(Genel Devlet Öğretisi/ Devlet Kuramı) GENEL KAMU HUKUKU I (Genel Devlet Öğretisi/ Devlet Kuramı)
Genel Kamu Hukuku Kürsüsü Anabilim Dalımız Prof. Dr. İlyas DOĞAN www.twitter.com/ilyasdoganyok Yard. Doç. Dr. Yaşar SALİHPAŞAOĞLU Doktorandlar: Omca Özdemir, Gülden Çamurcuoğlu, Emine Gülselcen Kafkasyalı, M. Balkan Demirdal, Dilara Buket Tatar, Zeynep Hazar, diğer asistanlarımız: Abdülkadir Pekel, Özgem Tuğçe Gümüş, Bekir Fatih Bilgi, Burcu Değirmencioğlu
Kaynaklar Sivil Toplum Anlayışı ve Siyasal Sistemler, Astana Yayınları, 3.Baskı, Ankara 2013 (Prof. Dr. İlyas DOĞAN) Devlet ve Toplum Kuramlarına Yeni Yaklaşımlar, Yeniinsan Yayınevi, İstanbul 2008, (Prof. Dr. İlyas DOĞAN) II.Dönem: İnsan Hakları Hukuku Ders Kitabı, Astana Yayınları, Ankara 2013 (Prof. Dr. İlyas DOĞAN)
Devlet-Sivil Toplum Ayrımının Batı Avrupa’daki Düşünsel Evrimi Devlet ve toplum arasında gerilim ve etkileşim ilişkisi Devletin hükümdarın şahsından ayrı bir tüzel kişilik kazanması XIV.Louis, kraliyet hukuku dersleri modern otoriter devlet yaptığı uygulamalar sonucu toplumdan da ayrı bir varlık olduğunu hissettirmiştir.
Düşünürlerin gözüyle devlet-toplum birlikteliği ve ayrılığı 16 ve 17.yüzyıllarda devlet ve devletin işlerini gören bürokrasi toplumu kavrayan ve toplumun iyiliğini amaçlayan “dost kuvvetler” olarak görüldü. BU NEDENLE DEVLET TOPLUMU KORUYAN BİR ŞEMSİYE GİBİ DÜŞÜNÜLMÜŞTÜR. Bu yaklaşım doğal olarak toplumun kendini devlete emanet etmesini öğütleme eğilimindedir. Aslında bu yaklaşım henüz burjuvazinin devlet otoritesine meydan okumaya cesaret edemediği dönemi temsil eder. Devlet ile sivil toplum ayrımı açıklık kazanıncaya kadar liberal özgürlüklerin feodal tehditler karşısında koruyucusunun mutlak iktidara sahip devlet olduğu var sayılmaktaydı.
Jean Bodin (1530-1596) Devletin Altı Kitabı krala Ortaçağdaki iktidar bölüşünün yansıması olan karma yönetimden kaçınmasını ve bütün kararları kendi başına almasını, danışmanlar kullanmasını ama kendisi dışında hiç bir otoritenin kendisine ortak olmasına müsaade etmemesini tavsiye eder. EGEMENLİK: "yurttaşların, uyrukların ve hukukun üstünde bir kudret" Sürekli, devredilmez, mutlak, BÖLÜNMEZ Dönemin devlet yönetimi uygulaması olarak iyi bir model vardı! Hükümdar: mülkiyet ve vergiyi onaylama hakkına riayet etmeli. (J.Bodin)
Thomas Hobbes (1588-1679) İç savaş sırasında annesinden erken doğduğu söylenir. Daha önceden kilise mensuplarının mezhep ayrımcılığında hükümdarların meşruluğunu sorgulamakta yararlandıkları sosyal sözleşmeyi seküler bir tabanda inceler. Bu eser «devlet yapaydır» dediği için kralcıları, ve «doğa duurmunda mülkiyet de yoktu» dediği için burjuvazi çevrelerini kızdırmıştır. Eşitlik, rekabet, ün ve şan merakı, kargaşa, şiddet=bellum omnium contra omnes (herkesin herkesle savaşı) homo homini lupus (insan insanın kurdudur.
Hobbes Doğa durumunda insanın aklı ile anlayabildiği başlıca doğal yasalar Barışı ara ve muhafaza et Sana yapılmasını istemediğini sen de başkalarına yapma Adaleti ara
Thomas Hobbes’un toplum ve devlet anlayışı (devam) DOĞA DURUMU>>Sözleşme>> DEVLET (hukuk kuralları ile beraber hakların doğuşu) Sözleşme egemen ile bir anlaşma değil insanın haklarını bir daha geri dönüşü olmaksızın terk etmesi ya da devretmesidir. Bu sayede devlet ortaya çıkar ve ancak bu şekilde haklardan emin olunabilir. Yasanın olmadığı yerde haktan veya adaletsizlikten de söz edilemez. Yasa yoksa özgürlük de yok LEVİATHAN: Ölümsüz Tanrının gözetiminde barış ve savunmamızı borçlu olduğumuz ölümlü Tanrı’nın doğuşu Egemen SÖZLEŞMEYE uymakla yükümlü DEĞİL
Hobbes (Egemen: Devletin özellikleri) devlet yetkileri sınırsız bir kurumdur. Devlet gücünün sınırlanması değil mutlaklığı esastır. Toplumun yönetim biçimini değiştirme yetkisi yoktur. Devletin dilediği gibi kişileri ödüllendirme ve cezalandırma yetkisi, hatta halkın ne öğrenip ne öğrenmeyeceğine karar verme yetkisi ile toplumun düşünüş biçimini gözetme ve yönlendirme yetkisi vardır. Doğa durumuna son veren sözleşmeye katılan bireyler dolaylı olarak çoğunluğun isteğine uyma sözü de vermişlerdir. Özgürlük bireye değil egemene verilidir. Açıkça tanınmayan bir hak YOKTUR.
Hobbes ve Sivil Toplum Leviathan'da Hobbes devleti yapay, hayali bir bütün olarak görmekle devleti Aristocu (toplumla devlet örtüşük) görmekten saptığını ortaya koydu. Hobbes, devletin oluşumunu sözleşme ile açıklarken yönetilenlerin rızasının önemini vurgular. Ona göre doğal halin karşıtı sivil haldir. Yani devletin bulunmadığı toplumsal durum ile devletin var olduğu toplumsal durum arasında bir karşıtlık söz konusudur.
John Locke (1632-1704) Hükümet Üzerine İki Deneme (DOĞA DURUMU) Devlet ve toplumu ayrı düşünmenin Hobbes ile karşılaştırıldığında ileri bir düzeyde olduğu görülür. O, doğa durumunu sanki gerçek bir tarihi duurm gibi algılar. Hatta bazı ilkel kabilelerde aynı durumun halen mevcut olabileceğini ima eder. Doğa durumu insanı alabildiğine özgür, akıl yoluyla kolayca anlaşabilen, doğa yasaları çerçevesinde istediği gibi davranabilen, sahip olduklarını arzu ettiği şekilde kullanabilen, mutlu bir yaratıktır. Bu dönem insanları özgür ve eşittirler. Ancak bu eşitlik hali bir "başıboşluk" değildir.
Locke Doğa durumunun iki ayrı sözleşme ile sona erdiği ileri sürülür. İlk sözleşme ile TOPLUM, ikincisi ile HÜKÜMET (DEVLET) ortaya çıkmıştır. Toplum gerekli olduğunda yeniden toplum sözleşmesi yapabilir. Örneğin meşruluğunu kaybeden iktidar toplum tarafından görevden alınabilir. Aslında filozofların bir varsayım olarak ortaya koydukları sosyal sözleşme günümüzdeki anayasaları andırdığı düşünülebilir. Zaten Locke da büyük ihtimalle Sosyal Sözleşme ile toplumu ilgilendiren önemli yasaların toplumun temsilcilerince hazırlanmasını kast ediyor olabilirdi.
Locke (Doğa durumu DEVAM) Doğa yasasını çiğneyenlere karşı herkesin harekete geçme hakkı ve yetkisi vardır. Devlet, insanların doğa durumunda doğal yasaları kendilerinin uygulamasında aşırıya gitmelerinden kaynaklanan kargaşaya karşı bir önlem olarak düşünülmüştür. Locke'un sivil toplum anlayışında devlet gibi bireyler de hukukun üstünde değildir. DEVLET, CEZALANDIRMA YETKİSİYLE DONATILMIŞ TARAFSIZ BİR KURUMDUR. Onun görevi bireylerin MÜLKLERİNİ korumak ve GÜVENLİĞİ sağlamaktır. Devlet SINIRLI YETKİLİDİR. Bireysel hakların tanınması ve bunlara saygı gösterilmesi zorunludur.
Locke: Mutlak İktidar Özgürlük Düşmanıdır Locke yasama iradesinin üstünlüğüne dayalı bir siyasi yönetim taraftarıdır. Böyle bir görüş ortaya koymasında döneminin kral-parlamento ordusuarasındaki mücadelede burjuvazinin arkasında saf tuttuğu parlamentoyu desteklemesşnşn etkisi vardır. (1649’da general Cromwell ‘in başına geçtiği diktatörlük örneği onu sınırlı yönetime daha fazla yaklaştırdı. Aslında 17.yüzyıl İngiltere’nin sıkça iç savaş yaşadığı bir dönemdir. Locke’un görüşlerini bu açıdan değerlendirmek gerekir. Devlet erkinin yasama, yürütme ve federatif kuvvet şeklinde ayırır ancak yasama hepsinin üstündedir. Yargıyı yürütme içinde düşündüğü söylenebilir.
Locke hakkında genel değerlendirme 17.yüzyılda Locke liberal özgürlüklere dayalı anayasal yetkileri sınırlanmış bir iktidar anlayışını ifade eden parlamenter rejim talebinin sözcülüğünü üstlenmişti. Bu yönüyle o, yaşadığı dönemin yeni dünya düzeni ve yeni devlet anlayışının, daha doğrusu İngiltere’de devlet düzeninin ne olması gerektiğine odaklanan biridir. Locke siyaset felsefecileri arasında liberal özgürlükleri açıkça kayırmış, Hobbes’un yasalarla belirlenen özgürlük anlayışı yerine doğal hukuk ilkelerini yasaların üzerinde görerek insan onuruna ve siyasal yönetimlerin meşruluğunun doğal hukuka uzandığını ileri sürmekle keyfi yönetimlerin özgürlük karşıtı uygulamalarını geyrı meşru olarak niteler.
Adam Ferguson (1724-1816) Roma Cumhuriyeti’nin Doğuşu ve Yıkılışı (insanlık daima ileriye ve daha iyiye gider) (doğrusal tarih anlayışı), doğrusal toplumsal süreç anlayışı: Max Weber, Karl Marx, Tocqueville Sivil Toplumun Tarihi Hakkında Deneme (1767) Civil Society kavramında motor güç birey değil kültür ve tarihtir. Ferguson, MÜLKİYET ilişkilerine göre toplumsal evreleri sınıflar. 1-VAHŞİ TOPLUM EVRESİ Bu bağlamda vahşi toplumda mülkiyet EŞİTSİZLİK bireyler arasında sosyal statü oluşturacak ölçüde farklı dağılmamıştı. Henüz bireysel mülkiyetten söz edilemez. Vahşi toplumda yönetici ile toplumun diğer üyeleri arasında çok büyük bir statü farkı yoktu.
Adam Ferguson 2-BARBAR TOPLUM EVRESİ Özel mülkiyet ortaya çıkmıştır. İnsanın aç gözlülüğü ve menfaatçiliği artık göze batar hale gelmiştir. Ferguson’a göre Uyruklar bir yönetimi beğendiğini de her zaman duygularını açıkça ortaya koyarak göstermez. Toplumu bir arada tutan bağın ekonomik çıkar olmadığı sonucuna ulaşır. Buna göre farklı toplumların birlikteliğini sağlayan etkenler cemaatlerin dokusunu oluşturan duygu ve tutkulardır. Barbar toplumda takasa dayalı ticari ilişkiler ve az da olsa iş bölümü doğmuştur. İşbölümü ve mesleklerin ortaya çıkması insanlar arası mülkiyetin yol açtığı eşitsizliğin belirginlik kazanmasına neden olmuştur. Bu durum vahşi topluma oranla farklı bir toplumsal yapının oluşmasını sağlamıştır.
Adam Ferguson: Barbar Toplum (devam) İŞBÖLÜMÜ devletin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Artık herkes belli bir konuda topluma katkıda bulunur hale gelir. Bu durum yöneticinin keyfiliğine karşı çıkabilecek savaş yeteneğinin körelmesine yol açan bir etkendir. Barbar toplum sivil topluma göre yine de ahlaki yönden üstün özelliklere sahiptir. Barbar toplumda mülkiyetten kaynaklanan eşitsizlik yaygın hale gelir. Böylece insnaın menfaatçi yanı daha da belirginleşir.
Ferguson: Sivil toplum Ticaret profesyonelleşmiştir. Ekonomide kuranazlık, daha fazla mal satma ve kar etme. Devlet artık bir kurum olarak mevcuttur. Sınıfsal ayrılıklar yerleşmiştir. Artık devletin elinde profesyonel ordu vardır. Toplum üyeleri özgürlüklerini savunmak için savaşma yeteneğini kaybetmillerdir. ÇARE: KAMU RUHU!