Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRK TİCARET KANUNU TASARISININ GETİRDİĞİ YENİLİKLER

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRK TİCARET KANUNU TASARISININ GETİRDİĞİ YENİLİKLER"— Sunum transkripti:

1 TÜRK TİCARET KANUNU TASARISININ GETİRDİĞİ YENİLİKLER
-Genel Hükümler- Prof.Dr. Tekin Memiş İstanbul Şehir Ü. Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı

2 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, TBMM’de kabul edildi.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun da kabul edilmiştir. Yürürlük tarihi ise, 1 Temmuz 2012 olarak belirlendi madde yürürlükten bir yıl sonra yürürlüğe girecektir (Web sayfasına ilişkin hüküm). *Tadil Tasarısı, 1534 ilk fıkrada değişiklik yaptı. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte 3 ay içinde internet sitesi kurma yükümlülüğü başlayacaktır. Aynı şekilde Borçlar Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’da kabul edilmiştir.

3 Uygulama Kanunu B) Eski hukukun ve Türk Ticaret Kanununun uygulanacağı hâller MADDE 2 – (1) Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse: a) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır. b) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukukî fiiller, bağlayıcılıkları ve hukukî sonuçları itibarıyla, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tâbidir. c) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.

4 (2) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda, mahkeme herhangi bir sebeple 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununu uygulamışsa, kararında bunu ve gerekçesini açıkça belirtir. (3) Bu Kanunda kullanılan “eski hukuk” terimi, sayılı Kanunu ve bu Kanun ile ilgili diğer mevzuatı ifade eder.

5 C) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önceki olaylara uygulanması
I – Kanunla düzenlenen ilişkiler MADDE 3 – (1) Tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukukî ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.

6 II – Beklenen haklar MADDE 4 – (1) Eski hukuk yürürlükte iken gerçekleşmiş olup da Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte henüz herhangi bir hak doğurmamış olaylara Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır. D) Kazanılmış haklar MADDE 5 – (1) Bu Kanunda kazanılmış haklar korunur.

7 E) Zamanaşımı süreleri ve hak düşürücü süreler
MADDE 6 – (1) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir. (2) Zamanaşımı ile hak düşürücü sürelere ilişkin diğer hususlar, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türk Ticaret Kanununa tâbidir.

8 Yürürlük Maddesi-m.1534 Kanunun yürürlük tarihi ise, 1 Temmuz 2012 olarak belirlenmiştir. İnternet sitesine ilişkin düzenleme 3 ay sonra yürürlüğe girecektir. (Tadil tasarısı) Yine denetime ve muhasebeye ilişkin hükümler, tarihinde yürürlüğe girecektir. Kanunun 39. maddesinde yer alan bilgi ve belgelere ilişkin hüküm, tarihinde yürürlüğe girecektir.

9 Yürürlüğün ertelenmesine ilişkin hükümler, tek bir maddeden ibaret değildir. Kanunun diğer maddelerinde bulunan hükümleri de etkilemektedir. Hemen belirtelim ki, bu erteleme, Kanun’daki bir çok hükmün yürürlüğün ertelenmesini beraberinde getirmektedir. Örneğin: İnternet sitesinin oluşturulmamasına ilişkin ceza hükmü getiren m.562/12 hükmü gibi. Şirket gündeminin, birleşme kararının, unvanın, sicil numarasının internet sitesinde yayınlanmasına ilişkin hükümler gibi...

10 Uygulama Kanunu Uygulama Kanunu, açıkça bazı ilişkilere, eskiden tesis edilmiş olsalar bile yeni Kanun hükümlerinin uygulanmasını öngörebilir. Örnek: E) Acenteye ilişkin rekabet yasağı anlaşması MADDE 14 – (1) Türk Ticaret Kanununun 123 üncü maddesi, anılan Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olup da devam etmekte olan acentelik sözleşmelerine de uygulanır. Uygulama Kanunu, bazen de çok farklı bir tarihi yürürlük tarihi olarak belirleyebilmektedir: Uygulama Kanunu m. 19 gereği, m. 201, yayım tarihinden 2 yıl sonra yürürlüğe girecektir (yani ) VII - Hakların donması MADDE 201- (1) Bir sermaye şirketinin paylarını iktisap edip karşılıklı iştirak konumuna bilerek giren diğer bir sermaye şirketi, iştirak konusu olan paylardan doğan toplam oylarıyla diğer pay sahipliği haklarının sadece dörtte birini kullanabilir; bedelsiz payları edinme hakkı hariç, diğer tüm pay sahipliği hakları donar. Söz konusu paylar toplantı ve karar nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaz. 389 ile 612 nci madde hükümleri saklıdır. (2) Birinci fıkrada öngörülen sınırlama, bağlı şirketin hâkim şirketin paylarını iktisap etmesi veya her iki şirketin birbirlerine hâkim olması hâlinde uygulanmaz.

11 Bazen de daha farklı yürürlük tarihleri öngörülebilmektedir:
A) Sigorta sözleşmesi MADDE 39 - (1) 6762 sayılı Kanun yürürlükte iken yapılmış ve hüküm ifade etmeye başlamış sigorta sözleşmelerine, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl süreyle 6762 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak, bu bir yıllık süre içinde sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehdarı koruyan hükümler bakımından, 1517 nci maddesi müstesna, Türk Ticaret Kanunu hükümleri geçerli olur. (2) Birinci fıkranın birinci cümlesindeki bir yıllık süre içinde sona eren 6762 sayılı Kanuna tâbi sigorta sözleşmelerinin uzatılması ya da yenilenmesi hâlinde Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.

12 Tadil Tasarısı: Görev İlişkisi
TTK’nun 5. maddesinde değişiklik yapılarak aksine hüküm olmayan hallerde dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın bütün davalar ve çekişmesiz yargı işleri ticaret mahkemesinde görüecektir (m.5/1). Maddenin 3. fıkrası da değişitirlmiştir: “(3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.”

13 V - BİR MAMELEKİN VEYA BİR İŞLETMENİN DEVRALINMASI
MADDE Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilân ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilân tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar. Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli addinden doğan hükümlerin aynıdır.

14 Ticari İşletmenin Devri
TTK.m.11 (3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.

15 F. Malvarlığının veya işletmenin devralınması
MADDE 202- Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur. Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için, bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise, muacceliyet tarihinden işlemeye başlar. Borçların bu yoldan üstlenilmesinin sonuçları, dış üstlenme sözleşmesinden doğan sonuçlarla özdeştir. Bildirme veya ilanla duyurma yükümlülüğü devralan tarafından yerine getirilmedikçe, ikinci fıkrada öngörülen iki yıllık süre işlemeye başlamaz.

16 Tacir kavramının genişlemesi
TTK.m. 12, eTK’da olduğu gibi tacire ilişkin üç gruplama yapmıştır. Burada bir değişiklik yapılmamıştır. TTK.m.195/5’te, ‘hakim teşebbüs tacir sayılır’ hükmü getirilmiştir. Teşebbüs kavramı, TTK’nın değil, 4054 sayılı Kanun’un bir terimidir.

17 Tacirler Arasındaki İhtar ve İhbarlar
TTK.m. 18/III: A. Noter B. Taahhütlü Mektup C. Telgraf D. Güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta

18 Burada önemli bir değişiklik gerçekleştirilmiştir. Bu da TTK. m
Burada önemli bir değişiklik gerçekleştirilmiştir. Bu da TTK.m.20/III’de bulunan ‘muteber olması’ için ibaresine TTK.m.18/III’de yer verilmeyerek, geçerlilik şartından vazgeçilmiş, ispat şartına dönüştürülmüştür. Ancak BK.m. 11/2 (yBK.m. 12/2) hükmü karşısında sorunun devam ettiği tereddütleri yaşanabilir, ama orda hüküm sadece sözleşmelerle sınırlıdır.

19 KAYITLI ELEKTRONİK POSTA
KEP sistemi ile elektronik ortamda yapılan gönderilerin ne zaman yapıldığı, göndericinin ve alıcının kim olduğu ve gönderilen iletinin ve eklerinin ne olduğu kesin olarak tespit edilebilmektedir. Sistem içerisinde yer alan taraflar arasında, gönderici taraf iletinin kendisi tarafından gönderilmediğini, alıcı taraf da kendisine ulaşmadığını inkar edememektedir. Kayıtlı elektronik posta sisteminde gönderilen ve alınan e-postalar “güvenilir bir üçüncü taraf” rolünde olan, ilgili otoriteden yetki almış ve denetlemelere tabi “kayıtlı e-posta hizmet sağlayıcı (kephs)” üzerinden geçmektedir.

20 Sistemi kullananlar dilerlerse ilerde oluşabilecek bir uyuşmazlık sırasında ibraz edilmek üzere gönderilerinin (elektronik belgelerinin) bir kopyasının saklanmasını da kephs’ndan ayrıca talep edebilmektedir. KEPHS gönderilerin içeriğinin birebir bir kopyasını tutmak veya arşivlemek zorunda değildir, teknik olarak “özet (hash)”ini tutabilir. her kullanıcı mutlaka aynı kephs’ndan da hizmet almak zorunda değildir, farklı hizmet sağlayıcılardan kayıtlı e-posta hizmeti alarak güvenli ve yasal geçerli şekilde birbirleriyle iletişim kurabilirler.

21 Özet olarak, kep sistemi yetkili kephs’lar tarafından işletilmektedir
Özet olarak, kep sistemi yetkili kephs’lar tarafından işletilmektedir. Bu kuruluşların, güvenilir üçüncü taraf olarak, e-imza alanındaki elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları (eshs) gibi, teknik, idari, mali ve hukuki niteliklerinin neler olacağı, sorumlulukları, yükümlülükleri ve nasıl denetlenecekleri düzenlemelerle belirlenmektedir.

22 Ülkemizde de bu alandaki düzenlemeleri, yetkilendirmeleri ve denetlemeleri yapmakla görevli ve yetkili kurumun Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) olacağı belirtilmektedir. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun TBMM’de kabulünden sonra, BTK’ nun 6 ay içinde yapacağı düzenlemelerdeki gereklilikleri sağlayıp, düzenlemelerde belirlenen niteliklere ve koşullara uygun olarak altyapılarını kurmuş KEPHS’ ları BTK’ na başvurup yetki aldıktan itibaren, kişiler, şirketler, kurum ve kuruluşlar tarafından KEP hizmeti alınabilecektir

23 MADDE 27- 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir. “Kayıtlı elektronik posta sistemi EK MADDE 1– (1) Kayıtlı elektronik posta sistemi, elektronik posta haberleşmesinin, kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcıları vasıtasıyla, sayılı Elektronik İmza Kanununda tanımlanan güvenli elektronik imza ve zaman damgası kullanılarak gerçekleştirilmesini ve bu haberleşmenin göndericisinin, alıcısının ve zamanının tespit edilmesini sağlayan haberleşme sistemidir. (2) Elektronik ortamda farklı taraflar arasında, resmî veya ticarî bilgi ya da belge paylaşımı, ilgili taraflar arasında bildirim, ihtar, ihbar ve benzeri hukukî sonuç doğuran beyan ve yazışmalar kayıtlı elektronik posta sistemi vasıtasıyla yapılabilir.

24 (3) Kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcı, kayıtlı elektronik posta sistemini kuran ve işleten kamu tüzel kişisi veya özel hukuk tüzel kişisidir. Bu kişiler; güvenli ürün ve sistemleri kullanmak, hizmeti güvenilir bir biçimde yürütmek, hizmetlerin belirlenen kalitede sunulabilmesini teminen gerekli idarî ve teknik imkân ve kabiliyetlere sahip olmak ve bu sistemlerde kişisel verilerin korunmasına ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin Kurum tarafından belirlenen kurallara uymak ile yükümlüdür. Kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcı olmak isteyen kişiler Kuruma bildirimde bulunarak faaliyete geçer. (4) Kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcı, işlettiği sistem vasıtasıyla yapılan iş ve işlemlerin veya haberleşmenin taraflarını, zamanını sayılı Kanununda tanımlanan güvenli elektronik imza ve zaman damgası kullanarak kayıt altına alır. Bu kayıtlar, senet hükmünde olup, aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılır.

25 (5) Kayıtlı elektronik posta sistemine, bu sistemin idarî, teknik ve hukukî gereklilikleri ile işleyişine, kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcılarının Kuruma yapacakları bildirime, haklarına, yükümlülüklerine, faaliyetlerine son verilmesine, denetimine ilişkin hususlar altı (6) ay içinde Kurumca Başbakanlığın görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”

26 Fatura ve Teyit Mektubu
Madde 21- Fıkra (3); Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerin veya yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye ve açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.

27 Teyit Mektubu TTK.m.21’e iletişim araçları ilavesi yapılmıştır. Böylece, -eposta -chat -vs….

28 TİCARET SİCİLİ TTK.nun ticaret sicili ile ilgili hükümleri, getirdiği sonuçlar bakımından eleştiriye açıktı. Zira TTK.m.38 ve 39, sicilin etkisinin tescil ve ilanla başlayacağını ve derhal hüküm ifade edeceğini hükme bağlamaktaydı. Her ne kadar mevcut düzenlemede de sicil aleni olsa dahi pratikte kimsenin sicil tahkiki yapmadığı açıktır. Özellikle son derece az sayıda basılan ve dağıtılan sicil gazetesine bu şekilde bir sonucun bağlanması tenkit edilmekteydi.

29 6762. sayılı Kanun, m. 28/II (6215 sayılı Kanunla yapılan değişiklik)
TTK m. 24’de TOBB nezdinde ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekli içeriklerin depolandığı ve elektronik ortamda sunulabildiği bir sicil bankası kurulması öngörülmüştür. 6762. sayılı Kanun, m. 28/II (6215 sayılı Kanunla yapılan değişiklik) => Ancak 28/III’de bulunan kişisel verilere ilişkin düzenleme madde metnine alınmamıştır: Ticaret sicili kayıt işlemlerinin elektronik ortamda yapılması için toplanması ve işlenmesi gerekli olan kişisel veriler, kişisel verilerin korunması ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin tedbirler mevzuata uygun bir şekilde alınarak korunur.

30 Başbakanlığa Sevk Edilen Tadil Tasarısı
Tadil tasarısının 3. maddesi, TTK’nun 24. maddesine ek yapmıştır. Ticaret sicili kayıt işlemlerinin elektronik ortamda yapılması için toplanması ve işlenmesi gerekli olan kişisel veriler, kişisel verilerin korunması ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin tedbirler mevzuata uygun bir şekilde alınarak korunur.”

31 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, ticaret sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olmasına ilişkin hükmü kaldırmış, bu sorumluluk, sicili tutan odaya da yüklenmemişti. Güvenliğin tam anlamı ile sağlanabilmesi için Devletle odanın müteselsilen sorumlu olmaları kabul edilmiştir. Sorumlulukla ilgili getirilen düzenlemede ise Devlet ve ilgili odanın müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Madde 25- Fıkra (2)

32 Görünüşe Güven Madde 37 - (1) Tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık bulunması halinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güveni korunur. Madde Alman Ticaret Kanunundan alınmıştır. Düzenleme, sözü itibarıyla yalnızca tescilin doğru ancak, ilânın yanlış yapıldığı hâllere yöneliktir.

33 Bu madde, üçüncü kişinin kural olarak ilân edilen bir içeriğin ilân edilmiş şekline güvenmesi, ilândan farklı olan tescil içeriğinin ona karşı ileri sürülememesi kuralını koymaktadır. Buna göre tescil edilen hukukî olgu (içerik) ile ilân edilen içerik farklı ise, tescil hukukunda önemli olanın tescil edilen olgu olmasına rağmen, tescile konu olan tescil edilen olguyu (içeriği) üçüncü kişiye ileri süremeyecek, üçüncü kişi tescil edilen ile bağlı olmaksızın ilâna dayanabilecektir. Ancak üçüncü kişi isterse tescile de dayanabilir.

34 Tadil Tasarısı: Ticaret Unvanı: m.39
“(2) Tescil edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılır. Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise sayılanlara ek olarak tescil edilen internet sitesinin adresi de gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanır. Bu sitede ayrıca, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları ile soyadları, taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticilerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı yayımlanır.”

35 Genel Bakış eTK.m (15 maddelik bir düzenleme)- yTK.m (15 maddelik bir düzenleme) Tacirlerin, bir ticaret unvanı seçmek ve ticaretini bir unvan altında icra etmeleri zorunluluğu aynen devam ettirilmiştir (eTK.m. 41, yTK.m. 39). Ancak yTK m.39/2, kullanım tarzını değiştirmiştir. Seçim için 15 günlük zorunluluk aynen muhafaza edilmiştir (eTK.m. 42, yTK.m. 40).

36 SİSTEM KARŞILAŞTIRMASI
Ticaret unvanları hakkında üç farklı sistem vardır: 1. Gerçeklik sistemi 2. Serbesti Sistemi 3. Karma Sistem Gerek eTK, gerekse yTK’da başlangıçta gerçeklik sistemi kabul edilmiş, ancak gerçek durum ile sonradan ticaret unvanı arasındaki farklılığa da yasaklama getirilmemiştir (karma sistem)

37 TİCARET UNVANININ SEÇİMİNDE İLKELER
1. Ticaret unvanının tanıtıcı olmaması ( gerçek kişi tacirlerin ad ve soyadları, tüzel kişi tacirlerin iştigal konuları) 2. Ayırt edici olması (yTK. M. 45). 3. Yanıltıcı olmaması (ekler –yTK.m.46). Aslında belirtelim ki bu üç ilke, eTK ve yTK’da aynı şekilde düzenlenmiştir.

38 SİSTEM KARŞILAŞTIRMASI
eTK. Gerçek kişi tacir tüzel kişi tacir ayrımı yapmış ve gerçek kişi tacirin ticaret unvanını ilgili sicil bölgesinde, tüzel kişi tacirin unvanını ise bütün Türkiye’de korumuştur (eTK.m. 43, 47 ve 52). İşletme adlarında da aynı sistem benimsenmiştir (yTK.m.53 atfı ile 50 ve 52). yTK’da ise ticaret unvanının korunması bakımından gerçek kişi tacir – tüzel kişi tacir ayrımı terkedilmiş, unvanlar bütün Türkiye’de korunmaya başlanmıştır. Sistem değişikliğinin gerekçesi, bilişim ve iletişim sistemlerinin değişmesi, ticaretin yaygınlaşmasıdır.

39 Muhtemel Problemler-I
Aynı ismi taşıyan kişilerin ticaret unvanları nasıl olacaktır? Çözüm, ilgili eklerin yapılmasıyla mümkündür. Bilhassa gerçek kişi tacirlerde bu durum söz konusu olabilir: Mustafa Yılmaz ticaretle uğraşıyorsa sonrakiler ek almak zorunda kalacaklardır. Demirci, Kuyumcu vs. Ya da hakiki – en hakiki gibi. * Belirtelim ki benzeri sorun eTK’da da çıkabilirdi.

40 Muhtemel Problemler-II
İşletme adlarında ortaya çıkacak sorunlar daha fazladır. özellikle bazı sektörlerde sık kullanılan isimler ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Şifa eczanesi Kanaat restoran Lezzet Lokantası

41 TİCARET UNVANININ KORUNMASI
1. İlke MADDE 50- (1) Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir. 2. Bildirim ve ceza MADDE 51- (1) Bütün mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları, noterler ve Türk Patent Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir ticaret unvanının tescil edilmediğini, kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili ticaret sicili müdürüne ve Cumhuriyet savcılığına bildirmek zorundadırlar.

42 3. Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları
MADDE 52- (1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir. (2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.

43 TESPİTLER MARKA SAHİBİNİN TALEPLERİ
1- Kanun metinlerindeki yakınlaşmalar... Örnek: MARKA SAHİBİNİN TALEPLERİ MADDE 62 - Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması, b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini, c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.) e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi , f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.

44 2- Tescilli bir ticaret unvanının tazminata neden olamayacağına ilişkin anlayışı değiştirmiştir.
Bilindiği üzere Yargıtay, ticaret unvanları, markalar ya da tasarımlarda, tescil terkin edilmediği sürece, kullanımın haksız rekabet kabul eidlemeyeceğini, kullanımın hukuka uygun olduğu görüşünü ısrarla vurgulamıştır.

45 Örnekler “Davalı ticaret ünvanı, davacının ticaret ünvanından çok sonra, aynı ticaret sicilinde tarihinde tescil edilmiş bulunmaktadır. Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret ünvanını kullanma hakkı, münhasıran sahibine aittir. Davalı, sicilin yarattığı itimada dayanarak ticaret unvanını kullanmış bulunmasına göre, bu ünvanın terkin edilmesi anına kadar davalıya haksız kullanmaya dayalı tazminat talepleri ileri sürülemeyecektir. O halde, mahkemece davacının manevi tazminat istemlerinin tamamının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir” (Y.11HD ; E. 2003/2825, K. 2003/9393).

46 Tamteks ibaresi, İstanbul 4FSHM, tazminat kabul ediliyor
Tamteks ibaresi, İstanbul 4FSHM, tazminat kabul ediliyor. Yargıtayın kararı : bozma Bu itibarla, tescilli unvanın sicilden terkin edileceği tarihe kadar kullanılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmayacağından, dava tarihine kadar davalının, unvanı daha önce tescilli davacıya karşı kendi tescilli unvanını kullanması nedenine dayalı olarak unvana ve markaya haksız rekabet suretiyle tecavüz iddiasına ilişkin talebi kabul edilmemelidir. (11. HUKUK DAİRESİ, E. 2010/858, K. 2010/4554, T ).

47 Yargıtayın bu kararlarının değişmesi gerekir.
yTK.m.52’ye göre, Artık terkin talebi ile birlikte dürüstlüğe aykırı kullanımda şartları varsa tazminata da hükmedilmelidir. Yeni dönemde Yargıtay kararlarının bu yönde değişimi beklenmelidir.

48 İLTİBAS MESELESİ YTK.M.52’DE ‘Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde’ ibaresini kullanmıştır. eTK’da ise bilindiği üzere m.54’de ‘kanuna aykırı olarak bir başkası tarafından’ kullanımdan bahsedilmekteydi. Burada iki madde hükmünün daha farklı yorumlanması gerekirdi. Kanaatimce ihlal halinde getirilen müeyyideler düşünüldüğünde madde metniyle uyumlu bir değişiklik olmuştur.

49 Dürüstlüğe aykırı kullanım, bir başkasının ticaret unvanı, aynen ya da iltibasa mahal verecek biçimde kullanmak olarak yorumlanmalıdır. Yani burada kişinin unvan seçiminde bir başkası ile iltibası hedeflediği söylenebilir. Ticari dürüstlüğe aykırılık, her olayda ayrıca değerlendirme konusu yapılmalıdır. Burada sorulması gereken şudur: Ticari dürüstlüğe uygun ancak Kanuna aykırı bir ticaret unvanı sçeildiğinde durum ne olacaktır?

50 ÖRNEK: Soyadı Yılmaz olan bir kimsenin Yılmaz İnşaat AŞ. ibaresini sonradan tescil ettirdiğinde; Daha önce tescilli bulunan Yılmaz İnşaat ve Turizm AŞ.’nin ticaret unvanının terkinini isteyebilecek midir?

51 eTK çerçevesinde aslında bunun terkini istenebilecektir.
Ancak yTK çerçevesinde bunun ticari dürüstlüğe aykırı görülmediği hallerde terkini istenemez sonucuna ulaşılabilecektir. Kanaatimce, burada problem, her seferinde bütün bileşenleri ile ele alınıp değerlendirilecek olmakla birlikte yine de önceki tescil sahibinin terkin ya da ilave isteyebileceği sonucuna ulaşmak gerekir.

52 İltibas Nasıl Değerlendirilir?
Öncelikle… 1- Ticaret unvanı, taciri tacirden ayırır. yTK.m. 39/II ile ayrım daha kolaylaşmıştır denilebilir: Tescil edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarası gösterilir

53 Her ne kadar Kanun böyle dese de, uygulamanın farklı olduğunu söylemek zor olmasa gerekir:
eTK’nın unvanın tam ve eksiksiz yazılması da hiç uygulanmamıştır denilebilir: Akgün İnşaat ve İthalat AŞ. =>Sadece Akgün AŞ. şeklinde kullanılmaktadır. Bitlis’teki ticaret unvanı. Bu nedenle, yTK.m.39/II’nin ayırt edicilik ya da iltibasta çok önem taşımadığı kanaatindeyim.

54 2. İltibasta bütüne bakılmalıdır, iştigal alanı önemlidir:
Yani sadece ekler değil, çekirdek kısmı da değerlendirilmelidir. Kanun koyucunun şirketler için getirdiği iştigal alanı, boşuna konulmuş hükümler değildir. Eğer bunun aksini kabul edersek =>Ülkenin yarısını diğer yarısı ile mahkemelik ederiz. Örnek: Akgün ibaresini ticaret unvanında kullanan sadece İstanbul Ticaret Odası sayfasında kayıtlı yaklaşık 260 adet ticaret unvanı bulunmaktadır.

55 Bu nedenle, ticaret unvanı konusunda, asıl olan bütündür.
İştigal alanı farklı olan tacirlerin ticaret unvanları arasında da herhangi bir iltibas bulunmaz. yTK.m.39/II burada ayırt ediciliği sağlamakta ve iltibası önlemekte yardımcı unsur olarak kullanılabilir.

56 Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir hususa daha işaret etmek istiyorum:
Ticaret unvanları iştigal konusuna göre daha kısa olmalıdır. O halde kanaatimce burada sadece ticaret unvanının nazara alınması her somut olayda kafi gelmeyebilir. Bazı hallerde şirketin sözleşmesinde yazılı fiili iştigal konularına da bakmak gerekir.

57 Örnek Karar Davacı vekili, müvekkilinin 1969 yılından beri "VİP" unvanını kullanarak yurt içi ve yurt dışında haklı bir şöhrete ulaştığını, ticari faaliyetinin Türkiye çapında yaygın olduğunu, müvekkilinin bu tanınmışlığından istifade etmek isteyen davalının "VİP" kelimesini unvanında kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, unvan haklarına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine, "VİP" sözcüğünün davalı unvanından silinmesine, ilana, davalının kullandığı her türlü belgedeki "VİP" kelimesinin silinmesine veya imhasına, 5 milyar TL. manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi davayı reddetmiştir.

58 Ancak, her iki şirketin faaliyet alanlarının aynı olup olmadığının değerlendirilmesinde sadece fiilen yapılan işlerin değil her iki şirketin ana sözleşme hükümlerinin göz önünde bulundurulması ve şayet faaliyet alanlarında kısmen dahi ayniyet veya benzerlik bulunması halinde bu hususun iltibasa neden olacağının kabulü gerekir. Mahkemece her ne kadar her iki şirketin faaliyet sahalarının farklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya içeriğinde davacı şirkete ait ana sözleşme sureti ile davalı şirketle ilgili İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu yazılarından gayrimenkuller satın alınması, turizm ve otel işletmeciliği gibi konuların her iki şirketin de faaliyet alanında bulunduğu anlaşılmaktadır.

59 Bu itibarla, bu tesbitlere itiraz geldiğinde davacı şirket ana sözleşmesi de dosya içerisine celp edilerek incelenmek ve belirtilen hususlar varit ise davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, anılan husus gözden kaçırılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. 11. HUKUK DAİRESİ, E. 2005/562, K. 2006/477,T Ancak burada kanaatimce dikkate alınması gereken husus, şirket esas sözleşmesi olmayıp, şirketin fiilen iştigal ettiği alanlardır. Zira, şirketler iştigal alanı konusunu her seferinde geniş bir şekilde yazmaktadır.

60 3. İltibasta dikkat edilmesi gereken, -BİLHASSA İŞLETME ADLARINDA- genel geçer ibarelerde az bir ayrımın iltibasa engel olmasıdır. Alman Federal Mahkemesi, yaygın kullanılan soyadları gibi (Müller, Maier, Schmidt), cins ve mesleği tasvir eden işaretler gibi (informatik, video kiralama, İnşaat malzemeleri), Coğrafi işaretlerin (Schwarzwald) daha baştan ayırt edici olmadığını, bunların unvanda kullanılması halinde de tekel hakkı vermeyeceğine karar vermiştir.

61 Türkiye’de bilhassa Şifa Ecazanesi gibi işletme adlarının her yerde bulunabileceğini kabul etmek gerekir. Eski sistemde koruma sadece ilgili sicil bölgesi ile sınırlı tutularak bunun mahzurları kısmen berteraf edilmişti. Yeni sistemde ise, bu tür ihtilaflarda mutlaka, Federal Mahkemenin içtihatlarında olduğu gibi ya da bizim hukukumuzda markalarda kullanılan zayıf marka çözümlemelerini yapmalıyız. Bunlar: 1- Ya baştan bunların ayırt edicilik vasfı araştırılmalıdır ki, buna imkan olmadığını düşünüyorum. 2. Açılacak davalarda bu şekildeki unvanlara az çok bir ilave iltibası engelleyecektir.

62 yTK.m.52’de öngörülen imha
yTK.m.52’de öngörülen araçların ve ilgili malların imhası üzerinde durulması gerekir. Bir kere, ticaret unvanı, markadan farklı olarak mal ya da hizmetleri değil, bir taciri diğer tacirlerden ayırt etmeye yarar. Bu halde, imha edilecek malların hangi mallar olduğu sorusu sorulmalıdır:

63 SENARYOLAR 1- Tacir, ürününde başka bir marka kullanmış ve paketin altında ya da çuvalın alt kısmında ticaret unvanını kullanmıştır. =>Bu durumda imha talep edilemez. 2. Tacir ürününde ticaret unvanını markasal bir şekilde kullanmıştır ve bu durum ticari dürüstlüğe uymamaktadır. => Bu halde imha talep edilebilir.

64 Tazminat talebinde değişim
yTK.m.52, ‘Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir’ demektedir. Bu durum, haksız rekabet hükümlerindeki çözümün aynısını benimsemiştir: yTK.m. 56/1 son cümle ile aynı şekilde kaleme alınmıştır. Türk hukukunda zenginleşme yasağının yeni bir istisnası daha karşımıza çıkmaktadır.

65 Uzun süre sessiz kalmak suretiyle de hak kaybı olabilir
a. Hakkı kullanan kimse o hakkı iyi niyetle kullanmalıdır. b. Uzunca sayılabilecek bir sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Bir sürenin ne zaman uzun bir süre sayılacağı hususu, her somut olayda ayrıca belirlenmelidir. c. Uzunca bir süre sessiz kalındıktan sonra dava açılmasında bir menfaat bulunmalıdır. d. Sessiz kalmaya dayalı bir hakkın kullanımı için herhangi bir süre bulunmamaktadır. Bunun anlamı, ilkenin bir defi olmamasıdır. Aksine hakkın caiz olmayan bir kullanımının özel durumu söz konusu olduğundan, MK.m.2’ye dayanan her durum gibi, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.

66 Haksız Rekabet Kapsam çok genişletilmiş
AB eğiliminde olduğu gibi artık tüketici merkeze alınmış. Türk hukukunda BK-TTK ikiliği devam ettirilmiştir. (BK.m.57). İfadeler, Rekabet Kanunu ifadelerine yaklaştırılmıştır. Cümle bitimi “haksız ve hukuka aykırıdır” şekline dönüştürülmüştür.

67 6762 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi haksız rekabet kavramını "suiistimal" ile tanımlamıştır.
Yeni TK “dürüst davranış” kuralını getirmiştir. Dürüst davranma kuralı ise artık haksız rekabetin tanınmasında (teşhisinde) belirleyicidir. Hukuka uygun ve bozulmamış rekabet ortamında tüm katılanlar piyasanın tüm aktörlerinin dürüst davranış kurallarına göre hareket edeceğine güvenir ve güvenmek hakkını haizdir. Dürüstlük kuralını ihlâl eden bu güvene aykırı hareket edilmiş olur. Bu da haksız rekabet oluşturur.

68 Dürüstlük kuralına özellikle aykırı sayılan haksız rekabet eylemleri 55 inci maddede 1986 tarihli İsviçre Haksız Rekabet Kanununun 3 ilâ 8 inci maddelerine uygun olarak altı kategori halinde düzenlenmiştir. Bu kategoriler dürüstlük kurallarına aykırı davranışların veya ticarî uygulamaların, yüksek yargı kararlarına göre en çok rastlanılan halleri, görünüş şekilleridir. Dürüstlük kurallarına aykırılığın somut örnekleri olan bu kategoriler sınırlı sayıda değildir.

69 Böylece 55 inci madde 6762 sayılı Kanunun 57 nci maddesine nazaran sadece özel haksız rekabet hâlleri yönünden değil, bu hâller arasına katılan yeni konular ve korunan kişi ve menfaatler yönünden de genişlemiş ve geliştirilmiştir. Korunan sadece rakipler, onlar bağlamında işletmeler ve soyut anlamda haklı, dürüst, hukuka uygun rekabet değil, aynı zamanda alıcılar ve dar söylemde tüketicilerdir. Bu sebeple, tedarikçiler ile geniş anlamda alıcılar arasındaki ilişki kuralların kapsamına alınmıştır.

70 II - Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar
MADDE 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, 2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, 3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,

71 4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, 5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek, 6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,

72 7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak, 9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak, 10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,

73 11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak, 12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler  içeren sözleşme formülleri kullanmak.

74 b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, 2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, 3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek, 4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici  kredisi  sözleşmesi yapmış  olan  alıcının  veya  kredi  alan  kişinin,  bu  sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.

75 c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, 2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, 3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak. d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

76 e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; 1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya 2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

77 m.55: f) Dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanmak; özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; 1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak yasal düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan veya 2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, Önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

78 Bilhassa genel işlem şartları ile ilgili olarak BK’daki düzenlemelerin de dikkate alınması gerekir (BK.m.20 vd.) Diğer kanunlar… TKHK m. 6/A TTK. Sigorta Kitabı m. 1452 4054 sayılı RK.m.6 (hakim durum) MK.m.2

79 Karşılaştırmalı Reklam Kavramı
İşletmeler yaptıkları ticari reklâmlarda sadece kendi ürün ve hizmetlerini övmezler aynı zamanda açık veya örtülü olarak rakiplerinin mallarını, ürünlerini ve hizmetleri hakkında da bir takım değerlendirmelerde bulunurlar. Reklâmda aynı zamanda rakibin şahsı yahut ürettiği mal veya hizmet ile açık veya kapalı bağlantı kurulmak suretiyle, kendisinin yahut mal veya hizmetlerinin rakibinkinden daha üstün veya onun ayarında olduğunun belirtilmesi de mümkündür. İşte bu sonuncu halde karşılaştırmalı bir reklâm söz konusu olur.

80 Karşılaştırmalı reklâmdan bahsedebilmek için adından anlaşılacağı üzere her şeyden önce, tüketicinin bir malı veya hizmeti satın alma kararına tesir edecek bir takım unsurların, niteliklerin bir şekilde karşılaştırılması gerekir. Karşılaştırmadan söz edebilmek için rakibin teşhis edilebildiği bir ilişkilendirmenin mevcut olması gerekir. Teşhis edilebilir bir ilişkilendirme, doğrudan ve belirlenebilir, belirli bir veya birden fazla rakiplerle bir bağlantının kurulması halinde bu ilişkilendirme mevcut kabul edilir. Rakibin ismen zikredilmesi şart değildir. Önemli olan reklâmın hitap ettiği çevrenin küçümsenmeyecek bir kısmı tarafından somut olayın özellikleri çerçevesinde rakibin yeterli derecede belirlenebilir olmasıdır. Reklâmın hitap ettiği kesimce anlaşılabilecek şekilde rakip ürünün ima edilmesi, rakibin pazarda hâkim durumda bulunması ya da piyasanın duo-veya oligopolitik yapısı olayın özelliklerine örnek olarak verilebilir. Reklâmın hitap ettiği çevrede bu tür bir çağrışımın oluşması ve bunun amaçlanmasını bu anlamda kâfi görmek gerekir.

81 Karşılaştırmalı reklamla ilgili açık bir düzenleme hukukumuzda, 4822 sayılı kanunla tadil edilmiş olan sayılı Tüketicinin Korunması Hk. Kanunun (TKHK) 16/III’de yer almaktadır. Buna göre „aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin karşılaştırmalı reklamları yapılabilir.“

82 Karşılaştırmalı reklamın hukuka uygun olabilmesi için şu şartların bir arada bulunması gerekir:
Karşılaştırması yapılan mal ve hizmetler aynı ihtiyaçları karşılamalı ya da aynı amaca yönelik olmalı [TKHK md. 16/III ve Reklâm Yönetmeliği md. 11/b]. Karşılaştırmalı reklâm aldatıcı (yanlış ve yanıltıcı) olmamalı [TKHK md. 16/II ve Reklâm Yönetmeliği md. 11/c, RTÜK Yönetmelik md. 5 (m), md. (a) ve (b)]. Karşılaştırmalı reklâmlar rakibi veya onun mal veya hizmetlerini kötülememelidir. [Reklâm Yönetmeliği md. 14]. Karşılaştırmalı reklâmlarda başkasının ticari itibarından haksız olarak yararlanılamaz [Reklâm Yönetmeliği md. 15, RTÜK Yönetmelik md. 8 (b)]. Karşılaştırmalı reklâm rakipler veya onların ürünleriyle iltibasa sebebiyet vermemelidir [RTÜK Yönetmelik md. (f)] Karşılaştırmalı reklâmlarda, karşılaştırılan mal, hizmet veya marka adının belirtilmemesi gerekir [Reklâm Yönetmeliği md. 11/a].

83

84 Basının Sorumluluğu TTK 58’de basının sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının sorumluluğu yanında bir bilişim aracına benzeri görüntü, sesi, iletiyi bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi, bunlar gösterilemiyorsa işletme ve kuruluş sahibi aleyhine davaların açılacağı hükme bağlanmaktadır. Bu düzenleme Kanun’da özellikle bilişim ortamının özellikleri dikkate alınmadan düzenlenmişti. Bu konuya ilişkin görüşler doğrultusunda TBMM’de son halinde düzeltme yapılmıştır.

85 TİCARİ DEFTERLER 1. Tacir, işletmesi ile ilgili gönderilen her türlü belgenin bir kopyasını yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlü tutulmuştur (m. 64/II). 2. Ticari defterlerin delil olma özelliği kaldırılmaktadır. 3. Defterlerin tutulması ve içerikle ile ilgili ciddi değişiklikler yapılmaktadır. 4. Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’nun belirlediği esaslara göre defter tutulabilecektir. 5. Elektronik ortamda muhasebe kayıtlarının tutulabilmesine imkan sağlanmıştır (m.64/IV).

86 6. Yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir. Yöneticilerin ticari defterlerin tutulmasındaki cezai sorumluluğu da kaldırılmıştır.

87 Ancak uygulamada ticari defterlerin delil olarak kullanılması hususu yaygın bir şekilde kullanılmakta idi. Bu durumda ciddi sorunlarla karşılaşabilmemiz ihtimal dahilindedir. Ayrıca yöneticilerin ticari defterlerin tutulmasındaki cezai sorumluluğunun kaldırılmış olması da ayrıca tekrar düşünülmelidir.

88 HMK. m 222 (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.

89 (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.

90 (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.

91 Uygulama Kanunu-Defterler
D) Ticari defterlerle ispat MADDE 13 – (1) Türk Ticaret Kanununun yürürlük tarihinden önce açılan ve görülmekte olan davalarda, 6762 sayılı Kanunun 82 ilâ 86 ncı maddeleri uygulanır. Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra olsa bile, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 158 inci maddesinde öngörülen ek süre içinde açılacak davalara da bu hüküm uygulanır. *Tadil tasarısı ile Uygulama Kanununun 13. maddesi kaldırılmaktadır.

92 DEFTERLERİN ZİYA VE İPTALİ
TTK.m.82/7, ziya hali düzenlemiştir. Ancak bu ziya ve iptal hali incelendiğinde, aslında eski klasik ziya ve iptale ilişkin bir düzenleme getirildiği görülmektedir. Buna karşın virüs bulaşması, güvenlik tedbirlerinin alınmasına ilişkin bir düzenleme ise yapılmamıştır. Bu halde, en azından işletmenin boyutuna uygun bir koruma sisteminin de kurulu olması gerekir. Aksi takdirde ziya belgesi alamamalıdır.

93 TELLALLIKLA İLGİLİ HÜKÜMLER
Ticaret işleri tellallığına ilişkin mevcut TTK.m hükmü tasarıdan çıkarılmıştır. Aslında bu husus, Borçlar Kanunu’nun bir düzenlemesi olduğu için bu hükümlerin tasarıdan çıkarılması isabetli olmuştur. Aynı şekilde TTK.m.135’in de Tasarıda yer almaması isabetlidir. Borçlar Kanununda simsarlık olarak düzenlenmiştir (BK.m ).

94 6098 sayılı Borçlar Kanunu ÜÇÜNCÜ AYIRIM Simsarlık Sözleşmesi
A. Tanımı ve şekli MADDE 520- Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.

95 B. Ücret I. Hak etme zamanı MADDE 521- Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir. Simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir.

96 II. Ücretin belirlenmesi
MADDE 522- Ücret, belirlenmemişse tarifeye, tarife yoksa teamüle göre ödenir. III. Simsarın haklarını kaybetmesi MADDE 523- Simsar, üstlendiği borcuna aykırı davranarak diğer tarafın menfaatine hareket eder veya dürüstlük kurallarına aykırı olarak diğer taraftan ücret sözü alırsa, ücrete ve yaptığı giderlere ilişkin haklarını kaybeder.

97 ACENTE TTK.m.117’deki hükümden sigorta sözleşmelerine aracılık edenler ile ilgili düzenleme kaldırılmıştır. Ancak diğer fıkralar, Kanunun 103. maddesinde isabetli bir şekilde korunmuştur. Zira bu hükümler, uygulamada bir çok ihtiyacı karşılamaktadır.

98 II - Uygulama alanı MADDE 103- (1) Özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere, bu Kısım hükümleri şunlar hakkında da uygulanır: a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar. b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde bulunanlar.

99 ACENTE IV – SALAHİYETSİZLİK
M. 122: Acente, selahiyetli olmaksızın veya selahiyeti sınırlarını aşarak müvekkili namına bir mukavele yaparsa müvekkili, mukavelenin akdini haber alır almaz üçüncü şahsa akde icazet vermediğini derhal bildirmediği takdirde icazet vermiş sayılır. İcazet verilmediği halde acente akitten bizzat mesul olur.

100 MADDE 108- (1) Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili adına bir sözleşme yaparsa müvekkili bunu haber alır almaz icazet verebilir; vermediği takdirde acente sözleşmeden kendisi sorumlu olur.

101 6762 Sayılı Kanun MADDE Acente, aracılıkta bulunduğu veya akdettiği mukaveleler ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili namına yapmaya ve bunları kabule salâhiyetlidir. Bu gibi mukavelelerden çıkacak ihtilâflardan dolayı acente müvekkili namına dâva açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dâva açılabilir. Bu hükümlere aykırı olan şartlar muteber değildir.

102 6102 sayılı Kanun MADDE 105- (1) Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir. (2) Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir. (3) Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanamaz.

103 II - Denkleştirme talebi
Madde (1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa; b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını yitiriyorsa ve c) Denkleştirmenin ödenmesi, halin bütün gereklerine göre hakkaniyete uygun düşüyorsa, Acente, müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. (2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. (3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme talebinde bulunamaz. (4) Denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme isteme hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. (5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır.

104 Getirilen yeniliklerden biri de rekabet yasağı anlaşmalarına ilişkin düzenlemelerdir (Tasarı m. 123). Bu düzenlemede rekabet yasağına ilişkin sınırlamalar şu şekildedir: A. Süre sınırı: 2 yıl B. Yazılı şekil C. Sadece inhisar bölgesinde geçerli D. Bunun karşılığında bir tazminat ödemesi E. Sınırlamadan vazgeçilebilir.

105 Uygulama Kanunu-Acente
E) Acenteye ilişkin rekabet yasağı anlaşması MADDE 14 – (1) Türk Ticaret Kanununun 123 üncü maddesi, anılan Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olup da devam etmekte olan acentelik sözleşmelerine de uygulanır.

106 Sabrınız için teşekkürler
Prof.Dr. Tekin MEMİŞ


"TÜRK TİCARET KANUNU TASARISININ GETİRDİĞİ YENİLİKLER" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları