Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

OPİOİD ZEHİRLENMESİ DR.BAHRİ YILDIZ AİLE HEKİMLİĞİ A.B.D.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "OPİOİD ZEHİRLENMESİ DR.BAHRİ YILDIZ AİLE HEKİMLİĞİ A.B.D."— Sunum transkripti:

1 OPİOİD ZEHİRLENMESİ DR.BAHRİ YILDIZ AİLE HEKİMLİĞİ A.B.D

2

3

4 Opioidler, morfin benzeri etki gösteren doğal veya sentetik bileşiklerdir. Opioidler, morfin benzeri etki gösteren doğal veya sentetik bileşiklerdir. Opiat veya opioid kelimeleri haşhaş bitkisinin (Papaver somniferum) özütü olan opium dan gelmektedir. Opiat veya opioid kelimeleri haşhaş bitkisinin (Papaver somniferum) özütü olan opium dan gelmektedir. Haşhaş bitkisi morfini de kapsayan 20 kadar opium alkaloidlerini içerir. Haşhaş bitkisi morfini de kapsayan 20 kadar opium alkaloidlerini içerir.

5 Opioidler; genellikle doğal, yarı sentetik ve sentetik olarak sınıflandırılırlar

6 Doğal opioidler Fenantren türevleri : Morfin, Kodein, Tebain Fenantren türevleri : Morfin, Kodein, Tebain Benzilizokinolin türevleri : Papaverin Benzilizokinolin türevleri : Papaverin

7 Yarı sentetik opioidler Eroin, Dihidromorphone / morphinone, Tebain türevleri (etorfin) Eroin, Dihidromorphone / morphinone, Tebain türevleri (etorfin)

8 Sentetik opioidler Morfinan türevleri (levorphanol) Morfinan türevleri (levorphanol) Difenilpropilamin veya metadon türevleri (metadon, d-propoksifen) Difenilpropilamin veya metadon türevleri (metadon, d-propoksifen) Benzomorfan türevleri (pentazosin, fenazosin) Benzomorfan türevleri (pentazosin, fenazosin) Fenilpiperidin türevleri (fentanil, sufentanil, meperidin) Fenilpiperidin türevleri (fentanil, sufentanil, meperidin)

9 Opioidler, yüzyıllardır anksieteyi yatıştırmak ve analjezi sağlamak amacıyla kullanılmışlardır. Opioidler, yüzyıllardır anksieteyi yatıştırmak ve analjezi sağlamak amacıyla kullanılmışlardır.

10 Madde bağımlılığı Madde kötüye kullanımı: Farmakolojik bir ajanı, belli bir toplumda kabul edilen sosyal, tıbbi veya yasal sınırların dışında kullanmaktır. ( morfin, antidepresan ilaçlar…) Madde kötüye kullanımı: Farmakolojik bir ajanı, belli bir toplumda kabul edilen sosyal, tıbbi veya yasal sınırların dışında kullanmaktır. ( morfin, antidepresan ilaçlar…) Madde bağımlılığı : Fiziksel veya psikolojik bağımlılık şeklinde olabilir. Kompulsif (dürtüsel) şekilde maddenin kullanımı ve arama davranışını tanımlar. Madde bağımlılığı : Fiziksel veya psikolojik bağımlılık şeklinde olabilir. Kompulsif (dürtüsel) şekilde maddenin kullanımı ve arama davranışını tanımlar.

11 Tolerans: Arzu edilen etkinin elde edilmesi için giderek artan miktarlarda madde kullanımı veya aynı miktarda düzenli kullanıldığında etkisinin azalmasıdır. Tolerans: Arzu edilen etkinin elde edilmesi için giderek artan miktarlarda madde kullanımı veya aynı miktarda düzenli kullanıldığında etkisinin azalmasıdır. Çekilme veya yoksunluk sendromu : Bir maddenin düzenli bir şekilde kullanımını takiben azaltılması veya bırakılması sonucu oluşan fizyolojik belirtilerdir. Çekilme veya yoksunluk sendromu : Bir maddenin düzenli bir şekilde kullanımını takiben azaltılması veya bırakılması sonucu oluşan fizyolojik belirtilerdir.

12

13 Cross (Çapraz) tolerans: Bir maddenin başka bir maddeye tolerans veya bağımlılık gelişmesine sebep olması veya başka bir maddenin yoksunluk semptomlarını önleme kapasitesidir. Örnek: fenobarbital veya klordiazepoksid ile alkol; methadone ile eroin Cross (Çapraz) tolerans: Bir maddenin başka bir maddeye tolerans veya bağımlılık gelişmesine sebep olması veya başka bir maddenin yoksunluk semptomlarını önleme kapasitesidir. Örnek: fenobarbital veya klordiazepoksid ile alkol; methadone ile eroin

14 Madde kullanım bozukluklarının etiyolojisi Madde kullanım bozukluklarının etiyolojisi Aile ortamının kötü olması ve ailenin ekonomik durumunun iyi olması. Aile ortamının kötü olması ve ailenin ekonomik durumunun iyi olması. Genç madde bağımlılarının çoğunda psikiyatrik bozukluklar en sık olarak da davranış bozukluğu veya antisosyal kişilik bozukluğu görülmektedir. Genç madde bağımlılarının çoğunda psikiyatrik bozukluklar en sık olarak da davranış bozukluğu veya antisosyal kişilik bozukluğu görülmektedir. Bağımlı olan ergenlerin kullanım öncesi hayata bakışlarının kötümser, mutsuz, yararsızlık ve amaçsızlık duygularının hakim olduğu, güvensiz, negativistik ve meydan okumacı olduğu bulunmuştur. Madde kullanımının ailedeki fonksiyonel dengesizliğin göstergesi olduğu belirtilmektedir. Bağımlı olan ergenlerin kullanım öncesi hayata bakışlarının kötümser, mutsuz, yararsızlık ve amaçsızlık duygularının hakim olduğu, güvensiz, negativistik ve meydan okumacı olduğu bulunmuştur. Madde kullanımının ailedeki fonksiyonel dengesizliğin göstergesi olduğu belirtilmektedir.

15 Arkadaş baskısı: Pek çok teorisyen arkadaş baskısının madde kullanımına başlama, devam etme ve relapsında (nüksünde) esas faktör olduğunu söylemektedir. Adolesanın esrar kullanımıyla ilgili yanlış inanışları ve kullanan arkadaşlarıyla ilgisi esrara başlamanın en önemli belirleyicilerdir. Arkadaş baskısı: Pek çok teorisyen arkadaş baskısının madde kullanımına başlama, devam etme ve relapsında (nüksünde) esas faktör olduğunu söylemektedir. Adolesanın esrar kullanımıyla ilgili yanlış inanışları ve kullanan arkadaşlarıyla ilgisi esrara başlamanın en önemli belirleyicilerdir. Anne baba ilişkilerinde bozukluk, depresif duygulanım ve madde kullanan arkadaşların varlığı esrar dışındaki maddelere başlamada belirleyici faktörlerdir. Anne baba ilişkilerinde bozukluk, depresif duygulanım ve madde kullanan arkadaşların varlığı esrar dışındaki maddelere başlamada belirleyici faktörlerdir.

16 Kendini reddedici ve küçük görücü davranışların rolü: Bazı teorisyenler, aile, okul ve arkadaş çevresinde kendini olumlu değerlendirme fırsatını bulamayan gençlerdeki yoğun kendini reddedici davranışların madde kullanımıyla sonuçlandığını söylemektedirler. Kendini reddedici ve küçük görücü davranışların rolü: Bazı teorisyenler, aile, okul ve arkadaş çevresinde kendini olumlu değerlendirme fırsatını bulamayan gençlerdeki yoğun kendini reddedici davranışların madde kullanımıyla sonuçlandığını söylemektedirler. Stres ve gerilim azaltma: Stres, gerilim veya heyecanın azaltılması ihtiyacının madde kullanımını açıkladığı düşünülmektedir. Fazla duyum arayan (sensation seeking) kişilerin diğerlerine göre daha fazla madde kullandıkları bulunmuştur. Stres ve gerilim azaltma: Stres, gerilim veya heyecanın azaltılması ihtiyacının madde kullanımını açıkladığı düşünülmektedir. Fazla duyum arayan (sensation seeking) kişilerin diğerlerine göre daha fazla madde kullandıkları bulunmuştur.

17 Boşanmış anne baba, tek ebeveyn, aileden en az birinin maddeyle ilgili sorunlarının olması eroin kullanımı için risk faktörüdür. Boşanmış anne baba, tek ebeveyn, aileden en az birinin maddeyle ilgili sorunlarının olması eroin kullanımı için risk faktörüdür. Eroin davranışı sendromu özellikle adolesanlarda belirgin davranış kalıbını tanımlar. Sıklıkla anksiyete semptomlarının eşlik ettiği ve ajitasyonun bulunduğu altta yatan depresyon; başarısızlık korkusu; düşük kendine güven, ümitsizlik ve agresyon duygularını maskelemek için eroini bir anksiyete ilacı olarak kullanmak; dürtülerin hemen karşılanmasını isteme ve düşük frusturasyon (engellenme) toleransının eşlik ettiği sınırlı başetme stratejileri; hoş duygularla madde kullanımı arasındaki ilişkinin farkına varma; sosyal ve kişilerarası ilişkilerde bozukluk gibi özellikler bu davranışsal sendromun özellikleridir. Eroin davranışı sendromu özellikle adolesanlarda belirgin davranış kalıbını tanımlar. Sıklıkla anksiyete semptomlarının eşlik ettiği ve ajitasyonun bulunduğu altta yatan depresyon; başarısızlık korkusu; düşük kendine güven, ümitsizlik ve agresyon duygularını maskelemek için eroini bir anksiyete ilacı olarak kullanmak; dürtülerin hemen karşılanmasını isteme ve düşük frusturasyon (engellenme) toleransının eşlik ettiği sınırlı başetme stratejileri; hoş duygularla madde kullanımı arasındaki ilişkinin farkına varma; sosyal ve kişilerarası ilişkilerde bozukluk gibi özellikler bu davranışsal sendromun özellikleridir.

18 Opioidlerin etki mekanizmaları ve reseptörleri Bu güne kadar 4 tip reseptör kanıtlanmıştır. Bunlar : mü (µ), kappa (k), sigma (s) ve delta (d) reseptörleridir. Bu güne kadar 4 tip reseptör kanıtlanmıştır. Bunlar : mü (µ), kappa (k), sigma (s) ve delta (d) reseptörleridir. Mü (m) reseptörleri : Spesifik agonisti morfindir. Morfinle uyarılır ve morfinin oluşturduğu supraspinal analjeziden sorumludur. Ayrıca solunum depresyonu, öfori ve fiziksel bağımlılık oluşmasına katkıda bulunurlar. Mü (m) reseptörleri : Spesifik agonisti morfindir. Morfinle uyarılır ve morfinin oluşturduğu supraspinal analjeziden sorumludur. Ayrıca solunum depresyonu, öfori ve fiziksel bağımlılık oluşmasına katkıda bulunurlar. Kappa (k) reseptörleri : Spesifik agonistleri ketosiklazosin ve türevleri ile nalorfin ve pentazosindir. Spinal analjezi, miyosis ve sedasyondan sorumludur. Kappa (k) reseptörleri : Spesifik agonistleri ketosiklazosin ve türevleri ile nalorfin ve pentazosindir. Spinal analjezi, miyosis ve sedasyondan sorumludur.

19 Sigma (s) reseptörleri : Spesifik agonisti; SKF 10.047 adı verilen opioiddir. Agonistleri disfori ve halüsinasyona neden olur. Ayrıca solunum ve vazomotor merkezi stimüle eder. Sigma (s) reseptörleri : Spesifik agonisti; SKF 10.047 adı verilen opioiddir. Agonistleri disfori ve halüsinasyona neden olur. Ayrıca solunum ve vazomotor merkezi stimüle eder. Delta (d) reseptörleri : Spesifik agonisti ß-endorfin ve enkefalinlerdir. Görevi kesin olarak bilinmemektedir. Motor entegrasyon ve idrar fonksiyonunda etkili olabilir. Delta (d) reseptörleri : Spesifik agonisti ß-endorfin ve enkefalinlerdir. Görevi kesin olarak bilinmemektedir. Motor entegrasyon ve idrar fonksiyonunda etkili olabilir.

20 Morfin bilinen tüm reseptörler üzerinde agonist etki yapar. Morfin bilinen tüm reseptörler üzerinde agonist etki yapar. Naloksan ise tüm reseptörleri bloke eder, naloksanın etkisi reseptörün türüne göre farklı derecelerde olur. Naloksan ise tüm reseptörleri bloke eder, naloksanın etkisi reseptörün türüne göre farklı derecelerde olur. Naloksanın antagonist etkisine en duyarlı reseptör m reseptörüdür. Naloksanın antagonist etkisine en duyarlı reseptör m reseptörüdür.

21 Opioid intoksikasyonu kriterleri Opioid kullanımı sırasında ya da hemen sonra gelişen, klinik açıdan belirgin olarak uygunsuz davranışsal ya da psikolojik değişiklikler. Myozis (ya da aşırı dozdan kaynaklanan anoksiye bağlı midriyazis) ve aşağıdaki bulgulardan en az birinin bulunması: Opioid kullanımı sırasında ya da hemen sonra gelişen, klinik açıdan belirgin olarak uygunsuz davranışsal ya da psikolojik değişiklikler. Myozis (ya da aşırı dozdan kaynaklanan anoksiye bağlı midriyazis) ve aşağıdaki bulgulardan en az birinin bulunması: 1) sersemlik hissi ya da koma 1) sersemlik hissi ya da koma 2) sözü ağızda gevelercesine konuşma 2) sözü ağızda gevelercesine konuşma 3) dikkat ya da bellek bozukluğu 3) dikkat ya da bellek bozukluğu

22

23 Opioid yoksunluğu Genel kural kısa etkili maddelerin kısa ve yoğun yoksunluk oluşturduğu, uzun etkililerin daha uzun fakat hafif yoksunluk belirtileri oluşturduğu şeklindedir. Genel kural kısa etkili maddelerin kısa ve yoğun yoksunluk oluşturduğu, uzun etkililerin daha uzun fakat hafif yoksunluk belirtileri oluşturduğu şeklindedir. Morfin ve eroinin bir iki haftalık sürekli kullanımını takiben son dozdan 6-8 saat sonra yoksunluk başlar. 2.-3. günlerde maksimuma erişir ve 7-10 günde geçer. Bazı belirtiler 6 ay veya daha fazla devam edebilir. Morfin ve eroinin bir iki haftalık sürekli kullanımını takiben son dozdan 6-8 saat sonra yoksunluk başlar. 2.-3. günlerde maksimuma erişir ve 7-10 günde geçer. Bazı belirtiler 6 ay veya daha fazla devam edebilir.

24 Opioid yoksunluğu Meperidin yoksunluğu çok çabuk başlar 8- 12 saatte maksimum düzeye erişir ve 4-5 günde biter. Methadon çekilmesi son dozdan 1 ila 3 gün sonra başlar ve 10-14 gün içinde sonlanır. Meperidin yoksunluğu çok çabuk başlar 8- 12 saatte maksimum düzeye erişir ve 4-5 günde biter. Methadon çekilmesi son dozdan 1 ila 3 gün sonra başlar ve 10-14 gün içinde sonlanır.

25 Opioid yoksunluğu belirtileri 1. Huzursuzluk, 1. Huzursuzluk, 2. Bulantı ya da kusma, 2. Bulantı ya da kusma, 3. Kas ağrıları, 3. Kas ağrıları, 4. Lakrimasyon ya da rinore, 4. Lakrimasyon ya da rinore, 5. Myozis, pilo ereksiyon ya da terleme, 5. Myozis, pilo ereksiyon ya da terleme, 6. Diyare, 6. Diyare, 7. Esneme, 7. Esneme, 8. Ateş, 8. Ateş, 9. Uykusuzluk bulgularından en az üçünün olması 9. Uykusuzluk bulgularından en az üçünün olması

26

27 Uykusuzluk, bradikardi, ısı regülasyonunda bozulma ve arama aylar boyunca sürebilir. Uykusuzluk, bradikardi, ısı regülasyonunda bozulma ve arama aylar boyunca sürebilir. Huzursuzluk, irritabilite, depresyon, güçsüzlük opioid yoksunluğunda görülebilecek diğer durumlardır. Huzursuzluk, irritabilite, depresyon, güçsüzlük opioid yoksunluğunda görülebilecek diğer durumlardır.

28 Opioidler ağızdan, burun yoluyla, damardan ve ya deri altına enjekte etmek yoluyla alınabilirler. Opioidler ağızdan, burun yoluyla, damardan ve ya deri altına enjekte etmek yoluyla alınabilirler. Sıcaklık hissi, ekstremitelerde ağırlık, ağız kuruluğu, yüzde özellikle burunda kaşıntı, yüzde kızarma görülür. İlk öforizan etkisini sedasyon izler. Yeni kullanıcıda disfori (huzursuzluk), bulantı kusma görülebilir. Solunum depresyonu, pupil kontraksiyonu, düz kas kasılması (üreter ve safra kanalları da dahil), konstipasyon, kan basıncı, kalp hızı ve vücut ısısında değişiklikler fizyolojik etkileridir. Sıcaklık hissi, ekstremitelerde ağırlık, ağız kuruluğu, yüzde özellikle burunda kaşıntı, yüzde kızarma görülür. İlk öforizan etkisini sedasyon izler. Yeni kullanıcıda disfori (huzursuzluk), bulantı kusma görülebilir. Solunum depresyonu, pupil kontraksiyonu, düz kas kasılması (üreter ve safra kanalları da dahil), konstipasyon, kan basıncı, kalp hızı ve vücut ısısında değişiklikler fizyolojik etkileridir.

29 Aşırı doz Aşırı doz Koma, solunumun yavaşlaması, hipotermi, hipotansiyon ve bradikardi aşırı doz semptomlarıdır. Koma, solunumun yavaşlaması, hipotermi, hipotansiyon ve bradikardi aşırı doz semptomlarıdır. Koma, pinpoint pupil ve solunum depresyonuyla gelen hastada opioid aşırı dozu ilk akla gelen şey olmalıdır. Koma, pinpoint pupil ve solunum depresyonuyla gelen hastada opioid aşırı dozu ilk akla gelen şey olmalıdır.

30 Tedavi Opioid aşırı dozunun tedavisinin acil, akut ve subakut olmak üzere üç aşamada yürütülmesi önerilmiştir. Opioid aşırı dozunun tedavisinin acil, akut ve subakut olmak üzere üç aşamada yürütülmesi önerilmiştir. Öncelikle acil tıbbi sorunlar ele alınmalıdır. Öncelikle acil tıbbi sorunlar ele alınmalıdır.

31 1. Solunum desteklenmelidir. 1. Solunum desteklenmelidir. 2. Kalp fonksiyonları yakından izlenmeli 2. Kalp fonksiyonları yakından izlenmeli 3. Hastayı yan çevirerek veya balonlu bir trakeal tüp kullanarak aspirasyona karşı önlem alınmalıdır. 3. Hastayı yan çevirerek veya balonlu bir trakeal tüp kullanarak aspirasyona karşı önlem alınmalıdır. 4. Kan kaybı veya hipotansiyona karşı, duruma göre plazma genişleticiler veya presör ilaçlar verilmelidir. 4. Kan kaybı veya hipotansiyona karşı, duruma göre plazma genişleticiler veya presör ilaçlar verilmelidir. 5. Akciğer ödemi için solunumu inhibe etmeyecek şekilde pozitif basınçlı oksijen uygulanmalıdır. 5. Akciğer ödemi için solunumu inhibe etmeyecek şekilde pozitif basınçlı oksijen uygulanmalıdır.

32 6. Kardiak aritmiler düzeltilmelidir. 6. Kardiak aritmiler düzeltilmelidir. 7. Narkotik antagonisti verilmelidir. 7. Narkotik antagonisti verilmelidir.

33 naloksan Naloksan (IV yolla 0.4 mg (1 ml) veya 0.01 mg/kg) dozda verilir ve hiçbir tepki alınmazsa 3-10 dakikada bir tekrar edilebilir. Naloksan'ın etkisi 2-3 saat sonra geçeceğinden, eroin kullanmış hastalar en az 24 saat, metadon kullanmış hastalar ise en az 72 saat izlenmelidir. Naloksan (IV yolla 0.4 mg (1 ml) veya 0.01 mg/kg) dozda verilir ve hiçbir tepki alınmazsa 3-10 dakikada bir tekrar edilebilir. Naloksan'ın etkisi 2-3 saat sonra geçeceğinden, eroin kullanmış hastalar en az 24 saat, metadon kullanmış hastalar ise en az 72 saat izlenmelidir.

34 naloksan Naloksan parenteral uygulandıktan 1-2 dk. sonra opioid agonistlerinin sedatif etkilerini, solunum depresyonu ve kalp- damar sistemi yan etkilerini düzeltir. Naloksan parenteral uygulandıktan 1-2 dk. sonra opioid agonistlerinin sedatif etkilerini, solunum depresyonu ve kalp- damar sistemi yan etkilerini düzeltir. bağımlılarda yoksunluk sendromu geliştirebilir. bağımlılarda yoksunluk sendromu geliştirebilir. Antagonist etkisine tolerans gelişmez. Antagonist etkisine tolerans gelişmez.

35 nalorfin Parsiyel agonisttir. Parsiyel agonisttir. Naloksan yoksa, nalorfin tercih edilir. Bu ilaç IV yolla 3-5 mg verilir (1cc = 5 mg) ve gerekirse tekrar edilebilir. Naloksan yoksa, nalorfin tercih edilir. Bu ilaç IV yolla 3-5 mg verilir (1cc = 5 mg) ve gerekirse tekrar edilebilir. Aşırı doz tablolarında birden fazla ilaç alınmış olabileceği dikkate alınmalıdır. Bu durumda diyaliz gibi bazı özel önlemlerin alınması gerekebilir. Aşırı doz tablolarında birden fazla ilaç alınmış olabileceği dikkate alınmalıdır. Bu durumda diyaliz gibi bazı özel önlemlerin alınması gerekebilir.

36 naltreksan Antagonist bir ilaçtır. Bügün eroin ve diğer opioid bağımlılığında tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Antagonist bir ilaçtır. Bügün eroin ve diğer opioid bağımlılığında tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Oral alınır. Oral alınır. Etkisi naloksandan iki kat fazla, etki süresi üç kat uzundur. Etkisi naloksandan iki kat fazla, etki süresi üç kat uzundur. Opioid yoksunluk sendromunu çok belirgin bir şekilde oluşturur. Opioid yoksunluk sendromunu çok belirgin bir şekilde oluşturur. Uyuşukluk, anksiete, karın krampları, bulantı ve eklem ağrılarına neden olabilir. Uyuşukluk, anksiete, karın krampları, bulantı ve eklem ağrılarına neden olabilir. Akut hepatit ve karaciğer yetmezliliğinde kontrendikedir. Akut hepatit ve karaciğer yetmezliliğinde kontrendikedir.

37 Diğer opioid antagonistleri Pentazosin: orta derecede agonist ve zayıf antagonisttir. Pentazosin: orta derecede agonist ve zayıf antagonisttir. Butorfanol: Pentazosinle benzer etkilere sahiptir. Butorfanol: Pentazosinle benzer etkilere sahiptir. Buprenorfin: parsiyel antagonisttir. Buprenorfin: parsiyel antagonisttir.

38

39 Sabrınız için teşekkürler


"OPİOİD ZEHİRLENMESİ DR.BAHRİ YILDIZ AİLE HEKİMLİĞİ A.B.D." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları