Doç. Dr. Mehmet MERCAN
B İ R İ NC İ BÖLÜM Kriz Nedir? Kriz Nedir? Krizlerin Şiddetine ve Türlerine Göre Sınıflandırılması Krizlerin Şiddetine ve Türlerine Göre Sınıflandırılması Krizlerin Sebepleri Krizlerin Sebepleri Krizlerle Mücadelede Ekonomi Politikaları Krizlerle Mücadelede Ekonomi Politikaları
Kriz nedir? 3 Ekonomik krizler, herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü ya da döviz piyasasındaki fiyat ve / veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olarak tanımlanabilir. Bir diğer tanıma göre ekonomik kriz, ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları ciddi anlamda zora sokacak sonuçlar ortaya çıkarması anlamına gelir.
Ekonomik kriz söz konusu olduğunda, beraberinde iki terim daha kullanılır çoğunlukla: Resesyon ve depresyon. Krizi tanımlarken, bu kavramlara da açıklık getirelim. Resesyon (durgunluk) ekonomik faaliyetin yavaşlaması anlamına gelir. Daha önce erişilmiş bir konuma oranla bir büzülme, konjonktür düzeyinin alçalmasıdır; alçalma sığ ya da derin olabilir. Resesyon bazen “kriz”le eş anlamlı olarak da kullanılır. Kriz nedir?
Resesyon ekonomik faaliyetin zayıf şiddette ve kısa süreli olarak büzülüp kasılması demektir. Eğer alçalma şiddetli ve uzayıcı nitelikte ise ve eğer çok daha vahim bir görünümde ise, o zaman kriz söz konusudur. Buna karşılık ekonomik faaliyet daha önce ulaşılmış olan düzeye nispetle oldukça uzun bir süre düşük bir düzeyde kalıyorsa, bu durum da depresyon olarak tanımlanmaktadır. Kriz nedir?
Teknik olarak resesyon: Bir ekonominin art arda iki çeyrek dönem negatif büyümesidir. Kriz nedir?
Şiddetine göre Krizler-Enflasyon 7 Enflasyon en basit tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli artış demektir. Bu basit tanımı ayrıntılarıyla bir kez daha ortaya koyalım: Ele alınacak olan fiyatlar genel düzeyidir. Yani tek tek fiyat artışları enflasyon olarak tanımlanamaz. Fiyatlar genel düzeyinin sürekli bir artış içinde olması gereklidir. Yani, bir veya birkaç malın fiyatının sürekli artış göstermesi, ya da bütün malların bir defa artış göstermesi enflasyon değildir.
Şiddetine göre Krizler-Enflasyon 8 Kaynaklarına göre sınıflandırıldığında iki çeşit enflasyon vardır: (1) Talep Enflasyonu, (2) Maliyet Enflasyonu. Toplam talep düzeyinin arzı aşarak sürekli fiyat yükselmesine neden olması halinde talep enflasyonu ortaya çıkar.
Şiddetine göre Krizler-Enflasyon 9 Üretimde girdi olarak kullanılan mal ve hizmetlerin maliyetlerinde ortaya çıkan artışlar sonucunda fiyatların sürekli artış içine girmesi halinde ise maliyet enflasyonu meydana gelir. Maliyet enflasyonu, ücret-gelir çekişmesi, yerli ve ithal girdi malları (petrol gibi) fiyatlarının yükselmesi gibi nedenlerle oluşur.
Şiddetine göre Krizler-Deflasyon 10 2-Deflasyon Deflasyon en kısa tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde sürekli düşüş halidir. Bu durumda paranın satınalma gücü yükselir. Burada dikkat edilmesi gereken konu fiyat düşüşünün genel olması ve süreklilik göstermesidir. Bir başka ifadeyle bir ya da iki malın fiyatının düşmesi ya da bütün malların fiyatının bir defaya özgü olarak düşmesi deflasyon olarak tanımlanamaz.
Şiddetine göre Krizler-Deflasyon 11 İlk bakışta olumlu bir ekonomik durum gibi görünen deflasyon aslında enflasyondan çok daha önemli bir ekonomik krizin ifadesidir. Japonya oldukça uzun süreli bir deflasyonist dönem yaşamıştır. Deflasyonist eğilimler devam ederse üretici üretimden vazgeçer ve bu kez ekonomi büyüyememe kriziyle karşı karşıya kalabilir.
Şiddetine göre Krizler-Deflasyon 12 2008 yılında başlayan küresel kriz (büyük resesyon) birçok ülkede deflasyonist eğilimlerin doğmasına yol açmış ve birçok ülke bu sorunu aşabilmek için talebi, yani tüketimi canlandırmaya yönelik genişletici maliye ve para politikası uygulamak zorunda kalmıştır.
Şiddetine göre Krizler-Resesyon 13 Resesyon ekonomide küçülme halidir. Bununla birlikte ekonomide bir çeyreklik dönemde yaşanacak bir küçülme hali resesyon olarak tanımlanmamaktadır. Genel olarak ekonomik faaliyetlerin daralması, küçülmesi olarak ifade edilse de son yıllarda çok daha spesifik bir tanımlama getirilmiştir.
Şiddetine göre Krizler-Resesyon 14 Buna göre eğer bir ekonomide üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmışsa o ekonomide resesyon söz konusu demektir. Resesyon bazı hallerde iki çeyrek sonrasında sona erebileceği gibi bazı hallerde daha uzun süreli olabilir. Bir ekonominin resesyondan iki çeyrek sonunda çıkmasına V tipi çıkış, daha uzun bir sürede çıkmasına ise U tipi çıkış adı veriliyor.
Şiddetine göre Krizler-Resesyon 15 Eğer ekonomi resesyondan çıkışa geçtikten sonra yeniden küçülmeye girmişse o zaman da buna W tipi resesyon ya da çift dipli resesyona adı veriliyor. 2008 yılında başlayan küresel krizde çeşitli ülkelerde resesyon tiplerinin hemen hepsiyle karşılaşıldı. Örneğin Türkiye V tipi resesyon yaşadı. Buna karşılık İngiltere’nin küresel krizde yaşadığı küçülme W tipine daha yakın bir resesyondur.
Şiddetine göre Krizler-Depresyon 16 Bir ekonomide ekonomik faaliyetlerin uzun süreli olarak aşağı yönlü olması depresyon olarak adlandırılıyor. Depresyon ile resesyonu birbirinden ayıran iki önemli nokta vardır: (1) Resesyon ekonomik faaliyetlerde daha kısa süreli bir küçülme halidir. Genellikle iki çeyrek ile birkaç yıl arasında sürer. Depresyon daha uzun süreli bir çöküşü ifade eder.
Şiddetine göre Krizler-Depresyon 17 Örneğin İngiltere ve ABD’de Uzun Depresyon (1873 – 1896) neredeyse çeyrek yüzyıl sürmüştür. ABD’de Büyük Depresyon (1929 – 1933) 5 yıl sürmüştür. (2) Resesyonda GSYH küçülmesi daha düşük düzeydedir. Bazı iktisatçılara göre GSYH’daki küçülmenin depresyon olarak kabul edilmesi için yüzde 10 dolayında bir küçülme olması gerekir.
Şiddetine göre Krizler-Depresyon 18 ABD’de Büyük Depresyon süresince GSYH neredeyse yarı yarıya düşmüştür. 1929’da 103,6 milyar dolar olan GSYH, depresyonun son yılı olarak kabul edilen 1933 yılında 56,4 milyar dolara gerilemişti.
Şiddetine göre Krizler-Stagflasyon 19 Bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi büyümüyorsa o ekonomide stagflasyon (enflasyon içinde durgunluk) hali var demektir. 1974 yılında yaşanan petrol şoku birçok ülkede stagflasyon olgusunun ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Şiddetine göre Krizler-Stagflasyon 20 Ekonomik krizlerin başa çıkılması zor olanlarından birisi budur. Eğer ekonomi enflasyon içinde büyümeye devam etse bir miktar büyümeden fedakarlık ederek enflasyonu düşürmek daha kolay olabilirdi. Oysa stagflasyonda bir yandan enflasyonla mücadele edecek bir yandan da ekonomiyi canlandıracak bir ekonomi politikası biçimlendirmek gerekir ki bu çok kolay bir iş değildir.
Şiddetine göre Krizler-Stagflasyon 21 Çünkü bu iki politika genelde birbiriyle çelişen politikalardır. Bu durumda iki hedefi de tutturamayacak bir politika arayışı içine girmektense bir seçim yaparak önceliği bu iki hedeften birisine vermek daha uygun olabilir.
Şiddetine göre Krizler-Slumpflasyon 22 Bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi küçülüyorsa o ekonomide slumpflasyon (enflasyon içinde küçülme) hali var demektir. Ekonomik krizlerin en zoru budur. Çünkü burada bir yandan enflasyonu düşürmeye uğraşırken bir yandan da ekonominin küçülmesini önce durdurmaya sonra da büyümeye döndürmeye yönelik bir ekonomi politikası uygulamak gerekmektedir.
Şiddetine göre Krizler-Slumpflasyon 23 Makroekonomik hedeflerin ve politika araçlarının birbiriyle çelişkisi en fazla burada ortaya çıkar. Bir yandan enflasyonu düşürmek, bir yandan büyümeye geçmek, bir yandan bunlara eşlik etmesi büyük olasılık içinde olan işsizlik artışını engelleyip istihdamı artırabilmek birbiriyle çelişen hedeflerdir.
Şiddetine göre Krizlerin Sınıflandırılması 24 Uygulanacak ekonomi politikasının zorluğu dikkate alınırsa krizlerin en kötüden daha az kötüye doğru sıralanması şöyledir: 1.Slumpflasyon, 2.Depresyon, 3.Resesyon, 4.Deflasyon, 5.Stagflasyon, 6.Enflasyon
Şiddetine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 25 En zor politika slumpflasyon için oluşturulacak politikadır. Çünkü bir yandan ekonomik küçülmeyle bir yandan da enflasyonla mücadele etmek gerekecektir ki bu iki mücadelede kullanılacak araçlar çoğu kez birbirinin aleyhine çalışır.
Şiddetine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 26 Bunların bir bölümü çoğu kez bir arada olabilir ya da zaman içinde birinden ötekine dönüşebilir. Örneğin slumpflasyonda enflasyonla resesyon birlikte görünür. Başlangıçta resesyon olarak başlayan bir kriz derinleştikçe depresyona dönüşebilir. Enflasyonla büyüme bir arada giderken büyümenin durmasıyla birlikte stagflasyon ortaya çıkabilir.
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 27 Ekonomik krizleri temelde para ve bankacılık krizleri ya da finansal krizler olmak üzere iki grupta sınıflandırılabilir. Her iki krizin birlikte olması durumunda ikiz krizler olarak adlandırılmaktadır (Özatay, 2009: 17, Kaminsky,2000).
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 28 Bunun yanı sıra bazı çalışmalarda krizler dört başlık altında toplanmıştır; 1-parasal krizleri, 2- bankacılık krizleri, 3- finansal krizler, 4-dış borç krizleri (Öztürk ve Gövdere, 2010).
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 29 Parasal krizler, dövize olan talebin spekülatif ataklar sonucu artması, ülkenin parasının değer kaybına uğraması durumunda ortaya çıkar. Dövize olan talebin artmasıyla döviz kuru aşırı yükselir ve bunun sonucunda döviz kuru rejimi çöker.
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 30 Kısaca parasal krizler sonucu, Merkez Bankalarının döviz rezervlerinde yüksek düzeyde değer kayıpları ortaya çıkar ve bu durum sermaye hareketlerinde azalmalara yol açar. Sonuç olarak parasal krizler, ulusal paranın devalüasyonu olarak ifade edilebilir (Saxton, 2002).
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 31 Bankacılık alanında yeterli düzenlemelerin olmadığı durumda, bankacılık sektöründe meydana gelen yönetimsel problemler, iflaslar ve yükümlülüklerini yerine getirememe durumunda, hükümetler problemlerin çözümü için bankalara müdahale eder, (kurtarmak, kamulaştırma vb.) Mevduat sahipleri bankacılık sistemine oluşan güvensizlik ortamı sonucu panikleyerek bankalardan paralarını çekmek isterler (bank-run).
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 32 Bu süreçte, mevduat sahipleri yatırım aracı olarak, hisse senedi ve tahvillerin yerine altın, döviz gibi güvenilir araçları tercih ederler. Nitekim 2008 krizinin Amerika’da başlaması sonucu yatırımcılar dolar yerine güvenli liman olarak altını tercih etmiş, altının ons fiyatı kriz öncesi 635$ iken 2012 yılında ortalama 1 706$’a yükselmiştir (
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 33 Bu süreçte, mevduat sahipleri yatırım aracı olarak, hisse senedi ve tahvillerin yerine altın, döviz gibi güvenilir araçları tercih ederler. Nitekim 2008 krizinin Amerika’da başlaması sonucu yatırımcılar dolar yerine güvenli liman olarak altını tercih etmiş, altının ons fiyatı kriz öncesi 635$ iken 2012 yılında ortalama 1 706$’a yükselmiştir (
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 34 Finansal krizlerin ana sebebi, finans piyasalarında meydana gelen sorunlar sonucu finans kurumlarının batması ya da sermayelerinin önemli ölçüde azalmasıdır. Bunun sonucunda, reel ekonomi üzerinde büyük yıkıcı etkiler ortaya çıkabilir (Taylor, 2009). Finansal piyasaların liberalizasyonu finansal krizlerle ve bankacılık krizleri ile yakın ilişkilidir.
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 35 Finansal liberalizasyonun olduğu ülkelerde bankacılık krizlerinin olma ihtimalini daha olasıdır (Demirgüç- Kunt and Detragiache: 1998). Dış borç krizleri, kamu borcunun ya da özel sektörün borcunun ödenememesi veya sürdürülememesidir (Öztürk ve Gövdere, 2010).
Türlerine Göre Krizlerin Sınıflandırılması 36 Dünya genelinde son yüzyıl düşünüldüğü zaman yaşanan en büyük kriz 1929 buhranıdır. Krizin etkileri on yıl boyunca devam etmiş, borsa çökmüş, fiyatlar %25 düşmüş, işsizlik oranları on yıl sonra bile %25 düzeyinde seyretmiştir. Krizden dört yıl sonra bile GSMH 1929 yılındaki düzeyin %65’ini yakalayabilmiştir (Galbraith, 2009: ).
Krizlerin Sebepleri 37 Özellikle 1990’lı yıllarda teknolojik gelişmelerle bilgiye hızlı ve ucuz erişilmesi, finansal piyasalarda risk ve getiri beklentilerine göre finansal ürünlerin çeşitlenmesini sağlamış, ayrıca ülkeler arası oluşan ekonomik entegrasyonlar, dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbest hale gelmesiyle, özellikle büyük ekonomilerde meydana gelen ekonomik krizler, diğer ülkeleri kısa sürede etkiler hale gelmiştir (Eğilmez, 2009: 9, 53).
Krizlerin Sebepleri 38 Dünyada finans piyasalarındaki küreselleşme ve liberalizasyon sonucu, bilgi teknolojisindeki yenilikler sermaye hareketlerini arttırırken krizlerin yaygınlaşmasını ve hızlanmasını da sağlamıştır.
Krizlerle Mücadelede Ekonomi Politikaları 39 Ekonomik krizlerle mücadele için çeşitli ekonomi okullarının farklı görüşleri vardır. Örneğin Keynesyen ekole bağlı iktisatçılar resesyonun toplam talepteki yetersizlikten kaynaklandığını düşünürler ve o nedenle de kamu harcamalarının artırılması yoluyla maliye politikası önlemlerine ağırlık verilmesini önerirler.
Krizlerle Mücadelede Ekonomi Politikaları 40 Resesyon konusunda aynı yönde yani talep yetersizliği yönünde teşhis koyan Monetaristler ise para arzının genişletilmesinin daha doğru olacağı görüşünü ileri sürerler. Arz yönlü ekonomi okulu üyesi iktisatçılar konunun arz yetersizliğinden kaynaklandığını ve o nedenle arzı artıracak biçimde vergi indirimleri uygulanmasını önerirler.
Krizlerle Mücadelede Ekonomi Politikaları 41 Ekonomik krizlerde hangi ekonomi politikasının seçilip uygulanacağı konusu krizin çeşidine, derinliğine ve ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarına yakından bağlıdır. Bazı hallerde maliye politikası bazı hallerde para politikası bazı hallerde heterodoks ekonomi politikası araçlarının devreye sokulması gerekebilir. Bazı hallerde bu politikaların hepsini bir arada birbirini destekleyecek biçimde uygulamak gerekebilir.
Krizlerle Mücadelede Ekonomi Politikaları 42 Öte yandan bu gibi ekonomik krizlerde beklentilerin olumsuz görünümden olumlu görünüme çevrilebilmesi de büyük önem taşır. Bu gibi durumlarda beklenti yönetimi etkin bir politika aracı olarak kullanılabilir.