(Sosyolojik Düşünme: Yöntem ve Teknikleri) Bilimsel Yöntem (Sosyolojik Düşünme: Yöntem ve Teknikleri) Doç. Dr. Ali ARSLAN
İÇİNDEKİLER Bilim kavramı:tanımı-amacı-sınırları-özellikleri Bilimsel (Sosyolojik) yöntemin temel ilkeleri Uygulama örneği Araştırma çeşitleri
Bilim kavramı:tanımı-amacı-sınırları-özellikleri
denetimi altına alabilmektir. Tanımı İnsanoğlu var olduğundan beri ihtiyaçlarını gidermek, çevreyi tanıyabilmek ve evreni anlayabilmek için çaba göstermektedir. Bu çabaların hedefi, hem gerçekleri öğrenmeye yönelik hem de amacı doğrultusunda doğayı kendi denetimi altına alabilmektir. Bu doğrultuda yapılan her türlü faaliyet ise bilim şemsiyesi altında toplanmaktadır.
Bilimi iki açıdan ele almak mümkündür. Tanımı Bilimi iki açıdan ele almak mümkündür. Birincisi dünyayı anlama ve doğru bilgiye erişmede bir yaklaşım biçimi, bir araştırma tarzı, bir yöntem olarak ele almak, İkincisi böyle bir yaklaşım biçimi, araştırma tarzı ve yöntem sonucunda ortaya çıkan bir sonuç, bir ürün, bilimsel bilgiler bütünü olarak ele almak.
Tanımı Yaklaşım ve Sonuç
Tanımı Bilimin çeşitli tanımları vardır: Bilim, organize edilmiş bilgiler bütünüdür. Bilim, gerçeği anlama faaliyetidir. Bilim, insan hayatını kolaylaştıran teknik buluşlardır. Bilim, olayları anlama ve açıklama yoludur. Bilim, bilimsel yöntem aracılığıyla toplanmış bilgilerin tümüdür. Bilim, aralarında mantıksal ve olgusal ilişkilerin bulunduğu bilgiler bütünüdür. 7. Bilim, dil-din-ırk ve çeşitli toplum özelliklerinden bağımsız bir insan faaliyetidir. 8. Bilim, kontrollü gözlem ve gözlem sonuçlarına dayalı mantıksal düşünme yolunda giderek olguları açıklama gücü taşıyan hipotezler bulma ve bunları doğrulama yöntemidir. 9. Bilim, gözlem yoluyla ve gözlemlere dayalı akıl yürütme ile önce evrenle ilgili olguları, sonra bu olguları birbirine bağlayan yasaları bularak, geleceğin önceden kestirilmesini sağlama girişimidir.
Tüm bu tanımlar bilimin evren ve yaşam hakkında sistemli bilgiler bütünü olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Kısacası bilimle ilgili tanımların, bilimsel yöntemle toplanmış sistematik bilgiler ortak paydasında birleştirilmesi mümkündür. Tanımı
Tanımı Böylece bu tanımlardan her bilgi birikiminin bilim olamayacağı, bilimsel bilgide, bilimin ayırıcı özelliklerinin bulunması gerektiği anlaşılmaktadır. Başka bir değişle bilim her hangi bir bilgi olmayıp, bilimsel bilgi üretmeye yönelik bir süreçtir.
Bilginin, bilimsel bilgi olabilmesi için konusunu oluşturan olay ve nesnelerin gözlemlenebilir, objektif, tekrar edilebilme özellikleri bulunmalıdır. Bilimsel bilgi üretmenin; yani bilimin amacı, kavramlara, Mümkün olan koşullarda yasalara ulaşmaktır. Bilginin konusunu oluşturan olay ve nesnelerin gözlemlenebilir, nesnel ve tekrar edilebilir özelliklerinin yanında kuramlara ya da yasalara ulaşma amacı da bulunuyorsa o zaman bilimsel bilgiden ya da bilimden söz edilebilir. TANIMI
Tanımı Bilginin sınırları iki ölçüt çerçevesinde ele alınabilir. Birinci ölçüt konu, İkinci ölçüt amaçtır.
Amacı Bilimin amacı, evrenin ve yaşamın kurallarını araştırarak insanın çevresiyle uyumlu bir toplum düzenine kavuşmasını sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda bilim, doğayı ve toplumu anlamak ve onu yönlendirmek işlevini yüklenmiştir.
Amacı Tanımlama Açıklama Çıkarım Bilim, amacını gerçekleştirmede birbirine bağlı üç aşamalı yol izler. 1. Konusunu oluşturan olguları gözleme dayalı olarak kavramak ve tanımlamak, DESCRIPTION 2. Olgular arasında nedensellik ilişkisi kurmak ve gözlem yoluyla bu ilişkileri sınadıktan sonra açıklamak, EXPLICATION 3. Çeşitli derecelerde ortaya çıkan ilişkileri yasalar, kavramlar halinde ifade ederek belirli çıkarımlarda bulunmak ya da çıkarımlara ulaşmak. PREDICTION Tanımlama Açıklama Çıkarım
Amacı Kısacası tanımlama-açıklama-çıkarım bilimsel bilgiye ulaşmanın aşamalarıdır. Bu noktadan hareketle bilimi, gözlenebilir, deneysel bir konusu olan ve bu çerçevede çıkarımlar yapmayı sağlayan sistemli bilgi bütünü olarak da tanımlayabiliriz.
Özellikleri İlerleyicidir: Bugün her hangi bir bilimin bundan elli yıl önce olduğundan daha ileride olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir bilim adamı başka bir bilim adamının elde ettiği sonuçları eleştirip düzeltebileceği gibi onlara dayanarak onları daha da ilerletebilir. Birikmiş, artmış olmasıdır: Bugün bir ortaokul öğrencisi fizikte Newton’un kendisinden daha fazla şey bilmektedir. Eski bilgilere yeni bilgilerin eklenmesi onların hacmini arttırmıştır. Bilimsel bilgiler herkese açıktır, toplumsaldır: Bir fizikçinin bilimsel yöntemi kullanarak varmış olduğu bir sonuca, aynı yöntemi kullanan herkesin aynı şekilde ulaşabileceği anlamında toplumsaldır.
3. Nesneldir: Bilimsel bilgiyi üreten insandır 3. Nesneldir: Bilimsel bilgiyi üreten insandır. Ama bu bilginin özelliği onun insandan bağımsız veya bütün insanlar için ortak, nesnel bir alana ait olmasıdır. Nitekim nesnel olarak doğrulanabilir veya yanlışlanabilir. 4. Dinamiktir: Sürekli değişme, gelişme, ilerleme halindedir. Hiçbir zaman oturmuş, bitmiş, statik değildir. 5. Eğretidir: Bilimsel kuramları sınama, ifadelerini düzeltme ve onları birbiri ile ilişki içine sokma çabasının sonu yoktur. Hiçbir bilimsel bilgi mutlak değildir. Yerini bir başka bilgiye bırakabileceğini kabul eder.
6. Tutarlıdır: Bilimsel bilgiler birbirleriyle tutarlıdır ve mantıksal bir ilişki içindedirler. Bilim, birbiriyle çelişen iki önermenin aynı şekilde doğru olabileceğini kabul etmez. Ulaştığı sonuçların her türlü çelişkiden uzak ve kendi içlerinde tutarlı olmalarını ister. 7. Öndeyilerde bulunur: Fizikte suya batırılan bir cismin, özgül ağırlığına göre suyun üzerinde mi yüzeceğini, yoksa onun içine mi batacağını suya bastırılmadan önce kesin bir şekilde söyleyebiliriz.
Bilimsel yöntemin (sosyolojik araştırmanın) temel ilkeleri Her bilimsel faaliyet amacına ulaşmak için bilimsel yöntemden yararlanır. Bilimsel yöntem, bilimsel gerçekliğe ve güvenirliğe sahip bilgilere ulaşmada yararlanılan ve hareket noktasını belirleyen bir takım ilkelerle bütünleşmiştir. BU İLKELER:
Bilimsel yöntemin (sosyolojik) temel ilkeleri Somutluk Nesnellik Bilmediğini Varsaymak Kavramların Açık Seçik Tanımlanması Konunun Sınırlandırılması Toplumsal Olayların Bütünlüğü Toplumsal Olayların Değişebilirliği
SOMUTLUK İLKESİ Sosyoloji; gözleme ve deneye açık olan, zaman ve yer bakımından belirli olan olgulardan yola çıkarak somut olaylar arasında nedensellik ilişkisi kurar ve kullandığı kavramlar somut gerçekliğe dayanır. Deneysel olarak denenmesi mümkün olmayan olgular ve kavramlar, gözleme ve deneye açık olmayan doğaüstü güçler, toplumbilimin uğraşı alanı dışında kalır.
NESNELLİK İLKESİ Sosyolog, toplumsal bir olguyu incelerken nesnel davranmalı yani bilimsel tarafsızlığını korumalıdır. Bunun anlamı, toplumsal olgu ne ise onu olduğu gibi eksiksiz göstermeye ve yakalamaya çalışmalıdır.
BİLMEDİĞİNİ VARSAYMAK İLKESİ Belirli bir konu hakkında inceleme yapmaya karar veren araştırmacı o konu hakkında daha önce çeşitli yollardan edindiği bilgi birikimini yok sayarak, bilimsel yöntemle elde edilmemiş bilgilere itibar etmemelidir.
KAVRAMLARIN AÇIK SEÇİK BELİRLENMESİ İLKESİ Her araştırmada kullanılan temel birkaç kavram vardır. Bu kavramların açık seçik tanımlarının yapılması gerekir. Çünkü her bilim adamının kendine özgü kavramları vardır.
KONUNUN SINIRLANDIRILMASI İLKESİ Bir konunun çeşitli yönleri vardır ve tek bir araştırmayla bir konuyu bütünüyle açıklığa kavuşturmak imkansızdır. Bu nedenle incelenen konunun sınırları çizilmelidir.
TOPLUMSAL OLAYLARIN BÜTÜNLÜĞÜ İLKESİ Bir toplumsal olay başka bir toplumsal olayın nedeni olabileceği gibi, başka toplumsal olaylardan da etkilenebilir.
TOPLUMSAL OLAYLARIN DEĞİŞEBİLİRLİĞİ İLKESİ Toplum, açık bir sistem olduğundan, toplumsal olaylar da sürekli değişmekte ve yeni nitelik ve boyutlar kazanmaktadır. Sosyolojik araştırmaların değişmeleri ve yeni oluşumları sürekli izlemesi gerekmektedir.
Şimdi bu yedi ilkeyi bilimsel bir araştırmada aşama aşama hayata geçirelim
Sosyolojik yöntemin temel ilkelerinin ilkinden hareketle (somutluk) gözleme ve deneye açık olan bir konu belirlememiz gerekiyor. Bu ilkeden hareketle örneğin sosyal değişme üzerine bir araştırma yapmak istiyoruz. Ne varki, sosyal yapı bir çok elemandan meydana geliyor ve yapı içinde yer alan bu elemanların her biri sosyal değişmeye ayrı ayrı etki edebiliyor. Ancak imkanlarımızı ve zamanımızı göz önünde bulundurduğumuzda sosyal değişmeye etki eden tüm etkenleri ele alıp bir araştırma yapamıyoruz.
İşte bu nedenle Sosyolojik yöntemin temel ilkelerinden hareketle (konunun sınırlandırılması) araştırma konumuzu sınırlandırma ihtiyacı duyuyoruz. Bu nedenle de araştırma konumuzu örneğin “sanayileşme ve sosyal değişme” olarak sınırlandırıyoruz.
Ve araştırmamız şöyle bir başlığa kavuşuyor “sanayileşme ve sosyal değişme-kocaeli ili örneği”. İşte buraya kadar araştırmamızın konusunu ve başlığını belirleyerek sınırlarını çizmiş olduk.
LİTERATÜR Ayrıca araştırmamız uygulamalı bir araştırma olacağından literatür taraması yapıyoruz.
Uygulama evreni olarak da örneğin Sakarya ilini seçiyoruz. Anket-gözlem-mülakat vb. teknikler kullanılarak veri toplanacağından uygulama evreni seçerek de konumuzu sınırlandırmamız gerekiyor. Uygulama evreni olarak da örneğin Sakarya ilini seçiyoruz.
Bu noktadan sonra Sosyolojik yöntemin temel ilkelerinden birisi olan temel kavramların belirlenmesine ve tanımlanmasına geçebiliriz. Örneğin bu araştırmada sanayileşme, sosyal değişme, sosyal tabakalaşma, sosyal sınıf, göç, kentleşme kavramlarını kullandık ve bu kavramları aşağıdaki şekilde tanımladık:
Sanayileşme: Yoğun teknolojiye dayalı ve geniş çapta bir üretimdir. Sosyal Değişme: Toplumdaki ilişkiler sisteminde, sosyal kurumlarda ve fertlerin davranışlarındaki değişmelerdir. Sosyal Tabakalaşma: Belirli bir nüfusun hiyerarşik olarak, yeni sosyal manada üst üste genel sınıflar halinde farklılaşmasıdır. Sosyal Sınıf: Tabakalaşma içinde, diğerlerinden farklılık taşıyan her kesimdir.
konunun sınırlandırılması- Buraya kadar Sosyolojik yöntemin temel ilkelerinden somutluk- konunun sınırlandırılması- kavramların açık seçik tanımlanması ilkelerini araştırmamızı uygulayacağımız sahaya inmeden önce gerçekleştirmiş olduk. Şimdiden sonra ise araştırmamızı gerçekleştirirken ve elde ettiğimiz bulguları değerlendirirken nesnelliğimizi (tarafsızlığımızı) koruyacağız.
Bunun dışında, daha önce bilimsel yöntemlerle elde etmediğimiz kimi ön bilgilerimizi unutmalı, bu bilgilere itibar etmemeliyiz. Ki bu bilgiler araştırmamız esnasında bizi yanıltıcı bilgilere ulaştırabilir.
Ayrıca, sosyal olayların bütünlüğü ilkesini aklımızdan çıkarmamalıyız. Şöyle ki toplumsal olayların her hangi bir kesitini incelerken o toplumsal olayın diğer toplumsal olaylarla olan ilişkisini ve olayın cereyan ettiği toplumun koşullarını birlikte düşünmemiz gerekir. Toplumsal bir olay başka bir toplumsal olaya neden olabileceği gibi başka toplumsal olaylardan da etkilenebilir.
Toplumsal olayların değişebilirliği ilkesi ise tüm ilkelerin dışında değerlendirilmelidir. Toplum sürekli değişmeye açık bir sistem olduğundan, toplumsal olaylar da sürekli değişmektedir.
Araştırmacıların değişmeleri ve yeni oluşumları sürekli izlemesi ve yeni genellemelere, yasalara, kuramlara ulaşmak için gözünü dört açmalı ve bu uğurda uğraş vermelidir.
Sosyolojik araştırmaları 3’e ayırmak mümkündür. Sosyolojik Araştırma Çeşitleri Sosyolojik araştırmaları 3’e ayırmak mümkündür. Sayım tipi (tanımlama) araştırmalar İlişki arayıcı araştırmalar İlişki kurucu araştırmalar
Sayım tipi araştırma Olaylar arasında herhangi bir ilişki aramak ya da kurmak yerine bir araştırma evreninde belli karakteristiklerin ne sıklıkta ortaya çıktığını ölçen araştırmalara SAYIM TİPİ araştırma denir. Bu nedenle bu tür araştırmalara durum belirleyici yada envanter araştırmalar da denir. Bu tür araştırmalar olaylar arasında anlamlı ilişkiler kurma ve bir varsayımdan yola çıkarak bilgiler edinme gibi bir kaygı taşımamaktadır.
Sayım tipi araştırmalar, daha ziyade pratik ve yüzeysel bilgiler veren ve bu nedenle de bilimsel yönden fazlaca önem taşımayan araştırmalar olmakla birlikte kimi kez ilişki arayıcı araştırmalar için ipuçları da verebilir. Bu ipuçlarını değerlendirebilen bir araştırmacı olaylar arasındaki ilişkileri görerek hipotezler/varsayımlar oluşturabilir ve bu varsayımları sınayarak genellemelere ulaşabilir.
İlişki arayıcı araştırmalar Toplumsal olaylar arasında gözlenen kimi ilişkilerden hareketle bir hipoteze/varsayıma ulaşmak amacı taşıyan araştırmalara İLİŞKİ ARAYICI araştırmalar denir. İlişki arayıcı araştırmalar bir bakıma ilişki kurucu araştırmaların ön çalışmasıdır. Bir bakıma bilimsel araştırmanın ilk adımıdır.
İlişki kurucu araştırmalar Sosyolojik araştırmalar genellikle bir hipotezi/varsayımı sınamak amacıyla yapılır. Bu tür araştırmalarda, toplumsal olgular arasındaki nedensellik ilişkileri bir hipotez/varsayım şeklinde ifade edilmekte ve buradan yola çıkarak varsayımın öngördüğü ilişki gözlem yoluyla sınanmakta ve gerçeklenmesi halinde de bir genellemeye ulaşılmaktadır.
Burada gözden kaçmaması gereken nokta, Sosyolojik araştırmaların amacının bir hipoteze/varsayıma ulaşmak olmadığı, doğrudan bir varsayımdan kalkarak, olgular-nesneler-olaylar arasında varsayımda öngörülen ilişkilerin gözlem ve deney yoluyla gerçeklenmesidir. Amaç bir varsayıma ulaşmak değil, varsayımdan hareketle genellemelere ulaşmaktır. Varsayımdan hareketle genellemelere ulaşmak için yapılan araştırmalara İLİŞKİ KURUCU araştırmalar denir.