Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
PATOLOJİK PSİKOLOJİ DERSİ
Dr.Ayhan Çakıcı Eş Psk. Danışman
2
POSTTRAVMATİK STRES BOZUKLUĞU
Olağandışı durumların, travmaların hasta tarafından sürekli yaşandığı ve bu süre içinde korku, çaresizlik, dehşet duygularının hakim olduğu bozukluktur. Yaşanan travmalar, deprem, yangın, sel gibi doğal afetler, kazalar, tecavüz, saldırı, işkence olabilir. Belirtiler ve Bulgular Kişi, bir travma yaşamış, şahit olmuş ya da bir travmaya karşı gelmiştir. Kişinin tepkisi, aşırı korku, çaresizlik ve dehşet içermiştir.
3
Bu olay aşağıdaki şekillerde sürekli tekrardan yaşanmaktadır:
-Olaya ait görünteleri, düşünceleri ya da algıları sürekli görmek. -Olayla ilgili sürekli kabus görmek. -Flasback'ler görerek, olayın tekrarlandığını hissetmek. -Olayı sembolize eden ipuçlarıyla karşılaştığında psikolojik stres yaşamak.
4
Travmayla ilgili uyarılardan kaçınma ve genel uyarılara cevapta azalma
Travmayla ilgili duygu, düşünce ya da konuşmalardan kaçınma Travmayla ilgili görüntüler, algıları hatırlatacak aktivitelerden, kişilerden, mekanlardan kaçınma Travmanın önemli bir tarafını hatırlayamama Belirli aktivitelere katılımda ilgide azalma Affektte kısıtlılık Gelecekle ilgili planlarında azalma
5
Travmatik bir olay tecrübe eden kişilerin bir çoğunda, şok, öfke, gerginlik, korku ve hatta suçluluk tepki olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu tepkiler olağandır ve bir çok kişiye göre zamanla kaybolmaktadır. Bozukluğa sahip olan kişilerde bu belirtiler bir aydan fazla sürmektedir ve kişi olaydan önceki işlevselliğine geri dönememektedir. Post travmatik stres bozukluğu belirtileri olaydan sonraki üç ay içinde gözlenmeye başlanır. Ancak bazı vakalarda olayın yıllar sonrasına kadar belirtiler ortaya çıkabilmektedir.
6
Belirtilerin yoğunluğu ve şiddeti değişiklik gösterebilmektedir
Belirtilerin yoğunluğu ve şiddeti değişiklik gösterebilmektedir. Kimi kişiler altı ay içerisinde normal hayatına dönebilirken; kimileri bu rahatsızlığı daha uzun süre yaşamaya devam etmektedirler. Post travmatik stres bozukluğunun belirtileri genellikle üç katagoride incelenmektedir: 1)Tekrar tekrar o anı yaşamak :Yaşadığı travmatik olayı, halüsinasyonlar, kabuslar ve flasbacklar ile tekrar tekrar yaşama durumudur. Bu anılar kişide yoğun bir üzüntü ve strese neden olmaktadır.
7
. 2)Kaçınma : Kişi kendisine travmatik yaşantıyı hatırlatan kişilerden, yerlerden, düşüncelerden ya da durumlardan uzak durur. Bu durum aile ve arkadaşlardan kopma ve izolasyon hallerini beraberinde getirerek, kişiyi travma öncesinde haz duyduğu aktivitelerden de uzaklaştırmaktadır. 3)Yüksek uyarılmışlık hali : İnsan ilişkilerinde problem yaşanması, uykuyu dalmada yada uyumada zorluk; gerginlik; öfke patlamaları; konsantrasyon güçlüğü ve kolayca korkma yada yerinde duramama.
8
Tedavisi Posttravmatik stres bozukluğu da kişinin işlevselliğini önemli ölçüde bozar Bununla beraber depresyon gibi durumlar da sıklıkla eşlik eder.Zaman geçirilmeden tedavi edilmelidir.Genelde tedavi ilaç tedavisi şeklindedir.Aynı zamanda psikoterapi desteği gerekir. Travma sonrası stres bozukluğu kişi için gerçekten zor bir durumdur.Eşlik eden belirtiler ile birlikte biran önce tedavi edilmesi gerekir. Aksi durumda kişide psikososyal problemlerin oluşması ve yerleşmesi durumu olabilir.Kişinin okul,aile ve mesleki başarısı ve işlevsellik durumu önemli ölçüde bozulabilir.
9
İlaç tedavisinin amacı;
-Kendine zarar verici belirtileri azaltmak. -Kaçınma belirtilerini düzeltmek. -Aşırı uyarılmayı azalatmak. -Depresyonu ve zevk almamayı gidermek. -Dissosiyatif ve psikotik belirtileri kontrol altına almak.
10
YEME BOZUKLUKLARI Yeme bozuklukları, yeme davranışında şiddetli bozukluklarla belirlidir. Bu bölüm Anoreksiya Nevroza ve Bulimia Nevrozayı İçerir. Vücut biçimi ve ağırlığını algılamada bozukluk her iki bozukluğunda başlıca özelliğidir. Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozukluğu sınıfıda özgül bir yeme bozukluğunun ölçütlerini karşılayamayan bozuklukları kodlamak için düzenlenmiştir. Yeme bozuklukları ergenlerde özellikle kızlarda yaygın kronik hastalıklardandır.
11
Bozukluk tanısı koyarken, bireye özgü yeme stilinden ayırt etmede güçlükler olur. İnsanların yeme stilleri genetik ve çevresel faktörlerden etkilenir. Yeme stilinin problem oluşunun karar verilmesi için klinik yargıya ihtiyaç vardır. Yeme bozuklukları özellikle kızlarda, gelişimsel güçlüklerin ifadesi için yaygın bir yoldur (özellikle geçiş evrelerinde). Genellikle yiyecekler ve kendi vücut imajı hakkında çarpık düşüncelere sahiptirler
12
Yeme bozukluklarına en sık yaş grubu arasında rastlanır, ancak daha ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir. Rahatsızlık duyanların yüzde 90’ını kadınlar oluşturmaktadır, ancak yeme bozukluğu erkeklerde de görülür. Hastalığa her çevrede rastlanmakla birlikte, estetik ve kilonun önemli olduğu spor, bale ve moda çevrelerinde daha fazla görülmektedir. Yeme bozukluğu, psikolojik bir rahatsızlıktır. İyileşmek için kişinin yardıma ihtiyacı vardır. Bu hastalık yaş ilerledikçe kendiliğinden ortadan kaybolan bir şey değildir.
13
Yeme bozukluğu, kişinin iç dünyasında yaşadığı duygusal dengesizliğin dışa vurumudur. Yeme bozukluğu olan kişide yemek yeme dürtüsünü, kişinin aç ya da tok olması değil, psikolojik ve biyolojik faktörlerin karmaşık etkileşimi kontrol eder. Yeme bozukluğunun bileşik özelliğinden dolayı, bu rahatsızlığın tek bir nedeni olduğunu söyleyemeyiz. Hastalığın gelişiminde hem biyolojik, hem psikolojik, hem de kültürel faktörlerin rol oynadığı sanılmaktadır.
14
Anoreksiya Nevroza Başlıca özelliği, bireyin olağan sayılan en az vücut ağırlığına sahip olmayı reddetmesi, kilo almaktan aşırı korkması ve vücut biçimini ya da boyutunu algılamada belirgin bozukluk sergilemesidir. Birey , yaş ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az vücut ağırlığı düzeyinin altında vücut ağırlığına sahiptir. Anoreksiya nevroza olan bireylerin kilo kaybından yakınması nadirdir.
15
Genellikle sorunlarına yönelik içgörüye sahip değildirler
Genellikle sorunlarına yönelik içgörüye sahip değildirler. Belirgin bir biçimde yadsıma gösterirler ve bununla ilgili öykü uydurabilirler. Bu durum hem fiziksel hem de zihinsel bir rahatsızlıktır. Hormon değişiklikleri, az kilo ve az vücut yağının sonucu olarak ortaya çıkar. Kadınlarda genellikle adet kanaması olmaz. Anoreksiya nervosanın kesin bir sebebi yoktur. Hastalığın bir nedeni genellikle, ince olmanın güzel olmak anlamına geldiğini düşünmektir.
16
Kişilerin düşünce süreçleri sürekli olarak yemek ile ilişkilidir
Kişilerin düşünce süreçleri sürekli olarak yemek ile ilişkilidir. Yememeye yönelik çabalar gizlidir bu nedenle toplum içinde yemek yeme konusunda çekingen ve isteksiz davranabilirler. Gün içerisinde yineleyen tartıya çıkma davranışları görülür. Her tartılmada alınan gramlar bile onlar için endişe vericidir ve kilo aldığını / şişmanladığını düşündürür. İlgi çekme ve beğenilme başlangıçta belirgindir. Bunun için zamanla besin alımını sınırlamaya başlarlar .
17
Kilo almayı engelleyici aktiviteler için gün içerisinde büyük zaman ve çaba harcarlar.
Anoreksiya nevroza çok ciddi bir hastalığa dönüşebilir. Açlıktan ya da intihar nedeniyle ölüme sebep olabilir. Toplumsal ilişkilerde bir azalma gözlenir. Zayıflama gerçekleşse hatta sağlık için tehlikeli bir boyuta gelse bile kişi hala kilolu olduğu düşüncesi içerisindedir. Kendine güvensizlik, sürekli kendini eleştirme, kendini beğenmeme ve mutsuzluk hakimdir. Bu mutsuzluk ile ilişkilerini ve günlük yaşamlarını devam ettirmede güçlük çekebilirler.
18
Anoreksiya ile birlikte görülebilen diğer psikiyatrik bozukluklar : obsesif- kompulsif bozukluk , depresyon, anksiyete, cinsel sorunlardır . Somatik yakınmalar belirgindir. Mükemmeliyetçi kişilik özelliklerine sahiptirler. Başkalarının desteği , düşünceleri onlar için önemlidir. Eğer kişi öncelikle hastalığını kabul ederse, kendisine güven duygusu fazla ise ve hastalık erken yaşta ortaya çıkıyorsa hastalığın seyri daha olumlu ilerler.
19
Hastalığa bağı olarak vücutta bir takım değişiklikler gözlemlenir: Vücut su-tuz dengesi bozulmaya başlar, kansızlık görülür, kolestrol ve üre düzeyleri artışı, karaciğer enzimlerinin yükselmesi, tiroid bezi hormonlarının düşmesi, kadınlarda ostrojen dediğimiz kadınlık hormonu ,erkeklerde testesteron denen erkeklik hormonu düzeylerinde düşme sonucu cinsel işlevlerde azalma, kalp atımında azalma ve düzensizlikler oluşabilmektedir.
20
Tedavi: Bilişsel Davranışçı terapi, aile terapisi ve grup terapisi uygulanmaktadır. Kişinin duygularını rahatlıkla ifade edebilmesi sağlanmalıdır, yeme ile ilgili düşünce tarzı değiştirilmeli ve kendine güven çalışmaları yapılmalıdır. Aşağıdakilerin varlığı halinde bu rahatsızlıktan bahsedilmektedir. 1-Bulunduğu yas grubu ve boy uzunluğu acısından normal kabul edilen en az kilo ya da bu ağırlığın üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun bulmayıp, kabul etmeme.
21
2-Yas ve boy göz önüne alındığında beklenenden daha düşük bir kilosu olmasına rağmen kilo almak veya şişmanlamaktan aşırı derecede korkma. 3-Kişinin kilosu ya da vücut şeklini algılayışında bozukluk vardır. Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin ,olağandan çok daha fazla ve anlamsız ölçüde bir yer kaplaması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama. 4-Bayanlarda birbirini izlemesi gereken en az 3 adet döneminin olmaması
22
Semptomları Nelerdir? -Sıkı diyet uygulanması sonucu oluşan kilo kaybı, ciddi bir problemdir -Binge eating (Kısa sürelerde çok fazla yemek yemek) ve purging (laksatifler, diüretikler kullanmanız, ya da kusmanız) -Güçsüzlük ve baş dönmesi -Kırılgan tırnaklar -Vücutta artan kıllanma -Sürekli üşüme -Depresif ve endişeli olma -Uyuma problemi
23
-Eğer kadınsanız, kilonuz belli bir seviyenin altına düştüğünde adet kanamasının olmaması -Perhiz yapmak ya da çok az yemek -Çok fazla egzersiz yapmak -Zayıfken bile kilo almaktan kaygılanmak -Sürekli yemek hakkında düşünmek
24
Bulimia Nevroza Yemek yeme ile ilgili psikolojik bir rahatsızlıktır. Normal yemek yedikten sonra yediklerini isteyerek çıkarmak ve bu olayın üç ay boyunca haftada en az iki defa olması, bu rahatsızlığa 'bulimia nevroza' teşhisi koymak için gereklidir. Tıkanmalar sırasında tüketilen yiyecek türü değişse bile, tipik olarak dondurma ya da pasta gibi yüksek kalorili, tatlı yiyecekleri tercih edilir. Tıkanırcasına yemek genellikle gizli olur ve hızlı bir şekilde yaşanır.
25
Bulimia nevrozalar kilo almaktan sakınmak için uygunsuz dengeleyici davranışlarda tekrar tekrar bulunurlar. Tıkanırcasına yemeyi dengelemek için birçok yöntem kullanırlar. En yaygın dengeleyici yöntem kendinin yol açtığı kusmadır. Kusmanın hemen görülen etkisi fiziksel rahatsızlıktan kurtulmayı ve kilo alma korkusunun azalmasını içerir. Kusmayı uyarmada, öğürme refleksini uyarmak için parmak ya da başka bir alet kullanırlar.
26
Bulimia Nevroza olan kişiler devamlı diyet ve egzersiz yapmalarına rağmen normal kilonun altında, normal kiloda, fazla kilolu, hatta obez bile olabilirler. Normal kilonun altında bile olsalar hiçbir zaman bir anoreksia nevroza görüntüsü olmaz. Bulimia Nevrozalı bir kişi kısa bir zaman dilimi içerisinde, yarım saat ile 2 saat arası, binlerce kalorilik besin tüketip bunu kusma veya laksatif ilaç kullanımı ile vücudundan atmaya çalışır.
27
Bulimia Nevrozaya bağlı bedensel ve psikolojik sorunlar gelişebilir: kronikleşmiş boğaz ağrısı, tükürük bezlerinde, boyunda ve yüzde şişkinlik, dişlerde çürüme, mide ve bağırsak hastalıkları, kusmadan kaynaklanan potassium dengesizliğine bağlı kalp krizi riski, kaslarda yorgunluk ve kramplar, ruh halinde dalgalanmalar, depresif ruh hali, cilt bozukluğu, yorgunluk, kemik erimesi. Bulimia Nevrozanın sebepleri arasında kültürel faktörler, aile, çevre, kişilik özellikleri( öz güven eksikliği, sınırda kişilik bozukluğu, vs.), depresyon, travma, önemli hayat değişimleri(evlenme, boşanma, kayıp, taşınma vs.) yer alır.
28
Yemek yeme ve yediklerini bir şekilde çıkartma kişinin kendisini duygusal olarak ifade etmesi olarak yorumlanabilir. Kişi istem dışı, psikolojik problemlerinin üzerini bu şekilde örtmeyi alışkanlık haline getirir. Bulimia Nevrozalı bir kişiyi dışardan anlamak oldukça güçtür. Dışarıdan neşeli, sosyal bir tablo çizmesi, yeme çıkartma ataklarını herkesten gizlemesi bu hastalığın çevresi tarafından çok geç fark edilmesine sebep olur. Bu durum da bulimianın tedavisini güçleştiren bir faktördür.
29
Bulimia nevrozanın belirtileri nelerdir? -Kilo değişimi
-Dudak ve ağız çevresindeki derinin kuru olması, -Yutkunma lenf nodülünün ve parotis bezinin büyümesi , -Kasılma ve sıkmalara bağlı olarak göz çevresindeki kan damarlarının çatlaması, -Parmakta oluşan nasır(kusmayı sağlamak için),
30
Bulimia tedavisinde davranışsal terapi oldukça verimlidir
Bulimia tedavisinde davranışsal terapi oldukça verimlidir. Konuda uzman bir psikolog ile önceden kazanılmış olan sağlıksız davranışın değiştirilmesi, kişinin yeme çıkartma ile kendini ifade etmek yerine sağlıklı bir şekilde ifade etmesinin öğretilmesi tedavi sürecinin temel amaçları arasındadır.
31
Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozukluğu
Herhangi bir özgül yeme bozukluğu için ölçütleri karşılanmayan yeme bozukluğudur.
32
ÇOCUK VE ERGENLERDE RUHSAL BOZUKLUKLAR
Genellikle ilk kez bebeklik, çocukluk ya da ergenlik döneminde tanısı konan bozukluklar için DSM IV de ayrı bir bölüm oluşturulmuştur. Ayrı bir bölüm olsa da çocuklarda ya da erişkinlerde görülen bozukluklar arasında açık bir fark olduğu anlamına gelmemektedir.
33
Klinisyenler bir bebeği, çocuğu ya da ergeni değerlendirirken bu bölümde yer alan bozukluklarla birlikte diğer erişkinlerle ilgili bölümlerdeki bozuklukları da göz önünde almalıdır. Erişkinler eğer ilgili tanı ölçütlerini karşılıyorlarsa, çocuklar için ayrılmış bu bölümdeki bozukluklara ilişkin tanı alabilirler. Örneğin Kekeleme bozukluğu çocukluklarla ilgili bölümde geçmektedir, fakat yetişkinler içinde böyle bir tanı konabilir.
34
ÖĞRENME BOZUKLUKLARI Öğrenme bozukluğu çok farklı sorunları kapsayan genel bir terimdir. Herhangi bir nörolojik ve bedensel hastalık ya da zeka geriliği ve otizm gibi gelişimsel bir rahatsızlık bulunmaksızın dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren kapsamlı bir bozukluk türüdür.
35
Bozuklukların bireyin yapısıyla ilgili olduğu ve merkezi sinir sistemindeki işleyiş bozukluğuna bağlı olduğu varsayılmaktadır. Öğrenme bozukluğunun nedenleri henüz tam olarak bilinmemekle beraber araştırmalar iki konu üzerinde durmaktadır. Bunlardan biri genetik yatkınlığın varlığı (ailelerde öğrenme bozukluğu olan başka kişilerin de olması), bir diğeri de beyindeki bazı merkezlerin işlevsel ya da yapısal bozukluklarıdır.
36
Öğrenme bozuklukları 3 ana grupta incelenir.
Okuma bozukluğu (disleksi) Yazma bozukluğu (disgrafi) Aritmetik beceri bozukluğu (diskalkuli) Öğrenme bozukluğu ilkokulun ilk yıllarında ders başarısında düşüklükle kendini gösterir. Okuma, yazma ve matematikte zorluklar yaşayabilirler; ancak zekâ düzeylerinde bir sorun yoktur.
37
Kaynak Psikolojik Danışma Kuramları / Ersin Altıntaş ve Mücahit Gültekin Aktüel Yayınları.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.