Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KAR KAVRAMI Belli bir hesap dönemi sonunda elde edilen satış geliri ile bu gelire ilişkin maliyet ve giderler arasındaki olumlu fark kâr olarak tanımlanır.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KAR KAVRAMI Belli bir hesap dönemi sonunda elde edilen satış geliri ile bu gelire ilişkin maliyet ve giderler arasındaki olumlu fark kâr olarak tanımlanır."— Sunum transkripti:

0 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KAR DAĞITIM KARARLARI

1 KAR KAVRAMI Belli bir hesap dönemi sonunda elde edilen satış geliri ile bu gelire ilişkin maliyet ve giderler arasındaki olumlu fark kâr olarak tanımlanır. Genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri uyarınca bir hesap döneminin kârı “[(Net Satışlar + Diğer Gelirler) - (Satışların Maliyeti + Faaliyetin Giderleri + Diğer Giderler)] = KÂR” şeklinde ifade edilir.

2 Ticari kâr, tek düzen hesap planı uygulamaları ve sermaye piyasası mevzuatı ile genel kabul görmüş muhasebe ilke ve standartları uyarınca tutulan bir muhasebe sisteminde dönem sonunda ortaya çıkan kârdır, dönem kârıdır.

3 KAR TANIMLARI Hesap dönemi yönünden kar, Dağıtım yönünden kar,
Vergi hukuku yönünden kar…

4 Hesap Dönemi Yönünden Kar
Dar anlamda kar, herhangi bir dönem içinde fiilen satılan malların satış tutarı ile bu malların maliyet bedeli arasındaki farktır. Geniş anlamda ise, bir işletmenin özvarlığında meydana gelen artış kâr kavramını ifade eder. Kâr, işletmenin hesap dönemi sonundaki özvarlığı ile hesap dönemi başındaki özvarlığı ya da başka bir deyimle işletmenin hesap dönemi içinde elde ettiği gelir ile yaptığı giderler arasındaki olumlu farktır.

5 Dağıtım Yönünden Kâr İşletmenin potansiyeline dokunmadan bir başka ifadeyle, işletmenin gelişmesini sağlayacak fonları saklı tutmak koşulu ile hisse senedi sahiplerine dağıtılabilecek aktif artış şeklinde tanımlamak mümkündür.

6 Vergi Hukuku Yönünden Kâr
Kârın vergi hukuku yönünden tanımı, sermaye kazançlarının vergisel yönden saptamasına ilişkin teorilere göre yapılmaktadır. Bu teorilerden biri “kaynak teorisi” diğeri ise “net satış teorisi” dir.

7 Kaynak teorisine göre;
Gelir; kişilerin sahip oldukları üretim faktörlerini (emek, sermaye) üretim sürecine sokmaları karşılığında elde ettikleri değerler akımı olarak tanımlanmaktadır. Bu teoriye göre bir unsurun gelir sayılabilmesi için iki önemli özelliğin bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar, belirli bir üretim faktörüne bağlılık ve devamlılık unsurlarıdır.

8 Net artış teorisine göre
Vergiye tabi gelir kavramının belirlenmesinde kaynak ve devamlılık unsurlarının kullanılmasına ihtiyaç yoktur. Bu teoriye göre bir kişinin geliri, belirli bir dönemde yaptığı tüketim ile aynı dönemde net varlığında gerçekleşen değişimin (artış) toplamından oluşur.

9 Yapılan düzenlemelerle Türk Vergi Sistemi’nde, ödeme gücüne göre vergilendirme ilkesinden hareketle, satın alma gücü yaratan her türlü değer akımının vergilendirilmesi amaçlanmıştır. Buna göre vergisel olarak Türkiye uygulamasında, gelirin bir başka ifadeyle kârın en genel tanımı, tasarruf ve harcamalara konu olan her türlü değer olarak yapılabilir.

10 KÂRIN BELİRLENMESİ Özsermaye Karşılaştırması Yoluyla Kârın Belirlenmesi 1 - Sermayenin Nominal Olarak Korunması 2 - Sermayenin Satın Alma Gücü Olarak Korunması 3 - Sermayenin Üretim Gücü Olarak Korunması Gelir ve Giderlerin Karşılaştırılması Yoluyla Karın Belirlenmesi Vergiye Tabi Karın Belirlenmesi

11 Özsermaye Karşılaştırması Yoluyla Kârın Belirlenmesi
İşletme açısından kâr, belli bir dönemde satış gelirleri ile bu satışlara ilişkin giderler arasındaki olumlu farktır. Bu fark, diğer veriler aynı kalmak koşuluyla işletmenin özsermayesinde bir artış (zarar halinde azalış) şeklinde ortaya çıkar. Özsermaye karşılaştırması yoluyla karın belirlenebilmesi için öncelikle dönem başı ve dönem sonu özsermaye tutarlarının belirlenmesi gerekir. Özsermayenin saptanmasında en önemli finansal tablo bilançodur.

