Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*"— Sunum transkripti:

1 İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*
* Bu Ders Notları, Yrd. Doç. Dr. Nevzat Şimşek, Yrd. Doç Dr. Mert URAL ve Yrd. Doç. Dr. Nagehan Keskin tarafından hazırlanmıştır

2 KURAL KOYUCU (NORMATİF) İKTİSAT METODOLOJİSİ
Kural koyucu (normatif) metodolojinin temel özelliği: Bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilginin birbirinden ayrıt edilmesinin temel amaç edinilmesidir. Kural koyucu (normatif) iktisat metodolojisi başlığı altında yer alan yaklaşımlar: Doğrulamacılık Yanlışlamacılık Bilimsel Araştırma Programları Metodolojisi Bu yaklaşımların ortak özelliği; iktisat biliminin bilimsellik vasfı kazanabilmesi için taşıması gereken özellikleri ve iktisatçıların bilgileri üretirken uymaları gereken metodolojik ilkeleri belirlemeyi amaçlamalarıdır.

3 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi Bilimsel Araştırma Programları (BAP) metodolojisi, Popper’in öğrencisi olan Imre Lakatos tarafından geliştirilmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilim felsefesi Popper, Thomas Kuhn ve Lakatos merkezli bir tartışmaya dönüşmüştür. İktisatta yöntem tartışmalarında, Popper ve Khun ile birlikte en çok sözü edilen bilim felsefecilerinden birisi de Lakatos’dur.

4 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi Imre Lakatos’un Hayatı: Imre Lakatos, 1922’de Macaristan’da doğdu. Nazi işgalinde Yahudi oldukları için annesi ve büyükannesi öldürülünce iki kez isim değiştirdi. 1947’de Macaristan Eğitim Bakanlığı’ndaki görevi sırasında revizyonist düşünceleri nedeniyle yılları arasında 3 yıl hapis yattı. yılları arasında Alfred Renyi isimli bir matematikçinin yanında tercümanlık yaptı. 1956’da Macar ayaklanması sırasında Batı’ya kaçtı.

5 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi Imre Lakatos’un Hayatı: 1960’da London School of Economics’e geçti ve burada bilim felsefesi ile tanışıp bu konuda dersler verdi. Bu dönemde Popper ile tanıştı. 1974 yılında öldü. Esas yetişme alanı matematik felsefesi olan Lakatos, Popper ve Kuhn’un görüşlerini farklı bir kavramsal çerçevede sentezleyerek, bilim felsefesi literatürüne, oldukça ilgi gören ve büyük yankı uyandıran “Bilimsel Araştırma Programları Metodolojisi” yaklaşımını kazandırmıştır.

6 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi Lakatos’un kendisinden önceki yaklaşımları özetleyerek daha sonra kendi yaklaşımını ortaya koyduğu en önemli makalesi “Falsification and the Methodology of Scientific Research Programmes” (Yanlışlama ve Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi) dır. Bu makale, bilim metodolojisi literatüründe adı en çok geçen kaynaklardan birisi haline gelmiştir.

7 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi Lakatos’a göre doğrulamacılığın ilk saf biçimi akılcılıktır. Genel kabul gören eğilime göre, bilimsel dürüstlük, ispatlanamayacak bir şeyi ortaya sürmeye karşıdır. Ancak, olguların önermeleri ispatlayamayacağı ve mantığın hiçbir yanılgıya düşmeden teorinin içeriğini artıramayacağı gündeme gelince, bütün teorilerin eşit seviyede ispatlanamaz oldukları kanısı yayılmıştır. Daha sonra ise, bilimsel dürüstlüğün, kesin ispatlanmayı değil, sahip olunan destekleyici delillerin sağladığı olasılığın yüksekliğini gerektirdiği düşünülmeye başlanmıştır.

8 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi Lakatos’a göre yanlışlamacılık 3’e ayrılır: Dogmatik Yanlışlamacılık Metodolojik Yanlışlamacılık Sofistike Yanlışlamacılık 1) Dogmatik Yanlışlamacılık Dogmatik yanlışlamacılık, bilimin hiçbir kuramı doğrulayamamakla birlikte bazı teorilerin yanlışlığını tam bir kesinlikle ortaya koyabileceğini savunmaktadır. Dogmatik yanlışlamacılığa göre, bir teori kendisiyle çelişen bir gözlem önermesiyle yanlışlanır.

9 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi 1) Dogmatik Yanlışlamacılık… Dolayısıyla, bilimsel dürüstlük, deneyle (gözlemle) çelişen tüm kuramlardan vazgeçmeyi gerektirmektedir. 2) Metodolojik Yanlışlamacılık Metodolojik yanlışlamacılığa göre, bilim adamları olguları yorumlarken, deneysel teknikleri kullanırken, bu işi yanılabilir teorilerin ışığında yaparlar. Bu teorileri belirli bağlamlarda kullanıyor olmalarına rağmen, onları sınanan teoriler olarak değil, sorun oluşturmayan arkaplan bilgisi olarak görürler.

10 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi 2) Metodolojik Yanlışlamacılık… Belirli bir bağlamda oluşan deneysel temelin teoriyle uyuşmaması durumunda teorinin yanlışlandığı söylenebilir ancak bu söz konusu teorinin yanlışlandığının ispatlandığı anlamında değildir. Bu durumda bile söz konusu teori doğru olabilir. Yani doğru olanı eleyip, yanlış olanı kabul etmemiz gibi bir durum söz konusu olabilir ama bu risk göze alınmalıdır.

11 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi 2) Metodolojik Yanlışlamacılık… Eğer bir teori yanlışlanmışsa, onun doğru olması durumunda, doğruyu elemiş olma riskine rağmen o teori tasfiye edilmelidir. Bu metodolojinin alternatif maliyeti de budur. Metodolojik yanlışlamacılığa göre bu, bilimin gelişme ihtimali için ödenmesi gereken bir bedeldir. Çünkü bazı teorilerin elenmesini mümkün kılacak bir yol bulunamaması durumunda bilimsel gelişmeden değil, kaostan bahsedilecektir.

12 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi 2) Metodolojik Yanlışlamacılık… Metodolojik yanlışlamacılıkta, bir teoriyi reddetmek ile onun yanlışlığını ispat etmek birbirinden ayrılmaktadır. Bilimsel olanla olmayana ilişkin yeni bir ayrıştırıcı ölçüt öne sürülmektedir. Ancak belirli gözlemlenebilir durumları yasaklayan ve bu yüzden yanlışlanabilen ve reddedilebilen teoriler bilimseldir veya bir teori eğer deneysel temel taşıyorsa bilimseldir.

13 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi 3) Sofistike Yanlışlamacılık Sofistike yanlışlamacılığa göre, bir teori eğer öncekinden veya rakibinden farklı olarak artan ampirik (deneysel) içerikle destekleniyorsa yani, eğer yeni olguların keşfine götürüyorsa ancak o zaman ‘bilimsel’ veya ‘kabul edilebilir’ bir teoridir. Yani sofistike yanlışlamacılık, sorunu bir teorinin değerlendirilmesinden bir dizi teorinin değerlendirilmesine kaydırmaktadır. Çünkü diğerlerinden yalıtılmış bir teorinin bilimselliğinden veya bilimsel olmamasından bahsedilemez.

14 A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi
KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ A) Bilim Felsefesinde Lakatos Sentezi 3) Sofistike Yanlışlamacılık… Hiçbir deney, gözlem ifadesi veya hipotez tek başına yanlışlamaya neden olmaz. Çünkü daha iyi bir teori olmadan yanlışlama olmaz. Deneylerimiz mevcut teori ile çelişse de yeni bir teori ortaya çıkana kadar eldeki teoriyi savunmaya devam ederiz.

15 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi BAP, aynı bakış açısına sahip kuramlardan oluşan tarihi süreci ifade etmektedir. Lakatos, kuramların tek başına ele alınmalarını reddetmiştir. Bir bilimsel kuram, kesin bir biçimde doğrulanamaz veya yanlışlanamaz. Önermeleri yardımcı önermelerle birlikte sınarız. Sonuç olarak onları doğruladığımız veya yanlışladığımızı bilmek konusunda emin olamayız. Bu durumda, tekil kuramlar yerine bağlı kuramlar (BAP) söz konusudur.

16 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Yani Lakatos’un BAP dediği, tek tek kuramlar değil, birbirine bağlı kuramlardan oluşan bir bütündür. Bu bağlamda Lakatos, Kuhn’daki “paradigma” kavramına yaklaşmaktadır. Yani Lakatos’un BAP metodolojisi, sofistike yanlışlamacılığın Kuhn’un yaklaşımına uyarlanışıdır. BAP, ampirik olarak çürütülemeyen, olması gereken hakkında saf metafizik inançlar topluluğu oluşturan bilimsel araştırma kuralları disiplinidir.

17 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Lakatos’da BAP 3 unsurdan oluşmaktadır: Sert (Katı) Çekirdek Koruyucu Kuşak Pozitif - Negatif Anlama Aracı Sert Çekirdek: Sert çekirdek, bilim adamları topluluğunun bağlı olduğu geleneklerce belirlenmiş ve yönteme ilişkin kararlar yoluyla reddedilemeyecek unsurları içermektedir. Metafizik unsurdur, inançlardan oluşur. Kısacası, sert çekirdek aksiyomlar setidir.

18 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Sert Çekirdek… İktisattaki sert çekirdeğin içerdiği temel unsur, rasyonel ekonomik birey varsayımıdır. Sert çekirdeği değiştirmeyi amaçlayan bilim adamları, araştırma programının içinde kalarak bunu başaramazlar. Çünkü sert çekirdek değişirse araştırma programı da değişmiş demektir. Dolayısıyla bütün etkinlik bu sert çekirdeğe dayalı olarak yapılacağı için onun yanlışlanmamasına çalışılır.

19 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Sert Çekirdek… Gözlem veya deney sonucunda ortaya çıkan durumla, program arasında bir uyumsuzluk ortaya çıkınca, bunun öncelikle sert çekirdekten değil, başka nedenlerden kaynaklandığı düşünülür ve yardımcı varsayım ve hipotezlerle çelişki giderilmeye çalışılır. Yardımcı hipotezlerin geliştirildiği alan ise koruyucu kuşaktır. Koruyucu Kuşak: Sert çekirdeği koruyan hipotezlerdir. Lakatos’da sert çekirdek kolay kolay değişmez ancak koruyucu kuşak daha esnektir, değişebilir.

20 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Koruyucu Kuşak… Koruyucu kuşak içinde yer alan hipotezler sınanmaya açıktır. Dolayısıyla programda bir değişiklik olmadan da koruyucu kuşakta bazı değişiklikler yapılması, bazı kuramların yerini yeni kuramlara bırakmaları mümkündür. Anlama Aracı: BAP’nın nasıl anlaşılması gerektiğini belirler. BAP’ın dışarı ile temasını sağlar. Yani, bilgi büyümesi olarak değerlendirilebilmesi için her araştırma programı, kendi anlama aracına sahiptir.

21 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Anlama Aracı… Anlama Aracı, pozitif ve negatif anlama aracı olmak üzere ikiye ayrılır. Negatif Anlama Aracı: Sert çekirdeğin araştırılmasına, sorgulanmasına izin vermez, araştırmanın reddedilemez parçasıdır. Yani negatif anlama aracı, katı çekirdeğin ihlal edilmesini önleyici bir rol üstlenmektedir. Pozitif Anlama Aracı: Kısmen araştırma programının reddedilebilir bölümlerini geliştirir. Pozitif anlama aracı, bilim adamlarına nasıl çalışmaları gerektiğini belirten bir dizi öğüt olarak tanımlanabilir.

22 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Anlama Aracı… Yani pozitif anlama aracı, üzerinde çalışılması anlamlı görülen konuları belirler ve kuramla çelişen durumlarla karşılaşıldığında bunların nasıl ele alınması gerektiğini tanımlayarak, çelişkinin özel bir duruma dönüşmesinin nasıl sağlanacağına yönelik önerilerde bulunur. Bir dizi yan hipotezden oluşan koruyucu kuşağın inşasında, pozitif anlama aracı etkili olmaktadır. Negatif anlama aracı, bilim adamlarına yapmamaları gereken şeyleri söylerken, pozitif anlama aracı ise yapmaları gereken şeyleri söyler.

23 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Anlama Aracı… Bir anlamda pozitif anlama aracı, bir araştırma programlarının karşıt örneklerden ve kuraldışılıklardan (anormalliklerden) kurtulamayacağı gerçeğinden hareketle, koruyucu kuşakta oluşabilecek, teori ile çelişen deney ve gözlem sonuçlarının nasıl manipüle edilebileceğine yönelik, programın savunucusu olan bilim adamlarının ortaya koyduğu önerileri içermektedir. Aksi halde bu kuraldışılıklara karsı korunmayı başaramayan programların uzun süre ayakta kalmaları mümkün değildir.

24 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Buna göre, yanlışlama ölçütü, bilimsel olan ile bilimsel olmayan önerme arasında bir ölçüt değildir. Bilim adamları gerçeklerle çelişiyor diye bir kuramı atmazlar. Normal olmayan durumu açıklayan, imdada yetişen yardımcı bir hipotez geliştirirler veya anormallikler açıklanamıyorsa onu göz ardı ederler ve dikkatleri başka sorulara yöneltirler. Bu bağlamda, koruyucu kuşak, yardımcı hipotezlerle sert çekirdeği reddedişten korur. Onun için koruyucu kuşak sürekli değiştirilir ve geliştirilir. Bu arada sert çekirdek değişmeden kalır.

25 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Lakatos metodolojisinde programı dejenere eden veya çökerten iki şey vardır: Bunlardan birincisi, yeni test imkanı yaratmayan yardımcı hipotezler, ikincisi ise katı çekirdeği sorgulamaya yönelen etkinlikledir. Lakatos’a göre bilgi büyümesi (bilimsel ilerleme), araştırma programı ile sağlanır. Bu açıdan Lakatos’da kuramlar sınanır, fakat araştırma programları sınanmaz sadece değerlendirilir. Lakatos’a göre eğer bir araştırma programı, önceki formülasyonun ampirik içeriğini büyütüyorsa kuramsal olarak “ilerleyici”, bunu sağlamıyorsa “yozlaşan-terkedilen” olarak nitelendirilir.

26 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Ancak Lakatos’da ilerleyici-yozlaşan program ayrımı mutlak değil, görelidir. Çünkü zaman içerisinde bir araştırma programının niteliği değişebilir. Bir program zaman içerisinde ilerleyici statüden yozlaşan statüye geçerek bilimsel niteliğini yitirebilir. Yada tam tersine yozlaşan bir araştırma programı zaman içerisinde tekrar ilerleyici bir nitelik kazanabilir. Lakatos açısından bilimsel gelişme, yozlaşan BAP’dan ilerleyici BAP’a geçiştir. Burada önemli olan BAP’ın ampirik içeriğinin artıp artmadığıdır. Yani ilerlemeyi ve yozlaşmayı belirleyen ampirik içeriktir.

27 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Bu bağlamda Lakatos, Popper’deki ampirik içeriğin artırılması gerektiği görüşünü desteklemektedir. İlerleyici programlar, daha çok nesnel gerçekliği açıklayabilecek kuramlar içerirler. Burada kuram, açıkladığı yeni gerçeklerle ilerler. Yozlaşan programlarda ise, kuram açıkladığı ampirik gerçeklerden bağımsız olarak gelişir, dallanıp budaklanır. Bu arada ortaya çıkan açıklanması gerekli yeni gerçekler ise, durumun özelliklerine göre, o anda geliştirilmiş yardımcı varsayımlar yardımıyla kuram kapsamına alınırlar.

28 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi İlerleyici ve yozlaşan programlardan bahsederken Lakatos’un vurguladığı noktalardan birisi de, yozlaşan programın, yerine geçecek yeni bir program olmadan reddedilemeyeceğidir. Yani Lakatos, iki veya daha fazla programın aynı zamanda yan yana yer alabileceklerini belirtiyor ve ancak hakim programın yozlaşması, yanı sıra var olan diğer programların başarıları karşısında inkar edilemez bir nitelik kandıktan sonra bir değişikliğe gidilebileceğini ifade ediyor.

29 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Lakatos’a göre, BAP’ları hiçbir zaman birden bire yok olmazlar. Yetersizlikler kendini hissettirdikçe yavaş yavaş kaybolurlar. Bunun için de on yılların geçmesi gerekir. Lakatos, somut dünyada gözlendiği üzere bilimde değer yargılarının varlığını kabul etmektedir. Yani Lakatos’un yaklaşımında, Popper’den farklı olarak değer yargıları ve buna benzer unsurlar yöntem tartışmasının bir parçası haline gelmiş oluyor.

30 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Mantıksal pozitivistler ve Popper’deki uygulanması gereken kesin bilimsellik ölçütlerinin yerini Lakatos’da bir dizi “bilimsel ahlak kuralları” almaktadır. Bu bilimsel ahlak kurallarından birisi alçakgönüllülüktür. Alçakgönüllülükten kast edilen, bilim adamlarının, bağlı olduğu programın yozlaşma dönemine girip, yerini ilerleyici bir programa bırakabileceğini ve bilimsel çalışmada mutlak doğruların söz konusu olmadığını bilerek çalışması gerektiğidir.

31 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Lakatos’un tavsiye ettiği bilimsel ahlak kurallarından bir diğeri ise inatçılıktır. İnatçılıktan kast edilen ise, kuramlarla çelişen gerçekler karşısında, programı hemen terk etmeye kalkışmamak, gelişmekte olan programlara şans tanıyarak onları daha büyüme aşamasında ezmemektir. Bu bilimin gelişmesi açısından önemlidir. Ancak Lakatos, inatçılığın ancak dürüstlükle birlikte yer aldığı sürece bilimin ilerlemesine katkıda bulunabileceğini öne sürmektedir.

32 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Bilim adamı, kendi programını, başarısızlıklarına rağmen inatla savunurken, aynı zamanda da, başarısızlıklarının ve rakip başarılarının çetelesini tutmak durumundadır. Bu bağlamda inatçılık, ancak başarısızlıklar göz ardı edilmediği ve rakiplerin başarıları da dikkatle izlendiği sürece bilim adamına yakışan ve bilimsel gelişmeyi hızlandıran bir özellik olarak ortaya çıkmaktadır.

33 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Ancak Lakatos’un yaklaşımında, bir programın yozlaştığına nasıl karar verileceği konusunda bir boşluk vardır. Hem Kuhn hem de Feyerabend tarafından eleştirilen bu boşluk, Lakatos’un yaklaşımının en zayıf taraflarından birisini oluşturmaktadır. Lakatos bu eleştirilere, yozlaşan programları ilerleyici programlardan ayıran bir ölçüt olarak ampirik içerik konusundaki açıklamanın bu ayrımı yapmak için yeterli olduğunu öne sürerek karşı çıkmaktadır.

34 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
B) Bilimsel Araştırma Programları (BAP) Metodolojisi Ancak geriye dönük değerlendirmeler yapmak için yararlı olan bu ölçütün, varolan programlarla ilgili değerlendirmelerde kullanılabilmesi için belirli bir zaman sınırıyla birlikte ortaya konulmuş olması gerekmektedir. Yani, bir programın başarısızlıklarını yeni bir gelişme aşamasına geçiş dönemine özgü, hoşgörüyle karşılanması gereken başarısızlıklar olarak mı yoksa doğrudan doğruya yozlaşma belirtisi olarak mı değerlendireceğimize karar vermek için, hoşgörü süresinin belirtilmesi gerekmektedir. Ancak Lakatos böyle bir süre belirtmekten kaçınmıştır.

35 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları İktisat metodolojisinde görüşleri en çok tartışılmış olan düşünürlerden birisi de Lakatos’tur. İktisat metodolojisinde özellikle de uygulamada Lakatos, Popper ve Khun’a göre daha fazla benimsenmekle birlikte, Lakatos’un yönteminin iktisatta tam bir uygulanabilirliği yoktur. Bu açıdan bazı düşünürler, Lakatos’un yaklaşımının iktisada uyarlanabilmesi için bazı değişiklere uğratılması gerektiğini ifade etmektedirler. Yanlışlama zorlukları ve bilgi büyümesi açısından bakıldığında Lakatos’un görüşleri ve somut iktisat bilimi arasında bir yakınlaşma görülmektedir.

36 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Doğal bilimlerden farklı olarak iktisatta durağan zamanın söz konusu olmaması (tarihsel zaman) ve deney yapmanın mümkün olmaması nedeniyle iktisatta Popper anlamında yanlışlama her zaman mümkün değildir. Örneğin iktisattaki paranın içselliği-dışsallığı tartışmaları dikkate alındığında, hiçbir görüş diğerini yanlışlayamamakta, her zaman kendisi haklı çıkmaktadır. Bu tartışmaların ampirik içeriğin artmasına katkısı yoktur. Bu açıdan iktisatta ampirik içerik-öndeyi ilişkisinden çok, meydana gelme - açıklama ilişkisi geçerlidir.

37 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Ampirik içerik söz konusu olduğunda, iktisatta yanlışlamanın hemen hemen olanaksız olduğu görüşü Lakatos’u desteklemektedir. Örneğin, “Para talebi istikrarlıdır” hipotezi yanlışlanamaz. Çünkü tanımlamalara (istikrar kavramının değişik tanımları olabilir), ölçüm tekniklerine ve ele alınan zamana (kısa-orta veya uzun dönem) göre ortaya çıkacak farklılıklar nedeniyle, para talebinin istikrarlı olduğu her zaman kanıtlanabilir. Tabii ki bunun tersi de geçerlidir.

38 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Lakatos’un yaklaşımı ve iktisat arasındaki ilişkide belirtilmesi gereken bir diğer nokta da, farklı araştırma programlarının varlığı ve bir araştırma programından diğerine geçiş konusudur. İktisatta çeşitli okullar vardır (Klasik Okul, Neoklasik Okul, Keynesyenler, Kurumcu İktisatçılar gibi). Bu okulları bilimsel araştırma programları olarak düşünebiliriz. İktisattaki bu farklı okullar arasında; yaklaşım, değerler, kullanılan kavramlar ve teknikler açısından farklar vardır. Ancak farklı okullar bir arada bulunabilmektedir. Terkedilen bir okul tekrar canlanabilmektedir.

39 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları İktisatta bazen tarihsel olarak söyleneni yeniden ileri sürmek olanaklıdır. Yani bazen yeni, gerçekte eski olabilmektedir. Örneğin Keynes tarafından öne sürülen “efektif talep” kavramından, adı konulmadan Malthus ve Marx’da da söz edilmektedir. İktisatta Lakatos’un öne sürdüğü gibi bir BAP’ından diğerine geçişi destekleyen durumlar da söz konusudur. M. Blaug, Keynesci Devrim’in, yozlaşan araştırma programından ilerleyici programa geçiş olduğunu ileri sürmektedir.

40 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları İktisatta, farklı araştırma programlarının bir arada bulunabilmesi ve bir araştırma programından diğerine geçişin ani olmaması dikkate alındığında, bu açılardan iktisattaki durumun Lakatos’un yaklaşımı ile benzerlik taşıdığını söylemek mümkündür. Lakatos’da sert çekirdek metafizik unsurdur, inançlardır, sınanamaz. Dolayısıyla aksiyomların mutlak doğruluğunu savunmaktadır. Bazı iktisatçılar ve iktisat yöntembilimcileri, Lakatos’un BAP metodolojisini iktisada uyarlamaya çalışan çalışmalar yapmışlardır. İktisatçılar tarafından incelenen araştırma programları genellikle Neo-klasik iktisada yöneliktir.

41 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Bir araştırma programı olarak Neo-klasik iktisadı ve Keynesi ele alan M. Blaug’a göre, Neo-klasik iktisatta sert çekirdek şunlardan oluşmaktadır: Rasyonel iktisadi hesaplama, Değişmeyen zevkler ve tercihler, Karar almanın bağımsızlığı, Tam haber alma, Tam kesinlik, Faktörlerin tam hareketliliği vb.

42 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Neo klasik iktisatta pozitif anlama aracı: Piyasayı alıcı ve satıcılar (üretici ve tüketiciler) olarak bölmek, Açık sonuçlar elde etmek için piyasa yapısını kesinlikle tanımlamak, Davranışsal varsayımlarda ideal tip tanımlamalar yapmak, İlgili ceteris paribus koşulların sınırlarını belirtmek vs.dir. Neo klasik iktisatta koruyucu kuşak: Marjinal fayda kuramı

43 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Keynesci araştırma programıyla sert çekirdekte bazı değişmeler olmuştur: Rasyonel olmama, Belirsizlik, İstikrarsız beklentilerin olabilirliği söz konusudur. Keynesci araştırma programında koruyucu kuşak: Tüketim fonksiyonu, çarpan mekanizması, otonom harcamalar kuramı, spekülasyon güdüsüyle para talebi, uzun dönemli faiz oranına bağlılıktır.

44 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Keynesci araştırma programında pozitif anlama aracı: Milli gelir hesaplaması, tüketim fonksiyonu ve çarpanın istatistiksel tahminidir. Neo klasik iktisat açısından Lakatos’u inceleyen bir diğer iktisatçı A. W. Coats’dır. Coats, Talep Analizi araştırma programını ele almıştır. Neo-klasik açıdan Talep Analizi araştırma programının sert çekirdeği: 1) Temel iktisadi kuram, zorunlu olarak soyut, statik ve geneldir.

45 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Neo-klasik açıdan Talep Analizi araştırma programının sert çekirdeği:… 2) Temel varsayımlar basit, tekdüze ve değişmezdir. Varsayımlar ne gerçek ne de yanlışlamaya duyarlıdır. 3) Tüketici faydasını maksimum kılmayı amaçlar. 4) Tüketici sınırlı gelire sahiptir. 5) Tüketicinin ihtiyaçları sınırsızdır. Fakat azalan marjinal fayda yasası geçerlidir. 6) Tüketici mal ve hizmetlerin fiyatları hakkında tam bilgiye sahiptir.

46 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Neo-klasik açıdan Talep Analizi araştırma programının sert çekirdeği:… 7) Alternatif kullanımlar için rasyonel hesaplama yapılır. 8) Bireylerin kararları diğer bireylerden bağımsızdır. Talep analizi araştırma programının pozitif anlama aracı: 1) Statik modeller yapmak, 2) Aksiyomların sayısını minimuma indirmek, 3) Genel kuramlar geliştirmek,

47 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Talep analizi araştırma programının pozitif anlama aracı:… 4) Fiyatlar veya değişim değerlerinde yoğunlaşmak, 5) Varsayımlar ve gerçekler arasındaki farklılıkları gidermek için kuramı yeniden yorumlamak. Fulton’da Neo klasik açıdan araştırma programı yaklaşımını üretim fonksiyonuna uyarlamıştır. Neo klasik açıdan Üretim Fonksiyonu araştırma programının sert çekirdeği: 1) Her firmanın üretim fonksiyonuna sahip olduğu varsayılmaktadır.

48 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Neo klasik açıdan Üretim Fonksiyonu araştırma programının sert çekirdeği:… 2) Azalan verimler ilkesi geçerlidir. 3)Üretim sürecinde girdiler birbirleriyle ikame edilebilir. Üretim fonksiyonu araştırma programının pozitif anlama aracı: 1) Kurulan modeller kâr maksimizasyonu veya maliyet minimizasyonu üzerinedir. 2) Piyasa varsayımı yapılır. En ortak varsayım tam rekabettir.

49 KURAL KOYUCU YAKLAŞIMLAR: 3-BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARI METODOLOJİSİ
C) İktisatta Bilimsel Araştırma Programları Üretim fonksiyonu araştırma programının pozitif anlama aracı:… 3) Mikro ve bireysel düzeyde modeller yapılmaktadır. Özetle: İktisatta Lakatos’un metodolojisi sınırlı geçerliliğe sahiptir. Fakat diğer yaklaşımlara göre, iktisat bilimini daha fazla kucaklamaktadır. Lakatos’da dikkat çeken noktalardan birisi de pozitivizmle birlikte bilimden atılan metafiziğin tekrar saygı görmesidir.

50 BETİMSEL (POZİTİF) İKTİSAT METODOLOJİSİ
Kural koyucu (normatif) metodolojinin temel özelliği: Bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilginin birbirinden ayrıt edilmesinin temel amaç edinilmesidir. Kural koyucu (normatif) iktisat metodolojisi başlığı altında toplanan yaklaşımların ortak özelliği; İktisat biliminin bilimsellik vasfı kazanabilmesi için veya Bir bilginin iktisat biliminin alanına dahil edilebilmesi için taşıması gereken özellikleri ya da Söz konusu bilgilerin üretilmesi sürecinde iktisatçıların uymaları gereken metodolojik ilkeleri belirlemeyi konu edinmeleridir.

51 BETİMSEL (POZİTİF) İKTİSAT METODOLOJİSİ
Betimsel iktisat metodolojisinde ise: Yöntembilimci, iktisatçı teorisyenlerin fiili uygulamalarında ne tür kaygılar taşıdıklarını, Teori kurarken ve onu rakiplerine karşı savunurken neden belirli metodolojik veya epistemolojik ilkelere sarıldıklarını, Dolayısıyla bilgi üretirken “fiilen” hangi yöntemleri kullandıklarını anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Yani betimsel iktisat metodolojisinde, önemli olan bilim olan ile bilim olmayanı ayırmak için belirli ilkeler koymak değil, zaten bilim olarak kabul gören yaklaşım ve bilgilerin özelliklerini betimlemektir.

52 BETİMSEL (POZİTİF) İKTİSAT METODOLOJİSİ
Bu bağlamda, betimsel iktisat metodolojisi, iktisadi teorilerin nasıl bir özellik taşıması gerektiğini değil, iktisadi teorilerin “fiili” durumlarını betimlemeye çalışan girişimlerin ortak adıdır.

53 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn Thomas Samuel Kuhn ( ), bilim felsefesi ile sonradan ilgilenen bir fizikçi olmasına karşın, bu alanda yaptığı katkı, pozitivizme karşı bir “isyan” ya da “devrim” olarak adlandırılabilecek kadar önemli ve sarsıcı olmuştur. Bu bağlamda Kuhn’un en ünlü eseri 1962 yılında yayınlanan “Bilimsel Devrimlerin Yapısı”dır.

54 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn Kuhn öncesi, pozitivist bilim anlayışının (ağırlıklı olarak mantıksal pozitivistler ve bir neopozitivist olarak Popper’in katkılarıyla biçimlenmiş olan) temel özellikleri şunlardır: 1) Bilimin amacı gerçek dünyada olup bitenleri keşfetmektir. (Dünyaya ilişki bu gerçekler, kişilerin öznel düşüncelerinden bağımsızdır) 2) Bilimsel teoriler ile diğer inanç türleri arasında kesin bir ayrım söz konusudur. Bilim felsefecilerinin görevi bu ayırıcı ölçütleri bulmaktır. 3) Bilimsel ilerleme birikimseldir.

55 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn Kuhn öncesi, pozitivist bilim anlayışının (ağırlıklı olarak mantıksal pozitivistler ve bir neopozitivist olarak Popper’in katkılarıyla biçimlenmiş olan) temel özellikleri şunlardır… 4) Gözlem ifadeleri ile teorik önermeler arasında kesin bir ayrım vardır. 5) Gözlem ve deney, hipotez ve teorilerin ispatlanmasına temel oluşturur. 6) Bilimsel bilginin değişmeyen bir rasyonalitesi vardır.

56 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn Kuhncu gelenek ise pozitivizmin formülasyonuna değil, bizzat kendisine karşı çıkmaktadır. Kuhn’cu geleneğin temel özellikleri şunlardır: 1) Bilim adamları, bilimsel etkinliklerini ancak paradigmalarla sürdürebilirler. 2) Farklı paradigmalar, birbirleriyle kıyaslanamayacak kadar farklı standartlara sahiptirler. 3) Bilimsel bilgi birikimsel değil, devrimsel bir nitelik taşır. 4) Bir paradigmadan diğerine geçiş, ani bir algı dönüşümünü gerektirir. Yani paradigma değiştirmek din değiştirmek gibidir.

57 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn Kuhn’un görüşleri ile bir dil felsefecisi olan Ludwing Wittgenstein’ın görüşleri arasında paralellikler bulunmaktadır. Wittgenstein, 1920’li yıllarda yazdığı “Tractatus” adlı eserinde, 20. yüzyılın en etkili felsefe akımı denebilecek mantıksal pozitivizme önemli bir güç kazandırmıştır. 1950’li yıllarda yazdığı “Felsefi Araştırmalar” adlı eserinde ise, tüm pozitivist yaklaşımlara meydan okuyan düşünürlerin ilham kaynağı olmuştur. Kuhn, 1950’li yıllarda Wittgenstein’ın “dil oyunları” üzerine yazdıklarıyla ilgilenmiştir.

58 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn Kuhn’un paradigma kavramı, Wittgenstein’ın “Felsefi Araştırmalar” adlı eserinde ileri sürdüğü ve oldukça yankı bulan “dil oyunları” kuramının, bilim tarihine bir uyarlanma denemesi olarak değerlendirilebilir. Wittgenstein’a göre, her dil kendine özgü kurallarıyla bir bütün oluşturur, dili meydana getiren unsurların her biri anlamlarını bu bütünlükten alırlar. Wittgenstein’daki “dil oyunları”na karşılık gelen kavram, Kuhn’da “paradigma”dır. Aynen dil gibi, paradigmalar da belirli bir gerçekliğin, paylaşılan ortak terimlerle algılanması ve anlaşılması için kavramsal çerçeve işlevi görmektedirler.

59 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 1) Paradigma Kuhn’un yaklaşımı içindeki temel kavram paradigmadır. Bilim felsefesi literatürünü derinde etkileyen ve etkisi dalga dalga tüm bilim dallarına yayılarak, oldukça sık bir şekilde kullanılan paradigma kavramının net bir tanımının olmaması dikkati çekmektedir. Paradigma, belli bir bilim adamları topluluğunu bir arada tutan, bu topluluğun bütünlüğünü sağlayan unsurların oluşturduğu çerçevedir.

60 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 1) Paradigma… Kuhn, “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” (1962) adlı temel eserinde paradigma kavramını şu şekilde tanımlamaktadır: Paradigma, bir bilim dalının, bir disiplinin, bütün üyelerinin paylaştıkları inançlar, değerler, tanım ve kavramlar ve tekniği ifade eden disipliner bir matristir.

61 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 1) Paradigma… Kuhn’a göre bir paradigmanın başlıca dört kurucu unsuru vardır: a)Simgesel genellemeler: Doğa yasalarını andıran, ancak bilim adamlarınca tanımlama olarak anlaşılan sınanamaz, yanlışlanamaz önermelerden oluşurlar. b) Metafizik unsur: İnanışlardan oluşur. Yani belirli modellere duyulan inancı kapar. c) Değerler: Örneğin, niceliksel tahminler, niteliksel tahminlerden daha iyidir veya kuramlar daha basit ve daha tutarlı olmalıdır gibi ölçütleri kapsar.

62 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 1) Paradigma… Kuhn’a göre bir paradigmanın başlıca dört kurucu unsuru vardır… d) Örnekler: Bu unsur paradigmanın en önemli unsurudur. Örnekler, bilim adamları için karşılaşılan sorunların biçimlendirilmesinde bir kılavuz işlevi görürler. Kuhn örnekleri, bilim dalı içindeki “problem çözme” faaliyetlerine model oluşturan, somut, tipik problem çözümleri olarak tanımlamaktadır.

63 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 1) Paradigma… Kısaca paradigma; temel teorik varsayımlar, analiz yöntemleri ve ana değişkenler, temel çıkarsamalar ve profesyonel ilişkilerden meydana gelir. Kuhn’a göre, herhangi bir bilim dalı, paradigma oluşturmadan önce dağınık bir dizi faaliyetlere sahiptir. Düzensiz ve dağınık bu faaliyetler paradigma sayesinde düzenli ve kendi içinde tutarlı bir hale gelirler. Kuhn, paradigma kavramını, doğal bilimlerin gelişim seyrinin açıklanmasında kullanılabilecek bir kavramsal araç olarak önermiştir. Ancak, buna rağmen birçok sosyal bilim dalında bu kavramın kullanıldığı görülmektedir.

64 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim Kuhn’a göre bilim, şu aşamaları takip ederek ilerler veya oluşur: Bilim öncesi (Paradigma öncesi) dönem Normal bilim dönemi Bunalım (Kriz) dönemi Devrim

65 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Bilim öncesi dönem: Bir hazırlık dönemidir. Bu dönemde bilim adamları hangi olay veya olguların açıklamaya ve incelemeye değer olduğu, hangi yöntemi kullanmaları gerektiği ve hangi gözlemlerin önemli olduğu gibi konularda görüş ayrılığı içindedirler. Kuhn’a göre, bir bilim dalı, bilim adamlarını bir araya getiren bir paradigmanın yerleşmesiyle, paradigma öncesi dönemin karmaşasından kurtulup gerçek bir bilim niteliği kazanır.

66 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Bilim öncesi dönem… Paradigma öncesi dönemin temel özelliği, tanımlar, teknikler, problem çözme yöntemleri, inançlar ve değerler konusundaki anlaşmazlıklardır. Bu dönemde bilimsel faaliyet, karmaşık bir veri toplama çabasından oluşur. Hatta kuram oluşturma çabalarına rastlanır ama bunlar ortak bir anlaşma zemini oluşturamazlar. Bu anlaşma zemini, bilimsel topluluğun bir paradigma çerçevesinde bir araya gelmeleriyle oluşur. Bundan sonra bilim dalı, “normal bilim”, “bunalım (kriz)” ve “devrim” aşamalarından geçerek ilerler.

67 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Kuhn’a göre bilim iki şekilde yapılabilir: Ya bir paradigma veri kabul edilir ve “normal bilim” yapılır; ya da paradigma değiştirilmeye çalışılır ve “devrimci bilim” yapılır. Normal Bilim: Bir paradigmanın dikte ettiği ilke ve o paradigmanın araştırma konularına uygun olarak yapılan bilimdir. Yani normal bilim o anda kabul gören paradigmaya bağlı olarak işleyen bilimdir. Kuhn normal bilimi, “geçmişte kazanılmış bir ya da daha fazla bilimsel başarı üzerine sağlam olarak oturtulmuş araştırma” olarak tanımlamaktadır.

68 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Devrimci Bilim: Paradigmanın değiştirilmeye çalışıldığı, sadece araştırma konularının değil, bilimsel etkinliğin ilkelerinin de değiştiği bilimdir. Bu bağlamda normal bilim, hakim olan paradigma yani kabul edilen kuramsal çerçeve içinde sorun çözmeden hareket ederken, devrimci bilim paradigmanın değişmesinden hareket etmektedir. Normal bilim dönemi, söz konusu bilim dalının ele aldığı gerçeklikle ilgili açıklamalarda elde edilen başarılarla başlar ve bu başarıların dayandığı temeller sorgulanmaz. Yani bir paradigma zaten oluşmuştur.

69 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Veri olan bu paradigma, hem çözülmesi gereken soruları tanımlayacak, hem de o sorulara verilebilecek kabul edilebilir cevapları belirleyecektir. Kuhn, normal bilim dönemlerinde, sorular ve soruların çözümüne ilişkin çabaları “Bulmaca Çözme”ye benzetmektedir. Bulmacanın, sorunu çözmek için gerekli olan tüm parçaları baştan verilmiştir. Yani çözüm için gerekli tüm kurallar önceden belirlenmiştir. Bütün iş, parçaları doğru yerlerine oturtmaktan ibarettir. Bilim adamları, oyunun kurallarını değiştirmemek kaydıyla, kurallara uygun olarak parçaları yerli yerine koymaktadırlar.

70 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Normal bilim aşamasının uyumlu çalışma ortamında, yeni tip bulmacalar ve yeni tip çözüm yöntemleri aranmaz. Kuramla gerçeklik arasında herhangi bir bağdaşmazlık ise, gene kuram temel alınarak yaklaşılabilecek özel bir durum olarak ele alınır. Bu bağlamda, normal bilim döneminde bilim adamlarına düşen görev; kuralları konmuş bulmacaları tekrar tekrar, ancak belki daha önce kullanılmamış tekniklerle yeniden çözmek, böylece hem bilimsel faaliyet yapmak hem de paradigmanın yeniden üretilmesine katkıda bulunmaktır.

71 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Kuhn, normal bilimde sınama kavramını Popper’den farklı anlamda kullanmaktadır. Normal bilimde sınama, kuramın sınanması değil, bulmaca çözme faaliyetinin bir parçasıdır. Yani normal bilim dönemlerinde kuramlar değil, bilim adamları sınanır. Bulmaca çözmedeki güçlükler, paradigmanın ve dolayısıyla kuramın yanlışlanmasına neden olmaz. Kuhn’a göre, kuramın sınanması normal bilime göre değil, normal olmayan bilime (bilimsel devrim) göre olur. Kuhn’da normal bilimde yanlışlama söz konusu değildir. Normal olmayan bilimde ise kanıtlama vardır.

72 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 2) Normal Bilim ve Devrimci Bilim… Kuhn’a göre bilimsel devrim, normal bilimde bunalımların (krizlerin) ortaya çıkması ve alternatif paradigmanın gerçekleşmesiyle olur. Normal bilim olgunlaşırken, krizler de ortaya çıkmakta ve gelişmektedir. Bazı bulmacalara etkili olarak cevap verilememektedir. Cevap verilemeyenler listesinin uzaması ise devrimi gerektirmektedir.

73 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 3) Bunalım Dönemi Kuhn,a göre normal bilim dönemlerinde, paradigma tarafından çözülemeyen bir takım problemler ortaya çıkar ve bilim bir bunalım dönemi içine girer. Kuhn, mevcut paradigmanın değişmesinin gerekli görüldüğü zamanları bunalım dönemi olarak tanımlamıştır. Yani Kuhn bunalım dönemlerini, mutlak bir yenilenmeyi gerektiren dönemler olarak ifade etmekte ve paradigma değiştirici koşulları hazırlayan ve veri olan paradigmanın yetersizliğini ortaya çıkaran zamanlar olarak belirtmektedir.

74 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 3) Bunalım Dönemi… Bilim adamları neden bir paradigmadan diğerine geçerler? Paradigma kayması yada paradigma değişimi olarak nitelendirilen bu durumun sebebi nedir? Kuhn’a göre bir paradigmanın terk ediliş nedeni, paradigmanın belirlediği çerçevede çözülemeyen sorunların, yeni arayışlara sürükleyecek kadar fazlalaşmasıdır. Paradigmalar, her zaman açıklanamayan sorunlarla karşılaşırlar. Bu sorunlar ilk bakışta önemsiz, başka bir bilim dalının alanına giren ya da anlamsız kabul edilirler.

75 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 3) Bunalım Dönemi… Ancak bu karşıt örnekler birikince, paradigma eski güvenilirliğini kaybederek sarsıntı geçirmeye başlar. Ortaya çıkan karşıt örnekler veya kural dışılıklar paradigmayı, kendini yeniden üretemeyecek düzeyde zorlamaya başlarsa bunalımlar ortaya çıkar ve bunu paradigma değişimi yani bilimsel devrim izler. Bunalım dönemleri mutlak bir yenilenmeyi gerektiren dönemler olarak ifade edilmekle birlikte normal bilim, ne olgu ne de kuram düzeyinde bir yenilik peşinde değildir. Çünkü normal bilimin geçerliliği, bir yenilik bulmamasına yani paradigmadan sapmamasına bağlıdır.

76 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 4) Bilimsel İlerleme ya da Devrim Bilim adamları tarafından paylaşılan bir paradigmanın en belirgin özelliği, temel sorular ve onlara verilebilecek kabul edilebilir cevapların çerçevesini çizmesidir. Bilim felsefesi tartışmalarında ilerleme kavramı, oldukça merkezi bir konuma sahiptir. Bilim tarihinde, bir bilimsel teorinin terk edilerek diğerinin tercih edilmesi sorununu pozitivist düşünce geleneği, ilerleme kavramıyla açıklamaktadır. Kuhn ise bir teorinin terk edilerek diğerinin benimsenmesi sürecine paradigmal geçiş demektedir.

77 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 4) Bilimsel İlerleme ya da Devrim… Bunalımla beraber arayışlar başlar ve yeni bir paradigma eskisinin yerini alır. Bir paradigmadan diğerine geçiş devrimseldir. Yeni bilim anlayışı tüm bilgileri kendi merkezinden bakarak yeniden oluşturur. Popper, bilimsel bilginin birikerek ilerleyen bir bilgi türü olduğunu ifade etmektedir. Yani Popper, bilimsel gelişmede bir süreklilik olduğunu, bilimin her zaman sürekli devrim halinde olduğunu, savunmaktadır.

78 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 4) Bilimsel İlerleme ya da Devrim… Kuhn ise Popper’den farklı olarak bilimin, sürekli mükemmele doğru ilerlemediği, bilimin bir paradigmadan diğerine sıçrayarak ilerlediğini öne sürmektedir. Yani Kuhn’da Popper’den farklı olarak bilimsel gelişmede bir süreklilik yoktur. Popper’de sürekli devrim, Kuhn’da ise bir paradigmadan diğerine geçiş vardır. Paradigmalar arasında herhangi bir bağ yada köprü bulunmadığı için bu geçiş için bir sıçrama demek daha uygun olmaktadır.

79 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 4) Bilimsel İlerleme ya da Devrim… Kuhn’a göre bilim, birikimsel bir süreç izlemez, dolayısıyla, bilimsel gelişme veya ilerlemeden değil, ancak bilimsel değişmeden söz edilebilir. İlerleme ve gelişme normal bilim sürecinde, yani tek bir paradigma içinde söz konusu olabilir. Fakat paradigmaları karşılaştırıp bir paradigmanın diğerinden daha iyi açıkladığını gösterecek ortak ölçütler olmadığı için, bir paradigmadan diğerine geçiş devrimsel nitelik taşır. Yani oluşan yeni paradigma, bir devrim sonucu eskisinin yerini alır.

80 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 4) Bilimsel İlerleme ya da Devrim… Yeni paradigmaya geçilmesi ile değişen, topyekün bir algılama biçimidir. Bu süreç içinde, bilim adamları bir dünyadan ötekine atlarlar. Bu yeni dünyada, eskiden belirli bir biçimde görülen ve tanımlanan nesneler, yeni görünümler ve tanımlar edinirler. Artık paradigmanın doyurucu bir biçimde açıklayamadığı sorunların çoğalmasıyla girilen bunalım dönemi aşılmıştır. Ancak bunalım dönemi, söz konusu sorunların açıklanmasıyla değil, değişik sorunlarla uğraşan yeni bir paradigmanın ortaya çıkışıyla aşılmıştır.

81 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 4) Bilimsel İlerleme ya da Devrim… Kolaylıkla anlaşılacağı üzere bu durum, bilimsel ilerleme kavramıyla tamamen ters düşen bir süreci ifade etmektedir. Yeni paradigmanın, eski paradigmanın çözemediği sorunları çözmek gibi bir iddiası yani, Popper’in deyişiyle, eskisini kapsamak ve onu aşmak gibi bir iddiası söz konusu değildir. Bu iki paradigmanın birbiriyle karşılaştırılmaları ve bir üstünlük sıralaması içine yerleştirilmeleri de mümkün değildir.

82 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 5) Eşölçülmezlik Paradigmaları birbirleriyle karşılaştırarak, bir paradigmayı diğerine tercih etmeyi gerektirecek nesnel bir yol veya ortak bir ölçüt bulunmaması durumuna eşölçülmezlik denilmektedir. Öncülleri faklı paradigmaların ürettiği sonuçların karşılaştırılması anlamsızdır. Yani paradigmalar eşölçülemezdirler.

83 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 5) Eşölçülmezlik… Kuhn’a göre paradigma aynı zamanda “paylaşılan ortak değerler kümesi”dir. Buna göre, paradigmalar arası bir değer yargı sistemi olmadan, hiçbir paradigmanın değer yargıları göreli avantaj veya dezavantaj bakımından karşılaştırılıp eleştirilemez.

84 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
B) Thomas Kuhn’da Temel Kavramlar 5) Eşölçülmezlik… Yani Kuhn’a göre, her paradigma kendisini, üzerine inşa edildiği değerleri kullanarak savunacağı için, paradigmalar arası tartışmalar yararsızdır. Bu bağlamda Kuhn, yarışan iki paradigmadan birinin galip çıkmasını, söz konusu paradigmanın “daha iyi” veya “daha doğru” bir açıklama getirmesine değil (çünkü böyle bir kıyaslama yapılamaz), açıklamayı hedeflediği gerçekliğe uygun bir model çıkarmayı başarmasına bağlar.

85 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
C) İktisatta Bilimsel Devrimler İktisat metodolojisi literatüründe en çok tartışılan bilim felsefecilerinden biri olmasına rağmen Kuhn’un yaklaşımı uygulamada pek taraftar toplamamaktadır. Her ne kadar, Keynesyen devrim, marjinal devrim gibi ifadeler iktisat literartüründe kullanılıyor olsa da, buradaki “devrim” terimi, Kuhn’un tanımladığı anlamda bilimsel devrim anlamına gelmemektedir. Zaten Kuhn, paradigma kavramını, doğal bilimlerdeki teorik gelişmeleri betimleyen bir kavram olarak ileri sürmüştür. Ona göre sosyal bilimlerde henüz oturmuş bir paradigmadan bahsedilmesi mümkün değildir. Bu yüzden sosyal bilimler henüz paradigma öncesi aşamadadırlar.

86 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
C) İktisatta Bilimsel Devrimler İktisat yöntembilimcilerinin büyük bir kısmı, Kuhn’un görüşlerini tartışmakla birlikte, iktisadi düşünce tarihine, Kuhn’un kavramsal şemaları ile bakma konusunda oldukça ihtiyatlı davranmaktadırlar. Bu baplamda, “paradigma”, “paradigmal geçiş”, “normal bilim” ve “bilimsel devrim” gibi kavramların, iktisat bilimindeki teorik gelişmelerin açıklanmasında çok fazla kullanışlı olmadıkları görüşü ağırlık kazanmaktadır. Kuhn’cu bilimsel devrim yaklaşımının iktisatta geçerli olup olmadığını ilk tartışan, Donald F. Gordon’dur.

87 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
C) İktisatta Bilimsel Devrimler Gordon’a göre, iktisatçılar arasında temel model konusunda görüş birliği vardır. Bu, iktisadın diğer sosyal bilimlere oranla doğal bilimlere daha yakın olmasını sağlamaktadır. İktisatta alt modellerde değişmeler olmaktadır. Fakat temel model değişmemektedir. Gordon, 18.yy’dan bu yana serbest piyasa ekonomisi içerisinde maksimize edici birey aksiyomunun temel iktisadi paradigmayı oluşturduğunu söylemekle birlikte, bunun o zamandan beri devrimsel bir değişime uğramadığını savunmaktadır.

88 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
C) İktisatta Bilimsel Devrimler Yani Gordon’a göre, 18. yüzyıldan beri iktisatçıların görüşleri aynı olduğundan Kuhn’cu yaklaşım iktisatta kabul edilemez. T. W. Hutchison’da iktisatta devrimi kabul etmez. Hutchison’a göre, iktisadi koşullar ve kurumlardaki tarihsel değişmeler yeni problemler doğurur. Ancak bunlara tepki, devrim ile karıştırılmamalıdır. Devrim, içsel yapının rasyonel olarak yeniden kurulmasıdır. Bu açıdan politika amaçlarında değişmeler, yeni terminolojilere adaptasyon temel bir değişme değildir. Onun için iktisatta devrim yoktur.

89 BETİMSEL YAKLAŞIMLAR: BİLİMDE DEVRİMCİLİK-Thomas Kuhn
C) İktisatta Bilimsel Devrimler Yani iktisat metodolojisinde Kuhn’un görüşlerinin bütünüyle uyarlanmaya çalışıldığı bir çalışma yok gibidir. Aslında bunca etkisine rağmen, Kuhn’un hiçbir sosyal bilim dalında bu bağlamda bir uyarlamasından bahsetmek mümkün değildir. Bunun nedeni ise, sosyal bilimlerin henüz, doğal bilimlerde olduğu gibi bir paradigma kuramamış olmasıdır. Bu yüzden sosyal bilimlerdeki gelişmeleri, Kuhn’cu anlamda bilimsel devrim olarak nitelendirmek mümkün değildir.


"İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları