SOSYOLOJİK TEORİLER VE TANIMLARI
Bu teoriler genellikler ABD’den gelmektedir.
Sosyal koşullar sapkın ve yıkıcı davranışlar oluşturmak için vardır ve suçun nedenlerini arayan eğilimler sosyal koşullarda öncelikle yer almaktadır.
Sosyal durumlar açısından: Sosyal düzensizlik; kentsel sorunlar, göç,
kültürel çatışmalar, Farklı inançlar, aşırı nüfus, savaşlar, vb.
Sosyolojik tutum: "Asosyal ve antisosyal davranışlar alışkanlıklarla öğrenilir"; Birey, sosyal ilişkileri oluşturmak için yeteneğe sahiptir;
Suç olumlu sosyal ilişkiler eksikliğinden kaynaklanır; Şirket, hukuki, ahlaki ve geleneksel normlar ile doludur.
Bilimsel ve sosyal koşullar göz önüne alındığında, bazı teoriler ortaya çıkmaktadır: Sosyal koruma ve sosyal sorunların teorisi,
Sosyal öğrenme kuramı, Kültürel teori.
Aşağıdaki gibi sosyal koşulların bilimsel araştırmalara dayanarak, sosyolojik teorinin sınıflandırılması yapılmıştır: basınç teorisi, sosyal kontrol teorisi,
çatışma teorileri - radikal teori, kültürel çatışma teorisi, Sembolik etkileşimcilik teorisi.
I. SUÇUN SOSYOLOJİK NEDENLERİ TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI
1. Suçun sosyolojik nedenleri Sosyolojik teoriler olayları ve olayların bilimsel açıklamaları ile çeşitli sosyal faktörlerle olan belirlemelerini yorumlamaktadır.
Sosyal koruma ve sosyal sorunların teorilerin içinde en önemli sosyolojik teoriler şunlardır: anomi teorisi; Sosyal etkileşim ve etiketleme teorisi;
sosyal bağlar ve kısıtlama teorisi; işlevselcilik kuramı,
Sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde teoriler: taklit teorisi; Diferansiyel birleşim teorisi; diferansiyel kimlik teorisi,
Kültürel teori bağlamında : altkültür ve karşıtı teorisi; kültürel çatışma teorisi; toplumsal grupların teorisi.
1.1. Sosyal koruma ve sosyal sorunlar teorisi Bu teori suçu, mikro ve makro çevrede veya toplumda ile sosyal çevrede toplumsal ilişkiler ve süreçlerin belirli hastalıklar için neden olduğunu ve bu sosyal olgunun bireyi suç eylemine ittiğini savunur.
1.2. Anomi teorisi – sosyal ortamda kimin ne yaptığı bilinmeyen durumlar Anomi teorisi - Fransız sosyolog Emil Durkheim’in 1893 yılında yayınladığı «Toplumsal İşbölümü" kitabında bazı toplumlarda meydana gelen düzensiz durum olarak açıklanmıştır.
Durkheim‘a göre sosyal çevrede norm ve davranış eksikliği bu teoriyi tetikler.
Ona göre suç eskilere dayanır, böylece suçu barındırmayan hiçbir sosyal çevre yoktur, suçlular ise vicdanları tarafından değil aksine sosyal ortamları tarafından yönetilenlerdir.
Bu teorinin diğer önemli temsilcileri ise Robert Merton ve Talcott Parsons’dır. Onlara göre, anomi toplum, birey ya da grupların, kendi tutum ve davranışlarını toplum ya da grup tarafından dayatılan normlar yönetir ve kişi bu anlamda bağlılık kazanır.
Merton sosyal çevre içerisinde varolan bireysel ve grup tepkilerini beşe ayırmıştır;
2. Ritüelizm – ulaşılabilecek değerleri kabul etme; 1. Konformizm - kültürel ve kurumsal değerler; 2. Ritüelizm – ulaşılabilecek değerleri kabul etme;
3. Yenilik - ekonomik eşitsizlik ve kültürel değerlerin kabulu bu yöntem içerisinde yasadışı yöntemleri barındırır, fakire yolsuzluk yöntemlerini kullanıldığı bu yöntem zengini teşvik eder;
4. Çekilme - değerlerin reddi ve genellikle alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı anlamına gelir;
İsyan, radikal anlamda değerlerin ve kurumların değişmesi anlamına gelir.
«Basınç teorisinin» önemli sorunsalı; Bir suçu işlemene sebep olan doğal baskı nedir, neden oluşur?
Durkheim suçluyu dörde ayırır; bencil, Fedakar
anomik ve kaderci.
Amerikan Rüyası - onlara ulaşmak için belirlenen hedefler ve araçlar arasında bir tutarsızlık vardır: konformizm, yenilik,
ritüelizm, çekilme, direnç.
1.3. Sosyal etkileşim ve etiketleme teorisi
Bu teoriye göre, suçsuz ve suçlu grupların birbiriyle sosyal etkileşimi suç gruplarının diğer grupları sapkın davranışlara itmesidir.
Bu teorinin savunucuları göre, toplum: Toplumsal grupları kontrol eden konformist, Önlenmesi / önleme ve yaptırım – içerikli suçlu grubu
Bu teorinin farklı bir yaklaşımı vardır ama önemli ölçüde farklı değildir:
Suçlunun grup kategorisine girmediği etiketleme teorisine göre ise , suç suçlunun etiketlenmesiyle meydana gelir.
Etiketleme eylemi, suçun üzerindeki sosyal etkileşimdir, ve bu suçluyu derinden etkilemektedir.
Bu teorinin temsilcleri: Lemert i Beker’dir.
1.4. Sosyal ilişkiler ve kısıtlama teorisi
Hirsi’ye göre sosyal bağlar ve sosyal ilişki teorisi ile kısıtlama teorisi, insanların sapkın değil özgürleşmiş davrandıklarının nedenini açıklamaktadır.
1969 yılında Hirsi sosyal bireyi dört ayrı çevrede incelemiştir; Bağlantı-bağlılık
Sorumluluk - bağlılık; Katılım ve İnanç.
Sosyalleşmenin temeli kendini teslim etmektir, özellikle aile ve okul kurumlarına olan teslimiyetten bahsedilmektedir.
İkincisi ise kişiyi sosyal çevresinde etkili kılacak eğitim ve enerji ile sorumluluk almaktır.
Üçünüsü ise kişinin toplumun ortak çıkarlarına uyan aktivitelerde yer almasıdır ki böylece suç olarak adlandırdığımız davranışlarda azalma görülür.
Son olarak ise ilgili kurum ve çevreye olan saygı ve inanç gelmektedir.
1.5. denetleme teorisi
Suç eyleminin birey ile sosyal toplum arasında kurulan zayıf ilişkilere bağlamaktadır; Bu teorinin temsilcileri: Emile Durkheim, Albert Reis, Sykes ve Metza, Rekles ve Hirschi.
Suçlu kişinin kurum, kuruluş ve topluma karşı olan davranışları: sorumluluk almamak – «yanlışlıkla oldu» ilkesi,
suçun sonuçlarını görmezden gelmek; - «ben kimseye zarar vermedim» ilkesi, lafı değiştirmek, «herkes çalıyor beni mi buldunuz» ilkesi
başka nedenler bulmak, - «arkadaşımı korumak için yaptım» ilkesi Mağdur olanı suçlamak, «ben değil o bana saldırdı» ilkesi
Çatışma ve radikal teoriler suçun politik değerlerine inmektedirler.
Toplumsal davranışlar iki şekilde öğrenilir; 1. Katılım – ortak değer ve yargılara sorgusuz sualsiz katılım sağlama, 2. Çatışma - farklı sebep ve baskılardan ötürü değerleri görmezden gelme.