12 Envantere kayıtlı bulunan değerlere ve bunların değerlemesinde uyulan esaslara göre birbirlerinden farklı bilançolar vardır. Bunlar ticaret hukuku kurallarına göre düzenlenmiş ticari bilançolar, vergi hukuku kurallarına göre düzenlenmiş finansal bilançolardır. Ticari bilanço ile mali bilançonun dayandığı ortak temel envanterdir. İşte bu nedenle vergi hukuku ile ticaret hukuku arasındaki birbirine zıt amaç ve hükümler nedeniyle işletmelere ait birbirinden farklı iki bilanço ortaya çıkar. Bunlardan birisi ticari bilanço diğeri ise mali bilançodur.

13 Ticari bilanço ile mali bilanço arasındaki farklar
Ticari bilançoda ekonomik değerler, T.T.K.’nda düzenlenen değerleme ölçülerine göre mali bilançoda ise ekonomik değerler V.U.K.’nda yer alan değerleme ölçülerine göre değerlenir. İşletmeden çekilen değerler ticari bilançoda dikkate alınmazken mali bilançoda bunlar ayrıca dikkate alınır. Faaliyet giderleri kavramı ticari bilançoda düzenlenirken oldukça geniş kapsamlı olarak dikkate alınırken mali bilanço düzenlenirken kanunen kabul edilen ve edilmeyen gider niteliğini haiz harcamalar mali bilançonun düzenlenmesinde işletmeden çekilen değer olarak dikkate alınırlar. Yedek akçeler, ticari bilanço açısından kazancı azaltan bir unsur olarak dikkate alınırken mali bilanço açısından bu mümkün değildir.

14 SERMAYENİN KORUNMASI Sermayenin nominal olarak korunması Sermayenin satın alma gücü olarak korunması Sermayenin üretim gücü olarak korunması

15 Sermayenin Nominal Olarak Korunması
Bu yöntemde dönem başındaki sermayenin nominal olarak dönem sonunda da korunması amaçlanmaktadır. Özsermaye karşılaştırmaları sonunda da korunması amaçlanmaktadır. Özsermaye karşılaştırmaları sonucunda (düzeltmelerden sonra) ortaya çıkan farkın tamamı kâr olarak değerlendirilmektedir. Buna göre sermayenin nominal olarak korunması sırasında özsermayede meydana gelen bütün artışlar dönem kârı sayılacak ve büyük bir olasılıkla da vergi konusu yapılacaktır. Bu yöntemin kolay, anlaşılabilir olmasının yanı sıra enflasyonu ve işletmenin üretim gücünü dikkate almaması olumsuz tarafını oluşturmaktadır

16 Sermayenin Satın Alma Gücü Olarak Korunması
Dönem başı özsermayesinin satın alma gücünü dönem sonunda da korumayı amaç edinen bu yönteme göre dönem kârı, işletmenin dönem başındaki özsermayesinin dönem sonunda da satın alma gücünün aynı para birimiyle korunarak dağıtabileceği kâr miktarıdır. Bu yöntemde iki seçenek sözkonusudur: Birinci seçenekte yalnızca özsermaye genel satın alma gücündeki değişikliklere göre düzeltilerek hesaplanmaktadır. İkinci seçeneğe göre ise gelir tablosu ve bilanço kalemleri paranın satın alma gücüne göre dönem başı ve dönem sonu olmak üzere yeniden düzeltilmeye konu edilmektedir.

17 Sermayenin Üretim Gücü Olarak Korunması
Bu yöntemde amaç, işletmenin dönem başındaki üretim gücünü dönem sonunda da korumaktır. Bu yönteme göre oluşturulacak dönem kârı ise dönem sonu üretim gücü ile dönem başı üretim gücü arasındaki olumlu farktır. Yani işletmenin aktif değerlerinin üretim gücünü aynen korumak koşuluyla dağıtılabilir karlardır.

18 Gelir ve Giderlerin Karşılaştırılması Yoluyla Kârın Belirlenmesi
Geniş anlamda gelir, hesap dönemi içinde işletmenin ana faaliyetleri veya yan faaliyetleri sonucunda yaptığı tahsilat ile lehine doğan alacaklar toplamıdır. Gider ise, hesap dönemi içinde yapılan ve karşılığında herhangi bir aktif varlık elde edilmeyen harcamalar ile borçlanmalardır. Bu yönteme göre, hesap dönemi içinde elde edilen gelir ile yapılan giderler arasındaki fark, dönem kârını veya zararını verecektir.

19 Vergiye Tabi Karın Belirlenmesi
Vergiye tabi karın bir başka ifadeyle matrahın saptanması aşamasında vergi kanunlarında yer alan özel hükümleri göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Mali tablolarda yer alan “Dönem karı (Ticari Kar)” ile vergiye matrah olacak “kar (Mali Kar)” arasında oluşacak fark bilanço ve gelir tablosu üzerinde değil adı geçen finansal tabloların dışında hesaplanmak durumundadır.

20 İşte bu çerçevede bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri, finansal tablolarda yer alan ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri’ne göre oluşacak ticari kardan mali kara ulaşmak için gerekli hesaplamaların yapılmasını kolaylaştırmak amacıyla hazırlanan bildirim formunu doldurmak ve vergi dairelerine vermek zorundadırlar.

21 İŞLETME AÇISINDAN KAR DAĞITIMI HİSSEDARLAR AÇISINDAN KAR DAĞITIMI
Kar Dağıtımı İŞLETME AÇISINDAN KAR DAĞITIMI HİSSEDARLAR AÇISINDAN KAR DAĞITIMI

22 İŞLETME AÇISINDAN KAR DAĞITIMI
Temelde finans yönetiminin amacı, işletmenin piyasa değerini, dolayısı ile işletme sahiplerinin servetlerini, en yüksek düzeye çıkarmaktır. İşletme yönetimi daha uzun süreli düşünürken, hissedarlar her yıl düzenli bir kar payı almayı umut ederler. İşletme yöneticileri uzun vadede, işletmenin piyasa değeri ile ortakların kar payı beklentileri arasında optimal bir denge kurmak zorundadır.

23 Kar dağıtımı, işletmenin piyasa değerini, dolayısı ile hissedarların servetlerini değişik şekillerde etkileyecektir. İşletmenin sermaye piyasasından gerekli fonları sağlama olanağı yoksa, yüksek oranda kar dağıtımı, büyüme hızının yavaşlamasına yol açacaktır. Bu durumda, bir yatırım kararından vazgeçme söz konusu olabilecektir. Böylece, kar dağıtımı, bir yatırım kararı niteliğindedir. Eğer işletme, ihtiyaç duyduğu fonları, sermaye piyasasından uygun koşullarda temin edebiliyorsa, kar dağıtımı bir finansman kararıdır.

24 HİSSEDARLAR AÇISINDAN KAR DAĞITIMI
Hissedarlar genellikle işletmenin değerini ve dolayısı ile hisse senetlerinin fiyatını, dağıtılan kar payı miktarı ve oranına göre ölçmeye eğilimlidir. Yatırımlarının karşılığını en kısa zamanda, devamlı artan veya hiç olmazsa düzeyini koruyan ödemeler şeklinde almak isterler. Böyle düşünen hissedarlar için ödenecek kar payı miktarı ve bu miktarın düzenli olması son derece önemlidir. Hissedarların bu düşüncesi, işletme yönetimini büyük bir baskı altına sokar. Böylece işletme, rasyonel bir karar olmasa bile, her yıl düzenli bir kar dağıtım politikası izlemek zorunda kalabilir.

25 Kar Dağıtımını Etkileyen Faktörler
Kanun ve Şirket Sözleşmesinde Yer Alan Hükümler İşletmenin Nakit Durumu Borçlanma Yeteneği Varlıkların Büyüme Oranı Kredi Sözleşme Hükümleri Karlılık Kar Payı Dağıtımında İstikrarlılık Kontrol Yetkisini Koruma Ortakların Vergi Durumları

26 KAR DAĞITIM KARARI VE POLİTİKASI
Kar payı ödeme tutarı, işletmenin sahip olduğu yatırım fırsatlarına bağlı olarak dalgalanmalar gösterir. İşletmenin yatırım fırsatları çoksa, kar payı ödeme oranı oldukça düşük olacaktır. Eğer işletme, yatırım fırsatları bulmakta güçlük çekiyorsa, kar payı ödemeleri fazla olacaktır.

27 WALTER FORMÜLÜ Formüldeki semboller ;
P = Adi hisse senedinin pazar fiyatı D = Hisse başına dağıtılan kar payı E = Hisse başına düşen gelir r = Yatırımın karlılığı q = Pazar kapitalizasyon oranıdır.

28 r > q Dağıtmama kararı
ÖRNEK r=0,30 q=0,20 E=500 TL D=250 TL ,30 (500 – 250) 0,20 P = = TL 0,20 r > q Dağıtmama kararı

29 ÖRNEK 0 + 0,30 (500 – 0) 0,20 D = 0 alınır P = = 3.750TL 0,20

30 ÖRNEK r=0,15 q=0,25 E=500 TL D=250 TL 250 + 0,15 (500 – 250) 0,25 P =
,15 (500 – 250) 0,25 P = = 1.600TL 0,20 r < q Dağıtma kararı

31 ÖRNEK D = E olarak alınır 500 + 0,15 (500 – 500) 0,25 P = = 2.000TL
,15 (500 – 500) 0,25 D = E olarak alınır P = = 2.000TL 0,25

32 Eğer r, q’dan küçükse optimal kar payı ödeme oranı %100 olmalıdır.
Yatırım karlılığının pazar kapitalizasyon oranından küçük olması halinde (r>q), şirket karlarının tamamını dağıtırsa hisse senedinin pazar değeri maksimum düzeye ulaşacaktır. Eğer yatırımın karlılığı, pazar kapiitalizasyon oranına eşit olursa (r=q), hisse senedinin pazar fiyatı, kar payı ödeme oranına karşı duyarsız olacaktır. Başka faktörlerin incelenmesi gereklidir.

33 Walter formülünde kar payı ödemesinin, sadece yatırımların karlılığı açısından belirlenmesi gerekmektedir. Böylece işletmenin elinde çok sayıda karlı yatırım fırsatları varsa, nakit kar payı ödemeleri yapılmamalıdır. Çünkü, bu fırsatların değerlendirilebilmesi için kaynağa ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, işletmenin karlı yatırım fırsatları yoksa, karın tamamının ortaklara dağıtması daha uygun olacaktır.

34 Walter formülünü dikkate alarak optimal kar payı dağıtımını gerçekleştirmek hatalı bir davranış olacaktır. Çünkü, hisse senetlerinin pazar fiyatı, sadece kar payı dağıtım oranına bağlı olmamaktadır. Diğer taraftan karlı yatırım fırsatlarının finansmanında kullanmak üzere, uygun dış kaynak bulunup bulunmaması, işletmenin likiditesi gibi bir çok faktörün de dikkate alınması gereklidir.

35 ENFLASYON VE KAR DAĞITIM POLİTİKASI
Fiyatlar genel düzeyindeki değişmenin işletmeler üzerindeki etkisi onların sermaye yapısına, başka bir deyişle, kullandığı fonların temin edildikleri kaynaklara ve kullanımına göre değişecektir. Enflasyon ortamında paranın satın alma gücünün sürekli olarak düşmesi nedeniyle, borçlanan işletmeler borçlarını, daha düşük satın alma gücüne sahip para ile ödeyeceklerinden karlıdırlar.

36 Enflasyon ortamında, ellerinde fazla nakit değer bulunduran işletmeler ise, nakit paranın satın alma gücünün gittikçe azalması nedeniyle zararlı çıkacaklardır. Nakdi olmayan varlıklar, enflasyon ortamında reel olarak değerlerini koruyacaklar, fakat, nominal değerlerinde bir artış görülmeyecektir.

37 Gider konusu olan varlıkların bilançoda tarihi maliyetleri ile görünmesi gerçek olmayan (fiktif) karların hesaplanmasına sebep olacaktır. Böylece varlıklarının cari değerini veya yenilenme maliyetlerini dikkate almayan işletmelerin karlılık oranları çok yüksek görünecektir. Aynı oranda yüksek kar dağıtım politikası izlenmesi halinde ise işletme, hissedarlarına gerçek kar yerine sermayesinin bir kısmını dağıtmış olacaktır.

38 Enflasyon ortamında gerçek karın tespit edilmesi ve dağıtımın gerçek kar üzerinden yapılması; işletmenin sermayesinin korunması, üretim gücünün azalmaması ve faaliyetlerin sürekliliği için bir zorunluluktur. Gelecekte ödenecek paranın daha düşük değerli olacağı düşüncesi ile işletmeler, daha çok yabancı kaynaktan yararlanma yoluna gidebileceklerdir. Ancak, borçlanmanın sağlayacağı finansal kaldıraç etkisinin yanı sıra, işletmeye getireceği sabit ödeme yükümlülükleri de dikkate alınmalıdır.

39 KAR PAYI DAĞITIM POLİTİKALARI
İstikrarlı Kar Payı Dağıtım Politikası Sabit Kar Payı Dağıtım Politikası Sabit Kar Payı Ödeme Oranı Politikası Katkılı Sabit Kar Payı Dağıtım Politikası

40 KAR PAYI DAĞITIM ŞEKİLLERİ
Nakdi Kar Payı Dağıtımı Nakdi Olmayan Kar Payı Dağıtımı Hisse Senedi Olarak Ödeme Borç Senedi (Bono) Olarak Ödeme Ayni Olarak Ödeme


"KAR KAVRAMI Belli bir hesap dönemi sonunda elde edilen satış geliri ile bu gelire ilişkin maliyet ve giderler arasındaki olumlu fark kâr olarak tanımlanır." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları