Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ŞEHİTLİK VE ŞEHADET «CANIN ALLAH’A ARZI» Emin YAVUZYİĞİT UZMAN İMAM HATİP Facebook: Muhammed Emin Yavuzyiğit Facebook Grup: VAAZ DOSYALARI Emin YAVUZYİĞİT.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ŞEHİTLİK VE ŞEHADET «CANIN ALLAH’A ARZI» Emin YAVUZYİĞİT UZMAN İMAM HATİP Facebook: Muhammed Emin Yavuzyiğit Facebook Grup: VAAZ DOSYALARI Emin YAVUZYİĞİT."— Sunum transkripti:

1 ŞEHİTLİK VE ŞEHADET «CANIN ALLAH’A ARZI» Emin YAVUZYİĞİT UZMAN İMAM HATİP Facebook: Muhammed Emin Yavuzyiğit Facebook Grup: VAAZ DOSYALARI Emin YAVUZYİĞİT UZMAN İMAM HATİP Facebook: Muhammed Emin Yavuzyiğit Facebook Grup: VAAZ DOSYALARI

2 BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ فى سَبيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌ بَلْ اَحْيَاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ «Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.» (Bakara suresi 154) وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ فى سَبيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌ بَلْ اَحْيَاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ «Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.» (Bakara suresi 154)

3 ŞEHİT NEDİR? Sözlükte "bilen, gören, hazır olan, haber veren, muttali ve tanık olan" demektir. Şehîd, şâhid, kelimesinin mübalağasıdır. Şehîd kelimesinin çoğulu şühedâ ve eşhâddır. Bu kelimeler, aynı zamanda şâhid kelimesinin de çoğuludur. Kur'ân'da şehîd kelimesi, 35 defa, şühedâ kelimesi ise 20 defa geçmiştir. Bu kavram, Allah'ın, Peygamberin, meleklerin ve insanların sıfatı olarak kullanılmıştır.

4 Hz. Muhammed (S.A.V.)'in inanç, söz, fiil, davranış ve yaşantısıyla insanlara örnek olması "şehîd" kelimesi ile, müminlerin de aynı şekil de diğer insanlara numune-i imtisal olması "şühedâ" kelimesi ile ifade edilmiştir. Allah yolunda öldürülen müminlere, "şühedâ" denilmiştir (Âl-i İmrân, 3/140; Nisâ, 4/69; Zümer, 39/69). Örfümüzde "şehîd" kelimesi bu anlamda kullanılmaktadır. Allah yolunda öldürülen müminlere, şehîd denilmesi, ölen kişinin cennetlik olduğuna dünyada şâhidlik edilmesi, gerçekte ölü olmayıp yaşaması (Bakara, 2/154) sebebiyledir. Hz. Muhammed (S.A.V.)'in inanç, söz, fiil, davranış ve yaşantısıyla insanlara örnek olması "şehîd" kelimesi ile, müminlerin de aynı şekil de diğer insanlara numune-i imtisal olması "şühedâ" kelimesi ile ifade edilmiştir. Allah yolunda öldürülen müminlere, "şühedâ" denilmiştir (Âl-i İmrân, 3/140; Nisâ, 4/69; Zümer, 39/69). Örfümüzde "şehîd" kelimesi bu anlamda kullanılmaktadır. Allah yolunda öldürülen müminlere, şehîd denilmesi, ölen kişinin cennetlik olduğuna dünyada şâhidlik edilmesi, gerçekte ölü olmayıp yaşaması (Bakara, 2/154) sebebiyledir.

5 ŞEHADET NEDİR? Bir Müslümanın, Allah yolunda, İslâm uğrunda öldürülmesine şehadet denir. Şehadet kavramı "Allah yolunda öldürülmek" (yüktel fî sebîlillah) şeklinde de ifade edilmiştir (Bakara, 2/154). Allah yolun da öldürülenler Şehadet şerbetini içti denilmektedir. Bir Müslümanın, Allah yolunda, İslâm uğrunda öldürülmesine şehadet denir. Şehadet kavramı "Allah yolunda öldürülmek" (yüktel fî sebîlillah) şeklinde de ifade edilmiştir (Bakara, 2/154). Allah yolun da öldürülenler Şehadet şerbetini içti denilmektedir.

6 ŞEHİTLİK ÇEŞİTLERİ 1) Dünya ve ahiret hükümleri bakımından şehid: Allah yolunda savaşırken gayri müslimler tarafından öldürülen veya yaralı halde savaş alanında ölü bulunanlar bu gruba girer. Bu kısım şehitler gerçek şehit olduklarından cenazesi yıkanmaz, kanları ve elbiseleriyle gömülürler ve bu halde iken de cenaze namazları kılınır. 1) Dünya ve ahiret hükümleri bakımından şehid: Allah yolunda savaşırken gayri müslimler tarafından öldürülen veya yaralı halde savaş alanında ölü bulunanlar bu gruba girer. Bu kısım şehitler gerçek şehit olduklarından cenazesi yıkanmaz, kanları ve elbiseleriyle gömülürler ve bu halde iken de cenaze namazları kılınır.

7 2) Sadece dünya hükümleri bakımından şehit Kalbinde nifak bulunmakla birlikte müslümanların saflarında yer aldığı sırada düşman tarafından öldürülen münafık kişi sadece dünya hükümleri itibariyle şehit sayılır. Savaştan kaçarken veya ganimet, gösteriş vb. dünyevî amaçlarla savaşırken öldürülen kişiler de böyledir (İbn Âbidîn, II, 252). Böyle kişilere dış görünüşleri dikkate alınarak asıl şehit muamelesi yapılır. Çünkü kalpleri ancak Allah bilir. dış halleri ile müslüman sayıldıklarından asıl Şehit gibi, yıkanmazlar, kefenlenmezler, Elbise ve kanları üzere namazları kılınarak gömülürler. Kalbinde nifak bulunmakla birlikte müslümanların saflarında yer aldığı sırada düşman tarafından öldürülen münafık kişi sadece dünya hükümleri itibariyle şehit sayılır. Savaştan kaçarken veya ganimet, gösteriş vb. dünyevî amaçlarla savaşırken öldürülen kişiler de böyledir (İbn Âbidîn, II, 252). Böyle kişilere dış görünüşleri dikkate alınarak asıl şehit muamelesi yapılır. Çünkü kalpleri ancak Allah bilir. dış halleri ile müslüman sayıldıklarından asıl Şehit gibi, yıkanmazlar, kefenlenmezler, Elbise ve kanları üzere namazları kılınarak gömülürler.

8 3) Sadece ahiret hükümleri bakımından şehit. Savaşta veya savaş dışında haksız yere öldürülüp yukarıda geçen iki grup kapsamında mütalaa edilmeyen kimseler sadece ahiret hükümleri bakımından şehid sayılır. Meselâ Hanefîler hata ile öldürülüp mirasçılarına diyet ödenmesi gereken kimseler gibi. Bu kısım şehitleri yıkamak, kefenlemek ve namazlarını kılmak, diğer ölülerde olduğu gibi farzdır. Savaşta veya savaş dışında haksız yere öldürülüp yukarıda geçen iki grup kapsamında mütalaa edilmeyen kimseler sadece ahiret hükümleri bakımından şehid sayılır. Meselâ Hanefîler hata ile öldürülüp mirasçılarına diyet ödenmesi gereken kimseler gibi. Bu kısım şehitleri yıkamak, kefenlemek ve namazlarını kılmak, diğer ölülerde olduğu gibi farzdır.

9 Hz. Peygamber (S.A.V.), Uhud´da hayatını kaybeden yetmiş şehitle ilgili olarak şunları bildirmiştir:  "Kardeşleriniz Uhud´ta şehit olunca, Allah onların ruhlarını yeşil kuşların cevfine koydu. Cennetin nehirlerinden içerler, meyvelerinden yerler. Arşın gölgesinde asılı altından kandillerde yerleşirler. Yiyecek, içecek ve istirahatlerinin güzelliğini görünce,  "Keşke, derler Cennette hayatta olup, rızıklandırıldığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse. Ta ki, cihattan geri kalmasınlar, savaş esnasında kaçmasınlar." Cenab-ı Hak,  "Sizin bu halinizi onlara ulaştıracağım." der ve şu ayetlerle bildirir." (Ebu Davud, Cihad, 25)  -Ali İmran suresi 169-171 ayetlerdir.  "Kardeşleriniz Uhud´ta şehit olunca, Allah onların ruhlarını yeşil kuşların cevfine koydu. Cennetin nehirlerinden içerler, meyvelerinden yerler. Arşın gölgesinde asılı altından kandillerde yerleşirler. Yiyecek, içecek ve istirahatlerinin güzelliğini görünce,  "Keşke, derler Cennette hayatta olup, rızıklandırıldığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse. Ta ki, cihattan geri kalmasınlar, savaş esnasında kaçmasınlar." Cenab-ı Hak,  "Sizin bu halinizi onlara ulaştıracağım." der ve şu ayetlerle bildirir." (Ebu Davud, Cihad, 25)  -Ali İmran suresi 169-171 ayetlerdir.

10 وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا فى سَبيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًا بَلْ اَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ فَرِحينَ بِمَا اٰتٰیهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُضيعُ اَجْرَ الْمُؤْمِنينَ «Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler (Şehitler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.» (Ali İmran suresi 19- 171) وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا فى سَبيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًا بَلْ اَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ فَرِحينَ بِمَا اٰتٰیهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُضيعُ اَجْرَ الْمُؤْمِنينَ «Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler (Şehitler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.» (Ali İmran suresi 19- 171)

11 ŞEHİTLİĞİN MERTEBELERİ ŞEHİTLER PEYGAMBERLERLE HAŞR OLUNACAKTIR وَاَشْرَقَتِ الْاَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ الْكِتَابُ وَجیءَ بِالنَّبِيّنَ وَالشُّهَدَاءِ وَقُضِىَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ «Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur. Peygamberler ve şehitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir.» (Zümer suresi 69) ŞEHİTLER PEYGAMBERLERLE HAŞR OLUNACAKTIR وَاَشْرَقَتِ الْاَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ الْكِتَابُ وَجیءَ بِالنَّبِيّنَ وَالشُّهَدَاءِ وَقُضِىَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ «Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur. Peygamberler ve şehitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir.» (Zümer suresi 69)

12 ŞEHİTLERİN MÜKAFATLARI وَالَّذينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه اُولٰئِكَ هُمُ الصِّدّيقُونَ وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ اَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا اُولٰئِكَ اَصْحَابُ الْجَحيمِ «Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddıklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.» (Hadid suresi 19) وَالَّذينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه اُولٰئِكَ هُمُ الصِّدّيقُونَ وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ اَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا اُولٰئِكَ اَصْحَابُ الْجَحيمِ «Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddıklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.» (Hadid suresi 19)

13 ŞEHİTLER ALLAH’IN NİMET VERDİĞİ KİMSELERDİR وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰئِكَ مَعَ الَّذينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّنَ وَالصِّدّيقينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحينَ وَحَسُنَ اُولٰئِكَ رَفيقًا «Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.» (Nisa suresi 69) وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰئِكَ مَعَ الَّذينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّنَ وَالصِّدّيقينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحينَ وَحَسُنَ اُولٰئِكَ رَفيقًا «Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.» (Nisa suresi 69)

14 ŞEHİT OLMANIN ŞARTLARI  1) Şehidin müslüman olması gereklidir  2) Şehidin Akıllı olması  3) şehidin akıl baliğ olmak.  5) Şehit vurulduktan sonra hemen ölmüş olmalı. Vurulduktan sonra, ölmeden önce, yiyip içer, tedavi görürse, vurulduğu yerden başka tarafa taşınırsa veya üzerinden bir namaz vakti geçecek kadar yaşarsa bu şehit sayılmaz lakin uhrevi şehit sayılır.  1) Şehidin müslüman olması gereklidir  2) Şehidin Akıllı olması  3) şehidin akıl baliğ olmak.  5) Şehit vurulduktan sonra hemen ölmüş olmalı. Vurulduktan sonra, ölmeden önce, yiyip içer, tedavi görürse, vurulduğu yerden başka tarafa taşınırsa veya üzerinden bir namaz vakti geçecek kadar yaşarsa bu şehit sayılmaz lakin uhrevi şehit sayılır.

15 GERÇEK ŞEHİTLER KİMLERDİR Allah yoluna, cihat meydanında ve savaş esnasında düşmanla çarpışıp can veren kimselerdir. Bu şehitlerin cenazesi yıkanmaz, kanları ve elbiseleriyle gömülürler ve bu halde iken de cenaze namazları kılınır. Allah yoluna, cihat meydanında ve savaş esnasında düşmanla çarpışıp can veren kimselerdir. Bu şehitlerin cenazesi yıkanmaz, kanları ve elbiseleriyle gömülürler ve bu halde iken de cenaze namazları kılınır.

16 SİZ KİMLERİ ŞEHİT SAYIYORSUNUZ? وعنهُ قالَ : قالَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ما تَعُدُّونَ الشهداءَ فِيكُم ؟ قالُوا يا رسُولِ اللَّهِ من قُتِل في سبيل اللَّه فَهُو شهيدٌ. قال : « إنَّ شُهَداءَ أُمَّتي إذاً لَقلِيلٌ ، » قالُوا : فَمنْ يا رسُول اللَّه ؟ قال : « منْ قُتِل في سبيلِ اللَّه فهُو شَهيدٌ ، ومنْ ماتَ في سبيل اللَّه فهُو شهيدٌ ، ومنْ ماتَ في الطَّاعُون فَهُو شَهيدٌ ، ومنْ ماتَ في البطنِ فَهُو شَهيدٌ، والغَريقُ شَهيدٌ » رواهُ مسلمٌ. Ebû Hüreyre (R.A)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (S.A.V): – "Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?" diye sordu. Sahabeler: – Yâ Resûlallah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir, dediler. Peygamber Efendimiz: – "Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır" buyurdu. Ashab: – O halde kimler şehittir, Yâ Resûlallah! dediler. Resûl-i Ekrem: – "Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; ishalden ölen şehittir; boğularak ölen şehittir" buyurdu. (Müslim, İmâre 165. Ayrıca bk, İbni Mâce, Cihâd 17) وعنهُ قالَ : قالَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ما تَعُدُّونَ الشهداءَ فِيكُم ؟ قالُوا يا رسُولِ اللَّهِ من قُتِل في سبيل اللَّه فَهُو شهيدٌ. قال : « إنَّ شُهَداءَ أُمَّتي إذاً لَقلِيلٌ ، » قالُوا : فَمنْ يا رسُول اللَّه ؟ قال : « منْ قُتِل في سبيلِ اللَّه فهُو شَهيدٌ ، ومنْ ماتَ في سبيل اللَّه فهُو شهيدٌ ، ومنْ ماتَ في الطَّاعُون فَهُو شَهيدٌ ، ومنْ ماتَ في البطنِ فَهُو شَهيدٌ، والغَريقُ شَهيدٌ » رواهُ مسلمٌ. Ebû Hüreyre (R.A)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (S.A.V): – "Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?" diye sordu. Sahabeler: – Yâ Resûlallah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir, dediler. Peygamber Efendimiz: – "Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır" buyurdu. Ashab: – O halde kimler şehittir, Yâ Resûlallah! dediler. Resûl-i Ekrem: – "Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; ishalden ölen şehittir; boğularak ölen şehittir" buyurdu. (Müslim, İmâre 165. Ayrıca bk, İbni Mâce, Cihâd 17)

17 ALLAH YOLUNDA ÖLEN ŞEHİTLERİN DERECELERİ ـ وعن فَضَالَة بن عبيد قال : ] سَمِعْتُ عُمَرَ بنَ الخَطَّابِ يَقُولُ : سَمِعْتُ النَّبىَّ يَقُولُ : الشُّهَدَاءُ أرْبَعَةٌ : رَجُلٌ مُؤمِنٌ جَيِّدُ ا “ يماَنِ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَصَدَقَ اللّهَ تَعالى حَتَّى قُتِلَ فَذلِكَ الَّذِى يَرْفَعُ النَّاسُ أعْيُنَهُمْ إلَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ هكَذَا وَرَفَعَ رَأسَهُ حَتَّى سَقَطَتْ قَلَنْسُوَتُهُ، فََ أدْرِى قَلَنْسُوَةَ عُمَرَ أرَادَ أمْ قَلَنْسُوَةَ النَّبىِّ. وَرَجُلٌ مُؤْمِنٌ جَيِّدُ ا “ يمانِ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَكَأنَّمَا ضُرِبَ جِلْدُهُ بِشَوْكِ طَلْحٍ مِنَ الجُبْنِ أتَاهُ سَهْمُ غَرْبٍ فَقَتَلَهُ فَهُوَ في الدَّرَجَةِ الثَّانِيَةِ. وَرَجُلٌ مُؤْمِنٌ خَلَطَ عَمًَ صَالِحاً وَآخَرَ سَيِّئاً لَقِىَ الْعَدُوَّ فَصَدَقَ اللّهَ تعالى حَتَّى قتِلَ فذلِكَ في الدَّرَجةِ الثَّالِثَةِ. وَرَجُلٌ مُؤْمِنٌ أسْرَفَ عَلى نَفْسِهِ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَصَدَقَ اللّهَ تَعالى حتّى قتِلَ فذلِكَ في الدَّرَجَةِ الرَّابِعَةِ [. أخرجه الترمذى. يقال » سهْمُ غَرْبٍ « با “ ضافة وغيرها إذا لم يعرف من رمى به. Fadale İbnu Ubeyd anlatıyor: "Hz. Ömer (R.A.)'i dinledim, "Hz. Peygamber'den işittim" diyerek şu hadisi rivayet etti: "Dört çeşit şehit vardır: 1- İmanı kavî mü'min kişi düşmanla karşılaşır, öldürülünceye kadar Allah'a sadık kalır. İşte bu kıyamet günü, insanların gıbta ile gözlerini kaldırıp bakacakları gerçek şehittir. -Bunu yaparken başını kaldırır ve kalansuvesi yere düşer- (Fadâle der ki:) "Bu, Hz. Ömer'in kalan suvesi mi idi, yoksa Resûlullah (S.A.V.)'ın kalansuvesi mi idi anlıyamadım." 2) İmanı sağlam (ancak önceki kadar şecaat sahibi olmayan) bir mü'min düşmanla karşılaşır. Korkudan vücudu -talh ağacının dikeni batmış gibi titrer. Bu sırada gelen serseri bir ok darbesiyle hayatını kaybeder. Bu, ikinci derecede bir şehittir. 3- İyi amelle kötü ameli karıştırmış mü'min kişi, düşmanla karşılaşır. Bu karşılaşma esnasında (sabır ve şecaatte, şehitliğin mükafatını beklemekte) Allah'a sadık kalır. Öldürülünce bu üçüncü mertebede bir şehit olur. 4. Günahkâr bir mümin düşmanla karşılaşır, ölünceye kadar Allah'a sadık kalır. Bu da dördüncü derecede bir şehit olur." [Tirmizî, Fedailu'l-Cihad 14, (1644).] ـ وعن فَضَالَة بن عبيد قال : ] سَمِعْتُ عُمَرَ بنَ الخَطَّابِ يَقُولُ : سَمِعْتُ النَّبىَّ يَقُولُ : الشُّهَدَاءُ أرْبَعَةٌ : رَجُلٌ مُؤمِنٌ جَيِّدُ ا “ يماَنِ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَصَدَقَ اللّهَ تَعالى حَتَّى قُتِلَ فَذلِكَ الَّذِى يَرْفَعُ النَّاسُ أعْيُنَهُمْ إلَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ هكَذَا وَرَفَعَ رَأسَهُ حَتَّى سَقَطَتْ قَلَنْسُوَتُهُ، فََ أدْرِى قَلَنْسُوَةَ عُمَرَ أرَادَ أمْ قَلَنْسُوَةَ النَّبىِّ. وَرَجُلٌ مُؤْمِنٌ جَيِّدُ ا “ يمانِ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَكَأنَّمَا ضُرِبَ جِلْدُهُ بِشَوْكِ طَلْحٍ مِنَ الجُبْنِ أتَاهُ سَهْمُ غَرْبٍ فَقَتَلَهُ فَهُوَ في الدَّرَجَةِ الثَّانِيَةِ. وَرَجُلٌ مُؤْمِنٌ خَلَطَ عَمًَ صَالِحاً وَآخَرَ سَيِّئاً لَقِىَ الْعَدُوَّ فَصَدَقَ اللّهَ تعالى حَتَّى قتِلَ فذلِكَ في الدَّرَجةِ الثَّالِثَةِ. وَرَجُلٌ مُؤْمِنٌ أسْرَفَ عَلى نَفْسِهِ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَصَدَقَ اللّهَ تَعالى حتّى قتِلَ فذلِكَ في الدَّرَجَةِ الرَّابِعَةِ [. أخرجه الترمذى. يقال » سهْمُ غَرْبٍ « با “ ضافة وغيرها إذا لم يعرف من رمى به. Fadale İbnu Ubeyd anlatıyor: "Hz. Ömer (R.A.)'i dinledim, "Hz. Peygamber'den işittim" diyerek şu hadisi rivayet etti: "Dört çeşit şehit vardır: 1- İmanı kavî mü'min kişi düşmanla karşılaşır, öldürülünceye kadar Allah'a sadık kalır. İşte bu kıyamet günü, insanların gıbta ile gözlerini kaldırıp bakacakları gerçek şehittir. -Bunu yaparken başını kaldırır ve kalansuvesi yere düşer- (Fadâle der ki:) "Bu, Hz. Ömer'in kalan suvesi mi idi, yoksa Resûlullah (S.A.V.)'ın kalansuvesi mi idi anlıyamadım." 2) İmanı sağlam (ancak önceki kadar şecaat sahibi olmayan) bir mü'min düşmanla karşılaşır. Korkudan vücudu -talh ağacının dikeni batmış gibi titrer. Bu sırada gelen serseri bir ok darbesiyle hayatını kaybeder. Bu, ikinci derecede bir şehittir. 3- İyi amelle kötü ameli karıştırmış mü'min kişi, düşmanla karşılaşır. Bu karşılaşma esnasında (sabır ve şecaatte, şehitliğin mükafatını beklemekte) Allah'a sadık kalır. Öldürülünce bu üçüncü mertebede bir şehit olur. 4. Günahkâr bir mümin düşmanla karşılaşır, ölünceye kadar Allah'a sadık kalır. Bu da dördüncü derecede bir şehit olur." [Tirmizî, Fedailu'l-Cihad 14, (1644).]

18 ŞEHİTLER NEREDE GÖMÜLMELİDİR Hz. Peygamber’in Uhud şehitleriyle ilgili uygulaması sebebiyle şehitlerin şehit düştükleri yere defnedilmesi sünnete uygun bulunmakla birlikte şartlar elverişli olmadığında başka yere götürülmelerinde bir sakınca görülmez. Yine zaruret halleri dışında bir kabre birden fazla kişinin konması tasvip edilmediğinden fakihler şehitlerin defni bahsinde bu duruma özellikle değinmişler ve Uhud uygulamasını delil göstererek bir kabre iki veya üç kişinin defnedilebileceğini belirtmişlerdir

19 AHİRETTE HÜKMEN ŞEHİT MUAMELESİ KİMLER GÖRECEKTİR? Hadisi şeriflerden derlediğimiz ahirette hükmen şehit sayılacak kimseler: Suda boğulanlar. Ateşte yananlar. Enkaz altında kalanlar. Veba gibi bulaşıcı hastalıktan ölenler. Sıtma gibi ateşli hastalıktan ölenler. İlim yolunda ölenler. Ciğer hastalıklarından ölenler. Doğum sırasında veya lohusa iken ölen kadınlar. Baş ağrısından ölenler. Karın ağrısından ölenler. Ailesinin nafakasını helâlinden kazanmak için çalışırken iş kazasından ölenler. Cuma gecesi ölenler. Gurbet ilde vefat edenler. Akrep, yılan sokması gibi sebeplerle vefat edenler. Hadisi şeriflerden derlediğimiz ahirette hükmen şehit sayılacak kimseler: Suda boğulanlar. Ateşte yananlar. Enkaz altında kalanlar. Veba gibi bulaşıcı hastalıktan ölenler. Sıtma gibi ateşli hastalıktan ölenler. İlim yolunda ölenler. Ciğer hastalıklarından ölenler. Doğum sırasında veya lohusa iken ölen kadınlar. Baş ağrısından ölenler. Karın ağrısından ölenler. Ailesinin nafakasını helâlinden kazanmak için çalışırken iş kazasından ölenler. Cuma gecesi ölenler. Gurbet ilde vefat edenler. Akrep, yılan sokması gibi sebeplerle vefat edenler.

20 HAKİKİ ŞEHİT VE HÜKMÜ ŞEHİT ARASINDAKİ FARKLAR Hanefî fakihleri fıkıhta şehitlikle ilgili hükümler denince yıkanmama, kanlı elbiseyle defnedilme gibi dünyevî hükümlerin anlaşılması gerektiğine dikkat çekerek hakkında bu tür hükümlerin uygulandığı şehid için gerçek şehid (eş-şehîdü’l-hakīkī), uygulanmayanlar için hükmî şehid (eş-şehîdü’l-hükmî) nitelemesi yaparlar (Tehânevî, I, 739; Şeyhîzâde, I, 182). Buna karşılık bazı Hanefî fakihleri sadece âhiret hükümleri bakımından şehid sayılan kimse için hakiki şehid, dünya ve âhiret hükümleri bakımından şehid sayılan kimse için hükmî şehid tabirini kullanmışlardır (İbrâhim el-Halebî, s. 285; Bilmen, Kamus2, III, 351

21 ŞEHİTLER NEDEN DÜNYAYA YENİDEN DÖNMEK İSTERLER Kİ? عن أنس رضى اللّه عنه. قال : قال رسول اللّه مَا أحَدٌ يَدْخُلُ الجَنَّةَ يُحِبُّ أنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا، وَلَهُ مَا عَلى ا ‘ رْضِ مِنْ شَئٍ إَّ الشَّهِيدُ، وَيَتَمَنَّى أنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ لِمَا يَرَى مِنَ الْكَرامَةِ. أخرجه الخمسة إ أبا داود. وفي رواية : إّ الشّهِيدَ لما يَرَى مِنْ فَضْلِ الشَّهَادَةِ. Hz. Enes (R.A.) anlatıyor: "Resûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehit böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder." Bir rivayette şu ziyade mevcut: "... Şehit hariç, o, şehitlik sebebiyle mazhar olduğu üstünlükler ve kerametler sebebiyle... (dönmek ister)." [Buharî, Cihâd 5, 21; Müslim,İmâret 108, 109, (1877); Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 13, (1643); Nesâî, Cihâd 30, 6, 32).] عن أنس رضى اللّه عنه. قال : قال رسول اللّه مَا أحَدٌ يَدْخُلُ الجَنَّةَ يُحِبُّ أنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا، وَلَهُ مَا عَلى ا ‘ رْضِ مِنْ شَئٍ إَّ الشَّهِيدُ، وَيَتَمَنَّى أنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ لِمَا يَرَى مِنَ الْكَرامَةِ. أخرجه الخمسة إ أبا داود. وفي رواية : إّ الشّهِيدَ لما يَرَى مِنْ فَضْلِ الشَّهَادَةِ. Hz. Enes (R.A.) anlatıyor: "Resûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehit böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder." Bir rivayette şu ziyade mevcut: "... Şehit hariç, o, şehitlik sebebiyle mazhar olduğu üstünlükler ve kerametler sebebiyle... (dönmek ister)." [Buharî, Cihâd 5, 21; Müslim,İmâret 108, 109, (1877); Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 13, (1643); Nesâî, Cihâd 30, 6, 32).]

22 ALLAH’A SEVİMLİ GELEN İKİ DAMLA-İKİ İZ Ebu Ümame R.A'ın rivayet ettiğine göre Peygamber (S.A.V.)şöyle buyurmuştur: "Allah katında hiç bir şey, iki damla ve iki izden daha sevimli değildir: İki damla; Allah korkusuyla akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise; Allah yolunda çarpışmaktan kalan cihad izi ve Allah'ın emrettiği farzlardan birini yerine getirmekten kalan ibadet izidir» Tirmizî fedailu'lcihad 26,Buharî, ilim 45; cihad 15;) Ebu Ümame R.A'ın rivayet ettiğine göre Peygamber (S.A.V.)şöyle buyurmuştur: "Allah katında hiç bir şey, iki damla ve iki izden daha sevimli değildir: İki damla; Allah korkusuyla akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise; Allah yolunda çarpışmaktan kalan cihad izi ve Allah'ın emrettiği farzlardan birini yerine getirmekten kalan ibadet izidir» Tirmizî fedailu'lcihad 26,Buharî, ilim 45; cihad 15;)

23 HZ MUHAMMED SAV EFENDİMİZ ŞEHİTLİĞE ÖZENDİRMESİ Hz. Peygamber (S.A.V.): «Samimiyetle kim Allah'tan şehitlik isterse, Allah o kimseyi, yatağında vefat etse bile şehitler mertebesine yüceltir» buyurmuştur.(Müslim, İmâre 156-157) وعن ابن أبى عميرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. قال : قال رسول اللّه ‘ نْ أقْتَلَ في سََبِيلِ اللّهِ تَعالى أحَبُّ إلىَّ منْ أنْ يَكُونَ لِى أهْلُ المدَرِ وَالْوَبَرِ أخرجه النسائى. İbnu Ebî Umeyre (R.A.) anlatıyor: "Resûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: "Allah yolunda öldürülmem; bana bütün evlerde ve çadırda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir." [Nesâî, Cihâd 30, (6, 33).] Hz. Peygamber (S.A.V.): «Samimiyetle kim Allah'tan şehitlik isterse, Allah o kimseyi, yatağında vefat etse bile şehitler mertebesine yüceltir» buyurmuştur.(Müslim, İmâre 156-157) وعن ابن أبى عميرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. قال : قال رسول اللّه ‘ نْ أقْتَلَ في سََبِيلِ اللّهِ تَعالى أحَبُّ إلىَّ منْ أنْ يَكُونَ لِى أهْلُ المدَرِ وَالْوَبَرِ أخرجه النسائى. İbnu Ebî Umeyre (R.A.) anlatıyor: "Resûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: "Allah yolunda öldürülmem; bana bütün evlerde ve çadırda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir." [Nesâî, Cihâd 30, (6, 33).]

24 ŞEHİTLERİN ÜSTÜN KAZANIMLARI  1) Allah’ın dininin yüceltilmesi için canını feda edenlerin şehit olur. Allah yolunda ölmüş olur. (Buhârî, “Cihâd”, 15; )  2) Şehit olan kişinin acı çekmeden öldüğü, kanının ilk damlası yere düştüğü anda kul hakları dışında bütün günahlarının affedildiği, şehidin kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği hadislerde bildirilmiştir.(Tirmizî, “Feżâilü’l-cihâd”, 25, 26),  3) Şehitler akrabalarından yetmiş kişiye şefaat edecektir. (Tirmizî, Feżâilü’l-cihâd, 25)  4) Şehitler Cennete ilk gireceklerdir. (Müslim, İmâre, 143)  5) Allah katında iyi bir mertebeye erişerek ölen kullar içinden sadece şehitlerin dünyaya dönüp tekrar şehit oluncaya kadar Allah’ın dinini yüceltmek isteyen kimselerdir. (Buhârî, “Cihâd”, 6, 21)  1) Allah’ın dininin yüceltilmesi için canını feda edenlerin şehit olur. Allah yolunda ölmüş olur. (Buhârî, “Cihâd”, 15; )  2) Şehit olan kişinin acı çekmeden öldüğü, kanının ilk damlası yere düştüğü anda kul hakları dışında bütün günahlarının affedildiği, şehidin kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği hadislerde bildirilmiştir.(Tirmizî, “Feżâilü’l-cihâd”, 25, 26),  3) Şehitler akrabalarından yetmiş kişiye şefaat edecektir. (Tirmizî, Feżâilü’l-cihâd, 25)  4) Şehitler Cennete ilk gireceklerdir. (Müslim, İmâre, 143)  5) Allah katında iyi bir mertebeye erişerek ölen kullar içinden sadece şehitlerin dünyaya dönüp tekrar şehit oluncaya kadar Allah’ın dinini yüceltmek isteyen kimselerdir. (Buhârî, “Cihâd”, 6, 21)

25 وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا فى سَبيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًا بَلْ اَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ فَرِحينَ بِمَا اٰتٰیهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُضيعُ اَجْرَ الْمُؤْمِنينَ «Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler (Şehitler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.» (Ali İmran suresi 19- 171) وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا فى سَبيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًا بَلْ اَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ فَرِحينَ بِمَا اٰتٰیهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُضيعُ اَجْرَ الْمُؤْمِنينَ «Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler (Şehitler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.» (Ali İmran suresi 19- 171)

26 CEBRAİL (A.S.) EFENDİMİZ SAV’E NEYİ HABER VERDİ? ــ وعن أبى قتادة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال : قال رَجُلٌ يَارَسُول اللّهِ أرَأيْتَ إنْ قُتِلْتُ في سَبِيلِ اللّهِ أتُكَفرُ عَنِّى خَطَايَاىَ؟ فقَالَ رسولُ اللّه #: نَعَمْ إنْ قُتِلْتَ وَأنْتَ صَابِرٌ مُحْتَسِبٌ مُقْبِلٌ غَيْرُ مُدْبِرٍ، ثُمَّ قَالَ كَيْفَ قُلْتَ؟ فَأعَادَ عَلَيْهِ. فقَالَ نَعَمْ إَّ الدَّيْنَ فَإنَّ جِبْرِيلَ أخْبَرَنِى بِذلِكَ. أخرجه مسلم ومالك والترمذى والنسائى. Ebu Katâde (R.A.) anlatıyor: "Bir adam sordu: "- Ey Allah'ın Resûlü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?" Resûlullah (S.A.V): "- Evet, sen sabreder, mükâfaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!"diye cevap verdi. Ve adama sordu: "- Nasıl sormuştun?" Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı: "- Evet, (kul) borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrâil bu hususu bana haber verdi!" [Müslim, İmâret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461); Nesâî, Cihâd 32, (2, 33).] ــ وعن أبى قتادة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال : قال رَجُلٌ يَارَسُول اللّهِ أرَأيْتَ إنْ قُتِلْتُ في سَبِيلِ اللّهِ أتُكَفرُ عَنِّى خَطَايَاىَ؟ فقَالَ رسولُ اللّه #: نَعَمْ إنْ قُتِلْتَ وَأنْتَ صَابِرٌ مُحْتَسِبٌ مُقْبِلٌ غَيْرُ مُدْبِرٍ، ثُمَّ قَالَ كَيْفَ قُلْتَ؟ فَأعَادَ عَلَيْهِ. فقَالَ نَعَمْ إَّ الدَّيْنَ فَإنَّ جِبْرِيلَ أخْبَرَنِى بِذلِكَ. أخرجه مسلم ومالك والترمذى والنسائى. Ebu Katâde (R.A.) anlatıyor: "Bir adam sordu: "- Ey Allah'ın Resûlü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?" Resûlullah (S.A.V): "- Evet, sen sabreder, mükâfaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!"diye cevap verdi. Ve adama sordu: "- Nasıl sormuştun?" Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı: "- Evet, (kul) borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrâil bu hususu bana haber verdi!" [Müslim, İmâret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461); Nesâî, Cihâd 32, (2, 33).]

27 ALLAH ŞEHİTLERE SORAR «BİR ARZUNUZ VAR MI? "Şehitlerin ruhları yeşil kuşların karınlarındadır. Onlar için Arş'a asıl­mış kandiller vardır. Diledikleri zaman cennetten çıkarlar; sonra bu kandil­lere konarlar. Rableri onları görür, gözetir, ihsanda bulunur ve: 'Bir arzunuz var mı?' diye sorar. Onlar da: 'Ne arzumuz olsun? Dilediğimiz zaman cen­ netten çıkıyoruz!' derler. Allah bunu onlara üç kere tekrarlar. Kendilerine bu sorunun sorulmasından vazgeçilmeyeceğini görünce: 'Ya Rabbi! Senin yo­ lunda bir daha öldürülmemiz için ruhlarımızı bedenlerimize iade etmeni ta­lep ediyoruz.' derler. Allah da onların bir ihtiyacı bulunmadığım görünce öylece bırakılırlar. «(Müslim, 1887)

28 ŞEHİT OLAMIYORSAK SIDK İLE ŞEHİTLİĞİ İSTEYELİM وعن سَهْل بن حُنَيف رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ أن رسولَ اللّه قال : مََنْ سَألَ اللّهَ الشَّهَادَةَ بِصِدْقٍ بَلّغَهُ اللّه مَنَازِلَ للشُّهَدَاءِ، وَإنْ مَاتَ عَلى فِراشِهِ. أخرجه الخمسة إ البخارى. Sehl İbnu Huneyf (R.A.) anlatıyor: "Resûlullah (S.A.V.): "Kim sıdk ile Allah'tan şehit olmayı talep ederse, Allah onu şehitlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu." (Müslim, Cihâd 156, 157, (1908, 1909); Ebu Dâvud,Salât 361, (1520)) وعن سَهْل بن حُنَيف رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ أن رسولَ اللّه قال : مََنْ سَألَ اللّهَ الشَّهَادَةَ بِصِدْقٍ بَلّغَهُ اللّه مَنَازِلَ للشُّهَدَاءِ، وَإنْ مَاتَ عَلى فِراشِهِ. أخرجه الخمسة إ البخارى. Sehl İbnu Huneyf (R.A.) anlatıyor: "Resûlullah (S.A.V.): "Kim sıdk ile Allah'tan şehit olmayı talep ederse, Allah onu şehitlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu." (Müslim, Cihâd 156, 157, (1908, 1909); Ebu Dâvud,Salât 361, (1520))

29 İSLAM TARİHİNİN İLK ŞEHİTLERİ; YASİR AİLESİ ALLAH AŞKI İLE YANAN KALPLERİ VE MÜRİKLERE CANINI HİÇE SAYARAK MEYDAN OKUYUŞLARI

30 İSLAM TARİHİNİN İLK ERKEK ŞEHİDİ HZ YASİR (R.A.) Mahzumoğulları, îmân ve İslâmdan vazgeçsinler diye, güneşin her tarafı sıcaklığıyla kavurduğu bir sırada, âdeta Cehennem ateşi kesilen taşlıkta onlara işkence ediyorlardı. Hz. Yasir ve ailesini önce karanlık, rutubetli bir mahzene kapattılar. Zincirle bağlayıp, aç ve susuz bıraktılar. Yine bir gün Yâsir âilesi işkence altında zalim müşrikler tarafından inletilirken, Resûl-i Ekrem Efendimiz üzerlerine çıkageldi. Yürekler parçalayıcı bu durum karşısında, "Sabredin, ey Yâsir âilesi! Sabredin, ey Yâsir âilesi! Sabredin, ey Yâsir âilesi! Sizin mükâfatınız Cennettir; sabredin, ey Yâsir âilesi!" diyerek sabır tavsiyesinde bulundu. İşkence altında kıvranan Yâsir, "Yâ Resûlallah," dedi, "bu iş daha ne zamana kadar böyle sürüp gidecek?" Resûl-i Kibriya Efendimiz, bu suale, "Allâhım! Yâsir âilesinden Rahmet ve Mağfiretini esirgeme" duâsıyla karşılık verdi. Bu hâdiseden bir müddet sonra Hazret-i Yâsir, dayanılmaz işkenceler altında izzetiyle ruhunu Rabbine teslim etti. Böylece Müslüman erkeklerden "ilk şehid" şerefi kendisinin oldu. Mahzumoğulları, îmân ve İslâmdan vazgeçsinler diye, güneşin her tarafı sıcaklığıyla kavurduğu bir sırada, âdeta Cehennem ateşi kesilen taşlıkta onlara işkence ediyorlardı. Hz. Yasir ve ailesini önce karanlık, rutubetli bir mahzene kapattılar. Zincirle bağlayıp, aç ve susuz bıraktılar. Yine bir gün Yâsir âilesi işkence altında zalim müşrikler tarafından inletilirken, Resûl-i Ekrem Efendimiz üzerlerine çıkageldi. Yürekler parçalayıcı bu durum karşısında, "Sabredin, ey Yâsir âilesi! Sabredin, ey Yâsir âilesi! Sabredin, ey Yâsir âilesi! Sizin mükâfatınız Cennettir; sabredin, ey Yâsir âilesi!" diyerek sabır tavsiyesinde bulundu. İşkence altında kıvranan Yâsir, "Yâ Resûlallah," dedi, "bu iş daha ne zamana kadar böyle sürüp gidecek?" Resûl-i Kibriya Efendimiz, bu suale, "Allâhım! Yâsir âilesinden Rahmet ve Mağfiretini esirgeme" duâsıyla karşılık verdi. Bu hâdiseden bir müddet sonra Hazret-i Yâsir, dayanılmaz işkenceler altında izzetiyle ruhunu Rabbine teslim etti. Böylece Müslüman erkeklerden "ilk şehid" şerefi kendisinin oldu.

31 İSLAM TİRİHİNİN İLK KADIN ŞEHİDİ HZ SÜMEYYE (R.A.) Hz Sümeyye (R.A.)Oldukça yaşlanmış, zayıf ve nahif bir kadın olan Yâsir'in âilesi Sümeyye ye de işkence etsin diye Ebû Cehil'e havale edilmişti. Ebû Cehil, işkenceden işkenceye uğrattığı bu yaşlı, zayıf ve kimsesiz kadına küstahça ve adice, "Sen güzelliğine âşık olduğun için, Muhammed'e İmân ettin!" diyordu. Bu adice ithama, iman abidesi kesilmiş Hazret-i Sümeyye, bir müşrike söylenebilecek en ağır laflarla mukabele edince, Ebû Cehil hiddete geldi ve elindeki mızrağı saplayarak, Hz Sümeyye (R.A.)’ı şehid etti. Hazret-î Sümeyye de böylece, kadınlardan ilk şehit edilen şehidesi oldu. Hz Sümeyye (R.A.)Oldukça yaşlanmış, zayıf ve nahif bir kadın olan Yâsir'in âilesi Sümeyye ye de işkence etsin diye Ebû Cehil'e havale edilmişti. Ebû Cehil, işkenceden işkenceye uğrattığı bu yaşlı, zayıf ve kimsesiz kadına küstahça ve adice, "Sen güzelliğine âşık olduğun için, Muhammed'e İmân ettin!" diyordu. Bu adice ithama, iman abidesi kesilmiş Hazret-i Sümeyye, bir müşrike söylenebilecek en ağır laflarla mukabele edince, Ebû Cehil hiddete geldi ve elindeki mızrağı saplayarak, Hz Sümeyye (R.A.)’ı şehid etti. Hazret-î Sümeyye de böylece, kadınlardan ilk şehit edilen şehidesi oldu.

32 TARİH:18 MART 1915 YER: ÇANAKKALE BEDRİN ARSLANLARINA YETİŞME SEVDASI 18 MART 1915 Çanakkale de 255bin canın İlahi Kelimetullah uğrunda can pazarında, mukaddesat uğrunda şehadet şerbetini içmiş olup ve ötelerin ötesin de Allah’ın ikramı ile karşılanmaktadırlar. Ebetlerde nurdan minberlere oturmuş olan ve Allah tarafında özel rızıklandırılmış olan şehitlerimiz bizler şehadetleri ile aslında büyük mesajlar vermektedir. Şehitlerin bizlere mesajı mukaddesat uğrunda can pazarında gözlerini kırpmadan can verişleri bizlere bıraktığı emanetlere sahip çıkmamızı ve mukaddes uğrunda her şeyi göze almamız gerektiğinin mesajını vermektedirler. ÇANNAKKALE ŞEHİTLERİMİZDEN BİR KAÇININ ŞEHADETİNDEN KESİTLER VERELİM 18 MART 1915 Çanakkale de 255bin canın İlahi Kelimetullah uğrunda can pazarında, mukaddesat uğrunda şehadet şerbetini içmiş olup ve ötelerin ötesin de Allah’ın ikramı ile karşılanmaktadırlar. Ebetlerde nurdan minberlere oturmuş olan ve Allah tarafında özel rızıklandırılmış olan şehitlerimiz bizler şehadetleri ile aslında büyük mesajlar vermektedir. Şehitlerin bizlere mesajı mukaddesat uğrunda can pazarında gözlerini kırpmadan can verişleri bizlere bıraktığı emanetlere sahip çıkmamızı ve mukaddes uğrunda her şeyi göze almamız gerektiğinin mesajını vermektedirler. ÇANNAKKALE ŞEHİTLERİMİZDEN BİR KAÇININ ŞEHADETİNDEN KESİTLER VERELİM

33 MERHUM MEHMET AKİF ERSOY ÇANAKKALE RUHUNU ŞÖYLE ŞİİRLEŞTİRMİŞTİ Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından, Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat îmân? Âsım'ın nesli.. diyordum ya.. nesilmiş gerçek, İşte çiğnetmedi nâmûsunu çiğnetmeyecek! Şühedâ gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar, O rükû olmasa, dünyâ da eğilmez başlar... Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından, Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat îmân? Âsım'ın nesli.. diyordum ya.. nesilmiş gerçek, İşte çiğnetmedi nâmûsunu çiğnetmeyecek! Şühedâ gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar, O rükû olmasa, dünyâ da eğilmez başlar...

34 ÇANAKKALE RUHU Çanakkale Muharebesi günleriydi. Rumeli Mecidiye Bataryası düşman gemilerinden yapılan bombardımanlarla sukut etmişti. Raporu alan Müstahkem Mevkii Kumandanı Cevat Paşa, Çimenlik İskelesi'nden motoru ile bataryaya geçti. Durum vahimdi. Bir top hariç diğerleri kullanılmaz hâle gelmiş, personelin çoğu şehit olmuştu. Bunlardan kimisi canlı canlı toprak yığınları altında kalmıştı. Yaşayanlar da yaralıydı. Paşa, biraz ileride yere uzanmış, nefes alıp veren bir erin yanına yaklaştı, şefkatle: "-Evlâdım yaralı mısın?" diye sordu. O yiğit Mehmetçik, vakur bir şekilde: "-Hayır kumandanım!" dedi. Cevat Paşa, biraz daha dikkatle bakınca yaralı askerin gözlerinin görmediğini anladı ve: "-Evlâdım, gözlerin!.." diye bir şeyler söyleyecek oldu, fakat o fedâkâr, mübarek vatan evlâdı, hâlinden memnun şekilde şöyle dedi: "-Üzülmeyin kumandanım; gözlerimi, göreceklerimi gördükten sonra kaybettim..." Bu sözlerdeki muazzez rûh ve şuur, Paşa'yı ağlattı. O yiğidin, göreceklerimi gördüm dediği, İngiliz zırhlısı Queen Elizabeth'e iki isabet kaydedilmesiydi. Çanakkale Muharebesi günleriydi. Rumeli Mecidiye Bataryası düşman gemilerinden yapılan bombardımanlarla sukut etmişti. Raporu alan Müstahkem Mevkii Kumandanı Cevat Paşa, Çimenlik İskelesi'nden motoru ile bataryaya geçti. Durum vahimdi. Bir top hariç diğerleri kullanılmaz hâle gelmiş, personelin çoğu şehit olmuştu. Bunlardan kimisi canlı canlı toprak yığınları altında kalmıştı. Yaşayanlar da yaralıydı. Paşa, biraz ileride yere uzanmış, nefes alıp veren bir erin yanına yaklaştı, şefkatle: "-Evlâdım yaralı mısın?" diye sordu. O yiğit Mehmetçik, vakur bir şekilde: "-Hayır kumandanım!" dedi. Cevat Paşa, biraz daha dikkatle bakınca yaralı askerin gözlerinin görmediğini anladı ve: "-Evlâdım, gözlerin!.." diye bir şeyler söyleyecek oldu, fakat o fedâkâr, mübarek vatan evlâdı, hâlinden memnun şekilde şöyle dedi: "-Üzülmeyin kumandanım; gözlerimi, göreceklerimi gördükten sonra kaybettim..." Bu sözlerdeki muazzez rûh ve şuur, Paşa'yı ağlattı. O yiğidin, göreceklerimi gördüm dediği, İngiliz zırhlısı Queen Elizabeth'e iki isabet kaydedilmesiydi.

35 KINALI KURBANLAR!!! Kahraman Mehmetçiklerden Hasan'ın saçlarını kınalayarak Çanakkale'ye gönderen annesi, ona yazdığı mektubunda: "Oğlum! Sen bu ailenin seçilmiş kurbanısın. Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır, ben de seni evlâtlarım arasından vatana kurban olarak adadım. Onun için saçlarını kınaladım. Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktır." diyordu. Kahraman Mehmetçiklerden Hasan'ın saçlarını kınalayarak Çanakkale'ye gönderen annesi, ona yazdığı mektubunda: "Oğlum! Sen bu ailenin seçilmiş kurbanısın. Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır, ben de seni evlâtlarım arasından vatana kurban olarak adadım. Onun için saçlarını kınaladım. Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktır." diyordu.

36 İNGİLİZ KOMUTANIN İTİRAFI İngiliz Ordu Kumandanı Orgeneral Hamilton'un: "Bizi Türkler'in maddî gücü değil, manevi gücü mağlup etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gökten inen güçleri müşahede ettik!.. Her mücadelenin başlangıcı manevi olursa yıkılmayacak ordular yoktur. Bedirden hendeğe, Malazgirt’ten İstanbul’un fethine, oradan Çanakkale’ye varıncaya kadar maneviyatın destanlaşıp düşmanı maneviyatla ve mücadele ile yok edildiği yerlerdir. Önce maneviyat sonra mücadele… İngiliz Ordu Kumandanı Orgeneral Hamilton'un: "Bizi Türkler'in maddî gücü değil, manevi gücü mağlup etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gökten inen güçleri müşahede ettik!.. Her mücadelenin başlangıcı manevi olursa yıkılmayacak ordular yoktur. Bedirden hendeğe, Malazgirt’ten İstanbul’un fethine, oradan Çanakkale’ye varıncaya kadar maneviyatın destanlaşıp düşmanı maneviyatla ve mücadele ile yok edildiği yerlerdir. Önce maneviyat sonra mücadele…

37 NİÇİN ZAHMET ETTİNİZ YA RESÜLALLAH!!! Yarbay Hasan Bey birliğinin önünde atıyla ilerliyordu. Kilitbahir köyünde meydan çeşmesinin yanından geçiyorlardı. Çeşmenin etrafında kadınlar çocuklar vardı. O sırada yara bere içinde, tüyleri dökülmüş, iki büklüm bir köpek su içmek için çeşmeye yaklaştı. Oradaki kadınlar çocuklar hayvandan ürkerek onu kovaladılar. Zavallı hayvan tam boynunu bükmüş uzaklaşırken olayı takip eden Yarbay Hasan Bey atından indi, yaralarından akan cerahata aldırmadan köpeği kucakladı, ona su içirdi, yaralarını temizledi, karnını doyurup köpeği yanına alarak birliğiyle birlikte oradan uzaklaştı. O günden sonra Hasan Bey köpeği hiç yanından ayırmadı ve adını Canberk koydu. Canberk kısa zamanda iyileşti, Mehmetciklerin yanından ayrılmıyordu. 11 Temmuz 1915 günü Kerevizdere’de saldıran Fransızlara gün biterken büyük kayıp verdirildi. Fransız ölüleri siperlerimizin önünü doldurmuştu. 17. alay komutanı Yarbay Hasan Bey yerde yatan Fransız ölüleri arasında bir kıpırdama gördü, eğildi ve yaralı askeri omuzundan tutarak çevirdi. Yaralı Fransız ani bir hareketle elindeki süngüyü Yarbay Hasan Bey’in göğsüne sapladı. Alay komutanı gafil avlanmıştı, yere yıkıldı “Allah Şahidimdir ki Fransıza yardım edecektim” diyebildi. Alay imamı başında Kur’an okumaya başladı. Yarbay Hasan Bey “İmam efendi La havle vela kuvvete illa billahil Aliyyil azim” duasını 33 kere okuyun” dedi. Kendisi de okudu. Sonra “Beni ayağa kaldırınız” dedi. Koltuk altlarından tutarak ayağa kaldırdılar. Yarbay Hasan Bey birden “La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah” dedi. Gözlerini ileriye dikmişti... Yüzünde bir tebessüm belirdi ve yüksek sesle “Niçin zahmet buyurdunuz YA RASULALLAH” dedi. Bu sözler Yarbay Hasan Bey’in son sözleri olmuştu. O; Kainatın Efendisiyle birlikte ötelere doğru kanatlanmıştı. Yarbay Hasan Bey birliğinin önünde atıyla ilerliyordu. Kilitbahir köyünde meydan çeşmesinin yanından geçiyorlardı. Çeşmenin etrafında kadınlar çocuklar vardı. O sırada yara bere içinde, tüyleri dökülmüş, iki büklüm bir köpek su içmek için çeşmeye yaklaştı. Oradaki kadınlar çocuklar hayvandan ürkerek onu kovaladılar. Zavallı hayvan tam boynunu bükmüş uzaklaşırken olayı takip eden Yarbay Hasan Bey atından indi, yaralarından akan cerahata aldırmadan köpeği kucakladı, ona su içirdi, yaralarını temizledi, karnını doyurup köpeği yanına alarak birliğiyle birlikte oradan uzaklaştı. O günden sonra Hasan Bey köpeği hiç yanından ayırmadı ve adını Canberk koydu. Canberk kısa zamanda iyileşti, Mehmetciklerin yanından ayrılmıyordu. 11 Temmuz 1915 günü Kerevizdere’de saldıran Fransızlara gün biterken büyük kayıp verdirildi. Fransız ölüleri siperlerimizin önünü doldurmuştu. 17. alay komutanı Yarbay Hasan Bey yerde yatan Fransız ölüleri arasında bir kıpırdama gördü, eğildi ve yaralı askeri omuzundan tutarak çevirdi. Yaralı Fransız ani bir hareketle elindeki süngüyü Yarbay Hasan Bey’in göğsüne sapladı. Alay komutanı gafil avlanmıştı, yere yıkıldı “Allah Şahidimdir ki Fransıza yardım edecektim” diyebildi. Alay imamı başında Kur’an okumaya başladı. Yarbay Hasan Bey “İmam efendi La havle vela kuvvete illa billahil Aliyyil azim” duasını 33 kere okuyun” dedi. Kendisi de okudu. Sonra “Beni ayağa kaldırınız” dedi. Koltuk altlarından tutarak ayağa kaldırdılar. Yarbay Hasan Bey birden “La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah” dedi. Gözlerini ileriye dikmişti... Yüzünde bir tebessüm belirdi ve yüksek sesle “Niçin zahmet buyurdunuz YA RASULALLAH” dedi. Bu sözler Yarbay Hasan Bey’in son sözleri olmuştu. O; Kainatın Efendisiyle birlikte ötelere doğru kanatlanmıştı.

38 Allah Resulü aşıkı Hintli bir alim “1915 yılı haccına Allah dostu, âlim, aşık Hintli bir zat gelir. Rasulullah’ı türbe-i saadetlerinde ziyaret etmiş, arkasından derin bir hüzne kapılıp acı gözyaşları dökmeğe başlamıştı. Bu zatın bu hali gittikçe artıyordu. Sebebini kendine sorduklarında şöyle cevap verdi: “Bana bunca yıl sonra hac nasip oldu. Güzeller Güzeline ziyarete geldim, huzurunda özlem giderecektim, ama müşaha de ettim ki O makamında değil. İşte bu düşünceyle perişanım.” Düşünceli bir şekilde Hintli zattan ayrılan türbedar o gece rüyasında Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’i görür ve türbedara şunları söyler: “Evet ben şimdi Medine’de değilim, Çanakkale de çok zor durumda olan asker evlatlarımın yardımına geldim.” Mehmetçik te ki sahabe şuurunu M. Akif içinden kelimelere şöyle akıtıyordu: Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi Bedir’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. “1915 yılı haccına Allah dostu, âlim, aşık Hintli bir zat gelir. Rasulullah’ı türbe-i saadetlerinde ziyaret etmiş, arkasından derin bir hüzne kapılıp acı gözyaşları dökmeğe başlamıştı. Bu zatın bu hali gittikçe artıyordu. Sebebini kendine sorduklarında şöyle cevap verdi: “Bana bunca yıl sonra hac nasip oldu. Güzeller Güzeline ziyarete geldim, huzurunda özlem giderecektim, ama müşaha de ettim ki O makamında değil. İşte bu düşünceyle perişanım.” Düşünceli bir şekilde Hintli zattan ayrılan türbedar o gece rüyasında Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’i görür ve türbedara şunları söyler: “Evet ben şimdi Medine’de değilim, Çanakkale de çok zor durumda olan asker evlatlarımın yardımına geldim.” Mehmetçik te ki sahabe şuurunu M. Akif içinden kelimelere şöyle akıtıyordu: Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi Bedir’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

39 Alman subay Sanders anlatıyor… Çok dehşetli bir saldırı karşısında kalmıştık. Karaya çıkan İngiliz askerlerini gemiden top atışları ve makineli tüfekler destekliyordu. Bulunduğumuz siperlerden değil hareket etmek, en küçük bir hareket belirtisi bile onlarca mermiyi hemen o hareket noktasına çekiyordu. Mevzilerden elini kaldıranın eli, miğferini kaldıranın miğferi parçalanıyordu. Böyle bir sağanak altında çaresizlik içinde beklemekten başka bir şey yapamıyorduk. Bu şekilde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden bulunduğum yerden yaklaşık on beş metre uzağımızdan korkunç bir ses geldi. Sesle birlikte bir Türk askeri siperden kalktı, düşmana doğru koşmaya başladı. Hem koşuyor hem kollarını sağa sola sallıyor, hem de sesi çıktığı kadar bağırıyordu. Yanımda bulunan tercümanıma dedim ki: –Şu koşan asker ne diyor? –Komutanım! “Yetiş ya Muhammed Kitabın elden gidiyor!” diye bağırıyor. Çanakkale geçilmeeez geçilmeyeceeek Çanakkale geçilmeeez geçilmeyeceeek Çok dehşetli bir saldırı karşısında kalmıştık. Karaya çıkan İngiliz askerlerini gemiden top atışları ve makineli tüfekler destekliyordu. Bulunduğumuz siperlerden değil hareket etmek, en küçük bir hareket belirtisi bile onlarca mermiyi hemen o hareket noktasına çekiyordu. Mevzilerden elini kaldıranın eli, miğferini kaldıranın miğferi parçalanıyordu. Böyle bir sağanak altında çaresizlik içinde beklemekten başka bir şey yapamıyorduk. Bu şekilde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden bulunduğum yerden yaklaşık on beş metre uzağımızdan korkunç bir ses geldi. Sesle birlikte bir Türk askeri siperden kalktı, düşmana doğru koşmaya başladı. Hem koşuyor hem kollarını sağa sola sallıyor, hem de sesi çıktığı kadar bağırıyordu. Yanımda bulunan tercümanıma dedim ki: –Şu koşan asker ne diyor? –Komutanım! “Yetiş ya Muhammed Kitabın elden gidiyor!” diye bağırıyor. Çanakkale geçilmeeez geçilmeyeceeek Çanakkale geçilmeeez geçilmeyeceeek

40 Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış, duruyor Peygamber... Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târihe" desem sığmazsın! Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan, Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem, Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem, Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.. Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış, duruyor Peygamber... Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker, Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târihe" desem sığmazsın! Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan, Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem, Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem, Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.. Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış, duruyor Peygamber...

41 ŞEHİTLERE VERİLEN BÜYÜK MÜKAFATLAR EFENDİMİZ SAV ŞÖYLE BUYURMAKTADIR: "Şehitlerin Allah katında elde ettiği birtakım meziyetleri vardır: I) Ka­nı akmaya ilk başladığı anda bağışlanması. 2) Cennetteki makamının göste­rilmesi. 3) İmanın tadının tattırılması. 4) Siyahı simsiyah, beyazı bembeyaz olan gözlere sahip hurilerle evlendirilmesi. 5) Kabir azabından korunması. 6) En büyük korkudan güvencede olması. 7) Başına vakar tacının konulması - ki bu tacda ki bir yakut tanesi dünyadan ve dünyadaki şeylerden daha hayırlıdır-, 8) Yetmiş iki huri ile evlendirilmesi. 9) Akrabalarından yetmiş ki­şiye şefaat etme hakkının tanınması. (Ahmed,4/I31; Tirmizî, 1663; İbn Mâce, 2799 EFENDİMİZ SAV ŞÖYLE BUYURMAKTADIR: "Şehitlerin Allah katında elde ettiği birtakım meziyetleri vardır: I) Ka­nı akmaya ilk başladığı anda bağışlanması. 2) Cennetteki makamının göste­rilmesi. 3) İmanın tadının tattırılması. 4) Siyahı simsiyah, beyazı bembeyaz olan gözlere sahip hurilerle evlendirilmesi. 5) Kabir azabından korunması. 6) En büyük korkudan güvencede olması. 7) Başına vakar tacının konulması - ki bu tacda ki bir yakut tanesi dünyadan ve dünyadaki şeylerden daha hayırlıdır-, 8) Yetmiş iki huri ile evlendirilmesi. 9) Akrabalarından yetmiş ki­şiye şefaat etme hakkının tanınması. (Ahmed,4/I31; Tirmizî, 1663; İbn Mâce, 2799

42 ŞEHADET!!!  Şehadet, Canın Allah’a arzıdır  Şehadet, Ruhun dar kafesten uçmasıdır.  Şehadet, Peygamberlerle haşr oluştur.  Şehadet, Fani alemden ayrılış baki alemde yüksek derecelere çıkıştır.  Şehadet, Rab katında canın cennet mukabilinde satın alınışıdır.  Şehadet, ölümsüzlüğün habercisidir.  Şehadet, Canın Allah’a arzıdır  Şehadet, Ruhun dar kafesten uçmasıdır.  Şehadet, Peygamberlerle haşr oluştur.  Şehadet, Fani alemden ayrılış baki alemde yüksek derecelere çıkıştır.  Şehadet, Rab katında canın cennet mukabilinde satın alınışıdır.  Şehadet, ölümsüzlüğün habercisidir.

43  Şehadet, İlahi aşkın gönülde yanmasıdır.  Şehadet, ilahi aşkta susamışlıktır.,  Şehadet, Rabbimizin rızalığının sarhoşluğunda, razı oldum şerbetini içmektir.  Şehadet, dünya sarp yokuşlarında susamışlığın, cennette o susamışlığa kanıştır.  Şehadet, Dünya imtihanının ardından cennette nurdan minberlerde oturuştur.  Şehadet, cennete göz dikiş ve Cemalullah’a talip oluştur.  Şehadet, İlahi aşkın gönülde yanmasıdır.  Şehadet, ilahi aşkta susamışlıktır.,  Şehadet, Rabbimizin rızalığının sarhoşluğunda, razı oldum şerbetini içmektir.  Şehadet, dünya sarp yokuşlarında susamışlığın, cennette o susamışlığa kanıştır.  Şehadet, Dünya imtihanının ardından cennette nurdan minberlerde oturuştur.  Şehadet, cennete göz dikiş ve Cemalullah’a talip oluştur.

44 DUAMIZ ALLAHIM ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇMEYİ BİZLERE NASİP EYLE ALLAHIM TÜM ŞEHİTLERİMİZE VE İMAN DOLU GÖĞSÜNDEKİ GAZİLERİMİZE RAHMETİNLE MUAMELE EYLE ALLAHIM SENDEN ŞEHADET İSTİYORUZ BİZLERE İHSAN EYLE AMİN (Not: Bu sunum vaaz Diyanet K.M, Diyanet İ.A, diğer doküman ve kitaplardan faydalanarak hazırlanmıştır.) ALLAHIM ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇMEYİ BİZLERE NASİP EYLE ALLAHIM TÜM ŞEHİTLERİMİZE VE İMAN DOLU GÖĞSÜNDEKİ GAZİLERİMİZE RAHMETİNLE MUAMELE EYLE ALLAHIM SENDEN ŞEHADET İSTİYORUZ BİZLERE İHSAN EYLE AMİN (Not: Bu sunum vaaz Diyanet K.M, Diyanet İ.A, diğer doküman ve kitaplardan faydalanarak hazırlanmıştır.)


"ŞEHİTLİK VE ŞEHADET «CANIN ALLAH’A ARZI» Emin YAVUZYİĞİT UZMAN İMAM HATİP Facebook: Muhammed Emin Yavuzyiğit Facebook Grup: VAAZ DOSYALARI Emin YAVUZYİĞİT." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları