Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Kamu Maliyesi-I (4-5.haftalar). Eksik Piyasalar 1-Sigorta Gelecekteki (fazla /çeşitli)risklerin öngörülememesi nedeniyle sigortacılık alanında piyasa.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Kamu Maliyesi-I (4-5.haftalar). Eksik Piyasalar 1-Sigorta Gelecekteki (fazla /çeşitli)risklerin öngörülememesi nedeniyle sigortacılık alanında piyasa."— Sunum transkripti:

1 Kamu Maliyesi-I (4-5.haftalar)

2 Eksik Piyasalar 1-Sigorta Gelecekteki (fazla /çeşitli)risklerin öngörülememesi nedeniyle sigortacılık alanında piyasa başarısızlığı söz konusudur. Özellikle ters seçiş (reverse selection) ve ahlaki tehlike (moral hazard) önemli başarısızlık unsurlarıdır.

3 Ters seçiş, riskin oluşma olasılıkları farklı olan bireylerin varlığında ortaya çıkmaktadır. Bu sigortalı bireylerin bazıları yüksek riskli, bazıları düşük riskli olabilmektedir (Örneğin; kasko sigortasında, sürücülerden birinin diğerine göre daha dikkatli araç kullanıp kullanmadığının bilinememesi durumu).

4 Ters Seçim Ters seçim piyasada işlem gerçekleşmeden önce asimetrik bilgi olgusunun yarattığı bir sorunudur. Örneğin, piyasada borç bulmak isteyen kişiler fon bulmalarını engelleyeceğini düşündükleri bazı olumsuz özelliklerini saklayabilir veya daha farklı gösterebilirler. Böylece istedikleri miktardaki fonu hem de risk primi ödemeden düşük maliyetle elde edebilirler.

5 Finansal piyasadalar da böyle bir durumun varlığı, fon sağlayıcıların borç verme konusunda oldukça isteksiz davranmalarına yol açabilir. Ya da yanlış bilgilendirilmeleri ihtimaline karşı risk primi talep ederek fonlarını oldukça yüksek maliyet ile arz edebilirler. Bu durumda ise, piyasada gerçekten iyi özelliklere sahip bir biçimde borç arayan kimseler kendilerini diğerlerinden ayıramadıklarından, hak etmedikleri halde söz konusu olumsuzluklardan etkilenmektedirler. Öyle ki, bu kişiler, genel olarak borç isteyen kişilerin bilgilerine güvenilmediği için, ya fon bulamaz ya da bulsalar bile risk primlerinin artırdığı yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kalırlar.

6 Böylece daha makro düzeyde bakıldığında da piyasadaki fon maliyetlerinin optimum seviyeden oldukça yüksek bir miktarda oluşması iki önemli nedene bağlı olarak açıklanabilir. 1, fon arz edenlerin asimetrik bilgi tehlikesi karşısında piyasaya sürdükleri fonları sınırlandırmaları, toplam fon miktarını azaltarak fiyatların artmasına neden olmaktadır. 2,asimetrik bilgi sorununa rağmen fon sunmaya karar veren birimlerin yüksek risk pirimi istemeleri nedeni ile fon fiyatları yükselmektedir.

7 Görüldüğü gibi olumlu özelliklere sahip borç talep eden kişiler de haksız yere yüksek fiyat ödemek zorunda kalmaktadır. Bu durum iyi özelliklere sahip borç arayanları piyasadan uzaklaştırabilir. Böylece piyasadaki kötü nitelikli borçluların oranı artacaktır. Sonuçta piyasada fon arz edenlerin iyi nitelikli kişiler yerine kötü nitelikli kişilere kredi sağlama yani “ters seçim” olasılıkları artmaktadır. Piyasaların bu şekilde “kötü”nün pazarlamasını yapar duruma düşmesi fonksiyonlarını yerine getiremediği anlamına gelmektedir.

8 Piyasada iyi ve kötü otomobiller (limon) vardır. Alıcı, otomobillerin kalitesi hakkında bilgi sahibi olamadığı için ortalama kaliteye göre bir fiyat belirler. Bu durum kötü otomobil satıcılarının işine gelir ama iyi otomobil satıcıları fiyatı beğenmeyerek piyasadan çıkar. Sonuç olarak piyasada sadece kötü otomobiller kalır. Bu durum ortalama kaliteyi düşürdüğü gibi fiyat oluşumunu da etkilemektedir.

9 Sigorta şirketi, kendisini sigortalatmak isteyen müşterisinin riskleri hakkında müşteriye göre daha az bilgi sahibidir. eğer şirket, müşterinin tam olarak ne kadar riskli olduğunu bilebilseydi sigorta primi onun risk seviyesine uygun bir şekilde belirlenebilirdi. ancak böyle bir şeffaflık söz konusu olmadığı için şirket ortalama bir prim talep edecektir. bu “ortalama” prim, risk seviyesi düşük, “kaliteli” müşteriler tarafından fazla pahalı bulunacağı için sigorta poliçeleri daha çok risk seviyesi yüksek, “kalitesiz” müşteriler tarafından satın alınacaktır. bunun farkında olan sigorta şirketi primleri yükseltmeye kalkarsa sorun daha da fenalaşır, yani müşteri profili hem gittikçe daha limonileşir hem de piyasanın hacmi küçülür.

10 sigorta şirketleri, müşterilerini ayırt etmek için şöyle bir yönteme başvurabilirler: müşteriye iki farklı poliçe sunulur. ilk poliçenin primi düşüktür ama olay zararının belli bir kısmını müşteri ödemekle yükümlüdür. ikinci poliçenin primi ise daha yüksektir, ancak zarar anında poliçe sahibinin yükümlülüğü daha hafiftir. daha az riskli müşteri 1., daha riskli ise 2. poliçeyi tercih edecektir. böylece müşteriyle şirket arasındaki bilgi asimetrisi muhtemelen azalacak; ödenen prim müşterinin riskine göre ayarlanabilecektir.

11 Ahlaki tehlike ise sigortacı tarafından kontrol edilemeyen, sigortalının zararın ortaya çıkma olasılığını ve zararın büyüklüğünü etkileyebildiği durumları ifade eder (Örneğin; sigortalı bireyin, kazayı önleyici önlemleri almakta özensiz davranması, sağlık riski taşıyan bireylerin, sağlık sigortası yaptırması gibi).

12 Ahlaki Riziko bir işlem sonucunda belirli bir ilişki içerisine giren ekonomik birimlerden bir tarafın diğer tarafa, hiçbir biçimde belirlenemeyecek ve dolayısı ile tazmin edilemeyecek şekilde zarar verme tehlikesi anlatılmak istenmektedir.

13 Bu tehlikenin gerçekleşmesi zarara yol açan tarafın dikkatsizliğinden veya açıkça kurallara aykırı bir şekilde davranmasından kaynaklanabilir. Örneğin, borç alan kişi elde ettiği fonları gereğinden fazla riskli işlerde kullanma eğilimine girebilir. Çünkü çok riskli işlere girmesi ve projenin de gerçekleşmesi durumunda borç ödendikten sonra kendisine büyük bir kazanç kalmaktadır. Ancak, bu seçim aynı zamanda borcun geri ödenmesini de tehlikeye atarak borç verenin parasını alamama riskini yükseltmektedir.

14 Bu durumda, riskli proje gerçekleştiğinde borç veren önceden belirlenmiş oranın dışında bir getiri sağlayamazken, gerçekleşmediği durumda zarara katlanmak zorundadır. Yani borç alanın normal riskli ve çok riskli yatırımı seçmesine göre borç verenin getirisi değişmezken, katlandığı risk değişmektedir.

15 çok riski yatırımlar, borç alan kişiler için daha cazip ama batırılması tehlikesi yüksektir. Böylece borç verenler yukarıda belirlenen tehlike nedeni ile fon sağlamada isteksiz davranabilirler.

16 Sonuçta, piyasadaki mevcut talep karşısında fon miktarının kısıtlanması miktarın ve fiyatların optimum seviyede oluşmasını engeller. Ayrıca, fon sahipleri ahlaki tehlikenin riskine karşı kendilerini korumak için, tıpkı ters seçim riskinde olduğu gibi, risk primini artırarak fon fiyatlarını normalin üzerinde yükseltebilirler.

17 Ancak bu arada yine aldığı fonları aşırı kar beklentisi dışında normal riskli yatırımlarda kullanmayı planlayan iyi niyetli kişilerin fon bulma imkanları daraltılmıştır. Çünkü, ya piyasadaki kısıtlı fonlardan kullanma imkanları olmayacak ya da yüksek fon maliyetleri nedeni ile piyasadan çekilmek zorunda kalacaktırlar.

18 Nihayetinde, piyasa daha riski seçenekleri tercih eden yatırımcılara kalacağından, fon sunanlar açısından ahlaki tehlike ile karşılaşma ihtimali oldukça yüksek bir ihtimalle gerçekleşmektedir. Bu şekilde, büyük oranda kredilerin batırıldığı bir ortamda piyasaların fonksiyonlarını yerine getirdiğini söylemek güçtür.

19 Asimetrik bilgi sorunu olarak da anılan bu iki durumun, tam rekabetçi gelecek piyasalarının oluşmasını engellediği varsayılmaktadır. Bu durumda devlet, genellikle hizmet sunucu olarak işsizlik sigortası, sağlık sigortası, sosyal güvenlik gibi alanlarda piyasaya müdahale eder.

20 2-Sermaye ve Kredi Sermaye piyasalarının ve finansal kuruluşların varlığına rağmen, üniversite öğrencilerine verilen krediler, çiftçi, esnaf, KOBİ kredileri ve konut kredisi gibi krediler devletin kredi mekanizması yaratması ve piyasaya müdahalesinin başta gelen örnekleridir.

21 3-Tamamlayıcı Piyasalar büyük ve karmaşık projelerin finansmanında belli piyasalar tamamlayıcıdır ve eşgüdüm gerekir. Bu piyasalarda her bir (özel) üretici tek başına değil, uyum ve çokluk içinde faaliyet göstermelidir. Ulusal düzeydeki büyük yatırım ve altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi bu türden bir piyasada gerçekleştirilir.

22 Enformasyon Başarısızlıkları Neoklasik modelin tam rekabet piyasalarına ilişkin varsayımlarından biri de alıcı ve satıcıların piyasa hakkında tam enformasyona sahip olmasıdır. =bugün ve gelecek hakkında tam bilgi

23 Çoğu kez üreticiler ekonomik faaliyete konu olan mal ya da hizmet hakkında tüketicilere göre daha geniş ve kapsamlı enformasyona sahiptir. Bu nedenle alıcı ve satıcıların malın niteliği hakkındaki bilgilerinin farklılığı, satıcıya piyasa gücü sağlayarak, piyasanın başarısızlığına neden olur.

24 Bu süreçte, yeterli bilgiye sahip olmayan bir tüketici, mal ve hizmetin tüketiminden sağlayacağı faydayı tam olarak bilemeyeceğinden, mal için doğru bir değer biçemez.

25 devletin, tüketiciyi düşük kaliteli mallara karşı korumaya yönelik standartlar oluşturması, Üreticileri, malın özellikleri ve riskleri hakkında tüketiciyi bilgilendirmekle yükümlü kılması ya da tüketicileri bilgilendirecek bağımsız enformasyon piyasalarının oluşumunu desteklemesi gereklidir. = bilgi akışkanlığı +, piyasadaki belirsizlik -

26 Aslında bilgi ve enformasyon bir k.m. kabul edilebilir. Bir bireye daha bilgi verme, diğerlerine verilen miktarı azaltmaz.

27 Etkinliği sağlamak için bilgi ya bedava verilmeli ya da alınacak bedel sadece bilgiyi aktarmanın maliyetiyle sınırlandırılmalıdır. Özel piyasa, tıpkı diğer k.m.larda olduğu gibi, çoğunlukla bilgiyi ve enformasyonu yetersiz sunar.

28 GELİR DAĞILIMI İŞLEVİ kamu kesimi açısından gelir dağılımı işlevini yerine getirmek daha zordur. Neo-klasik iktisat kuramına göre gelir ve servet dağılımının başlangıçta bozuk olmasının nedeni, bireysel yeteneklerin farklılığı ve miras yoluyla elde edilmiş servettir.

29 Gelir ve servet, başlangıçta adil olsa bile, bireysel yeteneklerin ve alınan eğitimin farklılığı gibi nedenlerle dağılım kötüleşir. Rekabetçi piyasalar da yapıları gereği gelir dağılımını bozucu biçimde çalışırlar.

30 gelir dağılımının adil olmadığı bir ortamda, satın alma gücünün yetersizliği nedeniyle kişiler, daha az mal ve hizmet talep edecek, piyasalar, gelir düzeyi yeterli olanlar için üretimde bulunacaktır.

31 kıt kaynaklarının önemli çoğunluğu lüks tüketim malı üretimine ayrılacak, çoğunluğunun refahını artırıcı temel mallar ve hizmetler üretilmeyecektir. = gelir dağılımının daha da bozulması, Yoksulluğun artması sosyal ve siyasal istikrarsızlıklar

32 devletin ekonomiye müdahalesi; asgari ücret düzenlemeleri, istihdama özürlüler, kadınlar vb. için kotalar konulması gibi, doğrudan düzenlemelerle faktör piyasasına müdahale etmek vergi (servet vergileri) kamu harcaması politikaları (eğitim ve sağlık harcamaları) ve KİT’ler aracılığıyla fiziki ve beşeri sermayeye müdahale

33 vergiler (artan oranlı gelir vergisi) sosyal transferler, erdemli malların finanse edilmesiyle gelir dağılımına doğrudan müdahale etmek

34 Adil olanı belirlemek zordur, Gelir elde etme kapasitesi aynı olan iki kişiden bir fazla mesai yaparak gelirden aldığı payı yükseltiyorsa dağılım adaletsiz midir?

35 Vergi türlerinden bazıları (KDV) düşük gelirlileri olumsuz etkileyebilir, diğer bazıları ise gelir vergisi gibi yüksek gelirlileri olumsuz etkileyebilir. Devlet harcamalarının bazıları(sosyal transferler) düşük gelirlileri olumlu etkilerken, yükseköğrenim harcamaları gibi bazıları da orta altı gelir grubunu olumsuz etkileyebilir.

36 İşte tüm vergilerin gelir grupları üzerindeki net etkisi ile devlet harcamalarının net etkisi birlikte ele alındığında bütçenin net yansıması elde edilir.

37 İş dünyası üretimin arttırılması için vergilerin düşürülmesi gerektiğini savunur. Toplum ise devlete sosyal yardımlarla gelirden en az pay alanların korunması görevini verir bu da vergilerin arttırılması demektir. Buna etkinlik-adalet çatışması denir.

38 Alttaki A noktasında adalet<etkinlik; alınan harcama ve vergi önlemleri ile üretim artmış, B noktasında ise adaleti önceleyen toplum etkinliğin aşınmasına yani üretimin /milli gelir pastasının küçülmesine katlanmak zorunda kalmıştır. Adalet B A Etkinlik

39 EKONOMİK İSTİKRAR İŞLEVİ Bu işlev, mal ve hizmet piyasalarındaki arz talep dengesizliğinden kaynaklanan enflasyon, deflasyon, emek piyasalarında ortaya çıkan işsizlikle ithalat-ihracat dengesizliğinin sonucu olarak ortaya çıkan cari açık gibi makro ekonomik konuları kapsamaktadır.

40 Piyasaların hem maliye hem de para politikası kullanılarak dengelenmeye çalışılması ve belirtilen makro ekonomik sorunların çözümlenmesi uzun dönemli büyüme ve kalkınmayı sağlayacak koşullar da ekonomik istikrar işlevinin kapsamı içindedir.

41 1980’li yıllarda ekonomilerin dışa açılması ve hızlı küreselleşme, devletlerin ağırlığı para politikasına vermelerine yol açmıştır. Bu çerçevede, özellikle her türden enflasyonla mücadele edebilmek için fiyat istikrarını koruma görevini merkez bankalarına devretmişlerdir. Bu işlev, önceki işlevlere göre geri planda kalmıştır.

42 DÜZENLEME İŞLEVİ Düzenleme işlevi kaynak dağılımı işlevine çok benzemektedir. Devletin üreticilerin ve tüketicilerin kararlarını düzenleyerek, tekelci unsurları ve dışsallıkları azaltma çabası buna bir örnektir. Ancak, bazı durumlarda tüketicileri korumak için üreticilerin davranışlarının devlet tarafından düzenlemesi gerekmektedir.

43 devlet, tekellere karşı yasa çıkararak, hisse senedi borsalarında alım satımları kontrol ederek, tüketicileri dolandırıcılıktan koruma, tüketicilerin sağlığının zarar görmesini önleme, çalışma koşullarını düzenleme gibi amaçlarla yasa çıkararak, düzenleyici işlevini yerine getirmektedir.


"Kamu Maliyesi-I (4-5.haftalar). Eksik Piyasalar 1-Sigorta Gelecekteki (fazla /çeşitli)risklerin öngörülememesi nedeniyle sigortacılık alanında piyasa." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları