Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SANAT & İNSAN Estetiğe Giriş Irwin Edman 1896–1954)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SANAT & İNSAN Estetiğe Giriş Irwin Edman 1896–1954)"— Sunum transkripti:

1 SANAT & İNSAN Estetiğe Giriş Irwin Edman 1896–1954)
Aziz Balkan Sunumları

2 Aziz Balkan Sunumları

3 Hazırlayan Aziz Balkan Aziz Balkan Sunumları

4 Sanat denilince,güzel sanatlar anlaşılması tesadüf değildir.
Resim,heykel, müzikte madde öyle ince ve açık şekilde kullanılmış, uysal bir hale getirilmiş; Orada karma karışık bir âlemi istenilen şekle sokan bir sanat denen şey vardır. Aziz Balkan Sunumları

5 SANAT VE TECRÜBE: Tecrübe eşyayı gözle görüp, elle tutmaktan başlar, gözle görülmez, elle tutulmaz soyut fikirleri bulmaya ve düzenlemeye kadar gider. Aziz Balkan Sunumları

6 Hazla ürperen beş küçük duyunun, harekete geçerek, kasılan adalenin, hırslı ve huzursuz ellerin, bir şeyler söylemek isteyen dillerin, düşünmeye zorlanan zihnin uyarılışı ve davranışıdır. Aziz Balkan Sunumları

7 Bir bütün olarak hayat :gayeli ve gayesiz olabilir
Bir bütün olarak hayat :gayeli ve gayesiz olabilir. Bir kâbus veya tatlı bir rüya olabilir. Filozoflar ile şairler, zaman zaman bu teorilerden birini veya diğerini benimsemişlerdir. Aziz Balkan Sunumları

8 Tecrübe ,bir yönü ile bir an, bazıları için bir ömür boyunca, duruluk canlılık, şiddet ve derinlik kazanabilir. Tecrübeye böyle bir canlılık ve açıklık vermek sanatın işidir. Aziz Balkan Sunumları

9 Sanat sadece heykel, resim, müzik değildir.
Sanat: Hayatı anlayan zekânın, onu ilgi çekici en güzel şekle sokması demektir. Aristo’nun dediği gibi tecrübenin alanı hayatın bütünüdür. Aziz Balkan Sunumları

10 Hayat şartları bilhassa birlikte yaşama şartları, hem kararsız, hem karmaşıktır. Hayatın bütünü ile uğraşan sanatçı, evrensel despot, evrensel dahi yani hem Göte, Newton, İskender olması hem de Beethoven olması gerekir. Aziz Balkan Sunumları

11 Hayat sanatı, bir tarih, bir olay değil, bir emeli sanata çevirme öngörüşüdür.
Aziz Balkan Sunumları

12 Sanatçı ne kadar bütünü sezdirebilse de gerçekten tecrübeye parça parça şekil vermek zorundadır Şu kulağımıza çarpan sesler, dikkat etmediğimiz veya işitmek istemediğimizde gürültüdür. Aziz Balkan Sunumları

13 Çevremizdeki renk ve şekiller, ya zevkten yoksundur ya da onların farkında bile olmayışımızdır. Şu işittiğimiz kelimeler harekete geçmemiz için bir işarettir. Aziz Balkan Sunumları

14 Medeniyetin kendisi bir sanat eseridir.
İnsanın içinde yaşamak zorunda olduğu dünya ile otomatik davranışlar, rastgele isteklerle dolu iç dünya.. Aziz Balkan Sunumları

15 Bir değneği kırmak bir kulübe üye olmak, bir gökdelen veya bir katedral yapmak, bir kanun ya da bir ahlak yasası hazırlamak, elbise dokumak, madeni topraktan çıkarmak, senfoni yazmak birer sanat örnekleridir Aziz Balkan Sunumları

16 Günlük hayat çoğu zaman yarı sersem şekilde yaşanır
Günlük hayat çoğu zaman yarı sersem şekilde yaşanır. Çoğu zaman hayat, uyanık iken görülen rüya olarak tasvir edilir. Hayat insanların çoğu için ağır bir uyuşukluk halidir. Gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar. Ancak bazı bedeni hazlar onları yarı şuurlu otomatik davranışa sürükler. Aziz Balkan Sunumları

17 Nasıl oluyor da bir sanatçı tecrübeyi, hem sakin, hem de şiddetli, alışılmış, hem de yadırganır bir hale getirebiliyor. Aziz Balkan Sunumları

18 Dünyayı çekici hale getirmek için sanatçı ne yapıyor
Dünyayı çekici hale getirmek için sanatçı ne yapıyor. Sanat hayatımızda ne gibi rol oynuyor da kendine has bir büyü bir haz kaynağı gözü ile bakıyoruz Aziz Balkan Sunumları

19 Alışkanlıklarımız ve içgüdülerimiz çevremizdeki bunca olay ve eşyaya rağmen sadece isteklerimize erişecek, ihtiyaçlarımızı giderecek kadarını görür, ve işitir. Aziz Balkan Sunumları

20 Bir köpek için et yenecek nesne, kedi kovalanacak nesnedir
Bir köpek için et yenecek nesne, kedi kovalanacak nesnedir. Yorgun insan için iskemle oturacak yer, susuz insan için su –akışı şırıltısı berraklığı ne olursa olsun-içilecek şeydir. Aziz Balkan Sunumları

21 Günlük hayatlarında insanlar, asgari ile ilgilenirler
Günlük hayatlarında insanlar, asgari ile ilgilenirler. Bu asgari onun istek ve ihtiyaçları hatırlatır, gerisi unutulur ya da aldırış etmez. Aziz Balkan Sunumları

22 Tecrübeyi canlandırarak çekici hale getirmek sanatçının başlıca görevidir. Şair, heykeltıraş, mimar, maddeye öyle bir şekil verir ki göz duraklamak zorunda kalır. Kulak dinlemek ister. Aziz Balkan Sunumları

23 İskemle oturacak yer olmaktan çıkar, renk mihrabı haline gelir
İskemle oturacak yer olmaktan çıkar, renk mihrabı haline gelir. Önümüzdeki çehre ikna edilecek, hüküm altına alınacak veya unutulacak bir şey değil, bakılacak bir şeydir. Aziz Balkan Sunumları

24 Ressamlar bazen tablolarında ölü noktalardan, renginin donukluğundan, şeklin aykırı, soğuk olduğundan bahsederler. Tecrübe ölü noktalarla doludur. Ona hayat veren sanattır. Aziz Balkan Sunumları

25 Yaygın bir sanat hayatın bütününü canlandırsa idi ;ufak tefek gündelik işler zorunluluklar ne kadar zevkli olurdu. Başkaları ile münasebetlerimiz dostluğa, sevgiye benzer bir vasıf taşırdı Aziz Balkan Sunumları

26 . Ele aldığımız her işi bir sanatkârın eserini yaparken duyduğu istekle yapardık. Karşımıza çıkan her şey, müzik, resim, şiir gibi olurdu. Aziz Balkan Sunumları

27 Yaşamak, sanat zevki haline dönüşürdü
Yaşamak, sanat zevki haline dönüşürdü. Her işimize bir sanat havası, zevki ve hazzı sinerdi. Böylece yaşamak hem düzenli, hem coşkun, hem de hür hale gelirdi. Aziz Balkan Sunumları

28 Sanatçı için sanat: tahammül edilemez gerçekler dünyasından tahammül edilebilir, güzel bir renk, ışık, ses âlemine gerçekle ilişkisi bulunmayan hayal bölgesine kaçıştır. Aziz Balkan Sunumları

29 Müzik, şiir, resim ve roman vasıtasıyla birçok sanatsever içine düştükleri sevgi bağlarının yokluğundan sıyrılarak haz verici bir âleme sığınırlar. Aziz Balkan Sunumları

30 Romanların sayfalarına dalıp giden kızcağız, prenslerin, düşeslerin, sinema yıldızlarının refah içindeki hayatına girer, onların yerine kendisini koyar, güzelliğe ve hürriyete kavuşur. Aziz Balkan Sunumları

31 Güzel sanatlara duyulan ilgi, hayata bir nevi sırt çevirmedir
Güzel sanatlara duyulan ilgi, hayata bir nevi sırt çevirmedir. Bir tabloyu incelemek gündelik alışkanlıklardan sıyrılmak demektir. Bir natürmorttaki elmanın rengine dalmışsanız, artık o elma aç iken yenen değil, taşıdığı canlılık ile görülecek şeydir. Aziz Balkan Sunumları

32 İnsan :güzel gördüğünce,güzel yaşadığınca insandır.
Kısa misafirlikte hayatımız ışık, renk, müzikle dolar. İnsan :güzel gördüğünce,güzel yaşadığınca insandır. Aziz Balkan Sunumları

33 Ahenkli bir müzik, şirazesi bozulmuş zamanlardan bizi uzaklaştırır.
Mermerin hareketsiz güzelliği, bir tablodaki güzellikler bizi alır sonsuz âlemine götürür. Aziz Balkan Sunumları

34 Musiki bize günlük hayatımızda tadamayacağımız heyecanlar tattırır.
Bir şeyin güzelliğine dalan kişi, kendi ruhunu unutmuş, sanat dünyasına ermiştir. Aziz Balkan Sunumları

35 Dinleyicilerin söyleyemediklerini müzik söyler.(S:11)
Günlük hayatın içinde eli kolu bağlı pısırık ruh,güzel sanatların yüceltilerinde ateşi parlatacak bir kıvılcım bulur. Hapsedilmiş ihtirasların nasıl taştığını görmek için orkestra salonundaki orkestranın coştuğu anlarda insanların yüzüne bakmak yeterlidir. Dinleyicilerin söyleyemediklerini müzik söyler.(S:11) Aziz Balkan Sunumları

36 Güzel sanatların çalışma alanlarını teşkil eden iki organ vardır.
Göz ve kulak. Diğer uzuvlardan farklı iki duyu organdır. Aziz Balkan Sunumları

37 Günlük hayatta nesnelerin rengi ,ressamın ana maddesidir.
Günlük konuşmalarda ritim ve ton müzik sanatının kaynağıdır. Sanatta duyular bizi faaliyete sürükleyecek yerde hazza sürükler Aziz Balkan Sunumları

38 Hayatımızın günlük akışında hep buhranlar içinde yaşamıyoruz
Hayatımızın günlük akışında hep buhranlar içinde yaşamıyoruz. Birçok kimselere, hislerinin ne olduğunu edebiyat öğretir. Deliliğin bile abuk sabukta olsa bir düzeni vardır. Mutlak kaos mevcut değildir. Aziz Balkan Sunumları

39 Sanat eserinde duygular, bir takım ölçülü, belli kalıplara dökülerek daha derin daha zengin bir surette aydınlığa kavuşmuştur. .Tatlı başıboş hayallerimiz ölçülü mantıklı bir düzen altına alınmıştır. Aziz Balkan Sunumları

40 Bütün güzel sanatlar şu veya bu yoldan hayatı yorumlar.
Mikel Ancelo veya Rodin’in heykelleri, Beethoven, Debussynin temel vasfı tecrübenin(hayatı) yorumlanmasıdır. Aziz Balkan Sunumları

41 Birçokları için sanat: dünyayı kendisine göre aydınlattığı bir dildir.
Birçok kimse için sanat: sadece duyulara hitabeden, uyaran hazlardan ibarettir. Birçokları için sanat: dünyayı kendisine göre aydınlattığı bir dildir. Aziz Balkan Sunumları

42 Bazılar için sanat: tecrübeyle duyuları baştan çıkaran, hisleri harekete geçiren ifade vasıtasıdır.(S:16) Aziz Balkan Sunumları

43 Eksiksiz bir medeniyet mükemmel bir zekâ demektir.
Medeniyet ne kadar başıbozuksa, rast gele istekler,mantıksız alışkanlıklar o nispette hayatımıza hâkim olur. O toplumda devlet yönetimi toplu yaşayış sanatı hala şaşılacak kadar ilkeldir. Öyle bir toplumda aklın yerini peşin hüküm, üstünkörü iş, özel menfaatler, aslı esası olmayan korkular hayatımızı tehdit edip durur. Aziz Balkan Sunumları

44 Erken dönemde Zekâ, insanlık tarihinde hayvani davranışların yerini almaya sanatla tabiata yön, şekil vermeye başlamıştır. Bir değneği kırmak, ateş yakmak, Mağara açmak bunların hepsi işlenmemiş dünyaya insanın müdahalesidir. İnsanın araç olarak kullandığı sanatın ilk örnekleridir. Aziz Balkan Sunumları

45 Öyle görülüyor ki:ilkel hayat didinerek yapmak zorunda olduğu şeylere faydasız bir güzellik çekici bir süs eklemeye zaman buldu. Çömlekler, sepetler yapılmakla kalmadı güzel şekillere de sokuldu. Aziz Balkan Sunumları

46 Mağara açıldıktan sonra içine güzel resimler de yapıldı
Mağara açıldıktan sonra içine güzel resimler de yapıldı. Rengin ve çizginin verdiği zevkle baştan çıkan sanatçı, kendini bunlara kaptırdı. İlkel çömlek, sepet işinde sanatçı ile zanaatkâr bir birine karıştı. Aziz Balkan Sunumları

47 Akla dayanan bir medeniyette evler, sağlam olduğu kadar sevimlidir, kıyafetler soğuktan koruduğu gibi güzeldir. Hayatımızdaki evlerin güzellikten uzak, köprülerin anıtsal olmaması sadece iki yakayı birleştiren yol gibi düşünülmesinin binlerce sebebi vardır.. Aziz Balkan Sunumları

48 Sanayinin hâkim olduğu medeniyet,
güzellikten ziyade, faydaya önem vermesi; Kasvetli sanayi şehirleri bu ayrılığın tanıklarıdır Aziz Balkan Sunumları

49 Güzel sanatlarda örneğini bulmak için, Elgin mermerden yontulmuş bir atlıya, Yunan tapınağına, Schubertin kuartetine gitmek gerekir. Bunlarla ekmek pişirilmez, karın doymaz ama ruh doyar. . Bunlara sağladıkları faydaya bakarak değil, duyuları, hayali doyurmalarına, renklerine, biçimlerine, uyandırdıkları duygu düşüncelere bakarak değerlendirilir. Adı hiç bilinmeyecekte olsa,sanayiden ayıran taklit edilmez bir vasıftır. Aziz Balkan Sunumları

50 Dünyada fayda ve güzellikleri ayırt eden sayısız örneklerle doludur
Dünyada fayda ve güzellikleri ayırt eden sayısız örneklerle doludur. Avrupadaki müzeler, galeriler baştanbaşa Yunanın ince çeyizleri ile kaşıklar, tabaklar, küpler, kalkanlar kılıçlar ile doludur. Bunların hepsi kullanılmak üzere yapılmıştır. Zamanımız insanı, bunların o zamanında günlük kullanışlarına değil, süs bakımından mükemmelliğine takılmaktadır. Onlar sadece güzellikleri için yapılmış gibi bakıyoruz.(S:20) Aziz Balkan Sunumları

51 Şimdi turistlere gösterilen şeyler bir zamanlar insanların ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bu gün sanat eseri gibi görülen katedraller orta cağ insanının inandığı dinin günlük vasıtası idi. Aziz Balkan Sunumları

52 Bu tür örnekler güzel ile faydalının ayrılmayacağını ispat eder niteliktedir. Kısmen güzelliklerinin yanında o işi görüp göremeyeceğine bağlıdır. Bilebile yapılan sanat örnekleri sanat için sanat adı verilen harekettir. Aziz Balkan Sunumları

53 Sorumluluktan yoksun bir güzellik düşkünlüğü, güzellikten yoksun sorumlu bir hayat, bağlarından kurtulmuş ruh, manasız gözüken kâinatın vermediği hazzı sanatta bulabilir.(S:21) Aziz Balkan Sunumları

54 Çoğu zaman sanat, akıllı işlerden kısa kaçışlar olduğu için fikir hayatının başlangıcından beri çeşitli guruplarca suçlanmış, hor görülmüştür. Sanat: hayat gibi ciddi bir işi bir tarafa bırakılarak oyalanma olarak görülmüştür. Duyular yolu ile ruhu rahatsız eden bir faaliyet olarak görülmüştür. Müziğin yumuşak ve rahat nameleri insanların savaş isteklerini hafifletir onları yatıştırabilir. Aziz Balkan Sunumları

55 Aziz Balkan Sunumları

56 Yalnız estetikçiler gibi ahlakçılarda sanatın duyular vasıtası ile baştan çıkardığının farkında idiler. Duyusallık ile şehvet arsında fark incedir. Eflatun, Tolstoy’un dediği gibi bir kere uyanmış duyuların kendinden geçmiş sahiplerini nereye götüreceğini kim bilir? Aziz Balkan Sunumları

57 Orta çağda ilahiyatçılar, sanatı, şeytanın bir yanaşması olarak görürlerdi.
Uyarılmış bir duygunun hem estetikçiler hem de ahlakçılar arasında, insan üzerinde kurduğu hâkimiyeti öteden beri teslim etmişlerdir. Aziz Balkan Sunumları

58 Sanatı suçlarken ahlakçıların dayandığı esaslar doğru olabilir ama çıkardığı sonuçlar şüphelidir.
Aziz Balkan Sunumları

59 Masafield bir yerde sorar “Bize verilen ne. Alıp götüreceğimiz ne
Masafield bir yerde sorar “Bize verilen ne? Alıp götüreceğimiz ne? Hazla ürperen beş duyu değil mi? Bir beste hiçbir şey yapmamış olsa bile duyuları keskinleştirir. Bu suretle hayat daha canlı hale gelir. Aziz Balkan Sunumları

60 Duyu bakımından ölmek, insanın top yekûn ölmesi demektir.
Aziz Balkan Sunumları

61 Yerleşik düzeni korumak devlet adamının işidir
Yerleşik düzeni korumak devlet adamının işidir. Sofu duyuları canlandırdığı için sanata karşıdır. Aziz Balkan Sunumları

62 Devlet adamının karşı koyması, sanatın hayal gücü yüzündendir.
Şair doğuştan ihtilalcidir. Devlet adamları için sanat yıkıcı bir propaganda olabilir. Bir ırkı esirlikten kurtarma hareketini alevlendirebilir Aziz Balkan Sunumları

63 Sanatçıda elindeki bu ifade gücünün farkındadır.(S:24)
Devlet adamları şairlerden, ihtirası dile getiren sahne yazarlarından devamlı korkmuşlardır. Sanatçıda elindeki bu ifade gücünün farkındadır.(S:24) Aziz Balkan Sunumları

64 Sanat hakkında, pratik adam sanat eserinde bir mutluluk görmektedir.
Aziz Balkan Sunumları

65 İş adamlarınca sanat “Himaye gören bir haylazlık ve şımarıklılıktır
. İş adamlarınca sanat “Himaye gören bir haylazlık ve şımarıklılıktır.” Şu dünyada işlerin iyi ya da kötü gitmesini sağlamak için yapılacak bir sürü şey varken insanların enerjilerini tükettiren sanat aklın alamayacağı sudan bir faaliyettir. Aziz Balkan Sunumları

66 İş adamlarına göre ,Zevk alma bakımından dünya tablosu bir tablodan daha ilgi çekicidir.
Dünya işlerindeki ihtiras, edebiyattaki uydurma ihtirasta daha gerçekçidir. Aziz Balkan Sunumları

67 Bu ithamın özü: ”Sanatla ekmek pişmez”
Karşı cevap ise: “insan sırf ekmekle yaşayamaz” Aziz Balkan Sunumları

68 Sanat insanların teneffüs zamanıdır.
Sanattan sağlayacağı fayda için değil, sadece sanat olduğu için zevk alınır. Müzik, Edebiyat, Resim bizi idrakin tatlı vasıtasız güneşinde güneşlendirir Aziz Balkan Sunumları

69 Sanatsever de hayal ve duygularına sunulan şeyin zevkindedir
Pratik adam, hayatın elle tutulur malzeme ve araçlarını hazırlamakla meşguldür. Sanatçı, zihni kurcalayan hayali maddeyi, gerçekleştirme zevkine dalmıştır. Sanatsever de hayal ve duygularına sunulan şeyin zevkindedir Aziz Balkan Sunumları

70 İnsanoğlu biribirleri ile tamamı ile anlaştıkları zaman ;
günah-sevap desturuna, ahlak düşüncelerine yer kalmayacaktır. Aziz Balkan Sunumları

71 İnsanın yaptığı her şey sanat olurdu.
Şayet dünya neye ihtiyacımız varsa veren bir cennet olsa idi, ne sanayi ,nede pratik işlerle ilgimiz olurdu. İnsanın yaptığı her şey sanat olurdu. Aziz Balkan Sunumları

72 Dünya bir cennet olsaydı,Bütün kaba çatışmaların uzlaştırıldığı, kaba ihtiyaçların giderildiği bir cemiyette yapılacak ne kalır ? Aziz Balkan Sunumları

73 Dünya bir cennet olsaydı,Ahlakçıların sözünü ettiği iyi hayat, Aristo’nun gördüğü (bütün imkânları gerçekleştiği )o mükemmel hayat olacaktır . Aziz Balkan Sunumları

74 Dünya bir cennet olsaydı:Temiz duyusal idraklerin verdiği ince zevkler, hür düşüncenin verdiği hazlar, devamlı insanın hayatını dolduracaktı. Aziz Balkan Sunumları

75 İnsan hayatı hem disiplinli hem hür olacaktır.
Dünya bir cennet olsaydı: yapılacak hiçbir şey olmasa bile, İnsan yapacak bir şeyler bulacak, kabiliyeti dâhilinde bunlar birer sanat özelliğini taşıyacaktır. İnsan hayatı hem disiplinli hem hür olacaktır. Aziz Balkan Sunumları

76 Şarkı söylemekte olsa meleklerde bir şeyler yapmak zorundadır.(S:27)
Sanat zevki ve sanat eseri, iyi hayatın neye benzeyeceğini bize hissettirir. Yaptığı işleri haz verdiği için yapan, haz veren şeylerden zevk alan insanlar mutluluğa erenlerdir. . Şarkı söylemekte olsa meleklerde bir şeyler yapmak zorundadır.(S:27) Aziz Balkan Sunumları

77 Sanatçının zevkli faaliyeti:Sanattan duyulan haz, sağlam mesut bir cemiyet düzeninde bol geniş imkânları gösteren belirtilerdir. Böyle cemiyette iş ,geniş ölçüde bir sanat faaliyeti haline gelecektir. İş oyun olacaktır. Resim müzik şiir dar bir sınıfın imtiyazı olmayacak, yaygın bir zekânın evrensel olarak zevk aldığı eserler haline gelecektir. Aziz Balkan Sunumları

78 medeniyet o kadar ileri gitmiş demektir.
Tipik insan faaliyetleri ne kadar sanat çeşnisine bürünmüşse, tipik zevkler ne kadar hür ve uyarıcı bir huzur kaynağı haline gelmişse medeniyet o kadar ileri gitmiş demektir. Aziz Balkan Sunumları

79 Zamanla sanatın disiplinli hürriyetinin en yüksek ahlak yasası sayılması mümkündür.
Böyle bir zaman gelince sanat, bütün hayatı kaplayacak, böyle cemiyette en büyük sanatçılar devlet adamları olacaktır. Aziz Balkan Sunumları

80 Günlük tecrübe dediğimiz o yarı bulanık, yarı uyuşuk hal; güzel sanatlarla bulanıklık, uyuşukluk kalmaz o sisli gerçek daha gerçek oluverir. Aziz Balkan Sunumları

81 Gerçeğin bulunduğu yer, birtakım metafiziklerin olduğu yer değil ;sanat eserlerinin inkar götürmez gerçeğidir.(S:29) Aziz Balkan Sunumları

82 SES, KULAK VE MÜZİSYEN Aziz Balkan Sunumları

83 Ses: bir meram anlatma vasıtası olunca dil olur.
İnsanlar yabancı bir memlekette konuşulan dilin melodisine kendini kaptırabilir. Ses: bir meram anlatma vasıtası olunca dil olur. Ses: Şiirde ve nesirde ise sanat olur. Şiir dilin en mükemmelliğidir. Sesin sırf kulakla ilgili vasıfları işlenirse, bu işleniş müzik olur.. Müzikte sesin en mükemmelliğidir. Aziz Balkan Sunumları

84 Müzik:Estetik ve his bakımından gayet önemli bir sanat dalıdır.
Duyusal olmakla birlikte üzerimizde en soyut en zihni tesirler bırakacak imkânlara sahiptir. Aziz Balkan Sunumları

85 Duyulara hitap eden tonlar, bazı çağrışımlar ve hatıralar canlandırır.
Aziz Balkan Sunumları

86 Notalar bir ritim içinde akan şiir gibidir.
Ne kadar karmaşık olursa olsun müzik esas itibari ile melodik olarak notalardan dizilmiş, armonik tertiplenmiş notalardan ibarettir. Notalar bir ritim içinde akan şiir gibidir. Ritim sayesinde müziği, zamandan kazanarak kavrarız. Bu sayede müzik daha anlaşılır olmuştur. Aziz Balkan Sunumları

87 Bütün hayatımızın ritmik bir tarafı vardır.
Düşüncelerimiz bile med-cezir gibi gelir gider. Temponun bir an için değişmesi ,varlığımızda değişme yaratır. Aziz Balkan Sunumları

88 Müzikte diğer sanatlarda bulunmayan bir haşmet vardır.
Ya müziği dinlemeyiz, ya da dinledikten sonra temposu ritmi ile tek vücut hale geliriz. Aziz Balkan Sunumları

89 Melodinin hayatı, dinleyicilerin hayatı oluverir.
Müziğin verdiği zevk: ritim, ton, melodi armoniden gelir. Dikkatli kulak esas tondan ayrılışları ve ana tona dönüşleri, orkestranın armonik parlayışlarını seslerin rengârenk akışından gelen o katıksız fizik coşkusuyla coşabilir. Aziz Balkan Sunumları

90 Müzikte orkestrasyon sınırı hemen hemen yok gibidir.
Temelinde bu kadar zihni faaliyet olan başka bir sanat dalı yoktur.(S:60 Aziz Balkan Sunumları

91 Aziz Balkan Sunumları

92 Müziğin yapısı esas itibari ile zihnidir
Müziğin yapısı esas itibari ile zihnidir. Bir müzik kompozisyonu: birbirlerine bağlı müzik fikirlerinden meydana gelir. Aziz Balkan Sunumları

93 Bach’ın fügleri, tesirli ,işitilir hale gelmiş mantık örgüsüdür.
Varyasyonları ile birlikte kontrpuanda bir temanın dizilişi matematik hüneridir. Aziz Balkan Sunumları

94 Müzik sanatı sadece duyusal bir uyanma, matematiksel bir zevk sayılmaz, bu sanattaki çekiciliğin evrenselliği, en entelektüel ve en hassas kimseler üzerinde yaptığı etki araştırmaya değer Aziz Balkan Sunumları

95 Nasıl oluyor da hiçbir anlamı olmayan sesler, dinleyicilere bir an için her şeymiş gibi geliyor?
Nasıl oluyor da hiçbir şey söylemeyen bu sanat evrensel dil olarak vasıflandırılıyor? Aziz Balkan Sunumları

96 Müzikteki bu ipnotizma, kudretini ritimden alır.
Bu ritim yalnız kulağa değil ,vücudumuza, hayalimize hakim olur.Biraz müziğe kendimizi verince onun akışına kapılır,onun bir parçası oluruz. Aziz Balkan Sunumları

97 Bizi kamçılayan müzik aynı zamanda yatıştırıcı olabilir
Günlük ruh hallerini ifade eden sesler gibi müzikte de sesler fırtınalı,şikayetçi,korku verici,veya yatıştırıcı olabilir. Bizi kamçılayan müzik aynı zamanda yatıştırıcı olabilir Aziz Balkan Sunumları

98 Binlerce üzüntü ve sevinç aynı müzik eserinde toplanabilir.
O halde yüzlerce dinleyici, aynı müzik parçasında dert ve isteklerini birleştirebilirler. Binlerce üzüntü ve sevinç aynı müzik eserinde toplanabilir. Dinleyiciler için bir boşalma ve haz vasıtası olabilir. Aziz Balkan Sunumları

99 Müzikteki karmaşıklık, sonsuz nüans ve değişiklikler, bin ayrı dinleyiciye bin ayrı şey söylemesine imkan hazırlar. Hayatta hiçbir durumun tam olarak dile getirilemeyeceğini müzik dile getirir Aziz Balkan Sunumları

100 Hem hürriyeti, hem disiplini ile müzik,
medeni bir cemiyetin ne olacağını gösteren bir örnektir. Aziz Balkan Sunumları

101 EFLATUN:Her şey iyi, kötü olabilir.
Musikide iyi olan; karakteri sağlamlaştıran, insanı cömertliğe ve cesarete, iyi ve faydalı ahlaka sevk eden musiki iyidir. Aziz Balkan Sunumları

102 Akla dayanan bir medeniyet en yüce en güzel müziğe benzer.(S:64)
Eflatun, müziği ince bir felsefe olarak tasarlamış, şu tavsiyede bulunmuştur. “İnce bir müzik hassasiyeti en medenileştirici bir eğitim aracı olabilir. Müziğin ince hislerle temizlenmiş bir hayal ve müzikle eğitilmiş bir zihin, günlük münasebetlerde kaba olamaz. Ahlak ile müzik zevki biri birinden ayrı şeyler değildir.” Akla dayanan bir medeniyet en yüce en güzel müziğe benzer.(S:64) Aziz Balkan Sunumları

103 Ölümlü insan, ölmezliğin bir anlık parıltısını yakalamış ve sanat yolu ile ifade etmiştir.
Aziz Balkan Sunumları

104 Ceviren:Turhan Oğuzkan Milli eğitim basımevi 1966
Kitabın Adı :Sanat ve insan Yazarı : Irwin Edman Ceviren:Turhan Oğuzkan Milli eğitim basımevi 1966 Amerikan-İngiliz Bilim Eserleri Serisi Aziz Balkan Sunumları

105 Kalitenizin ölçüsü, boş zamanlarınızda ne yaptığınızdır.
Medeniyetlerin kalitesi de insanlara sağladığı boş zaman ve bunun kalitesi ile ölçülür. (Irwin Edman) Aziz Balkan Sunumları

106 iyi bir müzik dinleyen çocuğun
Aristoya göre iyi bir müzik dinleyen çocuğun doğru bir kişilik geliştireceğini, niteliksiz müzikle büyüyen çocuk ise dengesiz bir kişiliğe sahip olacağını savunur. Ona göre jimnastik bedenin eğitimi ise, müzik de ruhun eğitimidir.” Aziz Balkan Sunumları

107 Sanat dalları arasında müzik eğitimi erken yaşta başlayan ve
* Aristoya göre; Sanat dalları arasında müzik eğitimi erken yaşta başlayan ve akademik yılları en uzun süren eğitim olmalıdır. Aziz Balkan Sunumları

108 İki temel sıkıntı vardır. Biri geçim sıkıntısı diğeri can sıkıntısı
İki temel sıkıntı vardır. Biri geçim sıkıntısı diğeri can sıkıntısı. Geçim sıkıntısı olanlar kendilerini şanslı saymalılar çünkü geçim sıkıntılarıyla baş etmeye çalışırken can sıkıntılarını yaşamazlar. Geçim sıkıntısı olduğu yerde sanat olmaz. Can sıkıntısı toplumsal değil ferdidir. İnsanın kendisiyle başının belada olması halidir. Sanatçının Kişisel çatışmalarını bilmeden eserleri hakkında bilgi sahibi olamayız. İki çözümü vardır. Akılla-Muhayyile ile. Muhayyilenin konusu estetik ve sanattır. Aziz Balkan Sunumları

109 Birincisi Abbasi döneminde; Farabi’nin hocası Hristiyan’dır.
Kozmopolit erkler yüksek sanatın nefes aldığı yerlerdir. İslam dünyasında bu iki defa tekrar etmiştir. Birincisi Abbasi döneminde; Farabi’nin hocası Hristiyan’dır. İbn-i Sinan’ın 6 talebesi var bir tanesi Müslüman diğerleri Hristiyan, Zerduştur. Diğeri de Osmanlının balkan halklarıyla kurduğu ilişkidir. Bu Kozmopolitlikten Yüksek bilim- sanat ortaya çıkmıştır. Aziz Balkan Sunumları

110 Yüksek sanat yüksek siyaset olmadan yapılamaz
Yüksek sanat yüksek siyaset olmadan yapılamaz. Devlet yüksek sanatı himaye etmek zorundadır. Cumhuriyetle birlikte sanat sadece batı sanatı ile sınırlı tutuldu. Dücane Cündioğlu Haber Türk TV Açık Oturum Aziz Balkan Sunumları

111 Aziz Balkan Sunumları

112 TEŞEKKÜR EDERİM Aziz Balkan Sunumları


"SANAT & İNSAN Estetiğe Giriş Irwin Edman 1896–1954)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları