Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

EUGENE IONESCO ‘GERGEDANLAR’

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "EUGENE IONESCO ‘GERGEDANLAR’"— Sunum transkripti:

1 EUGENE IONESCO ‘GERGEDANLAR’

2 Eugene Ionesco Kimdir? Benim oyunlarım bilincin iki temel durumundan doğar. Bunlar usulca kaybolan ile katılık; boşluk ile aşırı varlık; dünyadaki gerçekdışı şeffaflık ile ışık geçirmezlik; ışık ile kesif karanlıktır.” Eugene Ionesco ( Rumence: d. 26 Kasım ö. 28 Mart 1994) uyumsuz (absürd) tiyatronun önde gelen yazarlarından biridir. Sıradan durumların ötesinde bireyin var oluşundaki anlamsızlığı kendine özgü bir dille anlatmaktadır.

3 Romanyada doğmuş babası Rumen annesi Fransızdır.
1925 yılında anne-babasının boşanmasının ardından Romanya’ya dönerek yılları arası Bükreş Üniversitesi’nde Fransız Edebiyatı okuyup öğretmenlik sertifikası alır. 1936 yılında evlenip 2. Dünya Savaşının patlak vermesi ile 1938 yılında doktora çalışmasını tamamlamak için Marsilya’ya taşınırlar , Fransa’nın özgürlüğüne kavuşmasından sonra 1944’te Paris’e yerleşir yılı 84 yaşında vefat eder.

4 Bazı Öne Çıkan Eserleri
La Leçon ( Ders, 1951) Kel Kantocu ya da Kel Şarkıcı (1950) Gergedanlar( Rhinoceros, 1959) Kral Ölüyor(1962)

5 Avangart sanat, kültür, gerçeklik tanımları içindeki kabul edilmiş normları sarsıp sınırlarını değiştirmeyi amaçlar. Bu normlar sosyal reformdan estetetik deneyimlerin değişimine kadar değişiklik gösterebilir.

6 Avangart Akım Nedir? Avangart( Fransızca avant-garde), Fransızca askeri bir terim olan öncü, birlik sözcüğünden gelmektedir. Gerek Fransızca gerek diğer dillerde kültür, sanat ve politika ile bağlantılı olarak ‘yenilikçi’ veya ‘deneyse’ işler veya kişiler anlamına gelir. Sanat ve siyaset alanında kullanılan bu terim, Rönesans’ın askeri teorisinden devşirilmiş bir metafordur. Hareket halindeki bir ordunun üç bölümünü temsil eder. Bu terimi sanatsal alanda ilk kullanan Saınt-Simon’dur. Bundan sonra da devrimci siyasi hareketlerin, komünist hareketlerin jargonuna girer.

7 Absürd( uyumsuz) Tiyatro nedir?
Uyumsuz tiyatro, absürd tiyatro olarak da bilinir. Uyumsuz Tiyatronun anlaşılabilmesi için çıktığı dönem ve coğrafi şartların bilinmesi gerekir. 2. Dünya Savaşından sonra patlak veren, sanatın her alanındaki değişik yansımalar, tiyatro alanında da kendini göstermiş ve Absürd Tiyatro ortaya çıkmıştır.

8 Nietzsche, ‘Tanrı Öldü’ diye bağırırken aslında yaşamı anlamlandıramayan Batı insanının önemli bir sorununu dile getirmiştir. 2. Dünya Savaşı patlamasından sonra bu çığlıklar artık tüm Avrupa’nın ortak derdi olmuş, yaklaşık elli milyon kişinin öldüğü insanlığın en büyük yıkım döneminden sonra yaşamın anlamı üstüne ciddi bir sorun baş göstermiş ve tam bu anda Avrupa sahnelerinde birbirinden de etkilenerek uyumsuz tiyatronun öncüleri ortaya çıkmıştır.

9 Beckett’in Godot’yu Beklerken ve Ionesco’nun Kel Şarkıcı adlı oyunları bu tiyatronun ilk örnekleridir. Bu akım, yaşamın temelde bir saçmalığa dayandığını ve sanat da yaşamı yansıttığından sanatın da aynı türden bir saçmalığa sahip olması gerektiğini savunur. En büyük amacı yaşamın anlamsızlığını ve amaçsızlığını göstermektir.

10 Seyirciyi hayatı sorgulamaya yöneltir.
Dili de çoğu zaman küfürlüdür. Klasik oyun örgüsünü redder. Okuyucuya ve izleyiciye hikayenin sonunu kendi zevkine ve anlayışına göre hayal etme imkanı verir. Konuya göre dekoru reddeder. Amaçsız bir tiyatrodur.

11

12 KİŞİLER EV KADINI: BAKKAL KADIN: Dedikoducu, kendi karakteri olmayan boş bir karakter JEAN: BERENGER: Gergedan olamadığı için Gergedan olmayan ilk farkındalığı olmayan bir anti- kahraman, sonradan farkına vardıktan sonra direnen kahraman MASALARA BAKAN KIZ: İşveren altında onun dediklerini yapan figüran BAKKAL: Gözlemci, farkındasız figüran karakter YAŞLI BAY: Saçma mantıkçının iknalarına aldanan adam MANTIKÇI: Saçma mantığın anlatılması üzerine somutlaşan bir karakter PATRON: İşçi üzerinde baskı kuran, faşist kontrol mekanizması DAISY: Sürünün baskısı sonucu iradesini kaybedip sürüye katılan kişi BAY PAPILLON: Patron gibi kontrol mekanizması olan baskıcı tipleme DUDARD: Verilen göreve bağlı, kontrol mekanizmasını kabullenmiş karakter BOTARD: Gergedan olmayı kınayan sonra onlara katılan iradesiz kişi BAYAN BOEUF:Durumu kabullenen, iradesiz, sürüden biri BİR İTFAİYECİ: İnsanları kurtarmak için görev yapan figüran BAY JEAN: Sürüye katılan yaşlı adam BAY JEAN’İN KARISI: Sürüye katılan yaşlı kadın

13 Perde 1 Çevre düzeni: bir taşra kentinde küçük meydan, bakkal dükkanı,evin üzerinden görünen uzaklardaki bir kilisenin çan kulesi, kafe, kafe önündeki terasa konmuş sandalyeler, masalar.. Perde açılmadan önce çan sesleri duyulur. Jean ve Berenger, kafenin terasında bir masaya oturacaklardır. Perde açıldığında bir elinde alışveriş sepeti, bir elinde kedi olan kadın sahneden konuşmadan geçecektir.

14 Perde açılır ve bakkal kadın sahne önünden geçen kadın için bakkaldan alışveriş yapmadığından yakınan bir dedikodu yapar. Sonra sahneye Jean ve Berenger aynı anda gelir. Jean, takım elbise, kravat, parıl parıl ayakkabıları ile özenli görünümdeyken, Berenger tam tersine saçları darmadağınık, giysisi eski, buruşuk, yorgun uykusuz bir biçimde gelir.

15 Jean, Berenger’in düzensizliğinden yakınır
Jean, Berenger’in düzensizliğinden yakınır. Jean, olağan yaşamın düzeni içinde ilerlemekte, düzeni, zamanını her insan gibi planlı programlı yaşamasının aksine Berenger’in bu görünümü ona uyumsuz gelir. Aralarında geçen konuşmalar sürekli Berenger’in düzensizliği, içkisi, dış görünüşünün yadsınması üzerinedir. Berenger kendini savunurken şu cümleleri sarfeder:

16 - ‘ Ama, herkeste sizdeki irade olmaz. Ben uyamıyorum
- ‘ Ama, herkeste sizdeki irade olmaz. Ben uyamıyorum. Olmuyor, yaşama uyamıyorum’ der. Bunun üzerine Jean ona herkesin uyması gerek olduğunu söyler ve ona ‘ yoksa sen üstün insan mısın ?’ diye bir soru sorar. Jean ‘a göre üstün insan görevini yapan bir insan olarak tanımlanıyor. Konuşmalar esnasında uzaklardan gelen hızla yaklaşan bir gürültü, vahşi hayvanın solumaları, koşarken çıkardığı sesler ve böğürtüsü duyulur.

17 Masalara bakan kız ne içmek istediklerini sorarken gürültünün şiddetiyle ne olduğunu sorgulamaya koyulur. Berenger ise vurdumduymaz, hiç gürültü duymuyormuşcasına Jean ile konuşmasını sürdürmeye çalışır. Jean ayağa kalkar ve ‘ hiii bir gergedan!’ ardından bakkal kadın, bakkal, mantıkçı, ev kadını, yaşlı bay , masalara bakan kız herkes aynı tedirgin cümleyi söyler.

18 Jean, Berenger’a içmemesi konusunda eleştiride bulunurken Berenger yaşamdaki insanlar arasında kendini rahat hissetmediğini bir kaygı durumunu yok edip rahatlamak için içtiğini ifade eder. Jean onu alkolik olması ile yadırgarken aslında Berenger’i alkolik olmaya iten neden şimdiye kadar ki yaşamının vermiş olduğu ağırlık duygusu, varoluşsal sorgulamasına sebep olacaktır.

19 Jean ve Berenger konuşmalarına başı boş gezen gergedanın nasıl olup ta etrafta dolaştıkları ile devam ederler. İlk başta Jean bu duruma tepkilidir, berenger ise kayıtsız bir tavır izlemektedir. Gergedan hakkında tartışmalar aralarında sürüp giderken bir ara sahneye genç ve sarışın daktilo kız Daısy girer. İlk başta Berenger kötü görünümlü bakımsız olduğu için Daısy’den saklanır.

20 Berenger yalnızlık hissine kapıldığını ve bunun ağır geldiğini ve toplumun vermiş olduğu ağırlığı da üzerinde hissettiğini ifade eder. Jean Berenger’e hayatının olumlu gitmesi için birtakım önerilerde bulunur, düzgün giyinmeyi mantıklı düşünmeyi, topluma uymayı,herkes gibi zamanını kullanmayı başarmasını söyler. Berenger, Jean’in önerdiği şekile uygun olarak tiyatroya gitme kararı alır ve jean’den de gelmesini söyler; fakat Jean’in arkadaşlarına sözü vardır ve meyhaneye gideceğini söyler.

21 Berenger bu duruma çok şaşırır ve tepkilidir
Berenger bu duruma çok şaşırır ve tepkilidir. Hem Berenger’ı içmemesi için uyaran adam kendisi de meyhaneye gidecektir. Jean alkolik olmaklık ile ayrım yapar kendi ve Berenger arasında. Jean ölçüden bahseder ve kendisinin ölçülü olduğunu savunur. Bu esnada tekrar gürültü duyulur ve yavaş yavaş gürültü yaklaşır.

22 Jean yerinden doğrulur, mantıkçı, bakkal, masalara bakan kız, herkes yeniden irkilir ve Gergedan görürler. Berenger yine yerinde durarak izler. Gürültüler hızla uzaklaşırken çığlık çığlığa ev kadını gelir. Her zaman elinde sepeti olan kadının bu kez elinde sepet yoktur ve kanlar içinde ölü bir kedi vardır: ‘ kedimi ezdi, kedimi ezdi!’ diye ağlaşır.

23 Herkes ev kadınının etrafına toplanıp olayı anlamaya çalışırlar
Herkes ev kadınının etrafına toplanıp olayı anlamaya çalışırlar. Kedinin durumuna herkes hayıflanır bu esnada bakkalcı, Jean, Bakkalın karısı gergedanın daha önce geçen mi farklı mı olduğu hakkında tartışmaya girerler. Jean şimdiki geçen gergedanın tek boynuzlu Afrika gergedanı, öncekinin ise çift boynuzlu Asya gergedanı olduğunu söyler.

24 Berenger, hızlı geçen gergedanın görünemediği şeklindeki görüşünü ifade edince Jean ve Berenger tartışmaya girişirler. Jean, kendinden başka farklı bir görüşü kabul etmemektedir ve saygı da göstermez büyük tepki gösterir. Berenger’da yanlış bulduğu Jean’ın düşüncesini eleştirirken Jean alınır ve sahneyi terk eder.

25 İKİNCİ PERDE/BİRİNCİ TABLO
Berenger sonra düşünür kendi kendine böyle yapmaması gerektiğini düşünür bir konyak daha alır müze fikrini erteler perde kapanır. İKİNCİ PERDE/BİRİNCİ TABLO Çevre Düzeni: Bir özel şirket veya devlet dairesinde çalışma ortamı, Daısy’nın masası, şef yardımcısı olan Dudard’ın masası, Botard ve Berenger’ın masası, bay Boef’un masası…

26 Çalışanlar gazete haberlerine çıkan gergedan olayını konuşurlar
Çalışanlar gazete haberlerine çıkan gergedan olayını konuşurlar. Botard olayı saçma sapan hikaye olarak bulur, Dudard konuya biraz daha yöntemsel yaklaşarak gazete haberinin doğru olabileceği kanısına daha yakındır. Daısy ise bizzat gördüğünü söyler. Bay Papıllon da pek fazla gergedanların sokakta dolaştıığına inanmış değildir. Arada konuşulurken tam işe geçileceği üzere şef, Dısy’den devam çizelgesini doldurmasını ister.

27 Tam bu sırada işe yetişmiş olan Berenger gelir
Tam bu sırada işe yetişmiş olan Berenger gelir. Tekrar bu gergedan konusu açılınca Berenger’da gördüğünü söyler. Bay Papıllon bir kontrol mekanizması olması bakımından artık bu gergedan konusunun kapatılıp bir an önce işe dönülmesini ister. Bu arada şef Bay Papıllon, Bay Boef’un gelip gelmediğini sorguladığı anda eşinin geldiği görülür. Bayan Boef, eşinin hasta ve haftasonunu geçirmek için ailesinin yanına gittiğini söyler fakat bu sırada soluk soluğadır. Herkes bu kadar neye endişelendiğini sorunca bir gergedanın onu buraya kadar kovaladığını hatta şuan da aşağıda olduğunu ve giriş merdivenlerini yıktığını söyler.

28 Herkes aşağı baktığında gergedanı görmüştür
Herkes aşağı baktığında gergedanı görmüştür. Ahşap merdiven yıkılınca çalışanlar içeride kalmış, çıkış yolu aramaktadır. Bu arada hayvan böğürerek bir şeyler anlatınca Bayan Boef onun eşi olduğunu anlamıştır ve bu durumunda sevgisi uğruna onu yalnız bırakamamıştır ve camdan atlamıştır onun kucaklarına. İş yerindekiler ise bir itfaiye çağırmışlardır.

29 Merdivenler yapılana kadar işe ara verilmiştir.
İtfaiye aranınca bir başka gergedanlar içinde yardıma gidildiğini öğrenmişler ve bir çok gergedan olduğunun farkına varmışlardır. Teker teker itfaiye yardımı ile dışarı çıkılmış ve perde kapanmıştır.

30 İKİNCİ TABLO Çevre Düzeni Jean’ın evi, Jean’ın yatmakta olan yatağı, duvarlar, sandalye, koltuk, sağda ortada banyoya açılan kapı…. Perde açıldığında Jean yatağında yatıyordur. Berenger kapıyı çalar ve kapı bir süre sonra açılınca ufak tefek yaşlı bir adam çıkar ve kimi aradığını sorar ve kendisinin de adı Jean olduğu için öbür komşusu Jean’e gelmiş olduğunu anlar evdedir der ve kapıyı kapatır.

31 Berenger yukarı çıkıp Jean’ın kapısını çaldığında kim olduğunu söyler Jean kalkar kapıyı açar gider tekrar yatar. Berenger tartışmalarının gereksiz olduğunu söyler ve dostunun gönlünü almak için gelmiştir. Jean ‘ın ise sesi kalınlaşmış homurtu ile konuşur ve Berenger Jean’ın hastalandığını düşünür.

32 Jean, Berenger’e kötü davranmaktadır. Hep kendini üstün görmüştür
Jean, Berenger’e kötü davranmaktadır. Hep kendini üstün görmüştür. Jean’ın gittikçe sesi kalınlaşmış, Berenger kaygılanmaya başlamıştır. Jean’ın bileklerinin kalınlaştığını damarlarının şişer gibi olduğunu görür; Jean’se buna hastalık değil güç göstergesi diyerek açıklamaya çalışır ve katiyyen doktor istemez.

33 Jean’ın derisi de gittikçe yeşilleşmektedir
Jean’ın derisi de gittikçe yeşilleşmektedir. Jean artık insansızlaşmıştır ve bunda bir sakınca görmez bir amacının olduğunu ve ona doğru yöneldiğini söyler. Jean, kıyafetleri içinde daralır, terlemektedir ve bu arada serinlemek için banyonun yolunu tutar. Berenger ise Boef’un gergedan olduğunu söylemektedir. Jean ise bunun isteyerek olabileceğini ima etmiştir. öyle ki ‘ siz herşey de kötülük görüyorsunuz, gergedan olmak hoşuna gidiyorsa ne var bunda’ diye desteklemiştir.

34 Jean ile Berenger, insan ve değerleri konusunda tartışır, artık Jean daha da dönüşmeye başlamıştır. Tekrar banyoya girdiğinde buğultulu sesi ve böğürtü sesi gelir. Berenger banyoya girer ve Jean’ın gergedan olduğunu görür önce dostunu bu halde bırakmak istemez doktor çağırmaya niyetlenir ancak Jean izin vermez. Berenger banyodaki gürültü patırtı kırılan eşyalardan sonra güç bela banyo kapısını kapatarak kaçmaya çalışır.

35 Merdivene doğru koşar bir akar ki bir çok gergedan görmüştür ve ufak tefek yaşlı adam, karısı onlarda birer gergedana dönüşmüştür. Korkarak oradan uzaklaşmaya çalışır. Sahnede fondaki duvarı yıkar ve bir sokak görünür. ‘Gergedanlar, Gergedanlar’ diye bağırarak kaçar.

36 ÜÇÜNCÜ PERDE Çevre Düzeni Jean’ın odasına benzeyen Berenger’ın odası, solda merdiven, sahanlık, divan, koltuk, sandalye, pencere.. Perde açıldığında Berenger, gördüğü düş ile inlemektedir. ‘ hayır, boynuzlar, Gergedanlar, hayır’ divandan düşüp düşünden uyandığında korkmuş görünür ve korkarak sardığı alın sargısına tekrar bakar ve bir şişlik var mı yok mu alnında diye kontrol eder. Bir değişiklik, şişlik yoktur.

37 Dudard, Berenger’a gelir. Berenger kapıyı korkarak açar
Dudard, Berenger’a gelir. Berenger kapıyı korkarak açar. Berenger, Dudard üzerinden kendini, sesini kontrol etmek için Dudard’ı sorgular ve bir değişiklik olmadığı için biraz daha rahatlar. Dudard bu halinin nedenini Jean’e bağlar. Dudard olanlara biraz daha ılımlı yaklaşarak şöyle söyler: ‘ Kendinizi dünyanın merkezi sanıyorsunuz, olan biten her şeyin özellikle sizi ilgilendirdiğini düşünüyorsunuz ‘ Hedef noktası siz değilsiniz!

38 Berenger’ın cevabı: ‘ belki de öyledir
Berenger’ın cevabı: ‘ belki de öyledir. Aklı başında düşünmeye çalışacağım. Ancak olgunun kendisi kaygı verici. Doğrusunu isterseniz, alt üst ediyor bu beni. Nasıl açıklanabilir ki bu olanlar? Dudard ve Berenger bunun bir çözümlemesini yapmaya çalışırlar. Dudard’a göre bu anlamsız dönüşüm, doğanın bilinmeyen yönü, gariplik, tuhaflık, oyun olabilir.

39 Berenger ise gergedanlığın bulaşıcı bir hastalık olmaktan korkmaktadır
Berenger ise gergedanlığın bulaşıcı bir hastalık olmaktan korkmaktadır. İki adam durum değerlendirmesi yaparken pencereden yine o gergedan sürülerinin sesleri, böğürtüleri duyulur. Yine konuşmaya devam ederken Dudard bu duruma alıştığından söz eder. Berenger ise bir türlü etkisinden çıkamamaktadır.

40 Dudard bir başka fikir olarak olayı kabullenip aşabileceğini söylemektedir fakat Berenger’a göre bu durum, kadercilik olacaktır. Konuşmalar devam ederken Dudard Bay Papıllon’un da gergedan olduğunu söyler. Fakat Botard çok karşı çıktı der. Berenger Papıllon’a şaşırır Botard’ı ise mert biri olarak nitelendirir.

41 Berenger ile Dudard, normal-anormal- delilik kavramları üzerine tartışmaya girişirken Berenger sinirlenir ve mantıkçıya sorma kararı alır fakat bir bakar ki mantıkçı da gergedan olmuştur. Daha sonra kapı çalınır ve Daısy gelir. Botard’ın gergedan olduğu haberini verir ve Berenger büsbütün sinirlenmiştir.

42 Dudard , Berenger ve Daısy yemek yerken bir yandan da pencereden duyulan sesler gürültüler, gergedanların çoğunluk olarak tüm sokaklarda yürümesi dikkatleri çekmektedir. Dudard da yavaş yavaş iradesini kaybetmeye başlamıştır. Berenger’ insan gergedandan üstündür’ derken Dudard ta aksini söylemediğini ama onaylamayıp deneyin kanıtladığını söylemektedir.

43 Dudard görevine bağlı biri olarak daha fazla dayanamaz ve idarecilerinin, arkadaşlarının yanında olması gerektiğini düşünür, kapıyı açar ve hızla sahanlıkta o gergedan sürülerinin arasına katılır. Artık sadece Daısy ve Berenger kalmıştır. Daısy, Berenger’e onun yanında olacağına dair söz vermiştir.

44 Fakat her yeri kaplayan gergedanlar telefonlara kadar ulaşmış, televizyon, radyo, herşeye yayılmış ve büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Berenger ve Daısy çok kaygılıdırlar. Onlardan başka kimse kalmamıştır, Daısy ve Berenger yapayalnızdırlar. Berenger, Daısy’e evlenmeyi çocukar yaparak insanlığı kurtarabileceğini söylemiştir. Fakat Daısy olumsuz görüştedir.

45 Daısy etrafına bakar ve kendi türlerinden başka kimsenin mamasını kaygılı bulur. Hatta bazen o dönüşen kişilerin mutlu neşeli hatta kendilerine göre de haklı olduklarını düşünür. Daısy, onların seslerini güzel bulmaya başlar. Berenger ile tartışmaya giriştiklerinde Daısy, onların Tanrı olduklarını söylediğinde Berenger çok kızmıştır.

46 Daısy, arkasını dönüp aynada kendine dönen Berenger’e artık birlikte yaşamalarının mümkün olmadığını söyler. Berenger aynaya bakmaya devam ederken Daısy usulca kapıya yönelir ve çıkar gider. Berenger: ‘ o kadar da çirkin değil insan denen şey . En yakışıklılar arasında olmadığım halde inan bana Daısy ‘ der ve arkasına döndüğünde Daısy’nın gitmiş olduğunu görür. Kapıya koşar.

47 Önce arkasından seslenir sonra seslenmeyi bırakarak zaten anlaşamadıklarını düşünür. Pes etmeyeceğini söyler ve koltuğa oturur. Bir ara kendisi ile çelişir ve kendini ve diğerlerini sorgulamaya başlarken eski fotoğraflar ile gergedan tablosunu inceler. Sanki insan yaşlı, çirkin görünmektedir. Bir an der ki güzel değilim, güzel olan onlar, keşke benimde ellerim sertleşte tenim yeşillense..

48 Kendini dener, onlar gibi sesler çıkarmaya çalışır fakat olmaz.
Birdenbire silkinir, ve oyunu sonlandıran cümleleri dile getirir: ‘ Ne yapalım peki, ne olmuşşsa olmuş. Bende bütün herkese karşı savunurum kendimi! Son insanım ben, sonuna kadar da insan kalacağım! Teslim olmuyorum!

49 GERGEDANLAR ESERİNİN ÇÖZÜMLENMESİ
Eser, Jean Paul Seartre, Albert Camus gibi egzistansiyalist yazarların etkisiyle ortaya çıkan absürd tiyatronun özellikleri olan modern insanın içine düştüğü saçma varoluşsal özellikleri en göz alıcı noktaları ile gözler önüne sermektedir.

50 Gergedan oyununda durmadan yinelenen varoluş felsefesinin temeli, dünyanın “saçma” olgusudur. Oyun ofisinin içinde kendisini kapana kısılmış hisseden, anlamlandıramadığı saçma bir dünyada, çıkışı alkolde arayan ana karakter Berenger’ ın, yabancılaşmasını, iletişimsizliğini, grotesk bir kara güldürü ile anlatır. “Gergedan” daki Berenger karakteri Ionesco’nun yarı otobiyografik tiplemesidir. Ionesco bu oyunda Fransızların Alman işgali altındayken Nazi barbarlığına karşı koymamalarını şiddetle kınar. 

51 Saçma Mantık göstergesi olan mantıkçı karakterinde gösterildiği gibi, saçma mantıkta sürüleşme aşamasında karakterler hem kendilerini, hem de çevrelerindekileri inandırmak için “ Dört bacaklı hayvanlar kedidir, Benim köpeğimin dört bacağı var. Öyleyse kedidir” gibi mantıksız savlar ortaya sürerler. Bu mantıksızlığı ileri sürenler sadece işlerine yarayan kanıtları kullanarak savlarını ispatlarlar. İkna edilenler ise aldatılanlardır. Oyunda saçmalıklara ödün vermeyen, tek kişi, aklı başında olan Berenger’dir. 

52 Nietzche Etkisi - Ionesco eserdeki ilk gergedana dönüşen kişilerden biri olan Jean karakterinde, insanın kaba güce sahip olma tutkusunu simgeler. Yazar bu tiplemede Nietzche’nin yanlış algılanan “Üstün insan” kavramına gönderme yapar. Nietzche “üstinsan/insanötesi” kavramı ile insanın kendi kaderini, ahlâkî bütünlüğüne sadık kalarak, kendisinin yönetmesini ister. Nietzche sanki bugün bize sesleniyormuş gibidir. . . “Yeryüzünün anlamı olacak İnsanötesi! Yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz edenlere!”

53 Başından itibaren İonesco insanî değerlerin ne olduğunu sorgulamaya başlar. Değerler Jean’ın dediği gibi görüntüde midir? Ya da daha büyük, daha girift, daha cesur kavramlarda mıdır? Bizi insan yapan, değişen koşullarda etik değerlerimize sahip çıkmamızı sağlayan öz- saygımızda mıdır?

54 Varoluşçu felsefenin ana meselesi, insanın kendi hayatına anlam kazandırabilmesi, sorumluluklarının bilinci içinde özgür iradesini kullanarak ahlâkî değerler sistemi içinde kendisini yaşama adamasıdır. Başlangıçta, içkinin verdiği rehavet ile hayata seyirci kalan Berenger, etrafındaki insanların gergedana dönüşmeye başlaması ile toplumun içine düştüğü bu açmazda kendi sorumsuzluğunun ve kayıtsızlığının payı olabileceğini düşünmeye başlar. Oyunun sonuna doğru Berenger otoriteye teslim olmadan, kişiliğinden ödün vermeden, başkaldırarak, tüm insanları kapsayan koşulsuz bir sevgi ile yaşamın gerçek anlamını bulur. 

55 Daisy karakteri ise ülke terminolojimizle “mahalle baskısı” üzerine kendine mazeretler uydurarak sürüye katılan kitleleri temsil eder. Bu kitleler özgür iradelerini üst otoritelere teslim ederek, uyum rehavetini seçen kolaycı kişilerdir.  Bütün oyun boyunca durumun saçmalığı, “Boş verin BİZ tehlikede değiliz,” söylemi ile gözlerini gerçeğe kapamak, tehlikeyi rasyonalize etmek şeklinde görünür. İnsanların yavaş yavaş gergedan sürülerine katılmaları bahanelerle açıklanır: “Aslında kötü değiller. Hatta bir tür doğal masumlukları var. ama artık alışmaya başlıyorum…. Zamana uymalı,,, Düşlerine kaç. Onlara sığın….Bunlar neşeli insanlar, şarkı söylüyorlar. Çıldırmışa da benzemiyorlar. Kibarlar, kenara çekiliyorlar… Madem böyle, başka türlü olamadığı için böyledir,” diye kendi kendilerini aldatan topluma Berenger karşı koyar. 

56 En başından beri karşımıza bir anti-kahraman olarak çıkan Bérenger, oyunun traji-komik finalinde bir kahramana dönüşmüş gibi görünse de aslında durum çok farklıdır. Bérenger, insanlık onurunu korumak için değil, çaresizlikten, gergedanlaşamadığı, sürüye katılamadığı için savaşmaya devam etmek zorundadır.

57 Öyle ki Ionesconun absürd tiyatro ile yaptığı şey çok açıkça görünmektedir. Sonucu kurmak, hayal etmek, anlamlandırmak bize düşer. Öyle ki trajik olan durumun Berenger’ın kendi istediği için değil de olamadığı için gergedan olmaması eserdeki ve gerçeklikteki iğneleyici tavrı gözler önüne serer. Karar sizin. Ya Gergedan olursunuz, ya da İnsan!

58 HAZIRLAYAN KÜBRA YILGIN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE/4


"EUGENE IONESCO ‘GERGEDANLAR’" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları