Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PSİKOSOSYAL KURAMLAR.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PSİKOSOSYAL KURAMLAR."— Sunum transkripti:

1 PSİKOSOSYAL KURAMLAR

2 PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMLARI
1-Erik Erikson ve Kuramı 2-Alfred Adler ve Kuramı 3-Karen Horney ve Kuramı PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMLARI

3 1-ERİK ERİKSON VE PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI

4 1-ERİK ERİKSON VE PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI…… DEVAMI
İnsan gelişimini dönemler halinde inceleyen kuramcılardan biri de Erik H. Erikson’dur. Erikson’a göre uygun çevresel koşullar ortaya çıktığında, daha önceki yaşantılara bağlı olmaksızın sağlıklı dönemler geçirilebilir. Çünkü birey, çevresiyle yaşam boyu etkileşerek büyür. (3)

5 1-ERİK ERİKSON VE PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI…… DEVAMI
Erikson’un şemesındaki kutupları oluşturmaktadır. İstemek gereklilik ve

6 1-ERİK ERİKSON VE PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI…… DEVAMI
Erikson’un sekiz dönemden oluşan aşamalı-oluşum şemasının tüm aşamalarında çözülmesi gereken bir temel psikososyal kriz vardır. Her krizin çözümü bir sonraki aşamadaki krizin başlangıç noktasını oluşturur. Gelişimin sağlıklı sürebilmesi için her aşamadaki krizin çözümlenmesi gerekir. Bu aşamadaki kriz başarıyla çözülmezse sonraki tüm aşamalar bu yetersizliğin izlerini taşır. (2). Örneğin; bebeklik krizi olan güvensizlik, ergenlik çağı krizi olan kimlik karmaşası birçok yetişkinde de gözlenebilmektedir. (4)

7 Erikson kuramın dayandığı temel düşünceler şunlardır;
• Genel olarak insanların temel ihtiyaçları aynıdır. • Benlik yada egonun gelişimi temel ihtiyaçların karşılanmasıyla oluşmaktadır. • Gelişim dönemler halinde meydana gelir. • Her dönem gelişim için fırsatlar sağlayan bir krizle veya psikososyal problemle nitelenir. • Farklı dönemler bireyin güdülenmesinde farklılıklar oluşturur. (8)

8 1.1-ERİKSON KURAMININ DAYANDIĞI TEMEL KAVRAM VE İLKELER
1.1.1-AŞAMALI OLUŞUM İLKESİ (EPİGENETİC PRİNCİPLE) Her dönem kendisinden sonra gelen dönem için bir basamak oluşturur ve bir dönem önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir. Böylece kişilik gelişmesi, yaşamın ilk günlerinden başalayarak birbiri üzerine inşa edilen ve birbirini hazırlayan basamaklardan ilerleyerek oluşur. (3)

9 1.1.1-AŞAMALI OLUŞUM İLKESİ (EPİGENETİC PRİNCİPLE)…… DEVAMI
Aşamalı oluşum ilkesine göre, her dönemin kendisine özgü gereksinimleri, tamalanacak görevleri, çözülecek sorunları, duyarlı yönleri ve özgül dönemeci (crisis) vardır. (1) Normal kişilik gelişmesi bu gereksinimlerin karşılanması, sorunların çözülmesi, görevlerin uygun zamanda tamamlanması, bunalımın atlatılması ile gerçekleşir. (3)

10 1.1.2-ORGAN İŞLEV-BİÇİMİ (ORGAN MODE)
Erikson’a göre, belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak organizmada egemen bir işlev biçimi oluşturur. (3). Örneğin; oral dönemde ağız bölgesinin temel işlevi “içe alma”dır. Ağız bölgesine özgü bir işlev olan ve bu bölgeden kaynaklanan içe alma eyleminin tüm organizmaya yayılması ile genel bir davranış biçimi oluşturmaktadır. (1) Annenin sevgisi, sesi, ninnisi, dokunması, yüzü, koruyuculuğu ve çevreden gelen değişik uyaranlardır. (1)

11 1.1.3-TOPLUMSAL İŞLEV-ÖRÜNTÜ (SOCİAL MODALİTY)
Her dönemin kendine özgü organ işlev biçimi toplumsal çevre ile sürekli etkileşim içindedir. (3) Çocuğun ağız ve duyu yolları ile içe almasına Erikson organ işlev-biçimi, insanlardan almayı, onlara vermeyi ise toplumsal işlev-örüntü olarak tanımlanmıştır. İçe alma işlev-biçimi organizmada yaygın bir psikobiyolojik eğilim; almak yada vermek de toplumsal alışveris anlamı taşıyan bir benlik yetisidir. (1)

12 1.1.4-RUHSAL-TOPLUMSAL DÖNEMLER (PSYCHO-SOCİAL STAGES)
Bu evrede, sağlam çocuğun kazandığı ilk benlik gücü temel güven duygusudur. Ama bireyde ne denli güven duygusu olursa olsun, bir temel güvensizlik duygusunun çekirdeği de karşıt bir öğe olarak bulunur. Önemli olan aradaki dengenin olumlu öğe doğrultusunda gelişmesidir. Aşırı güvensizlik yönüne kayma ağır ruhsal bozuklukların kaynağı olabilir. (1)

13 1.2-İNSANIN SEKİZ EVRESİ Erikson “insanın sekiz evresi”’ni benlik gelişiminin aşamaları olarak tanımlamıştır. Her evrede benlik, belli bir takım gelişmeleri tamamlamakta; sorunları çözmekte ve evreye özgü bir psikososyal dönemeci anlatmaktadır. Erikson, her evrede benliğin karşılaştığı bir olumlu benlik öğesi, bir de bunun karşıtını belirtmiştir. (1)

14 Resim 2. Yaş Dönemleri

15 1.2.1-TEMEL GÜVENE KARŞI GÜVENSİZLİK
0-1 yaş dönemini kapsar. Freud’un gelişim dönemlerinden oral dönemine denk gelir. (6) Bu dönemde haz bölgesi ağızdır. Davranış biçimi emme yada içine almadır. (5)

16 1.2.1-TEMEL GÜVENE KARŞI GÜVENSİZLİK …… DEVAMI
Annesinin kendisini sevdiğinden, bırakmayacağından emin olan çocuk, annesine, çevresindeki dünyaya güvenir. Çocukta, iyimserlik ve mutlu olmanın temelleri atılır. Çocuk kendini sevilmeye değer bulur. Aksi durumda ise, anne yada onun yerine geçen yetişkin tarafından reddedilen, soğuk davranılan, ihtiyaçları yerinde ve zamanında sevgiyle karşılanmayan çocukta kendisine ve çevresindeki dünyaya karşı güvensizlik meydana gelir. Bu güvensizlik ilerde, olumlu bir şekilde çözümleninceye kadar, tüm gelişim dönemleri boyunca devam eder. (4)

17 1.2.2-ÖZERKLİĞE KARŞI KUŞKU VE UTANÇ
2-3,5 yaş dönemini kapsar. Freud’un gelişim dönemlerinden anal döneme denk gelir.(6) Tuvalet eğitiminin ağır bastığı dönemdir. Kişi tuvalet eğitimi ile tutma ve bırakma davranışlarını geliştirmektedir. Aynı zamanda inatçılık dönemidir. Çocuklar inatla bir şeyi ellerine alır, inatla onu savunur ve korur veya istemedikleri şeyleri de gene inatla fırlatır, atarlar. (5)

18 1.2.2-ÖZERKLİĞE KARŞI KUŞKU VE UTANÇ…… DEVAMI
Ayakkabısının bağını bağlaması için beklenen çocuk, bağlamayı öğrenirken, bunun için sabredilemeyen çocuklar bunun çok zor bir şey olduğu ve kendilerinin başarmasının zor olduğu duygusu edinirler. (7) Çocuk bu dönemi iyi bir şekilde atlatamazsa ilişkilerinde sert ve haşindirler. Kararsızdırlar ve çabuk karar değiştirirler. (9)

19 1.2.3-GİRİŞKENLİĞE KARŞI SUÇLULUK
4-6 yaş dönemini kapsar. Freud’un gelişim dönemlerinden fallik döneme denk gelir. (6) Çocuğun cinselliğe olan giderek artan merakı grup içi cinsel oyunlara, kendi yada yaşıtlarının cinsel organlarına dokunma davranışlarına yol açar. (7)

20 1.2.3-GİRİŞKENLİĞE KARŞI SUÇLULUK…… DEVAMI
Girişimciliği engellenmiş, suçluluk duyguları gelişmiş olan bu dönem çocukları daha ürkek, pasif, bağımlı olabilmekte ve yoğun yetersizlik duyguları gösterebilmektedir. (9) Bu dönemde girişimciliğin aşırılığı merhametsizliği doğurur. Bu durumun en aşırı biçimi sosyopatlıktır. Öbür uçta ise engellenme bulunur. Engellenen kişiler çok fazla suçluluk duyarlar. Cinsel açıdan bakıldığında iktidarsızlık ve soğukluk yaşarlar. (5)

21 1.2.4-BAŞARILI OLMAYA KARŞI AŞAĞILIK DUYGUSU
7-11 yaş dönemini kapsar. Freud’un gelişim dönemlerinden latent döneme denk gelir. (6) Erikson, bu dönemi çalışkanlık duygusunun edinildiği dönem olarak tanımlamıştır. Bu dönem okuma, yazma, hesap gibi temel konuların öğrenildiği dönemdir. Bu dönemde ana, baba ve aile bireylerine öğretmen ve akranlar eklenmiştir. Ana ve baba cesaret verir, öğretmen korur ve akranlar kabul ederler. (5)

22 1.2.4-BAŞARILI OLMAYA KARŞI AŞAĞILIK DUYGUSU…… DEVAMI
Yetişkinlerin kullandığı araçların nasıl kullanıldığını,yaptıkları işlemin nasıl yerine getirildiğini öğrenmek ister. Örneğin; elektrik pili yaparak bir gece lambası meydana getirme. (7) Bu dönemde çocuk aynı yaşlarda olan diğer çocuklarla karşılaştırılmamalıdır. Herkesin iyi yaptığı iş vardır, önemli olan o işin bulunmasıdır. O zaman çocuğun aşağılık duygusu edinmemesi sağlanabilir. (5) Bu dönemin aşırılığı çok çalışkan olmaktan ileri gelen kısıtlı erdem durumudur. Bu durumun en iyi örneği çocukluğunu yaşamasına izin verilmeyen çocuklardır. (5)

23 1.2.5-KİMLİK KAZANMAYA BAĞLI KİMLİK BOCALAMASI
12-17 yaş dönemini kapsar. Freud’un gelişim dönemlerinden genital döneme denk gelir. (6) Erikson’a göre ergenlik dönemi kişinin kendisine “ben kimim?” sorusunu sorduğu ve cevap aradığı bir dönemdir. Bedenindeki değişmeleri fark eden ergen “bana ne oluyor?”, “ben kimim, kim oluyorum?” sorularını sormaya başlar.

24 1.2.5-KİMLİK KAZANMAYA BAĞLI KİMLİK BOCALAMASI…… DEVAMI
Bu dönemi başarıyla atlatan kişiler kimlik duygusu edinirken, başarıyla atlatamayanlar rol karmaşasına düşmektedir. (5) Bu dönemde kimlik duygusunun fazlalığı fanatizmi doğurur. Tek yolun kendi yolu olduğu düşüncesi vardır. Kimlik duygusu yoksunluğu ise yadsıma olarak ortaya çıkar. Kimliklerini, kimlik ihtiyaçlarını reddederler.

25 Kimlik bocalamasına yol açan etkenler üç grupta toplanır;
1-Düşünce sistemindeki değişiklikler 2-Cinsel rollerdeki değişmeler 3-Meslek seçimine yönelme (7)

26 KİMLİK STATÜLERİ BAŞARILI:Bunalım var, bağlanma var. Uzak ve reddeci aile ilişkileri İPOTEKLİ:Bunalım yok, bağlanma var. Çocok merkezli aile ilişkileri MORATORYUM: Bunalım var, bağlanma yok. Dengesiz aile ilişkileri DAĞINIK: Bunalım yok, bağlanma yok. En az etkileşim ve yönlendirme

27 1.2.6-YAKINLIĞA KARŞI YALNIZLIK
18-25 yaş dönemini kapsar. (6) Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi, artık kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla yakınlıklar, dostluklar kurabilir. Karşı cinsle ilişkilerde arkadaşlık, sevgi ağırlık taşır. Dostluklar sağlam temeller üzerine oturtulur. . Gencin yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer tutar. (4)

28 1.2.6-YAKINLIĞA KARŞI YALNIZLIK…… DEVAMI
Bilinen-tanıdık ile bilinmeyen- yabancı arasına bir hat çekilip, kısır bir ortam içine sürüklenebilir. (8) Bağlanma korkusu bu dönemde en sık yaşanan duygudur. Bu duygu açıkça ifade edilse de, çoğunlukla gizlidir. İnsanlar “okul bitince evleneceğim”, “iş bulunca evleneceğim”, “evim olunca evleneceğim” gibi bahaneler öne sürerek de bağlanma korkularını gizlemeye çalışabilirler. (5)

29 1.2.7-ÜRETKENLİĞE KARŞI DURGUNLUK
26-45 yaş dönemini kapsar. Kişi üretkenlik ve duraklama arasında seçimini yapma aşamasındadır. (6) Bu dönemde kişi evinde çocuk yetiştirerek, işinde atılımlar yaparak verimli olmaya çalışır. (2) Erikson’a göre verimlilik, yaşlıların, “ihtiyaç duyulma ihtiyacını” karşılayan her şey olabilir. (1) Bu dönemin uç özelliklerinden biri aşırı yayılma adını taşır. Kişi bu durumda öyle çalışır ki, kendine zaman ayıramaz. Öbür uçta da reddedicilik vardır. Kişi çok az verimlidir ve çok fazla verimsizlik yaşar. (5)

30 1.2.7-ÜRETKENLİĞE KARŞI DURGUNLUK…… DEVAMI
Ortayaş krizinin yaşandığı dönemdir. Bu krizde bazı kişiler “ben ne için çalışıyorum?” sorusunu sorarlar. Bu soru bencil bir sorudur, çünkü “ben kimin için çalışıyorum?” yerine sorulmaktadır. Erkekler bu durumu daha çok yaşarlar. Eşelerinden ayrılır, işlerini bırakır, yeni elbiseler alır ve bekarların gittikleri yerlere gitmaya başlarlar. Kuşkusuz aradıkları şeyi nadiren bulabilirler, çünkü yanlış şeyi aramaktadırlar. (5)

31 1.2.8-BENLİK BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI UMUTSUZLUK
45 ve üzeri yaş dönemini kapsar. İleri yetişkinlikteki yaşları kapsar. (6)

32 1.2.8-BENLİK BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI UMUTSUZLUK…… DEVAMI
Bu dönemde birey ya önceki yedi evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş, güvenli, mutlu, topluma etkin uyum sağlayabilen, aranan, sevilen ve sayılan kimsedir. Yada umutsuzluklar içinde, uyumsuz, hırçın, aksi bir insan görünümündedir. (4)

33 1.2.8-BENLİK BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI UMUTSUZLUK…… DEVAMI
Kişi, bu hayatın bitmekte olduğunu görerek, “şimdiye kadar yaşadığım hayatı, iyi yaşayabildim mi? Bir daha dünyaya gelsem gene aynı hayatı yaşamak ister miyim? Yaşamım yaşamaya değer miydi?” gibi yaşamı değerlendirici sorulara cevap aramaya başlar. Bireyler bu dönemde daha dindarlaşır, hacca gider, dini etkinliklere daha sık katılmaya başlarlar. (5)

34 2-ALFRED ADLER VE KURAMI

35 2-ALFRED ADLER VE KURAMI
Alfred Adler, 1870’de altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak Viyana’da doğmuştur. Hastalık ve ölüm Adler’in çocukluğu boyunca karşılaştığı önemli zorlayıcı etkiler olmuştur. Adler, üç yaşındayken erkek kardeşi ölmüş, Adler birkaç kez geçirdiği hastalık ve kazalardan kurtularak ölümden dönmüştür. Bunların sonucunda fiziksel gelişimini normal olarak tamamlayamamıştır. Tıp öğrenimini seçmesinde, çocukluğunda karşılaştığı hastalık ve ölümlerin önemli etkisi olmuştur. (14). Adler Freud’un Viyana’da öğrencisidir. Freun’un görüşüne ilk tepki gösterenlerdendir. Seks ve sevgi güdüsünü fazla abarttığını ileri sürerek psikanaliz yerine analitik psikolojinin temellerini atmıştır. (12).

36 2-ALFRED ADLER VE KURAMI…… DEVAMI
Adler kuramına bireysel psikoloji adını vermiştir. Adler’e göre, kişilik, bireyin kendine, diğer insanlara ve topluma karşı geliştirdiği tutumların bir ürünü olarak gelişir. (14). Adler, insanlardaki içgüdüyü engelleyen en önemli sebepler arasında, organ eksikliği, kısa boyluluk, zayıflık, çirkinlik gibi kişilerdeki birtakım bedensel ayrıcalık ve özürleri saymaktadır. (11)

37 Adler koruyucu türden tepkileri iki grupta toplamıştır.
2-ALFRED ADLER VE KURAMI…… DEVAMI Adler koruyucu türden tepkileri iki grupta toplamıştır. 1-ETKİNLİK 2-EDİLGENLİK

38 1-ETKİNLİK -Küçük düşürme: Özel üstünlük çabaları ile diğer insanları güç durumda bırakma. -Yüceltilmiş değerlere sığanma: Ulaşılması güç değerler oluşturarak, geliştirerek çevredeki insanları yetersizlikle suçlama, eleştirme. Bu tür bir savunmanın bir diğer anlamı da, olduğu biçimi ile dünyayı ve gerçekliği eleştirmektir. -Çevreye aşırı ilgi gösterme: Diğer insanların sorunları ile candan ilgili gözükerek onlara kendi sorunlarını çözümleyemezlermiş gibi davranma ve öğütler verme. -Yakın çevreyi suçlama: Yakın çevreyi, akrabaları, arkadaşları ve özellikle aile üyelerini suçlama. -Öz suçlama: Aslında, öz suçlama yapar (kendini suçlar, eleştirir) gibi görünerek çevreyi eleştirme yada kötüleme.

39 2-EDİLGENLİK -Geri çekilme: Sorun yaratan durumlardan kaçınma, uzak durma. -Eylemsizlik: Harekete geçmeme, karar vermeme yada erteleme. -Kararsızlık: Tepki vermeme, eylemi erteleme, belirsizliği koruma ve göz yumma. -Engel yaratma: Belirli bir durumdan kaçınmak için nedenler ve özürler bulma. -Çevreyi sınırlama: Yaşamı, bireysel üstünlüğün kabul edildiği dar bir alanda sınırlama. (10)

40 ADLER KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI
2.1-AŞAĞILIK ÇABASI VE ÜSTÜNLÜK KURAMI 2.2-AİLE VE KÜLTÜR ETKENİ 2.3-ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASI 2.4-YAŞAM BİÇİMİ

41 2.1-AŞAĞILIK ÇABASI VE ÜSTÜNLÜK KURAMI
Adler’in kuramının temel kavramlarından biri “aşağılık duygusu” ve bu duygu ile başa çıkmak için çabalamaktır. Örneğin; Demosten çocukluğunda kekemeyken, daha sonra çok iyi bir konuşmacı olmuştur. Yine, spor tarihinde ünlü bir koşucu olarak yer alan Nurmi aksayan bacağına karşın çok başarılı bir sporcudur.(14)

42 2.1-AŞAĞILIK ÇABASI VE ÜSTÜNLÜK KURAMI…… DEVAMI
Kişi organ eksikliğine yada kusuruna karşı yapıcı tutum geliştirmezse, çabaları başarısızlıkla sonuçlanırsa o zaman kişide “aşağılık karmaşası” oluşabilir. (13)

43 2.1-AŞAĞILIK ÇABASI VE ÜSTÜNLÜK KURAMI…… DEVAMI
Adler aşağılık duyguları ile başa çıkmada temel güç olarak “üstünlüğe ulaşma çabası” nı alır. Bu çaba bütün insanlarda doğuştan vardır ve bireylerin çevrelerine uyumlarını sağlar. (14) Aşağılık duygularının nedeni ne olursa olsun, bu duygular içinde olan bir kişi bu duygularla başedebilmek için aşırı çabalara yönelirse bireyde “üstünlük karmaşası” gelişebilir. Böyle bir kişi kendi fiziksel ve zihinsel yeteneklerini, başarılarını abartma eğiliminde olur. (14)

44 2.2-AİLE VE KÜLTÜR ETKENİ Adler, birey-çevre etkileşiminde özellikle aile üzerinde durmuştur.(13) Anne-baba ve çocuk ilişkilerinde Adler, özellikle şımartılmış çocuk ve sevilmeyen, ihmal edilimiş kavramları üzerinde durmuştur. Bu tip çocuklar, engellerle karşılaştıklarında, bu engellerle başedecek yetenekleri olmadığına inanarak aşağılık karmaşası geliştirebilirler. (14)

45 2.2-AİLE VE KÜLTÜR ETKENİ…… DEVAMI
Sevilmeyen, ihmal edilmiş çocuk sevgi ve güven eksikliği içindedir. Böyle bir çocuk değersizlik ve kızgınlık duyguları geliştirebilir. Bu duygular aşağılık karmaşasına dönüşebilir. (14)

46 2.3-ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASI Adler’e göre, çocuğun kardeşleri, içinde kaçıncı çocuk olarak doğduğu gelecekteki kişiliğini etkiler. (13)

47 2.3-ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASI…… DEVAMI
-En büyük çocuk: Bir kardeşi doğana kadar geçen bir yada birkaç yıl boyunca çevresinin tek ilgi merkezidir. Çevrenin ilgisi çeşitli nedenlerle yenidoğana çevrilir. Anne-babanın en çok eleştirdiği çocuk da en büyük çocuktur. Yetişkin bir birey olduğunda elde ettiği durumları başkalarına kaptırmaktan ürken bir kişi olabilir. (14)

48 2.3-ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASI…… DEVAMI
-İkinci çocuk: Kendinden büyük olan ablası yada abisi ile kendinden sonra gelen kardeşin yarattığı ikili sorunlarla başetmek zorunda kalır. Kendinin diğerleri kadar güçlü ve yetenekli olmadığı inancını geliştiren ikinci çocuk ilerideki yaşamında iki tür tutum geliştirebilir. Böyle bir kişi ya tepkici, başkaldırıcı ve sürekli kendini aşma çabası içind olur yada yenilgiyi baştan kabul eden, ezik, karamsar bir kişilik yapısına sahip olur. (14)

49 2.3-ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASI…… DEVAMI
-En küçük çocuk: Kendinden sonra gelen bir kardeşi olamadığı için, annesinin ilgisini paylaşmak durumunda kalmaz. Bu nedenle en küçük çocuk benmerkezci bir tutum geliştirebilir. Kendinden büyük olan kardeşlerini daha güçlü ve yetenekli olarak algıladığında iki tür tutum içinde olabilir. Böyle bir durumda ya sürekli bir yetersizlik duygusu içinde olur yada büyük kardeşleri ile yarış içine girerek ailenin en başarılı en yetenekli bireyi olabilir. (14)

50 2.3-ÇOCUĞUN DOĞUM SIRASI…… DEVAMI
-Tek çocuk: Çoğu kez anne-baba tarafından aşırı korunur ve şımartılır. Bu nedenle ilerideki yaşamında çevresindeki insanlardan benzer tutumlar bekleyebilir ve bağımlı bir kişilik yapısın asahip olabilir. (14)

51 2.4-YAŞAM BİÇİMİ Adler, kişinin çocukluk dönemindeki etkileşimleri sonucunda geliştirdiği kendine özgü davranış görüntüsüne “yaşam biçimi” adını vermiştir. Yaşam biçimi bireyin kendine ve dünyaya ilişkin geliştirdiği görüşlerini, amaç ve beklentilerini, bunlara ulaşmak için edindiği alışılmış davranışları içerir. (13) Adler’e göre, tüm insanlar üstün olma amacına yönelmiştir. İnsanlar bu amaca ulaşmak için çeşitli yollar seçerler. Örneğin; bir insan üstün olmak için bilgisini geliştirir, bir başkası kaslarını geliştirir. (14)

52 3-KAREN HORNEY VE KURAMI

53 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Karen Horney, 1885’te Hamburg’da doğdu. Annesi Hollanda asıllı bir Alman, babası Norveçli bir gemi kaptanıydı. Horney kuramında kültürel etkenlere önem vermiştir. Bunun nedeni olarak, anne ve babasının farklı uluslardan olması ve çocukluk yıllarında çok seyahat etmiş olması düşünülebilir. Berlin Üniversitesi Tıp Fakültesini bitiren Horney, psikiyatri eğitimi sırasında ve sonraki onbeş yıl boyunca Freud’un analitik kuramı yönünde çalışmıştır. Daha sonra kendi kuramını geliştirmeye başlamıştır. (14)

54 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Horney kuramında, kişiliğin, davranışların ve davranış bozukluklarının oluşmasında toplumsal çevreye ve kültüre öncelik vermiştir. (14). Biyolojik yaklaşımı geri çevirmiş ve kişilik bozulmalarının aile içi aksaklıklara ve öğrenme sürecinde kişinin karşılaştığı sosyo-kültürel etmenlere bağlanması gerektiğini ileri sürmüştür. (10)

55 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Horney, kişilik tiplemesine ışık tutacak üç temel yaklaşım önermiştir: 1-Uyum 2-Uzak durma-edilgenlik 3-Karşı gelme-uğraş verme-etkinlik Hiç kuşkusuz kişilik, ona göre, bu üç dilime yayılmış geniş bir yelpaze içinde çeşitlenecektir. (10)

56 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Horney, çocuğun doğduğu andan başlayarak yabancı, düşman bir dünya karşısında, yalnız, yardımcısız ve çaresiz olduğunu bu durumdan kaygı duyduğunu ileri sürmüştür. Bu kaygıya “temel kaygı” adını veren Horney, bunun çocukluk döneminde başlayarak kişilik bütünlüğü üzerinde etkiliği olduğunu ileri sürer. (14)

57 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Davranış alternatifleri; -İnsanlara yaklaşarak sevgi ve yakınlık duyma suretiyle kaygı ve korkuları giderme çabaları şeklinde bir kişilik geliştirme (sempatik-dışa dönük) -İnsanlardan uzak durmak, onlara karışmamak ve yalnız başına hareket ederek kaygı ve korkulardan kurtulma çabaları şeklinde bir kişilik geliştirme (antipatik-içe dönük) -İnsanlara karşı gelmek, onlarla mücadeleye girmek, güçlü ve yenilmez olduğunu göstermek, herşeyi tartışarak ve kavga ederek elde etmeye çalışmak şeklindeki faaliyetler yardımıyla kaygı ve korkulardan kurtulma çabalarının oluşturduğu bir kişilik geliştirme (saldırgan ve öfkeli) (11)

58 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Horney’in kuramının merkezinde kendilik (self) kavramı vardır. Kişiliğin üç boyutunu aktüel kendilik, gerçek kendilik ve idealize kendilik olarak tanımlamıştır. Aktüel kendilik bireyin deneyimlerinin toplamından oluşur. Gerçek kendilik daha merkezi bir güç yada ilkedir. İdealize kendilik ise bir nevroz belirtisidir. (2)

59 3-KAREN HORNEY VE KURAMI…… DEVAMI
Horney 10 temel nevrotik gereksinimi belirlemiştir; 1-Duygusallık ve onay gereksinimi 2-Yaşamda güçlü bir eş bulma 3-Kişinin yaşamını dar sınırlarla çevirmesi 4-Güç gereksinimi 5-Diğer insanları kullanma 6-Prestij elde etme 7-Kişisel hayranlık gereksinimi 8-Kişisel başarı gereksinimi 9-Benlik yeterliliği ve bağımsızlık için gereksinim 10-Mükemmel olmak için hata yapma korkusu ve bundan korkma korkusu (15)

60 KAYNAKLAR 1-Ruh Sağlığı Ve Bozuklukları, Cilt 1, Prof.Dr.M.Orhan Öztürk, Prof.Dr.Aylin Uluşahin, Yenilenmiş 11.Baskı, Ankara-2011 2-Psikaytri Temel Kitabı, Cilt 1, Prof.Dr.Cengiz Güleç, Prof. Dr.Ertuğrul Köroğlu, Ankara-1997 3-Gelişim Ve Öğrenme Psikolojisi, Genişletilmiş 5. Basım, Prof.Dr.İbrahim Dönmezer, İzmir- 2004 4-Gelişim Öğrenme Ve Öğretim, 12. Baskı, Prof.Dr.Nuray Senemoğlu, Ankara-2005 5-Gelişim Ve Öğrenme, 12. Baskı, Prof.Dr.Hasan Bacanlı, Ankara-2006 6-Davranış Bilimlerine Giriş, 10. Baskı, Prof.Dr.Enver Özkalp, Eskişehir-2009 7-Eğitim Psikolojisi, 5.Basım, Doç.Dr.Münire Erden, Doç.Dr.Yasemin Akman, Ankara-1997 8-Eğitim Psikolojisi, Doç.Dr.Ziya Selçuk, Ankara-1996 9-Gelişim Ve Öğrenme, Prof. Dr. Gürhan Can, Eskişehir-2001 10-Davranış Bilimleri, 4. Baskı, Prof.Dr.Alparslan Usal, Dr.Zeynep Kuşluvan, İzmir-2002 11-Davranış Bilimleri, 4. Baskı, Prof.Dr. Feyzullah Eroğlu, İstanbul-1998 12-Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi, 5.Baskı, Prof.Dr.Erol Eren, İstanbul-1998 13-Davranış Bilimleri, Prof.Dr.Orhan Doğan, Sivas-1999 14-Davranış Bilimleri, Prof.Dr.Özcan Köknel, Prof.Dr.Kurban Özuğurlu, Psk.Doç.Dr.Güler Aytar Bahadır, İstanbul-1993 15-


"PSİKOSOSYAL KURAMLAR." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları