Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

UZ.DR.AHMET HAKAN DİNÇ ADLİ TIP KURUMU ANKARA GRUP BAŞKANI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "UZ.DR.AHMET HAKAN DİNÇ ADLİ TIP KURUMU ANKARA GRUP BAŞKANI"— Sunum transkripti:

1 UZ.DR.AHMET HAKAN DİNÇ ADLİ TIP KURUMU ANKARA GRUP BAŞKANI
KADAVRA TEMİNİ UZ.DR.AHMET HAKAN DİNÇ ADLİ TIP KURUMU ANKARA GRUP BAŞKANI

2

3 ADLİ TIP KURUMU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
KANUN NO : 4810 KABUL TARİHİ : 19/02/2003 RESMİ GAZETE TARİHİ : 25/02/2003 RESMİ GAZETE SAYISI : 25031 Madde 16 – Adli Tıp Kurumu Kanununun 17.maddesi kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Morg İhtisas Dairesinin Görevleri: MADDE 17. – Morg İhtisas Dairesi, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen cesetler ve ceset kısımları ile canlılara ait doku ve biyolojik materyal üzerinde her türlü incelemeleri yapar ve sonucunu bir rapor ile tespit eder. Morg dairesine getirilen ve otopsinin sonuçlanması ile hüviyetinin tespitinden sonra morg dairesiyle ilgisi kalmayan ve yakınlarınca alınmayan veya araştırmalar sonucu kimsesiz olduğu anlaşılan ceset veya kısımları, adlî tahkikatla ilgisi kalmamış olması ve aksine vasiyet bulunmaması şartıyla, en az altı ay süreyle muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yükseköğretim kurumlarına verilebilir. Ceset veya kısımlarının, bilimsel araştırma amacıyla yükseköğretim kurumlarına verilmesiyle ilgili işlemler yönetmelikle düzenlenir.

4 ADLİ TIP KURUMU KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİ Adli Tıp Kurumu Uygulama Yönetmeliği   Adalet Bakanlığından RESMİ GAZETE TARİHİ : 31/07/2004 RESMİ GAZETE SAYISI : 25539 Morg İhtisas Dairesi  Madde 10 – Morg ihtisas dairesinin görevleri ve çalışma usulleri şunlardır: c) Otopsinin sonuçlanması veya hüviyetin tespitinden sonra morg ihtisas dairesiyle ilgisi kalmayan ceset veya beraberindeki materyal, tahkikatı idare eden hakim veya Cumhuriyet savcısı veya hüviyet tespiti için gönderilen makam tarafından gömülmesinde sakınca olmadığını bildiren yazılı belge üzerine ailesine veya yakınlarına veya kimsesiz ise onbeş gün içinde * belediyeye teslim edilir. Morg İhtisas Dairesi, kimlik belirlenmesi için gerekli görülen örnekleri alır ve beş yıl süreyle saklar. Morg ihtisas dairesine getirilen ve otopsinin sonuçlanması ile hüviyetinin tespitinden sonra morg ihtisas dairesi ile ilgisi kalmayan ve yakınlarınca alınmayan veya araştırmalar sonucu kimsesiz olduğu anlaşılan ceset veya kısımları adlî tahkikatla ilgisi kalmamış olması ve aksine vasiyeti bulunmaması şartıyla, en az altı ay süreyle muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere yüksek öğretim kurumlarına verilebilir. Ceset üzerinde tekrar bir inceleme yapılması ihtimali düşünülerek cesedin gömüldüğü yer veya mezara, morg defterindeki numarayı taşıyan bir işaretin konulacağı, cesedi alanlar tarafından yazılı olarak taahhüt edilir ve cesedi teslim alanların da adresleri ile imzaları alınır. Kanun ve yönetmelikler çerçevesinde organ ya da organ parçaları adlî mercilerden gerekli izinler alındıktan sonra, Adlî Tıp Kurumu Eğitim ve Bilimsel Araştırma Komisyonu ve Adlî Tıp Kurumu Etik Kurulunun da onayı ile transplantasyon için alınabilir.

5 Bilindiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın;
T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Sayı : B.03.0.CİG /01/2006 Konu : Faili meçhul olay ve cinayetler GENELGE No:22 Bir kısım faili meçhul olay ve cinayetlerin aydınlatılamadığı, suç faillerinin yakalanamadığı, öldürü-lenlerin kimliklerinin sağlıklı bir şekilde tespit edilmeden defnedildiği, bu olaylara ilişkin soruştur-maların yürütülmesinde kimi zaman gerekli özenin gösterilmediği, bu surette suç fail ya da failleri-nin tespit edilemeden suçun zaman aşımına uğramasına sebebiyet verildiği gibi, Avrupa İnsan Hak-ları Mahkemesine açılan bazı davalarda da soruşturmaların etkili ve yeterli yapılamamasından dolayı ülkemizin tazminat ödemesine mahkûm edilebildiği Bakanlığımıza intikal eden bilgilerden anlaşıl-mıştır. Bilindiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın; "Cumhuriyetin nitelikleri" kenar başlıklı 2'nci maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, baş-langıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir." "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17'nci maddesinde; "Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.   Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı hâller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.   Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya mua-meleye tâbi tutulamaz.   Meşrû müdafaa hâli, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hü-kümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silâh kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır."   Hükümleri yer almaktadır.

6 Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "İnsan haklarına saygı yükümlülüğü" kenar başlıklı 1'inci maddesinde; "Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese bu Sözleşme'nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar." hükmüne yer verildikten sonra, 2'nci maddesinde de yaşama hakkı düzenlenmiş bulunmaktadır.  Ayrıca; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuri-yet savcısının görevi" kenar başlıklı 160'ncı maddesinde; "(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.   (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.“ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kaya/Türkiye (158/1996/777/978) kararının 86'ncı paragrafında şu ifadelere yer vermektedir:   "Mahkeme, kamu görevlilerinin keyfi bir biçimde adam öldürmelerinin Sözleşme'nin 2. maddesinde yasaklanmasının, uygulamada kamu makamlarının kullandıkları şiddetin hukuksallığını denetleyecek bir makamın bulunmaması durumunda bir anlamı olmayacağını tespit eder. 2. maddedeki yaşama hakkı, 1. maddede devletin genel ödevini düzenleyen, 'kendi yetki alanı içindeki herkese bu Sözleşmenin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanımak (bunları güvence altında bulundurmak)' hükmüyle birlikte okunduğunda, bireyler kamu görevlilerinin eylemleri sonucu öldürüldükleri zaman etkili bir araştırmanın yapılmasını gerektirir.“

7     Ayrıca; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşama hakk-ını düzenleyen 2'nci maddesinin ihlâl edildiği iddialarıyla ilgili olarak Türkiye aleyhine yapılan baş-vurulara ilişkin bazı kararlarında, sadece soruşturmaların etkili ve yeterli yapılamaması sebebiyle ülkemizi tazminat ödemeye mahkûm ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla;     1-   Faili meçhul olayların aydınlatılması ve faillerinin bulunup yakalanması çalışmalarının kol-luk kuvvetleriyle gereken koordinasyon sağlanarak aralıksız sürdürülmesi,     2-   Olay yerinde delil olabilecek tüm belge ve bulguların tespit edilmesi ile koruma altına alın-ması,     3-   Diğer soruşturmalarda ele geçirilen ve tetkike gönderilen silâh, mermi, mermi çekirdeği veya mukayese kovanlarının, faili meçhul olaylarla irtibatlı olup olmadıklarının tespiti amacıyla kriminal laboratuarlarla yapılacak yazışmalarda;     a) Anılan eşyaların; mühürlü, ambalajlı ve usulüne uygun olarak bağlanıp, inceleme konusunun nelerden ibaret olduğunun talep yazısında açıkça belirtilmesi,     b) Elde edilen silâh ve mermilerle ilgili olarak; ele geçirildikleri yer, olay ve olay tarihi gibi bil-giler de ayrıntısıyla yazılarak, varsa öncelikle şüpheli olay ya da olayların belirtilmesi, yoksa faili meçhul olaylarla bağlantısının araştırılmasının istenmesi,        c) Olay yerinden elde edilen silâh ve kovanların güvenlik kuvvetlerine veya teröristlere ait oldu-ğunun belli olması hâlinde, incelemeye gönderilirken bu hususun da ayrıca müzekkereye dercedil-mesi,     4- Faili meçhul öldürme olaylarında; öncelikle ölen kişilerin kimliklerini belirleyecek bulguların tespit edilmesi (ölü teşhis tutanağı tutulması, parmak izi alınması vs.),

8 5- Yapılan otopsilerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 86 ilâ 89'uncu maddeleri-ne uygun olarak yapılması yanında;     a) Fotoğraf çekimine başlamadan önce fotoğrafları çekecek kişinin hüviyetinin otopsi tuta-nağına geçirilmesi, çekimlerin negatifleri üzerinde düzeltmeler yapılamayacak makineler vasıtasıyla yapılmasının sağlanması,     b) Olay yerindeki ve çevreye dağılmış delillerin toplanması,     c) Otopsiye başlamadan önce cesedin pozisyonu değiştirilmeden ve üzerinde herhangi bir işlem yapılmaksızın çeşitli yönlerden değişik görüntülerinin alınması,     d) Ceset üzerinde varsa darp, cebir, mücadele, boğuşma, yara, barut ve mermi izlerinin tes-pit edilmesi ve cesetten çıkarılan mermilerin usulüne uygun olarak muhafaza edilmesi,     e) Cesedin elbiselerinin ve kişisel eşyalarının kaybolmasının önlenmesi,     f) Olayı aydınlatabilecek ve delil niteliğinde olabilecek her şeyin emanete alınması,     g) Muayene sırasında hekimin istediği yerlerin fotoğraflarının çekilmesi,     h) b, d, e ve f bentlerinde açıklanan konularda ayrıca tüm iz ve delilleri belirtecek şekilde, muhtelif açılardan en az iki poz olarak renkli fotoğraflarının veya görüntülerinin çektirilmesi; c, d ve g bentlerinde belirtilen hususların otopsi tutanağına ayrıntılı bir şekilde yazılması,     ı) a, b, e ve f bentlerinde belirtilen hususların olay yeri tespit tutanağında ayrıntılı bir şekil-de yazılması,     j) Çekilen fotoğrafların negatiflerinin veya görüntü kayıtlarının dosyada muhafaza altına alınması ve üzerlerine soruşturma numarasının, ölünün ad ve soyadının yazılması,

9 k) Negatiflerin Cumhuriyet başsavcılığı tarafından tabettirilmesi ve fotoğraflarına veya gö-rüntü kayıtlarına soruşturma numarasının, ölünün ad ve soyadının ve çekim tarihinin yazılma-sından sonra ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından tasdik edilmesi,     6- Hüviyeti tespit edilemeyen (sahibi bulunmayan) cesetlerin, otopsi yapıldıktan sonra he-men defnedilmeyerek Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 10'uncu maddesi-nin (c) bendinde öngörülen on beş günlük bekleme süresince, adlî tıp kurumu teşkilâtı olma-yan yerlerde mahallî imkânlar çerçevesinde muhafaza edilerek, çekilen fotoğrafı ve belirlenen eşkâli ile mevcut diğer bilgilerin, Basın İlân Kurumu veya mahallî iletişim araçlarından yarar-lanılarak kamuoyuna duyurulması suretiyle ölü sahiplerinin aranması, sahibi bulunamayan cesetlerin, arandığında kolayca bulunacak mezarlara defnedilmesi için belediyelere teslim edilmesi,     7- Faili meçhul cinayet ve şüpheli ölüm olaylarında cesedin kimliğinin tespit edilememesi hâllerinde ölüye ait seçilebilir ve kimliğinin tespitine imkân verecek şekilde fotoğrafları da eklenmek suretiyle diğer ağır ceza Cumhuriyet başsavcılıklarına talimat yazılması,     8- Faili meçhul olaylarla ilgili olarak yeterli delil ve emarelerin bulunup bulunmamasına bakılmaksızın, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmeyerek, suçun ya da faillerinin tespiti ve bulunması için zaman aşımına kadar aranmalarının sürdürülmesi,

10     9- Faili meçhul suçlara ve cinayetlere ilişkin evrakın öncelikle soruşturma defterine kay-dedilmesi, bu tür evrakın diğer soruşturma evrakından farklı olmadığı göz önünde bulundurul-mak suretiyle sürüncemede bırakılmaması veya kolluğun kontrolüne terk edilmemesi, yıl ve sayı sırasına konularak üzerlerine zaman aşımına uğrayacakları tarihin kaydedilmesi, o tarihe kadar uygun aralıklarla kolluğa yazı yazılarak, daha önce yazılan yazıdan bu zamana kadar yapılan işlemlerin neler olduğunun da bildirilmesinin istenilerek, olayın aydınlatılmasına çalışılması,     10- Faili meçhul olan soruşturma evrakının ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından sık sık göz-den geçirilmesi, ancak sadece soruşturma evrakının en üstündeki müzekkereye cevap verilmiş olup olmadığı ile yetinilmeyerek içeriği itibariyle başkaca eksik kalmış bir husus varsa onun da tamamlanması için gerekli yazının yazılması, sonucunun uygun aralıklarla takip edilmesi,     11- Faili meçhul cinayetler ve olaylara ilişkin soruşturmaların bizzat Cumhuriyet başsavcı-ları ya da Cumhuriyet başsavcıvekilleri tarafından yürütülmesi, iş yoğunluğu sebebiyle bunun mümkün olmaması durumunda ise, Cumhuriyet başsavcılarının iş bölümünde görevlendire-ceği bir Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilmesi,     Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim. Cemil ÇİÇEK Bakan

11 T. C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Sayı : B. 03. CİG
T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Sayı : B.03.0.CİG /11/2006 Konu : Otopsi işlemlerinin yerine getirilmesi GENELGE No:136 Soruşturmanın vazgeçilmez delillerinden biri olan otopside en önemli husus; bulguların saptanması suretiyle tutulacak kayıtların, yürütülen soruşturmanın aydınlatılmasında olumlu sonuçlar verecek şekilde eksiksiz olmasının sağlanmasıdır. Öte yandan, ceset üzerinde maddî olarak ancak bir defa sağlıklı otopsi yapılabileceği, bu suretle en küçük bir dikkatsizlik ya da kayıtsızlığın bulguların cesetle birlikte mezara gömülmesi sonucunu doğuracağı tartışma götürmeyen bir gerçektir. Dolayısıyla, bir lezyonun nasıl, ne şekilde veya ne sebeple ortaya çıktığının tespiti; olayın kaynağının ve meydana geliş tarzının doğru olarak anlaşılmasını sağlarken, bu aşamada yapılacak en ufak bir hata olayın yanlış değerlendirilmesine sebebiyet vererek soruşturmanın sıhhatine gölge düşürecektir.

12 Bu doğrultuda; olay yerine geç intikal edilmesi nedeniyle cesedin uzun süre bekletilmesi, ölümlü trafik kazalarında karayolunun uzun süre trafiğe kapanmasına sebebiyet verilmesi, klâsik ve sistematik otopsi yapılmadan ölü muayenesi ile yetinilmesi, otopsinin yapıldığı yer, tarih, otopsiye başlama ve bitirilme saatlerinin kaydedilmemesi, bulguların ayrıntılı bir şekilde yazılmaması, cesedin fotoğraflarının çekilmemesi ya da fotoğrafların negatiflerinin muhafaza edilmemesi, elbiselerin incelenmemesi veya usulüne uygun bir şekilde muhafaza altına alınmaması, ölü sertliği ve ölü morluğunun derecesi ile cesedin ısısının tespit edilmemesi, vücuttaki tüm yara ve berelerin seyri, şekli, yönü, rengi ve anatomik yapılarının belirlenmemesi, mermi yapılarının tanımı ile silâh kalıntılarının analizlerinin yapılmaması ve bunların saklanmaması, silâh yaralarının giriş ve çıkış deliklerinin belirtilmemesi, cesette bulunan mermilerin çıkarılmaması veya muhafaza altına alınmaması, yapılan tüm işlemlerin sırasıyla belgelendirilmemesi, deri, dişler, baş, yüz, gözler, burun ve kulaklar, boyun, kol ve bacaklar ile genital organların ayrıntılı bir şekilde muayene edilmemesi, kan örneklerinin alınmaması, baş, göğüs ve karnın usulünce açılmaması, tüm organların sistematik bir şekilde incelenmemesi, gerekli analizlerin yapılmaması, ölüm zamanı ve ölüm sebebinin saptanmaması ile ası ve boğulmalarda baş ve boyun bölgelerinin usulüne göre incelenmemesi gibi sebeplerin varlığı hâlinde sağlıklı sonuçlara ulaşılamayacaktır.

13 “Otopsi” kenar başlıklı 87’nci maddesinde;
Bilindiği üzere; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Ölünün kimliğini belirleme ve adlî muayene” kenar başlıklı 86’ncı maddesinde; “(1) Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir. (2) Ölünün adlî muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır. (3) Bu muayene, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılır.” “Otopsi” kenar başlıklı 87’nci maddesinde; “(1) Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir. (2) Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir. (3) Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.

14 (4) Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir. (5) Yukarıdaki fıkralarda sözü edilen işlemler yapılırken, cesedin görüntüleri kayda alınır.” Yeni doğanın cesedinin adlî muayenesi veya otopsi” kenar başlıklı 88’inci maddesinde; “(1) Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî muayene veya otopside, doğum sırasında veya doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve olağan süresinde doğup doğmadığı ve biyolojik olarak yaşamını rahim dışında sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup bulunmadığı saptanır.”

15 “Zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem” kenar başlıklı 89’uncu maddesinde;
“(1) Zehirlenme şüphesi olan hâllerde organlardan parça alınırken, görünen şekli ile organın tahribatı tanımlanır. Ölüde veya başka yerlerde bulunmuş şüpheli maddeler, görevlendirilen uzman tarafından incelenerek tahlil edilir. (2) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme, bu incelemenin, hekimin katılmasıyla veya onun yönetiminde yapılmasına karar verebilir.” Ayrıca; 31/07/2004 tarihli ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 18’inci maddesinin (c) bendinde; “Adlî tıp şube müdürlüklerinin bulundukları görev bölgeleri sınırları içinde otopsisi gereken cesetlerin ölü muayeneleri adlî tıp uzmanınca yapıldıktan sonra, otopsileri o mahalde Adlî Tıp Kurumu veya grup başkanlığındaki morg ihtisas dairelerinde yapılır. Morg ihtisas dairesi bulunmayan yerlerde mevcut resmî sağlık kurumlarının olanaklarından yararlanılır.” Hükümleri yer almaktadır.

16 Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ülkemiz aleyhine açılan bir çok dava sonucunda verilen kararlarda otopsilerde yapılan eksiklikler vurgulanarak; 10 Nisan 2001 tarihli Tanlı/Türkiye kararında; “Mahkeme, Mahmut Tanlı’nın ölümünün arkasındaki gerçeklerin belirlenmesinde otopsi araştırmasının son derece önemli olduğunu gözlemlemektedir. Bu araştırmanın savcı tarafından başlatılmış olsa da bir çok önemli konuda yetersiz olduğu görülmektedir. Özellikle organlar yerinden çıkartılmamış ve ağırlıkları ölçülmemiş; kalp inceden inceye tetkik edilmemiş; elektrik şoku ya da diğer işkence ve kötü muamele şekillerinin varlığını tespit etmek üzere histopatolojik örnekler alınmamış; toksik madde analizleri yapılmamış; fotoğraf çekilmemiş ve tıkanıklığa neden olan kan pıhtısı bulgusu yeterince tasvir ve analiz edilmemiştir…”

17 19 Şubat 1998 tarihli Kaya/Türkiye kararında; “Otopsi raporu sadece kurşun yaralarının biçimini, ciddiyetini ve konumlarını içermekteydi. Mahkeme, Komisyon’un, raporun bazı önemli konularda, özellikle de kurşun sayısı ve kurşunun atıldığı yaklaşık mesafenin ölçülmesi konularında son derece eksik kaldığına ilişkin görüşünü paylaşmaktadır. Yapılan otopsinin baştan savma niteliği ve raporda belirtilen bulgular, hukuka uygun öldürme konusunda kesin olarak emin olmayı gerektirecek bir incelemenin ve hatta sadece asgarî bir incelemenin bile yapılmış olduğu sonucuna varılmasını mümkün kılmamaktadır, geride yanıtlanması gereken birçok kritik soru kalmaktadır. Mahkeme, olay yerinde yapılan ölüm sonrası ve adlî tıp araştırmasının terörist şiddete açık bir yerde olduğunu dolayısıyla standart uygulamanın gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını teslim etmektedir. Bunu Dr. D. da raporunda belirtmiştir… Bu nedenle, doktorun ve Cumhuriyet savcısı’nın cesedi, vücut, giysiler ve kurşun yaraları üzerinde araştırma yapılmak üzere daha güvenli bir yere götürmek konusunda herhangi bir talepte bulunmamış olmaları şaşırtıcıdır.” 8 Temmuz 1999 tarihli Tanrıkulu/Türkiye kararında; “Olay yerinde polis tarafından bulunan deforme olmuş mermi dışında, Dr. Tanrıkulu’nun vücuduna isabet eden diğer on bir merminin bulunmasına dair girişimde bulunulduğu hakkında kayıt yoktur.” 20 Mayıs 1999 tarihli Oğur/Türkiye kararında; “Mahkeme,…Cumhuriyet savcısının, olay yerini incelerken, sadece maktulün cesedi ile ilgili bulguları not almak, olay yerini incelemek suretiyle krokisini çizmek, olayları yeniden canlandırmak ve her biri maktulün iş arkadaşı olan üç gece bekçisini sorgulamakla sınırlı kaldığını gözlemlemiştir… Savcı, raporunda, silâh yarasının ölümün kesin nedeni olduğu ve bulgulardan hiçbirinin başka bir sebebe işaret etmemesinden dolayı otopsi yapılmasına gerek olmadığını özellikle belirtmiştir…Burada belirtilmelidir ki, bu tür bir olayda şayet bir otopsi yapılmış olsaydı, ateş eden kişinin yaklaşık olarak bulunduğu yer ve vurulma anında aralarındaki mesafe gibi değerli bilgiler sağlanabilecekti. Aynı rapor sadece sekiz boş kovan, av tüfekleri ve bir miktar barut bulunduğunu belirtmekle beraber, bu delillerden hiçbiri ayrıntılı bir incelemeye tâbi tutulmamıştır. Raporda, boş kovanlarla ilgili olarak, kovanların iki-üç günlük oldukları, barutla ilgili olarak ise yeni olup olmadığını anlamanın imkânsız olduğundan başka bir ayrıntıya değinilmemiştir… Yine burada da uygun bir incelemenin yapılmış olması özellikle de balistik bir inceleme, bunların tam olarak ne zaman kullanıldıklarını ortaya çıkarabilirdi.” Şeklinde ifadelere yer verildiği görülmektedir.

18 Bu itibarla; 1- Ölünün adlî muayenesi ve otopsi işlemlerinin mevzuatın öngördüğü şekilde yerine getirilmesi, öncelikle olay yerinin muhafaza altına aldırılması ile olay yerine en kısa zamanda intikal edilip delillerin kaybolmasının önlenmesi, adlî kolluk görevlilerinin, ölü muayenesi ve otopsi için nöbetçi Cumhuriyet savcısını bulamaması gibi yakınmalarına meydan verilmemesi, 2- Olay yerinin, çevresinin, çevreye dağılmış delillerin ve adlî muayenesine başlamadan önce cesedin; pozisyonu değiştirilmeden ve herhangi bir işlem yapılmaksızın çeşitli yönlerden değişik görüntülerinin aldırılması, görgü tanıklarının bulunması durumunda ifadelerine vakit geçirilmeksizin başvurulması, cesedin yanındaki ilâç, içecek ve yiyecek türü maddelerin de muhafaza altına alınarak veya el konularak incelenebilmesine imkân sağlanması, olay yerindeki tüm delillerin eksiksiz toplanması, 3- Otopsisi gereken cesetlerin; ölü muayenelerinin, adlî tıp uzmanı veya görevlendirilen hekim tarafından yapılarak, gerekli olan fotoğrafların çektirilmesi ve engelleyici sebepler bulunmadığı sürece ölünün kimliğinin de tespit edilmesinden sonra biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim ya da zorunluluk bulunduğunda raporda açıkça belirtilerek bir hekim marifetiyle otopsisi yapılmak üzere; a) Adlî tıp şube müdürlüklerinin bulunduğu yerlerde; o mahaldeki Adlî Tıp Kurumu veya grup başkanlığındaki morg ihtisas dairesine, morg ihtisas dairesi bulunmaması hâlinde ise imkânlarından yararlanılmak üzere o yerdeki resmî sağlık kurumlarına kaldırılması, b) Adlî tıp şube müdürlüklerinin bulunmadığı yerlerde ise; mevcut resmî sağlık kurumlarına, olayın niteliğinin zorunlu kıldığı hâllerde ise en yakın Adlî Tıp Kurumu grup başkanlığı ya da şube müdürlüğüne veya adlî tıp anabilim dalı ve uzmanına sahip üniversite hastanelerine kaldırılması, 4- Müdafi ya da vekil tarafından getirilmesi hâlinde gelen hekimin de otopside hazır bulundurulması, 5- Otopsinin yapıldığı yer, tarih, başlama ve bitirilme saatlerinin rapora kaydedilmesi, otopsiye katılan adlî tıp uzmanı ya da diğer hekimlerin isim ve sıfatlarının belirtilmesi, fotoğraf çekimine başlamadan önce fotoğrafları çekecek kişinin hüviyetinin otopsi tutanağına geçirilmesi, otopsi bulgularının ayrıntılı bir şekilde belgelendirilmesi,

19 6- Ceset üzerinde varsa darp, cebir, mücadele, boğuşma, yara, mermi, barut izlerinin ve cesetten çıkarılan mermilerin, elbiselerin ve kişisel eşyaların, olayı aydınlatabilecek delil niteliğinde olabilecek her şeyin, muayene sırasında otopsiyi yapan hekimin istediği yerlerin, tüm iz ve delilleri belirtecek şekilde, muhtelif açılardan en az iki renkli fotoğrafının çektirilmesi, ayrıca bu usule uygun olarak fotoğraf çekildiğinin otopsi tutanağına ayrıntılı bir şekilde yazılması, çekilen fotoğrafların negatiflerinin, varsa görüntü kayıtlarının dosyada muhafaza altına alınması ve bunların üzerine soruşturma numarasının, ölünün ad ve soyadının yazılması, negatiflerin Cumhuriyet başsavcılığı tarafından tabettirilmesi ve fotoğrafların arkasına soruşturma numarasının, ölünün ad ve soyadının ve çekim tarihinin yazılmasından sonra ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından tasdik edilmesi, 7- Gerektiğinde cesedin röntgen grafilerinin çekilmesi, elbiselerinin incelenmesi, ölü sertliği ve morluğunun derecesi ile cesedin ısısının kaydedilmesi, 8- Fotoğraf çekilmesi veya görüntü alınması sırasında dijital cihazlarla çekim yapıldığı takdirde; negatifleri üzerinde düzeltmeler yapılamayacak makinelerin kullanılması, 9- Vücuttaki tüm yara ve berelerin, seyri, şekli, yönü, rengi, anatomik yapılarının belirlenmesi, mermi yaralarının tanımının yapılması, silâh kalıntısı var ise analiz için saklanması, silâh yaralarının giriş ve çıkış deliklerinin belirtilmesi, cesetteki tüm mermilerin tespiti ile vücuttan çıkarılarak muhafaza edilmesi, deri, dişler, baş, yüz, gözler, burun ve kulaklar, boyun, kol ve bacaklar ile genital organların ayrıntılı bir şekilde muayene edilmesi, gerektiğinde kan örneklerinin alınması, 10- Baş, göğüs ve karnın usulünce açılarak, tüm organların sistematik bir şekilde incelenmesi, özellikle elle, iple boğulmalarda veya asılarda boyun cildi ve boyun iç organları (gırtlak kıkırdakları, hiyoid kemiği) incelenerek, bütün iç organlar ile kemiklerdeki travmatik ve hastalıkla ilgili değişikliklerin kayıt edilerek açıklanması, iç organların dış yüzeylerindeki veya gerektiğinde organın içerisindeki travmaya bağlı lezyonların fotoğraflanması, ölüm sebebini, ölüm mekanizmasını ve ölüm şeklini gösteren bütün aşamaların belirtilerek otopsi raporuna kayıt edilmesi, analiz için gerekli olan örneklerin alınması, 11- Ölüm zamanı ve sebebinin belirlenmesi, yargılamada delil teşkil edebilecek tüm bulguların tespit edilerek incelenmesi gerekli olanların incelemeyi yapacak olan makamlara gönderilmesi, muhafaza altına alınanların ve incelemeden dönenlerin (ceset parçaları hariç) özenle saklanması, saklanması gerekmeyen suç eşyası ve deliller hakkında ise kesinleşmiş mahkeme kararı veya Suç Eşyası Yönetmeliği dikkate alınarak gereğinin yapılması, 12- Feth-i kabir işlemlerinde de yukarıda sayılan hususlara riayet edilmesi, 13- Ölünün adlî muayenesi, otopsi ve feth-i kabir işlemleri ile biyolojik, kimyasal ve uyuşturucu maddelere dair incelemelerin nerelerde yapılacağını gösterir listelerle ilgili olarak Adlî Tıp Kurumu Başkanlığının yazıları, yayınları ve resmî web sayfasının özenle takip edilerek belirtilen hususların yerine getirilmesi, Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim. Cemil ÇİÇEK Bakan

20 Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Konu: Kimsesiz cesetlerin bilimsel amaçlı kullanılması BİLGİ NOTU Adli tahkikata konu edilmiş olup, kimliği belirsiz ya da kimsenin sahip çıkmadığı veya yakın-ları tarafından alınmadığı için 15’inci günü sonunda mezarlığa gömülecek olan otopsi yapılmış veya yapılmamış cesetlerin, çürümeye terk edilmesi aşamasında Üniversitenin Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda tahniti yapılarak bir yıl daha bekletilmesi, bir yıllık sürenin sonunda öğrenci eği-timinde ve bilimsel araştırmalarda kullanılması ve takiben defnedilmesi taahhüdü ile bir protokol imzalanması hususunda sakınca olup olmadığı konusu ile ilgili olarak; 2238 sayılı “Organ ve Doku alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’un “Ölü’den organ ve doku alma koşulu ve cesetlerin bilimsel araştırma için muhafazası” kenar başlıklı 14.maddesinde; “Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi,teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çoçuk-ları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakı-nın muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir.

21 Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa, kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alınabilir. Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz. (Değişik: 21/1/1982 – 2594/1 md.) kaza veya doğal afetler sonucu vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle yaşamı sona ermiş olan bir kişinin yanında yukarıda sayılan kimseleri yoksa, sağlam doku ve organları, tıbbi ölüm halinin alınacak organlara bağlı olmadığı, 11.maddede belirle-nen hekimler kurulunun raporu ile belgelenmek kaydıyla, yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilikle ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlarda vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabilir.bu haller-de Adli Otopsi bu işlemler tamamlandıktan sonra yapılır ve hekimler kurulunun raporu, adli muayene ve otopsi tutanağına geçirilir ve evrakına eklenir. (Ek:21/1/ /1 md.) Ayrıca vücudunu ölümden sonra inceleme ve araştırma faaliyet-lerinde faydalanılmak üzere vasiyet edenlerle yataklı tedavi kurumlarında ölen veya bunların morg-larına getirilen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı takdirde altı aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanıl-mak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebilirler. Bu cesetlerin defin hususu dahil tabi ola-cakları işlemler Adalet, İçişleri, Sağlık ve sosyal yardım Bakanlıklarınca bu kanunun yayımı tari-hinden itibaren üç ay içinde çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama yönetmeliğinin “Morg İhtisas Dairesi” kenar başlıklı 10.maddesinin 3.fıkrasının c bendinde ; “Morg İhtisas Dairesinin Görevleri ve çalışma usulleri şun-lardır:

22 c) Otopsinin sonuçlanması veya hüviyetin tespitinden sonra morg ihtisas dairesi ile ilgisi kalmayan ceset veya beraberindeki materyal, tahkikatı idare eden hakim ve C.savcısı veya Hüviyet tespiti için gönderilen makam tarafından gömülmesinde sakınca olmadığını bildiren yazılı belge üzerine ailesine veya yakınlarına veya kimsesiz ise 15.günün sonunda belediyeye teslim edilir. Morg İhtisas Dairesi, kimlik belirlenmesi için gerekli görülen örnekleri alır ve 5 yıl süre ile saklar. Morg İhtisas Dairesine getirilen ve otopsinin sonuçlanması ile hüviyetinin tespitinden sonra morg ihtisas dairesi ile ilgisi kalmayan ve yakınlarınca alınmayan veya araş-tırmalar sonucu kimsesiz olduğu anlaşılan ceset veya kısımları adli tahkikatla ilgisi kalmamış olması ve aksine vasiyeti bulunmaması şartıyla, en az 6 ay süre ile muhafaza edilmek ve bi-limsel araştırma için kullanılmak üzere yüksek öğretim kurumlarına verilebilir. Ceset üzerin-de tekrar bir inceleme yapılması ihtimali düşünülerek cesedin gömüldüğü yer veya mezara, morg defterindeki numarayı taşıyan bir işaretin konulacağı, cesedi alanlar tarafından yazılı olarak taahhüt edilir ve cesedi teslim alanlarında adresleri ile imzaları alınır. Kanun ve yönet-melikler çerçevesinde organ veya organ parçaları adli mercilerden gerekli izinler alındıktan sonra, adli tıp kurumu eğitim ve bilimsel araştırma komisyonu ve adli tıp kurumu etik kurulu-nunda onayı ile transplantasyon için alınabilir. “ Hükümleri yer almaktadır. Görüldüğü üzere 2238 sayılı kanunda kaza veya doğal afetler sonucu ölen kişilerin vasi-yet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabileceği ayrıca yataklı tedavi kurumların-da ölen veya bunların morglarına getirilen kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı takdirde 6 aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebileceği düzen-lendiğinden ve benzeri bir hükümde adli tıp kurumu kanunu uygulama yönetmeliğinin 10. maddesinin 3.fıkrasının (c) bendinde de düzenlenmiştir.

23 Bu itibarla; Her ne kadar 2238 sayılı kanun tedavi kurumlarında ölen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetlerin bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebileceği düzenlenmiş ise de kıyas yoluyla adli kovuşturma-ya konu olan ve otopsi yapıldıktan sonra adli soruşturma ile ilgisi kalmayan kimsesiz cesetler içinde anılan iznin verilebileceği düşünülmek ile birlikte 2238 sayılı kanunda ki “Adli kovuş-turma ile ilgisi olmayan cesetler “cümlesi daha katı yorumlandığında adli kovuşturmaya konu olan cesetlerin verilemeyeceği bunun haricindeki olaylara konu cesetlerin teslim edilebileceği değerlendirilmektedir. Arz ederim.

24 T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza İşleri Genel Müdürlüğü       Sayı: B.03.0.CİG / …../……/2007 Konu:Kimsesiz cesetlerin bilimsel araştırmada Kullanılması için üniversitesel ile Protokol yapılması.   ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA       İlgi: tarihli ve 3/2560 sayılı yazı.

25 Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı arasında düzenlenen protokolün II.paragrafında; “Adli tahkikata konu edilmiş olup, kimliği belirsiz ya da kimsenin sahip çıkmadığı veya yakınlarının almaması nedeniyle mezarlığa gömülecek olan otopsi yapılmış veya yapılmamış cesetlerin gömülme aşamasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalında tahniti yapılarak 1 yıl daha beklendikten sonra, öğrenci eğitiminde ve bilimsel araştırmalarda kullanılması için aşağıda imzası bulunanlar arasında iş bu protokol düzenlenip imzalanmıştır.” İbaresine yer verildiği, paragrafta “adli tahkikata konu edilmiş olup” cümlesinden sonra, “kimliği belirsiz” kelimesinden önce “Adli Tıp Uygulama Yönetmeliğinin 10/c maddesindeki şartlar ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün tarihli ve 22 No’lu genelgesinin 6 ve 7’nci maddelerindeki şartlar yerine getirildikten sonra” cümlesinin eklenmesi konusunda görüş talebini içeren ilgi yazı incelendi. Bilindiği üzere;2238 sayılı Organ ve doku Alınması, saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’un “Ölüden organ ve doku alma koşulu ve cesetlerin bilimsel araştırma için muhafazası “ kenar başlıklı 14’üncü maddesinde; “Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa, kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alınabilir.Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz. Kaza veya doğal afetler sonucu vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle yaşamı sona ermiş olan bir kişinin yanında yukarıda sayılan kimseleri yoksa, sağlam doku ve organları, tıbbi ölüm halinin alınacak organlara bağlı olmadığı 11’inci maddede belirlenen hekimler kurulunun raporuyla belgelenmek kaydıyla, yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlarda vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabilir. Bu hallerde, adli otopsi, bu işlemler tamamlandıktan sonra yapılır ve hekimler kurulunun raporu adli muayene ve otopsi tutanağına geçirilir ve evrakına eklenir.

26 Hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca vücudunu ölümden sonra inceleme ve araştırma faaliyetlerinde faydalanılmak üzere vasiyet edenlerle yataklı tedavi kurumlarında ölen veya bunların morglarına getirilen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı takdirde 6 aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebilirler. Bu cesetlerin defin hususu dahil tabi olacakları işlemler Adalet, İçişleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren 3 ay içinde çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğini’nin ‘Morg İhtisas Dairesi’ kenar başlıklı 10’uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde; “Morg ihtisas dairesinin görevleri ve çalışma usulleri şunlardır: c) Otopsinin sonuçlanması veya hürriyetin tespitinden sonra morg ihtisas dairesiyle ilgisi kalmayan ceset veya beraberindeki materyal, tahkikatı idare eden hakim veya Cumhuriyet savcısı veya hüviyet tespiti için gönderilen makam tarafından gömülmesinde sakınca olmadığını bildiren yazılı belge üzerine ailesine veya yakınlarına veya kimsesiz ise onbeşinci günün sonunda belediyeye teslim edilir. Morg İhtisas Dairesi, kimlik belirlenmesi için gerekli görülen örnekleri alır ve beş yıl süreyle saklar.Morg İhtisas Dairesine getirilen ve otopsisin sonuçlanması ile hüviyetinin tespitinden sonra morg ihtisas dairesi ile ilgisi kalmayan ve yakınlarınca alınmayan veya araştırmalar sonucu kimsesiz olduğu anlaşılan ceset veya kısımları adli tahkikatla ilgisi kalmamış olması ve aksine vasiyeti bulunmaması şartıyla, en az altı ay süreyle muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere yüksek öğretim kurumlarına verilebilir. Ceset üzerinde tekrar bir inceleme yapılması ihtimali düşünülerek cesedin gömüldüğü yer veya mezara, morg defterindeki numarayı taşıyan bir işaretin konulacağı, cesedi alanlar tarafından yazılı olarak taahhüt edilir ve cesedi teslim alanların da adresleri ile imzaları alınır. Kanun ve yönetmelikler çerçevesinde organ ya da organ parçaları adli mercilerden gerekli izinler alındıktan sonra, Adli Tıp Kurumu Eğitim ve Bilimsel Araştırma Komisyonu ve Adli Tıp Kurumu Etik Kurulunun da onayı ile transplantasyon için alınabilir.” Hükümleri yer almaktadır.

27 Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01. 01
Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün tarihli ve 22 No’lu “Faili meçhul olay ve cinayetler” konulu genelgesinin Cumhuriyet Savcılarınca gereken dikkat ve özenin gösterilmesinin istendiği 6 numaralı bendinde; “Hüviyeti tespit edilemeyen (sahibi bulunmayan) cesetlerin, otopsi yapıldıktan sonra hemen defnedilmeyerek Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 10’uncu maddesinin (c) bendine öngörülen on beş günlük bekleme süresince, adli tıp kurumu teşkilatı olmayan yerlerde mahalli imkanlar çerçevesinde muhafaza edilerek, çekilen fotoğrafı ve belirlenen eşkali ile mevcut diğer bilgilerin, Basın İlan Kurumu veya mahalli iletişim araçlarından yararlanılarak kamuoyuna duyurulması suretiyle ölüm sahiplerini aranması, sahibi bulunamayan cesetlerin, arandığından kolayca bulunacak mezarlara defnedilmesi için belediyelere teslim edilmesi,” 7 numaralı bendine; Faili meçhul cinayet ve şüpheli ölüm olaylarında cesedin kimliğinin tespit edilememesi hallerinde ölüye ait seçilebilir ve kimliğinin tespitine imkan verecek şekilde fotoğrafları da eklenmek suretiyle diğer ağır ceza Cumhuriyet başsavcılıklarına talimat yazılması,” İfadelerine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere 2238 sayılı Kanunda, kaza veya doğal afetler sonucu ölen kişilerin vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabileceği, ayrıca yataklı tedavi kurumlarında ölen veya bunların morglarına getirilen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adlı kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı takdirde 6 aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebileceği hüküm altına alınmış ve benzeri bir düzenlemeye de Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (c ) bendinde yer verilmiştir.

28 Bilgi edinilmesini rica ederim.
Öte yandan; 2238 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin son cümlesinde “Adalet, İçişleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren 3 ay içinde çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” Hükmü konulmasına rağmen üç Bakanlığı ortaklaşa çıkardığı bir yönetmelik bulunmadığı, ancak Sağlık Bakanlığı tarafından tek başına “Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği” çıkarılmış ve tarihli ve sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup anılan Yönetmelikte kimsesiz cesetlerin bilimsel amaçlı kullanılması ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla; 2238 sayılı Kanunda tedavi kurumlarında ölen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetlerin bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebileceği düzenlenmiş ise de kıyas yolu ile adli tahkikata konu edilmiş olup kimliği belirsiz ya da kimsenin sahip çıkmadığı veya yakınlarının almaması nedeniyle mezarlığı gömülecek olan cesetlerin, Bakanlığımızın 136 No’lu “Otopsi işlemlerinin yerine getirilmesi” konulu genelgesinde belirtildiği şekilde otopsi işlemi yapıldıktan ve 22 No’lu genelgesinin 6 ve 7 numaralı bentlerinde belirtilen hususlar yerine getirildikten sonra Adli Tıp Uygulama Yönetmeliğinin 10/c maddesindeki şartlar da dikkate alınmak suretiyle gömülme işlemi yapılmayarak, bu cesetlerin öğrenci eğitiminde ve bilimsel araştırmalarda kullanılmasına imkan tanınarak daha sonra defin için belediyeye teslim edilmesi yolunda üniversiteler ile protokol düzenlenebileceği değerlendirilmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. Fahri KASIRGA Hakim Bakan a. Müsteşar

29 CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SAYI: 2008/….. …….2008
T.C. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SAYI: 2008/… …….2008 KONU: Kimsesiz ceset hk. GÜLHANE ASKERİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NA tarihinde Havaalanı yolu Şenyuva kavşağında meydana gelen trafik kazası sonucu ölen Çetin-Müs-lüme 1972 doğumlu Filiz ARAS’ın cesedinin Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı’nın tarih ve 1780 sayılı yazıları ile Sayın Adalet Bakanı’nın da onayı bulunan tarih ve 1791 sayılı tamimleri uyarınca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı arasında düzenlenen protokol gereği; Cesedin Adli Tıp morgundan alınıp tahnidinin yaptırılarak bir yıl süre ile bekletilmesi, bu süre içerisinde Savcı-lığımız ve Adli mercilerce istenmesi halinde, cesedin Adli Merciiye ya da resmen görevlendireceği kişiye bir tes-lim tutanağı ile teslim edilmesi; bir yıl bekletilme süresi dolan cenazenin eğitim ve bilimsel çalışmada kullanılabil-mesi; eğitim ve bilimsel çalışma sonrasında cenazenin resmi işlemleri tarafınızdan yaptırılarak defnedilmesi; bir resmi yazı ekinde defnedilen mezarlığın adı, ada ve parsel numarasının, cesedin Tıp Fakültesine teslimi anında düzenlenen ve hazırlık numarasını da içeren “cenaze tesellüm tutanağı” nın bir örneği ile birlikte Ankara Cumhu-riyet Başsavcılığına bildirilmesi; ihtiyaç fazlası cesetlerin ilgili protokolde belirtildiği şekilde bir başka Tıp Fakül-tesi Anatomi Anabilim Dalı’na verilebilmesi ancak bu cenazenin resmi defin işlemlerinin tarafınızdan yapılarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi rica olunur. Soruşturma Savcısı Morg Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Ankara C.Savcısı Ankara C.Savcısı Sezgin KANMAZ Mehmet Cihan Kısa Eki: Cenaze tesellüm tutanağı, Otopsi tutanağı.

30 CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ……… CUMHURİYET SAVCISI
T.C. ……………….. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI HAZIRLIK BÜROSU SAYI: 2008/… …….2008 KONU: SAYIN ………………….. ……… CUMHURİYET SAVCISI Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından 2008/….. Hazırlık numarasıyla tahkikatı yapılan ….. içinde ölü olarak bulunan ….. yaşlarında erkek bir şahsa ait olan kimliği belirsiz erkek cesedi üzerinde yapılan araştırmada cesedin kimliğinin ve yakınlarının belirlenemediği, ancak ….2008 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün faili meçhul olay ve cina-yetler konulu 22 nolu genelgesinin 6.maddesi gereğince cesedin yakınlarının kamuoyuna du-yurulması ve ölü sahiplerinin aranması işlemleri devam ettiğinden cesedin mezara defnedil-mesi için belediyeye teslim edilmesi rica olunur. …….. Cumhuriyet Başsavcısı

31 CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI ANKARA CUMHURİYET SAVCISI
T.C. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SAYI: 2008/… …….2008 SAYIN ………………….. ANKARA CUMHURİYET SAVCISI ….2008 tarihinde …. Kazası sonucu ölen …………’nın cesedinin ölüm tarihinden beri Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı morgunda muhafaza edildiği ve Ankara Cumhuri-yet Başsavcılığı ile GATA Anatomi Anabilim Dalı Başkanlığı arasında … tarihinde yapılan protokol gereği, bilimsel çalışmalarda kullanılmak üzere teslim edilip edilmeyeceği-nin belirlenebilmesi amacıyla, Soruşturmanın tarafınızdan yapılması ve maktüle ait cesedin yakınlarına teslimiyle ilgili işlemin tarafınızdan yürütülmesi nedeniyle, Bilimsel amaçla cesetlerin teslimiyle ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü-nün 24/12/2007 tarih ve sayılı genelgesinde belirtildiği üzere öncelikle Adli Tahkikata konu edilmiş olup, kimliği belirsiz ya da kimsenin sahip çıkmadığı veya yakınlarının olmama-sı nedeniyle mezarlığa gömülecek cesetlerle ilgili 22 nolu genel-genin 6 ve 7.bentlerinde be-lirtilen hususların yerine getirilmesinden sonra 7 nolu bendin sonucu beklenmeden Adli Tıp Uygulama Yönetmeliğinin 10/c maddesindeki şartlar dikkate alınarak teslim işleminin yapıl-ması gerektiğinden, 22 nolu genelgenin 6 ve 7.maddesindeki bentlerin prosedürlerini yerine getirilip getirilmediğinin, cesedin bilimsel amaçlarla tesliminde tarafınızdan mahsur bulunup bulunmadığının bildirilmesi rica olunur. ……………… Ankara Cumhuriyet Savcısı

32 CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI MORG İHTİSAS DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
T.C. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SAYI: 2008/… …….2008 ADLİ TIP KURUMU MORG İHTİSAS DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ……… tarihleri arasında Morg Nöbetçi C.Savcısı olarak tarafımızdan yürütülen nö-bet hizmeti sırasında Adli Tıp Morgunda bekletilen ………. ‘a ait cesedin bilimsel amaçla …….. Üniversitesine teslim edilmesi konusunda sözlü olarak bilgi verildiği anlaşılmış olup; bu konuda Tahkikat Savcısı …….. ‘ya yazılan …… 2008 tarihli yazıya cevaben aynı konuda …….. Mahkemesinin 2008/…. Esas sayılı dosyasında davanın derdest olduğu, bu nedenle dosyanın mahkemede olduğu, gerekli bilgilerin …….. Mahkemesinden alınması gerektiği bildirilmiştir. Bu konuda mevcut Morg Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı ile görüşülerek gereğinin yerine ge-tirilmesi hususunda bilgi edinilmesi rica olunur. ……………… Ankara Cumhuriyet Savcısı


"UZ.DR.AHMET HAKAN DİNÇ ADLİ TIP KURUMU ANKARA GRUP BAŞKANI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları