Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İSLAMIN GENÇLERE VERDİĞİ ÖNEM

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İSLAMIN GENÇLERE VERDİĞİ ÖNEM"— Sunum transkripti:

1 İSLAMIN GENÇLERE VERDİĞİ ÖNEM
MEHMET BAŞTÜRK HAZIRLAMIŞTIR Mehmet__basturkæhotmail.com Facebook TC Mehmet Baştürk

2 اِذْ اَوَى الْفِتْيَةُ اِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا اٰتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ اَمْرِنَا رَشَدًا Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi. Kehf, 18/10 İslamda İMAN temeldir. Onun içindir ki İmam-ı Azam efendimiz iman konusunda yazdığı esere FIKHI EKBER demiştir. İman konusunda delil ayet ve mütavatir hadisdir. Ahad hadis itikat konusunda delil olmaz. كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. Enbiya, 21/35

3 فَمَا اٰمَنَ لِمُوسٰى اِلَّا ذُرِّيَّةٌ مِنْ قَوْمِهٖ عَلٰى خَوْفٍ مِنْ فِرْعَوْنَ وَمَلَائِهِمْ اَنْ يَفْتِنَهُمْ وَاِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِى الْاَرْضِ وَاِنَّهُ لَمِنَ الْمُسْرِفٖينَ Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir (gençlik) bölümünden başkası Mûsâ'ya iman etmedi. Çünkü Firavun, o yerde zorba bir kişi idi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi. Yunus, 10/83

4 وعن علي رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # كَيْفَ بِكُمْ إذَا فَسَقَ فِتْيَانُكُمْ، وَطَغَى نِسَاؤُكُمْ. قَالُوا: يَا رَسُولَ اللّهِ؛ وَإنَّ ذلِكَ لَكَائِنٌ. قَالَ: نَعَمْ وَأشَدُّ. كَيْفَ إذَا لَمْ تَأمُرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَلَمْ تَنْهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ؟ قَالُوا: يَا رَسُولَ اللّهِ، وَإنَّ ذلِكَ لَكَائِنٌ؟ قَالَ: نَعَمْ وَأشَدُّ. كَيْفَ بِكُمْ إذَا أمَرْتُمْ بِالْمُنْكَرِ وَنَهَيْتُمْ عَنِ الْمُعْرُوفِ؟ قَالُوا: يَا رَسُولَ اللّهِ، وإنَّ ذلِكَ لَكَائِنٌ؟ قَالَ: نَعَمْ وَأشَدُّ. كَيْفَ بِكُمْ إذَا رَأيْتُمْ الْمَعْرُوفَ مُنْكَراً وَالْمُنْكَرَ مَعْرُوفاً، قَالُوا يَا رَسُولَ اللّهِ، وَإنَّ ذلِكَ لَكَائِنٌ؟ قَالَ: نَعَمْ[. Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün): "Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?" diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): "Ey Allah'ın Resulü, yani böyle bir hal mi gelecek?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti: "Emr-i bi'lma'rufta bulunmadığınız, nehy-i ani'lmünker  yapmadığınız vakit haliniz ne olur?" diye sordu. (Yanındakiler hayretle): "Yani bu olacak mı?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler: "Münkeri emredip, ma'rufu yasakladığınız zaman haliniz  ne olur?" (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): "Ey Allah'ın Resulü! Bu mutlaka olacak mı?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler: "Ma'rufu münker, münkeri de ma'ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?" (Yanındaki Ashab): "Ey Allah'ın Resûlü! Bu mutlaka olacak mı?" diye sordular. "Evet, olacak!" buyurdular."İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/432.

5 AÇIKLAMA: İslam'ın en şa'şaalı şekilde yaşandığı bir anda, zamanımızdaki içtimâî bozukluğu olduğu gibi görüp tasvir etmek, gerçekten lisan-ı nübüvvete has bir hadisedir, tam bir mucizedir. Resulullah tedricen şu hallerin vukua geleceğini haber vermektedir: 1) Gençlerin taşkınlığı, kadınların azması. 2) Emr-i bi'lma'ruf ve nehy-i ani'lmünkerin terki. 3) Münkerin emredilmesi, ma'rufun yasaklanması. 4) Ma'rufun münker münkerin ma'ruf addedilmesi. Hadisin siyakından şu husus anlaşılmaktadır: Bu içtimâî ve dinî bozuklukların ilk halkasını, gençlerin ve kadınların ihmal edilerek İslamî terbiye ile yeterince terbiye edilmemesi teşkil etmektedir. Bu hal zamanla emr-i bi'lma'rufun terkine müncer olmaktadır. Emr-i bi’l-ma’rufun terki, zamanla münkerin emrine, ma’rufun nehyine sebep olmaktadır. Bozulmanın son halkasını ma'rufun münker bilinmesi, münkerin de ma'ruf sayılması teşkil etmektedir. Bu hal, değerler sisteminin alt-üst olması, tersine dönmesidir. Günümüzde ilericilik, çağdaşlık, laiklik yaftası altında ta'mime çalışılan beşerî değerler sistemi, dinî açıdan ma'rufun münker addedilmesinden başka bir şey değildir. Keza çağdışılık, gericilik, yobazlık, anti laisizm şeklinde ifade edilen hususlar da ma'rufun münker addedilmesinden başka bir mâna taşımaz. Resulullah'ın gerçek bir mucizesi olarak değerlendirdiğimiz bu hadisinin bir  başka dikkat  çeken yönü, bu hallere düşecek kimselerin ümmet mefhumuna dahil olmasıdır. Yani İslam'ın dışında, gayr-ı müslimlerin kafalarında gelişip, hayatlarında yaşanacak bozukluklar olmayıp, bizzat Müslümanlara intikal edeceğinin bu hallerin Müslümanlarca benimseneceğinin  ifade  edilmiş olmasıdır. Dediğimiz gibi, en azından memleketimizde bu halleri son zamanlarda iyice müşahede eder hale geldik

6 وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: سَبْعَة يُظِلُّهُم اللّهُ في ظِلِّّهِ يَوْمَ َ ظِلَّ إَّ ظِلُّهُ: إمَامٌ عَادِلٌ، وَشَابٌّ نَشَأ في عِبَادَةِ اللّهِ، وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّقٌ بِالْمَسْجِدِ حَتّى يَعُودَ إلَيْهِ، وَرَجَُنِ تَحَابّا في اللّهِ، اجْتَمَعَا عَلى ذلِكَ وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ، وَرَجُلٌ دَعَتْهُ امْرأة ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمَالٍ فقَالَ: إنِّى أخَافُ اللّهَ، وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ فأخْفَاهَا حَتّى َ تَعْلَمَ شِمَالهُ مَا تُنْفِقُ يَمِينُهُ، وَرَجُلٌ ذَكَرَ اللّه خَالِياً ففَاضَتْ عَيْنَاهُ Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Yedi kişi var, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgeler: * Adil imam, * Allah'a ibadet içinde yetişen genç, * Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimse * Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için biraraya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi, * Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde: "Ben Allah'tan korkarım" de(yip icabet etmey)en kimse, * Sağ eliyle verdiğini sol eli görmeyecek kadar gizli bir şekilde sadaka veren kimse, * Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimse." İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/276.

7 وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ دَعَا الى هُدىً كَانَ لَهُ مِنْ ا‘جْرِ مِثْلُ أجُورَ مَنِ اتَّبَعَهُ َ يَنْقُصُ ذلِكَ مِنْ أجُورِهِمْ شَيْئاً، وَمَنْ دَعَا الى ضََلَةِ كَانَ عَلَيْهِ  مِنَ ا“ثْمِ مثْلُ آثَامِ مَنِ اتَّبَعَهُ َ يَنْقُصُ مِنْ آثَامِهِمْ شَيْئاً Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir hidayete davette bulunursa, buna uyanların sevaplarının bir misli ona gelir ve bu durum, onların ücretlerinden hiçbir şey eksiltmez. Kim bir dalâlete çağrıda bulunursa, buna uyanların günahlarından bir misli de ona gelir ve bu onların günahlarından hiçbir eksiltme yapmaz."İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/

8 .Bu hayata doğumla merhaba diyip, hayatımızı belli zaman geçirdikten sonra ölümle karşı karşıya geliyoruz. Yaşadığımız dünya hayatına Yüce Rabbimizin koymuş olduğu kanun bu. Her canlı doğup, gençlik ve yaşlılık hayatını geçirdikten sonra dünyadan ayrılıyor. Bazen hayat yaşlılığa varmadan gençlikte de son bulabiliyor. Bu sebeple ne zaman ayrılacağımızı bilemediğimiz bu dünya hayatında Yaratanın ve insanların razı olacağı davranış şekillerini yapmak suretiyle mutluluğu yakalamamız mümkün olacaktır. .İnsan hayatının en verimli çağı gençliğidir. Her şeyin tadının en güzel alındığı, her zorluğun üstesinden gelebilme gücünün en üst seviyede olduğu, hayatın her renginin insana en canlı geldiği zaman dilimidir gençlik. Gençliğini güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip gençliğinin kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır. .Genç dilimizde,  yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı anlamında kullanılmaktadır. Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy anlamında mecazi anlamı da mevcuttur. Gençlik ise, insan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemini ifade etmektedir. Tariflerden yola çıkarak, gençlik hem maddi anlamda kişinin bedeninde tezahür eden bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmakta, hem de manevi anlamda ruhsal yapıyı teşkil eden duygularımızı ifade eden bir anlam olarak ta ifade edilmektedir. .Gençlik dönemi ister kendisine sıkıntı getirmesi anlamında isterse kendine mutlu bir gelecek hazırlaması anlamında insanoğlunun en önemli dönemidir. Gençlik o kadar önemli bir dönemdir ki, Yaratanın razı olacağı bir hayat içerisinde olunması halinde müjdelerin en büyüğü vardır. Bu müjdeyi Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu yedi sınıftan biride Allah’a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir." (1) .Gençlik dönemi kişinin buluğ çağına ermesiyle daha farklı bir boyut kazanır. Artık kişi kendisinin fizyolojik yapısını keşfetmeye başlamakta, biyolojik değişimlerini daha yakından takip edebilmektedir. Bu sebeple gençliğin başladığı dönem kişinin eğitim ve öğretim hayatının en yüksek seviyede devam ettiği, zihin melekelerinin daha iyi çalıştığı, enerjinin doruğa çıktığı bir dönemdir. Bu sebeple gençlik çağında bulunan evlatlarımızı kontrol altında tutabilmek çok kolay olmamaktadır.

9 .Kültürün aktarılmaya başlandığı, bir milletin geçmişinden getirdiği önemli örf ve geleneklerin insanlara benimsetildiği en önemli dönem gençliktir. Milli ve manevi değerler ışığında kişilerin kimliğinin, karakterlerinin ve kişiliklerinin oturması yine bu döneme rastlamaktadır. Ayrıca ister iyi alışkanlıklar isterse kötü alışkanlıklar olsun bu gençlik dönemi insanoğlunun hayatının birçoğuna aktaracağı alışkanlıkları kazandığı bir çağdır. Arkadaşlık döneminin geliştiği, insanların belki de uzun yıllar hayatlarını ve fikirlerini paylaşacağı insanlarla dostlukların kurulduğu bir dönemdir gençlik. Yine aile yuvasının kurulması, bu yuvanın kurulması neticesinde aile hayatının mutluluk veya sıkıntılar içerisinde devam etmesini sağlayan temeller yine gençlik döneminde atılmaktadır. Saymış olduğumuz ve daha birçok önemli sebeplerden dolayı gençlik hayatı, asla boş verilecek ve umursanmayacak bir dönem değildir. Bunun aksine ihmalin en minimum seviyeye indirilmesi gereken dönemlerin başında gençlik gelmektedir ki, bu dönemin ihmalinin telafisi hem bireylere hem de toplumlara çok yaralar açmakta ve çok zararlar getirmektedir. .İslam Dini gençliğin güzel geçirilmesine çok önem vermiş, bu zaman diliminde insanlığın hayatını sıkıntıya sokacak davranışlar yasaklanmıştır. Bu dönemde yetişen bireylerin görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirebilme gücünü kazandırma vazifesi başta anne ve babalara, sonra da bütün topluma düşmektedir. .Gençlerimize hem maddi alanda hem de manevi alanda vermemiz gereken birçok önemli hususlar mevcuttur. Manevi hayatlarının gelişmesinde ilk başta vermemiz gereken en önemli sorumlulukların başında inanç gelmektedir. Bu manada Allah’ı, Peygamberimizi, Kitabımızı ve Dinimizi tanımanın kalbe yerleşeceği çağ gençlik çağıdır. İman alanında bireyin sağlam bir inançla donatılması gelecekte hatalara düşmesini engelleyecekken, inanç problemlerinin en çok yaşandığı gençlik döneminde bu problemler bitirilmezse hayatın kalan kısmında dünya ve ahiret açısından sıkıntılar getirecek bir hayat yaşanmaya başlanacaktır. Bu sebeple gençlerimize kazandıracağımız en önemli değerlerin başında iman ve inanç hususları gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle, hiç bir doğan çocuk yoktur ki; (İslam) fıtratı üzere doğmuş olmasın! Sonra annesi; babası onu Yahûdileştirir, Hıristiyanlaştırır ve müşrikleştirirler. (2) Bu sebeple iman açısından ana-babalara çok görevler düşmektedir.

10 مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ
“Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez." Yirmizi, Birr,33 Gençlerimizin özellikle günümüzde en çok içinde bulundukları tehlike zararlı alışkanlıklardır. Günümüzde sigara kullanımı, alkol tüketimi, fuhuşun yaygınlaşması, esrar, eroin ve extazi gibi uyuşturucu maddelerin kullanımı ve kumar oynama gibi zararlı alışkanlıklara en çok müptela olanların başında gençler gelmektedir. Günümüzde gençler arasında yaygın olarak kullanılan zararlı alışkanlıkların başında alkollü içecekler ve son zamanlarda kullanımı artan ve ölümlere neden olan bonzai gelmektedir. Oysaki alkollü içecekler dinimizde haram kılınmıştır. Bir ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

11 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ "Ey iman edenler! İçki, kumar, (tapınmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza eresiniz." maide, 5/90 Naaslar zahire göredir, tevil edilemezler. Bir zat şöyle diyor “firdevs cennetine layık değilim, cehenneme de dayanamam. Bana günahlarıma tövbe etmeyi nasip et, sen bütün günahları bağışlayansın. İman etmek (İslam) kendisinden önceki bütün günahları siler. Mebrur bir hac kendisinden önceki günahları siler. Makbul tövbe kendisinden önceki günahları siler.


"İSLAMIN GENÇLERE VERDİĞİ ÖNEM" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları