Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Ibrcgl.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Ibrcgl."— Sunum transkripti:

1 ibrcgl

2 MONERA ALEMİ Canlı organizmaların en küçükleri ve yapısal organizasyon bakımından en basit olanları bu alemde yer alır. Virüsler, bu alemde incelenen ve hücresel yapıda olmayan organizmalardır. Bakteriler ve mavi-yeşil algler ise en küçük hücreler olup, prokaryot (basit çekirdekli) özellikte olmalarından dolayı bu aleme konulmuştur. ibrcgl

3 1. Bakteriler Çekirdekleri ve zarla çevrili organelleri bulunmadığı için “prokaryot” hücre yapısındadırlar. Klorofil ve oksijenli solunum enzimleri gibi moleküller hücre zarından sitoplazmaya uzanan kıvrımlar üzerinde veya sitoplazmada serbest olarak bulunur. ibrcgl

4 1. Bakteriler ibrcgl

5 1. Bakteriler DNA molekülü bir tane olup, etrafında zar yoktur. Bazı bakterilerde normal DNA dan çok daha küçük yapılarda vardır. Üremeyle ilgisi olmayan bu yapılara plazmitler denir. Plazmitler antibiyotik ve diğer bazı kimyasal maddelere karşı kazanılan direncin diğer hücrelere taşınmasını sağlar. ibrcgl

6 1. Bakteriler Bütün bakteri hücrelerinde, zar, çeper, ribozom, DNA, RNA ve çeşitli enzim sistemleri bulunur. Bazı türlerde bu yapılara ek olarak bazı özel görevli oluşumlar bulunabilir. Hücre zarının sitoplazmaya doğru kıvrımlaşmasıyla oluşan mezozomlar, oksijenli solunum enzimlerini bulundurur. Mitokondrinin işlevini gerçekleştirir. Aynı şekilde oluşmuş tilakoit zarı üzerinde ise klorofil molekülleri bulunur ve kloroplastın işlevini üstlenir. ibrcgl

7 1. Bakteriler Hücre zarından dışarıya doğru uzanan sil ve kamçı şeklindeki tüpçükler ise, hareketi ve korunmayı sağlar. Çok az türde, üçüncü bir hücre örtüsü vardır. Kapsül denilen bu yapı olumsuz şartlara dayanma gücünü artırır. Bunun için, kapsüllü bakteriler genellikle patojen (hastalık yapıcı) özelliktedir. Bakterilerdeki hücre çeperi, protein, yağ ve karbonhidrattan yapılmış olup, selüloz içermez. Bakteriye şekil verir ve onu korur. ibrcgl

8 1. Bakteriler Ribozomları çok sayıda olup, ökaryot hücrelerdekinden daha küçüktür. Bakterilerin Gruplandırılması Mikroskoplarla incelenen bakteriler, değişik özellikleri bakımından araştırılmış ve dört özelliğe göre gruplandırılmıştır. ibrcgl

9 Gram boyasıyla boyanarak, mikroskopta mavi- mor renkli görünenlere gram pozitif bakteriler denir. Gram negatifler ise, bu boyayla boyanmazlar. Bu farklılık çeper yapılarının özelliğinden kaynaklanır. ibrcgl

10 b. Bakterilerin Solunumları
Bazı bakteriler sadece fermantasyon (anaerobik solunum) yapabilirler, ancak oksijenli ortamlarda gelişemezler. Bunlara zorunlu anaerob denir. Bazı bakteriler ise sadece oksijenli ortamlarda gelişebilirler. Bunlara zorunlu aerob denir. Bakterilerin bir kısmı ise geçici aerob veya geçici anaerob olup, gerektiğinde her iki solunumu da yapabilirler. Böyle bakterilere “fakültatif” bakteriler denir. ibrcgl

11 c. Bakterilerin Beslenmesi
Bakterilerin az sayıda türü ototrof olarak beslenir. Kendileri için gerekli organik besinleri inorganik bileşiklerden sentezlerler. Bunların bir kısmı klorofilli olup ışık enerjisini kullanırlar. (Fotosentetik bakteriler). Bir kısmı ise klorofilsiz olup, inorganik bileşikleri oksitlemekle kazandıkları kimyasal enerjiyi kullanır (kemosentetik bakteriler). ibrcgl

12 c. Bakterilerin Beslenmesi
Bakterilerin çoğunluğu heterotrof olarak beslenir. Gerekli olan glikoz, amino asit, vitamin gibi organik maddeleri dışarıdan hazır almak zorundadırlar. Bunların çoğu çürükçül(saprofit) olup, organik artıkları ayrıştırarak beslenir. Bu olay sayesinde doğadaki madde döngüsüne katkı yaparlar. Bir kısım bakteri ise, diğer canlılar üzerinde parazit yaşayarak beslenir. ibrcgl

13 d. Bakterilerde Üreme Bütün bakteriler bölünerek çok hızlı çoğalabilirler. ibrcgl

14 d. Bakterilerde Üreme Bakterilerde, zarlı bir çekirdek olmadığından ve kromozom sadece bir tane olduğundan bölünme tam bir mitoz değildir. Bu tür hücre bölünmesine gizli mitoz denir. ibrcgl

15 d. Bakterilerde Üreme Bazı bakteri türleri, bölünerek (eşeysiz) üremenin yanında eşeyli üremeyi de gerçekleştirebilirler. Bu üremede gamet oluşumu ve döllenme görülmez. Kalıtsal yapısı farklı iki hücre aralarında bir köprü oluşturarak gen aktarımı yaparlar. Sonuçta her iki atadan da farklı bir hücre (rekombinant bakteri) oluşur. Bu çeşit üremeye konjugasyon (kavuşma) denir. Konjugasyon sonucunda kalıtsal çeşitlilik sağlanır. ibrcgl

16 d. Bakterilerde Üreme Bazı bakteriler olumsuz ortam şartlarını endospor oluşturarak atlatırlar. Bakteri parçalansa ve ölse bile, endospor ortam şartlarına dayanır. Şartlar normalleştiğinde gelişen endospor normal bakteriyi oluşturur. ibrcgl

17 d. Bakterilerde Üreme Endosporlar bakteriye göre, daha küçük, az sitoplazmalı, kalın çeperli ve metabolizması çok yavaştır. Bazı sporlar 120 °C de 15 dakika kalırsa ancak ölebilmektedir. ibrcgl

18 2. MAVİ – YEŞİL ALGLER Hücre yapısı bakımından bakterilere çok benzerler. Zarlı çekirdekleri ve zarlı organelleri yoktur. Hepsinde sitoplazmaya dağılmış klorofil pigmentleri vardır. Fotosentetik bakterilerden farkları, sitoplazmalarında fikosiyanin denilen mavi renk maddesi içermeleridir. Genellikle denizlerde, tatlı sularda verimli topraklarda yaşarlar. Hepsi fotosentetik olup, suyu ayrıştırdıkları için ortama oksijen verirler. ibrcgl

19 2. MAVİ – YEŞİL ALGLER Çoğu, havanın serbest azotunu bağlayarak toprakta azotlu bileşiklerin artmasını sağlarlar. Bunun için bitki gelişmesine yardımcı olurlar. Bölünerek ve sporlarla çoğalırlar. Tek tek veya koloni halinde yaşarlar. ibrcgl

20 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Canlı olarak kabul edildiklerinden, “en küçük organizmalar” olarak adlandırılabilirler. Ancak elektron mikroskobuyla görülebilirler. ibrcgl

21 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Virüsler; çoğalabilirler, kendilerine özgü nükleik asit içerirler, özel bir protein kılıfa sahiptirler ve içine girecekleri hücrenin zarını eritecek enzimlere sahiptirler. Bu özellikleri onları cansızlardan ayırır. Hücresel yapıda olmamaları, enzim sistemlerinin bulunmaması, sitoplazmalarının olmaması, organellerinin yokluğu ve dış ortamda kristal halde bulunmaları ise virüsleri diğer canlılardan ayıran özelliklerdendir. Özellikle kristal halde bulunmak cansızların özelliğidir. ibrcgl

22 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Virüsler ancak konak hücre içinde aktivite gösterebilirler. Bunun için “zorunlu hücre içi parazitleri” denir. Kendilerini çoğaltmak için konak hücrenin maddelerini harcarlar ve onun enzimlerini kullanırlar. ibrcgl

23 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Virüsler DNA veya RNA dan yalnız birisine sahiptirler. Bu kalıtsal yapıya genom denir. Bazıları bitki hücrelerinde, bazıları hayvansal hücrelerde, bazıları ise bakterilerde çoğalabilirler. ibrcgl

24 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Bakteriyofajlar ve hayvansal virüslerin çoğu “DNA virüsleri” adını alır. Bitkisel virüsler ve bazı hayvansal virüslere ise, “RNA virüsleri” denir. ibrcgl

25 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Virüsler, hacim olarak büyümezler ve bölünerek çoğalmazlar. Enzim sistemleri olmadığı için solunum, protein sentezi, beslenme, boşaltım gibi hayatsal olayların hiçbirini gerçekleştiremezler. ibrcgl

26 3. Hücresel Olmayan Canlılar Virüsler
Virüsler girdikleri hücrede yönetimi ele geçirirler ve hücrenin materyallerini kullanarak kendilerini çoğaltırlar. Sonuçta hücrenin parçalanmasına (lizis) neden olurlar. ibrcgl

27 3. Hücresel Olmayan Canlilar Virüsler
Bazı virüsler girdiği hücreyi öldürmez, ancak onun hızlı ve düzensiz olarak bölünmesine neden olur. Böylece kanserleşme ortaya çıkar. Bir virüs tarafından enfekte olmuş hücre ve doku bazı savunma maddeleri üretir. İnterferon denilen bu maddeler yeni bir virüs enfeksiyonunu engeller. ibrcgl

28 ibrcgl

29 PROTİSTA ALEMİ Bu alemin üyeleri, ökaryot yapılı bir hücrelilerdir. Nemli topraklardan, diğer canlıların vücutlarına, küçük su birikintilerinden okyanuslara kadar çok geniş ortamlara yayılmıştır. Tatlı sularda yaşayanlarında kontraktil kofullar bulunur. ibrcgl

30 1. Protozoa (Hayvansal Protistler)
Protista aleminin, daha çok hayvansal özellikteki türleri kapsar. Hepsi bir hücrelidir. ibrcgl

31 a. Silliler (Kirpikliler)
Hareketi sağlayan yapı, hücre yüzeyini kaplamış olan sillerdir. Hücre zarı kalınlaşıp sertleşerek pelikula adını alır. Hepsi heterotroftur. Besinlerini pinositoz ve difüzyonla alırlar. Bölünerek eşeysiz üreyebildikleri gibi, birçok türü konjugasyonla eşeyli üremeyi de gerçekleştirir. En gelişmiş ve tanınmış örneği Paramesyum (terliksi hayvan) dur. ibrcgl

32 a. Silliler (Kirpikliler)
Paramesyum da iki çekirdek bulunmakta olup, küçüğü üremeyi, büyüğü beslenme ve metabolizmayı düzenler. ibrcgl ibrcgl

33 b. Kamçililar Hareketi sağlayan yapıları kamçılarıdır. Hücreleri çepersizdir. Bazıları kloroplastlı olup fotosentez yaparlar. Örnek; Öglena. Ancak, bunlar karanlıkta kaldıklarında heterotrof olarak beslenirler. Öglenada ışığı karşı duyarlı göz noktası bulunur. Depo maddesi nişastaya çok benzer. Bazı kamçılılar insanda ve hayvanlarda parazit olup, bazı hastalıklara neden olur. Örnek : Tripanosoma adlı çeşidi, kan emici bir sinekle insana taşınır ve uyku hastalığına neden olur. ibrcgl

34 c. Kök Ayaklilar Belirgin bir hücre şekilleri yoktur. Hücre zarının uzantılarıyla geçici (yalancı) ayaklar oluştururlar. Bunlar, hem hareketi hem de besin almayı (fagositozu) sağlar. En tanınmış örnek amiptir. Amip’lerin bazıları insanda parazit yaşayarak amipli dizanteriye neden olur. Bazıları ise ağız boşluğunda ve kalın bağırsakta zararsız (kommensal) olarak yaşar. Sularda yaşayan bazıları ise kabuk oluşturur. ibrcgl

35 d. Sporlular Hepsi insanda, omurgalı ve omurgasız hayvanlarda parazit olarak yaşar. Hücre yapıları diğer protistlerden daha küçük ve daha basittir. Besinlerini sindirilmiş olarak alırlar. Spor oluşturarak çok hızlı üremeyi sağladıkları gibi; zaman zaman gamet oluşturarak eşeyli üremeyi de sağlarlar. Hareket organelleri ve kontraktil kofulları yoktur. Örnek: Plazmodyum malaria türü insanda sıtmaya neden olur. Anofel türü sivrisineklerle taşınır. ibrcgl

36 2. Civik Mantarlar Hücre çeperlerinin olmaması yönüyle gerçek mantarlardan (Fungi aleminden) ayrılırlar. Belirgin bir hücre şekilleri olmayıp, amipler gibi hareket ederler. Hepsi çok çekirdeklidirler. Çoğu zaman koloniler oluştururlar. ibrcgl

37 2. Civik Mantarlar Nemli ortamlarda yaşar ve saprofit olarak beslenirler. Sporla ürerler. Sporları sert bir çeperle örtülüdür. Bazı türleri diğer canlılarda parazittir. Depo karbonhidratları glikojendir. ibrcgl

38 3. Bir Hücreli Algler Hepsi çeperli, kloroplastlı ve fotosentetiktir. Depo karbonhidratları nişastadır. Sularda, ıslak ve nemli yerlerde yaşarlar. Çoğu kamçılı olup, yer değiştirebilir. Bazıları kolonileri meydana getirirler. Örnek: volvox, pandorina, vs. ibrcgl

39 ibrcgl

40 MANTARLAR (FUNGİ) ALEMİ
Hücreleri çeperli olduğu için, gerçek mantarlar diye de adlandırılır. Hepsi ökaryot hücrelidirler. Genellikle çok hücreli olarak yaşayan, klorofil içermedikleri için hazır besin tüketen canlılardır. Depo karbonhidratları glikojendir. Bazıları çok çekirdeklidir. ibrcgl

41 Spor oluşturarak eşeysiz üremeyi sağladıkları gibi, çoğu eşeyli üremeyi de gerçekleştirir. Bazıları ise tomurcuklanır (mayalar). Köksüleriyle (rizoit) kendilerini bir yere bağladıklarından yer değiştiremezler. Bir çoğu bitkilerde ve hayvanlarda parazit yaşayarak hastalıklara neden olur. Genel beslenme biçimleri saprofitliktir. Bu sayede organik artıkların parçalanmasına ve madde döngüsüne katkı yaparlar. Mantarlar; küfler, mayalar, paslar ve şapkalı mantarlar olarak gruplandırılabilir. ibrcgl

42 ibrcgl

43 HAYVANLAR ALEMİ Hepsi çok hücrelidir. Çok azı mikroskobik (tenyalar, su pireleri), çoğu ise makroskobiktir. Hepsi heterotrof olarak beslenir. Hücrelerinde çeper ve plastitler yoktur. Sentrozomları bulunmakta olup, depo karbonhidratları glikojendir. ibrcgl

44 Çoğunlukla, bir yere bağlı olmadıklarından ve kasları bulunduğundan yer değiştirebilirler. Süngerler hariç tutulursa, hepsinin sinir sistemi vardır. Çoğu ayrı eşeyli olarak ürer. Eşeysiz üreme yapabilen türleri azınlıktadır. ibrcgl

45 Omurgali Hayvanlar Baştan (merkezi sinir sisteminden) çıkan sinirler vücuda sırt tarafından ve omurga iskeleti içinden dağılır. Dolaşımları kapalıdır. Kandaki oksijen bağlayıcı pigmentler alyuvarlarda bulunur. Duyu organları gelişmiş yapıdadır. Amfiyoksüs gibi ilkel kordalılarda kıkırdak veya kemik bulunmaz. Hepsi ayrı eşeylidir. ibrcgl

46 a. Baliklar Solungaç solunumu yaparlar. Üyeleri yüzgeç şeklindedir. Denizlerde ve tatlı sularda yaşar, dış döllenme ve gelişme yaparlar. Vücutları zaman zaman dökülebilen pullarla örtülüdür. Değişken ısılı (soğuk kanlı) hayvanlardır. Bazılarının iskeleti sadece kıkırdaktan oluşur (köpek balıkları gibi). Çoğunluğu kemikli balıklara ait türler oluşturur. ibrcgl

47 Kıkırdaklı ve Kemikli Balık Örnekleri
ibrcgl Kıkırdaklı ve Kemikli Balık Örnekleri

48 b. Amfibiler (Kurbağalar)
ibrcgl Dış döllenme ve gelişme yaptıklarından suya bağımlıdırlar. Bazılarının erginleri karalarda da yaşayabilirler. Bunun için bu gruba amfibi (iki yaşayışlılar) denir.

49 b. Amfibiler (Kurbağalar)
Değişken ısılıdırlar. Başkalaşım (metamorfoz) geçirirler. Larva evresinde balıklar gibi yaşarlar. Ergin evrede kuyruklu olanlarına semender denir. ibrcgl

50 c. Sürüngenler Solunum organları akciğerlerdir. İç döllenme ve dış gelişme yaparlar. Derileri kuru ve pulludur. Pullar kaynaşmış olup, dökülmezler. Vücut ısıları değişkendir. Sıcak ve kurak ortamları severler. Yılanlar, kertenkeleler, timsahlar ve kaplumbağalar olmak üzere dört takıma ayrılırlar. ibrcgl

51 Sürüngenler Sınıfının Yaşayan Takımları
c. Sürüngenler ibrcgl Sürüngenler Sınıfının Yaşayan Takımları

52 d. Kuşlar Sıcak kanlı (sabit ısılı) hayvanlardır. Üremeleri ve gelişmeleri sürüngenler gibidir. Vücutları tüylerle örtülüdür ve deride yağ bezleri vardır. Dişleri yoktur. ibrcgl

53 ibrcgl Akciğerlerinde büyük hava keseleri bulunur. Gaga ve pençe gibi yapıları yaşadıkları ortama ve beslenme biçimine uyumludur. Kivi, ördek, tavuk, pelikan ve şekilde gösterilenler değişik örneklerdendir.

54 e. Memeliler Kuşlar gibi sabit ısılıdırlar. Vücut kıllarla örtülüdür. Deride yağ ve ter bezleri vardır. Dişleri gelişmiştir. Yavrularını sütle beslerler. İç döllenme ve iç gelişme yaparlar. Çoğu doğurur. Soluk alıp vermede etkili, kaslı bir diyaframları ve kulak kepçeleri vardır. ibrcgl

55 e. Memeliler Çoğunda olgunlaşmış alyuvarlar çekirdeksizdir. Balina, yunus, fok, deve, zürafa, koyun, tavşan, fare, sığır ve daha bir çok cins plasentalı memeliler grubundandır. Kanguru ve koala gibi cinsler keseli memeliler grubuna girer. En az türü bulunan memeli grubu ise, gagalı memelilerdir. Örnek; Ornitorenk (Platipus). ibrcgl

56 ibrcgl

57 BİTKİLER ALEMİ Hepsi çok hücreli, hücre yapıları ise ökaryottur. Hücreleri çeperli, çeperin esas maddesi ise selülozdur. Klorofil molekülleri kloroplastlar içinde kümelenmiştir. Kloroplasttan başka, kromoplast ve lökoplast gibi renk pigmentleri de vardır. Depo karbonhidratları nişastadır. ibrcgl

58 BİTKİLER ALEMİ Yeşil bitkilerin hepsi ototrof olup, ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Çoğunluğu toprağa bağlı olduğundan yer değiştiremezler. ibrcgl

59 1. Sporlu (Çiçeksiz) Bitkiler
Üreme ve gelişmelerinde çiçek ve tohum oluşturamazlar. Spor oluşturarak eşeysiz üremeyi, gamet oluşturarak eşeyli üremeyi gerçekleştirirler. Bu iki üreme çeşidi birbirinin devamı şeklindedir ve olaya döl almaşı denir. Üreme bakımından suya bağımlıdırlar. İletim demetlerinin (damarların) bulunup, bulunmamasına göre iki gruba ayrılırlar. ibrcgl

60 a. Damarsiz Sporlu Bitkiler
Yaprak, kök ve gövdeleri yoktur veya çok basittir. Çok hücreli “algler (yeşil su yosunları)” bu grubun en basit yapılı üyeleridir. Bunlar denizlerde, tatlı sularda ve nemli yerlerde yaşayabilirler. ibrcgl

61 b. Damarli Sporlu Bitkiler
Vücut yapısı bakımından daha gelişmiş olduklarından ve karalarda yaşamaya uyum sağladıklarından, madde taşınmasına ihtiyaçları vardır. Bunu damarlarla gerçekleştirirler. ibrcgl

62 b. Damarli Sporlu Bitkiler
Kök, gövde ve yaprakları bulunmakta, ancak tohumlu bitkilerden biraz daha basittir. En önemli grupları, eğreltiler, at kuyrukları ve kibrit otlarıdır. ibrcgl

63 2. Tohumlu (Çiçekli) Bitkiler
Hepsi damarlı olup, kök, gövde ve yaprakları gelişmiştir. Üreme hücreleri (polen, yumurta) çiçeklerde oluşur. Eşeyli üremelerini tohum oluşturarak gerçekleştirirler. Doku ve organları iyi gelişmiş olup, kök, gövde ve yaprakları belirgindir. Tohumun meyve tarafından örtülüp, örtülmemesine göre iki alt bölüme ayrılır. ibrcgl

64 a. Açik Tohumlu (Kozalakli) Bitkiler
Tohumlarındaki çenek sayısı çok değişken olup, tohumları örten bir meyve veya örtü yoktur. Bu grubun bitkileri, genellikle iğne yapraklı veya pul yapraklı olup, hepsi çok yıllık çalı ve ağaçlardır. ibrcgl

65 ibrcgl Hemen hepsi kışın yaprığını dökmez ve düzenli kambiyum halkaları sayesinde enine kalınlaşma gösterirler. En önemli cinsleri; çam, sedir, köknar, mazı, ardıç, servi, ladin, porsuk, sikas ve ginkgo olarak sıralanabilir.

66 b. Kapali Tohumlu Bitkiler
Tohumlar meyve tarafından örtülmüştür. Çiçeklerinde çanak ve taç yapraklar da vardır. Meyve tohumun yayılmasına yardımcı olur. Tohumlardaki çenek sayısına göre iki alt gruba ayrılır. ibrcgl

67 Tek Çenekliler: Tohumda bir tane çenek vardır
Tek Çenekliler: Tohumda bir tane çenek vardır. Damarlanma genellikle paralel tiptedir. Çoğu tek yıllık otsu bitki, çok azı (palmiye ve muz gibi) ise çok yıllık bitkilerdir. En önemli örnekler; zambak, soğan, lale, tahılgiller, muz, palmiye, kuşkonmaz ve orkide olarak sıralanabilir. ibrcgl

68 ibrcgl Çift Çenekliler : Tohumlarında iki tane çenek bulunur. Yapraklar çok değişken şekilli ve ağsı damarlıdır. Kökler çoğunda kazık tiptedir. Otsu türlerde basit kambiyum, odunsu ve çok yıllık olanlarında ise gelişmiş kambiyum halkaları vardır. Enine kalınlaşma görülür ve iletim demetleri düzenli dizilmiştir.

69 Çift Çenekliler Erkek ve dişi organlar, genellikle aynı çiçekte bulunmakta olup, bazı gruplarda farklı çiçeklerde bulunabilir. Etrafımızda gördüğümüz otsu ve odunsu bitkilerin çoğu bu gruptandır. Kabakgiller, baklagiller, toplu çiçekliler, turpgiller, gülgiller en önemli familyalardır. ibrcgl

70 Soru Canlıların bilimsel olarak adlandırılmasında kullanılan yönteme göre; I. Capra domesticus II. Felis domesticus III. Canis lupus IV. Felis leo olarak adlandırılan canlıların cins ve tür adlarına bakarak, hangilerinin birbirleriyle diğerlerinden daha yakın akraba olduğu düşünülebilir? A) I ve II               B) I ve III               C) II ve III             D) II ve IV               E) III ve IV Cevap D ibrcgl

71 Ekoloji Dunya Ortami Canlilar
Yaşam alanlarının tamamı ve içinde yaşayan canlıların oluşturduğu yapıya Biyosfer ya da Ekosfer denir. Bir bireyin veya türün doğal olarak yaşayıp, üreyerek, gelişebildiği yere habitat denir. Kısaca ”canlının adresi” denebilir. Biyosferi oluşturan birimlerin sırası; “birey, populasyon, kommunite, ekosistem” şeklindedir. ibrcgl

72 Ekoloji Dunya Ortami Canlilar
Kommünite: Bir habitata yerleşmiş populasyonlar topluluğuna kommünite adı verilir. Kommünitede çok sayıda tür bulunur. Ekosistem: Kommünitenin, cansız ortamıyla oluşturduğu birliğe ekosistem denir. Ekosistemler, tabiatın küçültülmüş birimleridir. ibrcgl

73 A. POPULASYONLAR Bir türün, doğanın belli bir bölgesine yerleşmiş bireylerinin topluluğuna populasyon denir. Bir türe ait bireyler farklı bölgelerde farklı populasyonlar meydana getirebilir. ibrcgl

74 1. Populasyonlarin Özellikleri
Populasyonlar bulundukları ortamın şartlarından etkilenerek büyüyüp, küçülebilir ve zamanla değişikliğe uğrayabilir. Populasyondaki bireylerin sayısı iç ve dış faktörlerin etkisiyle değişebilir. Doğumlar ve iç göçler birey sayısını artırırken, ölümler ve dış göçler birey sayısını azaltır. ibrcgl

75 1. Populasyonların Özellikleri
Yukarıdaki formülde populasyon büyüklüğündeki değişme pozitif (+) ise populasyon büyüyerek gelişmekte, negatif (-) ise populasyon gerilemekte ve küçülmektedir. Bir populasyona birim zamanda katılan fert sayısı populasyonun doğum oranını, ayrılan fert sayısı populasyonun ölüm oranını verir. ibrcgl

76 1. Populasyonların Özellikleri
Belli bir zamanda birim alanı işgal eden birey sayısına populasyon yoğunluğu denir. Belirli şartlar altında bir ekosistemde veya habitatda yaşayan bir türe ait bulunabilecek en yüksek fert sayısına populasyonun taşıma kapasitesi denir. Denge halindeki populasyonlarda genç, yetişkin ve yaşlı birey sayıları eşit olarak dağılmıştır. Genç ve yetişkin bireylerin yoğun olduğu bir populasyon gelişmekte ve hızlı büyümektedir. Yaşlı bireylerin daha yoğun olduğu bir populasyon gerilemekte ve küçülmektedir. ibrcgl

77 2. Populasyonların Dengelenmesi (Devri)
Tabiat şartlarının normal seyrettiği durumlarda, her populasyon belli zaman periyodunda dengelenir. Aynı habitatta yaşayan birçok populasyon birbirleriyle yarışır ve rekabet eder. Hatta bazı türler diğer bir türü besin olarak kullanır. Böyle iki türün populasyon değişim grafiği de şöyle gerçekleşir: ibrcgl

78 Grafikteki X ve Y noktaları önemlidir
Grafikteki X ve Y noktaları önemlidir. X noktasında yiyici tür maksimum sayıya ulaşmış ancak besin bitmiştir. Açlık ve toplu ölümler başlar. Y noktasında ise yenen tür minimum sayıya düşmüştür. Ancak diğerinin toplu olarak ölmesiyle serbest kalıp tekrar gelişir. Populasyonların büyüyüp küçülmesini sağlayan dengeleyici faktörlerin en önemlileri besin miktarı, yaşam alanı, dış ve iç göçler, ışık, nem, sıcaklık, besin, artık maddeler, deprem, savaş, bulaşıcı hastalıklar, yangın ve düşmanlar şeklinde sıralanabilir. ibrcgl

79 3. Hayvan Toplulukları Populasyonu meydana getiren bireyler bulundukları ortamda tek tek ya da topluluklar halinde yaşayabilirler. Özellikle hayvanlar biraraya gelerek topluluklar halinde yaşamaktadır. Bu toplanma belli bir iş için, belli bir zamana mahsus olabileceği gibi sürekli de olabilir. Bu şekilde sürekli olan topluluklara sosyal grup denir. Bal arıları, termitler ve karıncalar sosyal grubun en iyi örnekleridir ibrcgl

80 Topluluk Oluşturmanın Amaçları:
3. Hayvan Toplulukları Topluluk Oluşturmanın Amaçları: Hayvanlar en çok; besin bulma, üreme, yavru bakımı, yuva kurma, avlanma, göç etme, tabiat şartlarından ve düşmanlarından korunma gayeleriyle birarada bulunurlar. ibrcgl

81 B. BESLENME İLİŞKİLERİ Dünyamızdaki bütün canlılar beslenme bakımından ototrof ve heterotrof olarak iki grupta toplanabilir.  İnorganik maddelerden organik besin yapanlara, ototrof (üretici) denir. Bunu yapamayıp da hazır organik besin kullananlara da heterotrof (tüketici) denir. ibrcgl

82 ibrcgl

83 1. Ototrof Canlılar Fotosentez yapanlar (Fotoototroflar) ve kemosentez yapanlar (Kemoototroflar) olarak iki grupta toplanabilir. a. Fotosentez Yapanlar : Yeşil bitkiler, bazı bakteriler, mavi-yeşil alg'ler ve bazı tek hücreliler tarafından klorofillerde gerçekleştirilir. ibrcgl

84 b. Kemosentez Yapanlar Işık enerjisi kullanılmaz. Sadece bazı bakteri türleri tarafından gerçekleştirilir. Klorofil ve kloroplastları yoktur. Kimyasal enerjiyi kullanarak CO2 ve H2O yu birleştirerek organik besin yaparlar. ibrcgl

85 2. Hem Ototrof, Hem Heterotrof Olanlar
Bu gruptaki canlılara en güzel örnek böcekçil bitkilerdir. Böcekçil bitkiler azotça fakir topraklarda yaşamakta olup, topraktan alamadıkları azotu böcekleri yakalayarak onların proteinlerinden karşılarlar. Bu yönleriyle besini hazır aldıkları için heterotrofturlar. Böceği yakaladıktan sonra sindirim enzimlerini dış ortama salgılayarak, yakaladıkları böceği sindirir. Sonra onun amino asitlerini hücre içine alırlar.        ibrcgl

86 2. Hem Ototrof, Hem Heterotrof Olanlar
Böcekçil bitkiler aynı zamanda fotosentez yaparak nişasta ve diğer karbonhidratlarını kendileri üretirler. Bu yönleriyle ise besin ürettikleri için ototrofturlar. ibrcgl

87 3. Heterotrof Canlılar Organik besinlerini hazır olarak alan canlılardır. Besinleri alma biçimine göre üçe ayrılır. a. Holozoik Yaşam : Besinlerini daha çok katı ve büyük parçalar halinde alan canlılardır. ibrcgl

88 Etçiller (Karnivorlar) : Daha çok hayvansal besinlerle beslenirler
Etçiller (Karnivorlar) : Daha çok hayvansal besinlerle beslenirler. Aslan, kedi, kurt bu gruba örnek verilebilir. Otçullar (Herbivorlar) : Daha çok bitkisel kaynaklı besinlerle beslenirler. Keçi, Koyun, İnek, Kaplumbağa, Kirpi bu gruba örnek verilebilir. Bu hayvanların diş yapıları ve sindirim sistemleri selülozu sindirecek şekilde özelleşmiştir. Etçil ve Otçullar (Omnivorlar) : Hem bitkisel hemde hayvansal kaynaklı besinlerle beslenirler. İnsan, bazı balıklar, bazı kuşlar bu gruba girer. Dişleri hem parçalayıcı, hem kesici olarak bulunur. ibrcgl

89 b. Simbiyoz (Birlikte) Yaşam
Bu gruptaki canlılar birbirleri üzerinde veya içinde yaşarlar. Bazı birlikler zararlı, bazıları faydalıdır. Kommensalizm: Zararsız bir birliktir. Beraber yaşayan canlılardan biri fayda elde ederken diğerinin faydası veya zararı yoktur. İnsanların ağız ve bağırsak bölgelerinde yaşayan bazı bakteriler bu şekildedir. Köpek balıkları ile onların karın bölgelerine tutunarak yaşayan Echeneis balıkları da buna örnektir. Bu balıklar köpek balığının parçaladığı besinleri kullanırken köpek balığına fayda veya zarar vermezler. ibrcgl

90 b. Simbiyoz (Birlikte) Yaşam
Mutualizm: Karşılıklı fayda esasına dayalı bir yaşam birliğidir. Likenler mantarlarla, alglerin (su yosunları) oluşturduğu bir mutualist yaşam örneğidir. Mantar, su yosununa CO2 ve H2O verirken, bunun karşılığında O2 ve besin alır Parazitlik : Beraber yaşayan iki canlıdan biri fayda görür. Bu esnada faydalandığı canlıya zarar verir. Bu yüzden bu birliklere zararlı birlikler denir. İki canlı ayrılacak olursa, fayda gören bu faydayı kaybettiği için yaşamını yitirebilir. ibrcgl

91 PARAZİTLİK ÇEŞİTLERİ:
Parazitler canlının dış kısmına yerleşmişse bunlara ektoparazit (dış parazit) denir. Bunların sindirim sistemleri vardır. Örneğin, keneler, bitler, pireler v.b. Parazitler canlının iç kısmına yerleşmişse bunlara Endoparazit (İç parazit) denir. Bunların sindirim sistemleri yoktur. Örneğin, plazmodyum mikrobu, bağırsak kurtları, tenyalar v.b. Parazitler canlı bir hücre olmadan hiç bir canlılık özelliği göstermiyorsa bunlara mecburi parazit denir. Örneğin, virüsler ibrcgl

92 PARAZİTLİK ÇEŞİTLERİ:
Bazı bitkiler fotosentez yapabildikleri halde, kök sistemleri gelişmediği için su ve mineral madde ihtiyaçlarını emeç adı verilen kökleriyle üzerinde yaşadıkları bitkinin odun borularından (ksilem) alırlar. Bunlara yarı parazit bitkiler denir. Örneğin, ökse otu. Bazı bitkiler fotosentez yapamadıkları için bütün ihtiyaçlarını üzerinde yaşadıkları bitkiden karşılarlar. Bunlara tam parazit bitkiler denir. Örneğin, küsküt otu. ibrcgl

93 c. Saprofit (Çürükçül) Yaşam :
Bu gruptaki canlılarda sindirim sistemi tam gelişmemiştir. Bu yüzden besinlerini bulundukları ortamlardan “yarı sindirilmiş sıvılar” olarak alırlar. Bazıları salgıladıkları enzimlerle hem kendi besinlerini kısmen sindirmiş olurlar, hem de organik artıkları parçalayarak ölmüş bitki ve hayvan artıklarını ortadan kaldırırlar. Bu sayede tabiattaki madde devri'ne önemli katkıda bulunmuş olurlar. ibrcgl

94 C. EKOLOJİK KAVRAMLAR Ekoloji; organizmalar ve onların çevresiyle olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalıdır. ibrcgl

95 Biyosfer (Ekosfer) Okyanusların 1000 metre derinliğine kadar ve deniz seviyesinden 6 bin m yüksekliğe kadar uzanan, canlıların yaşayabildiği alandır. Kısaca hava, toprak ve sulardan oluşan canlı küredir. ibrcgl

96 Biyosfer (Ekosfer) Ekosistemlerin kesişme noktaları birden fazla iklime ait özellikler gösterir. Normal bir ekosistemden daha çok tür çeşidi barındıran bu geçiş bölgelerine ekoton denir. Bir bölgede yaşayan hayvanların tamamına fauna, bitkilerin tamamına da flora denir. Canlıların üzerinde yaşadığı ve hayatın devamı için gerekli kaynakları içeren büyük bölgelere biyotop denir. ibrcgl

97 Biyosfer (Ekosfer) Biyosferdeki yaşama birlikleri, Komünite'ler ve Ekosistemler'dir. Belli bir alanda yaşayan bütün populasyonlar komüniteyi oluşturur. Bu populasyonlar cansız ortamla (fiziki çevreyle) beraber ekosistemleri meydana getirir. ibrcgl

98 Biyosfer (Ekosfer) Yaşama birlikleri kara ve su ekosistemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Komünite'deki bazı türler fert sayıları ve faaliyetleri bakımından daha belirgindirler. ibrcgl

99 Biyosfer (Ekosfer) Böyle türlere baskın türler denir. Karalarda ışığı seven bitkiler en baskın türlerdir. Bu baskın türlerden dolayı, çam ormanı, ardıç ormanı gibi isimlendirmeler yapılır. Su ekosisteminde ise belirli baskın tür yoktur. Baskın türler çevre şartlarının etkisiyle yerini başka türlere bırakabilir. Buna da süksesyon denir. ibrcgl

100 D. EKOSİSTEMLER Ekosistem'ler tabiattaki olayların meydana geldiği küçültülmüş birer model'dirler. Bir yaşama birliği olan ekosistemde üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olmak üzere üç canlı grubu bulunmalıdır. Üreticileri, fotosentetik ve kemosentetik canlılar oluşturur. Tüketicileri ise en çok etçil ve otçullar oluşturur. Ayrıştırıcılar ise saprofit bakteri ve mantarlardan meydana gelir. ibrcgl

101 D. EKOSİSTEMLER Ekosistemlerde bir besin ve enerji zinciri olup, bunun ana kaynağı güneştir. Enerji ve maddelerin devirli olarak kullanılması ekosistemlerin en önemli görevidir. Ekosistem'de ototrofların gerçekleştirdiği en önemli olay fotosentez, heterotrofların solunum ve saprofitlerin gerçekleştirdiği en önemli olay ise organik artıkların çürütülmesidir. ibrcgl

102 E. MADDE DÖNGÜLERİ Yaşama birliklerinde ve onun büyütülmüşü olan tabiatta canlılığın aksamadan devam edebilmesi için bazı önemli maddelerin, kullanılan kadar da üretilmesi gerekmektedir. Buna madde devri denir. ibrcgl

103 E. MADDE DÖNGÜLERİ Doğadaki karbonun canlı gruplarında ve cansız ortamda izlediği yolu yukarıdaki şekilden takip edebilirsiniz. Azot bütün canlılar için çok önemlidir. Enzim, DNA, RNA, yapısal protein, ATP, vitamin gibi birçok hayatsal molekül azot içerir. ibrcgl

104 ibrcgl

105 ibrcgl Her canlının, organik veya inorganik olarak azotu temin etmesi yukarıda gösterilmiştir.

106 ibrcgl Bütün canlılar için su vazgeçilmez bir sıvıdır. Hem canlılarda, hemde fiziksel şartlarla döngüsünü tamamlar.


"Ibrcgl." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları