Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Küreselleşme Tek Bir Uygarlık mı?.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Küreselleşme Tek Bir Uygarlık mı?."— Sunum transkripti:

1 Küreselleşme Tek Bir Uygarlık mı?

2 Uygarlık tarihinde yeni bir dönem: Küreselleşme
Uygarlık tarihi, bir yandan insanlığın ortak mirasının oluşumunu anlamamızı sağlarken, diğer yandan da dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan insanların ürettikleri değerler, anlamlar, yaşam biçimleri ve ürünleri ayırdetmemize yol açar. Yani hem evrensel bir boyutu vardır, aynı zamanda “yerel”dir… Tıpkı uygarlık kavramının kendisi gibi.

3 Dünya ölçeğinde ilişki ve bağlar
Bildiğimiz ilk uygarlık olan Sümer uygarlığı da dahil olmak üzere bütün uygarlıklar, dünyanın başka coğrafyalarıyla askeri, ekonomik ve kültürel ilişkiler kurmuştur. Dolayısıyla, hiçbir uygarlığın diğerlerinden yalıtılmış, apayrı bir gerçekliği yoktur. Peki, bugün “küreselleşme”den söz ederken, nasıl bir farklılığa atıfta bulunuyoruz?

4 Küreselleşme Küreselleşme, ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik ve ekolojik boyutları olan, karmaşık bir olgudur. Dünyanın (kürenin) tek bir piyasa haline gelmesine işaret eder. Yani, sermaye ve ticaret akışkanlığının daha önce görülmemiş bir düzeyde sağlanmasıdır asıl olarak.

5 Küreselleşmenin ekonomik boyutu
Küreselleşme, her şeyden önce, ekonomik boyutu ile kavranabilir. Dünya ekonomisini oluşturan sosyal ve iktisadi parçaların birbirleriyle ve giderek dünya piyasalarıyla eklemlenmesi anlamına gelir. Bu çerçevede, ticaret ve sermaye akışının serbestleştirilmesidir.

6 Bourdieu: “Küreselleşme, piyasa mantığını engelleyen her türlü kolektif yapının yok edilmesini gerektirir.” Yani, herhangi bir toplumsal, idari ya da yasal kısıtlama olmaksızın, sermayenin dünyanın her yerine akabilmesini hedefler. Bu nedenle de küreselleşmeyi destekleyen politikalara neo-liberal politikalar denir. Bu politikaların rasyonellik ölçütü, sermayenin kârlılığıdır.

7 İki küreselleşme dalgası
Küreselleşme, 1970’ler sonrası dünyasında yaygınlıkla tartışılsa da, bilinen ilk küreselleşme dalgası, yılları arasındakidir. Teknolojideki büyük gelişmeler, modernleşme, sömürgeciliğin kapitalist rasyoneller içinde yapılabilmesi, birinci küreselleşme dalgasını mümkün kılmıştı. Bu dalganın önemli bir özelliği, nispi bir eşitlik içinde bulduğu dünya ekonomisini büyük eşitsizliklerle bırakmasıdır.

8 Çevre ülkelerini sanayisizleştirme politikası, zenginliğin merkeze akmasını sağlamıştır. Örneğin Hindistan, tekstil ihtiyacının neredeyse tamamını İngiltere’den ithal ederken, bu üretimin hammaddesini de yine aynı ülkeye ihraç ediyordu. Birinci küreselleşme dalgası, altını standart norm olarak kullanıyor ve reel sanayiye dayanıyordu.

9 Ara Dönem: Birinci küreselleşme dalgasından sonra, ulus devletlerin ve ulusal kalkınma politikalarının güçlendiği bir ara dönem yaşanmıştır. Bu dönem, refah devletinin düzenleyici bir mekanizma olarak toplumsal yaşamda güçlü olduğu bir dönemdir. 1970’ten itibaren, ikinci küreselleşme dalgası başlamıştır.

10 İkinci küreselleşme dalgası
Bu dalganın ilkinden farkı, reel ekonomiden kopmuş bir finans sektörünün varlığıdır: Bunun çarpıcı bir göstergesi, 1980’lerin sonunda 190 milyar USD işlem hacmi olan dünya döviz piyasasının, bugün 1.8 trilyon USD hacme ulaşmış olmasıdır.

11 İkinci küreselleşme dalgasının ekonomik nedenleri
Aşırı üretime dayalı kriz Fordist sanayi ilişkilerinin beslediği kâr sıkışması Uluslararası kapitalist rekabetin yoğunlaşması Finansal sistemin serbestleştirilmesi sonucu yükselen finansal sermaye ve spekülatif birikim tercihlerinin sanayi yatırımlarının önüne geçmesi

12 Sonuç: Ülkeler arası ve ülkelerin kendi içlerindeki eşitsizliğin büyümesi İşsizlik Sistem dışında kalan geniş bölgeler ve insanlar

13 Küreselleşme ve uygarlık
Ekonomik boyut çok önemli olmakla birlikte, küreselleşme bundan ibaret değildir. Üstelik, bu farklı boyutların her biri, farklı yönelimleri de içinde barındırır. Dolayısıyla, bunların hiç birini doğrusal ve tek bir yönelim olarak değerlendiremeyiz.

14 Örneğin: Küreselleşmiş dünya, bir “ağ toplumu”dur- internetin simgelediği bu model, coğrafi uzaklığı ne olursa olsun, her yerden her yere hızlı erişimin mümkün olduğunu varsayar. Diğer yandan, dünyada en fazla ziyaret edilen 1000web sitesinin yarısına yakını, sadece üç merkezdedir: New York, Silikon Vadisi, Los Angeles. Yani, bir “ağ”dan söz edebilsek bile, bu ağın “düğüm noktaları”nın bulunduğunu ve buralardan daha fazla akış geçtiğini unutmamak gerekir.

15 Kimlikler Günümüz dünyasında en sık rastladığımız kavramlardan biri, “kimlik”tir. Kimlik, insanların anlam ve tecrübe kaynağıdır. “İsmi olmayan insanlar, benlik ve öteki, biz ve onlar arasında bir takım ayrımların yapılmadığı diller ya da kültürler bilmiyoruz… Kendini bilmek –ki her ne kadar bir keşif gibi gelse de aslında her zaman bir inşadır- ötekiler tarafından belli bir tarzda bilinmeye yönelik iddialardan asla ayrılamaz.” (Calhoun)

16 Kimlik/Rol Kimlik ve rol kavramları sıklıkla birbirine karıştırılsa da, farklı kavramlardır: Kimlikler, anlamı örgütler, rollerse işlevi… Geç modernlik döneminde, “gelenek etkisini yitirdikçe, gündelik hayat yerel ile küresel arasındaki ilişki çerçevesinde yeniden kuruldukça, bireyler de seçenekler yelpazesinden hayat tarzlarıyla ilgili bir tercih yapmaya zorlanır” (Giddens)

17 Dinsel Fundamentalizm ve Kültürel Kimlik
Geç modernitenin (ya da küreselleşme çağının) yarattığı yeni kimliklerden biri, dinsel fundamentalizmdir. Fundamentalizm: “kişisel davranışın ve toplumun kurumlarının, Tanrının hukukundan kaynaklanan, Tanrı ile insanlık arasında aracılık eden belli bir otorite tarafından yorumlanan kurallarla tanımlanması çerçevesinde gerçekleşen kolektif kimlik inşası” Dinsel fundamentalizm yeni olmamakla birlikte, içinde bulunduğumuz çağda çok güçlü ve nüfuzlu bir kimlik kaynağı haline gelmiştir.

18 Farklı dinsel fundamentalizmler
Dinsel fundamentalizm dendiğinde akla ilkin radikal İslam gelse de, gerçekte içinde bulunduğumuz çağda Hıristiyan fundamentalizmi de İslamınkinden geri kalmaz. Aslında fundamentalizm kavramı, iki Amerikalı kardeşin 20. yüzyıl başlarında, muhafazakar evanjelik teologlarca düzenlenmiş kutsal metinleri bir araya getiren The Fundamentals (Temel İlkeler) başlıklı on ciltlik dizisinden doğmuştur.

19 “Temeller” Ataerkil ailenin ihya edilmesi
Çocukların gerekirse şiddet kullanılarak itaatinin sağlanması (“Çocukların kötülüğe arzu duymasının doğal olduğunun farkına varmanın, bir ebeveyn için büyük yararları vardır”!) Hükümet ekonomiye müdahale etmemelidir. Layık olmayan yoksullar yalnız bırakılmalı, vergiler makul sınırlara (gelirin %10’u) çekilmeli. Komünistler, bankacılar, dinden çıkanlar ve Yahudiler düşmandır. Ama en tehlikeli düşmanlar, feministler ve eşcinsellerdir.

20 Hıristiyan fundamentalizminin kaynakları
Bu kaynaklar, iki bölümde değerlendirilebilir: küreselleşme tehdidi ve ataerkilliğin krizi. “Dünya, BM, IMF, DTÖ tarafından yönetilmektedir. Bu hükümet, İsa karşıtlığının bir parçasıdır ve mikroçip dahil sembolleri, zamanların sonunu haber veren Deccalin işaretleridir”

21 Milli Kimlikler Dinsel fundamentalizmin sağladıklarının yanısıra, geniş toplumsal kesimleri etkileyen bir dizi kimlik, milli kimliklerdir. Bugün milliyetçilik, küresel elitlere bir tepki olarak ortaya çıkmaktadır. Çağdaş milliyetçiliğin bu tepkisel yapısı, onun siyasi olmaktan çok kültürel bir kimlik olması anlamına gelir. Yani bir devletin kurulması ve savunulmasından çok, kurumsallaşmış, yerleşik bir kültürün savunulmasına odaklanılır.

22 Etnik Kimlikler Küreselleşme çağında, teknolojik yeniliklerle birlikte ırkçılıktan ve etnik ayrımcılıktan söz etmek garip görünse de, refah devleti, reform, göçmen politikaları, ceza yasaları, pozitif ayrımcılık gibi siyasal konuların merkezinde, ırk ve etnisite bulunur. Küreselleşme çağında, etnik kimliklerin dağılmakta olduğunu, ancak bu dağılmanın bu kimliklerin damgalayıcı yönünü dışarıda bırakmadığını görüyoruz.

23 Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde siyahlar, yurttaş hakları hareketinin başarıya ulaşmasından sonra, Genel Kurmay Başkanlığı dahil pek çok mevkiye gelebildiler. Ancak bunlar, ABD siyah nüfusunun üçte birini oluşturuyor. Bir başka üçte birlik nüfus, 1960’lardakinden de kötü koşullarda yaşamaya devam ediyor. Sonuncu üçte bir, ikisi arasında kalan, aşağıya düşmemek için hizmet sektöründeki işlerine asılan siyah nüfustur. Basit bir gösterge: Siyahlar, ABD nüfusunun %12’sini, mahkumların ise %50’sini oluştururlar.

24 Yerel Cemaatler Kentleşmenin cemaatleri ortadan kaldıracağı yolundaki modernleşmeci görüş, küreselleşme çağında yanlışlandı. Küreselleşen süreçlerin yapılandırdığı dünyada, siyasetin yerelleşmesi ile karşı karşıyayız. Özellikle toksik atık, nükleer santral, kamu konutlarıyla ilgili politikalar gibi konularda, yerel siyasetin güçlü bir tepki oluşturduğunu görüyoruz. Kolektif eylem yoluyla kurulan ve kolektif hafıza aracılığıyla korunan yerel cemaatler, özgül kimlik kaynaklarıdır.

25 Kimliklerin anlamı “Dünya kontrol edilemeyecek kadar büyüdüğünde, toplumsal aktörler onu kendilerinin erebileceği boyutlara küçültür. Ağlar zamanı ve uzamı çözdüklerinde, insanlar kendilerini mekanlarına demirler ve tarihsel hafızalarını tazeler. Kişiliğin ataerkil dayanakları kırıldığında, insanlar Tanrı’nın arzusu olarak ailenin ve cemaatin aşkın değerini teslim eder.” Manuel Castells

26 Küreselleşme çağında toplumsal hareketler
Üretim kapasitesini, iletişim imkanlarını ve kültürel yaratıcılığı artıran küreselleşme, aynı zamanda toplumların çözülmesine, eşitsizliklerin büyümesine, adalet umudunun zayıflamasına neden oluyor. Bu şartlarda, farklı tepkiler ve farklı hareketler ortaya çıkıyor.

27 1. Zapatistalar: İlk Enformasyonel Gerilla Hareketi
1 Ocak 1994’te, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşmasının (NAFTA) yürürlüğe girdiği gün, Ejercito Zapatista de Liberacion Nacional içinde örgütlü, hafif silahlı üç bin insan, Meksikanın güneyindeki Chiapas eyaletindeki Lacandon Ormanı yakınlarındaki yerel yönetimlere el koydu. Çoğu farklı etnik kökenlerden gelen kızılderililerdi. Aralarında Subcomandante Marcos gibi entelektüeller de vardı.

28 12 Ocakta Devlet Başkanı Salinas tek taraflı ateşkes ilan etti ve görüşmeler başladı.
27 Ocakta ateşkes ilan edilmesi, esirlerin serbest bırakılması, siyasi reform, kızılderili haklarının tanınması gibi noktalar içeren bir anlaşma imzalandı. NAFTA, liberal ekonomik kararlar doğrultusunda yapılmış bir antlaşmaydı ve yerel tarımın çökmesi anlamına gelecekti.

29 Kızılderili topraksız köylüler, küçük toprak sahipleri yanında, 1970’lerden beri örgütlenen bu hareketin içinde Katolik Kilisesi de vardı. Zapatista hareketi, birbirlerinden farklı ve kimi zaman çatışan etnik kimlikleri, ekonomik, toplumsal ve siyasal ortak hedefler doğrultusunda biraraya getirdi. Bir gerilla hareketinin internet ve medyayı stratejik araçlar olarak kullanması, ilk kez Zapatista örneğinde görülür.

30 Subcomandante Marcos bir canlı yayında

31 2. Amerikan Milisleri ve Vatanseverler Hareketi
19 Nisan 1995’te Oklahoma City’de patlayıcılarla yüklü bir kamyonen 169 kişinin ölümüne sebep oldu. Bu olay, Amerikan toplumunda o güne dek nefret üzerine kurulu geleneksel grupların varlığını göz önüne serdi. “Yeraltı vatanseverleri”, kendi hedeflerini hareket çapında yaygın olan görüşlere uygun olarak belirleyen özerk, gizli hücreler halinde örgütlenir.

32 Oklahoma Bombacısı McVeigh

33 Bombadan sonra…

34 Bu hareketlerin ideolojik evreni, aşırı muhafazakar örgütlenmeler, Klu Klux Klan ve Posse Comitatus gibi geleneksel ırkçı örgütler, neo-nazi ve anti-seminist gruplar, Christian Identity gibi fanatik dini grupları, çevre karşıtı Wise Use koalisyonu gibi grupları biraraya getirir. Bu grupların paylaştıkları, ortak bir düşmandır: ABD federal hükümeti. Çünkü, onlara göre Amerikan yurttaşlarının isteği hilafına kurulmakta olan Yeni Dünya Düzeni, Amerikan egemenliğini yıkmayı hedeflemektedir.

35 Bu görüşlerini desteklemek için birkaç farklı olayı örnek gösterirler: NAFTA’nın kabulü, Clinton’un otomatik silah satışlarını sınırlayan bir düzenleme yapması, beyazların üstünlüğüne inanan Randy Weaver’in FBI tarafından kuşatılması ve bu sırada karısının ölmesi, 1993’te David Koresh ve takipçilerinin öldürüldüğü Waco kuşatması. Amerikan hükümetinin yurttaşlarını önce silahsızlandırıp sonra bastıracağına inanırlar.

36 David Koresh, kendini mesih olarak tanıtmış ve çok sayıda izleyici bulmuştu

37 Milisler ve Vatanseverler, televizyon ve interneti yaygın biçimde kullanırlar.
Neredeyse kaotik denebilecek bir çeşitlilik arz eden böyle bir hareketin istikrarlı bir örgütlenmesi yoktur. Ancak, çok sıkı bir iletişim ağı etrafında toplanırlar. İnternette milislere ait birkaç web sitesi, blog, söyleşi grubu vardır.

38 3. Japon Aum Shinrikyo 20 Mart 1995’te Tokyo metrosunda üç ayrı trende düzenlenen sarin gazı saldırısı, 12 kişinin ölümüne ve beş bini aşkın kişinin yaralanmasına sebep oldu. Bu saldırı, Aum Shinrikyo isimli bir tarikat tarafından düzenlenmişti. Kendilerine göre bu tarikatin hedefi, yaklaşmakta olan kıyametten sağ çıkmak, Japonya’yı ve dünyayı yeni dünya düzeninin kaçınılmaz bir sonucu olarak görülen imhaya dayalı bir savaştan kurtarmaktı.

39 Bu tarikat, meditasyon ve egzersizle ulaşılan bir kişisel gelişime ve maneviyata kök salmış yeni bir insan türü yaratacaktır ama öncelikle dünya güçlerinin saldırganlığıyla yüzleşmesi için yeni imha silahları geliştirmesi ve bunları kullanması gerekmektedir. Metro saldırılarından sonra, bu tarikat üyeleri arasında Japonyanın en iyi üniversitelerinde görev yapan bilim adamları ve mühendislerin de bulunduğu anlaşıldı.

40 Aum, Japon gençliği içinde yaygın olan gelecek endişesi, korkulardan beslenir. Gündelik hayatın mutluluk içermeyen bir sıradanlık içinde geçmesi ve nükleer savaş tahayyülü, gençliğin gerçeklik algısı içinde önemli bir yer tutar ve Aum da bunlara oynamıştır. Japonya’da çeşitli kesimlerden kentli gençler arasındaki yaygınlığını, internet üzerinde kurdukları propaganda ağına borçludurlar.

41 Hareketin kurucusu Aum Shinrikyo

42 4. El Kaide 11 Eylül 2001 tarihinde, New York Ticaret Merkezine yapılan saldırı, üç bin kişinin ölümüne, çok sayıda insanın yaralanmasına yol açtı. Bu saldırı, El Kaide isimli bir örgüt tarafından üstlenildi. El Kaide, çok sayıda bileşenden oluşan küresel İslami ağların bir parçasıdır. Bu ağ, 1998 yılında kurulan Yahudilere ve Haçlılara Karşı Cihat İçin Dünya İslami Cephesi adı altında kurulan geniş bir cephedir.

43 Bu cephenin kökeninde, CIA tarafından finanse edilen Sovyet karşıtı mücahitlerin eğitildiği Pakistan kamplarının olduğu yaygınlıkla söylenir. 21. yüzyılın başında, en az 65 ülkeye ve pek çok özerk gruba yayılmış bir harekettir. Kudüs, Mekke ve Medine gibi kutsal toprakların savunulmasına önem verir. Düşman olarak ABD’nin başını çektiği dünya çapında bir komployu hedef alır- bu komplonun içinde İsrail ve bütün dünyadaki Yahudiler, işbirlikçi Müslümanlar (Suudi Krallığı gibi) ve Hıristiyanlar vardır.

44 Ağ oluşturma ve medya siyaseti
El Kaide, küreselleşen dünyanın ağ toplumu sistemine uygun bir örgütlenme stratejisi izleyerek merkezdeki çekirdek kadroyla gevşek bağları olan bir ağ yapısı kurmuştur. Bu ağ, finansal bir dizi ilişkinin yanısıra, haberleşmeyi de içerir.

45 El Kaide lideri Usame bin Ladin

46 5. Küreselleşme Karşıtı Hareket
30 Eylül 1999’da Dünya Ticaret Örgütü’nün Seattle’daki toplantısı, on binlerce eylemcinin gösterileri nedeniyle yarıda kesildi. Bu gösterilerin önemi, küreselleşmenin doğal değil siyasi bir karar olduğunu göstermesiydi. Bunu dünyanın başka yerlerinde düzenlenen çok sayıda gösteri ve protesto izledi

47 Küreselleşme karşıtı hareket, klasik örgütlenme yapılarından hiç birine uymayan, çok parçalı, gevşek ve ağ biçimli modeliyle, küreselleşme çağına uygun bir harekettir. Kendi içinde büyük bir çeşitlilik barındırır, bu çeşitlilik, kimi noktalarda tamamen karşıt görüşleri de içerir. İşçi sendikaları, öğrenci örgütleri, çevreci gruplar, feministler, anarşistler, sivil itaatsizlik savunucuları, dünyanın çeşitli bölgelerinden köylü grupları…

48 Küreselleşme karşıtlarının bir gösterisi

49 Küreselleşme karşıtı hareket, bütün çeşitliliğine karşın, ortak bir düşman tanır: Neoliberalizm ve kapitalizm. Ağlar oluşturma, özellikle de internete dayalı ağlar oluşturma, küreselleşme karşıtı hareketin özünü oluşturur. 1990’lardaki neoliberal politikalara karşı çıkan birçok mücadele, eylemlilik ve örgütlenme, elektronik iletişim sayesinde bir ağlar ağıyla birleşmiştir.

50 Seattle’daki gösterilerden…

51 Küresel düzene isyan Dünyanın farklı bölgelerinde gelişmiş ve birbirlerinden çok farklı bu beş hareketin iki ortak noktası vardır: yeni dünya düzenine karşı çıkmak ve bunu yaparken ağ biçimi yapılar kurmak.

52 İki yeni kimlik, iki yeni hareket: Çevrecilik ve Feminizm
Ne çevrecilik ne de feminizm 21. yüzyıla özgü hareketler değildir. Bununla birlikte, her ikisi de günümüzün en güçlü toplumsal hareketleridir. Her ikisi de belirli bir kimlik etrafında örgütlenmekle birlikte, yalnızca bu kimlik sınırları içinde kalmazlar, dünya düzenine ilişkin bir söz söylerler.

53 Kimliğin tanınması ve Devlet
Sermayenin, malların, hizmetlerin, bilginin küresel dolaşımı, devletin uzam ve zaman üzerindeki denetimini bertaraf etmekte. Çoğul kimlikler ile ulus devlet kimliklerinin çatışması yaşanmakta Devletlerin ulusüstü kurumlar geliştirerek iktidarlarını sağlamlaştırma girişimleri geri tepmekte Bu nedenlerle, küreselleşme döneminde ulus devletin yerinin ne olacağı, önemli bir konu

54 Küreselleşmiş dünyada, siyasi yönetimin fiili yürütme birimi, ulus-devletler, uluslar arası kurumlar, ulus-devletlerin birlikleri, bölgesel ve yerel hükümetler ve hükümet dışı örgütlerin oluşturduğu bir ağ-devletidir. Küresel, ulusal ve yerel meseleleri müzakere eden, yöneten ve karara bağlayan, bu ağ devletidir. Bu ağın içinde ulus-devletlerin hem ekonomik hem de güvenlik politikaları hala önemli bir yer tutmaktadır.

55 Guerilla Girls!

56 2003 İstanbul Bienalinden bir enstelasyon


"Küreselleşme Tek Bir Uygarlık mı?." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları