Arş. Gör. Kevser ilçioğlu

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Tarımsal Bazı Faktörlerin Anne Karnındaki Bebeğe Etkileri Doç. Dr
Advertisements

TARIMDA ÇALIŞANLAR AÇISINDAN TERATOJENLER Doç.Dr. Mete KÖKSAL Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı.
Yanık, Donma ve Sıcak Çarpması
DR. NAHİDE GÖKÇE ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ABD.
MADENSEL MADDELER (MİNERALLER)
ÇOCUK GELİŞİMİNE GİRİŞ
SAKARYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ İl Kanser Koordinatörü Uzm. Dr. Sevda Gürsel.
2016 Dünya Sağlık Günü Diyabeti (şeker hastalığını) Yenelim! Dr Pavel Ursu Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi.
OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARINDA ASTIM RİSK FAKTÖRLERİ Dr.Mehmet Seyhan A Acta Pædiatrica , 1606–1610.
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
HEMOFİLLİ HASTALIĞI Hemofili hastalığı; Kandaki pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerden faktör 8 (VIII) ve 9 (IX)’un hayat boyu eksik ve kanın pıhtılaşmasının.
Kalıtımsal Bakteri Virüs Parazit Mantar
VEREM NEDİR? NASIL BULAŞIR? KORUNMA YOLLARI NELERDİR? HAZIRLAYAN : FATMA SALDUZ.
Beslenmede Anne Sütünün Önemi Yrd. Doç. Dr. Zeliha Cansever Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile hekimliği Anabilim Dalı Konya.
E R G E N L İ K ERGENLİK DÖNEMİ FİZİKSEL GELİŞİM
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Arş.Gör.İrfan DOĞAN.  Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım, özel eğitim ve davranış tedavileridir.  Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir,
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu nedir ? 2. Ne sıklıkla görülür ? 3. Tanısı nasıl konulur ? 4.
SİGARA BIRAKMA VE PREDİYABET VE DİYABET İNSİDANSI: BİR KOHORT ÇALIŞMA Dr. Zehra ASLAN AYDOĞDU
ŞEKER(DİABETES MELLİTUS DM) HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER Şeker ya da diyabet denilen hastalık genellikle kalıtsal ve.
GEBELİĞİ ETKİLEYEN HASTALIKLAR
1. Fast food ürünlerindeki yağın çoğu hayvansal kaynaklı olup, çoğunlukla doymuş yağ asidi içerir. Yağdan gelen enerjinin artması, başta koroner kalp.
Kıbrıs LAÜ SYO SAĞLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER HEMŞİRELİĞE GİRİŞ DERSİ Prof Dr.Sevgi Hatipoğlu.
FRAJEL-X
0-1 YAŞ BÜYÜME VE GELİŞME ÖZELLİKLERİ Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN
KİMYASAL RİSK ETMENLERİ
Gestasyonel diyabetli olan ve olmayan gebeler ile gebe olmayan kadınlarda dolaşımdaki fetuin-A düzeyleri ile QUICKI - insülin duyarlılığı arasındaki ilişki.
Çocukluk Çağı Kanserleri Yrd. Doç. Dr. Tülay KUZLU AYYILDIZ
Obezite (Şişmanlık) GAZİ ORTAOKULU.
Doğum Öncesi Nedenler Annenin doğum öncesinde geçirmiş olduğu hastalıklar (özellikle hamileliğin ilk üç ayında geçirilen kızamıkçık, frengi, toksoplazma.
ÖLÜMCÜL HASTALIK KANSER
Obstrüktif uyku apne sendromu tanılı hastalarda; hematokrit değerleri, trombosit sayısı, ortalama trombosit hacmi ve hastalığın ağırlığı ile ilişkisi Zahide.
Meme Kanseri ve Meme Muayenesi. Meme Kanseri ve Meme Muayenesi.
İkiz eşi anomalili gebelerde klinik yönetimimiz
PAPP-A, İzole Oligohidroamniosta Doğum Şeklini ve Fetal Distressi Öngördürebilir mi? SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ , BURSA YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA.
SAĞLIKLI ERİŞKİNE YAPILMASI GEREKEN AŞILAR
M Arş. Gör. Dr. Esranur AKBULUT
Hayvan refahına uygun koşulların belirlenmesi
POSTTERM GEBELİKLER.
İNTRAUTERİN BÜYÜME GERİLİĞİ - IUGR
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
KORDOSENTEZ Doç. Dr. Başak Baksu.
KANSER.
Proje Risk Yönetimi YRD. DOÇ. DR. KENAN GENÇOL.
KOBAY Araştırmalarda sadece kısa ve sert kıl yapısına sahip İngiliz kobay ırkı ve bu ırka ait Duncan-Hartley, 2 ve 13 soyları kullanılmaktadır. Duncan-Hartley.
Fare Biyomedikal çalışmalarda için uygun ve en çok kullanılan türdür. 400’ün üzerinde farklı soyu vardır. Başlıca kanser, antikor, ilaç ve aşı araştırmalarında.
Sağlık Bilimleri Fakültesi
HÜCRE ADAPTASYONU Fizyolojik stresler ve patolojik uyaranlarla karşılaştıklarında bunlara uyum (ADAPTASYON) gösterip, canlılıklarını ve işlevlerini koruyarak.
İstanbulUzman Mesleki Genitoüriner Sistem Hastalıkları İSTANBULUZMAN.
ENERJİ METABOLİZMASI VE REGÜLASYONU
Erken Öğrenme Devinsel Beceriler ve Algısal Yetenekler
BÖLÜM 2 BİLİŞSEL GELİŞİM.
MEME KANSERİNDEN KORUNMA
ÖĞRENME STİLLERİ.
Problemler – Kültür Sırasında Problemler
Serbest Radikaller ve Antioksidanlar 2
Doğum Öncesi Gelişim.
SUDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER
BÜYÜME VE GELİŞME DEĞERLENDİRİLMESİ Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN
KALITIM VE ÇEVRE I. Kalıtım II. Çevre
ARŞ.GÖR DR .KEVSER AYAR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ABD
MAYOZ HÜCRE BÖLÜNMESİ.
Gelişim ve Temel Kavramlar
DOKU KÜLTÜRÜ VE BİYOTEKNOLOJİ İLE İLGİLİ PROBLEMLER
FOTOSENTEZ.
SAĞLIK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ
CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME
Ergenlikte Psikososyal Sorunlar
Özel Eğitime Gereksinimi Olan Öğrenciler ve ÖZEL EĞİTİM
BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ
Sunum transkripti:

