Yapılandırılmış (Denetimli, Sistematik) Gözlem Anket ve Survey
Genel olarak gözlem, gündelik hayata meydana gelen toplumsal eylemlerin doğrudan izlenmesi olarak tanımlanabilir. Gözlem, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış gözlem olarak ikiye ayrılır. Yapılandırılmış gözlem tekniği nicel araştırmalarda, yapılandırılmamış gözlem tekniği ise nitel araştırmalarda kullanılır. “Sistematik gözlem” ya da “denetimli gözlem” olarak da adlandırılan yapılandırılmış gözlem, araştırmacının belirlenmiş bir takım kural ve prosedürler çerçevesinde katılımcılarla etkileşime girmeden veri topladığı gözlem tekniğidir. Bu teknikle, görüşmeler veya anketlerle elde etmenin mümkün olmadığı veriler elde edilmeye çalışılır. Örneğin bir evde tercüme yaparak çalışan bir kadın ile görüşme yapan bir araştırmacı bir çok konuyu soru olarak sorabilir ama çocuklarının gün içinde kadından kaç kere yardım istedikleri ya da kadının ev işlerini takip etmek için üzerinde çalıştığı tercümeye kaç kere ara vermesi gerektiği soru sorarak değil, gözlem yaparak elde edilebilecek türde bir bilgidir.
Bu gözlem tekniğinin yapılandırılmış olarak adlandırılmasının nedeni, gözlem sırasında bir gözlem çizelgesinin kullanılmasıdır. Gözlem çizelgesinde neyin gözlemleneceği, gözlemde nelere dikkat edilmesi gerektiği ve gözlemin nasıl kaydedilmesi gerektiği açık bir şekilde belirtilmiştir. Gözlem çizelgesinde gözlemlenmesi gereken olguya ilişkin değişken kategorileri yer alır, gözlemci de gözlem yaparken bu çizelgeyi işaretler ve gözlemini çizelgedeki sınırların içinde kalarak yapar. Gözlem çizelgesindeki kategorilerin kesin ve net olarak belirtilmesinin nedeni hem standartlaştırılmış verilere ulaşmak hem de farklı gözlemcilerin gözlemledikleri davranış, tutum ya da durumları farkı şekilde ifade etmelerini engellemektir. Gözlem çizelgelerinde genellikle gözlemlenen davranışların süresi, sıklığı, yeri ve sıralaması belirtilir. Gözlemci, belirli bir birey tarafından bir davranışa ayrılan zamanı çizelgenin ‘süre’ kısmına, bu davranışın birey tarafından tekrarlanma sıklığını çizelgenin ‘sıklık’ kısmına, gözlem seansında davranışın meydana geldiği yeri çizelgedeki ‘yer’ kısmına, bu davranıştan önceki ve sonraki davranışların neler olduğunu da çizelgedeki ‘sıralama’ kısmına işaretler.
Gözlem çizelgesindeki kategoriler bunlarla sınırlı değildir, araştırmanın amacı doğrultusunda neyin gözlemlenmesi isteniyorsa çizelgede kategoriler olarak belirtilir. Böylece bilgi toplama yolu denetim altında tutulmuş, araştırmacının öznelliğinin gözlem kayıtlarını etkilemesi mümkün olduğunca engellenmiş olur. Diğer bir deyişle yapılandırılmış gözlemde araştırmacı incelediği grubu, kullandığı gözlem çizelgesinin gösterdiği doğrultuda ve nesnel bir şekilde dışarıdan gözlemler.
Nicel araştırmalarda verilerin standart bir şekilde toplanması, araştırmanın güvenirliği açısından büyük önem taşır. Bu nedenle yapılandırılmış gözlemde her gözlemcinin gözlem çizelgesini aynı şekilde kullanmasını sağlamak son derece önemlidir. Bütün gözlemcilerin gözlemlerinin birbirleriyle tutarlı olması gerekir, aynı durumu gözlemleyen farklı gözlemcilerin bu durumu birbirlerinden farklı şekilde kaydetmesinin önüne geçilmeye çalışılır. Gözlemcilerin kayıtlarının birbirileri ile ne derece tutarlı olduğu “gözlemciler arası uyum” kavramı ile ifade edilir.
Gözlemciler arası uyumun derecesini saptamak için Küçük/Büyük Endeksi (S/L) ve Oran Uyum Endeksi (PAI) kullanılır. Küçük/büyük endeksi, aynı anda aynı gözlemi yapan iki gözlemcinin çizelgelerindeki sıklık veya süre kısımlarında kaydedilmiş en düşük değerin en yüksek değere bölünmesiyle hesaplanır ve sonuç 0 ve 1 arasında değişen bir değer alır. Ancak küçük /büyük endeksi sadece davranışların meydana geliş sıklığı ya da süresi hakkındaki uyumu gösterir, daha kesin bir uyumun olup olmadığı ise Oran Uyum Endeksi ile ölçülür. Oran Uyum Endeksi, aynı anda aynı gözlemi yapan iki farklı gözlemcinin kaydettikleri bütün gözlem kayıtlarının karşılaştırılması ile hesaplanır ve sonuç 0 ve 1 arasında değişen bir değer alır. Sonuç bire ne kadar yakınsa gözlemciler birbirleriyle o derece uyum içindedirler. Gözlemcilerin uyumlu olduğu sonucuna varmak için bu endekste en az 0,7 veya 0,8 değerine ulaşmak gerekir.
anket Sosyal konularda yapılan araştırmaların veri kaynağı insandır ve onlardan doğrudan bilgi alma yöntemlerinden biri de anket yöntemidir. Anket yöntemi, birinci elden yani birincil kaynaktan veri toplama biçimidir. Birincil kaynak araştırmalarında, araştırmacının kendisi veri toplama durumunda olduğundan veri toplama yönteminin seçimi daha önemli bir duruma gelir.
Anket yönteminin temelini, bir evren ya da örneklemi oluşturan birimlerden sistematik biçimde bilgi elde edebilmek oluşturur. Bu amaçla, yazılı ya da sözlü sorular sorarak bunların yanıtlarına ulaşılmaya çalışılır. Böyle bir iletişimin başarılı olabilmesi için anket formunda yer alacak soruların yazılı ya da sözlü sorulabilmesinde çeşitli faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Cevaplayıcıların kültür düzeyleri Cevaplayıcıların taraf tutma eğilimleri Bölgesel davranışlar Cevap vereceklerin meslekleri Eğitim ve kültür düzeyi düşük olanlara, anlaşılması zor olan sorular sorulmamalıdır. Okur-yazar olmayan bir kimseye Internet hakkında soru sormak ve bu konuda bilgiler istemek doğru değildir ve sorulsa bile güvenilir sonuçlar elde edilemez.
Öte yandan, cevaplayıcıların yanlı oldukları ya da olabilecekleri daha önceden belirlenebiliyorsa, bu yönde sorular sormaktan kaçınılmalıdır. Fen Bilgisi öğretmeninden Sosyal Bilgiler dersinin müfredatı ile ilgili bilgi istemek güvenilir sonuç vermez. Bu tür bilgi taraf tutularak verilmiş yanlı cevaplardan oluşabileceğinden güvenilirliği azaltacak nitelikte olabilecektir.
Anket yönteminin, birincil kaynaktan veri elde etmenin diğer yöntemi olan gözlem yöntemine göre üstün bir özelliği vardır. En yaygın ve sık kullanımı olması, bilinen üstün bir özelliğidir. Bu özelliği ortaya çıkartan önemli konu, gözlem yönteminde soru sorulmamasına karşın, anket yönteminde sorular sorulmasıdır.
Anket formundaki sorular yazılı (mektupla anket) ve sözlü (telefonla anket, görüşme) olarak sorulabilmektedir. Diğer bir özellik ise esneklik ve çeşitliliktir. Anket yöntemi ile pek çok ve çeşitte bilgiler toplamak olanaklıdır. Cevaplayıcıların tutum ve davranışlarından tutun da demografik özelliklerine kadar değişik türde bilgiler elde edebilmek söz konusudur. Sorulacak sorulardaki esneklik ve çeşitlilik ile çok çeşitli bilgiler elde edilebilir. Anket yönteminin bir diğer önemli özelliği de verilerin daha çabuk ve daha az maliyetle elde edilebilmesidir. Bilgi toplanacak konuların ve kişilerin geniş bir yelpazeye yayılabilmesi ve iletişim olanaklarının sunduğu hız ve düşük maliyetle erişim fırsatları, anket yönteminin bu özelliğini oluşturmaktadır.
Anket Yönteminin Türleri Anket yönteminde kullanılacak iletişim biçimine göre anket türleri üçe ayrılabilir. Mektupla (ya da posta ile) anket Telefonla anket Kişisel görüşme Araştırmacı, araştırmanın amacını ve araştırma problemini göz önünde tutarak anket türlerinden hangisini kullanacağını belirlemelidir. Anket yönteminde kullanılacak türlerin her birinin üstün ve zayıf yönleri vardır. Uygulanacak anket türü kararlaştırılırken bu yönleri dikkatlice değerlendirilmelidir.
Mektupla Anket Anket türleri içerisinde en yaygın olarak kullanılanıdır. Bu türün en önemli özelliği, görüşmecinin bulunmamasıdır. Sorulan sorulara cevap vermek ve anket formunu geri postalamak cevaplayıcıya düştüğünden, oluşturulacak işbirliği ve cevaplamadaki olumlu ilgilenim başarıyı doğrudan etkileyebilecektir. Mektupla anket, yazılı iletişimin tüm özelliklerini kapsar. Soruların, örneklemi oluşturan birimlerin hepsinin anlayabileceği, aynı düzeyde algılayabilecekleri sözcüklerden, kavramlardan oluşması gerekir.
Mektupla anketin özellikleri göz önüne alarak üstün yönlerini şöyle sıralayabiliriz. Geniş bir alanı kapsayan örnekten bilgi elde edebilmek olanağı olduğundan, her bir anket formunun maliyeti düşüktür. Çok çeşitli ve ayrıntılı konuları araştırma olanağı sağladığından esnek bir yapıya sahiptir. Anketör kullanılmadığından, cevaplayıcıların kişi etkisinde kalmamasından dolayı yansız değerlendirme yapma olanağı vardır. Sorulara yanıt vermek için, cevaplayıcı en uygun zamanı ayırabilecek ve daha dikkatli cevaplar verebilecektir. Cevaplayıcıların kimlikleri gizli kalacağından sorulara verilecek yanıtlar daha doğru ve gerçekci olabilecektir.
Bu üstün yönlerine karşılık, mektupla anketin zayıf yönleri de bulunmaktadır ve bunları şöyle sıralayabiliriz. Cevaplama oranının düşük olması genellikle karşılaşılan bir durumdur. Bu durum, maliyetleri arttırabildiği gibi cevap vermeme hatasını da yaratır. Soruları kimin yanıtlandığını saptamak olanaksızdır. Cevaplayıcıların soruları ve talimatları tam olarak anlayarak cevaplandırdıklarından emin olunamaz. Geri dönme zamanı kontrol edilemediğinden, cevap alma süreci uzayabilir. Gözlem yapma olanağı yoktur. Ayrıca, adreslerin bulunmasındaki güçlükler ve okuma-yazma durumu da olumsuz yönlerden sayılabilir. Ayrıca, toplumun genel eğitim ve kültür yapısının mektupla ankete yanıt verme alışkanlığını sağlamış olması da gereklidir.
Telefonla Anket Telefon rehberi esas alınarak yapılan örnek seçimi durumunda kullanılan bir anket türüdür. Daha çok gelişmiş ülkeler ve yörelerde uygulanmasına rastlanır. Bu tür anketin uygulanabilmesi için telefon kullanımının yaygın olması gereklidir. Telefonla anket uygulaması yazılı iletişimi temel almadığı gibi tam olarak kişisel iletişimi de temel almaz. İletişim türü daha çok bir araç yardımıyla gerçekleştirilen uzaktan iletişimdir. Bu tür iletişimin olumlu ve olumsuz yönlerini taşır. Telefonla anket yönteminde, cevaplayıcılarla telefon aracılığıyla iletişim kurularak sorulan sorulara alınan yanıtlar anket formuna işlenir. Bu tür anketin başlıca üstün yönleri şöyle sıralanabilir:
Diğer anket türlerine göre daha düşük maliyetlidir. Tekrar aramaları da değişik zamanlarda yapabilmek olanaklı olduğundan, bunun da maliyeti çok yüksek değildir. Bir araştırmada telefonla anket yönteminin uygulanmasının ne ölçüde ekonomik olacağı, araştırmanın konusu, görüşmenin uzunluğu, cevaplandırma oranları, tekrar arama mecburiyeti, örnekleme çabaları, gözetim ve eğitim süreleri, personel ücret düzeyleri, arama maliyetleri gibi harcamalar dikkate alınarak değerlenebilir. Kısa bir zaman içerisinde daha fazla kişiye ulaşarak görüşme yapabilmek olanağı olduğundan en hızlı bilgi toplama yöntemi olduğu gibi zaman tasarrufu da sağlayan yöntemdir.
Mektupla anket türüne göre, çok güncel konular hakkında bilgi edinmede daha esnektir. Görüşmecinin yanıtlar üzerinde etkili olması bakımından, mektupla anket ile kişisel görüşme arasında yer alır. Fiziksel görünümden, anket formunun tasarımından kaynaklanan etkiler bu yöntemde söz konusu değildir. Sadece sesin kullanılmış olması, bu etkileri en aza indirmektedir. Telefonla görüşmelerde kişiselleşme söz konusu olduğundan, insanlar kendileriyle ilgili sorulara daha rahatlıkla ve içtenlikle yanıtlar verebilmektedirler. Telefonun özel bir araç olması ve görüşmelerin de birer özel konuşma olarak kabullenilmesi, başkalarının yanıt vermesini ya da görüşmelere katkıda bulunmasını en aza indirgemektedir.
Telefonla anket uygulaması sırasında, bilgi toplama ile ilgili denetim önlemleri istenilen düzeyde ve biçimde uygulanabilir. Görüşmecilerin tamamen serbest olabilecekleri gibi tam bir denetim altında da çalıştırılma olanakları vardır. Görüşmelerin belli bir zaman diliminde, önceden belirlenen koşullar ve davranışlarla düzenli biçimde yapılması kolaydır. Ses tonları ve kullanılacak sözcükler özenle belirlenir ve denetlenir. Gerektiğinde en kısa süre içerisinde düzenlemeler yapılabilir.
Sadece telefonu olanlarla görüşme yapılabilir. Bu durum, örnek seçiminde yanlılığı yaratabilmekte ve örneğe göre birimlerin araştırma evrenini temsil yeteneğini azaltabilmektedir. Özellikle gelir düzeyi düşük, gecekondu sakinleri, kiracılar, yeni taşınan aileler ve kırsal kesimde yaşayanlarla ilgili bilgi toplamada bu konu önemli sorun olarak ortaya çıkabilmektedir. Ancak, ülkemizde telefon sayısındaki artış ve telefon sahipliği oranındaki gelişme bu sakıncayı ortadan kaldırmaya başlamıştır.
Uzun görüşmelere fazla olanak sağlamadığından, elde edilecek bilgilerin miktarı ve çeşidi sınırlı kalabilmektedir. Görüşmenin uzaması durumunda, cevaplayıcı sıkılabilmekte ya da zaman darlığından konuyu kısa kesmeyi isteyebilmektedir. Verilen yanıtlar daha çok kısa ve öz olabilmekte, ayrıntılı yanıtları alabilmek zorlaşmaktadır. Gözlem olanağı yoktur. Ses tonu ve konuşma biçimi ile birçok eğilim saptanmaya çalışılır. Telefonla konuşanın, sabırsızlık, hoşlanma, hoşlanmama, kızma, neşelenme gibi tepkilerini gösterecek yüz ifadelerini görebilmek ve anlayabilmek olanaksızdır. Her şey ses tonuna ve sözcüklere kalmıştır. Ancak, yeni teknolojinin sağladığı görüntülü telefonların bu konudaki sorunları ortadan kaldırabileceği beklenmektedir.
Görüşmelerde yardımcı araçların kullanılması olanaksızdır. Göze hitap edecek bir bildirinin, şeklin ya da çizimin bilinmesi gerektiğinde bu olanağa sahip olunamaz. Telefonla anket yönteminin üstün ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi yapıldığında, bu yöntemin gittikçe büyüyen bir kullanım potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. En kolay, en hızlı ve en az maliyetli bilgi toplama yöntemi olarak telefonla anket yönteminin zayıf yönleri önceden bilinerek ve yerinde kullanılması araştırmacılara büyük kolaylıklar getirmektedir.
Bu tür anket uygulamasında, görüşmecinin (anketör) bir ya da birden fazla cevaplayıcı ile fiziksel olarak bir arada bulunduğu bir ortamda, sorular sorarak bunlara yanıtlar alması gerçekleştirilir. Anket formunda bulunan sorulara verilen yanıtlar, genellikle görüşmeci tarafından doldurulur. Görüşmeci, cevaplayıcının bulunduğu yere gider ve anketi uygular. Gidilecek yer ya da bir araya gelinecek yer ev olabildiği gibi, işyeri ya da herhangi bir uygun ortam da olabilir. Anket formunda yer alan sorular ve yanıtları eğer kapalı uçlu soru tiplerinde ise, görüşmeci tarafından okunur ve cevaplayıcının yanıtları işaretlenir. Sorular açık uçlu ise, yanıtlar söylendiği gibi yazılarak kaydedilir. Kişisel görüşme uygulamalarında, görüşmenin akıcılığı bozulmasın diye, sonradan anket formunun görüşmeci tarafından doldurulması da olanaklıdır. Ancak, yanıtların doğru hatırlanmaması ve yanlışlıklara neden olabileceği göz ardı edilmemelidir. Kişisel iletişime dayanan bu tür anket uygulamasının özellikleri, görüşmeci ve cevaplayıcının eğitim, kültür, kişilik ve ilgilenim düzeylerine göre olumlu ya da olumsuz biçimde etkilenebilir. Kişisel görüşmenin üstün yönleri şöyle sıralanabilir:
Diğer anket türlerine göre daha esnektir. Duruma göre, sorulacak soruların sırası değiştirilebilir. Anlaşılmayan sorular için açıklamalarda bulunabilinir. Soruların daha iyi hatırlanabilmesi için, hatırlatıcı yardımlardan yararlanılır. Yanıtlar arasındaki çelişkileri gidermek ve yanıtları doğru ve net biçimde açıklığa kavuşturabilmek olanaklıdır. Kişisel iletişimin sağlayacağı avantajla bir güven duygusu yaratılır ve bu durum cevaplayıcının ilgisini çekerek duyarlı ve özel konularda doğru yanıtlar alınmasını kolaylaştırır. Öte yandan, işbirliği sağlamak daha kolay olduğundan daha fazla soru sorup daha fazla bilgi toplanabilir. En önemli üstün yönlerinden biri, diğer yöntemlerde olmayan gözlem yapabilme olanağının sağlanmasıdır. Görüşme sırasında, cevaplayıcının tepkileri anında görülebildiği gibi, ortamın da dikkatlice incelenmesi söz konusudur. Bu durum, elde edilecek bilginin miktarı ve doğruluğu konusunda önemli katkılar sağlar.
Deneyimli ve bilgili görüşmeciler gerektirdiğinden ve görüşmenin fazla zaman almasından dolayı maliyetler yüksektir. Görüşmecinin etkilemesi söz konusudur. Ön yargılı ve hatalı davranışlar olumsuz etkiler yaratabilir. Ayrıca, yanıtların kaydedilmesinden, yanıtları yönlendirmeden ve hatta hayali görüşme yapılmasından kaynaklanan hatalar söz konusudur.
Kişisel görüşmenin başarılı olabilmesi için, cevaplayıcıyı tam ve doğru yanıt verme konusunda isteklendirmek ve işbirliği sağlamak zorunludur. Böyle bir durumu sağlamak durumunda olan görüşmecinin bilgi, düzeyi ve davranışları büyük önem kazanmaktadır. Bu yüzden, görüşmeciler özenle seçilmeli, eğitilmeli ve denetlenmelidir. Kişisel görüşmenin başarılı olabilmesi onun iyi yönetilmesine bağlıdır. Öncelikle bir ön hazırlık çalışması yapılarak görüşmeci hazır hale getirildiği gibi cevaplayıcı hakkında da yeterli bilgiler elde edilmeye çalışılır ve amaçlar ortaya çıkartılır. İkinci olarak ise, kişisel görüşmenin sağlıklı yürütülebilmesi için ortamın belirlenmesine çalışılır ve konudaki engellerin nasıl aşılabileceği planlanır. Üçüncü aşamada görüşmenin yürütülmesi sırasında takip edilecek ilkeler ve durumlar belirlenir ve gerçekleştirilir. Son olarak ise, görüşme sonucu değerlendirmeler yapılır. Bu hem görüşmecinin kendisi hakkında, hem cevaplayıcı hakkında, hem de elde edilen yanıtlar hakkında olmalıdır.
Gerçekte buraya kadar anlatılanlar anket yöntemi ve türlerinin üstün ve zayıf yanları ile ilgili bilgiler vermektedir. Ancak, araştırmacı anket türlerinden birine karar vermek ve onu bilgi toplama aracı olarak kullanmak durumundadır. Araştırmanın amacı ve araştırma problemi göz önünde bulundurularak, hangi tür anketin en uygun olduğunu belirlemede birçok kriter değerlendirilmeye çalışılır. Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz: Soruların karmaşıklığı Arzulanan veri miktarı Arzulanan doğruluk Örneklem denetimi Harcanabilecek zaman Kabullenilebilir cevaplamama oranı Maliyet
Araştırmacı, soruların karmaşıklığını olduğunca en aza indirmeye özen göstermese de araştırmanın konusu gene de karmaşık soruları sormayı gerektirebilir. Bu tür durumlarda, mektupla ankete göre telefonla anket ve kişisel görüşme teknikleri daha uygundur. Öte yandan, önceden hazır biçime getirilmemiş yapılandırılmamış soruların sorulduğu durumda, mektupla anketin geçerliliği söz konusu olamaz. Kısaca, kişisel görüşme en esnek iken onu telefonla anket ve mektupla anket takip eder. Soruların karmaşıklığıyla yakından bağlantılı olan bir konu da elde edilmesi arzulanan veri miktarıdır. Veri miktarı iki konu ile bağlantılıdır. Tüm soruların cevaplandırılması için harcanacak zaman ve çaba. En çok miktarda veri kişisel görüşme yoluyla elde edilebilir. Bu konuda en zayıf anket türü ise telefonla olanıdır. Anketlerden toplanacak bilgilerin doğruluğu ve güvenirliliği birçok faktörün etkisindedir.
Görüşmecinin etkileri, örnekleme etkileri, anket formunun tasarımı ve formatı bunlar arasında önde gelenleridir. Kişisel görüşme ve telefonla anket yoluyla bilgi edinmede, cevaplayıcı ile görüşmeci arasında sosyal bir etkileşim yaratılacağından bazı duyarlı ve özel sorulara yanıt alınamayabilir. Bu konuda mektupla anketin üstünlüğü çok açıktır. Mektupla ankette ise, soruların yanıtlarından bazıları sonradan değiştirilebilme şansına sahiptir. Kişisel görüşme tekniği, örneklem üzerinde en geniş denetime sahiptir. Öncelikle, evde görüşülecek kişilerin açık listesini önceden bilmek gerekmez. Görüşmeci, bu konuda cevaplayıcının kim olması gerektiği gözlemleyerek kesinleştirir. Tesadüfi rakamları çevirme tekniği ile uygulanacak telefonla anket uygulamasında örneklerin kontrolünde üstünlük ele geçirilebilir. Her üç türün de bu konuda benzer üstünlük ve zayıflıkları vardır. Harcanacak zaman açısından en üstün anket türü telefonla ankettir. Özellikle, kısa soruların ve hemen yanıtlanması istenen güncel konuların olduğu araştırmalarda bu üstünlük büyük bir yarar sağlamaktadır. Öte yandan, telefonda görüşme yapacak personelin işe alınması, denetim ve koordinasyonu çok daha kolay olabilmektedir. Mektupla anket yapılması durumunda, bekleme zamanı uzun olacaktır ve bazı durumlarda uzun zamanı göze alabilmek zorlaşmaktadır.
Anket formlarında yer alan soru tipleri amaçlarına, içeriklerine ve biçimlerine göre sınıflandırılabilir. İçeriklerine göre sorular olgusal sorular, davranış soruları, tutum ve görüş soruları ve bilgi soruları olarak dörde ayrılırlar (Gökçe, 1992:106). Olgusal sorular yaş, cinsiyet, medeni hal, gelir gibi bireylerin kişisel ve sosyal özelliklerini öğrenmeye yönelik sorulardır. Davranış soruları bireylerin hangi davranışları, hangi sıklıkta ve ne şekilde gösterdiklerini öğrenmeye yönelik sorulardır. Tutum ve görüş soruları bireylerin belirli konulardaki düşüncelerini, tutumlarını, inançlarını ve niyetlerini öğrenmeye yönelik sorulardır. Bilgi soruları ise bireylerin belirli konularda ne düzeyde bilgiye sahip olduğunu öğrenmeye yönelik sorulardır.
Amaçları açısından sorular eleme soruları, sondaj soruları ve sınama (kontrol) soruları olmak üzere üçe ayrılırlar (Gökçe, 1992:107). Eleme soruları katılımcının görüşmeye devam etmek için gerekli niteliklere sahip olup olmadığının öğrenilmeye çalışıldığı sorulardır. Örneğin sadece çocuk sahibi olan insanlara uygulanacak bir ankette ilk soru olarak çocuk sahibi olup olmadığı sorulabilir, kişi çocuk sahibi değilse elenir ve diğer sorulara geçilmez. Ya da eleme sorusu “Ücretli bir işte çalışıyor musunuz?” olabilir. Sonraki soru “Bu işi hangi yolla buldunuz?” ise, ücretli işte çalışmayanlar elenecek, iş bulma yoluyla ilgili olan soru onlara sorulmayacak, bir sonraki soruya geçilecektir.
Sondaj soruları, “belirsiz bir yanıtın netleştirilmesi, eksik bir yanıtın tamamlanması veya konuyla ilgili bir yanıt elde etmek için” (Neuman 2010:444) sorulan, kişinin davranışlarının veya tutumlarının arkasındaki nedenleri ortaya çıkarmaya çalışan sorulardır. Araştırmacı cevabın detaylandırılmasını istediğinde sondaj soruları kullanabilir. Örneğin “Bu cevabı biraz açıklayabilir misiniz?”, “Neden böyle düşündüğünüzü açıklayabilir misiniz?”, “Bu konuda başka neler söyleyebilirsiniz?” gibi sorular sondaj sorularıdır. Sınama (kontrol) soruları ise daha önce verilen bir cevabın doğru olup olmadığını öğrenmeye yönelik sorulardır. Özellikle hassas konulardaki sorular ya da katılımcıların yanlış cevap verme eğiliminde olacağı düşünülen sorular sorulduktan birkaç soru sonra aynı bilgi, başka bir soru ile yeniden sorulur; bu iki soruya verilen cevapları n tutarlılığı incelenerek katılımcının verdiği cevabın doğruluğu hakkında bir yargıya varılır.
Biçim açısından ise sorular kapalı uçlu ve açık uçlu sorular olmak üzere ikiye ayrılır. Kapalı uçlu sorular, katılımcıya alternatif cevapların sunulduğu ve içlerinden birini seçmesinin istendiği sorulardır. Açık uçlu sorular ise sadece soru cümlesinden oluşur. Anket formları tamamen kapalı ya da açık uçlu sorulardan oluşabileceği gibi, kapalı ve açık uçlu sorular bir arada kullanılabilir. Sorularının açık uçlu mu kapalı uçlu mu olacağı, sorunun içeriğine, katılımcıların motivasyonuna, anketörlerin kodlama becerisine, araştırmacının verileri hangi istatistikle çözümlemek istediğine, anket sorularının hazırlanmasına ve anketin uygulanmasına ayrılan zamana bağlı olarak değişebilir. Ankette soruların kapalı uçlu mu açık uçlu mu sorulacağı belirlenirken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Anketin uzun olduğu ya da katılımcıların cevaplamaya çok istekli olmadıkları durumlarda kapalı uçlu sorular kullanışlı olur.
Kapalı uçlu sorular, katılımcıların anketörden etkilenerek yanlış bilgiler vermesini engellemede açık uçlu sorulara göre daha etkilidir. Ayrıca kapalı uçlu sorularda cevap kategorilerinin önceden belirlenmiş olması, kodlama sırasında hata yapılması olasılığını azaltır. Ancak iyi oluşturulmamış cevap kategorileri, doğru bilginin edinilmesini engeller. Açık uçlu sorular ise daha sonra gruplandırılarak kodlanacağı için, kapalı uçlu sorulara oranla yoruma daha açıktır. Soru formundaki sorular kapalı uçlu da olsa açık uçlu da olsa, araştırmacı elde ettiği cevapları işlemeden önce bütün cevapları kategorize edecek, yani sınıflandıracak, her kategori için sayısal bir kod belirleyecek ve verileri analiz etmek üzere kullandığı bilgisayar programına bu sayısal kodları girecektir. Kapalı uçlu sorular sorulduğunda araştırmacı sorulara verilecek cevapların muhtemel kategorilerini önceden belirlemiş olur ve soruyu sorduktan sonra bu kategorileri katılımcıya sunar.
Açık uçlu olarak sorulan sorularda ise araştırmacı cevapları elde ettikten sonra kategorize edecek ve yine aynı şekilde cevap kategorilerine sayısal kodlar atayarak verileri sayısal olarak işleyecektir. Elbette kapalı uçlu sorular soruya verilebilecek cevap seçeneklerinin sınırlandırılması, belirli bir düzeye indirgenmesi anlamına gelmektedir. Açık uçlu sorularda böyle bir kısıtlama söz konusu değildir. Kapalı uçlu sorulardaki bu dezavantajı bertaraf etmek için araştırmacı önemli konuları ölçerken birden fazla soru kullanabilir. Bu dezavantaja karşılık kapalı uçlu sorular kodlamanın daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle yapılmasını sağlarlar, kapalı uçlu soruların en önemli avantajı budur.
Kapalı uçlu sorular kullanılırken katılımcılara yeterince seçenek sunulduğundan emin olunmalıdır. Örneğin sadece “katılıyorum” ve “katılmıyorum” seçenekleri yerine “emin değilim” veya “ne katılıyorum ne de katılmıyorum” gibi bir alternatif sunulmalıdır. Ayrıca katılımcıyı tam olarak o fikirde olmasa da kategorilerden birini seçmeye zorlamamak için “fikrim yok” ya da “bilmiyorum” gibi bir seçenek mutlaka eklenmelidir.
Sorularda kullanılan dilin basit olması gerekir. Teknik terimlerden ve özel sözcüklerden kaçınmak, soruları mümkün olduğunca herkesin anlayabileceği basit ifadelerle sormak önemlidir. Örneğin, “Sizce Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde ilgili müktesebat, mevcut yasal içtihatları nasıl etkiler?” sorusu, bu açıdan uygun bir soru değildir. Soruların mümkün olduğunca kısa, açık ve net olması gerekir. Soruların muğlak olmaması için tam olarak neyin sorulduğunun, hangi zamana ilişkin sorulduğunun net olması, sorunun yanlış anlaşılmaya yol açmayacak şekilde açık olması ve soru cümlesinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerekir. Ayrıca soruyu sorarken kullanılan sözcüklerin herkes için aynı anlama geldiğinden emin olmak gerekir. Her bir soruda ölçmek istediğimiz sadece bir öğe yer almalıdır. “Ebeveyniniz ne iş yapar?” sorusu uygun olmayan bir sorudur, çünkü hem annenin hem de babanın işini aynı anda sormaktadır. Bunun yerine annenin ve babanın ne iş yaptığı ayrı sorularla sorulmalıdır.
Kapalı uçlu sorular hazırlanırken cevap kategorilerinin birbirlerini dışlayan kategoriler olmasına dikkat edilmelidir. Diğer bir deyişle katılımcı iki şıkka birden girebilecek durumda olmamalıdır ve katılımcının durumunu içeren bir kategori mutlaka şıklar arasında yer almalıdır. Örneğin bir durum hakkında katılımcıya düşüncesini soruyorsak sorunun cevap kategorileri “muhteşem-şahane-iyi” olmamalıdır çünkü hem muhteşem ve şahane arasında derece açısından bir fark yoktur hem de bu kategoriler sadece olumlu kategorilerdir. Bunun yerine cevap kategorileri “çok iyi- iyi-ortalama-kötü-çok kötü” olabilir.
Cevap kategorilerinin çok fazla sayıda olmamasına özen gösterilmelidir. Çok sayıda kategori, katılımcıların soruyu cevaplamasını zorlaştırır. Bunun yerine araştırmacı cevap kategorilerini belirli bir sayıda tutup, son kategori olarak “diğer” kategorisini kullanabilir, böylece kısmen-açık uçlu (Neuman, 2010:418) bir soru sormuş olur ve katılımcıdan verilen kategoriler dışında bir cevap vermek istiyorsa gösterilen yere yazması istenir. Hazırlanmış olan anket formunun örneklem üzerinde uygulanmasından önce bir ‘pilot çalışma’ yapılması gerekir. Pilot çalışma, anket formunun örneklemden çok daha küçük bir grup üzerinde, soruların anlaşılıp anlaşılmadığını, istenen özellikleri ölçüp ölçmediğini, anket formunda düzeltilmesi gereken hatalar olup olmadığını görmek için yapılan bir ön çalışmadır. Pilot çalışmada elde edilen veriler analize katılmaz. Bu çalışmanın amacı, ölçme aracını (anket formunu) kontrol etmek ve iyileştirmektir.
Anket formunun örnekleme uygulanması sırasında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Bu noktalara kısaca değinelim. Anketi uygulamadan önce araştırmacı katılımcıya kendini tanıtmalı ve anketin amacını bildirilmelidir. Katılımcılara yeniden ulaşmanın gerektiği durumlar (örneğin tekrarlı ölçümler) haricinde katılımcının adı ya da telefon numarası gibi kişisel bilgiler istenmemelidir. Katılımcının verdiği bilgilerin araştırma çerçevesinde bilimsel amaçlarla kullanılacağı, başka kurum ya da kişilerle paylaşılmayacağı belirtilmelidir. Katılımcıların güvenini kazanmak doğru bilgi elde etmek açısından son derece önemlidir. Araştırmaya katılmak istemeyen katılımcılar zorlanmamalıdır. Eğer anketi anketörler uygulamayacak, katılımcılar kendileri okuyup dolduracaklarsa anket formunun başında araştırmanın ve anketin amacını açıkça bildiren ve katılımcının güvenini kazanmayı ve işbirliğini sağlamayı amaçlayan bir açıklama yazısı eklenmelidir.
Sorular objektif bir şekilde sorulmalı, katılımcılar yönlendirilmemelidir. Sorunun “insanların ailelerini her bayram ziyaret etmeleri gerektiği düşüncesine katılıyorsunuz, değil mi?” ya da “işvereninizden memnun değilsiniz, değil mi?” gibi şekillerde sorulması, katılımcının kendisinden belirli bir cevabın istendiği kanaatine sahip olmasına neden olur. Anketörler katılımcıları doğrudan etkilemeseler bile katılımcılar sosyal statüleri hakkındaki sorulara gerçek dışı yanıtlar vererek saygınlıklarını ve sosyal beğenilirliklerini artırmak isteyebilirler. Bu olasılığı azaltmak için anketörlerin katılımcıları etkilemekten ve yönlendirmekten kaçınmaları gerekir. Katılımcı, soruyu cevaplamak için yeterli bilgiye sahip olduğu ve soruya anladığı halde cevap vermek istemiyorsa zorlanmamalı, katılımcının “bilmiyorum” ya da “fikrim yok” gibi kategorileri tercih etmesi engellenmemelidir. Araştırmacı, katılımcının verdiği cevaplar kadar, jest ve mimiklerinin, vücut dilinin, kullandığı sembollerin, yani sözel olmayan ifadelerinin de farkında olmalı, gerekirse soruları tekrarlamalı ya da açıklamalıdır.
Survey
Betimlemeli çalışmalar genelde verilen bir durumu aydınlatmak, standartlar doğrultusunda değerlendirmeler yapmak ve olaylar arasında olası ilişkileri ortaya çıkarmak için yürütülürler. Bu tür araştırmalarda asıl amaç incelenen durumu etraflıca tanımlamak ve açıklamaktır. Kaptan (1998) betimleme yöntemine dayandırılan araştırmalarda; mevcut durum nedir? Neredeyiz? Ne yapmak istiyoruz? Nereye, hangi yöne ve nasıl gitmeliyiz?, gibi soruların araştırılılığına dikkat çekmektedir. Betimlemeli yöntemde inceleme sürecinde doğal şartları bozmadan veya inceleme yapılan ortamda her hangi bir değişiklik yapmadan araştırmaların yürütülebilmesi nedeniyle, bu yöntem bir çok araştırmacı tarafından tercih edilmektedir.
Örnek Olay Araştırmaları (Case Study) Eğitim araştırmalarında örnek olay, özel durum, vaka çalışmaları gibi temelde aynı anlamı taşıyan fakat farklı çağrışımlar yapan terimlerle karşılaşılmaktadır. Örnek olay çalışmaları daha çok nitel bir araştırma yöntemi olarak bilinir.
Örnek olay çalışmaları özellikle bireysel yürütülen çalışmalar için çok uygundur. Bunun nedeni, araştırılan problemin bir yönünün derinlemesine ve kısa sürede çalışılmasına imkan sağlamasıdır. Bu yöntem ile daha çok nasıl, niçin ve ne sorularına cevaplar aranır. Buradaki esas amaç, bazı genel teorileri aydınlatmak için incelenen örnek olayları etraflıca tanıtmaktır. Örnek olay çalışması, araştırma metotlarının (mülakat, gözlem, anket ve doküman analizi) tümünü kapsayabilen bir şemsiye olarak da tanımlanmaktadır.
İnceleme belirlenmiş bir örnek olay etrafında derinlemesine yapılır. Diğer araştırmalarda da olduğu gibi veriler sistematik bir şekilde toplanır ve değişkenler arasındaki ilişki bulunmaya çalışılır. Örnek olay çalışmaları faktörlerin ve delillerin birbirleriyle olan ilişkilerini inceler. Bu tür çalışmalar sebep-sonuç ilişkileri üzerine yoğunlaşır. Gözlem ve mülakatlar çok sık olmak üzere, örnek olay çalışmalarında bütün metotlar kullanılmaktadır.
1.Bütüncül tek durum: Bu tür araştırmalarda bir birey, bir kurum, bir okul gibi vakalar mercek altına alınarak incelenir. Bu tür çalışmalar genelde üç durumu aydınlatmak için kullanılır. Bunlar; (1)bir teorinin test edilmesinde, (2)genel durumların dışında kalmış aşırı uç olarak tanımlanan (kendine özgü özelliğe sahip) vakaların aydınlatılmasında ve (3)orijinal vakaların çalışılması. Örnek Olay Çalışmalarının Türleri
2. İç içe geçmiş tek durum: Tek bir vaka içerisinde bulunan alt vakaların her birinin derinlemesine incelenmesidir. Örneğin Eğitim Fakültelerinin İlköğretim bölümü hakkında araştırma yapmak isteyen bir bireyin, ilk öğretim bölümünün her bir programını ayrı ayrı incelemesi gerekir. Çünkü ilköğretim bölümü beş ayrı anabilim dalından oluşmaktadır.
3. Bütüncül çoklu durum: Burada birbirinden bağımsız vakalar seçilir ve her bir vaka bir bütün olarak algılanır. Gerekirse her bir vaka arasında karşılaştırmalar yapılabilir. 4. İç içe geçmiş çoklu durum: Bu türdeki araştırmalarda birden fazla vaka söz konusudur. Araştırılan bir vaka kendi içinde alt vakalara ayrılarak incelenir. Bu yolla vakalar arasında yapmak mümkündür.
Örnek Olay Çalışma Örneği Konu: Çepni (1997) fizik öğretmen adaylarının temel terimlerdeki yanılgılarının akademik başarılarına etkilerini araştırdı. Gerekçe: Araştırmaya, Fen bilimlerinde kullanılan hipotez, teori ve yasa gibi temel terimlerin, bu bilimlerin doğasını ve bilgi elde etme süreçlerini anlamada önemli rol oynadığı vurgulanarak başlandı. Öğrencileri bilimsel olarak okur-yazar duruma getirmesi beklenen öğretmenler veya öğretmen adayları bu konuda acaba kendileri yeterli bilgilere sahip midirler? Yani, öğretmen adayları fen bilimlerinin doğasını anlamada ve bu alandaki bilgileri elde etmede kullanılan ana terimler hakkında doğru ve bilimsel olarak kabul edilebilir bilgilere sahip midirler? Burada sözü edilen yasa, teori gibi terimler ve terimler arasındaki farklılıkların öğretmen adayları tarafından nasıl algılandığı yukarıdaki sorularda dikkate alınarak araştırılması gereken bir konudur. Çepni, bu araştırmasında, Fizik öğretmen adaylarının fen bilimlerinin doğasını ve kaynağını oluşturan temel terimleri ne düzeyde anladıklarını ve nasıl algıladıklarını ve öğretmen adaylarının temel terimlerdeki yanılgıları ile akademik başarıları arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya çıkarmaya çalıştı.
Yöntem: Bu çalışma, eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi Anabilim Dalında okuyan üçüncü ve dördüncü sınıflardan seçilen 104 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. İlgili literatürde, araştırılan konuları derinlemesine incelemek için örnek olay yönteminin kullanılması önerilmektedir. Bu yöntem, araştırmada nitel ve nicel tekniklerin kullanılmasına imkan vermektedir. Bu yaklaşımın en önemli avantajlarından biri, veri toplama sürecinde bütün metotların kullanımına pozitif bakmasıdır. Bu çalışmada, veriler açık uçlu sorulardan oluşan bir anket ve öğrencilerin akademik başarılarının doküman analizi ile ortaya çıkarılmasından elde edilmiştir. İşlem Yolu: Çalışmada yasa, teori ve hipotez terimleri açık uçlu soru olarak örneklemde bulunan öğrencilere verilmiş ve her bir terimin fizik ders kitaplarındaki anlamlarının ne olabileceği hususunda yazılı bilgi vermeleri istenmiştir. Daha sonra, yasa, teori ve hipotez terimleri tanımlanarak uygun bir kriter elde edilmeye çalışılmıştır.
Neden bu çalışma örnek olay çalışmasıdır? Konunun araştırılması için bir vaka içerisinde iki özel vaka seçilmiştir (Buradaki bilgiler sadece eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi Anabilim Dalında okuyan üçüncü ve dördüncü sınıflardan seçilen 104 öğretmen adayının durumunu yansıtmaktadır). Veri toplama araçları olarak hem nitel ve hem de nicel veri toplama araçlarından faydalanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, geliştirilen bir anket ve öğrencilerin akademik başarılarını elde etmek için doküman analizinden faydalanılmıştır. Sonuçlar ve öneriler sadece incelenen vaka veya bu vaka ile aynı özelliklere sahip olan vakalar için geçerlidir.
Etnografik (Ethnography) Çalışmalar Ethnography kelime olarak uluslar hakkında yazma ve kişinin bir portresi gibi anlamlar taşımaktadır ve sosyal bilimlerin bir araştırma yöntemidir. Etnografik araştırmaların verilerini gözlem, mülakat ve dokümanlardan elde ettiğini göstermektedir. Bu tür yöntemlerin asıl amacı, bir topluluğun (genelde küçük grupların) kültürünü, geleneklerini, inançlarını ve davranışlarının yazılı olarak açıklama-tanımlama bilimidir (harris ve johnson, 2000). Katılımcı gözlem ilgili alandaki dokümanları analiz etme, bireylerle mülakatlar yürütme, ortama direk katılma ve gözlem yapma gibi teknikleri de içeren bir yöntemdir. Bu yöntemde araştırmacı gözlem yaptığı ortamdaki bireylerin yaşamlarına her hangi bir müdahalede bulunmadan araştırmacı kimliğini de gizleyerek onlarla her şeyi paylaşmaya çalışır.
Doğabilim: Doğal olarak oluşan insan davranışının onlarla etkileşim içinde bulunularak karakterlerini tespit etmektir. Sosyal olay ve süreçlerin meydana geldikleri koşullarla ilişkillendirilerek irdelenmesini savunur. Anlayış: Bireylerin davranışlarının ve tepkilerinin hayvan ve diğer fiziksel nesnelerden farklı olduğu görüşünü savunur. Bu anlayışa göre, insan davranışları nedenleri ile birlikte etkili şekilde açıklanmak isteniyorsa, her davranışın arkasındaki kültürel bakış açısının da bilinmesi gerekir) Keşiftir: Araştırma sürecinin tümevarımsal ve keşfe dayalı olarak algılanmasıdır. Bu süreçte araştırılan konu derinlemesine irdelenmeye çalışılır (Hammersly, 1990). Temel Özellikleri
Etnografik Çalışmada, Uyulması Gereken Rehber İlkeler 1.Not alma sürecinde toplanan bilgiler hakkında geniş açıklamalarda bulunma. 2.Farklı bakış açısından çeşitli bilgiler elde etme 3.Mülakat, gözlem ve dokümanlar gibi farklı yollardan elde edilen verileri, üçgenleme ve çaprazlama yaparak verilerin geçerliliğini sağlama 4.Örneklemin kullanmış olduğu kendine özgü kelimeler ve cümlelerin yapısını bozmadan direk olarak aktarma. 5.Bilgi alınacak bireyler titizlikle seçilmelidir, 6.Araştırmacı gruplar tarafından kabul edilmelidir (zoraki bir katılım söz konusu değildir).
Gelişimci Araştırmalar Gelişim terimi daha çok biyoloji alanında sıkca kullanılan ve yaşam belirtisi olan canlıların gelişimini ve değişimini ifade eder. Gelişim kavramı zamanla eğitim, tarih, sosyoloji ve psikoloji ile ilgili konuların araştırılmasında kullanılmaya başlanmıştır. Gelişimci araştırma yöntemi tanımlayıcı bir özelliğe sahiptir ve ne idi ve ne oldu gibi soruları araştırmaktadır. Gelişimci araştırma yöntemini; boylamasına, enlemesine ve eğilim veya tahmin çalışmaları olmak üzere üç başlık altında incelenebilir. Bu üç araştırma türünün de odak noktasıaraştırılan bir olgu, olay veya hususun süreç içerisinde belirli zaman dilimlerinde nasıl değiştiğini veya geliştiğine vurgu yapmasıdır. Bu durum eğitim ve öğretim ile ilgili yapılan çalışmalarla ilişkilendirilirse, eğitimin amacı değişimi ve gelişim sağlamak, gelişimci araştırmaların amaçları ise, bireylerdeki bu gelişimi araştırıp ortaya koymaktır. Bu yönden eğitim uygulamalarının doğası ile gelişimci araştırmaların doğası örtüşmektedir.