1 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Ehl-i sünnet ilm-i kelâmının zuhurundan sonra İslâm dünyasında akaid konularıyla alâkalanan başlıca 4 cereyan göze çarpmaktadır: 1.Selefiyye 2.Mu'tezile ve diğer bid'at fırkaları (Havâric, Şia...) 3.Ehl-i sünnet kelâmcıları (Eş'arî, Mâtürîdî). 4.İslâm filozofları. Daha Emevîlerin son devirlerinde Eski Yunan ilimlerini (ulûm-i kadîme) terceme faaliyeti başlamış; çalışmalar Abbasî halîfelerinden eİ-Mansür, Hârûn er-Reşîd ve el-Me'mûn (v. 218/833) devirlerinde ilerleyerek kemâle ermiştir. Nihayet üçüncü asrın birinci yansında ilk islâm filozofu 1.Ebu'l-hukemâ Ya'kub b. İshak el-KİNDÎ (v. 252/866 civarında) zuhur etmiştir. Bir asır sonra 2.Feylesûfu‘l-İslâm Ebu Nasr el-FÂRÂBÎ'yi (v. 339/950), ondanda bir asır sonra 3.er-Reîs Ebu Alî İBN SİN‘yı (v. 423/1037) görüyoruz. Bu üç filozofla islâm felsefesi teessüs etmiş ve metafizik konulan içinde İslâm akaidini alâkadar eden görüşler serdetmeye başlamıştır.
2 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Mu'tezile ilm-i kelâmının geliştiği zaman ve muhit içinde yetişen el-Kîndî, eski Yunan ilimlerini okumuş, tercüme ve te'lifler vermiş olmasına rağmen kelâm ilminin tesirinden kurtulamamış ve böylece tefekkür tarihimizde kelâmdan felsefeye intikal devresinin mümessili mevkiini ihraz etmiştir. Asıl İslâm felsefesi Fârâbî ile kurulmuş, İbn Sînâ ile tekemmül etmiştir. Ne var ki bu felsefe büyük çapta Yunan düşünüşünün tesiri altında kalmış, Aristo (M.Ö ) ve Eflâtûn'u (M.Ö ) itiraz kabul etmez birer üstad telâkki etmiştir.
3 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Bilindiği üzere «felsefe» o zamanlar bir çok ilimleri bünyesinde toplayan ilimler mecmuası halinde idi. Metafizik ve mantık da bu ilimler arasında bulunuyordu. İslâm dünyasında ilkin Mutezilenin elinde zuhur eden ve bil'âhare Eş'arî (v. 324/936) ile Mâtürîdî'nin (v. 333/944) elinde ehl-i sünnet dairesine giren (tabir caiz ise ihtida eden) ilm-i kelâm, akla önem vermekle beraber vahyi hareket noktası kabul ediyordu. Sırf akla dayanarak ilahiyat sahasında görüş beyan eden felsefenin sakat fikirleri islâm âlimlerinin gözünden kaçmamıştır. Felsefenin amansız düşmanı olan Selefiyyenin yanında Mu'tezile ve ehl-i sünnet kelamcıları da felsefî mesaili daima tenkid etmişlerdir. Bu sebepledir ki felsefenin ortaya çıkışından sonra kelâm ilmi devamlı olarak onunla ilgilenmiştir.
4 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Eş'arî'nin tarîkini kendisinden sonra kuvvetle müdafaa ve neşredenlerin başında el-Kaadi Ebû Bekr el-BÂKILLÂNÎ (v. 403/1013) getir. Bâkıllânî Eş'arînin kelâmını ikmal ederek kelâm delillerinin istinad ettiği mukaddimeleri (prensipleri) koydu. Yeni aklî bahisler ilâve etti. Bâkıllânî ayrıca in'îkâs-ı edilleyi kabul ediyordu. Yani bir meseleyi ispat eden delilin çürüklüğü ortaya konuldu mu onun ispat ettiği mesele de gerçek olmaktan çıkar (Delilin butlanından medlulün butlanının lâzım gelmesi). Bu prensip yüzünden Bâkıllânî delillerine, İman gerçekleri imiş gibi sarılmıştı «el-İnsaf» adlı risale ile «Kitabu't-Temhîd» isimli hacimli eser onun kelâma dair meşhur teliflerindendir. Bu kitapların her ikisi de matbudur.
5 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Bâkıllânî'nin tuttuğu yol kelâm ilmini itmam etmiş ise de bazı prensipleri İslâm filozoflarının çok önem verdiği mantık ilmine aykırı düşmekteydi. Ayrıca in'ikâs-ı edilleyi kabul etmesi de isabetli sayılmazdı. Eş'ri ile Mâtürîdî'nin tesis ettiği ilm-i kelâm ki buna mütekaddimîn ilm-i keâmı denir- Hanefi, Şâfî ve Mâliki mezheplerine bağlı çeşitli âlimlerin ve hükümdarların himmetiyle Irak, Şam, Horasan, Türkistan, Mısır ve Mağrip ülkelerinde yayılma imkânı bulmuştur.
6 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Aslında mütekellim olmamakla beraber mevzuumuzla ilgisi bulunmadı hasebiyle burada zikredeceğimiz bir zat vardır: İbn Hazm: Zahirî mezhebine bağlı olan İbn Hazm [v. 456/1064) dinler, felsefeler ve mezhepler hakkında te'lif ettiği «el-FasI fî‘l-milel ve'l-ehvâ' ve‘n-nîhal» adlı meşhur eserinin başında «Gerçeğin bilinmesini temin eden burhanların (kesin delillerin) mahiyeti hakkında» açtığı bir babda önemli mantık kaidelerine temas eder ve bu hususta «et-Takrîb fî hudûdi'l- kelâm ismiyle daha mufassal bir eser meydana getirdiğini haber verir. O halde İbm Hazm’ın felsefî ilimlerden sayılan mantık’ı İslâmî ilimlere idhal ettiğini söyleyebiliriz.
7 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Mütekaddimîn kelâmcılarının sonuncusunu İmâmu'l-Haremeyn Ebu'l-Maâli el-CÜVEYNÎ (v. 478/1085) teşkil eder. Şafii mezhebine mensûb olan Cüveynî Eş'ari kelâmını daha da inkişaf ettirmiştir. Gazzâlî'nin (v. 505/1111) de hocası olan Cüveynî akıl İle bilinebilen sıfât-ı ilâhiyyeyi ispat, nakil ile bilinen sıfatları (sıfat-ı haberiyye, Allah'ın eli, gözü, nefsinin bulunması) te'vîl etmiştir.
8 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması Cüveynî kelâm sahasında evvelâ «eş-Şâmil'i» yazmış, sonra onu ihtisar ederek «el-İrşad'ı» meydana getirmiştir. Bu eserler bilâhare gelecek kelâmcıların önemli kaynaklarını teşkil edecektir. Ehl-i sünnet ilm-i kelâmının Mâtürîdiyye kolunu, kurucusu Mâtüridi'den sonra geliştirip devam ettiren âlimler ve bunların eserleri de vardır. Fakat özellikle kelâm-felsefe münasebetleri açısından kelâm tarihi yapan araştırıcılar, bu sahada, Mâtürîdiyye kelâmcılarından bahsetmezler. Biz, aşağıda «Mâtürîdiyye eserlerinden bahsederken bu önemli konuyu ele alacağız.
9 K-6 Kindi
10 K-6 Kindi
11 K-6 Kindi
12 K-6 İbn Sina
13 K-6 İbn Sina
14 K-6 İbn Sina
15 K-6 İbn Sina
16 K-6 Farabi
17 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
18 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
19 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması
20 K-6 Kelam-Felsefe Münasebetlerinin Başlaması