Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Şu anda Amerika’da NBA Playoff’larının heyecanı yaşanıyor yaşanmasına ama çok değil sadece bir ay sonra, playofflarda Konferans finalistlerinin veya şampiyonlarının.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Şu anda Amerika’da NBA Playoff’larının heyecanı yaşanıyor yaşanmasına ama çok değil sadece bir ay sonra, playofflarda Konferans finalistlerinin veya şampiyonlarının."— Sunum transkripti:

1 Şu anda Amerika’da NBA Playoff’larının heyecanı yaşanıyor yaşanmasına ama çok değil sadece bir ay sonra, playofflarda Konferans finalistlerinin veya şampiyonlarının belirleneceği maçlar oynanırken, 22 Mayıs’da draft lottery’si çekilip, 26 Hazirandaki 2003 NBA Draftında ilk sıradan seçim yapacak takım belirlendiğinde, gündeme oturacak tek konu, seneye bu şanslı takımın kadrosuna katacağı 18 yaşındaki LeBron James olacak.

2 NBA STARI LE BRON NBA aslında sadece bir basketbol ligi değil. Müthiş pazarlama stratejileri ile milyarlarca doların aktığı, bir çok iş sahası yaratan, inanılmaz büyüklükte, muazzam bir pazar. Yani, sadece 3-4 takımın şampiyonluk mücadelesi verdiği, oyuncu üzerinde dönen sıradan bir lig değil NBA. Ligde yer alan çok oyuncunun kullandığı ayakkabıdan formaya, banttan bilekliğe kadar basketbol severlere parlak spotlar altında yeni alışveriş ve tüketim sahası yaratan, büyük bir pazarlama şirketi aslında. Ve bu şirket üzerindeki ilgiyi kaybetmemek, yayılma ve pazarlama alanını daha da genişletmek için, eski yıldızların süresi dolduğunda yenilerini ortaya çıkartmak adına büyük çalışmalar da yapmakta. (Magic Johnson, Michael Jordan, Kobe Bryant gibi oyuncuların tüm dünyaca tanınması, Yao Ming’i lige dahil edilerek Çin pazarına Amerikan ürünlerinin sokulması gibi.)

3 NBA STARI LEBRON 30 Aralık 1984 günü doğan lebron james St.Vincent-St.Mary okullarını bitirmiş ve liseden sonra NBA'e seçilmiştir.cleveland Cavaliers Takımında çok büyük işler yapmayı hedeflemiştir. İlk geldiği sezonun sonu itibariyle NBA'de "Yılın Çaylağı Ödülü"nü almış ve bu ödülü alan en genç NBA oyuncusu olarak literatüre geçmiştir sezonunda da 31.4 sayı, 7 LeBron James antremandayken (6 Ağustos 2004) rebound ve 6.5 assist ortalamalarıyla oynamıştır. All-Star maçında da en değerli oyuncusu seçilmiştir. Detroit-Cleveland serisinde az daha tek başına 5 kişiyi yenme onurunu da kazanmak üzere olan bu oyuncu birçok hall of fame oyuncularının da tahtına göz dikmiştir. Ayrıca kısa bir süre içinde All-Star olmuş ve MVP ödülünü almıştır. Clevavelandında yıldızı olmuştur. LEBRON jAMES lakap olarak King Lebron James lakabını kullanıyor.Dünyaya gençlerinde nba de oynayabildiğini ve basketbol'u sevdirmeyi hedeflemiştir.Ve sayı barajını geçen en genç oyuncu olmustur.Medyayı her zaman arkasına almış olan bu oyuncuyu daha lise yıllarında şu anki nba yıldızları(örneğin shaq) maçlarınnı izlemeye gelmiş ve lisede dergi kapaklarını süslemiştir.Dünyada sayısız taraftarı olmasına rağmen ondan nefret edenlerinde sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

4 NBA STARI LE BRON Bu maçın 1-2 gün ardından “Next Urban Gear and Music” mağazasının hediye ettiği 845 dolarlık değerindeki iki forma -biri 395 dolarlık Gale Sayers'in 40 numaralı Chicago Bears forması, diğeri ise 450 dolarlık Wes Unseld'in 41 numaralı Washington Bullets forması- yüzünden, ününü kullanarak maddi kazanç elde edip amatör ligler kuralını çiğnediği gerekçesi tekrar gündeme oturan ve bir süreliğine basketbol kariyeri durdurulan James, 1 maçlık aradan sonra bir üst mahkeme kararı ile tekrar basketbola dönüş yaptı ve 8 Şubat’ta L.A.Westchester Lisesi karşısında kariyerinin en yüksek rakamı olan 52 sayıya ulaşarak kendi deyimi ile “kendini basketboldan koparmaya çalışanlara” karşı en güzel cevabı verdi. Bilet fiyatları arttı ama O kendini izlemeye gelen seyirciyi mutlu etmeyi ihmal etmedi ,

5 NBA STARI 26 yıldır düzenlenen ülkenin lise son sınıf oyuncularını içeren en prestijli organizasyonu olan McDonald’s All-America maçı 26 Mart’ta Cleveland’da yapıldı. 2 gün evvel yapılan Slam Dunk şampiyonasında birincilik ödülünü alan LeBron James, maçta da 27 sayı, 7 ribaund, 7 asist üreterek Doğu takımına galibiyeti getirdi ve MVP ödülüne ulaştı. 5 gün sonra, Illinois Chicago’da yine gelenekselleşen EA Sports Roundball Classic maçına çıkan James, bu maçta da 28 sayı, 6 ribaund ve 5 asist ile takımına galibiyeti getirerek 2.MVP ödülünü aldı. 17 Nisan’da liseli olarak ülke çapında düzenlenen son maçına geleneksel Jordan Capital Classic maçıyla çıkan James, 34 sayı, 12 ribaund ve 6 asist ile 3.MVP ödülünü alarak lise kariyerine veda etti.

6 CARMELO ANTHONY Nba yıldızlarını yetiştirmiş olan (Jerry Stackhouse, Rod Strickland, Ron Mercer) Oak Hill Akademisini seçti. Carmelo o günlerde katıldığı kamplar ile kendini ülkede duyurmaya başlıyordu. Carmelo Oak Hill Lisesinde de eski Lisesinde olduğu gibi başarılı oluyordu. O sene Lisesini 32-1 gibi tek mağlubiyetli bir dereceye ulaştırıyordu. USA Today dergisi tarafından All-America takımına seçilen Carmelo sezonu 22.0 sayı, 7.1 ribaund, 3.0 asist, 1.8 top çalmayla oynadı sezonunda gerçekleşen Carmelo-LeBron eşleşmesi o zamanlar da büyük merak uyandırmıştı. LeBron'un takımı (St.Vincent-St.Mary Lisesi) ile Carmelo'nun (Oak Hill Lisesi) takımı arasındaki maç tam bir LeBron-Melo düellosu gibi geçiyordu. Kişisel savaşı LeBron (36 sayı) galibiyeti Carmelo (34 sayı) alıyordu. Bu arada Carmelo üniversiteye gitmeye karar verdi. Herkes ona deli gözüyle bakıyordu. Çünkü eğer drafta liseli olarak girmiş olsa yukarılardan seçilme şansı çok yüksekti. Carmelo New York'a geri döndü ve Syracuse üniversitesinde okumaya karar verdi. Carmelo ilk maçında ilk sayısını smaçla atıyor toplamda da 27 sayı atıyordu ama takımını yenilgiden kurtaramıyordu. Takımı daha sonra inanılmaz bir çıkış gösterip 24-5 derecesini yakalayınca NCAA turnuvasına katılmaya hak kazanıyordu. Ayrıca Carmelo en yüksek sayı ortalamasını tutturan freshman(üniversitede ilk senesinde okuyan) ünvanını ele geçiriyordu. NCAA turnuvasında takımı imkansızı başararak şampiyon olduğunda ise Carmelo birçok rekoru ele geçirmişti bile... Draftta Cleveland LeBron'u seçeceğini aylar öncesnden duyurdu. Detroit ise geleceğe yatırım yaparak(!) Melo'yu değil de Darko Miliçiç'i seçti ve Carmelo da Denver'a kaldı. Carmelo NBA'de ilk maçında 12 sayı ile oynuyordu. Carmelo Anthony sezonunda NBA'deki 3. sezonunu yaşıyor. Kariyerinde maç başına 20.6 sayıyla oynuyor. _____

7 NBA KRALI KEVIN GARNETT
Tam ismi: Kevin Garnett Doğum Tarihi: 16 Mayıs 1976 Boyu: 2.11 Kilosu: 99.8 Okul: Farragut Academy (Lise) Kariyeri.. Liseden direkt olarak NBA’e adım atan ve ortalığı kasıp kavuran oyuncuların başında geliyor Kevin Garnett. Tracy McGrady, Kobe Bryant gibi liseyi tamamladıktan sonra NCAA’lerde oynamayan ve NBA draftına giren Garnett, 1995 yılında ilk tur 5.sıradan T-Wolves tarafından seçildi. Çok iyi bir lise kariyeri olan Garnett, muhteşem fiziğinin yanında, oyun zekasıyla da NBA’in en üst seviye oyuncularından biri olarak dikkat çekiyor

8 NBA KRALI KEVIN GARNETT
DNA, yani Deoksiribo Nükleik Asit; adenin, guanin, sitozin ve timin bazlarından oluşan ve canlıların kalıtsal bilgisini yapısında saklayan bir sır küpü yüzyılda Darwin ve Lamarck'ın çalışmalarıyla başlayan genetik bilmi, Charles Davenport'un düşünceleriyle sadece bilimsel bir temele oturmaktan çıkarak Hitler'in ideolojisine temel oluşturup siyasal platforma bile taşındı. Modern anlamda genetik bilimi ise özellikle son 10 yılda büyük bir atılım gösterdi. İnsanın gen haritasının çıkarılması ile Kanser gibi hastalıkların sonunun getirilebileceğine dair olan inançla yola çıkılan projeler birkaç yıl önce, DNA çiftlerinin kopyalanarak insan klonlamayı amaçlayan bir projeyle meydana gelen kopya koyun Dolly ile beraber başka bir boyut kazandı ve bilim adamları arasında oldukça şiddetli tartışmalara konu oldu. Bu arada geçtiğimiz ay içinde sevgili ilk klonlanmış koyunumuz Dolly, nadiren görülen bir akciğer hastalığı nedeniyle genç yaşta hayata gözlerini yumdu. Ve günümüzde Genom Projesi sonucunda bilim adamları neredeyse insanların gen haritasını çıkartma işlemini tamamlamış durumda. Ama kimi çevreler, ürettikleri komplo teorilerinde, genetik hakkındaki araştırmaların insanlığı amansız hastalıkların pençesinden kurtarmaktan çok Amerika'nın hegemonya stratejisinin bir ürünü olarak kimyasal silahlardan bile etkilenmeyen "Kaptan Amerika" tarzı süper askerler üretmek adına yapıldıldığını iddia etmekte. X-files’ta ajan Fox Mulder bu tip iddialar üretir de biz üretemez miyiz!! Pekala süper asker yaratmayı kafasına koyan bir devlet, süper sporcular, süper basketbol oyuncuları yaratmayı da düşünebilir. Mesela beni böyle bir projenin başına getirseler ve neredeyse kimsenin eşleşemeyeceği bir basketbol yıldızı üretmemi isteselerdi sanırım bu oyuncu pivot fiziğinde ama bir guard kadar hızlı, top sürebilen, pas verebilen, bir off guard kadar orta mesafenden attığını sokabilen bir oyuncu olurdu; yani tıpkı Kevin Garnett gibi!..

9 NBA KRALI Johnson gibi iyi bir basketbolcu olabilmek için Springfield Park’ta basketbol oynayarak geçiriyordu. Hatta Kevin, kendisini basketbola o kadar kaptırıyordu ki yanında biri olsun ya da olmasın çoğu kez gece yarısına kadar parkta kalarak şut atmaktaydı. Kevin’ın öz babası O’Lewis McCullough da tam anlamıyla bir basketbol delisiydi. KG’nin üvey babası ise onun basketbol oynamasına pek de sıcak bakmıyordu. Annesi Shirley Irby Garnett de çocuğunun basketbol gibi “boş işler” ile uğraşacağına oturup ders çalışarak üniversiteye gitmesini arzulamaktaydı. Ama KG’nin okul ve derslerle arası pek iyi değildi. Onun tek yapmak istediği basketbol oynamaktı. Bu yüzden Kevin, herkesten gizli olarak lisesinin basketbol takımı Mauldin Mavericks’te oynamaya başladı. Kevin’ın ailesinin ise bundan haberi yoktu. Öğrendiklerinde de çoktan iş işten geçmiş ve Garnett maçlara çıkmaya başlamıştı. Artık Kevin’ın basketbol oynamasının engellenemeyeceği aşikardı. Üstelik Kevin, bu oyunu gayet de iyi oynuyordu. Lisedeki ikinci yılında KG’nin ünü giderek yayılmaya başladı. Garnett’in maçlarını kaçırmak istemeyen insanlar Mauldin Lisesi’nin salonuna akın ederek onun basketbol şovunu izliyordu. KG, o günlerde basketbol vasıtasıyla Stephon Marbury isminde New York’lu bir genç ile tanışıyor ve ikilinin arasındaki dostluk, kısa zamanda adeta iki kardeşin ilişkisine dönüşüyordu. KG, Güney Carolina’da Mauldin Lisesinde “Mr.Basketball” seçildikten sonra son sınıfta Chicago, Illinois Eyaleti’ndeki Farragut Akademisi’ne geçmek zorunda kalmıştı sezonunda %66.6 şut yüzdesi ile 25.2 sayı, 17.6 ribaund, 6.7 asist ve 6.5 blok ortalamarıyla oynayarak, spektaküler smaçları ile adını duyuran ama ne yazık ki kötü bir trafik kazası sonucunda bir lise efsanesi olmaktan öteye gidemeyen Ronnie Fields (1996’da Amerikanın en iyi beş lise oyuncusundan biri olarak seçilmişti) ile birlikte takımını 28-2’lik bir seride sırtlayan oyuncu olurken Amerika’nın en yüksek tirajlı gazetelerinden USA TODAY tarafından yılın basketbol oyuncusu olarak seçilirken, Parade ve Slam Dergilerince de Amerika’daki en iyi beş lise oyuncusundan biri olarak gösterildi. Kevin’ın Brooklyn’li kankası Steph ise Parade tarafından 1995 yılının en iyi lise oyuncusu seçilmişti. Garnett, Springfield'da düzenlenen birinci Nike Hoop Summit turnuvasında, Amerikan Genç Milli takıma davet edildi ve ilk defa Amerikan Ulusal formasını giydi. Yapılan maçta Amerikan Genç Milli Takımı, uluslararası oyunculardan oluşan karma takımı zor da olsa mağlup ederken KG, 10 sayı, 10 ribaund ve 9 blokla triple-double'ı kıl payı kaçırıyordu. (1999'da KG, Porto Riko’da düzenlenen Amerika Kıtası Olimpiyat elemelerinde ikinci kez milli formayı giyme şansını yakaladı. KG'li Amerikan Milli takımı, 11 günde çıktığı 10 maçın 10'unda da galip gelerek altın madalyaya uzanırken, Garnett 11.9 sayı, 7.0 ribaund, 1.9 asist, 2.2 blok ve 1.7 top çalma ortalamaları ile Gary Payton, Tim Duncan ve Jason Kidd ile birlikte takıma kattığı yüksek enerji ve nefes kesen smaçlarıyla seyircilerin beğenisini toplamıştı)

10 NBA KRALI Kevin Garnett, şüphesiz son yıllarda NBA’deki en büyük oyunculardan biri. Ama NCAA’i pas geçerek doğrudan NBA’e atılması onun önüne bir çok zorluk çıkarttı. NBA zaten acımasız ve büyük para oyunlarının döndüğü bir ligdir eğer insanlar sizin hassas olduğunuz bir noktayı yakalarsa, etik olsun ya da olmasın, kazanmak için bunu size karşı kullanmakta bir an için bile tereddüt etmez. KG’de küçük yaşta kurtlar sofrasına atılmasına rağmen tanrı vergisi yeteneği ve mücadeleden asla kaçmayan yapısıyla sağ kalmasını bildi ve NBA değirmeninde öğütülen onca genç ve yetenekli oyuncudan biri olmamayı başardı. Kendi ifadesiyle o, her çıktığı maçta bir “yaşam” mücadelesi verdi ve takımı yenilse de çoğu kez bu mücadeleden galip ayrıldı. Artık O, NBA’de herkesin saygı duyduğu bir oyuncu. Geçtiğimiz NBA All-Star maçında aldığı MVP ödülü, yıllardır bir ünvana susamış KG’nin NBA’in en iyi oyuncularından biri olduğunu tasdik ederken, KG’i öyle bir kamçıladı ki 7-9 Şubat tarihindeki All-Star haftasonundan sonra çoşan KG’yi ve onun Timberwolves’unu durdurmak neredeyse imkansız hale geldi. Bu kez Garnett, All Star MVP ödülünden çok daha büyük ve prestijli bir ödülü gözüne kestirdi ve şu ana kadar ortaya koyduğu performansla bu onuru sonuna kadar hakediyor: Normal Sezon MVP Ödülü!!..

11 NBA YILDIZI IVERSON ALLEN IVERSON O, bir kurşun kadar hızlı, çelik kadar sert, treni durdurabilecek kadar güçlü. Ama O Süpermen değil. Onun adı Allen Iverson!!.. Ve yaşamı boyunca kriponitten uzak kalmaktan çok daha önemli sorunları oldu. Birazdan son yıllarda NBA’i derinden sarsan Allen Iverson fenomeni hakkında bilmek isteyeceğiniz hemen hemen her şeye ulaşacaksınız ama öncelikle bir konuda itirafta bulunmak istiyorum. Aslına bakarsanız Grant Hill tarzı beyefendi oyunculara daha fazla sempati ile bakan biri olarak geçen yıla kadar Iverson hakkında pek olumlu görüşlere sahip değildim. Jordan ve diğer veteran NBA yıldızlarına saygı duymadığını, Jordan’ın fazla abartıldığını söylemesi, takım arkadaşlarını yumruklaması ve coach’u ile ilgili olarak densiz demeçler vermesi tüm yeteneklerine rağmen beni giderek Iverson’dan soğutmuştu. Tamam tamam aslında bunun temel nedeni o dönemdeki kız arkadaşımın fanatik bir Iverson hayranı olmasıydı. Yok Iverson şöyle müthiş oynuyormuş, yok saç stili böyleymiş yok dövmeleri çok karizmatik duruyormuş. Tabii ki ben de bu durumda her normal erkeğin vereceği tepkiyi vermiştim: “Kim Iverson mı?? Yok daha neler!! Kızım adam mı o be?? Stackhouse olmasa Sixers da takım mı??” gibi şeyler söyledim. İşte benim Iverson’a karşı Stackhouse sevgim de o gün başladı.

12 NBA YILDIZI IVERSON Eğer Iverson karşı olduğu bu değerlerin yerine yeni alternatifler sunmasa bu kadar ciddiye alınmazdı ama NBA yetkililerini korkutan Iverson’la birlikte yeni bir basketbol kültürünün ve yaşam tarzının tüm şatafatıyla karşılarında belirmesiydi. Bunu KoRn’un nu-metalle 1990’ların ortasında müzik dünyasında yaptığı değişime benzetebiliriz. Nasıl ki KoRn hem müzik tarzıyla hem de imajıyla yepyeni bir tarz meydana getirerek benim de dahil olduğum jenerasyonu derinden etkilediyse, Iverson da NBA üzerinde bu tür bir etki yarattı. Aslında NBA daha önce basketbolun çılgın çocuğu Dennis Rodman gibi bir tecrübe yaşamıştı ama günümüzde bir kült haline gelen Rodman fazlasıyla marjinal ve tuhaf -hatta kimilerine göre biraz psikopat- olduğu için bu derecede yeni nesli etkilememişti. Corn Rows adı verilen ve şu anda bir çok oyuncu tarafından kullanılan saç modeli şöhretini Iverson’a borçlu. Reebok “The Answer” adıyla çıkarttığı ürünleriyle en çok kar payını beklemekte ve Iverson şirketin en önemli yatırımlarından biri. Bir de Universal etiketiyle az kalsın müzik dünyasına bomba etkisi yapacak Iverson, Jewels lakabını kullanarak -Nasıl ki gerçek adı Marshall Mathews olan kardeş, Eminem, Slim Shady gibi isimler kullanıyor. Bizimki de takı merakı yüzünden Jewels’ı seçmiş- Misunderstood adıyla bir kaset çıkartacaktı ki Allah’tan çıkartmadı. Niye Allah’tan diyorum. Çünkü kaseti dinlediğim kadarı ile tam bir facia eğer müzik kariyeri konusunda yoğunlaşsaydı sanırım aç kalma ihtimali bir hayli yüksek olurdu. Albümünün basımının durdurulmasının nedeni ise, fazlasıyla saldırgan ve argo sözler içeren kaset bir süre sonra artık olgunlaştığını ve topluma daha iyi örnek olması gerektiğini düşünen Iverson tarafından yayınlanmak istenmemesi.

13 NBA YILDIZI IVERSON IVERSON’IN ÇOCUKLUĞU Iverson’ın geçmişine baktığımızda “baba” punk-rock gruplarından The Offspring’in “Way Down The Line” şarkısında anlatılan derecede kötü bir aile yapısına sahip olduğunu görüyoruz. Daha çocuk yaşta ona gebe olan bir anne, babasız, fakir, sefalet içinde geçen ve ailesinin aldığı tüm yanlış kararların yaşamını doğrudan etkilediği bir hayat. Allen, 6 Temmuz 1975 tarihinde Hampton, Virginia’da doğdu. Allen doğduğunda annesi Ann sadece 15 yaşındaydı!!.. Ve Allen’ı tek başına yetiştirmek zorundaydı. Hampton’ da yaşadıkları ev ise kanalizasyon şebekesinin hemen üzerinde olduğu için sık sık lağım taşkınlarına maruz kalmaktaydı. Iverson’ın gerçek babasını merak edenleriniz varsa, Iverson’ın hayatıyla biyolojik olarak onun babası olması dışında hiçbir ilgisi olmadı. Bir de geçen sene eski bir sevgilisini bıçaklayarak “Iverson’ın babası kız arkadaşını yaraladı.” şeklinde manşetlere geçmesini saymazsak.

14 NBA YILDIZI JORDAN’IN VELİAHTLARININ SAVAŞI Bir üst turda Michael Jordan’ın veliahtlarından ikisi karşı karşıya geldi: Vince Carter ve Allen Iverson. Tamamen Vince Carter ve Allen Iverson düellosu şeklinde geçen seride Carter iyi de oynasa üstünlük kuran taraf 4-3’le kıl payı Allen Iverson ve Sixers oldu. Bu kez Iverson karşısında bir başka Allen ve Bucks’ı buldu ama Sixers bir önceki turda Toronto karşısında olduğu gibi zorlansa da turu geçmesini bildi (4-3). Kimilerine göre majesteleri Michael Jordan’ın tahtının gerçek sahibini belirleyecek eşleşmede Lakers ve Sixers kozlarını paylaşacaktı. Hepinizin bildiği üzere Bryant, Shaq gibi bir devin de desteğini alarak Sixers’ı saf dışı bıraktı ama yıl boyunca ortaya koyduğu performansla Iverson insanları saygısını ve sevgisini tekrar kazanmıştı Jordan’dan sonra 30 sayı ortalamasını ilk geçen oyuncu olarak sayı krallığına ulaşan Iverson, ayrıca MVP ödülünü de kazanarak Moses Malone’dan 20 yıl sonra bu ödüle ulaşan ilk Philadelpia oyuncusu oldu. Bu ödülü kazanan diğer iki Philadelpia’lı oyuncunun Dr.J ve Wilt Chamberlain olduğunu söylersem sanırım Iverson’ın Phialdelpia için ne derecede önemli bir isim olduğunu anlatabilirim. Iverson play-off’un hemen sonrasında 7 yaşındaki kızı Tiaura ve 4 yaşındaki oğlu Allen II‘nin annesi ve kendisinin de uzatmalı nişanlısı olan Tawanna Turner ile dünya evine

15 NBA YILDIZI IVERSON LARRY BROWN’IN TAKTİK TAHTASI SAVUNMA+RİBAUND+IVERSON=GALİBİYET Sezonun en çok konuşulan olayı ise tabii ki kraliyet tahtının sahibinin geri dönüşüydü. Peki veliahtlar bu durumda nasıl davrandılar? Eskiden haylaz olan, kralla sürekli tartışan prens onun önünde eğilerek her zaman ona saygı duyduğunu bildirdi ve herkesin sonsuz sevgisini kazandı. Öteki prens ise taht kavgasını sürdürdü, kralın onurunu kırıcı sözler söyledi. (“Karşıma çıktığında pişman olacak çünkü ona sayı bile attırmayacağım, o artık çok çok yaşlı bir adam.” / imza/ Kobe Bryant ) ve bu tutumuyla tahtı kazandığı zaman bile insanlar onu sevmeyecektir. Tamam kabul ediyorum Machiavelli’nin Hükümdar kitabına döndü bu yazı ama insanın branşı siyaset bilimi olunca kendinizi bu tür benzetmelerden uzak tutamıyorsunuz. Konumuza geri dönersek yukarıda belirttiğim durum özellikle Philadelpia’da düzenlenen All-Star Haftasonu’nda doruğa ulaştı. Jordan’la barışan Iverson bu kez de efsanevi Dr.Julius Erwing’in formasıyla maça çıkınca tüm basketbol severleri kendisine bir kez daha aşık etti. Diğer tarafta ise maçtan evvel Jordan’ın gidip “Bu bir şov maçı sakın işi kişiselliğe dökme biz buraya insanları eğlendirmeye geldik kişisel hesaplar gütmeye değil!!” şeklinde konuşmak zorunda kaldığı Kobe vardı. Kobe her ne kadar MVP seçildiyse de kendi evinde onur kırıcı bir şekilde yuhalandı. Kobe lige ilk adım attığında herkesin sevgisini kazanan biriydi ama insanlara kendisini kabul ettirmek için kendini hiç olmadığı sert, argo konuşan birine dönüştürmeye çalışınca insanların sevgisini yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Bunun tam tersi olarak hırçın, asi Iverson gitti ve yerine aile sahibi olduğunun farkında daha olgunlaşmış bir Iverson geldi. İki oyuncu da tanrı vergisi süper yeteneklere sahip ama tahtı kim gerçekten hakkediyor? İsterseniz Hidayet’in şu sözlerini hatırlatarak cevabı size bırakalım: “Kobe bence çok iyi bir oyuncu ama şu ana kadar savunmakta en fazla zorlandığım oyuncu Iverson.”

16 TRACY MC GRADY Şu anda NBA’de 25 sayı, 5 ribaund ve 5 asist ortalamasıyla shooting guard oynayabilen sadece iki isim var. Birisi üç şampiyonluk yüzüğü sahibi Kobe Bryant diğeri ise Tracy McGrady. Üstelik McGrady, Shaquille O’Neil gibi NBA’in en güçlü pivotuyla hatta ve hatta en dominant oyuncusu ile oynama lüksüne de sahip değil. Yani Kobe gibi savunmacısı ikili sıkıştırmalara yardım için gittiğinde boş şut pozisyonları yakalamıyor. Aksine takımının tek büyük yıldızı olması nedeniyle ikili hatta kimi zaman üçlü sıkıştırmalarla boğuşmak zorunda. İşte bu yüzden geceleri yatmadan önce Grant Hill’in parkelere sağlam bir şekilde ve temelli olarak dönmesi için dua ediyor. Yine de Hill dönsün ya da dönmesin T-Mac yolunu bilir. Çünkü o NBA’in sayı kralı. Ve dikkat etmezseniz her an potanıza en az 30 sayı atmaya hazır!!

17 Eyvah Dr. J Emekli Oluyor, Gitti Paracıklar. Julius Erving, yani Dr
Eyvah Dr. J Emekli Oluyor, Gitti Paracıklar!! Julius Erving, yani Dr.J, basketbol tarihinin “havada yürüyebilen” ilk büyük yıldızıydı. Ayaklarının yer ile teması kesildikten sonra yapabileceklerini hayal etmek bile o günün basketbol şartları içinde zordu. Sadece onu seyretmek için salonlara doluşan binlerce kişi vardı. O basketbolu birçok insana sevdirmiş bir süper stardı. Kimi basketbol yazarlarınca belki de yer yüzüne gelmiş en inanılmaz oyuncu olarak nitelendiriliyordu. Önce ABA’daki sonra da NBA’deki muhteşem yılların ardından Dr. J’de her ölümlü gibi yaşlanarak NBA’deki kariyerinin sonuna doğru yaklaşınca insanlar birden paniğe kapılmaya başladı.

18 TRACY MC GRADY Ligin en spektaküler yıldızını kaybedeceklerdi. “Ya bir daha asla onun gibisi bu lige gelmezse” sorusu kafalarda dolaşıyordu. Dr.J’in oynadığı her sezon NBA’e yönelen ekstra ilgi, izleyici ve para demekti. Dr. J’in basketbolu bırakması ise NBA’in popülaritesinin azalmasına yol açabilirdi. Ama önce Larry Bird’ün sonra da Magic Johnson’ın sahneye çıkmasıyla pazarlayabilecekleri yeni bir Chamberlain & Russell rekabeti yaratmayı başarabildikleri için NBA yönetiminin korktuğu başına gelmedi ve Dr. J bir kaç sezon daha bu yeni yıldızlarla boğuşup emekliye ayrıldığında NBA’deki seyirci oranları önceki yıllara oranla artış bile göstermişti. 90’lı yıllara gelinirken bu kez de Bird ve Magic’in yaşlanıyor olmasının yarattığı telaş vardı. Ama NBA bir kez daha süper bir yıldız yaratarak durumu kurtardı: Michael Jordan!! Veliahtı ararken Majestelerinin basketbol tarihindeki önemini belirtmeye sanırım gerek yok. MJ basketbolu bıraktığını açıkladığında binlerce kişi basketbola küstü, geri dönüşlerinde milyonlarca insan sevince boğuldu. Maalesef bu kez majesteleri gerçekten basketbolu bıraktı ama NBA hala yeni süper yıldızını bulamadı. Önce Duke’un beyaz atlı kibar prensi Grant Hill yeni veliaht olarak takdim edildi ama geçen her sezonun ardından Hill’in aradıkları isim olmadığını anladılar. Sonra havada bir kaç adım attıktan sonra yaptığı smaç jenerik olan Anfernee “Penny” Hardaway üzerinde kısa bir promosyon bombardımanı yapıldı. Ne yazık ki Penny de Orlando’yu Shaq olmaksızın bir yere taşıyamayarak NBA yönetimini büyük hayal kırıklığına uğrattı. Sonra Allen Iverson basketbol yeteneğinin yanında “Generation X” olarak adlandırılan ve eskiler tarafından kayıp gençlik diye nitelendirilen kuşağın olumlu olumsuz bir çok özelliğini de taşıdığı için “yeni yüzyıla yeni bir kahraman” mantığı ile topluma sunuldu. Iverson’ın sorunlu geçmişi nedeniyle adeta bir saatli bomba olması “temiz topluma temiz kahraman” diyenleri tedirgin etti. Ardından iki North Carolina’lı; Jerry Stackhouse ve Vince Carter ard arda “Yeni Jordan” ambalajı ile market raflarındaki yerini aldı. Onlar hala beklemedeyken Kobe Bryant isimli bir liseli herkesi sollayarak 3 şampiyonluğa ulaştı ve veliahtlık yarışında herkesin bir adım önüne geçti. Ne var ki Kobe’yi de gölgeleyen Shaquille O’Neil isimli “büyük” bir etken vardı. Bu arada hem kişilik hem yetenek bakımından üstün özelliklere sahip bir oyuncu medyanın gözünün önünde durmasına rağmen uzun süre -maç başına 20’li sayılara çıkana dek- farkedilemedi. Çünkü artık günümüz toplumunda, A malının B malından iyi olması önemli değil. Asıl önemli olan elinizdeki malı diğerinden iyi pazarlamak. NBA’in pazarlamacıları ise geç uyandı. Şu an ligdeki belki hiçbir oyuncu maç içinde onun gibi smaç yapamıyor. Tek başına rakiplerini bozguna uğratıp takımını play-off’a taşımıyor. O adeta tek başına bir takım: Ve karşınızda Tracy McGrady. Namı diğer T-MAC!!

19 TRACY MC GRADY

20 TRACY MC GRADY Big Mac’ten T-Mac’e Tracy Lamar McGrady Jr., 24 Mayıs 1979’da Orlando ve Tampa arasında göllerle çevrilmiş küçük bir kasaba olan Auburndale’de doğdu. Tracy’nin ailesi o daha 4 yaşındayken boşandıkları için annesinin ve büyükannesinin yanında büyüdü. Aslında annesi Disneyland’de çalıştığı için büyükannesi Tracy’nin hayatında adeta ikinci bir anne olarak çok önemli bir rol oynadı. Bu arada T-Mac babasının, annesiyle ayrı olmasına ve kendisine ait hir hayata sahip olmasına rağmen ilgisiz bir baba olmadığını ve kendisiyle her fırsatta ilgilendiğinin de altını çiziyordu. Tracy küçüklüğünde spor yapmaya basketbolla başlamadı. Onun ilk göz ağrısı baseball’du ve onu seyreden tüm antrenörler gelecekte çok


"Şu anda Amerika’da NBA Playoff’larının heyecanı yaşanıyor yaşanmasına ama çok değil sadece bir ay sonra, playofflarda Konferans finalistlerinin veya şampiyonlarının." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları