Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanErdem Aktaş Değiştirilmiş 6 yıl önce
1
Sosyal Politika Bölüm: Sosyal Politikanın “betimlenmesi”...
Konu başlıkları: 1.a. Sosyal Teori: sosyal, beşeri ya da toplumsal olana dair... 1.b. Politika: Teori & Pratik; Sorun-politika-program-uygulama süreci... 1.c. Sosyal Politikanın tarihsel-toplumsal bağlamı: nerede, ne zaman, hangi toplumsal koşullar altında yapılandırıldı? 1.d. Sosyal Politika Nedir?: Sosyal Politikanın niteliği, ilgi alanları, ayırt edici özellikleri... 1.e. Sosyal Politikanın failleri ve araçları 4/13/2018
2
1.a. Sosyal Teori: betimlemeye toplumdan başlamak...
Sosyal, beşeri ya da toplumsal olanın ifade ettiği şey, insanın, insanların karşılıklı etkileşimi; toplumun ta kendisidir... 4/13/2018
3
Sosyal Teori: sosyal, beşeri, toplumsal olana dair...
Sosyal (Toplumsal) Teori, dünyayı anlamak, anlamlandırmak ve buradan yola çıkarak toplumu geliştirmeye dönük çalışmaların temelini oluşturur. Sosyal (Toplumsal) Teori, “modern dünyanın inşasında etkili olan” toplumsal gücün üç boyutuyla ve bunların birbirleriyle olan ilişkileriyle ilgilenmiştir: Toplumu belirli politik biçimler olarak değil bir bütün olarak açıklamaya çalışır, Farklı toplum türlerini birbirinden ayırır ve onlarla ilgili genellemeler yapar, Son birkaç yüzyılda önce Batıda ardından da dünyanın geri kalanında hüküm sürmeye başlayan modern yaşam biçimini çözümlemekle ilgilenir... 4/13/2018
4
Toplumun, toplumsal olanın bütünlüğü: Totality
Bu şemadaki 6 öge, bir bütünsellik olarak anlaşılan genel insan evrimi sürecinde farklı anları oluşturur. Her anın içinde özerk gelişme imkanı bulunsa bile hiç bir an diğerlerinden üstün değildir. Tüm bu ögeler bütünsellik içindeki dinamik anlar olduklarından birlikte evrilirler ve daima yenilenmelere ve dönüşümlere tabi olurlar. Öğeler arasındaki ve içindeki eşitsiz gelişme insan evrimindeki olumsallığı üretir. 4/13/2018
5
Farklı toplum türleri, farklı toplumsal ilişkiler...
Tarihin öznesi insan, konusu toplumsal ilişkilerdir... Hegel, “tarihi özgürlük bilincinin ilerlemesi” olarak; Marx ise “tarihi üretici güçlerin ve sınıf mücadelesinin gelişimi” olarak görür... Marx’ın, ana kavramı üretim biçimidir... yani “toplumun, bir dizi ekonomi biçimini belirtmesi”... köleci toplum-köle ekonomisi, feodal toplum-feodal (tarım) ekonomi, kapitalist toplum- kapitalist ekonomi.... İskoçların (A. Smith, D. Ricardo) ana kavramı gelişme biçimidir... Yani dayandıkları teknoloji-üretim araçları-biçiminin toplumu belirtmesi... avcılık-avcı toplum, hayvancılık-çoban toplumu, tarım-tarım toplumu, imalat-sanayi toplumu... Ancak Marx’ın, “üretim biçimini” içerdiği toplumsal ilişkiler belirler. Başka bir deyişle “üretici güçlerin (araç ve insan) gelişiminin belirli bir düzeyini”, “belirli bir dizi üretim ilişkileriyle” birleştirir... 4/13/2018
6
Modern yaşam biçimi: modernlik, modern toplum...
Modern toplum: Smith ve Ricardo gibi klasik iktisatçıların incelediği sivil toplum ya da Marx’tan bu yana, kapitalizm olarak adlandırmaya başladığımız toplum yapısıdır. 18. Yüzyılda biçimlenmeye başlayan modernlik anlayışı, tarihsel zamanla olan ilişkinin “değişmiş olduğu” anlamına geliyordu... bunun için de geçmişe değil geleceğe yönelmek gerekiyordu... Aydınlanma, modernliğe doğru kökten bir kopuş yaşandığını ifade edip bunu savunan daha çok Fransız ve İskoçyalı 18. Yüzyıl entelektüellerinden oluşan bir grubun addır... Tönnies’in “cemaat” ile “toplum” ikiliği... “modernlik öncesi cemaatte bireyler duygusal bağlantılarla toplumsal bütüne bağlıydı; (modern) toplumda ise toplumsal ilişkiler soğuk ve bencildir, bireylerin kendi çıkarlarını akılcı bir biçimde hesaplamalarına dayanır...” Modernliğin evrensel ilkeleri: “yurttaşlık hakları, eşitlik, işlevsel farklılaşma, tartışma yöntemleri ve kuşkuculuk” 4/13/2018
7
Modernlik, bir “felsefi düşünce” olarak, aydınlanmanın “kendini, arkada bıraktığı geçmişten farklılığı ve gelecekte ulaşacağı sınırsız ilerleme ile meşru kılan şimdi anlayışının tarihsel açıdan gerçekleşmiş hali” olarak anlaşılabilir... Modernlik, daha somut bir biçimde “tipik olarak onu insan tarihindeki belirli bir evre olarak gören evrimsel toplum kuramı terimiyle tanımlanan belirli bir toplum biçimi” olarak düşünülebilir... Modernlik-modern yaşam tarzı sanayi toplumu ile özdeşleştirilen belirli deneyimle de ifade edilebilir: zaman ve mekana, ben ve ötekilere, yaşamın olanakları ve zorluklarına ilişkin bir deneyim tarzı... modern olmak... Biryanda bizlere serüven, güç, coşku, gelişme, kendimizi ve dünyayı dönüştürme olanakları vaat eden... bir yandan da kendimizi, sahip olduğumuz her şeyi yok etmekle tehdit eden bir ortamda bulmak... Marx’ın deyişiyle “katı olan her şeyin buharlaşıp gittiği” bir evrenin parçası olmak... 4/13/2018
8
Siyasal teori ya da Devlet Kuramı
Montesquieu (The Spirit of Laws), üç temel devlet biçimi olduğunu saptar: cumhuriyet, monarşi ve despotizm... Devletin “doğası” ile “ilkelerini” birbirinden ayırır... Biri onun “özel” yapısıdır, diğeri ise onu “harekete geçiren” insan tutkularıdır... Öyleyse, monarşiler “onurla”, cumhuriyetler “erdemle”, despotizmler ise “korkuyla” yaşatılır... Montesquieu, ılımlı devlete ulaşmanın en iyi yolunun çağdaş İngiltere’de olduğuna inandığı “yasama, yürütme ve yargı güçlerinin” birbirinden ayrılması olduğunu ileri sürer. Modern egemenlik kavramı, Kıta Avrupası’nın büyük mutlakıyetçi devletlerinin gücünün “merkezileşmesi” için bir gerekçe sunmuştur. Klasik cumhuriyetçi gelenek... bu gelenek, “politik özgürlüğün” içine, kendi kendini yöneten cumhuriyetçi bir topluluğa “yurttaş olarak katılmanın” da girdiğini savunuyordu. 4/13/2018
9
Cumhuriyetçi gelenek, Rousseau, The Social Contract’ta, Hobbes ve Bodin’in geliştirdiği egemenlik kavramını ele alır ve egemenliği halka geri verir. Meşru devlete, ancak bireyler biraraya gelip kendilerini yapay ve kolektif bir bütün, egemen haline getirmek konusunda anlaştıklarında ulaşılır... Liberal gelenek: Modern zamanlarda ticaret, “her şeyin normal hali, ulusların tek amacı, evrensel eğilimi ve gerçek hayatı olup”, bireylerin özel hayatlarını umutlar, projeler ve etkinliklerle doldurmaktadır. “Artık antik dönem insanının kolektif güce etkin ve sürekli katılımını içeren özgürlüğünü yaşayamayız”. Liberal özgürlük barış içinde yaşamaktan ve özel bağımsızlıktan yani politik haklar tarafından garanti altına alınmış bireysel özgürlükler ve parlamenter kurumlardı... 4/13/2018
10
Marksist-Sosyalist gelenek: Kapitalist devletin ‘sınıfsal karakterini’ onun sermayeye olan maddi ve siyasi tabiiyeti belirler... Bu da işçi sınıfının her zaman devlet erkinin bir nesnesi olması demektir. “Devletin hukuku, sermayenin, gerçek karşılığını vermeksizin emeğe el koymasının arkasında dururken, işçi sınıfının, ürettiği ürün üzerinde hak iddia etmek için kendi kolektif gücünü kullanmasını önler”. Kapitalizm bir devletler sistemidir, kapitalist devletin aldığı biçim de ulus-devlet biçimidir. Dolayısıyla kapitalist devlet biçimine ilişkin bir sav, devleti, hem sınıf egemenliğinin bir aygıtı olarak hem de burjuvazinin çeşitli kesimleri arasındaki rekabete ilişkin bir aygıt olarak hesaba katmalıdır. İster devlet ister özel sermaye tarafından istihdam ediliyor olsun işçiler, devlet araçlarıyla eskiden olduğundan daha yoğun bir oranda ilişkiye girmektedirler. 4/13/2018
11
Sosyal Demokrasi ya da Refah Devleti Modeli:
Tanım: Refah devleti, toplumsal refahı üst düzeye çıkarma amacıyla devletin sosyo-ekonomik ve politik hayata aktif ve kapsamlı müdahil olduğu bir politika modeldir. Model dört temel politik tavrı içermektedir: müdahale etme, düzenleme, yeniden paylaştırma ve aktif-girişimci yaklaşım... Modelin tarihsel & toplumsal bağlamı: 1970 (petrol) krizi ile başlayan ekonomik durgunluğun kıta Avrupa’sındaki sosyal demokrasilerde yarattığı değişim zorunluluğu... Bu zorunluluk küreselleşme ortamında ekonomik rekabet şartlarının ağırlaşması (nüfusun yeniden üretimi ve yaşlı nüfus sorunları da düşünüldüğünde) ile birlikte modelin revizyonu konusunda politik bir baskıya dönüşmüştür... Sonuç, kendini, 1980’lerde revize edilen adına kamu refah programları denen sosyal politika yardımlarının ve sosyal hizmetlerin daha sıkı denetlendiği (neo-liberal yaklaşımla filtre edildiği) bir aşamaya ulaşılmıştır... 4/13/2018
12
Refah Devleti Modelinin eleştirisi:
Offe: “Devletin birikim ve meşruiyet işlevleri arasında çelişki vardır. “Refah devletini finanse etmek amacıyla vergilerin artırılması karları düşürür, yatırımlar azalır ve bir siyasal direnç oluşur: Pazar kuralları yerine siyasal ölçütler koyması...” Hirsch: RD sadece sınıf mücadelesinin bir sonucu değil, aynı zamanda fordist sosyalizasyon biçiminin yapısal bir bileşenidir. Bu devlet biçimi, ‘kendi toplumunun üyelerinin maddi bekası kadar onların işlevsel uyumunu, bir düzene sokulmalarını, toplumsal açıdan baskılanıp gözetim altında tutulmalarını’ da garanti eder. Zira ‘bürokratik kontrol ve düzenleme mekanizmaları, eskiden piyasa ve geleneksel yaşam biçimlerinin kurup devam ettirdiği toplumsal ilişkilerin yerini almıştır’. Refah devletinin temel bir özelliği olan “toplumsal koruma sistemlerini belirgin ölçüde azaltmaya olan ihtiyaç” konusunda kamu politikası mutabakatının ortaya çıkışını da içerdiğini unutmamak gerekir... 4/13/2018
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.