Arş. Gör. Kevser ilçioğlu teratoloji Arş. Gör. Kevser ilçioğlu

Çevresel faktörler, konjenital malformasyonun etyopatogenezinde önemli bir oynar. Annenin maruz kaldığı çevresel ajanlar normal gelişim sürecini etkileyerek minör ve major konjenital malformasyonlara neden olabilmektedir. Fetusun gelişiminde potansiyel anomali yapabilen ajanlara teratojenler adı verilir. Teratojen terimi yunancada, teratos [canavar] ve gen [üreten] kelimelerinden türetilerek oluşturulmuştur

Teratoloji embriyonun anormal gelişimi ve konjenital malformasyonların sebeplerini inceleyen bilim dalıdır. Teratoloji bilimi Wilson tarafından, 1973 yılında çevresel etkenlerin germ hücreleri, embriyo ve fetus üzerindeki etkilerini inceleyen bir bilim dalı olarak tariflenmiştir

Teratojen etkenler, gebelikte anne adayının maruz kalması durumunda fetusu etkileyerek yapısal ve/veya fonksiyonel bir anomaliye neden olabilen etkenlerdir. Teratojenik ajanlar, konjenital malformasyonların nedenleri arasındadır ve tüm nedenler arasında yaklaşık %7’lik kısmı oluşturduğu bildirilmektedir.

Gebelik döneminde maruz kalınan teratojenler: ilaçlar, kimyasallar, enfeksiyöz ajanlar, fiziksel ajanlar, maternal veya metabolik faktörler olarak sınıflandırılmaktadır. Gebelik döneminde maruz kalınan teratojenler:

Teratojenik etkenler: 1) İlaçlar: 13-cis-retinoik asit, isotretinoin, temazepam, nitrazepam, etanol, talidomit, kumarin … vb. 2) Çevresel kimyasallar: Polisiklik aromatik hidrokarbonlar, etidyum bromür, organik civa vb. 3) Fiziksel ajanlar: X- ray, atomik silahlar, mekanik faktörler, hipertermi vb. 4) Enfeksiyonlar: Sitomegalovirüs, herpes virüsü, parvovirüs B-19, Rubella virüsü, sifiliz vb. 5) Maternal veya metabolik faktörler: alkolizm, endemik kretinizm, diyabet, folik asit eksikliği, fenilketonüri vb.

Fetusun bir teratojenik ajana (kimyasal, infeksiyoz veya fiziksel) maruz kalması, morfolojik ve fonksiyonel değişikliğe neden olabilir. Teratojeniteyi etkileyen faktörlerden biri ajanın plasentadan geçme kabiliyetidir. Örneğin yüksek moleküler ağırlığından dolayı heparin plasentadan geçemez bu nedenle de teratojen etki oluşturması beklenmez.

Teratojenik etkiye yatkınlık embriyonel gelişimin devresine göre de değişmektedir. Organ ve sistemlerin, embriyolojik dönemdeki teratojenlere en duyarlı oldukları döneme kritik periyot adı verilmektedir. Kritik periyot her organ için değişmektedir. Örneğin beyin gelişimi ve büyümesinde kritik periyot 3-16 hafta arasıdır. Ancak beyin gelişim ve farklılaşması doğum sonrası döneme kadar devam eder

Fetal büyümeye etki eden maternal faktörler

Tepe-art mesafesi (CRL) Üçüncü ayın başından doğuma kadar olan, bedenin hızlı büyümesi, doku ve organların olgunlaşması ile karakterize döneme fetal dönem denir. Ayrıca fetal büyüme, fetusun anatomik ölçülerinin zamanla değişimi olarak da tanımlanmaktadır. Fetal büyüme, başta gebelik haftası olmak üzere; gibi parametrelerle değerlendirilir. Biparyetal çap (BPD) Tepe-art mesafesi (CRL) Baş çevresi (HC) Karın çevresi (AC) Femur uzunluğu (FL)

Fetal büyüme, genetik, fetusa olan kan akımı ve bu yolla sağlanan besinler, çevresel, maternal ve plasental faktörler gibi birçok faktörün etkisi altındadır.

1- Annenin YaşI Hem fetal morbidite ve mortalite hem de maternal morbidite ve mortalite 20-29 yaşlar arasında en azdır. Adölesan gebeliklerde (19 yaş ve altı) düşük doğum ağırlığı (LBW), çok düşük doğum ağırlığı (VLBW), erken preterm eylem, anemi, intrauterin gelişme geriliği (IUGR) artarken, İleri yaştaki (35 yaş) gebeliklerde ise LBW, 4000 gr üzeri bebek, ölü doğum hızı ve perinatal mortalite de artış vardır. Ayrıca ileri yaştaki gebelerin bebeklerinde, gebelik yaşına göre büyük (LGA) olma, ikiz gebelik ve kromozom anomalisi olan bebek doğurma sıklığında artış olduğu bildirilmektedir.

Araştırmacılar, maternal yaş ve preterm doğum arasındaki ilişkinin 20-24 yaşlar arasında en az olduğunu, 15 yaştan küçük gebeliklerde ve diğer yaş gruplarında ise fark olmadığını açıklamışlardır. Ayrıca maternal yaş ve paritenin yenidoğanlarda kilo üzerinde de etkili olabileceğini çalışmalarında belirtmektedirler.

2- Annenin Kilosu Body mass indeksi (vücut kitle indeksi) normal (BMI=19.8-26.0) olan gebelerin, gebelikte almaları gereken kilo 11.5-16 kg arası olarak kaynaklarda bildirilmektedir. İri bebek (4000 gr üzeri) doğumunda anneye ait faktörler incelendiğinde, annenin boy ve kilosunun fazla, gebelik süresinin uzun, sigara kullanmayan, 10 yıl ve daha fazla eğitim almış anneler oldukları çalışmalarda gözlenmiştir.

olmak üzere dört grupta sınıflandırılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda gebeler, gebelik öncesi ve gebelikte kilo alımına göre; fazla kilolu ve fazla kilo alanlar, düşük kilolu ve fazla kilo alanlar, fazla kilolu ve az kilo alanlar, düşük kilolu ve az kilo alanlar olmak üzere dört grupta sınıflandırılmıştır.

Ayrıca 33. haftadan sonra alınan maternal kilonun fetal gelişime en etkili olduğu bildirilmiştir. Ayrıca gebeliğin başındaki ve sonundaki maternal obesite, gebelikte 20 kgdan fazla kilo alınması gebelikte hipertansiyon riskini arttırmakta ve buna bağlı olarak sezeryan ile doğum ve prematüre doğum riskini arttırmaktadır.

az kilo alan gebelerin çocukları Yapılan çalışmalar, ve küçük olduğunu göstermektedir. BMI<25 olan gebelerin çocukları BMI>25 olan gebelerin çocuklarından az kilo alan gebelerin çocukları fazla kilo alan gebelerin çocuklarından

3-Annenin Beslenmesi Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, açlık, fazla fiziksel aktivite ve psikososyal stresin preterm doğum ve LBW’ ye neden olabileceğini göstermektedir.

Ayrıca gebelikteki folik asit eksikliğinin nöral tüp defektine yol açacağı çalışmalarda belirtilmektedir.

4-Annenin zararlI alIŞkanlIklarI a. Annenin sigara kullanması: Gebelik döneminde sigara içen annelerin bebeklerinde; erken doğum, SGA, doğum sonu infantil kolik ve ilk yedi yılda astım riskinin arttığı çalışmalarda bildirilmektedir.

Gebelikte içilen sigara, özellikle bebeklerde gibi doğumsal anomalilere neden olmaktadır. baş çevresinde azalmaya, LBW’’ye, IUGR’’ye, spontan düşüklere, ventriküler septal defekt (VSD) ve orofasial yarıklar

b. Annenin alkol kullanması Gebelik döneminde kronik alkol alımı, bir dizi doğumsal anomalileri de içeren ve en önemli mental retardasyon nedeni olan fetal alkol sendromuna (FAS) neden olabilmektedir.

ABD Alkolizm Araştırma Derneğine göre FAS kriterleri: 1- İntrauterin ve/veya postnatal gelişme geriliği: Vücut ağırlığı, boy ve baş çevresinin %10 percentilin altında olması. 2-Kraniofasial anomaliler: a.Baş çevresinin %3 percentilin altında olması b.Mikroftalmi veya kısa palpebral fissürler c.Az gelişmiş filtrum ve maxillanın düzleşmesi 3-MSS problemleri: Nörolojik bozukluklar ve gelişmede geriliktir.

Konsepsiyondan önce alkol alan anne fetuslarının gelişimsel olarak etkileneceği ve ağırlıklarının az olacağı çalışmalarda belirtilmektedir. Ayrıca gebelikte alkol alımına bağlı olarak; iskelet ve eklem problemleri, kardiak anomaliler (VSD), inmemiş testis, yarık damak ve dudak gibi anomaliler görülebilmektedir.

c. Annenin kafein, kokain, opiat ve benzeri maddeleri kullanması: Kafein içeren içecekler gebelikte sıklıkla kullanılmaktadır. Kafeinin LBW’ye yol açtığına dair veriler çalışmalarda bildirilmektedir.

Çalışmalar sonucunda gebelikte kafein kullanımı %75 oranında saptanmış ve az kullananlarda (1-150mg/gün) LBW yapma riski %1.4, orta derecede kullananlarda (151- 300mg/gün) %2.3 ve yüksek oranda kullananlarda (301mg/gün üstü) %4.6 olarak hesaplanmıştır.

Kokain kullanan annelerin çocuklarında; kardiovasküler anomaliler (aritmi, aort rüptürü), üriner sistem anomalileri, IUGR, LBW, spontan düşük ve erken doğum gibi problemlerin olabileceği çalışmalarda bildirilmektedir.

IUGR erken doğum küçük baş çevresi fetal ölüm çoğul gebelik Opiat (morfin ve kodein) gibi maddeler gebelikte kullanıldıkları zaman fetusta; gibi sorunlara yol açmaktadırlar. IUGR erken doğum küçük baş çevresi fetal ölüm çoğul gebelik

5-Annenİn Gebelİkte KullandIĞI İlaçlar Ortalama olarak gebelerin %65-75’i gebelikte 3-10 adet ilaç kullanmaktadır. Genellikle ilaçlar kısa süreli ve 3. trimesterde alınmaktadır.

Gebelikte malign hastalıklar %0.1 oranında görülmektedir. Tedavide kullanılan kemoterapötiklere bağlı olarak gelişme geriliği, yarık dudak ve damak, göz ve kardiovasküler sisteme ait anomaliler görülebilmektedir.

Gebelikte hormon (androjen, danazol, progesteron, kortikosteroid) kullanımına bağlı olarak değişik sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kortikosteroidlerin insan çalışmalarında yararları gösterilmiş olmakla birlikte hayvanlarda kullanımında birçok toksik etkileri belirlenmiştir. Bu toksik etkiler; fetal baş çevresinde küçülme, fetal adrenal ağırlıkta azalma, fetal karaciğer ağırlığında artış ve fetal timus ağırlığında azalma gibi komplikasyonlardır.

Antibiyotikler gebelikte sık kullanılan ilaçlardandır. Antibakteriyel olan tetrasiklin plasentayı geçer ama fetusta birikmez. Dişlerde renk bozukluğu yapar. Sülfonamid ise sarılık, hemolitik anemi ve kernikterusa neden olabilir.

Antikoagülan olarak kullanılan warfarin gebelikte kullanılırsa; nazal hipoplazi, oftalmoljik anomaliler, hidrosefali, mikrosefali, yarık dudak ve damak gibi fetal warfarin sendromuna neden olabilir.

Analjezikler gebeliğin geç dönemlerinde kullanılırsa duktus arteriozusun erken kapanmasına ve neonatal dönemde pulmoner hipertansiyona neden olabilmektedirler.

6- Annenİn Stres ve Anksİyetesİ Gebelikteki maternal stres ve sosyoekonomik faktörler fetal gelişimi olumsuz etkileyerek erken doğuma neden olmakta ve fetal malformasyon oranını artırmaktadır. Maternal stres ve anksiyetenin fetal hareketleri artırdığı ve fetal kalp hızında variabilite değişikliği yaptığı çalışmalarda bildirilmektedir.

Yapılan çalışmalarda, psikososyal stresin erken doğum ve düşük doğum kilolu bebek doğurmada risk faktörü olduğunu ve bebeğin en çok 15. embriyonal gün ile doğum arası zamanda etkilendiğini ifade etmişlerdir.