Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

AVRUPA BİRLİĞİ VE DİĞER ENTEGRASYONLAR

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "AVRUPA BİRLİĞİ VE DİĞER ENTEGRASYONLAR"— Sunum transkripti:

1 AVRUPA BİRLİĞİ VE DİĞER ENTEGRASYONLAR
AVRUPA BİRLİĞİ ANABİLİM DALI AB’DE MALİ KURUM VE POLİTİKALAR BİLGE SARIGÜL

2 AVRUPA BİRLİĞİ VE DİĞER ENTEGRASYONLAR
Entegrasyon ve Uluslararası Örgüt Kavramı Entegrasyonun Tarihsel Süreci ve Uluslararası Örgütlerin Ortaya Çıkması Entegrasyon Türleri Hükümetler arası ve Hükümetler dışı Uluslararası Örgütler Sorunu Uluslararası Örgütleri Devletlerden Ayıran Özellikler Avrupa Birliği Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) Şanghay İşbirliği Örgütü AB Ve Diğer Entegrasyonların Karşılaştırılması

3 Entegrasyon Kavramı Entegrasyon(Bütünleşme):
Ortak çıkarları için işbirliği yapan ulus devletlerin eylemlerini ve bunu yaparken kullandıkları yöntemleri, kurumları ifade eden bir kavramdır. İki ya da daha çok ekonominin birbirlerine gereksinme duymalarından kaynaklanan bir hareket. Çeşitliliği içerir. Devletlerin birbirlerinden bağımsız olarak iç ve dış politikayı yönetme arzularından vazgeçip, ortak kararlar almayı ve karar alma yetkisini yeni merkezi organlara devretmeyi tercih ettikleri bir süreçtir. Statik anlamıyla alt birimlerin yapısal uyumunu,dinamik anlamıyla ise karşılıklı bağımlılığını ifade etmektedir.

4 Uluslararası Örgüt Kavramı
Uluslararası düzeyde faaliyet gösteren, devletler tarafından kurulmuş olan veya sivil toplum örgütleri tarafından oluşturulmuş olan ve ticari amaç taşımayan her türlü birleşme anlaşılmaktadır. Üçüncü ülkeler karşısında kendine özgü yapı ve politikaları olmalıdır. Ortaklık ve işbirliğinin ötesinde bir tür kaynaşmayı ifade eden kavram, anlam olarak hem ulusal egemenliklerin tümünün yitirilmemesini, hem de ortak politika geliştirecek bir egemen kurumun oluşumunu içermektedir.

5 Tarihsel Süreç II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan İki kutuplu sistem ve bu sistemin çözülmesiyle ilgili uluslararası gelişmeler, başlangıçta devlet olarak ABD’yi etkin güç konumuna getirirken uluslararası sistemin diğer etkili devletlerinin de daha çok kendi çıkar alanlarındaki aktörler ile kendi çevrelerinde ekonomik ve siyasal etki artırımı sağlayacak bütünleşme yaratma eğilimini hızlandırmıştır. Giderek uluslararası ilişkilerde “entegrasyon” kavramının önemini arttırmıştır. Farklı ulusal, uluslararası aktörler ve bunların uluslarüstü etkileriyle gelişen uluslararası bütünleşme hareketleri, ekonomik gerekçelerle biçimlenmiş ve oluşumlar devletlerin temsil edildiği belgelerle isim bulmuştur.

6 Tarihsel Süreç Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan
Avrupa Ekonomik Topluluğu Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü Avrupa Serbest Mübadele Birliği Afrika Birliği Örgütü Amerikan Devletleri Örgütü Varşova Paktı ve Arap Birliği gibi örgütlenmeler Entegrasyon kavramının uluslararası politikaya girmesinde etkili olan örgütler arasında sayılabilir.

7 Entegrasyon Türleri Birliklerin oluşumuna bakıldığında mutlaka bütünleşme sürecinden geçtiğini görürüz. Aksi takdirde birlik oluşması söz konusu olamaz. Bu süreçte bütünleşmenin türü çok da bir anlam ifade etmez. Gerek ekonomik bütünleşmelerden gerekse siyasal bütünleşmeden hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, bir birlik oluşacaktır ve bu bütünleşme türü birliğin türünü belirleyecektir. Ancak her halükârda bütünleşmeyi sağlayan aktörler Birliği kurdukları için, bu aktörlerin iradelerinin Birlik en üst yapısına yansıması kaçınılmaz olacaktır. AB gibi üst düzey birlikler incelenirken, Birlik kökeninde yer alan tarihsel bütünleşmeler üzerinde özellikle durulmalı ve bu bütünleşmelerin türünün Birliği nasıl etkilediği incelenmelidir.

8 Entegrasyon Türleri Uluslararası Entegrasyon Bölgesel Entegrasyon
Ekonomik Entegrasyon

9 Uluslararası Entegrasyon
Coğrafi bakımdan herhangi bir sınırlandırmaya bağlı tutulmayan bütün devletlerin üyeliğine açık bulunan bütünleşmedir. Devletlerin egemenlik yetkilerini, hedeflenen ortak fayda miktarına bağlı olarak kısıtlaması veya uluslararası bir yapıya devretmesi şeklinde tanımlanabilir.

10 Hükümetler arası ve Hükümetler dışı Uluslararası Örgüt Ayrımı
Hükümetler arası uluslararası örgütler; devletlerarası oluşturulan fakat kendilerini oluşturan devletlerden ayrı ve sürekli bir iradeye sahip olan ve devlet niteliği taşımayan birleşmelerdir. Uluslararası hukukta kısaca uluslararası örgüt denildiği ve herhangi bir başka sıfat eklenmediği zaman yalnızca bu hükümetler arası uluslararası örgütler kastedilmektedir. Hükümetler dışı uluslararası örgütler ise değişik uyruktan özel ya da kamu kişilerinin birleşmesi sonucu oluşan hiçbir devletlerarası anlaşma konusunu oluşturmayan ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren örgütlenmeleri belirtmektedir.

11 Uluslararası Örgütleri Devletlerden Ayıran Özellikler
Bir uluslararası örgütün ne üzerinde tam yetkili olduğu bir ülkesi ne de kendisine uyrukluk bağı ile bağlı bir insan topluluğu vardır. Devletlerin oluşturduğu bir birim olarak uluslararası örgütler imperium denilen buyruk verme ve bunlara uymayanları uymaya zorlama yetkilerine sahip değildir. Bu bakımdan en gelişmiş uluslararası örgütler bile amaçlarına aykırı davranan kişilere karşı öngörülen yaptırımların uygulanmasını üye devletler aracılığı ile gerçekleştirmek zorunda kalmaktadır. Devletlerin doğuşundan değişik olarak bir uluslararası örgütün doğması ancak üye devletlerin bu yönde kesin bir irade açıklamaları ile gerçekleşmektedir. Üye devletler bu iradelerini çoğunlukla bir andlaşma ile bildirmektedir. Ancak teknik anlamda bir andlaşma oluşturmayan ortak bildiri ve hatta paralel tek taraflı hukuksal işlemler aracılığı ile bir uluslararası örgüt oluşturulması olanaklıdır. Uluslararası örgütlerin hukuk kişilikleri amaçları ile sinirli olduğundan devletlerin büyük çoğunluğunun tam ve münhasır yetkilere sahip hukuk kişiliklerinin aksine her bir örgüte göre değişen işlevsel (fonctionnelle) bir kişilikleri vardır.

12 Bölgesel Entegrasyon Dünya bir taraftan küreselleşirken, diğer taraftan da bölgeselleşmektedir. Bunun sonucunda bazı alanlarda küreselleşme devam ederken bazı alanlarda da yeni bir akım olan bölgesel entegrasyon hareketleri (bölgeselleşme) hız kazanmaya başlamıştır. Dünya ekonomisinde 1970’lerin başından itibaren istikrarlı büyüme sürecinden uzaklaşılması, düşük büyüme hızı, işsizlik, istikrarsız fiyatlar, koruma politikalarına olan rağbetin yeniden artmasına sebep olmuştur. Gelişmiş ülkeler, ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaştıkları ölçüde içlerine kapanmakta, koruma politikalarına ağırlık vermekte ve aralarında oluşturdukları blok içerisindeki ilişkileri geliştirmeye öncelik tanımaktadırlar. Bloklaşmalar arttıkça blok içi ilişkiler önem kazanmakta, bloklar arası ilişkiler ile blokların bloklar dışında kalan ülkelerle ilişkileri ikinci plana itilmektedir. Bölgesel entegrasyonlar, çok taraflı serbestleşmeyi güçlendirebildikleri ve sürecin ileride genelleşmesini sağlayabildikleri ölçüde yararlı olabilirler.

13 Bölgesel Entegrasyon Uluslararası Para Fonu (IMF)
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Dünya Bankası (IBRD) Birleşmiş Milletler (BM) gibi kuruluşlar küreselleşme; Avrupa Birliği (AB) Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA) Güney Amerika Ortak Pazarı (MERCOSUR) Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA) Güney Doğu Asya Ulusları Birliği (ASEAN) ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) ise bölgeselleşme çerçevesindeki bir işbirliğini simgelemektedirler.

14 Bölgesel Entegrasyon Günümüzde üç ayrı kıtada bölgesel ticaret blokları oluşmaktadır. Avrupa Kıtasında AB ve EFTA, Amerika Kıtasında NAFTA ve MERCOSUR, Asya Kıtasında ASEAN Asya-Pasifik bölgesinde ise APEC en önemli bölgesel ekonomik entegrasyonlar arasındadırlar.

15 Ekonomik Entegrasyon Ekonomik bütünleşme üye ülke ekonomilerine dinamizm ve etkinlik kazandıracak temel amaçları olan özgün bir dış ilişkiler formülüdür. Bu birleşmeler siyasal bakımdan bağımsız olan ülkeleri ekonomik yönden birbirine bağımlı hale getirmektedir. Birleşme yolu ile kurulan iktisadi birliklerde, ekonomik ve siyasal güçlerin bir araya getirilmesi ile bölge dışında kalanlara karşı daha büyük bir dayanışma ve uluslararası politikada daha etkin bir rol oynamak gibi düşünceler bulunmaktadır. Ekonomik Bütünleşme Aşamaları: Serbest Ticaret Bölgesi Gümrük Birliği Ortak Pazar İktisadi Birlik Siyasi Birlik

16 Ekonomik Entegrasyon Serbest Ticaret Bölgesi: Bu birleşme türünde birliğe dahil olan ülkeler,aralarındaki ticarette gümrük tarifelerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırmakta, birlik dışında kalan ülkelere karşı kendi özel tarifelerini uygulamaktadırlar. Gümrük Birliği: Serbest ticaret bölgesindeki koşullara ek olarak Birliğe üye ülkelerin serbest dış ticaret politikası izlemelerini sınırlamış olduğundan daha ileri bir aşamayı ifade etmektedir. Üretim faktörlerinin hareket serbestisi yoktur ama, özellikle mallarında ortak gümrük tarifesinin uygulanması ve her türlü kısıtlamanın kaldırılması söz konusudur. Ortak Pazar: Gümrük Birliği’nden daha ileri bir iktisadi birleşme hareketidir. Bu tür birleşmede gümrük birliğinde olduğu gibi üye ülkeler arasındaki gümrük tarifeleri ve kotalar kaldırılmakta, birlik dışında kalan ülkelere karşı ortak bir gümrük tarifesi uygulanmaktadır. Ayrıca emek ve sermaye gibi üretim faktörleri üye ülkeler arasında serbestçe dolaşmaktadır.

17 Ekonomik Entegrasyon İktisadi Birlik: Ekonomik bütünleşmenin son aşamasıdır. Ekonomik birlik ile uygulanacak olan politikalar sonucu üyeler arasındaki ekonomik, mali ve sosyal politika alanlarında tüm farklılıkların giderildiği bir kuruluş kastedilmektedir. Siyasi Birlik: İktisadi birlik aşamasından sonra beklenen bütünleşmedir. Ülkelerin para ve maliye politikalarını uyumlaştırmaları, ekonomik olarak tek bir devlet gibi idare edilmelerine yol açacaktır. Ekonomik konularda ortak hareket eden bir birlik, güvenlik ve savunma gibi siyasi konularda da ortak hareket etmeye başlayacaktır.

18 AVRUPA BİRLİĞİ

19 AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa’daki bütünleşmenin ilk dönemi ve ikinci dönemi ise dönemlerine rastlamaktadır. Üçüncü dönem ise 1980’den günümüze kadar uzanmaktadır. İkinci dönemde komşu tehdidinin ortadan kalkarak ekonomik gelişmenin yavaşlaması söz konusu olmuştur. Üçüncü dönem ise Sovyet tehdidinin de kalkmasıyla adeta “ekonomik rallilere” sahne olmuştur. AB kuruluşundan günümüze kadar iki temel çerçevede faaliyetlerini sürdürmüştür: Bunlardan birincisi ortak pazarın oluşturulmasıdır. İkincisi ise, iç ve dış krizlerden kurtulma mekanizmasının geliştirilmesidir.

20 AVRUPA BİRLİĞİ AB’nin bütünleşme sürecinden geçerek bugünkü yapısına nasıl ulaştığına bakılırsa; Avrupa ülkeleri kendi savaş yaralarını hızlı bir şekilde sardıktan ve Marshall Plânı yardımıyla da ekonomilerini rayına oturttuktan sonra hızlı bir kalkınma içine girmişlerdir. Yine altı Avrupa Devletinin (Federal Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Luksemburg) , 1951 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu`nu ve 1958 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğunu ve yine Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu kurmuş olmaları sonucu yaşlı kıtanın dünya politikasındaki ekonomik ve siyasi alanlarda ağırlığı tekrar belirginleşmeye başlamıştır. Buna paralel olarak bu dönemde uluslararası para sistemi istikrarsız bir gelişme sürecine girmiştir. petrol krizi ile perçinlenen ekonomik krizler, ABD’den tüm dünyaya yayılmış ve özellikle de AB ülkelerini çok olumsuz etkilemiştir.

21 AVRUPA BİRLİĞİ Ekonomideki bu olumsuz seyir karşısında , özellikle Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri bir an önce ekonomik bütünleşmeye gitmek konusunda anlaşmışlardır. Zamanla ekonomik bütünleşmelerin siyasal bütünleşmeye dönüşmesi de kaçınılmaz olmuştur. AB ülkeleri halâ 1999 yılında Birlik bünyesinde geçerli olacak Euro uygulamasına geçerek, ABD’nin tüm dünyada yol açtığı ekonomik dengesizlikler karşısında mücadelelerini yürütmektedirler. Çünkü artık dünya öyle bir hale gelmiştir ki, ekonomik krizler siyasal krizleri doğurmakta ve bir çok ülkede mevcut yönetimler çok çabuk değişebilmektedir.

22 Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)

23 Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
Karadeniz Ekonomik İşbirliği fikri, 1980'li yılların sonunda Doğu Avrupa Ülkeleri ve Sovyetler Birliği'ndeki değişim sürecinin hızlandığı bir dönemde doğmuştur. 25 Haziran 1992’de İstanbul Zirvesi sırasında yayınlanan deklarasyonla kurulmuştur. KEİ’nin temel amacı; KEİ'ye Katılan Devletler'in tarihinden gelen ortak değerlerinden de yararlanarak bu işbirliğinin hedef ve amaçlarını bu ülkelerin parlamenterleri aracılığıyla toplumlarına benimsetmek, KEİ bünyesinde ekonomik, ticari, sosyal, kültürel ve siyasal işbirliği faaliyetlerine yasal dayanaklar sağlamak ve KEİ'nin amaçlarının gerçekleşmesine katkıda bulunmak KEİ'ye Katılan Devletler'in, devlet ya da hükümet başkanları ile dışişleri bakanları toplantılarında alınan kararların uygulanması için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek Karadeniz bölgesinde çoğulcu demokratik yapının ve siyasi istikrarın güçlendirilmesine yardımcı olmaktır.

24 Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
Bu amaçların gerçekleştirilmesi için uzun dönemde aşamalı olarak katılan devletler arasında bir serbest ticaret bölgesinin kurulması amaçlanmıştır. KEİ, üye devletlerin bulunduğu bölgenin özellikleri nedeniyle Birlik çok başarılı olamamıştır. Bundan dolayı yakın zamanda Birlikten bir başarı da beklenmemektedir. Bu ülkelerin siyasi ve ekonomik yapılarının oturması için zamana ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenlerle KEİ, AB’ye bir alternatif değil, AB sürecini hızlandıracak çok önemli bir oluşumdur.

25 Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)

26 Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
Kurucu üyeler Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye, Ukrayna Sonradan katılan üyeler: Sırbistan Üyelik başvurusu kabul edilmeyen ülkeler Kıbrıs Cumhuriyeti, Karadağ Kıbrıs Cumhuriyeti ve Karadağ katılım başvurusu yapmış, ancak Türkiye ve Yunanistan'ın karşılık olarak veto haklarını kullanmaları ile reddedilmişlerdir.

27 Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
Çalışma Grupları Bilim ve Teknoloji Konusunda İşbirliği Bankacılık ve Finans İstatistik Veri ve Ekonomik Bilgi Değişimi Ulaştırma Ticaret ve Endüstriyel İşbirliği İletişim Çevre Koruma Turizm Alanında İşbirliği Tarım ve Tarımsal Sanayi Yasalara İlişkin Bilgi Enerji Geçici Çalışma Grupları Yatırımların Teşviki ve Korunması Konusunda Uzmanlar Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Uzmanlar Ulaştırma Şebekesi Uzmanlar İş Alemine Mensup Kişilerin Seyahatleri Örgütsel Konular

28 İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)

29 İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)
1969 yılında Fas’ta 24 İslam ülkesinin katılımı ile düzenlenen Birinci İslam Zirve Konferansı sonrasında kurulmuştur. Teşkilat, Zirve Konferansları, Dışişleri Bakanları Konferansları ve Daimi Komitelerin toplantıları aracılığıyla İslam ülkelerinin siyasi, ekonomik ve kültürel sorunları görüşülerek, üye ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğini amaçlayan kararlar almaktadır.

30 İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)
İKÖ aşağıdaki sistemlerden oluşur İslamî Zirve Siyaset yapan en yüksek organdır. Üye devletlerin Kralları, devlet başkanları ve hükümet yetkileleri katılır. Her üç yılda bir yapılır. Dışişleri Bakanlığı İslami Konferansı İslami Zirve'de alınan kararların işleyişini incelemek için her yıl toplanır. Dışişleri Bakanları İslam Konferansı İslami Zirve toplantısında tanımlanan politikalar çerçevesinde alınan kararların uygulamaları üzerine oluşturulan gelişim raporunu incelemek için yılda birkere biraraya gelirler. Daimi Sekreterya Organizasyonun yönetici organıdır. İki organın kararlarının uygulanması ile görevlendirilmiştir ve Suudi Arabistan Cidde'de yer alır. Komiteler İslam Konferansı Teşkilatı’nın başlıca organları şunlardır; Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (COMCEC-İSEDAK) Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Daimi Komitesi (COMSTECH) Enformasyon ve Kültürel İşler Daimi Komitesi (COMIAC) Daimi Mali Komite / Kudüs Komitesi Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Sorunlar İslami Komitesi

31 İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)
İKT, AB’ye tam üyeliği temel hedef olarak belirlenmiş olan Türkiye’nin İKT İçerisinde yer alan ülke ve bölgelerle olan çok taraflı ekonomik ilişkilerinin, kalkınma plân ve programları doğrultusunda yönlendirebilmesi için hazır bir platformdur. AB’ye tam üyeliğin Türkiye’ye, Avrupa ile İslam ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde ayrıcalıklı bir konum kazandırabileceği düşünülmektedir. Diğer taraftan Ortadoğu barış süreci içinde ortaya çıkan ekonomik işbirliği çerçevesinde İKT faydalı bir Birlik olacaktır.

32 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)

33 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
Birlik, Türkiye, İran ve Pakistan arasında 1964 yılında Bölgesel İşbirliği Teşkilatı olarak kurulmuş ancak İran devriminden sonra atıl duruma düşmüştür yılında Tahran’da 1977 tarihli İzmir Antlaşmasında gerekli değişiklikler yapılarak, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı olarak yeniden canlandırılmıştır. ECO’nun temel amaçları; Üye ülkeler arasında karşılıklı ticareti artırmak, Bölgede sürdürülebilir gelişme için koşullar oluşturmak ve Kültürel ve dostluk ilişkilerini güçlendirmektir. Birlik, orta vadede üye ülkeler arasında işbirliğinin gerçekleşmesine yönelik öncelikli hedefler olarak seçtiği ticaret, ulaştırma, haberleşme ve enerji sektörüne ağırlık verilmesi stratejisini benimsemiştir. ECO bölgesinin çok zengin enerji kaynaklarının akılcı bir şekilde kullanılması ve uluslararası pazarlara ulaştırılması da hayati bir önem arz etmektedir.

34 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
Türkiye konumu, gelişmişlik düzeyi ve tüm dünya ile siyasi ve ekonomik ilişkileri birlikte düşünüldüğünde, ECO’ya lider olma ve bu Teşkilatı yönlendirme durumundadır. Teşkilatın üyelerinin büyük çoğunluğunun Türk devletleri olması, burada Türkiye’ye önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak ECO ülkelerinin bilim ve teknik yönden henüz yeterli seviyede olmadığı belirtilmektedir. Üye ülkeler arasında Gümrük Birliği esasları çerçevesinde serbest ticaret alanının oluşturulması, üye ülkelerin kalkınmasına büyük katkı sağlayacaktır. Türkiye için öncelikle AB’ye üye olmak esastır. Çünkü AB’ye üye bir ülke olarak ECO’daki lider ülke olma ve ECO ülkelerine Avrupa bilim ve teknolojisini aktarma imkânı olabilecektir. Ancak Türkiye, AB’ye üyelik sürecinin uzaması veya AB’ye tam üyeliğin gerçekleşmesi ihtimalini de göz önüne alarak ECO’daki faaliyetlerini artırmalıdır.

35 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)

36 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)
EİT'in 10 üyesi bulunuyor: Afganistan Azerbaycan İran Kazakistan Kırgızistan Pakistan Özbekistan Tacikistan Türkiye Türkmenistan Ekonomik İşbirliği Örgütü üyesi ülkeler, aynı zamanda İslam Konferansı Örgütü'nün de (İKÖ) üyesidirler.

37 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)

38 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)
Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre ve İngiltere tarafından, AET’nin kuruluşunu müteakip Stockholm’de imzalanan Antlaşma ile kurulmuştur. Bu ülkelere, Finlandiya 1961 yılında, İzlanda ise 1970 yılında dahil olmuştur. İngiltere, Danimarka 1972 yılında, Portekiz yılında, Avusturya, Finlandiya ve İsveç ise 1995 yılında Birlikten ayrılarak AB’ye katılmışlardır. Üye ülkeler: Norveç, İsviçre, İzlanda ve Lihtenştayn'dır. Merkezi Cenevre'dedir. Norveç ve İsviçre EFTA'dan ayrılarak AB'ye girmek istememektedir.

39 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)

40 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)
Birliğin amacı; Batı Avrupa’da gümrük vergilerinin, miktar kısıtlamalarının ve ticaret üzerindeki diğer engellerin ortadan kaldırılması ile dünya ticaretinin serbestleştirilmesine öncülük etmek Antlaşmada üyeler arası tam istihdamın gerçekleştirilmesi, verimliliğin artırılması için kaynakların daha iyi bir şekilde kullanılması konusunda iş birliği Serbest rekabet düzenini hakim kılma, üyeler arası mal alışverişlerinde engellerin ve ayrımların kaldırılması ve bu şekilde aynı zamanda dünya ticaretinin gelişimine de katkıda bulunmaktır.

41 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)
Bu antlaşma ile Türkiye Avrupa’da yaşanmaya başlayan gruplaşma hareketlerinden ayrılmadığını ve tek hedefinin serbest piyasa ekonomisi doğrultusunda bir sistem ile demokrasi ve insan haklarına saygılı bir Avrupa’da kendi yerini bulmak istediğini ispatlamıştır. Avrupa’da yaşanan ekonomik entegrasyon henüz kesin şeklini almadan Türkiye imzaladığı bu antlaşma ile kendini yeni Avrupa’ya hazırlamıştır. Avrupa’da birleşme trendinin AB bünyesinde olması kaçınılmazdır. Bu çerçevede EFTA sadece politik ve ekonomik nedenlerle kurulmuş, ülkelerin kendi arzularıyla katılmalarını öngörmeyen, İsviçre, İzlanda ve Norveç’in yararlandığı bir ara örgüt haline gelmiştir. Zamanla EFTA’nın AB ile birleşeceği düşünülmektedir. Mevcut haliyle EFTA bazı sınırlı ekonomik alanlar dışında Türkiye’nin beklentilerini karşılayamayacaktır.

42 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA)

43 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA)
Antlaşma, 12 Ağustos 1992 yılında APEC’in de üyesi olan ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanmış ve Ocak 1994’te yürürlüğe girmiştir. NAFTA, AB’den farklı olarak, işçilerin serbest dolaşım hakkını kapsamayan ve en önemlisi politik ve ekonomik bütünleşmeyi içermeyen bir antlaşmadır. Ayrıca, ABD ile Kanada arasında daha önce yapılmış olan Serbest Ticaret Antlaşması’nın tüm koşullarını kapsayan ve yerine geçen bir antlaşmadır. Birlik, ticaret hacmi bakımından AB ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü (APEC)’den sonra dünyanın üçüncü büyük gücüdür.

44 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA)
NAFTA’nın Amacı: Alaska’dan Arjantin’e kadar uzanan bir serbest ticaret alanı oluşturmaya yöneliktir. NAFTA, üye ülkeler arasında tüm ticareti ve yatırımları sınırlayıcı engellerin GATT kuralları çerçevesinde ve belli bir geçiş süreci dahilinde kaldırılarak bölgede bir serbest ticaret alanı oluşturulmasını öngörmektedir.

45 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA)
Ekonomik gelişmesini tamamlama gayreti içinde olan Türkiye’nin gerek ihracat gerekse ithalât için NAFTA’ya üye ülkeler ile iyi ilişkiler içinde olması, ekonomik ve ticari yönden gereklilik olduğu kadar, özellikle bölgesel politikaların uygulanmasında ABD ile birlikte hareket etmek dünya siyasi konjonktürü gereği doğal bir zarurettir. Aynı zamanda bir Avrupa ülkesi olan Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı sonucu teşkil edilerek siyasi, ekonomik, sosyal, askeri ve kültürel konularda Avrupa’nın birliğini hedefleyen ve dünya politikasının belirlenmesinde ABD’den sonra en kuvvetli güç konumuna ulaşan AB’nin bir üyesi olması, jeopolitik ve jeo stratejik bakımdan vazgeçilmez bir şart olmaktadır. Bu nedenle NAFTA, ihracat ve ithalât faaliyetleri konusunda Türkiye için iyi bir ortak olmakla birlikte, kısa ve orta vadede AB’nin yerini alabilecek yeterlilikte değildir.

46 Şanghay İşbirliği Örgütü

47 Şanghay İşbirliği Örgütü
Şanghay Beşlisi olarak bilinen Birliğin kurulması süreci, 25 Nisan 1996`da Çin Halk Cumhuriyeti’nin Şanghay kentinde, Çin ile ona sınırdaş olan dört eski Sovyet cumhuriyeti; Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan devlet başkanlarının eski Çin-Sovyet sınırının güvenli hâle getirilmesine ilişkin anlaşma imzalamasıyla başlamıştır.

48 Şanghay İşbirliği Örgütü

49 Şanghay İşbirliği Örgütü
“Şangay Beşlisi” olarak ortaya çıktığı andan itibaren tüm dünyanın özellikle de AB’nin dikkatini çeken bu örgüt ile ilgili olarak, Rusya ve Çin’in stratejik işbirliği sonucunda gelişen bu oluşumun Amerikan hegemonyasına karşı ve Batı bloğunu hedef alan bir ittifak niteliği taşıdığı iddia edilmiştir. Üyelerin güçleri arasındaki eşitsizlik vurgulanarak, Çin’in inisiyatifinde ortaya çıkan bu girişimin, Çin’in emperyal emellerine hizmet ettiği hususu da gündeme getirilmiştir. Rusya ve Çin’in Orta Asya’nın jandarmalığını üstlendiği ve örgütün Asya’nın NATO’su olduğu üzerinde durulmuştur. Bu yönleriyle Şanghay İşbirliği Örgütü belirsizliğini korumaktadır. Ancak katılan ülkeler tek tek incelendiğinde, günümüz konjoktörünün en önemli ekonomik ve siyasal bütünleşmesi olarak değerlendirebileceğimiz bu birlik, hem ABD’nin hem de AB’nin endişelenmesine yol açmıştır. Türkiye, AB karşısında bir koz olarak elinde tutabilmek için, bu örgütle işbirliği yollarını araştırmalıdır

50 AB VE DİĞER ENTEGRASYONLAR’IN KARŞILAŞTIRILMASI

51 AB VE DİĞER ENTEGRASYONLAR’IN KARŞILAŞTIRILMASI
Türkiye 1989’dan ve özellikle Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında çözülmesinden sonra birçok yeni bölgesel ilişkinin içine girmiştir. Bunlar arasında en önemli olanları Karadeniz Ekonomik İşbirliği Projesi ve bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya ülkeleri ile kurulan ilişkilerdir. Ankara’nın bu ilişkilerin AB ile ilişkilerle çelişmediğini, hatta Türkiye’nin AB ile daha yakın ilişkiler kuracağını belirtmesine rağmen, AB’nin takındığı olumsuz tavrın etkisiyle, bu ilişkiler Türkiye’nin AB dışında da seçeneklerinin olduğu düşüncesinin gelişmesine yardımcı olmuştur Mart ayında MGK Genel Sekreteri’nin “AB Türkiye’yi almaz. Türkiye doğudaki stratejik ortaklıklar üzerine yönelmelidir” ifadesi ABD ve Avrupa’daki gözlemciler tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bu kapsamda Rusya ve İran’ın ilişkilerinin artırılmasını istenmesi de ilginç bulunmuştur.

52 AB VE DİĞER ENTEGRASYONLAR’IN KARŞILAŞTIRILMASI
Türkiye’de siyaset üzerindeki etkisinden dolayı AB tarafından devamlı eleştirilen askeri kanattan gelen bu yorum, Türkiye-AB ilişkilerinde farklı bir döneme girilebileceği kanısını doğurmuş ancak bu görüşleri destekler nitelikte yeni görüşlerin çıkmaması, ilişkilerin rotasından ayrılmasını engellemiştir. Ancak, AB artık Türk kamuoyunun “AB dışı alternatifleri” düşündüğünün bilincindedir ve Türkiye’ye muhtaç olması, Türkiye’ye karşı olan tavırlarında da değişiklik yapmasına yol açmıştır. Dünyada hızla değişen konjoktör ve stratejik dengeler, gerek Türkiye gerekse AB’ye üye olamayan diğer ülkeler için, alternatif bütünleşmeleri devamlı canlı tutmaktadır. Özellikle ülkemiz açısından düşündüğümüzde AB’ye tam üye olabilmenin belirsizliği ve uzun sürme ihtimali, bu Birlik karşısında diğer alternatif bütünleşmeleri gündeme getirmektedir. Avrupa Birliğine alternatif olarak düşünülen bütünleşmelerin hemen hemen hepsi, içlerinde barındıkları bir çok olumsuzluk nedeniyle, AB'nin yerine alabilecek durumda değillerdir. Bundan dolayı geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemiz açısından AB önemli bir hedeftir ve yıllardır iktidara gelen bütün siyasal iktidarlar bu hedefi paylaşmıştır.

53 Teşekkürler..


"AVRUPA BİRLİĞİ VE DİĞER ENTEGRASYONLAR" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları