T Ü RK İ YE ’ N İ N YER Ü ST Ü SULARI
Hidroğrafya Deniz ve okyanuslardaki sular Karalardaki sular Yeraltı suları KaynaklarYer altı suları Yerüstü suları AkarsularGöller Buzullar Atmosferdeki sular
Yeryüzündeki su kaynaklarını Okyanuslar,Denizler,Göller,Barajlar ve Yer altı suları oluşturur. Yeryüzündeki sular sürekli bir döngü içerisindedir.Tüm su kaynaklarından sıcaklığın etkisiyle buharlaşan sular tekrar yağış olarak yeryüzüne düşer.Ve yeryüzüne düşen bu sular,ırmakları, denizleri, gölleri ve yer altı sularını besler.. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ve sayısız kaynaklardan beslenen yer üstü ve yer altı su kaynaklarımız yönünden Türkiye,oldukça zengin bir ülkedir.
Yer Üstü Suları Okyanuslar ve Denizler Deniz ve okyanus suları, tuzlu olduğundan içme ve sulama suyu olarak kullanıma uygun değildir. Bu sular, enlemin etkisine bağlı olarak farklı kimyasal ve fiziksel özelliklere sahiptir. Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe deniz suyu sıcaklığı azalır, buna bağlı olarak tuzluluk oranında azalma görülür.
ÜLKEMİZDEKİ ÖNEMLİ SU KAYNAKLARI Akarsular 1 Göller 2 Barajlar 3 Yer altı Suları 4 Marmara Bölgesi Akarsuları Ege Bölgesi Akarsuları Akdeniz Bölgesi Akarsuları İç Anadolu Bölgesi Akarsuları Karadeniz Bölgesi Akarsuları D.Anadolu Bölgesi Akarsuları G.D.Anadolu Bölgesi Akarsuları Tektonik Göller Volkanik Göller Karstik Göller Buzul Gölleri Set Gölleri
Türkiye’deki Akarsular Türkiye’deki akarsular oluşum zamanlarına göre 3 gruba ayrılır. Birinci grup akarsular; Neojen’de yani Kuzey ve Güney Anadolu arazisinin karalaşmış ama sıradağların henüz meydana gelmemiş olduğu zaman diliminde,mevcut yer şekillerine ve iklim koşullarına göre vadilerini geliştirmişlerdir.Daha sonra Kuzey ve güney Anadolu'daki sıradağlar yükselirken,bu akarsular da aşındırmalarını yaparak dağlara gömülmüşlerdir. Bunun sonucunda Kızılırmak,Sakarya, Fırat ve Dicle gibi büyük akarsularımızın oluşturdukları vadiler ve bu vadiler üzerinde çok sayıda boğazlar meydana gelmiştir. ŞAHİN C emallettin,Türkiye fiziki coğrafyası,Ankara,2005,s.185
… İkinci grup akarsular ise vadilerini Türkiye tektonik gelişimini büyük ölçüde tamamladıktan sonra ortaya çıkan topoğrafik, jeolojik ve klimatik koşullar altında oluşturmuşlardır. Bu gruptaki vadiler Karadeniz dağlarının ve Toros dağlarının denize bakan,bol yağışlı yamaçlarında oluşmuş bulunan çok sayıdaki küçük vadilerdir. Genellikle birbirine paralel, kısa boylu ve yatak eğimleri fazla olan bu vadilerin içindeki akarsular hızlı akışlıdır. ŞAHİN Ce mallettin,Türkiye fiziki coğrafyası,Ankara,2005,s.187
… Üçüncü grup akarsuların vadileri Ege Bölgesinde bulunan grabenlere yerleşmiş olan akarsulardır. Bu akarsular, epirojenik hareketler sırasında Egeit karasıyla birlikte oluşan doğu batı yönlü çöküntü hendeklerine yerleşmiş ve alüvyonlarıyla bu çukurlukların tabanlarını doldurarak kendilerine vadi oluşturmuşlardır. ŞAHİN C emallettin,Türkiye fiziki coğrafyası,Ankara,2005,s.187
Türkiye'deki Akarsu Ağının Genel Görünümü
Türkiye Akarsularının Özellikleri Türkiye oldukça sık bir akarsu ağına sahiptir. Anadolu'yu kuzeyden ve güneyden kuşatan yüksek sıradağların yamaçlarından doğan ve birbirleriyle birleşmeden denize ulaşan akarsularımızın sayısı çok fazladır. Türkiye'nin bir yarımada ülkesi olması ve yüksek dağların genellikle denizlere paralel uzanması nedeniyle akarsuların uzunlukları fazla değildir. İç Anadolu Bölgesi’nde büyük bir yay çizen ve K.Anadolu dağlarını yararak Karadeniz'e ulaşan ülkemizin en uzun akarsuyu Kızılırmak'ın bile uzunluğu 1150 km.dir.
Türkiye'deki akarsuların bol su taşımadığı görülür. Bunun nedeni ülkemizin bol yağış almayışı ve akarsu havzalarının geniş olmasıdır. Türkiye'nin en yağışlı bölümü olan Karadeniz'de bile çok sık ve kısa boylu, genellikle az su taşıyan akarsular bulunur. Türkiye akarsularının çoğunlukla yatakları fazla eğimli ve buna bağlı olarak da akışları hızlıdır. Akarsularımızın bu özelliği yeryüzü şekillerinden ileri gelmektedir. Ege bölgesindeki depresyonlara yerleşmiş akarsuların aşağı kesimleri dışında yüksek plato ve dağlardan akarak denizlere varan akarsuların yatakları oldukça eğimlidir. Hızlı bir şekilde akan bu akarsular Türkiye'de erozyonu artırırlar ve denizlere bol miktarda alüvyon taşırlar. Akarsularımızın ağızlarında geniş deltaların yer alması yine bu nedendendir. Türkiye akarsularının rejimleri düzenli değildir. Bunda da en önemli etken iklimdir.
Akarsularımızın pek çoğu ülke sınırları içinden doğup yine ülke topraklarında denize ulaşmaktadır. Fırat, Dicle, Aras, Kura ve Çoruh ırmakları ise Türkiye topraklarından beslenerek başka ülkelerin topraklarından denizlere ve göle (Hazar Gölü) kavuşmaktadır. Irmaklarımızın bir kısmı yer yer komşularımızla sınır oluşturmaktadır. Örneğin; Meriç, Yunanistan’la, Aras ise Ermenistan ve Nahcivan’la sınırımızın bir kısmını oluşturmaktadır. Bunlara sınır oluşturan sular denmektedir. Başta büyükleri olmak üzere, akarsularımızın çoğu denizlere ulaşmaktadır. Ancak bazı akarsular; Van Gölü, Tuz Gölü, Göller yöresindeki göllere ve Hazar Gölü’ne ulaşmaktadır.
Ulaştıkları Denizlere Göre Türkiye’nin Önemli Akarsuları Karadeniz’e ulaşan başlıca akarsular; Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya ve Çoruh’tur. Akdeniz’e ulaşan başlıca akarsular; Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu ve Aksu’dur. Ege denizine ulaşan başlıca akarsular; Meriç, Bakırçay, Küçük Menderes, Büyük Menderes’tir. Marmara denizine ulaşan başlıca akarsular; Susurluk Basra körfezine ulaşan akarsular; Fırat, Dicle ırmaklarıdır. Hazar Gölü’ne ulaşan akarsular; Kura ve Aras ırmaklarıdır.
Ergene Çayı Sakarya Irmağı Susurluk NehriGönen Çayı Marmara Bölgesi Akarsuları Susurluk Nehri Sakarya Irmağı
B.Menderes Nehri K.Menderes Nehri Gediz Nehri Bakırçay Ege Bölgesi Akarsuları Gediz Nehri Sakarya Irmağı
Eşen Çayı Dalaman Çayı Aksu Nehri Göksu Nehri Seyhan Nehri Ceyhan Nehri Dalaman Çayı Göksu Nehri Akdeniz Bölgesi Akarsuları
İç Anadolu Bölgesi Akarsuları Kızılırmak
Karadeniz Bölgesi Akarsuları Kızılırmak Yeşilırmak Çoruh Nehri Yenice Irmağı Yeşilırmak Çoruh Nehri
Kura-Aras Nehri Fırat Nehri Dicle Nehri Aras Nehri Kura Nehri D.Anadolu Bölgesi Akarsuları
Fırat Nehri Dicle Nehri G.D.Anadolu Bölgesi Akarsuları Fırat Nehri Dicle Irmağı
TÜRKİYE'NİN AKARSU HAVZALARI A) AÇIK HAVZALAR Türkiye'de Karadeniz havzası, Marmara havzası, Ege havzası, Akdeniz havzası, Basra körfezi Havzası’dır. B) KAPALI HAVZALAR Orta Anadolu Kapalı Havzaları, Konya Kapalı Havzası, Tuz Gölü Kapalı Havzası, Afyon- Akarçay Kapalı Havzası, Acıgöl Kapalı Havzası, Burdur Gölü Kapalı Havzası, Van Gölü Kapalı Havzası.
Türkiye, 25 adet hidrolojik havzaya ayrılmıştır. Havzaların, ortalama yıllık toplam akışları 186 milyar m 3 tür.
Karadeniz Havzası Bu havza, akarsu havzalarımızın en geniş olanıdır. Türkiye topraklarının üçte birinin akarsuları Karadeniz'e ulaşır. Karadeniz havzasında yer alan bir kısım akarsular Kuzey Anadolu dağlarının kuzey taraflarından doğarak fazla bir eğimle, hızla akarak Karadeniz'e dökülürler. Türkiye'nin en yağışlı bölgesinde bulunan bu akarsuların boyları kısadır. Suları da fazla değildir. Çünkü buraya düşen fazla miktardaki yağış çok sayıdaki akarsular tarafından Karadeniz'e taşınmaktadır. Bu çok sayıdaki sık akarsuların açtıkları derin vadiler özellikle D.Karadeniz bölümünde olmak üzere bölgede ulaşım açısından engeller oluşturmaktadır. Bu akarsular arasında Hazar deresi, İkizdere, Değirmendere, Aksu, Harsit Çayı ve Melet Çayı sayılabilir.
Karadeniz Havzası Bu havzalardaki akarsulardan bir kısmı da Kuzey Anadolu dağlarının iç bölümlerinde ve iç Anadolu'dan doğarak, dağ sıralarını dikine kesip Karadeniz'e ulaşırlar. Bu akarsulardan bazı kolların dikkati çeken özellikleri kuzey Anadolu dağlarının iç sıralarındaki oluklardan akarken keskin dirsekler çizerek dar ve derin boğazlarla bu sıradağları asmalarıdır.
Marmara Havzası Marmara Denizine dökülen akarsuların bütün havzaları Türkiye sınırları içindedir. Ancak topografyaya bağlı olarak burada yer alan akarsuların boyları kısa ve su toplama havzaları dardır. Marmara bölgesinin en önemli akarsuyu uzunluğu 320 km.yi bulan Susurluk ırmağıdır. Bu ırmak Koca çay, Kirmasti çayı ve Nilüfer Çayının birleşmesiyle Kocadere adını alır.Fakat Susurluk olarak bilinir. Susurluk Irmağı kollarıyla Güney Marmara bölümünün büyük bir kısmının sularını toplar. Manyas ve Apolyont Gölleri, bu akarsu havzası içerisindedir.Gönen ve Kocabaş Çayları Marmara havzasının küçük akarsularındandır.
Ege Havzası Bu havza Çanakkale Boğazı yoluyla Trakya havzası ve Batı Anadolu havzası olmak üzere iki bölüme ayrılır. Trakya havzasının en önemli akarsuyu Meriç nehri ve onun kolu Ergenedir. Batı Anadolu akarsuları uzanışları acısından diğer havzalardaki akarsulardan farklıdırlar. Batı Anadolu'da dağlar ve bu dağların arasındaki oluklar Ege denizi kıyılarına dik uzanırlar. Batı Anadolu havzasındaki akarsular bu birbirine paralel oluklarda yer alırlar ve doğudan batıya doğru akarlar. Başlıcalar Gediz, Küçük ve Büyük Menderes olan bu akarsular çoğunlukla dağlardan inen kısa kollarla beslenirler.
Akdeniz Havzası Akdeniz kıyılarını yakından izleyen Toros dağları bu havzadaki akarsuların hem uzunluklarını sınırlandırmakta, hem de rejimleri üzerinde etkili olmaktadır. Torosların güney taraflarının sularını denize ulaştıran akarsuların hemen hepsi Akdeniz ikliminin etkisinde bulunmaktadır. Akdeniz havzasının önemli akarsuları, Göksu, Seyhan, Ceyhan ve Asi nehirleridir. Dalaman Cayı, Esen Cayı, Demre Cayı, Aksu ve Manavgat Cayı bu havzanın diğer akarsularıdır.
Basra Körfezi Havzası Kaynakları topraklarımızda bulunan Fırat ve Dicle nehirleri Basra Körfezinde denize dökülürler. Hazar Denizi Havzası K.Doğu Anadolu'nun iki akarsuyu olan Aras ve Kura nehirleri kaynaklarını topraklarımızdan aldıktan sonra Hazar denizine dökülürler. Bu iki nehirden Aras'ın bütün boyu 920 km.yi,topraklarımızdaki uzunluğu ise 440 km.yi bulur.
Kapalı Havzalar Türkiye yüzölçümünün yaklaşık beste biri sularını denizlere gönderemeyen kapalı havzalar durumundadır. Bu havzaların oluşumunda Anadolu'nun uğradığı genç yer kabuğu hareketleriyle birlikte özellikle iç Anadolu'da yarı kurak bir iklimin hüküm sürmesi rol oynamıştır.Yağışların yetersizliği nedeniyle bu bölgede güçlü akarsular oluşamamaktadır. Kırşehir'in doğusundaki Seyfe, Kayseri'nin Güneydoğusundaki Tuzla gibi küçük kapalı havzalar dışında Türkiye'de iki büyük kapalı havza, Van Gölü kapalı havzası ve iç Anadolu Güneyindeki Kapalı havzalar dikkati çeker.
GÖLLER Göller, karalar üzerinde çeşitli nedenlerle çanaklaşmış alanlarda biriken su kütleleridir. Göllerin genellikle deniz ve okyanuslarla bağlantısı yoktur. Göller yeryüzündeki tatlı suların % 87'sini oluştururken göllerin karalar üzerinde kapladığı alan % 2'dir. Göller, yer altı ve yer üstü sularıyla beslenmektedir. Göllerin suları acı, tatlı, sodalı ve tuzlu olabilmektedir. Bu farklılığın nedenleri; iklim koşulları, beslenme kaynakları, gölün bulunduğu arazinin yapısı, gölün büyüklüğü, derinliği ve gideğeninin olup olmamasıdır. Beslenme kaynağı güçlü olan göller, fazla sularını bir gideğen (göl ayağı) yardımıyla denizlere boşaltır. Sularını dışarıya bir gideğen yardımıyla boşaltan göllerin suyu tatlı, sularını dışarıya boşaltamayan göllerin suyu ise acı veya tuzludur.
TÜRKİYE'NİN GÖLLERİ Türkiye'de göllerin belli bölgelerde toplandığı ve geniş alanlar içerisinde göl bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca ülkemizdeki büyük göllerin azlığı dikkat çekmektedir.Bu durumlar Türkiye'nin bütünüyle göl yönünden zengin olmadığı görüntüsünü vermektedir. Örn. Trakya'da kıyı boylarında birkaç set gölü, Lagün ve iç kısımlarda küçük bir iki göl vardır. K.Anadolu'nun büyük kısmında göle rastlanılmaz. G.Doğu Anadolu bölgesi gölsüz bir bölgemizdir. Buna karşılık Marmara bölgesinin Güney ve Doğu bölümlerinde,Akdeniz Bölgesinin Batı bölümlerinde,İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde göl bulunmaktadır.
Türkiye'de göllerin bazıları yazın kurudukları için geçici göl grubuna girerler. Bunların derinlikleri az ve alanları dardır. Örn. Konya ili içerisindeki Kimyos, Taşarası ve Ada köy gölleri ile Sivas'ın doğusundaki Kuru göl, Nevşehir ilindeki Küçük göl böyledir. Bazı göller de gölden çok bataklık özelliği gösterirler. Örn. Afyon'un güneyindeki Karamık bataklığı ile Konya'daki sazlıklar ve bataklıklar bu durumdadır. Kışın kapladığı alan geniş olmamakla birlikte derinliklerinin azlığı ve beslenme yetersizliği dolayısıyla Tuz Gölü ile Akşehir gölünün ve birçok küçük gölün suları yazın buharlaşma ile iyice çekilerek alanları daralmaktadır. Özellikle Tuz gölü geniş ölçüde daralarak birçok yerde tuz tabakaları ve çamurlu alanlar arasında küçük su birikintileri kalmaktadır.
Türkiye'deki göllerin genişliklerinde olduğu gibi, derinliklerinde de birbirine göre açık farklar vardır. Van, Çıldır, Burdur, Sapanca, Hazar ve İznik en derin göllerimiz olup, derinlikleri 60 ila 130 m. arasında değişmektedir. Derinliği az olan göllerimizin başında Tuz gölü, Akşehir gölü, Apolyont ve Manyas göller gelmektedir.Bunların derinlikleri 5 m.den daha azdır.
Dağ oluşum hareketleri Sonucunda kırılarak çöken çanakların sular tarafından doldurulmasıyla oluşan göllerdir… Derinlikleri diğer göllere göre fazladır. Tektonik Göller Göller
Volkanik Göller Volkanik faaliyetlerle oluşmuş çanaklarda suların birikmesi ile oluş- muş bulunan göllerdir. Göl,yanardağın zirve- sindeki baca ağzında oluşmuşsa Krater Gölü,yanardağ konisi- nin patlaması ile uçma- sı sonucu oluşan geniş çukurlarda ise Kaldera Gölü,patlama çanakla- rında oluşmuşsa Maar Gölü adı verilir.
Karstik Göller Karstik bölgelerde karstlaşma sonucu Obruk,Polye gibi ça- naklarda suların birik- mesi ile oluşan göller- dir.
Buzul Gölleri Buzul aşındırması ile oluşan çanaklarda sula- rın birikmesi ile oluşan göllerdir. Bu göllere Sirk Gölleri adı da verilir.
Alüvyal Set GölleriKıyı Set GölleriMoren Set Gölleri Heyelan Set Gölleri Volkan Set Gölleri Akarsu vadilerinin doğal bir setle kapanması sonucu oluşan göllerdir. Seti oluşturan faktör göle adını verir.
Barajlar ( Yapay Set Gölleri ) Sel ve Taşkın ‘ları önle- menin en önemli yolu Barajlar yapmaktır… Barajlar sayesinde elektrik üretimi gerçek- leştirilmekte,ayrıca içme suyu ve depolama suyu vazifesi de görmek- tedir.
Türkiye su fakiri TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkede yaşana kuraklığın Türkiye’nin su fakiri olduğunu gösterdiğini söyledi. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının 1500 metreküp olduğunu belirten Bayraktar, “Su zengin ülkelerde bu 8 bin metreküptür. Kuraklık su fakiri olduğumuzu herkesin öğrenmesini sağladı. Dolayısıyla bugüne kadar su kaynaklarımızı çok kötü kullandık” dedi. Tunceli’de incelemelerde bulunan TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, Burmageçit ve Böğürtlen Köyleri’nde üreticilerle bir araya geldi. Ülkede yaşanan kuraklığa değinen Bayraktar, “Türkiye’deki iklim değişiklikleri ve kuraklığın ülkemizin su fakiri olduğunu herkesin görmesini sağladı. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının 1500 metreküptür. Su zengini ülkelerde bu 8 bin metreküptür. Kuraklık su fakiri olduğumuzu herkesin öğrenmesini sağladı. Dolayısıyla bugüne kadar su kaynaklarımızı çok kötü kullandık. Su havzalarını kaybettik. Yeraltı sularını hoyratça kullandık ama maalesef bakın 5 sene sonra, 10 sene sonra nüfus artışıyla beraber su kaynaklarımızın da tükenmesiyle beraber kişi başı düşen su miktarı bin metreküpü bulacak. Bu fevkalade düşük bir oran. Onun için Tunceli gibi illerimiz bizim için bir fırsat, bir şans. Ama siz bu şansı fırsata çeviremiyorsanız, yani su akarken siz bakıyorsanız bu olmaz” dedi.
Türkiye su fakiri olma yolunda DenizTemiz Derneği (TURMEPA) Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, günümüzde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir temiz su miktarının bin 500 metreküp olduğunu, 2030 yılında ise öngörülen nüfus artışıyla birlikte bu rakamın bin metreküpe düşeceğinin hesaplandığını bildirdi
Dernekten konuyla ilgili yapılan açıklamada, TURMEPA'nın su kaynakları ile varlıklarının korunmasını ve suyun geleceğine sahip çıkılmasını bir sorumluluk olarak görerek, "22 Mart Dünya Su Günü"nü sahiplendiği belirtildi. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre; dünyada 884 milyon kişinin temiz suya erişim imkanı bulunmadığı savunulan açıklamada, "Gelişmekte olan ülkelerde atık suların tahmini olarak yüzde 90'ı arıtılmadan nehirlere, göllere ve okyanuslara boşaltılıyor. Her yıl 250 milyon insan, kirli sularla bulaşan hastalıklara yakalanıyor ve yaklaşık 5 milyon kişi yaşamını kaybediyor" denildi. Açıklamada, içinde yaşanılan yüzyılın ortalarına doğru, 60 ayrı ülkedeki 7 milyar insanın su sıkıntısıyla karşı karşıya kalabileceği vurgulanarak, şunlar kaydedildi: "Türkiye, su kaynakları bakımından zengin bir ülke olarak gözükse de, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, günümüzde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir temiz su miktarı bin 500 metreküp iken, bu rakamın 2030 yılında, öngörülen nüfus artışıyla birlikte bin metreküpe düşeceği hesaplanıyor. Bu düşüş nedeniyle su fakiri ülkeler arasına girmeye adayız. Türkiye'nin kullanabilir su potansiyeli 110 milyar metreküp olup bunun yüzde 16'sı içme ve kullanma amaçlı, yüzde 72'si tarımsal sulama amaçlı, yüzde 12'si sanayi amaçlı tüketiliyor. Türkiye'nin Su Ayak İzi Raporu'na göre ise hem üreticinin hem de tüketicinin kullandığı doğrudan ve dolaylı suyun tatlı su kullanımı ifade eden su ayak izi dikkate alındığında; Türkiye'de kişi başına düşen su ayak izi yılda yaklaşık 2 bin metreküp, Türkiye'nin toplam su ayak izi ise yılda 140 milyar metreküp olarak hesaplanmıştır."