Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
AB ÇALIŞMA VE SOSYAL POLİTİKASI
KISIM 10
2
İSTİHDAMIN SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI
(hazine müsteşarlığı, 2015)
3
(hazine müsteşarlığı, 2015)
4
(hazine müsteşarlığı, 2015)
5
(hazine müsteşarlığı, 2015)
6
KAYIT DIŞI İSTİHDAM (hazine müsteşarlığı, 2015)
7
(hazine müsteşarlığı, 2015)
8
İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI
(hazine müsteşarlığı, 2015)
9
AVRUPA İSTİHDAM STRATEJİSİ
AB’de istihdam ve işsizlik konusu 1990’lı yıllarda önem kazanmıştır. Çünkü bu dönemde Birlik düzeyinde düşük istihdam ve yüksek işsizlik oranları ortaya çıkmıştır. 1990’lı yıllarda AB düzeyinde en önemli sorunların başında işsizlik sorunu gelmekteydi. İstihdam oranları oldukça düşüktü.
10
AVRUPA İSTİHDAM STRATEJİSİ
ABD ve Japonya’nın 1990’lı yıllardaki istihdama ilişkin oranları AB’ye göre çok daha iyi durumdaydı. Bu yıllarda, AB içinde bulunduğu ekonomik konjonktürü ve özellikle küresel rekabette ABD ve Japonya’dan kaynaklanan sert rekabet ortamını değerlendirerek, sosyal modelini daha verimli ve sürdürülebilir kılmak ve etkin bir istihdam politikası oluşturmak amacıyla Avrupa İstihdam Stratejisi oluşturma çabası içine girmiştir. 1993 yılında Büyüme, Rekabet ve İstihdam konulu Delors Belgesi bu anlamda Avrupa İstihdam Stratejisinin ilk çıkış noktası olarak değerlendirilmektedir.
11
AVRUPA İSTİHDAM STRATEJİSİ
AVRUPA 2020 STRATEJİSİ Avrupa Komisyonu’nun yılı için öngördüğü başlıca eğilimlere yönelik hazırladığı raporda, Asya Bölgesi’nin güçlenerek dünyanın birinci üretici ve ihracatçısı konumuna geleceği belirtilmiştir. Çin, Hindistan, G. Kore ve Japonya’nın yükselişinin, AB’nin küresel ekonomik gücünü zayıflatacağı düşünülmektedir. (iktisadi kalkınma vakfı, 2014) (hazine müsteşarlığı, 2015)
12
TÜRKİYE’DE UYGULANAN İSTİHDAM POLİTİKALARI
PLAN ÖNCESİ DÖNEM 1933’te uygulanmaya konulan birinci beş yıllık Sanayi Plânı ile başlayan sanayileşme hareketi ile iktisadî faaliyetlerde görülen hareketlilik de bu dönemde işsizliğin yaygın bir hal alıp iktisadî ve sosyal bir mesele olmasını önlemiştir. İkinci dünya harbi döneminde Türkiye'nin de seferberlik halinde bulunması, ordu mevcudunun arttırılması ve silâh altında kalma süresinin uzatılması gibi sebepler bir işsizlik problemine engel olmuştur.
13
PLAN ÖNCESİ DÖNEM Planlı döneme girilmeden önce, Türkiye'de ilk defa, istihdam probleminin çözümlenmesi ve bunun devlet politikası haline getirilmesi 1961 Anayasası ile olmuştur. 1961 Anayasası, istihdam probleminin çözümlenmesini devlete bir görev olarak vermiş ve bununla ilgili olarak 42. maddesi ile ‘Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet çalışanların insanca yaşamasını ve çalışma hayatının kararlılık içinde geçmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici tedbirler alır’ hükmünü getirmiştir. Bir taraftan Anayasanın getirdiği bu hüküm, diğer taraftan da işsizliğin bir problem olarak ortaya çıkmasından dolayıdır ki, plânlı dönemde istihdam politikası önem kazanmış ve uygulamaya koyduğumuz plânlarda işsizliği azaltıcı tedbirlere yer verilmiş ve belli istihdam politikaları uygulanmıştır.
14
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
yıllarını kapsayan, GSMH ile çeşitli ekonomik büyüklükler arasındaki ilişkileri gösteren tek kesimli bir sürekli büyüme modeliydi. BBYKP’nin temel amacı, milli gelirde yılda ortalama %7 artış sağlanarak kalkınmanın sağlanmasıydı. Milli gelirdeki artışların mümkün olan büyük kısmı yatırıma ayrılacaktı. Yatırım faaliyetleri hızlandırılarak tüketim harcamaları belli sınırlar içinde tutulacaktı. Mamul maddeler ihracının artmasını sağlayacak yatırımlara öncelik verilecek ve mal çeşitlemesine gidilecekti. Tarım ve sanayi arasında dengeli bir gelişme sağlanacaktı.
15
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
yıllarını kapsayan bu planın birinci plandan farkı, çok kesimli olmasıydı. Bunlar tarım, madencilik, imalat sanayi, inşaat, hizmetler ve kamu kesimiydi. Planda, ulusal ve uluslararası kesim olmak üzere, ikinci bir ayırıma gidilmişti. İBYKP’nin amacı Türkiye Ekonomisinde hızlı bir gelişme sağlamak ve bunu devam ettirmekti.
16
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
Planda yer alan başlıca ekonomik hedefler şöyleydi: Milli gelir her yıl %7 artacak, artış oranı plan dönemi sonunda %40’a ulaşacaktı. Yatırımlar yılda %14 oranında artırılacaktı. Ekonominin genel yapısında tarımdan sanayiye doğru yapısal bir değişme sağlanarak sanayi sektörünün GSMH içindeki payı %16.3’ten %20.5’e çıkarılacaktı. Kişi başına gelir liradan liraya yükseltilecekti.
17
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı
yıllarını kapsamakta ve on beş yıllık uzun dönemli bir süreç üçüncü planını oluşturmaktaydı. Geçen on yıllık dönem içinde ulaşılan sonuçlar ve karşılaşılan sorunlar, özellikle sanayileşmede hedeflenen artış hızının gerçekleştirilememesi ve Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılmamız, ekonomide belirli bir yapısal değişikliği zorunlu kılmıştı. Ortaya çıkan bu yeni gelişme ve zorunluluklar ÜBYKP’nin on beş yıllık süreç ve strateji doğrultusunda olmayacağını göstermişti. Bu nedenle ÜBYKP yıllarını kapsayan ekonomik ve sosyal bir yapı değişikliği öneren 22 yıllık yeni bir stratejinin ilk dilimi olarak hazırlandı.
18
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı
1995’e kadar uzanan dönemde ulaşılmak istenen başlıca hedefler şunlardı: Sanayinin milli gelir içindeki payının %23’ten %40’a çıkarılması, buna karşılık tarım kesiminin payının %28’den %10’a indirilmesi, Toplam çalışanlar içinde sanayi kesiminin payının %11’den %22’ye yükseltilmesi, tarım kesiminin payının ise %60’tan %20’ye düşürülmesi öngörülmüştü. GSMH’nin yılda ortalama %9 dolayında artırılması,
19
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı
Türkiye yıllarını kapsayan bu plan dönemine büyüme hızının düşmesinin yanı sıra, dış ödemeler açığının büyümesi, işsizlik, hızlı enflasyon, enerji bunalımı ve sanayi üretiminde kapasite durgunluğu gibi önemli sorunlarla girdi. Dünya ve Türkiye koşullarında ortaya çıkan gelişmeleri değerlendirerek, Türkiye Ekonomisinin içinde bulunduğu bu darboğazlardan kurtarmayı amaçlayan politikalar izlendi.
20
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı
Öngörülen hedefler şunlardı: Tarım kesiminin GSYİH artışına katkısı %13.5, sanayi kesiminin ise %36.5’ti. İleri bir sanayileşme düzeyine ulaşmanın hedef alındığı DBYKP döneminde, toplam sanayi üretiminin yılda ortalama %11.7 oranında artarak toplam üretim içindeki payının %41.2’den %45.9’a yükselmesi öngörülmüştü. Sanayileşme hızını, ulusal sanayinin ara malları ve yatırım malları üretme oranının ve dışsatıma yöneltme gücünü artırmak, Tarımsal gelişmeyle birlikte hızlı sanayileşmeyi ve sağlıklı bir kentleşmeyi tüm yurda yaygınlaştırmak öngörülenler arasındaydı.
21
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
Hazırlık çalışmalarındaki aksama nedeniyle bir yıl geciken ve yıllarını kapsayan bu planın belirlediği temel amaçlar sanayi üretimin payının yükseltilmesi, istihdamın artırılması, gelir dağılımının düzeltilmesi, kalkınmada öncelikli yörelerde gelişimin hızlandırılması, ekonomik ve sosyal altyapının geliştirilmesiydi.
22
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
Bu doğrultuda ortaya konan başlıca hedefler şunlardı: İthalatta koruma oranlarını kademeli olarak azaltma ve ihracatı teşvik etme BBYKP döneminde piyasa fiyatlarıyla yıllık katma değer artışlarının tarımda %3.6, sanayide %7.5, hizmet sektöründe %6.5 olması öngörülmekteydi. BBYKP hedeflerine göre cari dolar fiyatlarıyla ithalat ortalama %13.4’lük artışla 1989’da milyar dolara, ihracat da %15.7’lik artışla 1989’da milyar dolara ulaşacaktı.
23
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı
Esas özellikleriyle BBYKP’yi örnek alan ve yıllarını kapsayan bu planda belirtilen başlıca amaçlar hızlı, dengeli ve istikrarlı bir kalkınma süreci içinde gelir dağılımını iyileştirmek, işsizliği, bölgesel ve yöresel gelişmişlik farklarını azaltmaktı.
24
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı
Planın amaçları doğrultusunda benimsediği temel politikalar şunlardı: Tarımda üretim yöntemlerini modernleştirme öngörüldü. Cari fiyatlarla toplam ithalat için öngörülen yıllık ortalama artış oranı %12.4’tü. Böylece toplam ithalat büyüklüğü milyar dolardan dönem sonunda milyar dolara yükselecekti.
25
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı
Cari fiyatlarla yıllık ortalama %13.2 oranında artması hedef alınan ihracat yılında milyar dolara ulaşacaktı. İmalat sanayi ürünleri ihracatının sabit fiyatlarla yıllık ortalama %11.7 oranında artması öngörülmüştü.
26
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
1996 – 2000 yıllarını kapsayan bu planda GSYİH yılda ortalama % , GSMH ise yılda ortalama % arasında artacaktı. Sabit fiyatlarla üretimin tarım sektöründe % , sanayi sektöründe %6.0 – 7.8, hizmetler sektöründe % oranında artması ve toplam üretim artışının ise % olarak gerçekleşmesi beklenmekteydi. İhracatın yılda ortalama % oranında artarak 2000 yılında cari fiyatlarla milyar dolara, ithalatın ise yılda ortalama % oranında artarak yılında cari fiyatlarla milyar dolara ulaşması beklenmekteydi. Kişi başına GSMH artışının da yılda ortalama % arasında gerçekleşmesi ve yılında 65.5 milyon TL olan kişi başına GSMH’nın 2000 yılında milyon TL düzeyine ulaşması beklenmekteydi.
27
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı
yıllarını kapsamaktaydı. Diğer yandan, SBYKP’nda, ÜBYKP’nda başlatılan ‘köy’ ile ilgili teşvikler devam etmişti, ayrıca köylerin sorunlarına ve bu yörelerde izlenecek politikanın ilke ve amaçlarına geniş olarak yer verilmişti. Kesintisiz bir büyüme süreci gerçekleştirebilmek için, kamu kesimi dengesi kurularak ve uygun gelirler politikası izlenerek enflasyonun kalıcı biçimde tek haneli düzeye indirilmesi çabaları kararlılıkla sürdürülecek, İnsanımızın hak ettiği yaşam düzeyinin sağlanması amacıyla, gelir dağılımının düzeltilmesine ve yoksullukla mücadeleye, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına önem verilecekti.
28
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı
dönemine ilişkin uluslararası gelişmeler ve temel eğilimler doğrultusunda, Türkiye ekonomisine ilişkin geçmiş dönemdeki gelişmeler ile mevcut ekonomik ve sosyal gelişmeler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Dokuzuncu Kalkınma Planının vizyonu, “istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” olarak belirlenmiştir. İşgücü piyasasında gerçekleştirilen reformların gerekse yürütülen aktif işgücü politikalarının etkisiyle, büyümenin istihdama yansıması ve Plan döneminde yıllık ortalama %2.7 oranında istihdam artışı sağlanması beklenmekteydi. Plan döneminde sanayi ve hizmetler sektörlerinde yıllık ortalama 835 bin kişi gibi dikkate değer oranda yüksek bir istihdam artışı öngörülmekte ve bu istihdam artışının, nüfustaki artış ve tarımdaki çözülmeye rağmen, işsizlik oranını dönem sonunda %7.7’ye düşürmesi beklenmekteydi.
29
Onuncu Kalkınma Planı Bu dönem 2014 – 2018 yıllarını kapsamaktadır.
Onuncu Kalkınma Planı; istikrarlı ve kapsayıcı ekonomik büyümenin yanı sıra hukukun üstünlüğü, bilgi toplumu, uluslararası rekabet gücü, insani gelişmişlik, çevrenin korunması ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi unsurları kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Planda, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma süreci bütüncül ve çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alınmış, insan odaklı kalkınma anlayışı çerçevesinde katılımcı bir yaklaşım benimsenmiştir.
30
TÜRKİYE’DE İSTİHDAM YAPISI ve İŞSİZLİK
Hızlı nüfus artışı ve kırdan kente göç ile birlikte kentlerde işgücü potansiyeli sürekli büyümekte ancak büyüyen bu işgücünü karşılayacak istihdam artışı tarım dışındaki diğer sektörlerde oluşturulamamaktadır. İşgücüne katılım oranı bahsi geçen bu nedenden dolayı sürekli düşmektedir.
31
İŞSİZLİK NEDİR? İşsizlik;
Çalışabilecek durumda olan işgücünün, özellikle çalışmak isteyen kişilerin, cari ücret (o anda piyasada var olan ücret) düzeyinden, iş arama isteği olmasına rağmen iş bulamaması durumudur.
32
2015 YILINA GÖRE İŞSİZLİK VERİLERİ(%)
ÜLKELER 2015 YILINA GÖRE İŞSİZLİK VERİLERİ(%) ABD 5.00 İSPANYA 21.18 İSVİÇRE 3.30 FRANSA 10.60 İNGİLTERE 5.30 ALMANYA 4.50 TÜRKİYE 10.10 tradingeconomics.com
33
(hazine müsteşarlığı, 2015)
34
(hazine müsteşarlığı, 2015)
35
Konjonktürel İşsizlik
İŞSİZLİK TÜRLERİ Konjonktürel İşsizlik Piyasa ekonomilerinde ekonomik etkinlikler zaman içinde dalgalanır. Bu dalgalanmanın duraklama ve bunalım dönemlerinde ortaya çıkan işsizliğe konjonktürel işsizlik denir. Friksiyonel İşsizlik İş bulmanın zaman almasından veya emek piyasasının iş arayanları uygun boş işlere anında yerleştirecek biçimde (sürtünmesiz olarak) işlememesinden kaynaklanan bu tür işsizliğe geçici/arızi işsizlik denir. Yapısal İşsizlik İşgücünün coğrafi ve niteliksel bileşiminin sırasıyla talepteki ve teknolojideki değişmelere anında uyum sağlayamaması sonucu, çalışanların bir kısmımın işlerini kaybetmelerinden kaynaklanan işsizliğe, yapısal işsizlik denir.
36
İŞSİZLİK TÜRLERİ Teknolojik İşsizlik
Teknolojik aletlerin insan gücünün yerini alması sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür. Mevsimsel işsizlik Ekonominin bazı sektörlerinde işgücü talebinin yılın mevsimlerine yığılması nedeniyle işgücü talebinin düşük olduğu veya hiç olmadığı mevsimlerde ortaya çıkan işsizlik türüdür. Gizli İşsizlik Herhangi bir ekonomik (üretim sahası) etkinlik alanından, bir kısım emeğin çekilmesiyle toplam üretim miktarında hiçbir değişme olmaması durumunda ortaya çıkan işsizlik türüdür.
37
İŞSİZLİK TÜRLERİ Gayri İradi İşsizlik
Çalışabilir işgücünün; geçerli ücret ve çalışma koşulları altında çalışmak istediği halde geçici veya sürekli olarak çalışabileceği iş bulamaması durumunda ortaya çıkan işsizlik türüdür. İradi İşsizlik Liberal ekonomilere özgü olan bu işsizlik türü; geçerli ücret ve koşullarda çalışmak istemeyen kişilerin neden olduğu işsizlik türüdür.
38
TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK SORUNU
Mevcut işsizlik sorunu giderilmeden işgücü piyasasına gün geçtikçe yeni işsizlerin katılması bu sorunun daha uzun süre devam edeceğinin bir göstergesidir. Ekonominin yeterince güçlü olmadığı ülkemizde istihdam ve işsizlik sorununun önemini ve özelliklerini belirleyen başlıca nedenler arasında; hızlı nüfus artışını, iç ve dış göçleri, yetersiz geliri, teknolojik gelişmeleri, bölgeler arası gelişme farklılıklarını, yatırım politikalarındaki olumsuzlukları ve eğitim politikasındaki sorunları sıralamak mümkündür.
39
TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK SORUNU
Bunların yanında; İstikrara kavuşamayan kentleşme, Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, Kamu ve özel sektörde yatırım yetersizliği, İşgücü niteliğinin sanayinin ihtiyaçlarına cevap verememesi, İşgücünün vasıf seviyesi, Faiz ve dış ticaret hadleri, hızlı teknolojik değişmeler ve artan rekabet ortamında nitelikli işgücü gerekliliği, Kapasite kullanım oranlarındaki yetersizlik, girişimcilere sağlanması gereken eğitim, Kredi ve örgütlenme yetersizlikleri gibi çok sayıda faktör ülkemizde işsizliğin boyutunu artırmakta ve işsizlik sorununu karmaşıklaştırmaktadır.
40
SONUÇ VE ÖNERİLER Öncelikle yatırımların, özellikle de kamu altyapı yatırımlarının artırılarak istihdamın artırılması gerekir. Çünkü kamu yatırımlarının artırılması ekonomik aktiviteyi canlandıracaktır. Özel sektör yatırımlarının teşvik edilmesi gerekmektedir ki bu yılın başlarında açıklanan teşvik paketi ile de bu alanda önemli adımlar atılmıştır. Cumhuriyet tarihinin bu en kapsamlı teşvik paketinin ekonomik sonuçları bir süre sonra kendisini göstermeye başlayacaktır. İstihdam üzerinden alınan vergi, prim ve işveren payı gibi mali yükler düşürülmelidir. Bu yolla kayıt dışı işsizliğin en az yarısı kayıt altına alınır. Bu durum da kuşkusuz ki yeni istihdam oluşturacak yatırımları teşvik edecektir. Tarımdan tarım dışı alana yönelecek olan kesime daha kolay iş bulabilmek amacıyla mesleki eğitime daha fazla önem verilmelidir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.