Alış-verişte sağ elini kullanırdı: Efendimiz (sas), insanlardan bir şey alırken ve onlara bir şey verirken sağ elini kullanırdı. Çok cömertti: “cömert allah’a yakın, cimri ise allah’a uzaktır. cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. kim o dala tutunursa o dal onu cennete çeker.” İnsalra selam verirdi: Selamla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunurdu. O’ndan (sas) asla kaba bir söz duyulmamıştı: Allah Rasulü bir hak zayi olmadıkça halim-selim bir insandı. O’ndan asla kötü söz, kaba ifade ve hakaret duyulmamıştır. Emeğin karşılığını hemen verirdi: İnsanlara emeklerinin karşılığını hemen verirdi. Bunu ahlak olarak Müslümanlara da tavsiye ederdi: “İşçinin ücretini alnının teri kurumadan veriniz.” Esnaflara dürüst olmayı tavsiye ederdi Peygamberimiz (sas) sık sık çarşıya ve pazara çıkıp dükkanlara uğrardı. Esnafa tartıyı nasıl yapacaklarını gösterir ve dürüst olmalarını tavsiye ederdi.
Bir gün bir sepet hurma getirip: -Buyur ya Resulellah turfanda hurma, dediler. Peygamberimiz, “Hurmalar oldu mu ki?” diye sordu. Hayır, olmadı; ama bizim bahçemiz sıcak bir dere içinde bu yüzden ilk hurma bizde erişir. Kimse yemeden size getirdik ki en önce siz yiyesiniz turfanda hurmayı. Peygamberimiz uzakta oynayan çocukları gösterdi, “Bu turfanda hurmaları şu oynayan çocuklar yesinler. Ben komşularımın yemediğini yemem. Ne zaman komşularımız da hurma yemeye başlarsa işte o zaman ben de gönül rahatlığı içinde hurma yiyebilirim.” buyurdu.
Bir gün Resulullah (s.a.v) gülümseyerek göğe bakıyordu, bir adam Hazretin gülmesinin sebebini sorunca, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdular: “Evet göğe bakıyordum, iki meleğin hali beni güldürdü, onlar kendi yerinde ibadetle meşgul olan mümin bir kulun gece gündüz yaptığı ibadetlerinin mükafatını yazmaları için yeryüzüne indiler, fakat onu, hasta olduğundan dolayı ibadetgahında bulamayınca, göğe çıkıp, Hak Teala’ya şöyle arz ettiler: “Ey Rabbimiz! Biz o mümin kulun ibadetini yazmak için her zamanki gibi onun ibadetgahına gittik, fakat onu orada bulamadık, hastalık yatağına düşmüştü.” Allah Teala, o meleklere cevabında şöyle buyurdu: “O mümin kul, hastalık yatağında olduğu sürece, her gün ibadetgahında olduğu zaman ona yazdığınız her günün sevabı miktarınca ona sevap yazın. Hastalık yatağında olduğu müddetçe onun hayır amellerinin mükafatı bana aittir; onun mükafatını ben vereceğim.”
"Allah Resulü'nün elini birisi tuttuğunda o kişi elini bırakmadıkça, Resulullah elini çekmezdi. Kendisiyle konuşan herkese karşı yüzünü döndürür, konuşan lafını bitirmeden çehresini çevirmezdi" "Bir grup ashab, Resulullah ile birlikte aleyhissalatu vesselam'ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda torunu Hüseyin'e rastladılar, çocuklarla oynuyordu. "Resulullah (sav) çocuğu görünce ilerleyip cemaatin önüne geçip onu tutmak için ellerini açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulullah da onu takliden sağa sola koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve 'Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyindenim. Kim Hüseyin'i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin sıbtlardan bir sıbttır (torun)' buyurdu
Peygamberimiz bir Gün evimizde bulunduğu bir sırada annem bana: - “Gel sana bir şey vereceğim” diye çağırdı Peygamberimiz anneme: - Çocuğa ne vermek istedin? Diye sorunca annem: - Hurma vereceğim, diye cevap verdi Bunun üzerin Peygamberimiz: - “Eğen onu aldatıp bir şey vermeseydin, sana bir yalan günahı yazılırdı” Buyurdu
Peygamberimiz Efendimiz (S.a.v): - “Her temiz kalpli ve doğru sözlü olanlardır” Buyurdu
Sevgi ve yardıma muhtaç olan yetimlerle özellikle ilgilenir, Müslümanlara da yetimlere merhamet gösterilmesini tavsiye ederdi. Peygamberimize bir adam gelerek kalbinin katılığından şikayet etti. Bunun üzerine Peygamberimiz ona: - Kalbinin yumuşamasını ve muhtaç olduğun şeye kavuşmanı arzu ediyorsan, yetime merhamet et, başını okşa ve yemeğini ona yedir Böyle yaparsan kalbin yumuşar ve muhtaç olduğun şeye kavuşursun” diye cevap verdi.
O, susayan bir kediye kendi eliyle su içirmiş, hayvanların aç bırakılmamasını, onlara iyi davranılmasını emretmiştir. Bir gün Peygamberimiz Medineli Müslümanlardan birinin bağında bir devenin açlıktan bağırdığını görmüş, buna üzülmüştü Devenin yanına gelerek onu okşamış ve sahibinin kim olduğunu sormuş ve öğrenmişti Sonra da: “Hayvanlara gösterdiğiniz muamelede Allah’tan korkmuyor musunuz?” Buyurarak devenin sahibini uyarmıştı
Peygamberimiz kendisinden istenilen bir şeye asla yok dememiştir Bir gün peygamberimize bir parça kumaş hediye edilmiş, o da bunu kabul etmişti Buna ihtiyacı da vardı Yanında oturanlardan biri “Bu ne iyi kumuş” deyince, Peygamberimiz kumaşı ona bıraktı O, yoksulları, ihtiyaç sahiplerini kendinden çok düşünür, açları doyurur, kendisi aç kalırdı. Peygamberimiz, maddi imkanlara sahip olduğu zamanlarda da sade bir hayat yaşamış, kendisi için bir şey bıkamamış, elindekileri muhtaçlara dağıttığı için aç yattığı zamanlar çok olmuştur. Eşi Hz Aişe diyor ki: “Peygamberimiz, üç gün peş peşe karnın doyurmamıştır İsteseydi doyururdu Fakat yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi”
Peygamber Efendimiz S.A.V. : “Sizden birinizin bir ip alıp da bir demet odun bağlayarak getirip satması ve böylece Allah Teala’nın o kulunun şerefini şuna buna yüzsuyu dökmekten esirgemesi, elbette ki dilenmesinden hayırlıdır.
Peygamberimizin uzun süre hizmetinde bulunan Enes İbn Malik (ra) anlatıyor: “Ensardan biri Peygamberimize gelerek sadaka istiyor Peygamberimize: - Evinizde bir şey var mı? Diye soruyor Adam: - Evet, bir sergim var; yarısının üzerine yatıyor, yarısı ile de örtünüyorum Bundan başka su içtiğim bir de kabım var, diyor Peygamberimiz: - Haydi kalk bunları getir, buyuruyor Adam kalkıyor, bunları getiriyor Peygamberimiz bunları alıyor ve: - Bunları satın alacak yok mu? Buyuruyor Bir adam: - Ben bir dirheme alabilirim, diyor Peygamberimiz iki veya üç defa: - Daha fazla veren yok mu? Diyor Birisi: - İki dirheme alabilirim, deyince, Peygamberimiz onları bu zata iki dirheme satıyor Aldığı iki dirhemi eşyanınsahibine veriyor ve şöyle buyuruyor: - Bir dirhemle çocuklarına yiyecek al Bir dirhemle de bir ip satın al, sonra odun keserek çarşıya getir ve sat, on beş gün gözüme görünme Bu adam Peygamberimizin dediğini yapmış, on beş gün sonra gelerek on dirhem kazandığını, bunun bir kısmıyla elbise, bir kısmı ile de yiyecek aldığını söylemiş Bunun üzerine Peygamberimiz: - Böyle (Alın teri dökerek) yaşamak mı daha iyi, yoksa kıyamet Günü alnında dilencilik damgası ile Allah’ın huzuruna çıkmak mı iyi? Buyurdu.