Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TÜRK MODERNLEŞME TARİHİ
Ders : 2 KTÜ – UZEM
2
TANZİMAT DÖNEMİ Tanzimat; Türk siyasi, idari, iktisadi ve sosyal hayatında topyekun bir değişmeyi ve yeniden yapılanmayı ifade eder. Kelime olarak Tanzimat, “düzenleme”, “nizamlama”, “yapılanma” ya da “reorganizasyon” anlamına gelmektedir. Türkiye’de meşruti bir idarenin kurulmasına, zemin hazırlayan bir kültür ve modernleşme hareketidir.
3
TANZİMAT DÖNEMİ Tanzimat Dönemi, 3 Kasım 1839 tarihinde, Padişahın Hatt-ı Hümayunu’nun Topkapı Sarayı’nın Gülhane Bahçesi’nde okunmasıyla başlar. Tanzimat Döneminin ne zaman son bulduğu konusunda ise farklı görüşler vardır. Farklı yaklaşımlara rağmen, yaygın kanaat, “Tanzimat Dönemi”nden kastın yılları arasını kapsayan tarih dilimi olduğudur.
4
TANZİMAT FERMANI Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu) döneme adını veren Tanzimat bürokratları tarafından hazırlanmış önemli bir anayasal belgedir. Fermanda devletin içinde bulunduğu problemler ile bunların nedenleri sıralanmış ve nelerin yapılması gerektiği belirtilmiştir. Temel prensipler olarak din ve mezhep ayrımı yapılmaması, can ve mal emniyetinin sağlanması, bütün vatandaşların güvenliğinin temini ve kanun önünde herkesin eşit sayılması hususları belirtilebilir.
5
TANZİMAT FERMANI Tanzimat Fermanı, hükümdarların kendi yetkileriyle halkın hakları arasındaki ilişkilerde değişiklikler yapılacağını vaat eden bir senet hükmündedir. Özü itibariyle temel insan haklarını, can, mal ve namus güvencesi getirmeye çalışan, askerlik ve vergiye ilişkin sorunlara standart bir çözüm öneren ve iltizam usulünü kaldırmayı hedefleyen bir belge görünümündedir. Bu manada yenilikler getirilen hususlar şöyle özetlenebilir; Bütün tebaanın can, mal ve namus güvenliklerini teminat altına almak, Vergi tayin ve toplama esaslarında şikayetleri dindirecek düzenlemeler yapmak, Askere alma ve askerlik süresine ilişkin düzenlemeler yapmak, ceza yargılamalarında aleniliği sağlamak ve kanunda suç olarak tanımlanmayan hiçbir eylemin suç sayılamayacağına dair yasal düzenlemeler yapmak.
6
TANZİMAT FERMANI Tanzimat Fermanı ile başlayan sürecin en önemli özelliklerinden birisi, yasal düzenlemeler alanında laikleşme sürecinin gündeme gelmesi olarak kabul edilebilir tarihli Ceza Kanunnamesi’nde tüm Osmanlı vatandaşları kanun önünde eşit kabul edilmiş, kamu hukuku alanında ilk defa şer’i ve örfi hukukun dışına çıkılmıştır. Özellikle Fransız Ceza Kanunu’ndan da yararlanarak daha sonraki yıllarda yeniden düzenlenmeye tabi tutulan Kanunname ile sınıf, mezhep ve din ayırımı gözetilmeden tüm Osmanlılara uygulanması amaçlanmıştır.
7
ISLAHAT FERMANI Tanzimat döneminin önemli gelişmelerinden biri de yine bürokratlar eliyle hazırlanan 1856 tarihli Islahat (Müsavat, Eşitlik) Fermanı’dır. Islahat Fermanı ile ilk defa toplumsal, siyasal ve hukuksal alanda bütün Osmanlı vatandaşları eşit kabul edilmiştir. Islahat Fermanı, Tanzimat dönemine damgasını vuran Osmanlıcılık siyasetinin doruğa ulaştığı bir metin olarak öne çıkmaktadır. Tanzimat Fermanı’ndan daha kapsamlı olan Islahat Fermanı ile bütün Osmanlı vatandaşları toplumsal, siyasal, ekonomik, hukuki, idari ve askeri açılardan tam anlamıyla eşit kabul edilmiştir. Dini alandaki eşitsizlikler ortadan kaldırılmaya çalışılarak herkesin dini inanç ve ibadet hürriyeti güvemce altına alınmıştır.
8
TANZİMAT DÖNEMİ Gerek Tanzimat Fermanı ve gerekse Islahat Fermanı dönemin koşulları itibariyle temel hak ve hürriyetler açısından oldukça önemli düzenlemeler getiren metinlerdir. Her iki ferman da Tanzimat dönemi bürokrasisinin ve siyasetçilerinin takip ettikleri Osmanlıcılık, yani her açıdan eşit haklara sahip vatandaşlar anlamında bir Osmanlı milleti yaratma politikalarının ürünüdür. Tanzimat dönemi modernleşme çabalarına yönelik en önemli eleştirilerden biri de söz konusu çabalara yön veren temel etkenin Avrupa devletlerinin baskıları olduğuna yöneliktir. Kuşkusuz gerçekleştirilen reform çabaları açısından belli randa etkilenme, hatta doğrudan doğruya taklit olarak nitelendirilebilecek şekilde transfer etme söz konusu olmakla beraber, topyekun bir dönemin siyasal ve bürokratik aklının yok sayılması anlamına gelecek şekilde baskı ve zorlamayla yapılan düzenlemeler olarak nitelendirmek doğru bir yaklaşım değildir.
9
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Fransız İhtilali’nin yaydığı milliyetçilik akımı özellikle Balkanlarda yaşayan gayrimüslim toplulukları etkilemiş, Osmanlı Devleti de pek çok iç sorunla ve milliyetçi karakterli isyanlarla karşılaşmıştı. Osmanlı toplumsal yapısı ‘millet sistemi’ üzerine inşa edilmişti. Ancak yayılan milliyetçilik fikirlerinin ortaya çıkardığı yeni şartlar altında millet sisteminin ve ‘hakim millet’ anlayışının sürdürülmesi imkansız hale gelmişti. Yabancı ülkelerin gayrimüslim tebaayı bağımsızlığa teşvik ve tahrik politikalarının da etkisiyle Osmanlı Devleti, sosyal yapıdaki etnik ve dini yapıyı modern dünyanın talepleri ve gayrimüslimlerin istekleri ışığında çözüme kavuşturmak için Osmanlıcılık düşüncesi geliştirilmiş ve bir devlet politikası olarak takip edilmiştir.
10
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Osmanlı toplumsal yapısının üzerine inşa edildiği ‘millet sistemi’ Osmanlı tebaasının sosyal ve siyasi konumunun mensup oldukları dine göre sınıflandırılmasını ve her bir dinin ayrı bir millet olarak görülmesini, sosyal ve siyasal yapının da tamamen bu millet sistemine göre belirlenmesini içermektedir. Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyıla kadar İslam dünyasının liderliğini ve birliğini temsil eden bir anlayış hakimken, Tanzimat dönemi ile birlikte bu anlayış büyük ölçüde değişmeye başlamıştır. Osmanlıcılık veya ‘Osmanlı Milleti’ fikri iç ve dış şartların zorlaması neticesinde devleti politik açıdan yaşatacak bir proje olarak görülmüştür. Osmanlıcılık, bir anlamda milliyetçilik düşüncesine paralel olarak, Batılıların milliyetçilik propagandalarını engellemeye yönelik bir çaba olarak görülmüştür.
11
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Osmanlıcılık, Osmanlı Devleti çatısı altında yaşayan milletlerin din ve ırk farkına göre ayrılmaksızın idari, dini, hukuki ve siyasi haklardan eşit faydalanması düşüncesi olarak nitelendirilebilir. Başka bir ifadeyle Osmanlıcılık, Osmanlı yönetimi altındaki farklı etnik kimliklerin aynı çatı altında birlikte tutulması projesiydi. Kısacası, her türlü etnik kimlik üzerinde bir üst kimlik olarak ‘Osmanlı Milleti’ oluşturmak için geliştirilen siyasal düşünce hareketine ‘Osmanlıcılık’ denir. Dolayısıyla da Osmanlı kimliği etrafında bir ortaklık oluşturmak, bu ortaklığın toplumun tüm katmanları tarafından kabul edilmesini gerektirmektedir.
12
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Balkanlarda yükselen milliyetçilik düşüncesinin etkisiyle ortaya çıkan isyanların güç kullanma yoluyla engellenemeyeceği II. Mahmut döneminde 1829 Yunanistan’ın bağımsızlığı sonrası anlaşılmıştır. Bu nedenle de gayrimüslimleri kucaklayacak ve tatmin edecek politikalar üretilmesi zarureti ortaya çıkmış ve bu anlamda Osmanlıcılık düşüncesinin ilk uygulamaları başlamıştır. Tanzimat döneminde yapılan yeniliklerde özellikle gayrimüslimlere yönelik politikalarda Osmanlıcılık düşüncesinin izleri açık bir şekilde görülmektedir. Buna yönelik örnekleri II. Mahmut dönemi eşitlik politikalarında ve Tanzimat’ın mimarı ve fermanın hazırlayıcısı olan Mustafa Reşit Paşa’nın ‘Osmanlı Milleti’ oluşturma gayretlerinde görülmektedir.
13
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Tanzimat Fermanı’nın ilk kez Müslüman ve gayrimüslim tüm uyrukların aynı haklara ve yükümlülüklere sahip olacaklarını ilan etmesi Osmanlı Devleti için oldukça ileri bir adımdı. Ferman’ın gerektirdiği hukuki adımlar da kısa sürede atılmaya başlanmıştı tarihli Ceza Kanunnamesi’nin giriş kısmında ‘kanun önünde bütün yurttaşların eşitliği’ ilkesi ortaya konuyordu. Toplumsal alanda sosyal kaynaşmanın sağlanabilmesi için Osmanlıcılık ruhunu benimsemiş memurlar yetiştirmek amacıyla eğitim alanında bir dizi reformlar gerçekleştirildi. Etnik ve dini anlamda ayırım yapmadan tarafsız eğitim verecek yeni kurumlar kurulmasına yönelik çalışmalar başlatıldı. Örneğin II. Mahmut döneminde eğitim amacıyla yurt dışına gönderilen öğrenciler etnik ve dini farklılıklar gözetilmeden liyakat esasına göre belirlenmeye çalışıldı.
14
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Mustafa reşit Paşa’nın önünü açtığı Tanzimat döneminin temel esasları, takipçileri olan Ali ve Fuad Paşalar tarafından da sürdürülmüştü. Ali ve Fuad Paşalar 1856 Islahat Fermanı’nı devletin bekasını temin edecek çeşitli din ce ırkların Osmanlıcılık içinde eriyeceğini düşünerek ilan etmişlerdi. Islahat Fermanı ile başlayan dönem Osmanlıcılık politikalarının açıkça resmiyet kazandığı dönem olarak da nitelendirilebilir. Islahat Fermanı ile gayrimüslimlerin sosyal ve siyasal statülerinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için yeni bir dönem başlatıldı. Bu anlamda gayrimüslimlerin hak ve sorumluluk bakımından Müslümanlarla eşit statüye kavuşturulması amaçlanmaktaydı. Bu durum aynı zamanda laiklik anlamında da önemli bir adım olarak görülmelidir.
15
TANZİMAT DÖNEMİNDE BİR DEVLET POLİTİKASI OLARAK ‘OSMANLICILIK’
Tanzimat döneminde Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan herkesin ortak bir vatandaşlık tanımı içine alınması hedeflenmişti. Böylece bir yandan gayrimüslimlerin devlete bağlılıkları temin edilirken diğer taraftan da millet sistemine son verilmesi düşünülüyordu. Bu alanda yapılan çalışmalar neticesinde modern vatandaşlık kavramının altyapısı hazırlanmıştı. Osmanlıcılık politikalarından yararlanan gayrimüslimler zamanla devlet politikasını yönlendirecek kadar siyasal güce kavuşmuşlardı. Böyle olmakla beraber Osmanlıcılık politikalarının azınlıklar içinde milliyetçilik düşüncelerin gerilemesine ve bağımsızlık mücadelelerinin sona ermesine vesile olduğu söylenemez. Azınlıklar Osmanlı kimliğini benimsemedikleri gibi kendi milli kimliklerine karşı da bir tehdit olarak algılamışlardır. Diğer yandan gayrimüslim tebaa adına yapılan düzenlemeler Müslümanlar içinde rahatsızlığa neden olmuştu. Tanzimat dönemine damgasını vuran Osmanlıcılık politikaları gayrimüslim unsurların tamamının devletten kopmasıyla neticelenen Balkan savaşları ile sona ermiştir. Bu süreç Balkan savaşları sonrası İttihat ve Terakki Partisi’nin daha milliyetçi bir politika anlayışını benimsemesiyle neticelenmiştir.
16
TANZİMAT DÖNEMİ BÜROKRASİSİ
Osmanlı reform çabaları askeri alandaki mağlubiyetleri takiben savunmaya dayalı ve daha çok askeri alandaki yenileşme hareketleri olarak ortaya çıkmıştır. Batı karşısındaki gerilemeyi takiben devletin varlığını korumak için askeri kurumların Batı örneğine göre düzenlenmesine girişilmiştir. XIX. yüzyıl reformcularını önceki dönemlerden ayıran en önemli noktalardan biri, devletin her alanda kapsamlı bir reforma ihtiyacı olduğuna yönelik temel kabulleridir. Tanzimat döneminde siyasi ve sosyal hayatın çeşitli boyutlarına yönelik yenileşme hareketleri yapılamaya başlanmıştır. Özellikle II. Mahmut dönemiyle başlayan süreçte merkezi yönetimi güçlendirme çabaları sonucunda gücün reformları gerçekleştirme konusunda öncülük eden bürokrat sınıfına doğru kaydığı görülmektedir. Ancak Tanzimat dönemindeki Batılılaşma veya modernleşme hareketleri temel olarak tepeden inme bir karakter göstermiş, halk katmanlarına nüfuz edemeyerek toplumsal alanda başarıya ulaşamamıştır.
17
TANZİMAT DÖNEMİ BÜROKRASİSİ
Osmanlı’nın Batı karşısındaki gerilemesinin devam etmesi karşısında Batı’yı tanıyan Tanzimat bürokrasisi yalnızca askeri alanda değil düşünce alanında da gerekli olan ıslahatların yapılmasının gerekliliğini görmüşlerdir. Bunun neticesi olarak da Batı sosyal hayatı ve adetleri benimsenmeye başlanmıştır. Ancak bu süreç halktan kopuk, halkın sorunlarını anlamayan, fakat devlet ile topluma ısrarlı bir şekilde uygulanmaya çalışılan total modernleşme çabaları olarak görülmektedir. Bu anlamda toplum ile bürokrasinin istek ve talepleri büyük oranda örtüşmemiştir.
18
TANZİMAT DÖNEMİ BÜROKRASİSİ
Osmanlı’daki geleneksel ‘kul’ bürokrasisinin yerini alan Tanzimat bürokrasisinin en önemli niteliklerinden biri de, merkezileşmenin de etkisiyle, bireysellikten ve keyfilikten uzaklaşarak yetki ve sorumlulukları hukuki bir temele oturulmuş bir devlet memuriyeti zihniyetinin yerleştirilmeye çalışılmasıdır. Devlet idaresinde etkili olamaya başlayan bürokrasi, siyasal iktidarın kullanılmasında padişah otoritesine karşı önemli bir güç devşirmiştir. Bu dönem bürokratlarının önemli bir özelliği de Batı’yı iyi tanıyor olmalarıdır. Be yeni yönetici elit, artık daha cesaretli ve bağımsız politikalar takip edebilmekteydi. Fakat kendilerini devletin bekasını sağlayabilecek yegane insanlar olarak gören bu yeni yönetici tipi, topluma söz hakkı vermeden, onun adına ve ona rağmen sosyal ve kültürel reformları gerçekleştirmeyi bürokrasini asli görevi haline getirmiştir.
19
TANZİMAT DÖNEMİ BÜROKRASİSİ
Kendilerini toplumdan tecrit eden bu sınıf topluma yabancılaşmıştır. Buna bağlı olarak sadece siyasal açıdan değil, kültürel açıdan da toplumda ikili bir kültür yapısı belirmişti. Merkezde Batı etkilerinin yoğun olduğu ‘seçkin kültürü’ ve çevrede İslam ile yoğrulmuş ‘halk kültürü’. Batılı değerler ve hayat tarzı bürokratik seçkin kültürünün dinamizmini oluşturmuştu. Özet olarak belirtmek gerekirse, toplumsal dönüşümü merkezi otoriteyi kullanarak ‘devletçi-seçkinci’ bir anlayışla tepeden yönlendirme geleneği, Tanzimat dönemi ile başlayıp Cumhuriyet döneminde de devam eden modernleşme sürecinin en belirgin özelliğidir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.