sora (buluruz), hızlı (oku), tek tek (anlattı), doğru (söyle), yorgun (görünüyorsun), türkü çağırarak (arıyor) gibi.
4-Azlık – Çokluk Zarfları : Azlık-çokluk (miktar, ölçü, derece) bakımın- dan fiilleri, fiil şekillerini, sıfatları ve zarfları belirten kelimelerdir. Bu zarflar,sayıca az olup başlıcaları şunlardır: az,biraz, çok, daha, en, pek. “ En” zarfı tipiktir : Diğerlerinden farklı olarak tek başına kulla nılmaz ve bir anlam ifade etmez. Fiil,fiilimsi,sıfat ve zarfların önünde kullanılır:
“En güzel şiiri senin için yazdım. sıfat “Bu konunun üzerinde çok durduk. fiil “Derse yetişmek için çok hızlı yürüyordu zarf “Çok konuşunca öğretmen kızdı. fiilimsi
1-Eşitlik zarfı: “ kadar “ “Arkadaşım benim kadar çalışkandır.” 2-Üstünlük zarfı: “daha” “Arkadaşım benden daha çalışkandır.” 3-En üstünlük zarfı: “en” “Arkadaşım sınıfımızın en çalışkan öğrencisidir.” 4-Aşırılık zarfı: “çok,pek,fazla,daha fazla..” “Arkadaşım çok çalışkan biridir.” Azlık- çokluk zarfları kendi arasında dörde (4 ) ayrılır:
5-Soru Zarfları : Fiil, sıfat ve zarflarla ilgili soru ifade eden nasıl, neden, ne kadar, niçin, niye gibi kelimelerdir. “Nasıl yazıyorsunuz? “ “Niye çattın, yâr kaşlarını?” “ Neden konuşmuyorsun? “ “Ne kadar kaybettin? “
NOT: Bunlardan başka Türkçeye, Arapça’dan “geçen fazla, fevkalâde, gayet, harikulâde” gibi kelimeler de yerine göre zarf olarak kullanılmaktadır: Fazla “Fazla (çalışmıyor)” Gayet “Gayet (güzel)” Fevkalâde “Fevkalâde (önemli bir durum)” Harikulâde “Harikulâde (olmuş)” gibi.
Not: Zarfların cümlede kullanımıyla ilgili olarak şu üç noktaya özellikle dikkat edilmelidir: 1. Yukarıdaki tanımda da belirtildiği gibi zarflar fiillerin, sıfatların ve zarfların anlamını belirten, sınırlayan kelimelerdir. Cümlede söylenmek istenilenin daha açık, özel ve ölçülü ifadesinde uygun zarfların doğru yerde kullanılması önemlidir: “Yoruldum.” cümlesi, “Dün akşam çok yoruldum.” cümlesine göre daha kapalı ve genel anlamlıdır.
2 2. Niteleme sıfatı olarak kullanılan bir çok kelime de zarf olarak kullanılabilir. (Büyük lokma ye, büyük konuşma.) Ancak zarf olarak kullanılması gereken bir özellikle, kelimenin cümlede yanlış yerde (özellikle, isimlerden önce sıfat yerine isimlerden önce sıfat yerine) kullanılması söylenmek istenilenle söylenenin birbirinden farklı olmasına ve anlatım bozukluklarına yol açar:
Toplantıda güzel konuştunuz. (Konuşma eylemi güzel yapıldı.) (Konuşma eylemi güzel yapıldı.) Güzel toplantıda konuştunuz. (Güzel sözü, toplantının sıfatı oldu.) (Güzel sözü, toplantının sıfatı oldu.) Tiyatroya fazla gidemiyorum. (Eylem sık yapılamıyor.) Fazla tiyatroya gidemiyorum. (“Fazla tiyatro” uygun olmaz. ) İnşaata izinsiz girilmez. (Eylem için izin alınmalıdır.) İzinsiz inşaata girilmez. (İnşaat izinsizdir.) Başım çok ağrıyor. (Ağrının şiddeti belirtiliyor.) Çok başım ağrıyor. (Uygun değildir.)
Yeni okula geldi. (Yeni sözü okulun sıfatıdır. Gelme eyleminin yeni yapıldığı söylenmek isteniyorsa zarf,fiilden önce kullanılmalıdır: Okula yeni geldi.)
Bakanlık müfettişleri, bir haftadaBakanlık müfettişleri, bir haftada bilgisayarlı eğitim uygulamasına başlayan on beş ilköğretim okulunu denetleyecekler. (Denetlemenin bir hafta süreceği belirtilmek isteniyorsa zaman zarfı, fiilden önce kullanılmalıdır: Bakanlık müfettişleri,bilgisayarlı eğitim uygulamasına başlayan on beş ilköğretim okulunu bir haftada denetleyecekler.)
3. Son zamanlarda sıfatın veya zarfın derecesini belirten çok, daha, en gibi zarfların yerine acayip, afet, dehşet, felâket, korkunç, müthiş gibi kelimeler kullanılmaktadır ki bu dil açısından çok yanlıştır: Korkunç güzel saz çalıyor. “Korkunç güzel saz çalıyor.” (Korkunç olan güzel değildir. “Çok güzel saz çalıyor.” biçiminde olmalıdır.)
Bizim için “insan” çalı ş madı ğ ımız yerden çıkan bir soru! Te ş ekkür ederiz