Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

IRK, ETNiKLiK ve GÖÇ HAZIRLAYAN SAVAŞ İKİZ.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "IRK, ETNiKLiK ve GÖÇ HAZIRLAYAN SAVAŞ İKİZ."— Sunum transkripti:

1 IRK, ETNiKLiK ve GÖÇ HAZIRLAYAN SAVAŞ İKİZ

2 Bu bölümde ırk ve etniklik kavramları ile ırkçı ve etnik bölünmelerin neden çoğu kez toplumsal çatışmaya yol açtığı sorununu inceleyeceğiz. Buradan etnik bütünleşme modellerine yöneleceğiz ve etnik çatışma örneklerine değineceğiz. Son kısımda küresel düzeyde göç konusunu inceleyeceğiz.

3 ANA KAVRAMLAR  Irk  Sosyolojideki en karmaşık kavramlardan biri ırktır. Günümüzde birçok insan, yanlış bir biçimde insanların biyolojik olarak farklı ırklara bölünebileceğine inanır.

4 Kont Joseph Arthur de Gobineau, bazen modern ırkçılığın babası olarak adlandırılır, üç ırk olduğunu ileri sürmüştür: Beyaz (Caucasian), siyah (Negroid) ve sarı (Mongoloid). De Gobineau'ye göre beyaz ırk üstün bir zeka, ahlak ve iradeye sahiptir; bu kalıtsal niteliktedir Batı etkisinin tüm dünyaya yayılmasının altında yatan etmenlerdir. Buna karşın siyahlar, hayvan tabiatı, ahlak yoksunluğu ve duygusal kararsızlıkla belirlenen çok az kapasiteye sahiptir.

5 II. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda "ırk bilimi" bütünüyle gözden düşmüştür. Biyolojik açıdan kesin "ırklar" yoktur, insanlar arasında fiziksel değişikliklerden oluşan bir yelpaze vardır. İnsan toplulukları arasındaki fiziksel görünüm farkları, topluluğun farklı toplumsal ve kültürel gruplar arasındaki ilişkinin derecesine göre değişen soyiçi üreme tarzından kaynaklanır.

6 Irk anlayışlarının insanları ya da grupları sınıflandırmak için kullanılma süreci ırksallaştırma olarak tanımlanır. Avrupalı olmayan topluluklar "beyaz" Avrupalının aksine "ırksallaştırılmışlardır". Irksallaştırılmış bir sistemde bireylerin günlük yaşamlarındaki durumları -iş, kişisel ilişkiler, barınma, sağlık, eğitim ve yasal temsil dahil- o sistem içindeki kendi ırksallaştırılma konumlarına göre biçimlendirilip kısıtlanır.

7 Etniklik Irk kavramı yanlışlıkla değişmez ve biyolojik bir şeyi çağrıştırır, oysa etniklik anlam açısından bütünüyle toplumsal bir kavramdır. Etniklik kültürel pratiklere ve belli bir toplumun insanlarının diğerlerinden ayırt eden görünümlerine atıfda bulunur.

8 Farklı özellikler bir etnik grubu diğerinden ayırt etmeye yardımcı olabilir ancak, bunlar arasında en bilinenler dil, tarih ya da (gerçek ya da hayali) atalar, din, giyim ya da süslenme tarzlarıdır. Etnik farklılıklar bütünüyle öğrenilmiştir; aslında etniklikle ilgili doğuştan olan hiçbir şey yoktur. Etniklik, zamanda üretilen ve yinelenen, bütünüyle toplumsal bir olgudur.

9 Toplumsallaşma yoluyla genç insanlar, topluluklarının yaşam tarzlarını, normlarını ve inançlarını özümserler.  Aslında etniklik bir topluluğun, yalnızca bir parçası, tarafı değil, onun bütün üyeleri tarafından paylaşılan bir özniteliğidir. Yine de göreceğimiz gibi, etniklik uygulamada sıklıkla bir topluluk içindeki azınlık grupları ile ilişkilendirilmektedir.  

10 Azınlık grupları  Azınlık grupları kavramı (sıklıkla etnik azınlıklar) sosyolojide yaygın olarak kullanılmaktadır ve sayısal bir ayrımdan daha fazla şey ifade eder. Sosyolojide, bir azınlık grubunun üyeleri, topluluğun çoğunluğuna oranla daha dezavantajlıdır ve grup dayanışması ve aidiyet duyguna sahiptirler. Önyargı ve ayrımcılığa maruz kalma deneyimi ortak bağlılık ve çıkar duygularını güçlendirmektedir.

11 Bu nedenle, sosyologlar "azınlık" sözcüğünü sayısal bir ifade olmaktan çok, çoğunlukla kelimenin geniş anlamı olan toplum içinde ikincil konumda olan grubu tanımlamak için kullanılır. Azınlık grubun üyeleri genellikle, kendilerini çoğunluktan ayrı bir grup olarak görürler. Zaman zaman azınlık grubun üyeleri arasında kültürel ayırt ediciliği canlı tutmak için endogami (içevlilik) teşvik edilir.

12 Bazı yazarlar çoğunluk tarafından önyargılı yaklaşılan gruplara toplu halde atıfta bulunmak üzere "azınlıklar" hakkında konuşma taraftarıdırlar. "Azınlık" terimi, toplum içindeki daha düşük statüdeki çeşitli grupların deneyimlerinin ortak yanlarını vurgulayarak ayrımcılığın yaygınlığına dikkat çekerler.

13 Önyargı ve ayrıcılık Önyargı, bir grubun üyelerinin bir başka grup hakkındaki fikirleri ve ona takındığı tutuma atıfta bulunur. Önyargılı bir insanın peşin hükümlü görüşleri, çokluk doğrudan bir delil yerine söylentiye dayanır ve yeni bir bilgi karşısında bile değişmeye direnirler. Belirli bir gruba karşı önyargılı olan birisi bu grubu tarafsız bir biçimde değerlendiremezler.

14 Önyargılar sıklıkla bir grubun sabit ve kalıplaşmış bir biçimde tanımlandığı kalıpyargılar üzerine inşa edilir. Bazı kalıpyargılarda gerçeklik payı vardır; oysa diğerleri, tümüyle düşmanlık duygularının, aslında o duygunun gerçek kaynağı olmayan nesnelere yönlendirildiği bir yerine geçirme mekanızmasıdır. Günah keçisi yaratmak, durumları kötü olan iki etnik grubun birbirleriyle ekonomik kazanımlar için rekabet ettiği durumlarda yaygındır.  .

15 Eğer önyargı tutum ve görüşleri tanımlıyorsa, ayrımcılık öteki gruba ya da bireye yönelik gerçek davranışa atıfta bulunur. Önyargı çoğunlukla ayrımcılığın temeliyse de ikisi birbirinden ayrı ortaya çıkabilir. Keza, ayrımcılığın da doğrudan önyargıdan kaynaklanması gerekmez. 

16 Irkçılık Irk kavramı, toplumsal açıdan anlamlı, fiziksel ayrılıklara dayalı bir önyargı olan ırkçılığın varlığının esasını oluşturur. Irkçı, yalnızca ırk temelinde bazı bireylerin diğerlerinden daha üstün ya da daha aşağı olduğuna inana kişidir.

17 Kurumsal ırkçılık fikri, ırkçılığın toplumun yapılarına sistematik olarak nüfuz ettiğini öne sürmektedir. Bu fikre göre polis, sağlık hizmetleri ve eğitim sistemi gibi kurumların hepsi belirli grupları kayırırlarken diğerlerine de ayrımcılık yapmaktadır.

18 "Eski ırkçılık"tan yeni ırkçılığa
Tıpkı, biyolojik ırk kavramının gözden düşmesi gibi fiziksel özelliklere dayalı eski tarz "biyolojik" ırkçılık günümüz de pek seyrek olarak açıkça dile getirilir. Daha çok bazı yazarların iddia ettiği gibi, kültürel farklılıklar fikrini belirli grupları dışlamak için kullanan, daha damıtılmış yeni ırkçılıkla (ya da kültürel ırkçılık) yer değiştirmiştir.

19 Irkçılığın sosyolojik yorumları
Etnikmerkezcilik, grup kapanması ve kaynak tahsisi Genel bir düzeyde etnik çatışmalar söz konusu olan sosyolojik kavramlar etnikmerkezcilik, grup kapanması ve kaynak tahsisi kavramlarıdır Etnikmerkezcilik dışardakiler hakkında beslenen kuşkuyla birlikte, başkalarını kişinin kendi kültürüne dayanarak değerlendirilmesidir.

20 Etnikmerkezcilik ve grup kapanması ya da etnik grup kapanması sıklıkla birlikte ortaya çıkar. "Kapanma", grupların kendilerini ötekilerden ayıran sınırları koruma sürecine işaret eder. Bu sınırlar, bir etnik grubu başkalarından ayıran farklılıkları keskinleştiren dışlama araçlarıyla oluşturmaktadır.

21 Kimi zaman eşit güçte olan gruplar, karşılıklı olarak kapanma sınırlarını belirlerler: Bu grupların üyeleri birbirlerinden uzak dururlar, ancak hiçbir grup ötekine baskın çıkmaz. Bununla birlikte daha yaygın bir uygulama, bir etnik grubun öteki üzerindeki gücü elinde tutmasıdır. Bu koşullarda grup kapanması servet ve maddi malların bölüşümündeki eşitsizlikleri kurumlaştıran kaynak dağılımıyla eşzamanlı meydana gelir.

22 Çatışma kuramları Çatışma kuramları, bir yanda ırkçılık ve önyargı arasındaki bağlantıyla öte yanda güç ve eşitsizlik ilişkileriyle ilgilenirler. Irkçılığa yönelik ilk çatışma yaklaşımları ekonomik sistemin toplumun bütün öteki yönlerini de belirleyen bir etmen olarak gören Marxist fikirlerden yoğun etkilenmiştir. Irkçılığı kapitalizmin bir ürünü olarak ele alırlar.

23 Etnik bütünleşme ve çatışma
Günümüzde dünyadaki bir çok devlet çoketnikli topluluklarla tanımlanmaktadır. Küreselleşme ve hızlı değişme döneminde, bir çok devlet etnik farklılığın bol faydaları ve karmaşık itirazları ile karşı karşıyadır. Uluslararası göç, küresel ekonomi ile eklemlenerek hızlanmaktadır; insan topluluklarının hareketinin ve birbirine karışmasının önümüzdeki yıllarda yoğunlaşacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.

24 Etnik bütünleşme modelleri
Göçmenlerin kendi özgül gelenk ve pratiklerini bırakarak, kendi davranışlarını çoğunluğun değerlerine ve normlarına göre biçimlendirmesi anlamına gelen asimilasyondur. İkinci model "eritme potası"dır". Göçmenlerin gelenekleri daha önceden mevcut topluluktaki baskın gelenekler içinde eritmekten çok, yeni, değişen kültürel örüntüler oluşturacak şekilde birbirine karışmış hale gelirler.

25 Etnik kültürlere ayrı ayrı varolmak için tam bir yasallığın verildiği, buna rağmen toplumun ekonomik ve siyasi yaşamına geniş ölçüde katıldıkları üçüncü model kültürel çoğulculuk modelidir. Çoğulculuğun yakın zamandaki sonucu etnik grupların ayrı ve eşit olarak varoldukları çokkültürcülüktür.  

26 Etnik çatışma  Bazen uzun etnik hoşgörü ve bütünlük geçmişine sahip toplumlar da hızla farklı etnik gruplar ya da topluluklar arasında düşmanlıkla kendini gösteren etnik çatışma girdabına girebilirler.  Etnik temizlik, hedefi belli şiddet, bezdireme, tehdit ve terör kampanyaları yoluyla etnik grupların başka bir yerde yerleşmeye zorlanmasını içerir. Bunun aksine soykırım, bir etnik grup tarafından sistematik olarak bertaraf edilmesi şeklinde tanımlanır.

27 Küresel göç Avrupa'nın yüzyıllar önceki yayılmacılığı, dünyadaki çoketnikli çoğu topluluğun temelini atan büyük ölçekli nüfus hareketlerini başlatmıştır. Küresel göçün bu öncü dalgalarına karşın, insan toplulukları çok sayıda ülkenin etnik görünümünü temelden etkileyecek biçimde karşılıklı etkileşimi ve kaynaşmasını hep sürdürmüşlerdir. Bu bölümde göç örüntüleri ile ilgili kavramları ele alacağız.

28 Göç hareketleri Bir ülke içinde yerleşmek üzere yer değiştirme hareketi iç göç ve bir ülkeyi terk ederek bir başka ülkeye yerleşme süreci dış göç ile birlikte, kaynak ülke ile hedef ülkeyi birbirine bağlayarak küresel göç örüntülerini meydana getirmektedir. Çoğu toplumda göç hareketleri etnik ve kültürel farklılığa eklenmekte ve demografik, ekonomik ve toplumsal dinamiklerin biçimlenmesine yardımcı olmaktadır.

29 Bilginler, 1945'den beri gözlenen önemli göç hareketlerini tanımlamak üzere dört göç modeli belirlemişlerdir: Klasik göç modeli, Kanada, ABD ve Avustralya gibi "göçmen uluslar" olarak gelişen ülkeler için geçerlidir. Böylesi durumlarda göç büyük ölçüde teşvik edilir ve sınırlamalar ve kotalar yıllık göçmen alımının sınırlandırılmasına yardımcı olsa da yeni gelenlere vatandaşlık bir vaad/lütuf olarak sunulur.

30 Sömürgeci göç modeli, Fransa veBirleşik krallık gibi, sömürgelerden gelen göçenleri diğer ülkelerden gelenlere tercih eden ülkelerce izlenir. İsviçre ve Belçika gibi ülkeler üçüncü yolu, misafir işçi modelini izlemektedirle; böylesi bir düzende göçmenler ülkeye genellikle emek pazarının taleplerini karşılamak üzere geçici olarak kabul edilirler. Son olarak yasadışı göç modeli, çok sayıda sanayileşmiş ülkenin göçmen yasalarının sıkılaştırmasına bağlı olarak giderek daha yaygın hale gelmektedir.

31 Küresel göçteki son eğilimleri incelerken Stephen Costel ve Mark Miller, önümüzdeki yıllarda göç örüntülerini tanımlayacağını iddia ettikleri dört eğilim belirlemişlerdir: Hızlanma Sınır ötesine göç eskiye oranla çok daha fazla sayıda meydana gelmektedir. Farklılaşma İşçi göçü ya da mültecilik gibi özgül biçimlerin etkili olduğu önceki dönemlerdeki göçün aksine, günümüzde birçok ülke farklı tiplerde göçmen almaktadır.

32 Küreselleşmerme Göç nitelik olarak hem göç alan hem de veren çok sayıda ülkeyi içine alarak küreselleşmektedir. Kadınlaşma Artan sayıda göçmen, eski dönemlere oranla günümüzdeki göçü erkeklerin daha az baskın oldukları bir göç haline getiren kadınlardan oluşmaktadır. Kadın göçmen sayısındaki artış, ev içi işlere talebin artması, seks turizminin genişlemesi, kadın ticareti ve "postayla sipariş edilen gelinler" olgusunu da içine alan küresel emek piyasasındaki değişikliklerle yakından ilgilidir.

33 Küreselleşme ve göç Küresel göçün ardında yatan güçler nelerdir ve küreselleşmenin sonucunda nasıl değişmektedir? Göçle ilgili çok sayıda eski kuram, itme ve çekme etmenlerine odaklanmıştır. 'İtme etmenleri', savaş, kıtlık, siyasi baskı ya da nüfus baskıları gibi insanları göçe zorlayan, kaynak ülke içerisindeki dinamiklere atıfta bulunur.

34 Bunun tersine 'çekme etmenleri', gidilen ülkelerin göçmenleri çeken özellikleridir; örneğin gelişen emek pazarı, daha iyi yaşama koşulları ve düşük nüfus yoğunluğu başka bölgelerdeki göçmenleri çekebilmektedir. Son yıllarda "itme ve çekme" göç kuramları, karmaşık ve çokyönlü bir sürece fazlasıyla basit açıklamalar getirdiği için eleştirilmektedir.

35 Bunun yerine göçle ilgilenen bilginler, küresel göç örüntülerine, makro ve mikro düzeydeki süreçler arasındaki etkileşimle üretilen sistemler olarak bakmaktadırlar. bu fikir karmaşık gibi görünse de aslında oldukça basittir.

36 Makro düzeydeki etmenler bölgedeki siyasi yapı, iç ve dış göçü düzenleyen yasalar ve düzenlemeler ya da uluslararası ekonomide değişmeler gibi üst boyuttaki konulara atıfta bulunur.  Öte yandan mikro düzeydeki etmenler, göçmen toplulukların kendilerinin sahip olduğu kaynaklar, bilgi ve anlayış tarzlarıyla ilgilenmektedir.

37 Küresel diasporalar Küresel göç örüntülerini anlamanın bir başat yolu da diasporaların incelenmesidir. Diaspora terimi bir etnik çevrenin genellikle zorla ya da travmatik koşullar altında, kendi öz vatanlarından, yabancı alanlara dağılmasına atıfta bulunur. Tanım itibariyle diasporanın üyeleri coğrafi olarak dağılmışlarsa da ortak tarih, anavatan hakkındaki ortak bir hafıza ya da beslenen ve korunan müşterek bir kimlik gibi etmenlerle bir arada tutulurlar.

38 Robin Cohen, yaygın bir biçimde alıntılananlar zulüm ve şiddet sonucunda gönülsüzce ortaya çıkanlar olsa da, diasporaların oldukça değişik biçimlerde ortaya çıktığını iddia etmektedir. Küresel Diasporalar'da Cohen, tarihsel bir yaklaşımı benimser ve özgün topluluğun dağılmasına temel oluşturan güçlere göre beş farklı diaspora kategorisi belirler: kurban (Örn. Afrikalı, Yahudi), sömürgeci (Britanyalı), emek (Hintli), ticaret (Çinli) ve kültürel (Karayipli).

39 Biçimlerin başka başka olmasına karşın, bütün diaporalar belli anahtar özellikleri paylaşırlar. Cohen bütün diasporaların aşağıdaki ölçütlere uyduğunu ileri sürmektedir: Bir anavatandan yeni bir bölgeye ya da bölgelere zorla ya da gönüllü hareket; Bir anavatan hakkında ortak hafıza onun korunmasına bağlılık muhtemel bir geri dönüş ihtimaline ortak inanç;

40 Zamanla ve mesafeyle sağlanan güçlü bir etnik kimlik;
Diaspora alanlarında yaşayan aynı etnik grubun üyeleri arasında dayanışma fikri; Ev sahibi toplumlarla ilgili belli bir ölçüde gerilim; Çoğulcu ev sahibi toplumlar için değerli ve yaratıcı bir katkı potansiyeli.

41 Sonuç Küreselleşen dünyamızda düşünceler ve insanlar tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük ölçekli bir biçimde sınır ötesi hareket etmektedir. Çok sayıda toplum ilk defa etnik açıdan çeşitli hale gelmekte, diğerleri de çok etnikliğin mevcut kalıplarının dönüştüğünü ve yoğunlaştığını izlemektedir. Küresel dünyamızın karşı karşıya olduğu tehditlerden biri, nitelik açısından daha kozmopolitan bir toplumun nasıl yaratılacağı sorusudur.


"IRK, ETNiKLiK ve GÖÇ HAZIRLAYAN SAVAŞ İKİZ." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları